Bizi Takip Edin

AMERİKA

Maduro: Aşırıcılar, AB’nin talimatıyla Venezuela’ya müdahale etmeye çalışıyor

Yayınlanma

Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, yıllık ulusa sesleniş konuşmasında, aşırıcı grupların AB’nin talimatıyla ülkeye müdahale etmeye çalıştığını belirtti. Maduro, ekonomik büyüme, suç oranındaki düşüş ve anayasal reform gibi iç gelişmeleri vurgularken, Venezuela’nın barış ve demokrasi yolunda ilerlediğini ifade etti.

Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, dün (çarşamba) yaptığı yıllık ulusa sesleniş konuşmasında, “Bu yıl, ülkemizi kendi ellerimizle ve çabalarımızla inşa etmek için planlar yapmaya devam edeceğimiz bir yıl olacak,” dedi.

Maduro, Álvaro Uribe, Leopoldo López ve María Corina Machado gibi isimlerin askeri müdahale çağrılarını reddetti. Ayrıca, “2024 yılında ülkede gerçekleştirmeyi planladıkları terör eylemlerini itiraf eden, 25 farklı ülkeden 150’den fazla paralı asker tutuklandı,” ifadelerini kullandı.

Maduro, “Aşırıcılar, 28, 29 ve 30 Temmuz 2024’te Venezuela’da ilk kez bir siber faşist darbe girişiminde bulundu. Tüm sosyal medya ağları ve elektronik sistemler kullanıldı,” diye ekledi.

Maduro, bu grupların “AB’nin talimatıyla Venezuela’ya müdahale etmeye çalıştığını” belirterek, söz konusu grupları “80 milyondan fazla yerli halkın soykırımını gerçekleştiren, Afrikalı ve Karayiplileri kaçıran sömürgeci elitlerin, köle tüccarlarının ve soykırım suçlularının mirasçıları” olarak nitelendirdi.

Venezuela Devlet Başkanı, “Anayasa, yasalar ve insan haklarına saygı sayesinde, 28 ve 29 Temmuz 2024’te nefret ve fanatizmin patlamasını kontrol altına alıp yenmeyi başardık,” diye ekledi.

Maduro, ülkenin şu anda huzur ve barış içinde olduğunu, halkın faşizme karşı zafer kazandığını vurguladı.

Kültürel devrim çağrısı

Öte yandan Maduro, iki gün önce yaptığı açıklamada, Venezuela’nın, Latin Amerika’nın, Karayipler’in ve dünyanın “en iyi insani değerleri savunan ve Batı’nın yozlaşmasına ve faşizme karşı duran güçlü bir kültürel devrime ihtiyacı olduğunu” söyledi.

“Venezuela’da hiç kimse askeri müdahale, yaptırımlar ve şiddet istemiyor. Biz özgürlük, demokrasi, uyum ve birlik istiyoruz,” diyen Maduro, “Küba, Nikaragua, Venezuela ve Latin Amerika, faşizme karşı mücadelenin merkezidir,” değerlendirmesini yaptı.

Maduro, “Bugün burada olmam, barış, diyalog, kurumların ve anayasanın güçlendirilmesi yolunda ilerlediğimizin en büyük kanıtıdır” dedi ve ekledi: “10 Ocak’ta, halkın, ordunun ve polisin entegrasyonu sağlandı.”

Ekonomik gelişmeler

Maduro, ülkenin ekonomik durumuna da değinerek, “Vergi sistemini değiştirmek için çaba gösterdik ve vergi gelirleri 12 milyar dolara yükseldi,” dedi.

BRICS ülkelerinin desteğine de değinen Maduro, “Tüm yeni planları genişletmek ve güçlendirmek için BRICS ülkelerinin desteğini takdir ediyorum. Ayrıca, Bolivarcı Latin Amerika Halkları İttifakı (ALBA) ile iş birliğimiz devam ediyor,” ifadelerini kullandı.

Maduro, “Ekonomik motorları 13 ana başlıkta basitleştirdik ve daha etkili politikalar benimsedik,” diyerek, 2024 yılında ulusal ekonomiye 52 milyar doların üzerinde yatırım yapılacağını belirtti.

Venezuela Merkez Bankası’nın 2024 verilerine göre, Venezuela ekonomisinin yüzde 9 büyüdüğünü açıklayan Maduro, “Bu yılın ilk çeyreğinde, ülkede polis teşkilatının yeniden yapılandırılması süreci başlayacak,” bilgisini verdi.

