Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İsrailli emekli general: Ezilenler ezenlere karşı eninde sonunda ayaklanacaktı

Yayınlanma

gazze sınır

İsrail, 7 Ekim sabahı Hamas’ın düzenlediği operasyon sonrası Gazze’ye başlattığı ve hedef gözetmediği hava saldırılarını sürdürüyor. İsrailli yetkililer ablukayı sıklaştırdıkları Gazze’nin elektrik ve suyunu kesti. İnsani yardım malzemelerinin şehre girişine izin verilmiyor. İsrail ordusu Gazze sınırına yığınak yapmaya devam ederken kara operasyonunun yaklaştığı belirtiliyor.

İsrail ordusunun eski komutanlarından, emekli Tümgeneral Yitzhak Brick, ülkesinin Gazze Şeridi’ne yönelik olası bir kara saldırısının sonuçlarına karşı uyardı. Mısır ve Suriye’nin 6 Ekim 1973’te başlattığı ve İsrail ile Arap ülkelerinin karşı karşıya geldiği son savaş olan Yom Kippur’da komutanlık yapan Brick, İsrail merkezli “103 FM” radyosuna, konuyla ilgili açıklamalarda bulundu.

“Savaş böyle kazanılmaz”

Filistinli grupların mensuplarının tünellerin derinliklerinde bulunduğunu ve bunların sayısının 30 ile 40 bin arasında olduğunu iddia eden Brick, “Onlar yüzeyde değil, gizlenmişler durumdalar ve ateş açıyorlar” ifadesini kullandı.

İsrail ordusuna “Gazze’yi işgal ederseniz, sizi öldürmeye ve ateş etmeye devam edeceklerdir” diye seslenen Brick, “Korkunç bir güç erozyonu ve kayıplar olacak. Savaş bu şekilde kazanılmaz” dedi.

Hamas ve Filistinli grupların Gazze Şeridi çevresindeki yerleşimlere düzenlediği saldırı konusunda istihbaratın başına gelenlerin kendisini şaşırttığını söyleyen Brick, şunları kaydetti: “İstihbarat bir yıl boyunca burada bir eylem hazırlandığını fark etmedi, muhtemelen onlar eş zamanlı bir şekilde eğitim yaptılar ve bu bir eğitim olduğunu anlamadık. Böyle bir şey nasıl olur?”

“Eğer İsrail ordusu Gazze’yi işgal etmeyi düşünüyorsa, şu anda her sokakta patlayıcılar ve mayınlar bulunduğunu ve evlerde patlamalar yaşanacağını bilmeli” ifadelerini kullanan Brick, bu olayın “1973’teki savaştan daha tehlikeli” olduğunu savundu.

“Milyonlarca Filistinliyi askeri güçle kontrol altında tutabileceğini ummak saçmalık”

İsrail Savunma Kuvvetleri’nde çeşitli istihbarat görevlerinde bulunmuş ve ulusal güvenlik danışmanının yardımcılığını yapmış emekli Tuğgeneral Shlomo Brom ise krizin İsrail’in Filistinlilere yönelik politikasının başarısızlığını gösterdiğini söylüyor.

Brom, Economist için kaleme aldığı makalede, İsrail’in Filistin politikasını eleştirirken Hamas’ı harekete geçiren gerçekliğe de vurgu yapıyor: “İsrail’in kendi kaderini tayin etme ve özgür, normal bir yaşam hakkı talep eden milyonlarca Filistinliyi askeri gücü ve güvenlik politikalarıyla süresiz olarak kontrol altında tutabileceğini ummak saçmalıktır. Eninde sonunda ezilenler kendilerini ezenlere karşı ayaklanacaktır. Baskı altında acı çekmek ve güçlü bir özgürlük arzusu becerikliliği doğurur. Geçen haftaki saldırıyı planlayan Hamas savaşçıları İsrail’in hazırlıksızlığından faydalanma konusunda gerçekten de çok becerikliydiler. Eninde sonunda İsrail iki devletli çözüm ile tüm sakinlerinin eşit haklara sahip olduğu tek bir devlet arasında bir seçim yapmak ve hangisini seçerse seçsin işe yaraması için çaba sarf etmek zorunda kalacaktır. Mevcut yaklaşımın çöküşüne katlanan İsrail halkının bunu destekleyeceğini umuyoruz.”

