Rusya
Patrik Kirill’den Rusya’da ‘kadınların kürtaja teşvik edilmesinin yasaklanması’ için yasa çıkarılması çağrısı

Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill, dün başkent Moskova’da düzenlenen 11. Tüm Kiliseler Sosyal Hizmet Kongresi’nin açılışında yaptığı konuşmada, federal düzeyde kadınların kürtaja teşvik edilmesini yasaklayan bir yasanın kabul edilmesi gerektiğini savundu.
Rusya Federasyonu’na bağlı Mordovya özerk bölgesi, Rusya’da hamileliği sonlandırmaya teşvik ve kürtaj propagandasını yasaklayan yasayı kabul eden ilk bölge olmuştu. Söz konusu yasa, Ağustos 2023’te kabul edilmişti.
TASS haber ajansının aktardığına göre Kirill, “Ne yazık ki ülkedeki kürtaj sayısı hala yüksek. Tanrı’ya şükür, kürtaj sayısını azaltmaya yönelik yasama düzeyinde bazı girişimler var. Örneğin kısa bir süre önce Mordovya’da kürtajı teşvik etmeyi yasaklayan bir yasa kabul edildi. Bu girişimin diğer bölgelerde ve federal düzeyde de destekleneceğini umuyorum,” dedi.
Kürtaj uygulamasını suç olarak nitelendiren Kirill, Rusya’nın demografik sorunları nedeniyle kürtaj sayısının azaltılmasına dönük tedbirlerin alınmasının özellikle aciliyet arz ettiğini öne sürdü.
Patrik, “Gerçekten de daha fazla insana ihtiyacımız var, bu açık bir gerçek, bunu hem politikacılar hem de sosyologlar, herkes kabul ediyor,” ifadelerini kullandı.
Mordovya’da, özel kliniklerde kürtajın yasaklanmasından yana olan ve aileyi, anneliği ve çocukluğu desteklemek için kurulan Yaşam İçin Kadınlar yardım vakfının başkanı Natalya Moskvitina, ilgili yasayı hazırlayan isim olmuştu. Yasa doğrultusunda ‘propaganda yapan ya da kürtaja teşvik eden’ şahıslara 5 bin ila 10 bin ruble ruble para cezası uygulanıyor.
Benzer girişimler, sonrasında Tver ve Kursk oblastlarında da gerçekleşti. Kırım’daki özel klinikler de kürtaj hizmeti vermeyi gönüllü olarak reddettiklerini bölge Sağlık Bakanlığı’na resmi olarak bildirdiler. Artık kürtaj sadece devlet hastanelerinde yapılabilecek.
Rusya
Putin, Kiev’e 15 Mayıs’ta İstanbul’da doğrudan görüşme teklif etti

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kiev yönetimine 15 Mayıs Perşembe günü İstanbul’da ön koşulsuz doğrudan görüşmeler yapmayı teklif etti. Putin, amacın “çatışmanın temel nedenlerini ortadan kaldırmak” ve “kalıcı barış” sağlamak olduğunu belirtirken, Batılı liderler teklife temkinli yaklaştı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, dün akşam geç saatlerde yaptığı açıklamada, Kiev ile 15 Mayıs Perşembe günü İstanbul’da “doğrudan görüşmelere” hazır olduğunu belirtti.
Putin, Zafer’in 80. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen uluslararası etkinlikleri özetlediği gece konuşmasında, Ukrayna ile doğrudan diyaloğun yeniden başlatılmasının amacının “çatışmanın temel nedenlerini ortadan kaldırmak” ve “uzun vadeli, kalıcı bir barış tesis etmek” olduğunu söyledi.
Putin, “Kiev yönetimiyle doğrudan görüşmeleri bu perşembe, 15 Mayıs’ta İstanbul’da gecikmeksizin yeniden başlatmayı teklif ediyoruz,” dedi.
Görüşmelerin “ön koşulsuz” olarak başlatılmasını teklif ettiğini vurgulayan Putin’in açıklamasının tam metni şöyle:
“Hepinizi selamlamak istiyorum saygıdeğer hanımefendiler, beyefendiler, değerli meslektaşlarım! Hepinizi bir kez daha Büyük Zafer bayramı münasebetiyle kutlamak istiyorum. Bu günlerde Moskova’da, muzaffer nesle saygılarını sunmak üzere yıl dönümü kutlamalarında bizimle birlikte olan dostlarımıza, yabancı ortaklarımıza teşekkür etmek istiyorum. Nazizm’e karşı kazanılan ortak zafere katkıda bulunan herkesi saygıyla anıyoruz. Bunlar arasında Hitler Karşıtı Koalisyondaki müttefiklerimiz, Çinli savaşçılar, Avrupa’daki anti-faşist direnişin katılımcıları, Afrika’da, Asya-Pasifik bölgesindeki halk kurtuluş hareketlerinin savaşçıları ve Latin Amerika ülkelerinden gönüllüler bulunmaktadır. Dostlarımız ve bizimle aynı fikirde olanlarla bizi birleştiren şey, ortak hafıza, tarihe saygı ve özgürlük için savaşan gerçek kahramanların yiğitliğine duyulan saygıdır. Ve elbette, geleceğe yönelik sorumluluğumuz, daha adil ve güvenli dünya inşa etme sorumluluğumuzdur.
