Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Norveç, Rus turistlerin ülkeye girişini yasaklayacak

Yayınlanma

Norveç hükümeti, 29 Mayıs’tan itibaren Rusya vatandaşlarının ülkeye girişine ek kısıtlamalar getireceğini duyurdu.

Hükümetin internet sitesinde yayımlanan yazılı açıklamada, “Norveç makamları, sınırdaki ve Sturskoog sınır geçiş noktasındaki durumu yakından takip ediyor ve gerekli olması halinde harekete geçmeye hazır,” ifadelerine yer verildi.

Karar doğrultusunda turizm veya ‘zorunlu olmayan amaçlarla’ seyahat eden Rusya vatandaşlarının ülkeye girişine izin verilmeyecek.

Fakat yakın akraba ziyaretleri ve iş ya da eğitim amaçlı seyahatler gibi bazı durumlarda istisnalar yapılacak.

2022 baharında Norveç, diğer bazı Schengen ülkeleriyle birlikte Ruslara turist vizesi vermeme kararı almıştı.

Rusya Tur Operatörleri Birliği (ATOR) ve Federal Güvenlik Teşkilatı (FSB) Sınır Muhafaza Kurumu verilerine göre, ülkeden Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) dışındaki ülkelere vize rejimiyle giden turist akışı 2023 yılında neredeyse iki katına çıkarak 2,74 milyon ziyarete ulaştı.

En popüler 20 destinasyona seyahat eden toplam turist seyahati sayısı 9,1 milyondan 13,4 milyona veya yüzde 48 arttı. 2022 yılında bu tür seyahatler sadece 1,38 milyondu.

2023’te vizesiz ülkelere turist akışı yüzde 39 oranında arttı ve 2022’de 7,7 milyon olan turist sayısı 10,6 milyona yükseldi.

Turistik geziler için en çok tercih edilen ülkelerin başında Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Tayland geliyor.

Reuters: Rusya vatandaşları, Türkiye’yi toplu halde terk etmeye başladı

DİPLOMASİ

Türkiye’den AB’ye “GKRY” uyarısı

Yayınlanma

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) operasyon merkezi haline döndüğünü belirterek, “7 Ekim’den sonra, İsrail’in başlattığı ilk operasyonlardan sonra biz, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin özellikle Gazze’ye yönelik operasyonlarda belli ülkelerin kullandığı bir üs olmasını istihbari raporlarla hep görüyoruz” dedi.

Bakan Fidan, Habertürk canlı yayınında dış politika gündemini değerlendirdi, soruları yanıtladı.

İsrail’in Gazze’ye saldırılarıyla savaşın yayılma tehlikesiyle karşı karşıya bulunduklarına dikkati çeken Fidan, İsrail’in soykırımı sürdürdüğü sürece bu riskin devam edeceğini vurguladı.

Fidan, özellikle Lübnan’ın gündeme gelmesinin yayılma riskinin habercisi olduğunu kaydederek, Husilerin devreye girmesiyle Kızıldeniz’de de bir yayılmanın söz konusu olduğunu anımsattı.

Şu anda düşük yoğunlukla giden çatışmaların büyük bir savaşa dönüşmesi ve başka aktörleri de içine çekmesinin söz konusu olduğuna işaret eden Fidan, GKRY ile ilgili Avrupalı ve bölgesel aktörleri uyardıklarını söyledi.

Fidan, GKRY’nin Gazze’ye yönelik operasyonların parçası olmasına ilişkin, şunları kaydetti:

“Buranın operasyon merkezi haline dönmüş olması… 7 Ekim’den sonra, İsrail’in başlattığı ilk operasyonlardan sonra biz, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin özellikle Gazze’ye yönelik operasyonlarda belli ülkelerin kullandığı bir üs olmasını istihbari raporlarla hep görüyoruz. Orada Gazze’ye yönelik istihbari uçuşların, askeri uçuşların sürekli yapıldığını. Bunu gündeme getirince biz, birdenbire burayı lojistik üs ilan ettiler, Gazze’ye yönelik. Aslında biz o zaman da dedik yani bu lojistik üs operasyonu, oranın aslında bir askeri üs olma özelliğini gizleyen bir faaliyet haline açıkçası dönüşmüş oldu. Buranın ve Yunan adalarının Orta Doğu’ya yönelik operasyonlar için kullanılıyor olmasının ne Kıbrıs Rum Kesimi’ne ne Yunanistan’a faydası olur. Bizim tavsiyemiz, Yunanlılara da söyledik, buralardan, bu işlerden uzak durması çünkü Orta Doğu’daki devam eden savaşlara bu şekilde siz müdahil olduğunuz zaman, taraf olduğunuz zaman bu ateş gelir, sizi de bulur. Zaten biz de aynı coğrafyadayız, gelir bizi de bulur.”