Bunun yanı sıra Maduro, Lübnan asıllı Tarek William Saab başkanlığında Ulusal ve Kapsamlı Anayasal Reform Komitesi kurulması kararını açıkladı.

2 Şubat’ta ilk ulusal halk danışmasının yapılacağını belirten Maduro, “Yedi yıllık barış ve demokrasiyi güçlendirdik. Bu, kıtadaki en güçlü ve en aktif demokrasidir,” dedi.

Maduro, “31 anayasal seçim gerçekleştirdik ve bu yıl 10 seçim daha yapacağız,” diyerek, seçim sürecine ilişkin planlarını paylaştı.

Ayrıca Maduro, Venezuela’daki hapishanelerin durumuna da değinerek, “Yeni bir hapishane sistemimiz olacak. Hapishaneler, çalışma okullarına dönüşecek ve yeni bir aşamaya geçiyoruz,” dedi.

Ülkede güvenliğin sağlanmasında emeği geçen liderleri tebrik eden Maduro, “2016’dan 2024’e kadar cinayet oranı yüzde 92 azaldı,” diyerek, büyük bir başarıya imza atıldığını vurguladı.

Diğer yandan Maduro, “Venezuela Metrobüs şirketinin tüm eyaletlerde şubeler açmasını sağlayacağım” diyerek, bu hizmeti sunmak için Çin’den 2000 yeni otobüs getirildiğini ve geri kalanının ülkede monte edileceğini belirtti.

Aynı zamanda, Venezuela’da 400 bin ev inşa etmek için büyük bir konut misyonu başlatıldığını ve bu hükümet döneminde 3 milyon ev teslim etme taahhüdünde bulunulduğunu da sözlerine ekledi.

AMERİKA

Marco Rubio: Ukrayna savaşı için barış anlaşmasında yaptırımlar kaldırılabilir

Yayınlanma

ABD Dışişleri Bakanlığı’na aday gösterilen Senatör Marco Rubio, Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek için yapılacak müzakerelerde Rusya’ya yönelik yaptırımların kaldırılmasının tartışılabileceğini belirtti. Öte yandan, AB ve Washington’daki bazı çevreler, Trump’ın yaptırımları kaldırma olasılığının endişe kaynağı olduğunu ifade etti.

Donald Trump tarafından ABD Dışişleri Bakanlığı görevine aday gösterilen Senatör Marco Rubio, Ukrayna’daki savaşı sona erdirme müzakereleri kapsamında Rusya’ya yönelik yaptırımların kaldırılmasının tartışılabileceğini söyledi.

Rubio, senatoda düzenlenen ve adaylığının değerlendirildiği oturumda, “Rusya Federasyonu’na karşı önemli miktarda yaptırım uyguluyoruz ve bunlar büyümeye devam ediyor. Bu durum, barışçıl bir çözüm için yapılacak görüşmelerin bir parçası olmalı,” ifadelerini kullandı.

Rubio’ya göre yaptırımlar, “askeri kapasitenin ötesinde” Rusya’ya karşı bir baskı aracı olarak işlev görüyor.

Senatör, “Ateşkesle başlayıp barış anlaşmasıyla sonuçlanan bir uzlaşmaya varmak oldukça zor, eğer her iki tarafın da baskı araçları yoksa,” dedi.

Öte yandan Washington Post gazetesinin kaynaklarına göre, Trump yaptırımları tek başına kaldıramayacak. Bunun için Kongre’nin onayı gerekecek. Fakat, bazı Cumhuriyetçi Kongre üyeleri daha sert ekonomik önlemler alınmasını talep etmişti.

Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı olarak seçtiği Mike Waltz da yaptırımların Rusya’ya baskı aracı olarak sıkılaştırılabileceğini öne sürmüştü.

Trump ise seçim kampanyasında, yaptırımlardan “hazzetmediğini” ve bunları mümkün olduğunca az kullanmak istediğini dile getirmişti. Ancak, Avrupa Birliği (AB), Trump’ın Beyaz Saray’a geçişinden sonra ABD’nin yaptırımları kaldırabileceği konusunda endişelerini dile getirmişti.

Bu bağlamda Brüksel, ABD başkanının emirlerini incelemeye alarak olası bir yaptırım iptalinin AB üzerindeki etkilerini değerlendirmeye başlamıştı. Buna rağmen, AB yetkilileri Trump’ın yaptırımları hemen kaldırmaktan kaçınacağını ve Moskova ile yapılacak ateşkes müzakerelerinde bunları bir pazarlık aracı olarak kullanacağını umuyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Trump’ın seleflerinden daha fazla yaptırım uyguladığını belirterek, haziran ayında Batı yaptırımlarının kaldırılmasını Ukrayna’daki ateşkes müzakerelerinin ön koşulu olarak sunmuştu.