Tüm dünya toplumunun, Avrasya’nın ve dünyanın diğer bölgelerinin istikrarlı, sürdürülebilir kalkınmasının doğrudan bağlı olduğu konular, Moskova’da gerçekleşen ikili ve çok taraflı toplantıların merkezinde yer aldı. Bu toplantılar elbette özel, resmi, bayram havasında geçti ancak aynı zamanda son derece yoğun ve içerikliydi; siyasi, iktisadi ve insani gündem konularıyla doluydu. Sonuçları özetlerken —ki bunu şimdi yapmak istiyorum— 7-10 Mayıs tarihleri arasındaki dört gün boyunca üç yabancı devlet liderinin —Çin Halk Cumhuriyeti, Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti ve Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti— resmi ziyaret etkinliklerinin gerçekleştiğini söyleyebilirim. Ayrıca, BDT (Bağımsız Devletler Topluluğu), Asya, Afrika, Orta Doğu, Avrupa ve Latin Amerika ülkelerinin liderleriyle 20 ikili görüşme yapıldı. Toplamda, kutlamalara BDT, Asya, Afrika, Orta Doğu, Avrupa ve Latin Amerika’dan 27 devlet başkanı ile yaklaşık 10 uluslararası kuruluş yöneticisi katıldı. Altı ülke daha üst düzeyde temsil edildi. Yabancı ülke heyetlerinin ve uluslararası kuruluşların bu denli geniş katılımını, ortak Büyük Zaferimizin kalıcı fikirleri ve değerleri etrafında gerçek konsolidasyonun ilham verici kanıtı olarak görüyoruz.
Kızıl Meydan’daki geçit törenine ulusal silahlı kuvvetlerinin birliklerini gönderen 13 ülkenin liderlerine minnettarız. Onların bizim tören birliklerimizle omuz omuza yürüyüşü, ortak bayramımıza özel enerji, İkinci Dünya Savaşı yıllarında çelikleşmiş savaş kardeşliği ruhu kattı. Kore Halk Ordusu komutanlarına bizzat teşekkür etmekten, Kursk Oblastı’nın sınır bölgelerinin Kiev rejimi oluşumlarından kurtarılması sırasında askerlerimizle birlikte profesyonelce —bunu vurgulamak istiyorum— ve özveriyle görev yapan Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti özel kuvvetler birliklerinin asker ve komutanlarına en sıcak selamlarımı iletmekten mutluluk duydum. Vurgulamak isterim ki, cesaret ve kahramanlık gösterdiler, bir kez daha söylemek istiyorum, son derece profesyonelce hareket ettiler, iyi eğitim ve hazırlık sergilediler.
Ve elbette, tüm devlet liderleri için tribünlerde Zafer yıl dönümünün baş kahramanları olan Rusya, İsrail, Ermenistan ve Moğolistan’dan İkinci Dünya Savaşı gazilerini selamlamak özel onurdu.
Tehditlere, şantajlara ve Moskova’ya hava sahasının kapatılmasına varan engellemelere rağmen, bazı Avrupa ülkelerinin —Sırbistan, Slovakya, Bosna-Hersek— liderlerinin de geldiğini belirtmek isterim. Tekrar ediyorum, ne denli büyük baskıyla karşılaştıklarını anlıyoruz ve bu nedenle onların siyasi cesaretini, sağlam ahlaki duruşunu, bayramı bizimle paylaşma ve hem kendi vatanları için hem de tüm dünyanın, abartısız söylüyorum tüm insanlığın kahverengi vebadan (Nazizm’den) kurtuluşu için savaşan Büyük Vatanseverlik Savaşı, İkinci Dünya Savaşı kahramanlarının anısına saygı duruşunda bulunma kararını içtenlikle takdir ediyoruz.
Milyonlarca Avrupalının, egemen politika yürüten ülke liderlerinin bunu hatırlaması bizim için önemlidir. Ve bu, er ya da geç, tarihin derslerine ve kendi halklarının görüşlerine dayanarak, Avrupa ülkeleriyle yapıcı ilişkilerin yeniden kurulması yönünde ilerlemeye başlayacağımıza dair bize iyimserlik ve umut veriyor. Buna, bugün hâlâ Rusya karşıtı söylemlerden ve bize yönelik açıkça saldırgan eylemlerden vazgeçmeyen, hâlâ —bunu tam da bu günlerde görüyoruz— bizimle esasen kaba üslupla ve ültimatomlarla konuşmaya çalışanlar da dahildir.
