Bizi Takip Edin

Ortadoğu

Lübnan Meclisi yarın Cumhurbaşkanını seçmeye çalışacak

Yayınlanma

Joseph Avn

Lübnan Meclisi, ülkenin tepesindeki siyasi krizi sonlandırmak ve 2 yıldan uzun süredir devam eden Cumhurbaşkanlığı boşluğunu doldurmak için yarın toplanacak.

Lübnan’da Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın görev süresi 31 Ekim 2022’de sona erdikten sonra, Meclis’te düzenlenen 12 oturumda yeni cumhurbaşkanı seçilemedi.

Cumhurbaşkanlığı koltuğunun 2 yıldan uzun süredir boş kalması, İsrail ile Hizbullah arasında 8 Ekim 2023’te başlayan kontrollü çatışmaların, Eylül 2024’te İsrail’in şiddetli saldırıları ve sınır hattında karadan işgale dönüştürmesi, Lübnan siyasetini de olumsuz etkiledi.

Lübnan ile İsrail arasında ateşkesin ilan edilmesinden bir gün sonra 28 Kasım 2024’te Meclis Başkanı Nebih Berri, cumhurbaşkanı seçimi için 13. oturumun 9 Ocak’ta yapılacağını açıkladı. Basında çıkan haberlerde Cumhurbaşkanlığı seçiminin İsrail’le savaşı sona erdiren anlaşmanın bir parçası olduğu iddia edildi.

O zamandan bu yana Lübnan’daki siyasi kesimler yeni cumhurbaşkanının yarınki oturumda seçilmesi için olumlu mesajlar vermesine rağmen, Lübnan Meclisi’nin daha önce cumhurbaşkanı seçimi için yapılan oturumlardan kısa sürede sonuç alamaması soru işaretlerini de beraberinde getiriyor.

Lübnan Meclisi, eski Cumhurbaşkanı Avn’ın görev süresinin dolmasının ardından düzenlediği 12 oturumda yeni cumhurbaşkanını seçemedi. Ancak son oturum 14 Haziran 2023’te, İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmaların başlamasından önceydi.

Eski Cumhurbaşkanı Avn ise 2016 yılında Meclis’te düzenlenen 46’ıncı oturumda seçilebilmişti.

Lübnan Anayasası’na göre cumhurbaşkanı Maruni Hıristiyan, başbakan Sünni ve Meclis Başkanı ise Şiilerden seçiliyor.

Aday listesi kalabalık

Yeni cumhurbaşkanını seçmek için yapılacak oturumda çok sayıda adayın ismi geçiyor.

Genelkurmay Başkanı Joseph Avn, Hıristiyan Lübnan Güçleri Partisi lideri Semir Caca, eski Maliye Bakanı Cihad Azur, Marada Hareketi lideri Süleyman Franciyye, Kamu Güvenliği Genel Müdür Yardımcısı Tümgeneral Elias el-Biseri, eski İçişleri Bakanı Ziyad Barud, eski İletişim Bakanı Jean Louis Kardahi, bankacı ve üst düzey yönetici Semir Assaf ve milletvekilleri Nime Efram ile İbrahim Kenan’ın adaylığı konuşuluyor.

Bu adaylardan Genelkurmay Başkanı Avn’ın ismi diğer adayların önüne geçiyor. Ancak “Washington’un adamı” olarak görüldüğü için Avn’ın adaylığı uzun süredir Hizbullah ve müttefikleri tarafından veto ediliyordu.

ABD ve Suudiler Avn’ı istiyor

Ancak Avn’ın seçilmesi için uluslararası baskılar artmış durumda. Görüşmelerden haberdar olan diplomat ve Lübnanlı siyasetçilere göre, ABD ve Suudi Arabistan’dan gelen elçiler Avn’u tercih ettiklerini açıkça belirttiler ve savaş sonrası yeniden inşa ve kurtarma fonlarını koz olarak kullandılar.

Üst düzey bir Lübnanlı siyasetçi, Financial Times’a “Lübnanlılara ve Hizbullah’a, paranın ancak Avn’ın seçilmesi halinde yeniden yapılanma için ülkeye akacağı çok açık bir şekilde ifade edildi” dedi.

Bu dinamik, savaşın ardından yeniden toparlanmaya çalışan Hizbullah’ın üzerinde ağır bir yük oluşturuyor. Analistler, cumhurbaşkanlığı konusunda uzlaşmaya istekli olmasının, ileriye dönük rolünü nasıl gördüğünün bir göstergesi olacağını söylüyor.

