Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Mısır’ın ateşkes girişimi: Taraflar ne kazanacak ne kaybedecek

Yayınlanma

Mısır’ın başkenti Kahire bir süredir Filistin meselesinin taraflarının üst düzey ziyaretlerine tanık oluyor. Kalıcı ateşkes için yürütülen müzakerelerin temeli Gazze’nin ekonomik koşullarının iyileştirilmesi. Siyasi konuların açıktan görüşülmediği yani Filistin içi uzlaşı ya da İsrail-Filistin arasında kalıcı barış gibi konuların masaya yatırılmadığı müzakerelerin ana fikri Gazze’nin ekonomik koşullarının iyileştirilmesinin tarafları kalıcı bir uzlaşıya götüreceğine olan yaygın inanca dayanıyor. Müzakerelerin somut çıktılarından biri olarak Gazze Marine gaz sahasında çalışma yapılmasına tarafların onay verdiğine dair haberler basına yansımıştı.

Peki müzakere edilen diğer başlıklar neler ve bu başlıklar taraflara ne kazandırıyor ne kaybettiriyor? Söz konusu başlıklar kalıcı bir ateşkesin kapısını aralayabilir mi?

İsrail’in yarı-resmi düşünce kuruluşu Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü (INSS) Mısır öncülüğünde yürütülen ateşkes görüşmelerini inceledi:

 ***

Mısır’ın Hudna Girişimi: İsrail’i Bypass Etmek

Mısır, Gazze’de uzun vadeli bir ateşkes için Hamas ve İslami Cihad ile bir girişim yürütüyor; İsrail bu görüşmelere doğrudan dahil değil. Her ne kadar hudna (ateşkes) ihtimali zayıf olsa da İsrail’in Mısır’ın girişimini reddetmemesi ve bunun yerine içerdiği ekonomik projelere olanak sağlaması iyi olacaktır

4-6 Haziran 2023 tarihlerinde üst düzey Hamas ve İslami Cihad liderleri, Mısır İstihbarat Başkanı Tümgeneral Abbas Kamil’in daveti üzerine Kahire’yi ziyaret etti. Filistin heyetine Hamas lideri İsmail Haniye (yardımcısı Salih el-Aruri ve örgütün dış büro şefi Halid Meşal de eşlik etti) ve İslami Cihad lideri Ziyad en-Nahale başkanlık etti. Toplantıda Mısırlılar Gazze Şeridi’nde uzun vadeli ateşkes – hudna – için bir girişim sundular. Görüşmelerde İsrail’in hedefe yönelik öldürme operasyonları gerçekleştirme kapasitesini ortaya koyan Kalkan ve Ok Operasyonu’nun sonuçlarının yanı sıra Orta Doğu’da son dönemde gerginlik ve şiddetin azalmasına yol açan anlaşmaların yarattığı atmosfer de etkili oldu. Görüşmelerin temelinde uzun vadeli bir ateşkes önerisi ile Kahire’nin Gazze cephesindeki güvenlik durumunun yatıştırılmasına yardımcı olma ve ABD’nin siyasi desteği ve Katar’ın mali yardımıyla bölgenin yeniden inşasına katılma isteği vardı.

Kahire’nin Gazze’ye daha fazla müdahil olma motivasyonu, bu bağlamda elde edeceği ekonomik ve siyasi kazanımların yanı sıra yerel altyapı projelerini başlatmadaki başarısında yatıyor. Örneğin, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cebaliye ve Beyt Lahya’da Mısır tarafından inşa edilen üç yüksek katlı konut projesi ileri bir aşamaya ulaşmış ve neredeyse kullanıma hazır hale gelmiş durumda. Benzer şekilde, Gazze’nin kuzeyinde denize paralel uzanan Raşid sahil yolunun geliştirilmesi planlanıyor.