Trump’ın ekibi, Ukrayna’da ‘barışın’ aylar alacağını kabul etti

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump destekçisi YouTuberlar Grönland’da MAGA şapkaları ve para dağıtıyor

Yayınlanma

20 Ocak’ta yemin ederek göreve başlayacak ABD Başkanı Donald Trump’ın, gerekirse güç kullanarak ABD’ye bağlayacağını söylediği Danimarka’ya bağlı özerk ada Grönland’a Trump yanlısı YouTuberlar akın ediyor.

Trump yanlısı influencerlar adanın başkenti Nuuk’a akın ederek yerel halka 100 dolarlık banknotlar ve Amerika’yı Yeniden Büyük Yap (MAGA) şapkaları dağıttı.

Trump yanlısı bir grup olan “Nelk Boys”, Nuuk’un en büyük süpermarketi Brugseni’nin önünde 100 dolarlık banknotlar dağıtırken görüldü. Yerel medya ve Danimarka medyası, grubun Trump temalı, yıldız ve çizgili kıyafetler giydiğini ve “51. eyalete hoş geldiniz!” diye bağırdıklarını bildirdi.

Grup kendi sosyal medyalarında bir yerel halkla pek de dostane olmayan bir karşılaşmanın videosunu yayınladı.

Bir başka Amerikalı MAGA sempatizanı Nick Shirley de Nuuk’un merkezinden MAGA kırmızı şapkaları takan bir grup genç erkekle bir video çekip kameraya “Grönland’ı satın alın! Danimarkalıları sevmiyoruz,” diye bağırırken görülüyor.

ABD’li muhafazakâr TV kanalı Fox News’in de Nuuk’a giderek kentteki MAGA taraftarlarını haberleştirdiği belirtiliyor.

Euractiv için Nuuk’taki izlenimlerini yazan gazeteci Magnus Lund Nielsen, Trump destekçilerinin yerel halktan gençlere para verdiğini öne sürüyor.

Nelk Boys’un videosundan tanıdığı yerel bir gençle Nuuk’taki bir barda oturduğunu söyleyen Nielsen, ona kırmızı MAGA şapkasını ve Nelk Boys ile karşılaşmasını sorduğunda, “Danimarkalılardan nefret etmiyorum. Sadece geçmişte çok fazla kötü şey var,” dediğini aktarıyor.

Şapkayla birlikte 300 dolar aldığını söyleyen genç, paranın ötesinde, “idollerinden birinin videosunda” yer aldığı için çok mutlu olduğunu söylüyor.

Gazeteci Nielsen, paranın gerçek olup olmadığını öğrenmenin mümkün olmadığını kaydediyor.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

New York Times’ta Maduro’yu devirme çağrısı

Yayınlanma

Donald Trump’ın ikinci başkanlık döneminin başlamasına kısa bir süre kalmışken, ilk dönemde de hedefte olan Venezuela ve Başkan Nicolas Maduro’ya yönelik tehditler artmaya başladı.

New York Times’ta Bret Stephens imzasıyla yayınlanan bir görüş yazısı “Maduro’yu Devirin” başlığını taşıyor.

Trump’ın ikinci dönemi için Grönland’ı satın almaktan Ukrayna’daki savaşı “bir günde” bitirmeye kadar “bazı görkemli dış politika hedefleri” belirlediğini ileri süren yazar, “İşte gecikmiş, ahlaki açıdan doğru ve ulusal güvenlik çıkarlarımıza uygun bir hedef: Venezuela’daki Nicolás Maduro rejimini mümkünse zorlayıcı diplomasi, gerekirse güç kullanarak devirmek,” ifadelerini kullandı.

“Bağımsız” anketlerin Maduro’nun “yaklaşık yüzde 35 puan farkla” seçimleri kaybettiğini gösterdiğini ileri süren Stephens, buna rağmen Venezuelalı liderin üçüncü altı yıllık dönem için yemin ettiğini hatırlattı.

Rakibi Edmundo González’in sürgünde; muhalif hareketin lideri María Corina Machado’nun ise aylarca saklanmak zorunda kaldığını vurgulayan yazar, “Venezuela hapishanelerinde 10 kadar Amerikalı şüpheli suçlamalarla çürümeye terk edilmiş durumda. Rejim geçmişte Amerikalı mahkumlara siyasi rehine muamelesi yaptı,” iddiasında bulundu.

