Bizi Takip Edin

ASYA

Pakistanlı uzmanlar Harici’ye değerlendirdi: Meclise giren siyasetçiler sorunları çözmekten aciz

Yayınlanma

Seçimler sonrası siyasi krizin ve protestoların devam ettiği Pakistan’dan uzmanlar süreci Harici’ye değerlendirdi. Siyasi analist Shamaim Shahid, ‘Geçmişte olduğu gibi 2024 seçimleri de can yakıcı sorunları çözemeyecek’ dedi ve ülkeyi büyük zorlukların beklediğini vurguladı. Hile iddialarını değerlendiren Kıdemli siyasetçi ve eski senatör Afrasib Khattak ise ‘İlk hile İmran Han’ın seçimden men edilmesiydi’ ve orduyu suçladı.

Pakistan’da 8 Şubat’ta yapılan Ulusal Meclis ve eyalet meclislerinin seçim sonuçları 11 Şubat’ta açıklanmıştı. Ancak sonuçlara göre hiçbir parti tek başına iktidar olmak için yeterli çoğunluğu elde edemedi. Siyasi partiler koalisyon hükümeti kurulması için görüşmeleri hızlandırdı. Öte yandan seçim sonuçlarında hile yapıldığı iddiasıyla başlayan protestolar da devam ediyor.

Cezaevindeki eski başbakan İmran Han’ın muhaliflerinin seçimler sonrası koalisyon hükümeti kurmak için anlaştığı bildirildi.

75 sandalyeyle ikinci parti olan eski başbakan Navaz Şerif’in Pakistan Müslüman Birliği ile 54 sandalyeli Bilawal Butto Zardari’nin Pakistan Halk Partisi hükümet kurmak için anlaştıklarını duyurdu.

Bu iki parti 2022 yılında Han’ın iktidardan eden güvenoylaması için bir araya gelmişti. Butto Zardari yaptığı basın toplantısında ülkenin çıkarları için hareket ettiklerini savundu. Koalisyon kuracaklarını açıklayan iki parti birbirlerine karşı seçim sonuçlarına itiraz da etmişti. Navaz Şerif’in partisinden yapılan açıklamada ise siyasi istikrar için anlaşma yapıldığı kaydedildi.

Han’ın tutuklanmasına ve partisi Pakistan Adalet Hareketi’nin (PTI) karşılaştığı engellemelere rağmen, partinin desteklediği bağımsız adaylar, Ulusal Meclis’te 93 sandalye kazanarak seçimi önde bitirdi. Ancak bağımsızlar parti olmadıkları için dezavantajlıydı.

PTI Sözcüsü Rauf Hasan da, başkent İslamabad’da yaptığı açıklamada, PTI destekli bağımsız milletvekillerinin, Ulusal Meclis ve Pencap Meclisinde ülkedeki Şiilerin siyasi grubu Müslümanların Birlik Meclisi Partisi (MVMP), Hayber Pahtunhva Meclisinde ise Cemaat-i İslami Partisi ile ittifak kuracağını söyledi. Hasan, bu kararın, İmran Han’ın talimatı doğrultusunda alındığını aktardı.

MVMP, Ulusal Mecliste 1, Cemaat-i İslami ise Hayber Pahtunhva Meclisinde 3 sandalyeye sahip.

Pakistan Ulusal Meclisi’nde 336 sandalye bulunuyor. Ulusal Meclis’teki 336 sandalyeden 60’ı kadınlara, 10’u ise dini azınlıklara ayrılmış durumda. Bu, sadece 266 sandalye için milletvekillerinin yarıştığı anlamına geliyor. Bu 70 sandalye de oyların yüzde 5’inden fazlasını alan “siyasi partiler” arasında nispi temsil yoluyla paylaştırılıyor. Söz konusu 70 sandalye için milletvekilleri aday olmuyor. Söz konusu 70 sandalyenin siyasi partiler arasında paylaştırılması, bir sonraki hükümetin başbakanının kim olacağı konusunda önemli bir rol oynayacak. Seçimlere bağımsız milletvekilleriyle girdiği için PTI, bu 70 sandalyeden faydalanamıyor.