Çin Halk Cumhuriyeti ile kapsamlı ortaklığımız ve stratejik işbirliğimiz, 21. yüzyılda çağdaş eşit haklara dayalı ilişkilerin gerçek örneği olabilir. ÇHC Devlet Başkanı Şi Cinping, Büyük Zafer’in 80. yıl dönümüne adanmış törenlerin baş konuğuydu. Son derece verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Devlet başkanları düzeyinde iki ortak bildiri kabul edildi. Enerji, ticaret, finans, bilim, kültür ve daha birçok alanı kapsayan çok sayıda hükümetler arası ve kurumlararası anlaşma imzalandı. Daha önce de söylediğim gibi, eylül ayında militarist Japonya’ya karşı kazanılan zaferin 80. yıl dönümü törenleri için Çin’e resmi iade-i ziyarette bulunmam kararlaştırıldı. İkinci Dünya Savaşı’nın Avrupa ve Asya’da sona ermesinin 80. yıl dönümüyle ilgili ana, esasen başlıca anma etkinliklerinin, halkları en ağır sınavlardan geçmiş ve ortak zafer uğruna en yüksek bedeli ödemiş devletlerin başkentleri olan Moskova ve Pekin’de yapılması son derece sembolik ve doğaldır.
Değerli meslektaşlarım, sanırım Moskova’da yapılan görüşmeler ve toplantılar sırasında Ukrayna’daki çatışmanın çözümüne ilişkin konunun da ele alındığı herkes için açıktır. Tüm misafirlerimize, dostlarımıza bu çatışmaya gösterdikleri ilgi ve çatışmanın sona ermesi için gösterdikleri çabalar için minnettarız.
Bu bağlamda bu konuya ayrıca değinmeyi gerekli görüyorum. Bu hususta şunu söylemek isterim ki, bilindiği üzere Rusya daha önce defalarca ateşkes girişimlerinde bulunmuştur. Ancak bu girişimler Ukrayna tarafınca defalarca sabote edilmiştir. Örneğin, Kiev rejimi, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump ile aramızdaki anlaşmaya uygun olarak ilan edilen, enerji tesislerine yönelik saldırılara ilişkin 18 Mart-17 Nisan tarihleri arasındaki 30 günlük —bunu vurgulamak istiyorum— 30 günlük moratoryumu yaklaşık 130 kez açıkça ihlal etmiştir.
Rusya’nın başlattığı Paskalya ateşkesine de uyulmadı, ateşkes rejimi Ukrayna birlikleri tarafından yaklaşık 5 bin kez ihlal edildi. Yine de, Zafer Günü kutlamalarında —ki biz bunu da bizim için kutsal bayram olarak görüyoruz, düşünebiliyor musunuz, 27 milyon kaybımız var— işte bu bizim için kutsal olan bayramda üçüncü kez ateşkes ilan ettik. Bu sırada, Batı’daki, bana göre samimiyetle çözüm yolları arayan meslektaşlarımıza, Zafer Günü’nde ateşkesin durdurulması konusundaki tutumumuzu ilettik ve gelecekte bu ateşkesin süresini uzatma olasılığını dışlamadığımızı, fakat elbette bu birkaç gün içinde ne olacağının analizinden sonra, Kiev rejiminin teklifimize nasıl tepki vereceğinin sonuçlarına göre hareket edeceğimizi belirttik.
Peki ne görüyoruz, bu sonuçlar nelerdir? Kiev makamları —aslında siz de tüm bunları çok iyi görüyorsunuz— ateşkes teklifimize hiçbir şekilde yanıt vermedi. Dahası, teklifimizi duyurduktan sonra —ki bu, hatırlayacağınız üzere, bu yılın 5 Mayıs’ında gerçekleşti— Kiev makamları 6 Mayıs’ı 7 Mayıs’a bağlayan gece büyük çaplı saldırılar düzenledi. Saldırıda 524 insansız hava aracı ve Batı yapımı çok sayıda füze yer aldı. Aynı anda Karadeniz’de 45 insansız deniz aracı da kullanıldı. Ve ilan ettiğimiz ateşkesin olduğu bu üç günde, yani 8, 9 ve 10 Mayıs’ta, sizin de kitle iletişim araçlarından gördüğünüz, aslında sizin haberlerinizden de anlaşılan şeyler yaşandı. Bu süre zarfında Kursk oblastında ve Belgorod oblastı ile kesişim noktasında Rusya Federasyonu devlet sınırına beş hedefli saldırı girişimi yapıldı. Tam da ilan ettiğimiz ateşkes günlerinde.
Ayrıca, diğer yönlerde 36 saldırı daha düzenlendi. Kursk ve Belgorod oblastlarında Rusya Federasyonu topraklarına sızma girişimleri de dahil olmak üzere tüm bu saldırılar püskürtüldü. Dahası, askeri uzmanlarımız bu saldırıların hiçbir askeri önem taşımadığını, tamamen siyasi nedenlerle yapıldığını ve düşmanın çok büyük kayıplar verdiğini düşünmektedir.