Mısır Girişimi şu projeleri içeriyor:

  • Kuzey Sina Yarımadası’ndaki el-Ariş limanının genişletilerek tüm Gazze Şeridi için bir kargo limanı haline getirilmesi; kamyonların Gazze’ye girmesi için asfalt bir otoyol; ve Selahaddin (Refah) Sınır Kapısı üzerinden Mısır ve Gazze arasındaki ticaretin genişletilmesi.
  • Mısır’dan gelen elektriği Gazze Şeridi’ne dağıtacak elektrik sistemlerinin birbirine bağlanması.
  • Gazze Şeridi açıklarında bulunan Gazze Marine doğal gaz sahasının geliştirilmesi. Filistin Yönetimi, gaz rezervleri üzerinde hak sahibi olan Filistin hükümeti olarak tanındığı için bu, Filistin Yönetimi’nin katılımını gerektirecektir. Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye’nin Hamas ve İslami Cihad heyetlerinden bir hafta önce Kahire’yi ziyaret etmesinin nedeni de bu olabilir.
  • Kuzey Sina ile Gazze Şeridi arasında bir serbest ticaret bölgesi kurulması.
  • Mısır Hamas yönetimindeki Gazze ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı’nın dört yıl öncesine kadar olduğu gibi Filistin tarafından kontrolünü yeniden tesis ederek Filistin Yönetimi’nin resmin içinde kalmasında ısrar ediyor.

Ayrıca Gazze’de uzun vadeli ateşkes koşullarını sağlamak için Mısır’ın İran’la yaptığı görüşmelerde Tahran’dan, başta Filistin İslami Cihadı olmak üzere vekillerini kullanmaktan kaçınmasını ve Kahire ile İslam Cumhuriyeti’nin etkisi altındaki Filistinli gruplar arasında yeni oluşmakta olan anlaşmayı baltalayacak hiçbir şey yapmamasını talep ettiği bildirildi.

Bu aşamada görüşmelere doğrudan müdahil olmamakla birlikte İsrail’in görüşmeler hakkında bilgilendirildiği anlaşılıyor. Mısır’ın önerisinin bir parçası olarak İsrail’in uzun vadeli ateşkese bağlı kalması, Filistinli üst düzey komutanlara karşı hedef gözeterek öldürme operasyonları düzenlemekten kaçınması, Gazze’den İsrail’e insan ve mal geçişi üzerindeki kısıtlamaların daha da hafifletilmesi ve Gazze’nin münhasır ekonomik bölgesinden gaz üretimi konusunda anlaşmaya varılması gibi bazı taahhütlerde bulunması gerekecek.

Filistin-Mısır ekonomik görüşmelerine dair siyasi uyarılar

Perspektifler

Gazze Şeridi’ndeki Hamas lideri Yahya Sinvar ve Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas gibi iki önemli Filistinli liderin Kahire’deki toplantıya katılmaması, Mısır’ın Filistinlilere iç uzlaşma ya da seçimler konusunda hiçbir baskı uygulamadığını gösteriyor. Sinvar için Hamas’ın dış liderliğinin müzakerelerin ön saflarında yer alması çok daha uygun, böylece İsrail’in elindeki Filistinli mahkumların serbest bırakılması ve Gazze’deki İsrail kuşatmasının tamamen kaldırılması da dahil ateşkes anlaşmasındaki eksik unsurları açıklamak zorunda kalmayacak. Mevcut durumda Abbas, gaz üretimine ilişkin anlaşmalar dışında Gazze cephesinde önemli bir aktör değil ve hatta Kahire’nin Filistin içi uzlaşıyı teşvik etmesi için Abbas’ı ikna etme çabalarından vazgeçtiği görülüyor.

Mısır’ın girişimi, Gazze Şeridi’nde Mısır’ın ekonomik projelerinin teşvik edilmesini içeriyor ki bu da Kahire’ye büyük fayda sağlayacak (El-Ariş havaalanının ve Refah ile el-Ariş’teki elektrik altyapısının genişletilmesi, mallara hızlı erişim sağlamak için bir otoyol inşa edilmesi ve Gazze Marine gaz sahasının geliştirilmesi). Buna ek olarak, mayıs ayında İsrail ile İslami Cihad arasında yaşanan ve Ramazan ayına denk gelen son çatışmalar, Mısır’a, bazıları Gazze Şeridi dışında bulunan ve İran ile Hizbullah’ın etkisi altında olan çok sayıda aktör ve adresin bulunduğu bir olayda arabuluculuk yapmanın ne kadar zor olduğunu açıkça gösterdi. Bu nedenle Mısır oyunun kurallarını bir kez daha netleştirmek istiyor: Kendisi açısından Gazze Şeridi’nde yaşananlardan sorumlu olan tek bir Filistinli aktör var, o da Hamas. Dahası, İsrail ile arabulucu olarak özel rolünü korumak istiyor.

