Bizi Takip Edin

ASYA

Modi: ABD ile bağlarımız her zamankinden daha güçlü

Yayınlanma

Hindistan Başbakanı Narendra Modi, yarın başlayacak dört günlük ABD ziyareti öncesinde, Yeni Delhi ile Washington arasındaki bağların her zamankinden daha güçlü ve derin olduğunu söyledi.

Modi, görevde dokuz yıl geçirdikten sonra Washington’a yapacağı ilk resmi devlet ziyareti öncesinde The Wall Street Journal’a verdiği bir röportajda, ABD ve Hindistan liderleri arasında “benzeri görülmemiş bir güven var” dedi. Modi, ticaret, teknoloji ve enerjiyi de kapsadığını söylediği “ortaklığın önemli bir ayağı” olarak iki ülke arasında artan savunma işbirliğini işaret etti.

Modi’nin bu hafta Washington’da, gelişmiş hafif savaş uçaklarına güç sağlamak için Hindistan’da jet avcı uçağı motorları üretme anlaşmalarını tamamlaması bekleniyor. Hint Başbakan ayrıca ziyaret öncesi, 3 milyar doları aşan bir anlaşmayla ABD’den yüksek irtifa uçabilen silahlı Predator insansız hava araçlarının satın alınmasına onay verdi.

Uluslararası örgütlerde değişim çağrısı

“Hindistan çok daha yüksek, daha derin ve daha geniş bir profili ve rolü hak ediyor” diyen 72 yaşındaki lider, Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlarda, onları giderek çok kutuplu bir dünya düzenine uyarlamak ve iklim değişikliğinin sonuçlarından borçların azaltılmasına kadar çeşitli konularda dünyanın daha az varlıklı uluslarının ve onların önceliklerinin daha geniş bir şekilde temsil edilmesini sağlamak için değişim çağrısında bulundu.

‘Kimsenin yerini almaya çalışmıyoruz’

ABD’nin teknoloji tedarik zincirini Hindistan’a yönlendirme planları ve ülkenin nüfusunun Çin’i geçmesi üzerine gelişen tartışmalara da üstü kapalı değinen Modi, “Hindistan’ın herhangi bir ülkenin yerini almadığını açıklığa kavuşturmama izin verin. Biz bu süreci Hindistan’ın dünyada hak ettiği yeri kazanması olarak görüyoruz” dedi ve ekledi: “Bugün dünya, her zamankinden daha fazla birbirine bağlı ve birbirine bağımlı. Direnç yaratmak için tedarik zincirlerinde daha fazla çeşitlilik olmalıdır.”

Çin’le yaşanan sınır anlaşmazlığı konusunda da konuşan Modi, Modi, “Çin ile normal ikili ilişkiler için sınır bölgelerinde barış ve sükunet şarttır” dedi ve şunları ekledi: “Egemenliğe ve toprak bütünlüğüne saygı duymaya, hukukun üstünlüğünü gözetmeye ve farklılıkların ve anlaşmazlıkların barışçıl çözümüne dair temel bir inancımız var. Aynı zamanda Hindistan, egemenliğini ve onurunu korumaya tamamen hazır ve kararlı.”

‘Hindistan’ın önceliği barış’

Hindistan’ın ABD ile ilişkisi son yıllarda kısmen ekonomik bağlar nedeniyle güçlendi. İki ülke arasındaki ticaret, 2022’de 191 milyar dolarlık rekor seviyeye ulaşarak ABD Hindistan’ın en büyük ticaret ortağı oldu. ABD, Hindistan’ın üçüncü en büyük doğrudan yabancı yatırım kaynağıdır ve Hindistan’dan yatırım için ilk beş destinasyondan biridir.

Diğer yandan Hindistan, silah, mühimmat, tanklar, savaş uçakları ve S-400 hava savunma sistemleri de dahil olmak üzere ülkenin askeri tedarikinin yaklaşık %50’sini sağlayan Rusya ile yakın bağlarını sürdürüyor.

Washington, silah konusunda Moskova’ya olan bağımlılığını azaltması için Hindistan’a baskı yaptı ve Modi hükümetini Rusya’nın Ukrayna müdahalesine karşı “daha güçlü bir tavır almamakla” eleştirdi. Hindistan, işgali kınayan BM oylarında çekimser kalmıştı.