Meclis’te 8 milletvekili bulunan ve Dürzi lider Velid Canbolat’ın öncülük ettiği “Demokratik Buluşma” bloğu, Genelkurmay Başkanı Avn’ın adaylığını desteklemeyi sürdürürken, Hizbullah ve Emel Hareketi gibi Şii akımlar Avn’ın adaylığını desteklemiyor.

Muhalefetin bazı kesimleri ile Lübnan Meclisi’nde 27 sandalyesi bulunan Sünnilerin de neredeyse yarısı yeni cumhurbaşkanı olarak Avn’ı destekliyor.

Meclis’te 13 sandalyesi olan Özgür Yurtseverler Partisi’nin lideri Cibran Basil ise Avn’ın adaylığına karşı. Şii blok, Hizbullah ve Emel Hareketi ise cumhurbaşkanlığı için Marada Hareketi lideri Franciyye’ye yönelik desteğini sürdürüyor.

Hizbullah’ın Frenciye tercihi keskin bir yol ayrımına işaret

Öte yandan, Meclis’te yarın yapılacak oturumda yeni cumhurbaşkanının seçilememe ihtimali de göz ardı edilmiyor.

Şii kesimin tutumu belirleyici olabilir

Lübnanlı siyasi uzman George Akuri, yarın yapılacak oturumun sonucunun belirsiz olduğunu söyledi. Akuri, “Adaylar arasından en çok öne çıkan isim (Genelkurmay Başkanı) Joseph Avn ancak 86 oy alma zorunluluğu ki bu anayasa değişikliği için de gereken sayı, bir engel teşkil ediyor” dedi.

Hizbullah ve Emel Hareketi’ne işaret eden Akuri, Şii kesimin oyunun oturumda önemli olduğunu ve bu kesimin desteklemesi durumunda Avn’ın 86 oya ulaşabileceğini belirtti.

Akuri, hem Şii kesimin hem de Canbolat’ın ve merkezci milletvekillerin oyunu alması durumunda Avn’ın Caca’ın partisi gibi muhalif kesimin ret oyundan etkilenmeyeceğine dikkati çekti. Lübnanlı uzman, “Bu sebeple bu oturumun akıbeti Şii kesimin tutumuna bağlı çünkü Özgür Yurtseverler Partisi ve Lübnan Güçleri Partisi, Avn’a oy vermeyecek. Bu kesimler onun nüfuzunun dışında” ifadesini kullandı.

Akuri, ismi geçen diğer adayların da 86 oya ulaşmasının zor olduğunu belirtti.

“Siyasi kesimlerin çoğu henüz karar vermiş değil”

Lübnanlı siyasi uzman Muhammed Hamiyye ise AA’ya yaptığı açıklamada siyasi kesimler arasındaki görüşmelerin yoğun olmasına rağmen oturumun sonucuna ilişkin herhangi net bir göstergenin olmadığını ifade etti. Hamiyye, “Siyasi kesimlerin çoğu henüz cumhurbaşkanı seçimi meselesinde karar vermiş değil. Başta ABD, Suudi Arabistan, Fransa ve Katar olmak üzere Cumhurbaşkanının seçilmesi için büyük bir uluslararası baskı da var” dedi.

Lübnan’daki siyasi kesimlerin adaylar konusunda karar vermesi için zamana ihtiyacı olduğunu dile getiren Hamiyye, muhalefetin birden fazla bakış açısının olduğunu ifade etti. Hamiyye, muhalefetin bir aday üzerinde anlaşamaması durumunda daha önceki oturumlarda 59 oy alabilen eski Bakan Cihad Azur’u desteklemeye devam edeceği değerlendirmesinde bulundu.

Şii bloğun Franciyye’nin adaylığını destekleme konusunda kararlı olduğunu hatırlatan Hamiyye, hükümetin kurulması ve Lübnan’ın güneyinde yeniden imar meselesine işaret ederek başka adayların değerlendirilmesi için de açık kapı bırakılması gerektiğine dikkati çekti.

Akademisyen ve Hizbullah uzmanı olan Amal Saad ise FT’ye yaptığı açıklamada cumhurbaşkanlığının “Hizbullah’ın kendi iradesini dayatmasının çok zor olacağı alanlardan biri” olduğunu söyledi. Saad, “Hizbullah’ın bir zamanlar sahip olduğu kral yapıcı rolü oynama yeteneğinin kaldığını sanmıyorum. Kim üzerinde anlaşmaya varılırsa onunla yetinmek ve cumhurbaşkanından olabildiğince çok güvence almaya çalışmak zorunda kalacak” dedi.