İsrail’in oyunu: İsrail’in müzakerelerin -tabii ki açık görüşmelerin- dışında kalması kendi tercihi olsa da olmasa da işine geliyor. Böylece Başbakan Binyamin Netanyahu, koalisyondaki radikal sağ ortaklarına İsrail’in neden Hamas’la anlaşma yaptığını ve anlaşmanın neden esir İsraillilerin ve Hamas’ın elindeki İsrail askerlerinin cenazelerinin iadesini içermediğini açıklamak zorunda kalmıyor. Buna ek olarak, anlaşmanın tüm başlangıç ilkelerinden Mısır sorumlu olduğundan, İsrail kendisinden istenen tavizlerin (şu anda var olan mutabakatların dışında, özellikle sınır geçişleri ve 18.500 Gazzeli işçinin İsrail’e girişine izin verilmesi konusundaki politikası) önemini küçümseyebilir. İsrail’den Tapınak Tepesi ya da Kudüs’teki politikasını değiştirmesi ya da terörle mücadele kapsamında kendi operasyon özgürlüğünü kısıtlaması istenmiyor.

Gazze gazına “Lübnan” modeli

Mısır Hudna’da Başarılı Olursa Ortaya Çıkabilecek Sonuçlar

1-) Hamas’ın Gazze Şeridi’ndeki rolünün güçlendirilmesi: İslami Cihad’ı etkisiz hale getirirken İsrail’in Gazze’de uzun vadeli bir ateşkesi ilerletmesi gereken güç faktörü Hamas’tır. Hamas, Kudüs’te, Batı Şeria’da, İsrail içinde ve güney Lübnan’da terörizmi desteklemekten kaçınacağına dair İsrail’e herhangi bir taahhütte bulunmadan, Gazze ablukasının hafifletilmesi ve bölgede altyapı ve ekonomik projelerin hayata geçirilmesiyle bu anlaşmadan fayda sağlayacaktır. Salih el-Aruri önümüzdeki yıl Ramazan ayında terör saldırıları düzenlemeye ve yeni şiddet eylemleri için hazırlık yapmaya devam etmekte özgür olacak. Aynı zamanda Hamas pazarlık kozlarını – kayıp İsrailliler ve ölen askerlerin cenazeleri – elinde tutacaktır. Benzer şekilde, bu tür bir anlaşma özellikle de ABD düşük profilli de olsa işin içindeyse Hamas’ın meşruiyetini ve uluslararası tanınırlığını artıracaktır.

2-) Mısır’ın Gazze’ye daha fazla müdahil olması ve Kahire’nin Gazze bataklığına girmeye istekli olması: Gazze Mısır’a ne kadar bağımlı olursa İsrail’e o kadar az bel bağlayacak. Aynı zamanda Mısır, Sina üzerinden Gazze’ye silah kaçakçılığının önlenmesi konusunda da pek etkili olamadı. Sina’dan ticaretin ve mal hareketinin genişlemesinin kaçakçılar için daha fazla fırsat yaratması, İsrail’in ise Mısır’a olan bağımlılığı ve Kahire ile özel ilişkisini sürdürme arzusu nedeniyle bu tür olaylara karşılık verme kabiliyetinin sınırlı kalma olasılığı endişe yaratıyor.