Daha önce de söylediğim gibi, Kiev makamları sadece ateşkes teklifimizi reddetmekle kalmadı, aynı zamanda hepimizin gördüğü gibi Moskova’daki törenler için toplanan devlet liderlerini de korkutmaya çalıştı. Biliyorsunuz değerli meslektaşlarım, burada Moskova’da meslektaşlarımla görüşürken aklıma şöyle düşünce geldi, sizinle paylaşayım. Nazi Almanyası’na karşı kazanılan zaferin kutlamaları için Moskova’ya gelenlerden kimi korkutmaya çalıştılar? Kimi korkutmaya çalıştılar? Çünkü bize gelenler, makamları ya da mevkileri gereği lider olanlar değil. Onlar karakterleriyle, inançlarıyla ve inançlarını savunmaya hazır olmalarıyla liderdirler. Peki onları kim korkutmaya çalıştı? Eski SS askerlerine hazırolda durup selam veren, onları alkışlayan ve İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler ile işbirliği yapanları milli kahraman mertebesine yükseltenler mi? Bana öyle geliyor ki bu, açıkça yetersiz araçlarla yapılan girişimdir ve bunu yapmaya çalışanlar, kendilerinin hedeflediği etkiye ulaşamazlar.
Bir kez daha tekrar ediyorum, defalarca ateşkes adımları teklif ettik, Ukrayna tarafıyla diyalogdan asla vazgeçmedik. Bir kez daha hatırlatmak isterim ki, 2022’de müzakereleri kesen biz değildik. Bunu Ukrayna tarafı yaptı.
Bu bağlamda, her şeye rağmen, Kiev makamlarına 2022 sonunda kendilerinin kestiği müzakereleri; doğrudan müzakereleri, üstelik —özellikle vurguluyorum— hiçbir ön koşul olmaksızın yeniden başlatmalarını yeniden başlatmalarını teklif ediyoruz. Derhal, önümüzdeki perşembe, 15 Mayıs’ta, daha önce yapıldığı ve kesildiği yer olan İstanbul’da başlamayı öneriyoruz.
Bilindiği üzere, Türk meslektaşlarımız bu tür müzakerelerin düzenlenmesi için defalarca hizmetlerini teklif ettiler ve Cumhurbaşkanı Erdoğan bunların düzenlenmesi için çok şey yaptı. Hatırlatmak isterim ki, bu müzakereler sonucunda ortak belge taslağı hazırlanmış ve Kiev müzakere heyeti başkanı tarafından paraflanmıştı, ancak Batı’nın ısrarıyla bu taslak çöpe atıldı.
Yarın Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ile görüşmemiz planlanıyor. Kendisinden Türkiye’de müzakerelerin yapılması için böyle imkân sağlamasını rica etmek istiyorum ve Ukrayna’da barışın bulunmasına katkıda bulunma arzusunu teyit edeceğini umuyorum.
Ukrayna ile ciddi müzakerelere hazırız. Bu müzakerelerin anlamı, çatışmanın temel nedenlerini ortadan kaldırmak, tarihi perspektifle uzun vadeli, kalıcı barış tesis etmektir. Bu müzakereler sırasında yeni ateşkesler, yeni ateşkes üzerinde anlaşmaya varılabileceğini, üstelik sadece Rusya tarafından değil, Ukrayna tarafından da uyulacak gerçek ateşkes olabileceğini dışlamıyoruz. Bu, tekrarlıyorum, Ukrayna ordusunun yeniden silahlandırılması, takviye edilmesi ve hummalı siper kazma ve yeni mevziler oluşturma faaliyetlerinin ardından silahlı çatışmanın devamına önsöz değil, uzun vadeli sürdürülebilir barışa doğru ilk adım olurdu. Böyle bir barış kime lazım?
Teklifimiz, tabiri caizse, masadadır. Karar şimdi Ukrayna makamlarına ve görünüşe göre kendi halklarının çıkarlarından ziyade kişisel siyasi hırslarıyla hareket ederek Ukraynalı milliyetçilerin eliyle Rusya ile savaşı sürdürmek isteyen hamilerine aittir. Tekrarlıyorum, Rusya hiçbir ön koşul olmaksızın müzakerelere hazırdır. Şu anda çatışmalar, savaş devam ediyor. Biz ise bizim tarafımızdan kesilmeyen müzakereleri yeniden başlatmayı öneriyoruz. Bunda kötü olan ne var? Gerçekten barış isteyenler bunu desteklemeden edemez.
Bu vesileyle, Ukrayna krizinin barışçıl çözümüne yönelik yabancı ortaklarımızın üstlendiği arabuluculuk hizmetleri ve çabaları için bir kez daha şükranlarımı sunmak isterim. Bunlar arasında Çin, Brezilya, Afrika ülkeleri, Orta Doğu ve son zamanlarda Amerika Birleşik Devletleri’nin yeni yönetimi bulunmaktadır.
Son olarak, Nazizm’e karşı kazanılan zaferin 80. yıl dönümüne adanmış bayram kutlamalarını bizimle paylaşan herkese bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Eminim ki, bu günlerde Moskova’da bizi birleştiren dayanışma ve uyum ruhu, gelecekte de ilerleme, güvenlik ve barış adına verimli işbirliği ve ortaklıklar kurmamıza yardımcı olacaktır. Ve bu vesileyle, yıl dönümü etkinliklerini, saatler süren mevcut müzakerelerin ve çalışma toplantılarının programını aktaran basın mensuplarının, dünyadan haber ajanslarının, televizyon kanallarının, basının temsilcilerinin büyük rolünü de belirtmek isterim. Dünyanın farklı ülkelerindeki insanların Moskova’daki bu bayram günlerinin eşsiz atmosferini hissetmeleri için çok şey yaptılar. Ve tabii ki, bu toplantı için size teşekkür ediyorum, zira oldukça geç saatte gerçekleşiyor ve elbette herkes yorgun. Dikkatiniz için çok teşekkür ederim.”