Bu nedenle Hizbullah’ın Avn konusundaki tutumunu yumuşatabileceği yorumları da yapılıyor.

Anayasa değişikliği gerekliliği Avn’ın şansını azaltabilir

Öte yandan Hamiyye, uluslararası desteğe rağmen Genelkurmay Başkanı Avn’ın cumhurbaşkanı olabilmesi için anayasanın değişmesi gerektiğini hatırlatarak, bunun düşük bir ihtimal olması sebebiyle Avn’ın şansının da düşük olabileceğini söyledi.

Lübnanlı uzman, oturumun sonucuna ilişkin tam bir belirsizliğin hâkim olduğuna vurgu yaparak, son saatlerin kritik olduğunu ve şaşırtıcı bir sonucun da çıkabileceğini belirtti.

İki eski müttefik cumhurbaşkanlığı için karşı karşıya

Hamiyye, “Şu ana kadar oturumda bir cumhurbaşkanı seçilemeyecek gibi görünüyor. Ama gelecek oturumlarda olabilir çünkü Berri oturum çağrılarını yineleyecektir. Böylece görüşmelerin de artmasıyla siyasi ortam daha da olgunlaşabilir” dedi.

Lübnan’da yeni cumhurbaşkanının uzun süre seçilememesinin tehlikelerine değinen Hamiyye, bu durumun iç siyasette gerginliğe sebep olacağını hatta İsrail ile yapılan ateşkesin uygulanmasını dahi etkileyebileceğini sözlerine ekledi.

Lübnan Meclisi’ndeki sandalye dağılımı

Lübnan Meclisi’ndeki sandalye dağılımı şu şekilde; Lübnan Güçleri Partisi’nin 18, Özgür Yurtseverler Partisi’nin 13, Şii blok Hizbullah ve Emel Hareketi 31, Sivil Toplum 10, İlerlemeci Sosyalist Parti’nin 8, Hıristiyan Lübnan Ketaib Partisi’nin 4, Marada Hareketi’nin 4, Yenilenme Hareketi’nin 4, Ermeni Taşnak Partisi’nin 3 milletvekili bulunuyor.

Meclis’te çeşitli siyasi kesimlere yakın 27 Sünni milletvekili mevcut.

Lübnan’da cumhurbaşkanı seçilebilmesi için ilk oturumda bir adayın 128 oydan 86’sını alması gerekiyor. Bu sayıya ulaşıldıktan sonra adayın gelecek oturumlarda oyların 65’e tekabül eden yarıdan fazlasını alması yeterli oluyor.

Ortadoğu

İran’dan İsrail’e karşı operasyon: Çok sayıda casus gözaltına alındı, İHA atölyesi çökertildi

Yayınlanma

İran, İsrail’le işbirliği yaptığı şüphesiyle ülke genelinde çok sayıda kişiyi gözaltına alındığını ve İsfahan’da bir İHA üretim atölyesini çökerttiğini açıkladı. Bu operasyonlar kapsamında daha önceden Mossad adına çalıştığı tespit edilen bir kişi idam edilirken, Yargı Erki Başkanı işbirlikçilerin süratle yargılanacağı sözünü verdi.

İran, ülke genelinde İsrail adına faaliyet yürüttüğü belirtilen çok sayıda kişinin gözaltına alındığını, İsfahan’da bir insansız hava aracı (İHA) üretim atölyesinin çökertildiğini ve bir Mossad ajanının idam edildiğini duyurdu.

Operasyonların, İran’ın Sadık Vaad 3 operasyonuyla karşılık verdiği ve 13 Haziran 2025’ten bu yana devam eden İsrail saldırıları sırasında yoğunlaştığı bildirildi.

İsfahan Emniyet Müdürlüğü tarafından pazartesi günü yapılan açıklamada, İsrail’le işbirliği yaptığı şüphesiyle 4 kişinin tutuklandığı belirtildi.

Açıklamada ayrıca, “İsfahan’da İHA ve küçük uçak üretimi yapılan bir atölye ortaya çıkarılmış, İHA üretimine yönelik çok miktarda teçhizat ve yedek parça ele geçirilmiştir” denildi.

Bunun yanı sıra Tesnim haber ajansı, İsfahan siber polisinin, kamuoyunu yanıltarak ve söylentiler yayarak güvenliği bozmaya çalışan ve İsrail’le bağlantılı olduğu değerlendirilen 60 kişiyi tespit ettiğini bildirdi.

