Bizi Takip Edin

AVRUPA

Protestolar İtalya’yı sarsarken Meloni hükümeti güvenlik yasası istiyor

Yayınlanma

İtalya hafta sonu protesto gösterileriyle sarsıldı ve hükümeti, Başbakan Giorgia Meloni hükümetinin temel vaatlerinden biri olan ve muhalefeti, Avrupa Konseyini ve mafya ve terör saldırıları kurbanlarının ailelerini bölen tartışmalı Güvenlik Yasa Tasarısının bir an önce onaylanması çağrısında bulunmaya sevk etti.

Hafta sonu Roma ve Bologna kentlerinde, Milano’da polis takibi sırasında öldürülen Ramy adlı Mısır asıllı gencin anısına düzenlenen protestolar hükümet liderlerinin sert tepkisini çekti.

Geçen ay yaşanan olayın yakın zamanda ortaya çıkan videosunda, Ramy Elgaml ve motosiklet sürücüsü Tunus asıllı Fares Bouzidi’yi takip eden jandarma, motosikleti devirmeyi başaramayınca küfrediyor ve ardından düştüğünde “iyi” diye bağırıyor.

Polis şiddetine karşı dayanışma eylemleri

Videoda, Elgaml’ın geçerli bir ehliyeti olmadığı için kontrol noktasından atlamaya karar vermesiyle başladığı bildirilen sekiz kilometrelik kovalamacanın sonunda öndeki devriye aracının motosiklete çarptığı görülüyor.

Videoda ayrıca polis memurlarının bir tanığın yanına gittiği ve muhtemelen, ölümcül kazaya ilişkin kanıtları silmesi gerektiğini ima ettiği görülüyor.

Olay, gencin yaşadığı eski işçi sınıfı semti Corvetto’da birkaç gün süren ve birkaç polisin yaralandığı huzursuzluğa yol açtı. Perşembe gecesi Torino’da anarşist işgalciler tarafından düzenlenen “dayanışma” protestosunda da birçok polis yaralandı.

Sağcı hükümetten tepkiler: ‘Kızıl suçlular’

Meloni olayları “utanç verici” olarak nitelerken Savunma Bakanı Guiseppe Crosetto kolluk kuvvetlerinin daha iyi korunması için yasa çıkarılması çağrısında bulundu. Başbakan Yardımcısı Matteo Salvini ise protestocuları sert bir dille eleştirerek onları polise saldıran “kızıl suçlular” olarak niteledi.

Parlamentonun alt kanadı tarafından kabul edilmiş olan yasa tasarısı ise pazartesi günü görüşülmek üzere Senatoya geri döndü.

Tasarıda yer alan hükümler arasında gösteriler sırasında mala zarar verenlere daha ağır cezalar verilmesi, protestolar sırasında suç işlemekle suçlanan ya da hüküm giyenler için şehir yasağı kararlarının uzatılması ve demiryolları, karayolları ya da otoyolları bozan oturma eylemleri düzenleyenlere altı ay ile iki yıl arasında değişen hapis cezaları verilmesi yer alıyor.

Sağcı hükümet kolluk kuvvetlerini dokunulmaz kılmak istiyor

Tasarıda ayrıca kolluk kuvvetlerinin desteklenmesine yönelik önemli tedbirler de yer alıyor.

Bunlar, belirli silah türlerinin ruhsatsız olarak görev dışında taşınmasına izin verilmesinden, görev sırasında yapılan eylemler için 10.000 avroya kadar yasal masrafların karşılanmasına kadar uzanıyor.

Ayrıca görev sırasında bir memura ya da temsilciye bedensel zarar verme suçunu da getiriyor.

Özellikle mafya ve terör mağdurlarını temsil eden dernekler arasında en çok tartışılan hususlardan biri, gizli servislerin yetkilerinin genişletilmesi.

Tasarıya göre ajanlar, terör örgütlerine katılmak ya da bu örgütleri yönetmek de dahil olmak üzere, ulusal güvenlik adına işlendiği takdirde hesap vermek zorunda kalmadan belirli suçları işleyebilecek.

AB ve İtalyan muhalefetinden ‘endişe’ bildirimleri

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Michael O’Flaherty de Senato Başkanı Ignazio La Russa’ya 20 Aralık’ta bir mektup göndererek tasarıyı eleştirdi.

O’Flaherty, tasarının özellikle protestocular, tutuklular, genç çevre aktivistleri ve göçmenler açısından Avrupa insan hakları standartlarıyla uyumsuz olduğu yönündeki endişelerini dile getirdi.

Mektupta, trafiği engelleyen şiddet içermeyen protestolar ya da cezaevlerinde ve göçmen merkezlerinde pasif direniş gibi muğlak bir şekilde tanımlanmış ve ağır hapis cezalarıyla cezalandırılabilecek suçların getirildiği vurgulandı.