3-) İsrail’in beklediği faydalar ile ödemesi istenecek bedel arasındaki gerilim: Bir yandan İsrail, Gazze’de uzun vadeli bir ateşkes sağlanmasını ve Şerit’teki sorumluluğunun azaltılmasını bir başarı olarak görecektir. Öte yandan bu durum Gazze’nin İsrail’e olan bağımlılığını azaltacak ve İsrail Gazze’deki olaylar üzerinde etkisini kaybedecektir. Buna ek olarak, İsrail’deki yaygın kanı Hamas’ı dizginlemenin yolunun Gazze’deki ekonomik koşulları iyileştirmekten geçtiği yönünde ve bu nedenle Gazze’nin sivil meseleler için ablukanın hafifletilmesini ve Gazze’nin yeniden inşasının devam etmesini destekliyor. Ancak Mısır’ın önerdiği ateşkes kabul edilirse, Netanyahu hükümetindeki aşırı sağcı unsurlar, kayıp ve ölmüş İsraillileri de kapsayan bir anlaşma olmaksızın, İsrail’in ablukanın kapsamlı bir şekilde hafifletilmesi ya da Filistin gaz sahasına onay vermesi gibi herhangi bir tavizine karşı çıkacaktır.

4-)Başıbozuk gruplar kontrol altına alınabilir mi? Uzun vadeli bir ateşkesin uygulanmasının ön koşullarından biri İslami Cihad’ın Hamas’ın otoritesini kabul etmesi ve Tahran’ın da bunu en azından zımnen kabul etmesi. Ancak Kahire ve Tahran arasında gelişen ikili ilişkiler ışığında İran’ın İslami Cihad üzerindeki etkisinin ne ölçüde azaltılabileceği açık değil.

5-) Filistin Yönetimi’nin giderek önemini kaybetmesinin başka bir aşaması: Gazze cephesinde müzakere edilmiş bir ateşkes, Filistin Yönetimi’nin tabutuna yeni bir çivi olacaktır ve ateşkes yürürlüğe girerse Hamas’ın elde edeceği ekonomik kazanımlara kıyasla kontrolü altındaki topraklarda Filistin Yönetimi’nin herhangi bir önemli ekonomik veya siyasi fayda elde edemeyecek. Bu çerçevede Hamas’ın, Abbas’ın iktidarda olmadığı günün ertesinde Filistin Yönetimi’nin kontrolünü ele geçirme çabalarını yoğunlaştırması muhtemeldir.

Sonuç ve Öneriler

Mısır’ın Gazze’deki ateşkes girişimi Hamas’ın güçlenmesini engelleyecek ya da diğer cephelerdeki operasyon özgürlüğünü kısıtlayacak herhangi bir tedbir içermediği gibi kayıp İsraillilerin ve ölen askerlerin naaşlarının iadesi için de bir anlaşma öngörmüyor. Dahası, ateşkes İslami Cihad ve Gazze Şeridi’ndeki diğer terörist grupların hayatta kalmasını sağlayacak. İslami Cihad’ın Kalkan ve Ok Operasyonu’nu sona erdiren 13 Mayıs ateşkesini kabul etmeden önce öne sürdüğü temel taleplerden biri İsrail’in üst düzey militan komutanlarına yönelik hedef gözeterek öldürme politikasına sona erdirilmesiydi ki İsrail buna “Sessizliğe sessizlikle karşılık verilecektir” yanıtını verdi. Eğer bir ateşkes sağlanırsa, İslami Cihad da Hamas gibi saflarını ve askeri yeteneklerini yeniden inşa etme özgürlüğüne sahip olacak.

Mısır’ın uzun vadeli bir ateşkese aracılık etmesi, özellikle de Hamas’ın bunu reddetme olasılığı göz önüne alındığında, şüpheli görünüyor. Ateşkesin Hamas’a sağlayacağı faydalar bir yana, örgüt İsrail karşısında daha üstün bir konumda olduğunu hissetseydi bunu kabul edilebilir bulabilirdi ancak bugün durum böyle değil. Hamas liderliği, örgütün Filistin ve bölge cephelerindeki gücünün arttığına, İsrail’in ise gücünün azaldığına ve uluslararası ve bölgesel etkisinin zayıfladığına inanıyor. Bu nedenle Hamas muhtemelen Gazze Şeridi’ni yeniden inşaya devam etmesine, kendi askeri gücünü artırmasına ve siyasi konumunu sağlamlaştırmasına izin verecek bazı süslemelerle “sessiz” statükoyu korumayı tercih edecektir ancak herhangi bir ideolojik taviz ya da İsrail veya Filistin Yönetimi’ne (örneğin gaz sahası) dolaylı bile olsa herhangi bir ödül vermesi istenmediği takdirde.