Bu yüzden PTI’nın 93 bağımsız milletvekili Ulusal Meclis’te 1 sandalyeye sahip olan MVMP’ye katılacak. MVMP ise 94 sandalyeyle Ulusal Meclis’in en büyük partisi olacak ve söz konusu 70 sandalyenin 26’sını alacak. Böyle bir senaryoda MVMP’nin sandalye sayısı 120’ye çıkmış olacak. Ancak bu durumda bile PTI-MVMP ittifakı, hükümeti kuracak salt çoğunluk olan 169 sandalyeye çıkamıyor. İmran Han’ın partisinin hükümet kurmak için farklı siyasi partilerle de ittifak kurması gerekiyor.

PTI, seçimlerden birinci parti olarak çıksa da çok sayıda seçim bölgesinde oyların çalındığını ve bu oyların rakip partilerin adaylarına kaydırıldığını iddia ediyor.

Pakistan’ın geçici Başbakanı Anvarul Hak Kakar ise, seçim sonucunun güvenlik nedenleriyle geciktiğini söyledi ve havuzun herkes için “eşit bir oyun alanı” olduğunu sözlerine ekledi.

Kakar hile iddialarına, “Düzgün bir oyun alanı elbette herkes ve tüm katılımcılar için bir süreç olarak mevcuttu. Eğer bu mevcut değilse, nasıl oluyor da Ulusal Meclis’te PTI tarafından desteklenen en büyük gruba sahip oluyorsunuz, yani onlar en büyük tek grup ve biz hala hileyi yönetmekle suçlanıyoruz” diye itiraz etti.

Pakistan’da yaklaşan seçimler öncesi İmran Han’ın partisine sosyal medya kısıtlaması

‘Geçmişte olduğu gibi 2024 seçimleri de can yakıcı sorunları çözemeyecek’

Analistlere göre, bu siyasi krizin devam etmesi durumunda Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) yeni bir kurtarma programı talep etmek başta olmak üzere ülkeyi birçok zorluk bekliyor.

Bir köşe yazarı Abbas Nasir, “Ekonomik zorluklar o kadar ciddi, vahim ve çözümler o kadar acı verici ki, iktidara gelen herhangi birinin gemiyi nasıl yürüteceğinden emin değilim” diye yazmıştı.

Harici’ye konuşan Pakistanlı bir siyasi analist olan Shamaim Shahid, “Geçmişte olduğu gibi 2024 seçimlerinin de ülkenin ve halkının önündeki sorunları çözmede başarısızlıkla sonuçlanacağına şüphe yok” dedi.

Seçim sonuçlarının yansımalarını Harici’ye değerlendiren Shamaim Shahid, Pakistan’ın diğer zorlukların yanı sıra “ekonomik düzensizlik, kötü yönetim, güvenlik, dini aşırılık ve militanlık” gibi zor sorunlarla karşı karşıya olduğunu söyledi.

Parlamentoya giren herkesin bu sorunları ele alma konusunda kapasite ve yetenekten yoksun olduğunu da sözlerine ekledi. Bununla birlikte, güçlü askeri kurumun on yıllardır sürdürdüğü “ülkenin siyasi-idari işlerine karışma ve müdahale etme” davranışından vazgeçmesi halinde bir umut olabileceğini belirtti.

Shahid güvenlik durumunun kötü olduğunu ima ederken, kimliği belirsiz saldırganların Pakistan Halk Partisi’nin (PPP) mitinginde bir araca ateş açması sonucu en az üç kişi öldü, beş kişi de yaralandı. DAWN’ın haberine göre olay, araçta bulunan kişilerin PPP adayı Ahmed Karim Kundu’yu genel seçimlerde elde ettiği il meclisi zaferi dolayısıyla kutlamaya gittiği sırada meydana geldi.

Bir polis yetkilisi, olayın Hattala polis karakolu sınırları içinde meydana geldiğini ve polisin bilgi aldıktan hemen sonra olay yerine ulaşarak ölü ve yaralıları hastaneye sevk ettiğini söyledi.