Moskova daha önce, Ukrayna’ya Batı askeri yardımının tamamen durdurulması da dâhil olmak üzere belirli koşullar altında ateşkes anlaşmasını değerlendirebileceğini belirtmişti.
Trump: Harika bir gün
Putin’in doğrudan görüşme teklifine Batı’dan ilk tepkiler geldi. ABD Başkanı Donald Trump, kendi sosyal medya platformu Truth Social’dan yaptığı açıklamada, Vladimir Putin’in doğrudan görüşme girişimini memnuniyetle karşılayarak, “Bu, Rusya ve Ukrayna için muhtemelen harika bir gün,” ifadelerini kullandı ve “büyük bir haftanın” başlayacağını duyurdu.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise Putin’in teklifini “ilk adım, ancak yeterli değil” olarak nitelendirdi. Macron, Rusya’nın “çıkış yolu aradığını ancak hâlâ zaman kazanmak istediğini” düşündüğünü belirtti.
Cumartesi günü Fransa, İngiltere, Almanya ve Polonya liderleri, pazartesi gününden itibaren geçerli olacak ateşkes tekliflerinin, aynı gün telefonla bilgilendirdikleri Trump tarafından desteklendiğini açıkladılar.
Ukrayna ile “dayanışma” göstergesi olarak dört Avrupalı lider, tekliflerinin reddedilmesi durumunda Rusya Devlet Başkanı Putin üzerindeki yaptırım baskısını artırma tehdidinde bulundu. Dört liderin Kiev ziyareti, Ukrayna’ya yaptıkları ilk ortak gezi ve Friedrich Merz’in yeni Almanya Şansölyesi olarak ilk resmi ziyareti oldu.
Geçtiğimiz ay, Moskova’daki Zafer Günü geçit töreni öncesinde Putin, 8 Mayıs gece yarısından 11 Mayıs gece yarısına kadar tek taraflı geçici ateşkes ilan etmişti.
Moskova’nın üç günlük tek taraflı ateşkesine rağmen çatışmaların durmadığı bildirildi. Kiev ile Moskova karşılıklı suçlamalarda bulundu. Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrey Sibiga, X sosyal medya ağında yaptığı açıklamada ateşkesi “saçmalık” olarak nitelendirerek, Rusya’nın Ukraynalı sivillere yönelik saldırılarına ve Ukrayna’daki cephe hattına yönelik hücumlarına devam ettiğini savundu.
Ancak Putin, gece konuşmasında, Zafer Günü “ateşkesi” öncesindeki günlerde Ukrayna’yı Rusya’ya yönelik saldırıları tırmandırmakla ve Kursk ile Belgorod oblastlarına yönelik beş sınır ötesi saldırı girişimi de dâhil olmak üzere üç günlük ateşkesi defalarca ihlal etmekle suçladı. Putin, bu saldırıların “hiçbir askeri önemi olmadığını” belirtti.
Rusya
Putin’in tarihi 9 Mayıs konuşması: “Muzaffer halka şan olsun!”

Aşağıda, Rusya devlet başkanı Vladimir Putin’in dün 9 Mayıs kutlamaları sırasında yaptığı konuşmanın tam çevirisini bulacaksınız.
Putin, bizim bağırmayı ve öfkeyi sanat sayan “iyi” konuşmacılarımızla karşılaştırıldığında yeteneksiz görünür sayılabilir ama çoğunlukla gürültüsüz, sadece duygulara değil daha çok akla dokunan iyi bir konuşmacıdır. Bu konuşma da öyle.
Harici’de 9 Mayıs ile ilgili ilk yazımda tarih çarpıtıcılığından söz etmiştim. Putin’in tören konuşmasında bu mesele de önemli yer tutuyor.
Avrupa’da ikinci cepheyle ilgili sözler de önemli; bunun zaferi tayin edici olmadığını sadece yakınlaştırdığını vurguluyor ve bu, benim de yazımda değindiğim gibi, kesinlikle doğrudur.