Fidan, bölge aktörlerinin orada ciddi bir askerileşmenin olduğunu görmeleri ve bunun önüne geçilmesi gerektiğini vurguladı.

Hizbullah ile GKRY arasında “İsrail” atışması

AB, ABD’ye ne kadar bağlı kalacak? 

Öte yandan Fidan, Avrupa’nın daha bağımsız ve kendinden daha emin bir jeostratejik aktör haline gelmesi için Türkiye ile işbirliği yapmasının önemli olduğunu söyledi. Avrupa Birliği’nin (AB) yüzleştiği sorunlardan birisinin de “transatlantik” yapı içinde ABD’ye ne kadar “bağlı kalınacağı” olduğu tespitinde bulunan Fidan, Avrupa’nın bir “üst şemsiye” olmaması durumunda kendi iç barışını devam ettirebilmesinin yaşamsal bir soru olduğunu belirtti.

Dünyanın bölgesel veya küresel savaş senaryosunu ciddiye alması gerektiğine dikkati çeken Fidan, bu hususta uyarılarda bulunduğunu hatırlattı.

Fidan, Gazze’deki “katliam ve soykırımın” insanlığı ikiye böldüğünü vurgulayarak, “Hatta büyük bir kısmının artık vicdanının belli bir noktada odaklandığı, aynı noktaya, aynı frekansa geldiği bir konu ve bunun karşısında duran bir yapı var, bir grup var. Onlar bile artık durmakta zorlanıyorlar. Bu yapının bir de Ukrayna’da devam eden savaşla ilgili bir sorunsalı var” diye konuştu.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Çin Başbakanı Li’nin Asya-Pasifik turu Pekin’in ticaret gündemini vurguladı

Yayınlanma

Çin, Başbakan Li Qiang’ın Yeni Zelanda, Avustralya ve Malezya’ya yaptığı son ziyaretler sırasında ticaretten akademik işbirliklerine kadar Asya-Pasifik bölgesindeki ortaklıklarını yeniledi ve dikkatler Pekin ile Canberra arasındaki değişimler üzerinde yoğunlaştı.

Çin’e karşı nispeten ılımlı bir yaklaşım sergileyen Yeni Zelanda ve Malezya’nın aksine, Kanada, Yeni Zelanda, İngiltere ve ABD ile birlikte “Beş Göz” istihbarat ittifakının daha etkin bir üyesi olan Avustralya, dünyanın en büyük ikinci ekonomisiyle güvenlik endişelerini gidermek ve ekonomik kalkınma arasında bir denge kurmaya çalışıyor.

Lygon Group danışmanlık şirketinin araştırma müdürü ve Çin’deki Avustralya Çalışmaları Vakfı’nın başkanı Angela Lehman, South China Morning Post’a yaptığı değerlendirmede, “Çin Başbakanı Li Qiang’ın ziyareti… Avustralya’nın Çin ile ilişkilerinin merkezinde yer alan eski bir ikilemi hatırlatıyor: güvenlik ortağı olmayan bir ülkeyle ticari ve ekonomik ilişkilerin nasıl sürdürüleceği” dedi.

Avustralyalı iş insanları, bir Çin başbakanının yedi yıl aradan sonra gerçekleştirdiği ilk ziyaretle birlikte bir dizi işbirliği anlaşması bağlamında ilişkilerin ısınmasını memnuniyetle karşıladı.

Ticaret gündemin üst sıralarında yer almaya devam etti. Özellikle de üç yıldan uzun bir süredir yasak altında olan canlı Avustralya ıstakozlarının Çin’e ithalatı gündemdeydi.

Deniz ürünleri tedarikçisi Ferguson Australia’nın genel müdürü Andrew Ferguson, “Çin başbakanının ziyaretinin ardından olumlu bir hava var,” dedi ve ekledi: “Yasağın kısa süre içinde kaldırılacağına inanılıyor, bize öyle söylendi.”