Seçimlerden hemen önce de ülkenin güneybatıdaki Belucistan eyaletinde seçim adaylarının ofislerinin yakınında meydana gelen iki patlamada 26 kişi hayatını kaybetmişti. Patlamaların sorumluluğunu daha sonra IŞİD üstlenmişti.

Sandık başına giden Pakistan mobil hizmetleri askıya aldı, sınırları kapattı

‘İlk hile İmran Han’ın seçimden men edilmesiydi’

Pakistanlı kıdemli siyasetçi, eski senatör Afrasib Khattak, seçim günü olan 8 Şubat’ta halkın oylarını kullanmak için sandık başına gittiğinde ilk etapta herhangi bir hile görülmediğini söyledi. Khattak, seçimlere hile karıştırılmasının oy sayım süreci başladıktan sonra ortaya çıktığını ve halkın buna karşı protestolar düzenlediğini kaydetti.

Aynı zamanda Ulusal Demokratik Hareket lideri olan Hattak Harici’ye verdiği demeçte, “İnsanlar coşkuyla oy kullanmaya gitti, ancak hemen ardından askeri kurum tarafından tasarlanan muazzam seçim hilelerini protesto etmek için sokaklara döküldü” dedi.

Bazı Pakistanlı yetkililerin şiddete başvurmasından ve bazı polis yetkililerinin protestocuları dövmeye başlamasından ve hatta doğrudan üzerlerine ateş açarak can kayıplarına yol açmasından yakındı.

Oy hileleriyle ilgili olarak Hattak, seçimdeki ilk hilenin İmran Han’ın siyasi partisinin seçim kampanyasından men edilmesiyle gerçekleştiğini, ikincisinin ise seçim günü gecesi yapıldığını söyledi.

“Bazı eyaletlerde hilelerin çoğu Han’ın adaylarına karşı yapıldı, ancak siyasi partilerin çoğu seçimin şeffaf, özgür ve adil bir şekilde yapılmadığı konusunda aynı şikayete sahip” diye ekledi.

Khyber Pakhtunkhwa’da ve Veziristan’da şiddet olaylarının patlak verdiğini ve Veziristan Ulusal Demokratik Hareketi Başkanı Mohsin Dawar’a silahlı saldırı düzenlendiğini de sözlerine ekledi. “Saldırıda üç kişi öldü ve Sayın Dawar yaralandı” dedi.

‘Bu kadar büyük hileyi ancak askeri kurum yapabilir’

Hattak, seçimlere o kadar büyük çapta hile karıştırıldığını ve müesses nizam dışında hiçbir siyasi partinin bunu yapabilecek kabiliyete sahip olmadığını belirtti. “Oy hilesi tüm eyaletlerde yaşandı. Sadece Bir ya da iki eyalette söz konusu değildi. Ayrıca, seçim kurumu yetkililerini seçim sonucunu kabul etmeye zorlamak ancak Pakistan askeri kurumunun işi olabilir” dedi.

“Pakistan tarihindeki tek özgür ve adil seçim 1970 yılında yapılmış, çoğunluğunu Bangalilerin oluşturduğu bir siyasi parti seçimi kazanmış, ancak muhalefet sonucu kabul etmeyerek Pakistan’ın ayrılmasına ve Bangladeş’in Bağımsız bir ülke olarak kurulmasına neden olan derin bir siyasi krize yol açmıştı” diye devam etti Hattak.

O zamandan bu yana her seçimde askeri kurumun seçimlere müdahale ettiğini ifade etti.

Hattak ayrıca hiçbir partinin seçimi kazanamadığını ve şimdi büyük siyasi partilerin koalisyon hükümeti kurmayı düşündüğünü, bunun da kolay bir iş olmadığını belirtti.

“Seçimden sonraki 21 gün içinde hükümet kurulmalı, yani mart ayının ilk haftasında hükümet ilan edilmeli ve ondan önce siyasi partiler bir koalisyon hükümeti kurmak için müzakere etmeli ve bu zaman alan bir süreç” diye ekledi.

Son genel seçimler 2018’de yapılmıştı

Pakistan’da son genel seçimler 25 Temmuz 2018’de yapılmış ve İmran Han hükümeti göreve gelmişti.