Bir küçük not daha düşmek gerek yalnız. Konuşmanın sonundaki “Muzaffer halka şan olsun!” sloganı, ilk defa, Stalin’in 9 Mayıs 1945’te yaptığı, zaferi duyurduğu radyo konuşmasında haykırılmıştı. O konuşmanın son sözleri şöyledir:
“Hitler üç yıl önce, herkesin karşısında, görevinin Sovyetler Birliği’ni parçalamak ve Kafkasları, Ukrayna’yı, Belarus’u, Baltık’ı ve diğer bölgeleri ondan koparmak olduğunu söylemişti. Doğrudan doğruya şöyle demişti: ‘Rusya’yı öyle bir yok edeceğiz ki bir daha ayağa kalkamayacak.’ Bu, üç yıl önceydi. Ama Hitler’in deli saçması fikirleri gerçekleşmemeye mahkûmdu — savaşın gidişatı hepsini küle çevirdi. Gerçekte, hitlercilerin hezeyan içinde hayal ettikleri her şeyin tam tersi oldu. Almanya tepetaklak bozguna uğradı. Alman birlikleri kayıtsız şartsız teslim oluyor. Sovyetler Birliği ise, Almanya’yı ne bölmek ne de yok etmek niyeti güdüyor olmasına rağmen zaferi kutluyor.
“Yoldaşlar! Büyük Anavatan Savaşı tam bir zaferimizle son buldu. Avrupa’da savaş dönemi bitti. Barışçıl gelişme dönemi başladı.
“Zaferiniz kutlu olsun, kadın ve erkek yurttaşlarım!
“Vatanımızın bağımsızlığını savunan ve düşmana karşı zafer kazanan kahraman Kızıl Ordu’muza şan olsun!
“Yüce halkımıza, muzaffer halka şan olsun!
“Düşmanla dövüşlerde düşen ve canını halkımızın hürriyet ve bahtiyarlığı için veren kahramanlara ebediyen şan olsun!”
* * *
“Milyonlarca insan ayağa dikildi”
Rusya’nın değerli yurttaşları! Değerli gaziler! Saygıdeğer misafirler! Asker ve denizci yoldaşlar, er ve erbaşlar, kıdemliler ve kıdemsizler! Subay yoldaşlar, generaller ve amiraller!
Bugün hepimizi, mutluluk ve keder, gurur ve minnet duyguları; nazizmi ezen, milyonlarca can bedeli bütün insanlık için hürriyet ve barışı fetheden neslin karşısında hayranlık birleştiriyor.
Bu tarihi, muzaffer olayların hatırasını sadakatle muhafaza ediyoruz. Ve 9 Mayıs bayramını galiplerin mirasçıları olarak, canımızdan bir parça olarak, ülkemiz için, bütün halk için, her aile için, her birimiz için en önemli bayram olarak kutluyoruz.
Babalarımız, dedelerimiz ve onların babaları anavatanı kurtardılar. Ve bize vatanı savunmayı, kenetlenmiş olmayı, milli menfaatlerimizi, bin yıllık tarihimizi, kültürümüzü, geleneksel değerlerimizi sıkı sıkıya savunmayı miras bıraktılar. Bizim için değerli olan, bizim için mukaddes olan her şeyi.
İkinci Dünya Savaşı’nın derslerini hatırlıyoruz ve bu savaşın olaylarının çarpıtılmasını, cellatların haklı gösterilmesi ve gerçek galiplere iftira atılması girişimlerini asla kabul etmeyeceğiz.
Ödevimiz, Kızıl Ordu’nun savaşçı ve komutanlarının şerefini, dünya tarihinde daima Rus askerleri olarak kalacak olan faklı milliyetlerin temsilcilerinin yüce başarısını savunmaktır.
Rusya, nazizme, rusofobiye, antisemitizme karşı yıkılmaz bir engel oldu ve olacak; bu saldırgan, yıkıcı düşüncelerin destekçilerinin işlediği alçaklıklarla mücadele edecek.
Hakikat ve adalet bizden yana. Bütün ülke, toplum, halk, özel askeri harekata katılanları destekliyor. Onların cesaret ve kararlılığıyla, bize daima zafer getirmiş olan metanetiyle gurur duyuyoruz.
Değerli dostlar!
Düşmanın en vahşi, en acımasız darbeleri Sovyetler Birliği’nin üzerine indi. Tek bildiği barış içinde çalışmak olan milyonlarca insan silaha sarıldı ve tepelerde, köprübaşlarında, sınırlarda ölümüne ayağa dikildiler; bütün bir İkinci Dünya Savaşı’nın sonucunu Moskova ve Stalingrad’daki, Kursk ve Dinyeper’deki büyük muharebelerde tereddüt götürmez zaferlerle; Belarus’un düşmana ilk kurşun sıkan savunucularının yiğitliğiyle; Brest kalesi ve Mogilyov, Odessa ve Sivastopol, Murmansk, Tula, Smolensk savunmasına katılanların metanetiyle; kuşatılan Leningrad halkının kahramanlığıyla; cephede, partizan birliklerinde ve yeraltında dövüşenlerin cesaretiyle, düşman ateşi altında ülkenin fabrikalarını tahliye edenlerin, cephe gerisinde kendisini esirgemeden, gücünün sınırında çalışanların yiğitliğiyle tayin ettiler.
Nazilerin Sovyetler Birliği’ni istila etme planları ülkenin gerçek anlamda demirden birliği karşısında tuzla buz oldu. Halkın kahramanlığı kütleseldi; bütün cumhuriyetler savaşın ortak, ağır yükünü taşıdılar.