İsfahan’da İHA atölyesine baskın

Lübnan merkezli el-Meyadin ise, “İran’ın batısındaki Lorestan eyaletinde İsrail saldırılarına karışan bir grup ajanın yakalandığını” aktardı.

Ülke genelindeki operasyonlar pazar günü de devam etti. İran iç güvenlik birimleri, Tahran, İsfahan ve Kerman’da Mossad’a bağlı casusluk ve propaganda hücrelerinin çökertildiğini açıkladı.

Başkent Tahran’ın batısındaki Elburz eyaletinde iki Mossad ajanının yakalandığı belirtildi.

İsfahan’da ise Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı istihbarat teşkilatı, İsrail saldırılarına medya desteği vermek ve rejim karşıtı propaganda yapmakla suçlanan 16 kişiyi gözaltına aldı.

Ülkenin güneydoğusundaki Kerman eyaletinde de İsrail’in “vahşi eylemlerini” desteklediği öne sürülen iki kişi gözaltına alındı.

Mossad ajanına idam, işbirlikçilere ‘süratli yargılama’ sözü

Öte yandan İran makamları, pazartesi sabahı İsrail istihbarat teşkilatı Mossad adına çalıştığı suçlamasıyla İsmail Fikri isimli bir kişinin idam edildiğini duyurdu.

Yetkililer, idam edilen Fikri’nin son İsrail saldırıları sırasında yakalanan kişilerden olmadığını vurguladı.

Bu gelişmeler üzerine İran Yargı Erki Başkanı Gulam Hüseyin Muhsini Ejei, İsrail’le işbirliği yaptığı şüphesiyle yakalananlar için süratli yargılama sözü verdi.

Tesnim ajansının aktardığına göre Muhsini Ejei, “Eğer bir kişi Siyonist rejimle bağlantısı ve işbirliği nedeniyle tutuklanırsa, savaş koşulları da göz önünde bulundurularak yasalar çerçevesinde çok hızlı bir şekilde yargılanmalı ve hakkında hüküm verilmelidir,” ifadelerini kullandı.

Tutuklamaların, İsrail ile her türlü istihbarat, medya veya propaganda işbirliğini suç sayan ve en ağır yasal cezaları öngören “İsrail’in Düşmanca Eylemleriyle Mücadele Yasası”nın 6, 7, 8 ve 10. maddeleri uyarınca yapıldığı belirtildi.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Grossi, İran ile UAEA arasındaki işbirliğinden övgüyle söz etti

Yayınlanma

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Direktörü Rafael Grossi, İranlı yetkililer ile ajans arasındaki işbirliğini överek İsrail saldırısı sonrası nükleer tesislerde ciddi bir hasar tespit edilmediğini bildirdi. Grossi, güvenlik koşulları elverdiğinde denetimlerin devam edeceğini belirtti.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Direktörü Rafael Grossi, bugün yaptığı açıklamada, İranlı yetkililer ile ajans arasındaki işbirliği ve bilgi alışverişinden övgüyle söz etti.

Grossi, İsrail’in saldırısının ardından İran’daki nükleer tesislerin durumuna ilişkin verdiği brifingde, Fordo urantum zenginleştirme tesisi veya Khondab’da inşaatı süren reaktörde herhangi bir hasar gözlemlenmediğini bildirdi.

Grossi, UAEA’nın İran’da bulunduğunu ve bulunmaya devam edeceğini vurgulayarak, “İran’ın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması kapsamındaki yükümlülükleri uyarınca, güvenlik koşulları elverir elvermez denetimler orada devam edecektir,” dedi.

Ayrıca Natanz veya Fordo’daki uranyum zenginleştirme tesislerinde daha fazla hasar olduğuna dair bir belirti bulunmadığını da teyit etti.

‘Askeri tırmanış diplomasiyi geciktiriyor’

UAEA Yönetim Kurulu’na yaptığı açıklamada, sahadaki müfettişlerle temas halinde olduklarını belirten Grossi, “Onların güvenliği en büyük önceliğimiz olmaya devam ediyor ve zarar görmemelerini sağlamak için gerekli tüm önlemler alınıyor,” ifadelerini kullandı.

Grossi, “Askeri tırmanış, İran’ın nükleer silah elde etmemesini sağlayacak diplomatik bir çözüme yönelik gerekli çalışmaları geciktiriyor,” diyerek endişelerini dile getirdi.