Pakistan Ulusal Meclisinde 10 Nisan 2022’de yapılan güven oylamasında, 174 “hayır” oyuyla İmran Han hükümeti düşmüştü.

Üç dönem başbakanlık yapan Navaz Şerif’in kardeşi Şahbaz Şerif, 11 Nisan 2022’de Mecliste düzenlenen seçimde 174 oyla çoğunluğun desteğini alarak Başbakan seçilmiş ve ülkeyi Ağustos 2023’e kadar yönetmişti.

Ülkeyi genel seçimlere kadar yönetecek geçici hükümetin Başbakanı Anvarul Hak Kakar ise 14 Ağustos 2023’te yemin ederek göreve başlamıştı.

ASYA

Honda ve Nissan birleşme görüşmelerine başladı

Yayınlanma

Konu hakkında bilgi sahibi kişiler, Nissan ve Honda’nın 52 milyar dolarlık bir Japon devi yaratacak iki otomobil üreticisinin birleşmesi konusunda başlangıç görüşmeleri yaptığını söyledi.

Financial Times’ın (FT) haberine göre iki şirket, geleneksel otomobil üreticilerinin hızla büyüyen Çinli elektrikli araç üreticileriyle ve elektrikli araçlara yönelik beklenenden daha yavaş tüketici talebiyle boğuştuğu bir dönemde daha iyi rekabet etmelerine yardımcı olacak bir birleşme yolu üzerinde çalışıyor.

Nissan hisseleri, anlaşmanın şirkete sağlıklı bir prim getireceği beklentisiyle Çarşamba günü Tokyo’da yüzde 23,7 artışla kapandı. Honda’nın hisseleri ise yüzde 3’ün biraz üzerinde düşüşle kapandı.

Görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan bir kişi, görüşmelerin henüz erken bir aşamada olduğunu ve ülkenin en köklü iki otomobil markasının birleşmesinin önemli işten çıkarmalarla sonuçlanabileceği için Japonya’da olası bir siyasi tepkiden endişe edildiğini söyledi.

Nissan ve Honda mart ayında elektrikli araçlar geliştirmek üzere bir araya geleceklerini açıklamış ve Donald Trump’ın ABD başkanı olmasının otomobil endüstrisi için ne anlama geleceğine dair belirsizlik ortamında görüşmelerini derinleştirmişlerdi.

Çarşamba gününden önce Renault ile çapraz ortaklık yapısına sahip olan Nissan’ın hisseleri bu yıl yüzde 40 düşerek piyasa değerini 8,2 milyar dolara indirmişti. Honda’nın piyasa değeri ise 44 milyar dolar.,

Birleşik şirket, geçen yılki satış hacmine göre Toyota ve Volkswagen’in ardından dünyanın en büyük üçüncü otomobil üreticisi konumuna gelecek ve Tesla ve Çinli BYD ile rekabet edebilmek için yatırım yapabilecek ölçeğe sahip olacak.

Nissan Kasım ayında 9.000 kişinin işten çıkarılmasını içeren acil bir plan açıkladı ve küresel üretim kapasitesini yüzde 20 oranında azaltacağını söyledi. Şirket, Temmuz-Eylül çeyreğinde zarar ettikten sonra bu yıl ikinci kez kâr beklentisini düşürdü.

Nissan birkaç aydır bir yatırımcı arayışında ve FT geçen ay Honda ile birleşme de dahil olmak üzere “tüm seçeneklerin” değerlendirildiğini bildirdi.

Tokyo’daki fon yöneticileri, Nissan ve Honda’nın işlerinin örtüşmesi ve büyük işten çıkarma ve zarar etme olasılığı nedeniyle herhangi bir birleşmeye oldukça şüpheyle yaklaşacaklarını söyledi.

Büyük, uzun vadeli bir fonun başkanı, “Honda’nın Japon hükümetinden bir tür sübvansiyon ya da garanti almadan bunu yapacağını hayal etmek zor, çünkü Honda’nın Nissan’ın hangi parçalarını gerçekten isteyeceğini belirlemek zor,” dedi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Güney Kore Anayasa Mahkemesi Yoon’un görevden alınmasını inceliyor

Yayınlanma

Güney Kore Anayasa Mahkemesi pazartesi günü Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol’un görevden alınmasına ilişkin incelemesini başlattı.