ORTADOĞU

SDG’den sonra ENKS de geçici Anayasa’ya itiraz etti

Yayınlanma

ahmet şara-mazlum abdi

Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) rakip olarak Türkiye’nin de desteği ile kurulan ve Erbil’e yakınlığıyla bilinen Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS), yeni Suriye anayasa taslağını eleştirdi.

Suriye’de Heyet Tahrir Şam (HTŞ) yönetiminin lideri Ahmed Şara dün geçici anayasanın temel hükümlerinin belirlendiği bildirgeye imza attı. “İslam hukuku yasaların temel kaynağıdır” maddesinin de bulunduğu yeni anayasaya HTŞ ile hafta başında el sıkışan SDG’den sonra ENKS de tepki gösterdi.

ENKS’den yapılan açıklamada “Bu bildiri, Suriye toplumunun gerçek çeşitliliğini yansıtan demokratik bir devlet inşa etme yönündeki beklentilerden uzak, hayal kırıklığı yaratan bir belgedir” denildi.

Taslağın, “Suriye’nin çeşitli siyasi, etnik ve dini bileşenlerini temsil etmeyen bir komisyon tarafından hazırlandığına” vurgu yapılan açıklamada, “Bu durum, belgenin kapsayıcılığını ve ulusal uzlaşıyı zayıflatmış, dışlama politikasını ve iktidarın tekelleşmesini pekiştirmiştir” ifadelerine yer verildi.

ENKS, geçici anayasanın “Suriye’nin çok uluslu ve çok dinli bir devlet olarak çoğulcu doğasını görmezden geldiği, ülkedeki etnik ve dini bileşenlerin haklarını güvence altına almadığı” eleştirisinde bulunduğu açıklamada, “Devletin isimlendirilmesinde tek bir etnik kimliği sabitleyerek diğer bileşenleri açıkça dışlamıştır. Ayrıca, cumhurbaşkanının dini konusundaki şartı koruyarak devletin dinler karşısında tarafsızlığı ilkesine aykırı davranmış, demokratik bir sistemin temeli olması gereken eşit vatandaşlık ilkelerine ters düşmüştür” ifadelerine yer verdi.

Rudaw’ın aktardığı açıklamada, şunlar kaydedildi: “Bunlara ek olarak bildiri, merkezi yönetim sistemini güçlendirmiş ve cumhurbaşkanına, güçler ayrılığı veya kurumsal denge için net garantiler sunmadan geniş yetkiler vermiştir. Bu durum, otokratik yönetimin yeni biçimlerde yeniden üretilmesi konusunda endişe yaratmaktadır. Bildiri ayrıca sivil ve bireysel özgürlüklere ek kısıtlamalar getirmiş, kadının rolünü sosyal statüsünü ve toplumsal rolünü korumakla sınırlandırmıştır. Bu yaklaşım, baskı ve toplum üzerindeki kısıtlamaların bir uzantısıdır.”

“Geçiş döneminin adil katılım garantileri olmaksızın beş yıl olarak belirlenmesi, bu süreci gerçek bir siyasi dönüşümün hazırlığı olmak yerine mevcut durumu pekiştiren bir araca dönüştürmektedir. Bu durum, krizi çözmek yerine derinleştirmektedir.”

“Suriye Kürt Ulusal Konseyi, bu bildiriyi tekçiliği ve iktidarın tekelleşmesini pekiştiren bir adım olarak görmektedir. Bu durum, siyasi ve etnik çoğulculuğu sağlamak için bildirinin yeniden gözden geçirilmesi yönünde tüm ulusal demokratik ve etnik güçlerden sorumlu bir duruş gerektirmektedir.”