Mısır’ın ateşkes girişiminin meyve verme ihtimali düşük olsa da İsrail buna karşı çıkmaktan kaçınmalı ve aynı şekilde Mısır’ın Gazze’deki altyapı ve ekonomik projelerini genişletmesini desteklemeli. Gazze Şeridi’ndeki yaşam koşullarının iyileşmesi ve Mısır’ın artan katılımı İsrail’in uzun vadeli sessizlik sağlamak ve Gazze ile Batı Şeria arasındaki uçurumu derinleştirmek gibi stratejik hedeflerini ilerletecektir. Mısır’ın girişimine desteğin sürmesi İsrail’in; Hamas’ın Gazze’deki “başıbozuk” terör örgütlerini özellikle de İslami Cihad’ı kontrol etmek için yeterince motive olup olmadığını ve Sinvar’ın uzun vadede sükuneti sağlamaya ne ölçüde kararlı olduğunu görmesine olanak tanıyacak. Aynı zamanda, ateşkesin geçersiz kılınmaması için İsrail’in şu noktalarda uzlaşmak zorunda kalacak: Hamas ve İslami Cihad’ın diğer cephelerde terör saldırıları düzenlemek için operasyon özgürlüğünün devam etmesi; kayıp ve ölü İsrailliler konusu çözülmeden Gazze’de Hamas için iyileştirmeler yapılması; Hamas ve İslami Cihad’ın artan askeri gücüne karşı etkili bir çözüm bulunmaması.

DİPLOMASİ

Peru Chancay Limanı, Çin’in Kuşak Yol’u için de yeni fırsatlar açacak

Yayınlanma

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Peru Devlet Başkanı Dina Boluarte perşembe günü Peru’nun Chancay kentinde dev bir limanın açılışını online olarak yaparak 3,6 milyar dolar yatırım çekmesi beklenen ve Çin’den Pasifik Okyanusu üzerinden Güney Amerika’ya doğrudan bir rota oluşturacak bir altyapı projesini kutladılar.

Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği forumu ve Xi’nin Başkan Joe Biden ile yapacağı son toplantı öncesinde gerçekleşen liman açılışı, bir zamanlar ekonomik fırsatlar için öncelikle ABD’ye bakan bir bölgede Çin’in artan etkisinin altını çiziyor.

Xi, Peru’ya varışından önce El Peruano gazetesinde yayınlanan başyazısında “Çin, Perulu dostlarımızla tek yürek ve aynı hedefle el ele çalışmaya ve dostluğumuzun gemisini daha da parlak bir geleceğe doğru yönlendirmeye hazırdır” diye yazdı .

Çin lideri mega limanın açılış töreninde yaptığı konuşmada projeyi “Kuşak ve Yol Girişimi himayesinde Çin-Peru işbirliğinin başarılı bir örneği” olarak övdü.

Xi, yatırımın Çin ve Latin Amerika arasında yeni bir deniz koridoru oluşturacağını, “büyük İnka yolu ile deniz İpek Yolu’nu birbirine bağlayarak Peru ve bölgedeki diğer uluslar için ortak refahın yolunu açacağını” söyledi.

Çin lideri, “2,000 yıldan daha uzun bir süre önce Çinli atalarımız Pasifik boyunca yelken açarak Deniz İpek Yolu’nu oluşturdular ve Doğu ile Batı’yı birbirine bağladılar. Perulu İnka halkı 500 yılı aşkın bir süre önce dağları ve vadileri korkusuzca aşarak And Dağlarını kuzeyden güneye kat eden İnka Yolu’nu inşa etti” dedi ve şöyle devam etti:

“Bugün Chancay Limanı modern İnka Yolu için yeni bir başlangıç noktası haline geliyor. Chancay’dan Şanghay’a, Peru’daki Kuşak ve Yol girişimi kapsamında sadece yeni bir gelişmeye değil, aynı zamanda yeni bir çağ için yeni bir kara-deniz geçidinin doğuşuna tanık oluyoruz.”