Altı mahkeme hakimi, Ulusal Meclis’in cumartesi gecesi 300 üyeli yasama meclisinin 200’ünün üçte iki çoğunluğu olan 204 oyla azil önergesini kabul etmesinin ardından ilk toplantılarını yaptıktan sonra 27 Aralık’ta davanın ilk duruşmasının yapılmasına karar verdi.

Mahkeme, Ulusal Meclis ve Yoon’dan temsilcilerin davanın karara bağlanması için prosedürleri belirlemek üzere duruşmaya katılacağını söyledi. Mahkeme ayrıca konuyu incelemek üzere bir görev gücü oluşturmaya karar verdi.

Yargıç Kim Hyung-du toplantı başlamadan önce gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bunu hızlı ve adil bir şekilde yapacağız. Hazırlık işlemlerini nasıl organize edeceğimizi tartışacağız” dedi.

Kim, mahkemenin ay sonuna kadar boşalan üç koltuğu doldurarak dokuz üyeye ulaşmasını beklediğini söyledi. Ulusal Meclis geçen hafta üç yargıcın seçilmesi için önergeler sundu ve bu hafta içinde bu yargıçlar için onay oturumları düzenlemeyi planlıyor.

Azil kararının onaylanması için altı yargıcın azil lehinde oy kullanması gerekiyor.

Mahkeme toplantısı, Yoon’un savcıların çağrısına uymayı reddetmesinden bir gün sonra, yetkililerin kendisini bu ayın başlarında sıkıyönetim ilan etmesiyle ilgili bir ayaklanma davasında şüpheli olarak adlandırmasının ardından gerçekleşti. Yonhap Haber Ajansı’nın haberine göre, pazartesi günü savcılar Yoon’u tekrar çağırdı ancak ne zaman geleceği belli değildi.

Pazartesi günü ayrıca polis, Yoon’u çarşamba günü ayaklanma ve görevi kötüye kullanma iddialarıyla ilgili olarak sorgulanmak üzere çağıracağını söyledi. Yoon daha önceki bu tür taleplere henüz yanıt vermedi.

İktidar partisinde çalkantı

Yoon, Anayasa Mahkemesi’nde bir görevden alma davası ve kolluk kuvvetlerinin soruşturmalarıyla karşı karşıya kalırken, Halkın Gücü Partisi (PPP) de görevden alma oylamasının yol açtığı sert bir çekişme içinde .

PPP lideri Han Dong-hoon, azli destekleyerek ve yeterli sayıda PPP milletvekilini tedbir lehinde oy kullanmaya ikna ederek parti üyelerinin çoğunluğuna karşı geldikten sonra pazartesi günü istifa etti.

Han düzenlediği basın toplantısında “Yönetim kurulu üyelerinin istifalarının ardından işimi yapamadığım için Halkın Gücü Partisi liderliğinden istifa ediyorum” dedi. Kurulun dokuz üyesinden beşi, Han’ın azil meselesini ele alış biçiminden duyulan memnuniyetsizlik de dahil olmak üzere çeşitli gerekçeler öne sürerek istifa etti.

Milletvekili olmayan Han, partideki milletvekillerinden görevden almayı desteklemelerini istediği için istifa baskısı altında kaldı. Oylama gizli oyla yapıldığından, 192 muhalif ve bağımsız milletvekilinin tamamının lehte oy kullanması, parti içinde aleyhte oy kullanma yönünde bir mutabakat olmasına rağmen PPP’den 12 milletvekilinin de lehte oy kullandığı anlamına geliyor.

Azil için bastıran ana muhalefet Demokrat Parti, mahkeme Yoon’un akıbeti hakkında karar verene kadar siyasi inisiyatifi ele geçirmeye çalışıyor. Demokrat lider Lee Jae-myung, başbakan ve şu anda cumhurbaşkanı vekili olan Han Duck-soo’dan ülke için kilit gündemleri tartışacak bir organ kurmasını istedi.