Orta Asya ve Kafkasya halklarının katkısı muazzamdı. Cephenin ihtiyacı olan her şeyle yüklü kafileler buralardan aralıksız yola düşüyordu. Sahra hastaneleri buralarda konuşlandı ve tahliye edilmiş yüz binlerce insan ikinci evini buralarda buldu. Onlarla yuvalarını, ekmeklerini, yürek sıcaklıklarını paylaştılar.
Büyük Anavatan Savaşı’nın her bir gazisine saygımızı sunuyoruz, canını zafer için veren herkesin hatırası önünde başımızı eğiyoruz. Oğulların, kızların, babaların, anaların, dedelerin, büyük dedelerin, kocaların, karıların, kardeşlerin, kızkardeşlerin, yakınların, dostların hatırası önünde.
Bu haklı kavgada Rusya için yiğitçe ölerek düşen silah arkadaşlarımızın önünde başımızı eğiyoruz.
Bir dakikalık saygı duruşu.
Değerli dostlar!
Gezegenin nüfusunun neredeyse yüzde sekseni İkinci Dünya Savaşı’nın ateşten çemberinin içinde yer aldı.
Nazi Almanya’sının, militarist Japonya’nın, onların dünyanın farklı bölgelerindeki uydularının tam bir bozguna uğratılması, Birleşmiş Milletler ülkelerinin ortak çabasıyla başarıldı.
Sovyetler Birliği’ndeki tayin edici muharebelerden sonra Avrupa’da ikinci cephenin açılmasının zaferi yaklaştırdığını daima hatırlayacağız. Müttefik ordularının askerlerinin, direniş savaşçılarının, Çin’in cesur halkının ortak mücadelemize katkısını yüksek takdirle karşılıyoruz. Barışçıl bir gelecek adına dövüşen herkesin katkısını.
Değerli dostlar!
Gazilere, onların vatana olan samimi sevgisine, baba evini savunma kararlılıklarına, insan sevgisi ve adalet değerlerine layık olmaya devam edeceğiz. Bu geleneklere, bu yüce mirasa yüreklerimizdeki en önemli şeyi verelim ve onu gelecek nesillere taşıyalım.
Askeri ve barışçıl eylemlerde, stratejik hedeflerimize ulaşmakta, ödevlerimizi yerine getirmekte, Rusya adına, onun büyüklüğü ve refahı adına daima birliğimize yaslanacağız.
Muzaffer halka şan olsun!
Bayramınız kutlu olsun!
Büyük Zafer Günü kutlu olsun!
Ura!
Rusya
Moskova’da zaferin 80. yılı görkemli geçit töreniyle kutlandı

Rusya’nın başkenti Moskova’daki Kızıl Meydan, Büyük Vatanseverlik Savaşı’nda kazanılan zaferin 80. yıl dönümü münasebetiyle düzenlenen görkemli askeri geçit törenine ev sahipliği yaptı. Törene Rusya Devlet Başkanı Putin ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in de aralarında bulunduğu çok sayıda yabancı lider katılırken, yeni Savunma Bakanı Andrey Belousov ilk kez Zafer Günü geçit törenini kabul etti.
Moskova’daki Kızıl Meydan, Büyük Vatanseverlik Savaşı’nda Nazi Almanyası’na karşı kazanılan zaferin 80. yıl dönümü münasebetiyle düzenlenen görkemli askeri geçit törenine sahne oldu.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ev sahipliği yaptığı törene, Rusya’ya resmi ziyarette bulunan Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) Devlet Başkanı Xi Jinping başta olmak üzere 20’den fazla ülkeden lider katıldı. Xi, töreni Putin’in yanında izledi.
Rusya Savunma Bakanı Andrey Belousov, sivil kıyafetle katıldığı ve yakasına Aziz George kurdelesi taktığı bu törenle ilk Zafer Günü geçit törenini kabul etmiş oldu.
Törende konuşma yapan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Büyük Vatanseverlik Savaşı’nda Nazizm’i yenen neslin torunlarına “anavatanı korumayı, birlik olmayı, ulusal çıkarları, bin yıllık tarihi, kültürü ve geleneksel değerleri kararlılıkla savunmayı” miras bıraktığını söyledi.
Putin, Moskova’nın İkinci Dünya Savaşı’nın derslerini unutmadığını ve “olayların çarpıtılmasına, cellatları aklama ve gerçek galipleri karalama girişimlerine,” asla rıza göstermeyeceğini vurguladı. Rusya lideri, ülkesinin “Nazizm, Rus düşmanlığı ve Yahudi düşmanlığı için yıkılmaz engel” olarak kalacağını ve Rusya halkının Ukrayna’daki askeri müdahaleye katılanları desteklediğini belirtti. Putin ayrıca, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 80’inin İkinci Dünya Savaşı’nın “ateşli yörüngesine” dahil olduğunu ve “Nazi Almanyası, militarist Japonya ve uydularının” tamamen yenilgiye uğratılmasının ortak çabalarla başarıldığını ifade etti.