Çin lideri ayrıca proje ortaklarını ulaşım kapasitesini artırmaya, hizmetleri iyileştirmeye ve Güney Amerika ile Çin arasındaki bağlantıları güçlendirmeye çağırdı.

Peru lideri Boluarte bu projeyi kıtayı Asya’ya bağlayan potansiyel bir “sinir merkezi ” olarak nitelendirdi ve bunun yılda 8,000 kişiye istihdam ve 4.5 milyar dolarlık ekonomik faaliyet yaratabileceğini söyledi.

Çinli şirketler derin su limanı projesinin neredeyse her aşamasında yer alıyor. Yüksek teknolojili lojistik merkezi, 2019 yılında projeye yüzde 60 hisse almak için 1,3 milyar dolar yatırım yapan Çinli nakliye devi Cosco tarafından işletilecek. Çin devlet medyası, tamamlanmış projenin toplam maliyetinin 3,6 milyar dolar kadar olduğunu tahmin ediyor.

Sadece küçük gemileri elleçleyecek bir liman inşa eden ilk aşamanın bu ay faaliyete geçmesi bekleniyor.

Otomatik kargo vinçleri Shanghai Zhenhua Heavy Industries tarafından tedarik ediliyor. Çinli şirketler tarafından üretilen elektrikli sürücüsüz kamyonlar ise konteyner ve kargoları taşımak için kullanılacak. Bu arada Kongre müfettişleri bu Çinli şirketin ABD limanları için güvenlik riski oluşturduğunu iddia etmişti.

ABD tedirgin

Çin’in bölgede artan etkisinden endişe duyan ABD, Peru’nun Çin askeri gemileri tarafından kıtada bir dayanak noktası olarak kullanılabileceğini öne sürdü.

Kısa bir süre önce emekli olan ABD Güney Komutanlığı eski başkanı General Laura J. Richardson, Financial Times’a verdiği bir röportajda Chancay’in Çin donanmasına ait savaş gemilerine ev sahipliği yapabileceğini söylemişti. Pekin yönetimi projenin ticari çıkarlar dışında bir amacı olduğunu reddetti.

Washington Post’a konuşan, Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nin Amerika Programı Direktörü Ryan Berg, “Çinliler ille de büyük bir gösteri yapmak ve orada bir savaş gemisi konuşlandırmakla ilgilenmiyorlar, ancak bunun bir seçenek olduğunu bilmek istiyorlar” dedi.

Liman, kıtanın Çin ile giderek güçlenen bağlarını vurguluyor.

Çin’in Latin Amerika’daki yatırımları, madencilik ve diğer maden çıkarma endüstrilerinin ötesine geçerek hızla gelişiyor.

Peru bölgesel merkez olabilir

Bu arada Peru kamuoyu, bölgeye yatırım çekecek bir yüksek teknoloji merkezi olasılığını memnuniyetle karşıladı.

Tamamlandığında limanın 15 rıhtımı, Güney Amerika’da Panama Kanalı’ndan geçemeyecek büyüklükteki taşıyıcı gemilere ev sahipliği yapabilecek ilk yer olacak.

Çinli araştırmacılar, bu rotanın maliyetleri düşüreceğini ve sefer sürelerini 10 ila 20 gün kısaltarak bölgedeki diğer merkezlerden iş çekeceğini söyledi.

Ayrıca Peru’yu yeni ihracat pazarları ve hatta kıtada fabrika kuracak yerler arayan Çinli şirketler için cazip bir yer haline getirebilir. Haziran ayında Çin’e yaptığı bir ziyarette Boluarte, Çinli elektrikli otomobil devi BYD’nin ülkede bir montaj tesisi kurmayı düşünmesinin nedeni olarak Chancay’i gösterdi.

Peru liman otoritesi bu yıl Cosco’nun yatırım anlaşmasının şartlarını değiştirmeye çalıştı ve Çinli firmaya liman üzerinde 30 yıl boyunca münhasır işletme hakkı vermeyi kabul ederken “idari bir hata ” yapıldığını öne sürdü. Dava, Boluarte’nin Xi ile görüşmek üzere Çin’e gitmesinden günler önce haziran ayında düştü.