Ferguson, “ilgilenen bir dizi potansiyel Çinli müşterinin” temasa geçtiğini de kaydetti.

İlişkilerin düzeldiği bir ortamda Çin, Avustralya şarabına uyguladığı cezai ithalat tarifelerini mart ayı sonunda kaldırmıştı.

Li’nin gezisi sırasında Melbourne merkezli Avustralya Çin Tarım Ticareti Derneği de Chengdu’dan bir heyeti kabul etti ve her iki taraf da çeşitli ihracat ve ithalat anlaşmaları imzaladı.

Derneğin başkanı Wilton Yao, “Chengdu’nun Güneydoğu Asya ülkelerine portakal, kivi, elma ve diğer meyveleri ihraç etmesine yardımcı oluyoruz” dedi ve derneğin bu yıl içinde Guangzhou, Şanghay ve Hebei’den heyetleri de ağırlayacağını belirtti.

Yao, Avustralya’nın Çin’e kurutulmuş sarımsak, meyve içecekleri, kurutulmuş mantar, Sichuan mutfağı baharatları, greyfurt ve ejder meyvesi ihraç edeceğini de sözlerine ekledi.

Pekin merkezli Çin ve Küreselleşme Merkezi adlı düşünce kuruluşunda araştırma görevlisi olan Wang Zichen South China Morning Post’a verdiği demeçte, Li’nin gezisi sırasında açıklanan Avustralya vatandaşlarına 15 günlük vizesiz seyahat hakkı tanıma hamlesinin de “tek taraflı açılımında güçlü, memnuniyet verici ve açık bir sinyal” olarak değerlendirildiğini söyledi.

“Pekin’in şiddetle hoşlanmadığı ‘Beş Göz’ ya da AUKUS gibi Batılı paktlara üyelik ille de bir engel teşkil etmiyor” dedi.

“Tartışma şimdi doğal olarak Çin’in bu paktların diğer üyelerine, özellikle de İngilizlere, Kanadalılara ve nihayetinde Amerikalılara vizesiz seyahat hakkı tanımasına doğru kayıyor” diye ekledi.

Pekin Üniversitesi rektörü Gong Qihuang, insanlar arası değişimin bir parçası olarak geçen hafta Perth’de yedincisi düzenlenen Çin-Avustralya CEO yuvarlak masa toplantısına katılan tek Çinli üniversite temsilcisiydi.

Pekin Üniversitesi’nin LinkedIn hesabında yer alan bir gönderiye göre, konferans sırasında Gong, Melbourne’deki Monash Üniversitesi’nin başkanı Sharon Pickering ile kurumların yaşam bilimleri ve karbon nötrlüğü konularında işbirliğini güçlendireceğini taahhüt eden bir mutabakat zaptı imzaladı.

Li aynı zamanda 2015’ten bu yana Malezya’yı ziyaret eden ilk Çin başbakanı oldu ve burada durian meyvesi ithalatı için bir anlaşma imzaladı ve üst düzey imalat ve dijital ekonomi gibi önemli sektörlerde bağlantıları güçlendirdi.

Malezyalı yetiştiricileri eğiten Durian Academy’nin danışmanı Lim Chin Khee, Malezya’nın iki ila üç yıl içinde Çin’in durian pazarından “hiç sorun yaşamadan” büyük bir pay alabileceğini söyledi.

Yeni Zelanda için ise, Çin-Yeni Zelanda serbest ticaret anlaşması kapsamında negatif liste yaklaşımına dayalı hizmet ticareti müzakerelerinin başlatılmasına ilişkin anlaşmalar görüşüldü.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Die Welt: AB ile Çin arasında ticaret savaşı mı?

Yayınlanma

Almanya Ekonomi Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Robert Habeck (Yeşiller), cumartesi günü Çin ziyaretinde Başbakan Li Qiang ile bir araya gelmeyi planlıyordu.

Görüşme iptal edildi. Buna rağmen Habeck, Almanya’nın yaklaşık bir yıllık Çin stratejisinde reforma gidilmesi gerektiğini söyledi.

Habeck’in heyetinin cuma günü yaptığı açıklamaya göre, Başbakan Li Qiang ile cumartesi günü yapılması beklenen randevu gerçekleşmedi.