Rusya’nın, Sovyetler Birliği topraklarındaki belirleyici savaşlardan sonra Avrupa’da İkinci Cephe’nin açılmasının zaferi yakınlaştırdığını unutmayacağını dile getiren Putin, “Müttefik ordularının askerlerinin, direniş katılımcılarının, cesur Çin halkının ve barışçıl bir gelecek adına savaşan herkesin ortak mücadelemize yaptığı katkıyı çok takdir ediyoruz,” dedi.
Geçit törenine Rusya Savunma Bakanlığı, Federal Güvenlik Teşkilatı (FSB), Acil Durumlar Bakanlığı (MÇS), Rus Muhafızları (Rosgvardiya) ve dost yabancı ülkelerin ordularından 11 bin 500’den fazla askeri personel katıldı.
Bu personelin 1500’den fazlasını, aralarında 20 Rusya Kahramanı, 44 Aziz George Nişanı sahibi ve 54 Cesaret Nişanı sahibinin de bulunduğu savaş gazileri oluşturdu.
Meydandan ayrıca Azerbaycan, Belarus, Kırgızistan, Tacikistan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Vietnam, Mısır ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin de aralarında bulunduğu 13 yabancı devletin askeri birlikleri de geçiş yaptı. Laos halk ordusu, Moğolistan ve Myanmar silahlı kuvvetlerinin tören birlikleri de geçitte yer aldı.
Askeri personelin geçişinin ardından Kızıl Meydan’a mekanize birlikler çıktı. Bu birlikler, Büyük Vatanseverlik Savaşı dönemine ait ve Rusya ordusunun envanterinde bulunan modern olmak üzere toplam 183 adet askeri teçhizattan oluştu.
Geçit töreninin tarihi bölümünü, 1. Muhafız Kızıl Sancaklı Tank Ordusu sancağı altında T-34 tankları ve Su-100 kundağı motorlu topçu sistemleri açtı. Meydanda ayrıca çok amaçlı Tigr-M zırhlı araçları ve ek korumalı çok maksatlı zırhlı araçlar da sergilendi.
Törende ilk kez tekerlekli şasi üzerine kurulu yeni 152 mm Giatsint-K ve Malva topçu sistemleri, modern Tornado-S çok namlulu roketatar sistemleri ve TOS-2 Tosoçka ağır alev makinesi sistemleri de yer aldı.
Kızıl Meydan’dan ayrıca yeni uzaktan kumandalı savaş modülü ve dinamik korumaya sahip BRM-1K muharebe keşif araçları ile İskender-M yüksek hassasiyetli füze sistemleri de geçti.
Kızıl Meydan’da Orlan-10, Orlan-30, Zala, Lantset-51, Lantset-52, Harpiya ve Geran gibi insansız hava araçları (İHA) da sergilendi. Tüm bu İHA’ların savaş bölgesinde yaygın ve etkili bir şekilde kullanıldığı belirtildi.
Tribünlerin önünden stratejik füze kuvvetlerine ait konvoy da geçti; bu konvoyda Yars kıtalararası balistik füze kompleksinin otonom fırlatma rampaları yer aldı. Törende ayrıca T-90M Prorıv, T-72B3M ve T-80BVM tankları da boy gösterdi.
Uralvagonzavod Genel Müdürü Aleksandr Potapov’un belirttiğine göre, bu askeri araçlar ek koruma kitleriyle donatılıp savaş bölgesine gönderilecek.
Törenin hava bölümünde ise Russkiye Vityazi (Rus Şövalyeleri) ve Strizhi (Kırlangıçlar) akrobasi timleri Su-30 ve MiG-29 savaş uçaklarıyla “Kubinka Elması” olarak bilinen gösteriyi sundu.
Geçit töreni, birleşik orkestranın seslendirdiği “Den Pobedi (Zafer Günü)” şarkısıyla sona erdi. Törenin sonunda Rusya Devlet Başkanı Putin, geçit töreni birliklerinin komutanlarının ellerini sıktı. Putin ayrıca, Kursk oblastının geri alınmasına yardımcı oldukları için Kuzey Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (Kuzey Kore) askerlerine teşekkür etti. Törenin ardından Putin ve yabancı devlet başkanları, Aleksandrovskiy Bahçesi’ndeki Meçhul Asker Anıtı’na çelenk bıraktı.
-
Görüş1 hafta önce
Hindistan ve Pakistan savaşır mı?
-
Görüş2 hafta önce
ABD, Ukrayna’ya ihanet etti
-
Dünya Basını2 hafta önce
Jeffrey Sachs: ABD’nin Asya’daki askeri üslerini kapatın
-
Rusya4 gün önce
Rusya’da havaalanlarında toplu uçuş ertelemeleri
-
Dünya Basını2 hafta önce
Bender Abbas patlaması: Sabotaj mı kaza mı?
-
Dünya Basını2 hafta önce
The Ekonomist: Afrika’dan Göç Dünyayı Değiştirecek
-
Görüş4 gün önce
Kim kazandı?
-
Dünya Basını2 hafta önce
ABD’nin eski Asya çarı Kurt Campbell: Çin’le hesapsız bir çatışmaya girmekten kaçınılmalı