Chancay, Xi tarafından 2013 yılında başlatılan ulaşım ve teknoloji altyapısı inşa etmeye yönelik 1 trilyon dolarlık bir plan olan Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında 40’tan fazla limandan oluşan genişleyen bir küresel ağa katılacak.

Xi ve Boluarte’nin ayrıca genişletilmiş bir serbest ticaret anlaşması imzalaması bekleniyor. Çin on yıldır Peru’nun en büyük ticaret ortağı konumunda. İki ülke geçen yıl 36 milyar dolarlık mal ticareti yaparken, Peru’nun ABD ile ticareti 21 milyar dolardı.

Pekin için liman, Peru ve komşu ülkelerdeki bir dizi mevcut yatırımı bir araya getirmeyi vaat ediyor.

Çin, Chancay’ı Latin Amerika’daki en büyük ticaret ortağı olan Brezilya’ya bağlayan bir demiryolu hattı inşa etmeyi hedefliyor ve Çinli firmalar Lima’nın elektrik dağıtımını devralma sürecinde.

Peru madencilik sektöründeki Çin yatırımlarının toplamı 11.4 milyar dolar. Bunun büyük bir kısmı elektronik ve temiz enerji teknolojilerinin üretimi için gerekli olan bakıra erişimi güvence altına almaya odaklanmış durumda.

Dünyadaki bakır rafinasyonunun neredeyse tamamı Çin’de gerçekleştiğinden, Chancay limanı Pekin’in Güney Amerika’nın ikinci en büyük ham bakır üreticisindeki madenlere erişimini geliştirmesine yardımcı olacak.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Çin’in en büyük bankalarından biri, Rusya’ya yapılan yuan transferlerini engellemeye başladı

Yayınlanma

Çin’in dördüncü büyük bankası Bank of China, Rusya ile ticari ilişkileri bulunan ülkelerden yapılan yuan transferlerini engellemeye başladı.

RBK gazetesine konuşan iş insanları, avukatlar ve danışmanlar, varlıklarına göre Çin’in dördüncü büyük bankası olan Bank of China’nın, Rusya’nın mal alımı için kullandığı bazı ülkelerden yuan transferlerini engellemeye başladığını belirtti.

Örneğin, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) merkezli bir şirket, kısa süre önce Kazakistan’daki Bank CentreCredit’ten Çin’in Chouzhou Commercial Bankası’na yuan transfer edemedi.

İhracatçılar ve İthalatçılar Birliği Hukuk Komitesi Başkan Yardımcısı Vladislav Donçenko, bu işlemin, Kazakistan bankasının muhabir bankası olarak görev yapan Bank of China tarafından bloke edildiğini açıkladı.

Donçenko, şirketin ne yöneticisinin ne de kurucusunun Rusya ile resmi bir bağı bulunmadığını vurguladı. Ayrıca, Chouzhou Bank’ın artık yalnızca doğrudan muhabir ilişkiye sahip olduğu bankalardan ödeme kabul ettiğini belirtti.

ITSWM Danışmanlık Şirketi kıdemli analisti Giorgiy Okromçedlişvili ise, benzer sorunların Gürcistan ve Ermenistan’daki bankalardan Çin’e para aktarırken de yaşandığını ifade etti.

Diğer yandan Rus-Asya Sanayiciler ve Girişimciler Birliği Genel Konseyi Sekreteri Maksim Spasskiy, bu tür vakalardan haberdar olduğunu söyledi.

Bank of China’nın, Çin bankaları arasında en katı ve karmaşık uyumluluk prosedürlerine sahip olduğunu belirten Spasskiy, “Ufak bir risk şüphesi bile ödeme yapmayı reddetmelerine yol açabiliyor,” dedi.

Genel olarak, Çin’den yapılan mal alımları söz konusu olduğunda, sıradan ürünler için (örneğin tekstil ürünleri) ödemeler genelde küçük bölgesel bankalar aracılığıyla yapılabiliyor.