Modi, röportajda, bu eleştirilere atıfta bulunarak, “ABD’de bu tür bir algının yaygın olduğunu düşünmüyorum” dedi ve ekledi: “Hindistan’ın pozisyonunun tüm dünyada iyi bilindiğini ve iyi anlaşıldığını düşünüyorum. Dünyanın, Hindistan’ın en büyük önceliğinin barış olduğuna güveni tam.”

Ukrayna ihtilafına gelince, “Bazıları bizim tarafsız olduğumuzu söylüyor. Ama biz tarafsız değiliz. Biz barıştan yanayız” diyen Modi, anlaşmazlıkların savaşla değil “diplomasi ve diyalogla” çözülmesi gerektiğini söyledi.

BM Güvenlik Konseyi’nde yer alma talebi

Terörizm, vekalet savaşları ve yayılmacılık gibi dünyanın pek çok sorununu Soğuk Savaş sırasında oluşturulan küresel kurumların uyum sağlamadaki başarısızlığına dayandıran Modi, bu boşlukta daha küçük ve bölgesel grupların ortaya çıktığını söyledi ve BM gibi küresel kurumların değişmesi gerektiğini vurguladı.

“Önemli kurumların üyeliklerine bakın – bu gerçekten demokratik değerlerin sesini temsil ediyor mu?” diye soran Modi, “Afrika gibi bir yerin sesi var mı? Hindistan çok büyük bir nüfusa sahip ve küresel ekonomide parlak bir nokta, ama sesi var mı?” dedi.

Hindistan’ın BM Güvenlik Konseyi’nde yer alma arzusunun sinyalini veren lider, Hindistan’ın dünya çapındaki barışı koruma operasyonları için birliklere katkıda bulunan rolüne işaret etti: “Konseyin mevcut üyeliğinin bir değerlendirmesi yapılmalı ve dünyaya Hindistan’ın orada olmasını isteyip istemediği sorulmalı.”

ASYA

IBM Ar-Ge’sini Çin dışına taşıma kararı aldı

Yayınlanma

IBM, diğer Amerikan gruplarını takip ederek Çin’deki bazı operasyonlarını kapatmaya karar verdi.

Forbes’ta yer alan habere göre şirket yönetimi, ağustos ayının son günlerinde firmanın Çin merkezli çalışanlarıyla sanal bir toplantı yaparak kararını duyurdu.

Bu kapsamda şirket, Çin’deki Ar-Ge faaliyetlerini sınırlandıracak. Firma bu açığı kapatmak için Hindistan’daki araştırmacı ve mühendisleri bünyesine katmayı planlıyor.

Öte yandan kaç Çinli çalışanın firmayla birlikte hareket etmek için davet aldığı tam olarak belli değil.

25 yıl kadar önce IBM, Ar-Ge çalışmalarının bir kısmını Çin’de gerçekleştirdiğinde, bu ülkeyi önemli bir büyüme pazarı olarak görüyordu.

IBM bir süre Çin’in en büyük telekomünikasyon taşıyıcılarından biri oldu ve müşterileri arasında büyük Çin bankaları ve enerji şirketleri yer aldı.

Fakat son zamanlarda bu iş de düşüşe geçti. Şirketin gelirleri iki yıldır düşüyor.

Duyuru yapılırken IBM’in yönetim ekibi gelir düşüşlerinden hiç bahsetmedi ve bu hamleyi tamamen “müşteri hizmetlerini iyileştirmeye yönelik bir konsolidasyon” olarak açıkladı.

Forbes’a göre bunda doğruluk payı var, fakat Çin’den ayrılan diğer Amerikan firmalarının yorumları ışığında muhtemelen başka nedenler de mevcut.

Çin’deki personel maliyetlerinin Hindistan ve Asya’daki diğer ülkelere kıyasla daha hızlı arttığı doğru. Ayrıca, Çin’deki rekabet son yıllarda IBM’in pazar payını elinden aldı. Bunun nedeni kısmen bu rekabetin teknolojik açıdan çok daha sofistike hale gelmesi, fakat muhtemelen daha çok Pekin’in “Amerika’yı sil” kampanyası kapsamında devlet kurumlarına ve devlete ait firmalara yabancılara ait ekipmanları yerli ürünlerle değiştirmelerini emretmesi.