Kasım ayı itibariyle Venezuela’nın elinde 1.800 siyasi tutuklu olduğunun tahmin edildiğini yazan Stephens, Maduro’nun iktidara gelmesinden bu yana, nüfusun dörtte birine tekabül eden sekiz milyona yakın Venezuelalının ülkeyi terk ettiğini, bunların da en az 600.000’inin şu anda ABD’de bulunduğunu belirtti.

Buna ek olarak Maduro’nun, Venezuela’daki bir hava üssünde “insansız havaaracı geliştirme üssü” kurduğu bildirilen İran başta olmak üzere ABD’nin “düşmanlarına kur yapmaya devam ettiğini” söyleyen yazar, “Rejimi ne yıkabilir?” diye soruyor ve şöyle cevap veriyor:

“Trump ilk döneminde cezalandırıcı ekonomik yaptırımları denedi. İşe yaramadılar. Biden yönetimi Maduro’nun daha iyi davranması umuduyla bu yaptırımların bazılarını hafifletti. Bu da işe yaramadı. Geçen yılki seçimler de açıkça işe yaramadı. Bu ay ABD tarafından Maduro’nun tutuklanması için konulan 25 milyon dolarlık ödül de işe yaramayacak çünkü Maduro’nun iktidara daha sıkı tutunmasını teşvik etmekten başka bir işe yaramayacak.”

Her zaman bir darbe olasılığı bulunduğunu, fakat ordunun üst düzey rütbelilerinin hükümete sadık kaldığını itiraf eden Stephens, ayrıca 2019’da “bir halk isyanının kıpırtılarının” olduğuna ama bunun da sönümlendiğine işaret etti.

Hugo Chavez’in 1999’da iktidara gelmesiyle başlayan “Bolivarcı devrim” için “Uzun zaman önce başarısız olmalıydı ama olmadı,” diyen yazar, bu nedenle Maduro ve yandaşlarını yerinden edecek tek şeyin “güçlü bir teşvik ve inandırıcı bir tehdidin birleşimi” olduğunu ileri sürdü.

Teşvikin, Maduro ve destekçilerine, “muhtemelen Küba ya da Rusya’ya” kalıcı sürgüne gitme teklifinin yanı sıra, geride kalan ve “meşru başkanın liderliğindeki bir hükümete sadakat yemini eden tüm Venezuela askeri ve istihbarat yetkilileri için af garantisi olduğunu savunan Stephens, şöyle devam ediyor:

“Tehdit, 1990 yılında Panamalı diktatör Manuel Noriega’nın rejimine son veren türden bir ABD askeri müdahalesidir.”

NY Times yazarı, bunun kulağa “kavgacı” geldiğini, ama zaten öyle olması için tasarlandığını söyledi ve “Maduro ve yandaşları ancak alternatifin daha kötü olduğuna ikna olurlarsa iktidarı barışçıl bir şekilde bırakacaklardır,” diye yazdı.

Askeri müdahalelerin, “kendi halkı tarafından nefret edilen zayıf bir orduya karşı” bile olsa, her zaman riskler, can kayıpları ve istenmeyen sonuçlar doğuracağını kabul eden yazar, “sadece acil ve zorlayıcı bir ulusal çıkar” söz konusuysa bunun yapılması gerektiğini söyledi ve “Amerika kıtasında uyuşturucu, kitlesel göç ve İran etkisinin kaynağı olan bir suç rejimine son vermek, yeni gelen yönetim için zor bir iş olmamalıdır,” diyerek askeri müdahale çağrısı yaptı.

Liberallerin de bu müdahaleye destek vermesinin kolay olduğunu belirten yazar, “Maduro’yu görevden almanın ahlaki temeli açık: Seçimleri çaldı, muhaliflerini terörize ediyor ve halkına zulmediyor. Bırakmak şöyle dursun, vazgeçme emaresi bile göstermiyor,” dedi.

Trump için, “Beğenin ya da beğenmeyin, Amerikalıların seçtiği adam bu,” diyen yazar, yazısını şöyle bitiriyor:

“Dışişleri Bakanı olarak seçtiği Marco Rubio, bu tropikal despotizmlerin gerçek doğasını çoğu Amerikalıdan daha iyi anlıyor. Maduro’nun uzun terör saltanatını sona erdirmek, yönetimlerine başlamak için iyi bir yoldur  ve başka yerlerdeki tiranlara Amerika’nın düzensizlik ve tehlikeye karşı sabrının eninde sonunda tükeneceğine dair bir sinyal gönderir.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English