İran’dan hasar ve kirlilik açıklaması

Öte yandan İran Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behruz Kemalvendi, daha önce yaptığı bir açıklamada, Fordo tesisinin saldırılar sonucu maruz kaldığı hasarın sınırlı olduğunu ve hassas ekipman ve malzemelerin büyük bir kısmının daha önceden taşındığını belirtmişti.

Kemalvendi, sahada herhangi bir radyoaktif kirlenme olmadığını vurgulayarak, İsrail’in İran’ın nükleer altyapısını hedef alan “nitelikli saldırılar” düzenlediği yönündeki iddiaları yalanladı.

Aynı bağlamda Kemalvendi, Natanz tesisinde bir iç kirlilik tespit edildiğini ancak bunun tesis içinde sınırlı olduğunu, çevreye veya çevredeki bölgelere bir tehdit oluşturmadığını duyurdu.

Sözcü, acil durum ekiplerinin sahayı tamamen temizlemek için çalıştığını da sözlerine ekledi.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

FT: Fordo tesisi Amerikan sığınak delici bombalarıyla bile yok edilemez

Yayınlanma

İngiliz Financial Times gazetesi, İran’ın Kum şehri yakınlarındaki Fordo nükleer tesisinin, bir dağın yarım kilometre altında yer alması ve gelişmiş savunma sistemleriyle korunması nedeniyle İsrail için bir ‘kabus’ teşkil ettiğini belirtti. Habere göre tesisin, Amerikan sığınak delici bombalarına karşı bile dayanıklı olabileceği değerlendirilirken, uzmanlar İsrail’in ABD yardımı olmadan tesisi yok edemeyeceğini vurguluyor.

Financial Times gazetesi, İran’ın Fordo nükleer tesisinin, İsrail’deki askeri planlamacılar için adeta bir “kabus” olduğunu vurguladı.

Gazete, tesisin Kum şehrinin güneyinde bir dağın yarım kilometre derinliğinde yer aldığını ve yoğun güvenlik önlemleri ile gelişmiş hava savunma sistemleri gibi devasa tahkimatlara sahip olduğunu, bu durumun da tesisi yok etmeyi neredeyse imkansız hale getirdiğini belirtti.

Haberde, Fordo’un, İran’ın nükleer programını olası bir saldırıya karşı koruma çabalarının en belirgin örneği olduğu ifade edildi.

Tesisin, “nükleer silah üretiminin” temel bileşenleri olan santrifüjlerin ve yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyumun güvenliğini sağlayacak şekilde doğrudan saldırılara dayanıklı olarak tasarlandığı kaydedildi.

Buna karşılık, İran’ın nükleer silah üretiminin savunma doktrininin bir parçası olmadığını her zaman vurguladığı da hatırlatıldı.

‘Nükleer sürecin başı ve sonu’

Financial Times‘a konuşan ABD merkezli Demokrasileri Savunma Vakfı’ndan araştırmacı Behnam Ben Taleblu, “Fordo, İran nükleer programının en önemli direğidir,” dedi.

Taleblu, “İran’ın nükleer sürecinde her şeyin başlangıcı ve bitiş noktasıdır,” ifadelerini kullanarak tesisin stratejik önemine dikkat çekti.

‘İsrail, ABD yardımı olmadan yok edemez’

Tel Aviv’deki Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü’nden (INSS) İran uzmanı Danny Citrinowicz ise Fordo’un “son derece korunaklı ve dağın derinliklerinde” olduğunu teyit etti.

Citrinowicz, İsrail’in ABD’nin yardımı olmadan tesisi imha etmesinin mümkün olmadığını savundu. Uzman, bu tesisin İsrail’in askeri operasyonunda “en zor ve belki de son hedef” olabileceğini değerlendirdi.

Natanz’dan daha korunaklı

Ayrıca Financial Times, Fordo tesisinin jeolojik tahkimat açısından Natanz tesisini geride bıraktığını ve bu durumun onu geleneksel hava saldırılarına karşı neredeyse tamamen korunaklı hale getirdiğini aktardı.

Gazete, tesisin “60 metre betonu delme kapasitesine sahip Amerikan GBU-57 tipi sığınak delici bombasına karşı bile korunaklı olabileceğine” işaret etti.

Öte yandan, İran Öğrenci Haber Ajansı’nın yakın zamanda tesise bir saldırı düzenlendiğini, ancak oluşan hasarın “sınırlı” kaldığını duyurduğu bilgisine de haberde yer verildi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English