Ülkede faaliyet gösteren tüm yabancı firmaların Çin’deki operasyonlarına daha fazla hükümet müdahalesi var ve buna bağlı olarak iş yapmanın maliyeti de arttı.

Çin tarafında bu engeller ortaya çıkarken, Washington da özellikle yapay zeka gibi stratejik alanlarda Çin’de iş yapan Amerikan firmalarına yönelik incelemelerini artırdı.

Bu hamleyle IBM, Çin’deki operasyonlarının bir kısmını ya da tamamını kapatan ve genellikle Asya’da başka bir yere taşıyan diğer ABD’li şirketler arasında katıldı.

Bunlar arasında Black & Decker, Nike, Hasbro, L.G. Electronics ve Sharp gibi tanınmış isimler yer alıyor.

Daha önemlisi ise Apple, Dell, Hewlett Packard, Intel, Google, Oracle ve Quanta Computer gibi Çin’deki operasyonlarını küçülten önde gelen teknoloji firmalarının sayısı. 

Toplamda yaklaşık 30 Amerikan şirketi Çin’den tamamen ya da kısmen uzaklaştı.

Okumaya Devam Et

ASYA

Çin ve Rusya Japon Denizi ve Okhotsk’ta ortak tatbikat yapacak

Yayınlanma

Çin Milli Savunma Bakanlığı pazartesi günü yaptığı açıklamada, Çin ve Rusya ordularının bu ay Japon Denizi ve Okhotsk Denizi çevresinde ortak deniz ve hava tatbikatları yapacağını duyurdu.

Bakanlıktan yapılan açıklamada amacın “Çin ve Rus orduları arasındaki stratejik işbirliğini derinleştirmek ve güvenlik tehditleriyle ortaklaşa başa çıkma kabiliyetlerini güçlendirmek” olduğu belirtildi.

Rus ordusu Çin’in “North Joint-2024” askeri tatbikatına deniz ve hava birlikleri gönderecek. Bakanlık ayrıca her iki donanmanın Pasifik Okyanusu’nda ortak devriyeler gerçekleştireceğini ve Çin ordusunun Rusya’nın stratejik tatbikatlarına katılacağını duyurdu.

Çin ve Rus orduları Japon Denizi’nde bir dizi ortak tatbikat ve ortak bombardıman uçuşları gerçekleştirdi. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin mayıs ayında Pekin’de bir araya gelerek ortak askeri tatbikat ve devriyeleri genişletme konusunda mutabık kalmışlardı.

Okumaya Devam Et

ASYA

Pakistan, IMF ile 7 milyar dolarlık kurtarma anlaşmasını sonuçlandırmakta zorlanıyor

Yayınlanma

Gözlemciler, Pakistan’ın Uluslararası Para Fonu (IMF) ile 7 milyar dolarlık bir kurtarma anlaşmasını sonuçlandırmakta zorlandığını, zira anlaşmanın temel ayrıntılarda yetersiz kaldığını söyledi.

İslamabad, temmuz ayının ikinci haftasında Washington merkezli fon ile personel düzeyinde bir kredi anlaşması imzaladı. Anlaşmaların IMF icra kurulundan resmi onay alması gerekiyor ancak anlaşma kurulun cuma günü yapacağı bir sonraki toplantının gündeminde yer almıyor.

Pakistan Maliye Bakanı Muhammad Aurangzeb önce anlaşmanın ağustos ayında sonuçlandırılacağını söyledi, ardından eylül dedi. Konuyla ilgili son yorumlarında ise anlaşmanın “ileri aşamalarda” olduğunu söyledi.

Pakistan geçen yıl IMF ile 3 milyar dolarlık bir kredi anlaşması imzalamış ve bu anlaşma sadece iki hafta sonra yönetim kurulunun onayını almıştı – son altmış yılda sürekli kriz yaşayan ülkenin aldığı iki düzine kurtarma paketinden biri.

Son anlaşmanın belirgin bir şekilde gecikmesi sallantıdaki ekonomiyi ayakta tutmak için İslamabad tarafından ‘çok önemli’ görülen anlaşmanın geleceğine ilişkin korkuları körükledi.