Fakat karmaşık ekipman veya elektronik ürünlerin teslimatı söz konusu olduğunda ve ödeme yapan şirket BAE, Kırgızistan veya Kazakistan merkezliyse, süreç daha da karmaşıklaşıyor.

NSP Hukuk Bürosu ortaklarından Aram Grigoryan, Çin bankalarının, aynı müşterinin hesapları arasında bile para transferi seçeneklerini giderek daha fazla daralttığını ve bu durumun kötüleşeceğini söyledi.

Grigoryan, “Bazı durumlarda, Çin bankaları yabancı bir banka hesabından Çin’deki bir banka hesabına ödeme yapılması için özel izinler talep ediyor,” ifadelerini kullandı.

BGP Litigation avukatı Kseniya Mudrik, Bank of China’nın, Rusya ile bağlantılı tarafların doğrudan veya dolaylı katılımıyla gerçekleşen sınır ötesi ödemelerde muhafazakâr bir politika izlediğini belirtti.

Nordic Star hukuk firmasının yönetici ortağı Andrey Gusev de Bank of China’nın bu tedbirleri yalnızca uluslararası baskılar nedeniyle değil, aynı zamanda iç düzenlemeler doğrultusunda aldığını ifade etti.

Rusya’dan yapılan ödemelerle ilgili sorunlar, Ukrayna’daki savaş nedeniyle 2022’de başlayan yaptırımların bir sonucu olarak ortaya çıktı. Aralık 2023’ten itibaren, “dost” ülkelerden bazı bankalar, ABD Başkanı Joe Biden’ın kararnamesi nedeniyle Rus şirketleriyle çalışma politikalarını daha da sıkılaştırdı.

Söz konusu kararnamede, yabancı bankaların, Rusya’dan yaptırım altındaki kişilere yönelik işlemleri kolaylaştırmaları veya Rusya’nın savunma sanayiine tedarik sağlamaları durumunda cezai yaptırımlara maruz kalabileceği belirtiliyor.

Çin-Rusya ödemeler sorunu

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Hırvatistan, 91 milyon dolarlık Bayraktar TB2 alacak

Yayınlanma

Hırvatistan hükümeti perşembe günü yaptığı açıklamada, parlamento komitesinin ABD yapımı roket sistemlerinin alımını desteklemesinden birkaç gün sonra, 86 milyon avroluk (91 milyon dolar) bir anlaşmayla Türkiye’den insansız hava araçları satın alacağını söyledi.

Hükümetten yapılan açıklamada, Bayraktar TB2 SİHA’larının 2026 yılına kadar satın alınmasının onaylandığı belirtildi.

Altı insansız hava aracının yanı sıra çeşitli ekipman ve uzmanların eğitimini de içeren anlaşmanın Hırvatistan ordusunun “çağdaş tehditlere başarılı bir şekilde yanıt vermesini” sağlayacağı belirtildi.

Salı günü ayrıca parlamentonun savunma komitesi ABD’den yaklaşık 290 milyon dolar değerinde sekiz adet HIMARS füze sisteminin satın alınmasını onaylamıştı.

Genelkurmay Başkanı Tihomir Kundid bunun ülkede “topçu füze birliklerinde yeni bir dönem” anlamına geleceğini söyledi.

Perşembe günü hükümet ayrıca Almanya’dan 50 adede kadar Leopard tankı satın almak için hazırlıklara başladı; bu işlem eski tanklarının ve diğer askeri ekipmanlarının bir kısmının Ukrayna’ya gönderilmesini de içeriyor.

Hırvatistan Savunma Bakanı Ivan Anusic ve Alman mevkidaşı Boris Pistorius tarafından ekim ayı sonunda imzalanan niyet mektubu, Zagreb’in Kiev’e 30 tank, 30 savaş aracı, mühimmat ve ekipman teslim etmesini ve bunların değerinin yeni Leopard 2A8’lerin toplam fiyatından düşülmesini öngörüyor.

Hem Avrupa Birliği hem de NATO üyesi olan Hırvatistan, nisan ayında Fransa’dan satın aldığı 12 savaş uçağının ilk partisi olan altı Rafale savaş uçağını teslim aldı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English