Die Welt gazetesinin haberine göre Habeck, Çin ziyaretinin ikinci gününde Şanghay’a geçmeyi planlıyordu.

Habeck, cumartesi günü ‘kabineden bir dizi meslektaşı’ ile görüşeceği belirterek “Yani ajandamız yeterince dolu,” ifadesini kullandı.

Li’yi Schleswig-Holstein eyalet siyasetinde geçirdiği dönemden tanıdığını, dolayısıyla ‘üzerine inşa edebilecekleri bir geçmişleri olduğunu’ da sözlerine ekledi.

Almanya Çin yatırımlarına yönelik denetimleri sıkılaştıracak

Habeck güncellenmiş bir Çin stratejisinde ısrarcı

Habeck, Pekin ziyaretinde Almanya’nın yaklaşık bir yıllık Çin stratejisinde reform yapılması gerektiğini iddia etti.

Başbakan Yardımcısı, ziyaretin başlangıcında cuma günü Almanya’nın Pekin Büyükelçiliği’nde verdiği resepsiyonda “Er ya da geç Çin stratejisinin güncellenmesi gerekecek,” dedi.

Şu ana kadar iki ülke arasındaki ilişkilerin orta vadede nasıl olması gerektiğine dair bir bakış açısı ortaya konmadı.

Almanya’nın Çin stratejisinin daha uzun vadeli bir plan içermesi gerektiğini kaydeden Habeck, “Bunu söylüyorum çünkü Çinlilerin de bir planı olduğundan eminim,” diye vurguladı.

Siyaset, ticaret ve iklimin korunması gibi spesifik alanlar ele alınması gerektiğini ifade eden Başbakan Yardımcısı, şöyle devam etti: “Bir strateji, geleceğe bakmanız ve en azından geleceğe giden bir yöntem tarif etmeniz gerektiği anlamına gelir; bu yöntem hiçbir zaman tarif edildiği gibi gerçekleşmeyecek olsa bile.”

Habeck ayrıca Avrupa düzeyinde bir yaklaşımın olmamasını da eleştirerek karmaşık bir dünyada bunun gerekli olduğuna dikkat çekerek, “Avrupa önemlidir ve birlikte hareket etmeliyiz,” değerlendirmesini yaptı.

Yaklaşık bir yıl önce Alman hükümeti, ABD’den sonra dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin’e karşı yeni bir strateji yürürlüğe koymuştu.

Bu strateji, Çin’i ‘ortak, rakip ve sistemsel bir rakip’ olarak tanımlıyor. Ancak Alman hükümeti iki ülkenin ‘önemli alanlarda uluslararası düzenin ilkeleri konusunda farklı fikirlere sahip olduğunu’ da vurguluyor.

Kurt Campbell: Çin’de rejim değişikliği peşinde koşmak yerine bir arada yaşama yolunu bulalım

Ticaret savaşı mı?

Avrupa Birliği (AB) ile Çin arasında bir ticaret savaşı yaşanıyor. AB Komisyonu, Çin üretimi elektrikli araçlara cezai gümrük vergileri uygulama niyetinde.

Brüksel, buna gerekçe olarak da Çin’deki yüksek devlet sübvansiyonları nedeniyle rekabetin bozulmasını gösteriyor.

Çin şimdiden karşı tedbirler alacağı uyarısını yaptı. Habeck, Alman otomobil endüstrisi tarafından Çin’in misilleme tedbirleriyle ticaret savaşı korkusuyla reddedilen cezalandırıcı vergilerin yine de önlenebileceğini öne sürdü.

Habeck, geçtiğimiz günlerde AB adına müzakere yapamayacağını, bunun AB Komisyonu’nun görevi olduğunu belirtti.

Ancak Avrupa’nın en büyük ekonomisi olarak Almanya’nın sesi özel bir ağırlık taşıyor.

Pazar gününe kadar sürecek olan gezi sırasında Habeck, diğerlerinin yanı sıra Devlet Kalkınma ve Reform Komisyonu Başkanı Zheng Shanjie, Ticaret Bakanı Wang Wentao ve Sanayi Bakanı Jin Zhuanglong ile görüşmelerde bulundu.

Görüşmelerde ikili ilişkilerin yanı sıra güncel ekonomi, enerji ve iklim politikası konuları ele alındı.

AB’nin Çinli EV soruşturması: “Tüm tedarik zinciri sübvanse ediliyor”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English