Müzakerelere doğrudan dahil olan Khyber Pakhtunkhwa eyaletinin üst düzey mali danışmanı Muzzammil Aslam, Nikkei Asia’ya yaptığı açıklamada “Yönetim kurulunun gecikmesi anlaşılır gibi değil” dedi.

IMF, Nikkei Asia tarafından krediyle ilgili olarak gönderilen yazılı sorulara yanıt vermedi.

Geçmiş IMF kredi görüşmelerinde yer alan eski bir hükümet yetkilisi, uluslararası borç verenin bu kez imzalamadan önce daha sıkı koşullar talep edebileceği uyarısında bulundu.

Nikkei’ye isminin açıklanmaması koşuluyla konuşan yetkili, “Personel düzeyinde anlaşma ile IMF’nin yönetim kurulu onayı arasındaki fark ne kadar büyük olursa, Pakistan’ın krediyi alabilmek için o kadar sıkı koşulları yerine getirmesi gerekecek” dedi ve ekledi: “Bu gecikme Pakistan’ın zaten çalkantılı olan ekonomisinin performansına kaçınılmaz olarak zarar verecektir.”

Gözlemciler ve son müzakerelerde yer alan bir yetkili, henüz aşılamayan birçok engele işaret ederken, bunların en büyüğünün 12 milyar dolarlık borcun çevrilememesi ve aralarında en büyük yatırımcı Çin’in de bulunduğu kreditör ülkelerden 2 milyar dolar daha kredi alınamaması olduğunu söyledi.

Son görüşmelere katılan bir yetkili, “2 milyar dolar ek kredi almak için mücadele ediyoruz, bu da anlaşmanın önündeki ana engel” dedi.

Temmuz ayında Pakistan, Çin’den enerji sektörüne olan 15 milyar dolarlık borcun geri ödeme tarihlerini ertelemesini istedi, ancak yetkili Pekin’den şu ana kadar bir yanıt gelmediğini söyledi.

Karaçi’deki Habib Üniversitesi’nde sosyal kalkınma ve politika alanında doçent olan Aqdas Afzal, “[Pakistan’ın] Çinli [enerji üreticilerini] borç geri ödemelerinde rahatlama sağlamaya ikna edememesi Pakistan için önemli bir zorluk olarak ortaya çıktı” dedi.

Pakistan ayrıca ihtiyaç duyduğu 2 milyar dolarlık ek kredi için Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri hükümetlerine de başvurdu.

ABD merkezli St. Olaf College’da ekonomi profesörü olan Naafey Sardar, “Pakistan, yıllarca borç yenilemelerine bel bağladıktan sonra finansman kaynaklarını büyük ölçüde tükettiği için müttefik ülkelerden ek finansman taahhütleri almakta zorluklarla karşılaşıyor” dedi ve ekledi: “Dost ülkeler tarafından devam eden uzatmalar göz önüne alındığında, yeni kredi olasılığı pek mümkün görünmüyor.”

IMF Pakistan’dan sübvansiyonları kaldırmasını istedi. Ancak Pencap eyaleti bu yaz, bölge şiddetli bir sıcak hava dalgası altında kavrulurken yüksek elektrik faturaları nedeniyle oluşan tepkiyi yatıştırmak için elektrik tüketicilerine 160 milyon dolarlık bir sübvansiyon uyguladı.

Sardar, “Pencap hükümetinin elektrik sübvansiyonu planı IMF için kilit noktalardan biri gibi görünüyor” dedi.

Pakistan ayrıca temmuz ve ağustos ayları için gerekli olan 5.6 milyar dolarlık vergi tahsilatının yaklaşık 400 milyon dolar gerisinde kaldı. Bunun başlıca nedeni olarak perakendecilerin daha fazla vergi ödemeye direnmesi gösteriliyor.

İslamabad şimdi Basra Körfezi bölgesindeki ticari bankalardan daha yüksek faiz oranlarıyla borç almaya çalışıyor.

Son görüşmelere katılan bir yetkili Nikkei’ye yaptığı açıklamada, “Gerekli kredileri temin etmek için çok sayıda Körfez bankasıyla görüşmeler devam ediyor” dedi.

Yine de bazı uzmanlar, Pakistan’ın daha da sıkı koşulları kabul etmek zorunda kalmasına rağmen anlaşmanın onaylanmasının muhtemel olduğunu söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English