O’Flaherty, “Bu hükümler keyfi ve orantısız uygulama riski taşımakta, ifade ve barışçıl toplanma özgürlüğü üzerinde caydırıcı bir etki yaratmaktadır,” uyarısında bulundu.

Muhalefet de şiddeti kınarken Demokrat Parti lideri Elly Schlein olayların siyasileştirilmemesi uyarısında bulundu. Schlein, yaşadıkları trajedinin istismar edilmemesi çağrısında bulunan Ramy’nin ailesi tarafından yapılan açıklamaların önemini vurguladı.

AVRUPA

Ulf Kristersson: İsveç ne savaşta ne de barışta

Yayınlanma

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, ülkesinin ne savaşta ne de barışta olduğunu söylerken, denizaltı kablolarına sabotaj yapıldığından şüphelenildiği bir dönemde artan gözetim çabalarının bir parçası olarak İsveç’in Baltık Denizine ilk kez silahlı kuvvetler göndereceğini açıkladı.

İsveç, NATO’nun kritik altyapıyı ve Rusya’nın “gölge filosunu” izleme çabalarına üç savaş gemisi ve bir gözetleme uçağıyla katkıda bulunacağını açıklarken, ittifak da su altı altyapısına yönelik sabotajlara karşı koruma sağlamaya çalışıyor.

İsveç’in kuzeyindeki Sälen’de düzenlenen üç günlük yıllık Folk och Försvars (halk ve savunma) konferansının açılış gününde konuşan Kristersson, son Baltık denizaltı kablo kopmaları hakkında da yorumda bulunarak “düşmanca niyetin göz ardı edilemeyeceğini” söyledi.

İran’ın İsveçli çetelerin üyelerini suç işlemek için kullandığı iddiasına atıfta bulunan İsveç lider, “İsveç savaşta değil. Fakat barış da yok,” dedi.

Gerçek barışın “özgürlük ve ülkeler arasında ciddi çatışmaların olmamasını” gerektirdiğini kaydeden Kristersson, “Fakat biz ve komşularımız robotlar ve askerlerle değil, bilgisayarlar, para, dezenformasyon ve sabotaj riskiyle gerçekleştirilen hibrid saldırılara maruz kalıyoruz,” dedi ve barış isteyenlerin “savaşa hazırlıklı olmaları” gerektiğini savundu.

Daha sonra düzenlediği basın toplantısında ise Kristersson, İsveç’in Baltık Denizine bir ASC 890 keşif uçağı ve üç savaş gemisi göndereceğini söyledi.

İsveçli lider, “İsveç ilk kez kendi yakın bölgemizde silahlı kuvvetlere katkıda bulunuyor,” dedi.

Geçtiğimiz ay Finlandiya ve Estonya arasındaki bir kabloya zarar verdiğinden şüphelenilen Eagle S gemisiyle ilgili soruşturmaya ilişkin olarak NATO’nun “yardıma hazır” olduğunu ve bir İsveç denizaltı kurtarma gemisinin olay yerinde olduğunu ve bir çapayı kurtardığını söyledi.

Kristersson, “İsveç çok güçlü sebepler olmadan hemen sonuca varmaz ya da kimseyi sabotajla suçlamaz. Çalışmalar devam ediyor ve ulusal güvenlik konseyi sürekli olarak güncelleniyor,” dedi.

Bununla birlikte “saf olmadıklarına” dikkat çeken İsveç Başbakanı, güvenlik durumu ve Baltık Denizinde “zaman zaman garip olayların yaşanmasının” kendilerini “düşmanca bir niyetin göz ardı edilemeyeceğine inanmaya ittiğini” söyledi.

Kristersson, “Bir geminin kazara ve farkına varmadan, 300 metre zincirli bir çapayı 100 kilometreden fazla sürükleyerek hasara yol açabileceğini anlaması için çok az kanıt var,” iddiasında bulundu.

Salı günü Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de Baltık Denizi devlet ve hükümet başkanlarıyla bir araya geleceğini söyleyen İsveç lideri, kimsenin “anlamsız suçlamalarda” bulunmadığını ama herkesin bunu ciddiye aldığını belirtti.

İsveç’in son NATO üyeliğine verilen iç desteğin “İsveç’in değiştiğinin” bir işareti olduğunu da savunan Kristersson, ülkesinin artık “kenarda duran mavi gözlü bir idealist” olmadığını, bunun yerine “olayların merkezinde yer alan bir realist” haline geldiğini söyledi.

Başbakan, İsveç’in NATO’ya GSYİH’nin %2,4’ü oranında katkıda bulunduğunu ve bu rakamın üç yıl içinde %2,6’ya çıkacağını söyledi.