“Konsey ayrıca, Kürt meselesinin yerli bir halkın meselesi olarak adil ve demokratik çözümü için mücadele etme, tüm vatandaşlarının haklarını garanti altına alan ve aralarında adalet ve eşitliği sağlayan adem-i merkeziyetçi bir Suriye çerçevesinde mücadele etme kararlılığını vurgulamaktadır.”

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Hamas, Edan Alexander’ı serbest bırakacak

Yayınlanma

Edan Alexander

Hamas, ateşkese arabulucu ülkelerin sunduğu öneriye yanıt olarak Gazze’de esir tutulan biri hayatta 4’ü ölü, 5 ABD-İsrail vatandaşını teslim edeceğini duyurdu.

Hamas’tan yapılan açıklamada, dün arabulucu ülkeler Mısır ve Katar’dan müzakerelerin yeniden başlatılmasına ilişkin bir öneri alındığı ve olumlu şekilde değerlendirildiği belirtildi. Öneriye cevaben Hamas’ın ABD vatandaşlığı da bulunan hayattaki İsrail askeri Edan Alexander ile 4 ABD-İsrail vatandaşının naaşını teslim edeceği aktarıldı.

Hamas’ın ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin müzakerelere başlamaya hazır olduğu vurgulanan açıklamada, İsrail’e ateşkes anlaşmasına tam uyma çağrısı yapıldı.

Gazze’de 19 Ocak’ta yürürlüğe giren ateşkes ve esir takası anlaşmasının 42 günlük birinci aşaması 2 Mart’ta sona ermişti. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve İsrail hükümeti, 3 Şubat’ta başlaması gereken ikinci aşama müzakerelerini engellemişti.

İsrail, 2 Mart’ta Gazze Şeridi’ne her türlü insani yardım malzemesinin girişini durdurmuş, 9 Mart’ta da Gazze Şeridi’ne elektrik tedarikini kesmişti.

İsrail müzakere heyetinin 10 Mart’ta “kalıcı ateşkesi görüşme” yetkisi olmaksızın Katar’ın başkenti Doha’ya ulaştığı bildirilmişti. ABD Başkanı Donald Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff da müzakerelere katılmıştı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail, Suriye’den sonra Lübnan’da da kalıcı işgale hazırlanıyor

Yayınlanma

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, kara sınırını belirlemek için Lübnan’la yapılması planlanan müzakerelere rağmen İsrail ordusunun Lübnan’ın güneyindeki beş stratejik noktada “süresiz olarak” kalacağını söyledi.

Katz’ın ofisinden yapılan açıklamaya göre, dün Genelkurmay Başkanı Korgeneral Eyal Zamir ve diğer üst düzey askeri yetkililerle yaptığı değerlendirme toplantısında Katz, “Ordunun Lübnan’daki tampon bölgeyi kontrol eden beş noktada süresiz olarak kalacağını ve bunun, kuzeydeki İsrail vatandaşlarını korumak adına alınan bir karar olduğunu” net bir şekilde ifade etti. Ayrıca, bu durumun gelecekte, sınırdaki anlaşmazlık noktalarıyla ilgili olası müzakerelerle bağlantılı olmadığını açıkladı.

Times of Israel’de yer alan habere göre Katz, orduya bu beş stratejik noktadaki mevzilerini güçlendirmesi ve uzun süreli işgale hazırlanması talimatını verdi.

İsrail ve Lübnan; ABD ve Fransa arabuluculuğunda iki ülke arasındaki kara sınırı dahil sorunların çözümü için üç ortak çalışma grubunun kurulması konusunda anlaşmıştı. İsrail basınına göre Tel Aviv yönetimi bu sürecin sonunda Lübnan ile ilişkilerini normalleştirmeyi hedefliyor. Hizbullah’a yakın medyaya göre “yeni Lübnan yönetiminin ABD’nin çıkarlarına daha uygun bir pozisyonda olması, Hizbullah’ın bu sürece karşı koymasını zorlaştırıyor.” Ancak yine de “Lübnan içinde bu plana karşı ciddi bir direnç oluşacağı da kesin.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English