Lee pazar günü düzenlediği basın toplantısında “Ulusal Meclis’in Kore Cumhuriyeti’nin ulusal işlerini aktif bir şekilde yönetmesinin zamanı geldi” dedi. “Halkın Gücü Partisi artık iktidar partisi değil. İktidar partisi artık yok” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Çin’de zayıf perakende satışlar Pekin üzerindeki ekonomiyi canlandırma baskısını artırıyor

Yayınlanma

Çin’de perakende satışlar kasım ayında beklentilerin altında kalarak, Devlet Başkanı Xi Jinping’in geçen hafta dünyanın en büyük ikinci ekonomisini canlandırmak için hane halkı tüketimini teşvik etmek istediğinin sinyalini vermesinin ardından politika yapıcılar üzerindeki baskıyı artırdı.

Tüketim ölçütü, Reuters anketindeki yüzde 4,6’lık tahminin ve geçen ayki yüzde 4,8’lik artışın altında, yıllık yüzde 3 arttı. Sanayi üretimi yüzde 5,4 ile tahminlerin biraz üzerinde arttı.

Beklenmedik bir şekilde zayıflayan büyüme, Komünist Parti liderliğinin geçen hafta düzenlenen yıllık Merkezi Ekonomik Çalışma Konferansı’nda tüketimi ve iç talebi artırmak için “güçlü” çabalar gösterilmesi çağrısında bulunmasından günler sonra geldi.

ING’nin büyük Çin baş ekonomisti Lynn Song bir araştırma notunda, “perakende satışlar hem fikir birliğinden hem de tahminlerimizden çok daha düşük geldi” dedi.

Pekin, şu anda dördüncü yılına giren emlak yavaşlaması ve deflasyon nöbetleri karşısında güveni artırmak için mücadele etti. Hükümet eylül ayı sonunda hisse senedi piyasalarını canlandırmak ve geçen ay yerel yönetim borçlarını yeniden finanse etmek için bir dizi önlem açıkladı.

Çin hisse senetleri pazartesi günü düştü. Mavi çipli anakara şirketlerinden oluşan CSI 300 endeksi yüzde 0,5 düşüşle kapanırken Hong Kong’un Hang Seng endeksi yüzde 0,9 düştü.

Çin’in 10 yıllık devlet tahvili getirisi 0,06 puanlık düşüşle yüzde 1,73’e gerilerken 30 yıllık getirisi de ilk kez yüzde 2’nin altına düştü.

Konferansın geçen haftaki çalışma raporunda tüketim, Xi’nin yaklaşımının temel direği olarak ortaya çıkan “yeni üretici güçlerin” önünde, 2025 yılı için dokuz ekonomik öncelikten ilki olarak sıralandı.

Bu vurgu, geçen hafta on yılı aşkın bir süredir ilk kez para politikası duruşunun “ihtiyatlı”dan “ılımlı gevşek”e kaydırılması da dahil olmak üzere, hükümetin artan aciliyetinin birkaç işaretinden biri olarak değerlendirildi.

Kasım ayında tüketici fiyatları %0,2 artarak son beş ayın en düşük seviyesine geriledi. Fiyatlar ocak ayından bu yana her ay artış gösterdi, ancak büyüme deflasyonist bölgeye yakın kaldı ve iç talebin gücüne ilişkin endişeleri artırdı.

Tüketici harcamaları, hükümetin virüsün yayılmasını önlemek için sıkı karantina uyguladığı Covid-19 salgını sırasında Çin’de ekonomik bir endişe kaynağı oldu ve neredeyse iki yıl önce yeniden açılmasından bu yana tam olarak geri dönemedi.

Ancak Goldman ve diğer ekonomistler, genel olarak göstergelerin bu yıl yıllık büyümenin hükümetin resmi hedefi olan yüzde 5’e yakın bir seviyede gerçekleşeceğini gösterdiğini söyledi.

Xi geçen hafta Çin’in “dünyanın en büyük ekonomik büyüme motoru olarak rolünü oynamaya” devam edeceğini söyleyerek hedefe ulaşma sözü verdi.

Çin 2025 için düzenlenen ekonomi konferansında iç talebi genişletme sözü verdi

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English