Sivil savunmaya yapılan harcamaların 2030 yılına kadar toplam 37,5 milyar (3,25 milyar avro) İsveç kronuna ulaşması ve yeni bir ulusal siber güvenlik merkezinin inşa edilmesi planlanıyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Alman devleti, Uniper’deki hisselerini tamamen satabilir

Yayınlanma

Alman hükümeti, enerji şirketi Uniper’deki yüzde 99,12 oranındaki hissesini tamamen satmayı değerlendiriyor. Brookfield gibi özel yatırım fonlarına satış yapılabileceği belirtilirken, parlamentonun, Uniper’in temettü ödemelerini yeniden başlatmasına izin verecek bir yasayı onaylaması gerekiyor. Şirket, 2022’de Rusya’dan doğalgaz ithalatının sona ermesiyle büyük finansal kayıplar yaşamıştı.

Alman hükümeti, enerji şirketi Uniper’deki 18,8 milyar dolar değerindeki tüm hisselerini satmayı planlıyor.

2022 yılında şirketin kamulaştırılmasının ardından Alman hükümeti Uniper’in yüzde 99,12’sine sahip oldu. Reuters ajansının haberine göre şu anda, hükümet kısmi hisse satışını veya yaklaşık yüzde 25’lik bir hisse için yeniden bir halka arz düzenlemeyi öncelikli seçenekler olarak değerlendiriyor.

Bununla birlikte, şirketteki tüm hisselerin satışı da olasılıklar arasında bulunuyor.

İki kaynak, teklifin Kanadalı Brookfield yatırım fonuna iletildiğini belirtti. Haberde, “Özel bir yatırım fonuna yapılan bu satış, Avrupa’daki son yılların en büyük satışlarından biri olacak,” ifadeleri yer aldı.

Satış işleminin gerçekleşmesi için, Alman parlamentosunun Uniper’in temettü ödemelerini yeniden başlatmasına olanak tanıyacak bir yasayı kabul etmesi gerekiyor. Şirket, hükümetin sağladığı 13,5 milyar avroluk mali destek programı nedeniyle bu hakkını kaybetmişti.

Uniper, 2022 yılına kadar Almanya’nın Rus gazı ithalatçılarından biriydi. Fakat Batılı ülkeler, Ukrayna’daki savaş nedeniyle Rusya’ya yaptırımlar uyguladı ve bu durum, Uniper’in doğalgaz tedarikinin önce azalmasına, ardından tamamen durmasına yol açtı. Şirket, 2022’nin ilk dokuz ayında 40 milyar avro net zarar açıkladı.

2024 yılının haziran ayında Uniper, Rus Gazprom Eksport ile olan uzun vadeli gaz tedarik sözleşmelerini feshetme kararı aldığını duyurdu. Buna rağmen, şirket, bazı sözleşmelerin hukuki olarak geçerliliğini koruduğunu ve 2030’ların ortalarına kadar sürebileceğini belirtti.

Alman enerji devi Uniper, Rusya ile uzun vadeli doğalgaz tedarik sözleşmelerini feshetti

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya, ‘yurt savunması’ için yeni bir tümen kuracak

Yayınlanma

Alman ordusundan cumartesi günü yapılan açıklamaya göre, Alman Silahlı Kuvvetleri (Bundeswehr) sadece toprak savunmasıyla görevli yeni bir tümen kuracak ve mevcut tüm yedek birlikleri doğrudan ordu komutası altına alacak.

Reuters’ta yer alan habere göre yeniden yapılanma nisan ayında yürürlüğe girecek ve Alman kuvvetlerindeki yaklaşık 180.000 askerin toplam sayısını artırmadan Alman tümenlerinin sayısını dörde çıkaracak.

Alman ordusunda bir tümende yaklaşık 20.000 asker bulunuyor.

Alman haber ajansı dpa’nın haberini doğrulayan bir ordu sözcüsü, “Bölgesel savunma 1 Nisan 2025’ten itibaren ordu komutası altına alınacak,” dedi.

Almanya’nın bu hamlesi, Berlin’in ülkenin kritik altyapısına yönelik “Rus sabotajları” olarak tanımladığı eylemlerin yeni bir zirveye ulaştığı bir dönemde, bölgesel savunmada komuta yapılarını düzene sokacak.

Almanya’nın şu ana kadar NATO’nun bir çatışma durumunda çağırabileceği üç tümen bulunuyor ve bu tümenlerin ana görevi düşmanla ön saflarda karşı karşıya gelerek ittifakı savunmak.

Dördüncü tümen ise limanlar, demiryolları, ikmal ve konuşlanma yolları gibi altyapıların korunması da dahil olmak üzere Almanya’nın iç savunmasından sorumlu olacak.

Diğer NATO müttefiklerinden on binlerce takviye askerin Kuzey Denizi limanlarına ulaştıktan sonra Almanya üzerinden doğuya konuşlandırılması beklenirken, Berlin Moskova ile yaşanacak herhangi bir çatışmada önemli bir lojistik merkez olma rolüne hazırlanıyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English