Bizi Takip Edin

Diplomasi

Putin, Katar Emiri’ni Rusya’ya davet etti

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) zirvesi görüşmelerinde Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad es-Sani’yi Rusya’ya davet etti. Katar Emiri, söz konusu daveti kabul etti.

TASS ajansının haberine göre Putin, Katar Emiri’ne Dünya Kupası’na ev sahipliği yapma hazırlıkları için teşekkür etti ve Rusya’nın spor bakanlıkları arasında bir mutabakat zaptı hazırladığını belirtti.

Putin, “Ukrayna krizi sırasında ve krizle ilgili olarak ortaya çıkan insani meselelerin çözümüne yönelik çabalarınız için size teşekkür etmek istiyorum. Sizin arabuluculuğunuz sayesinde hem Rusya hem de Ukrayna tarafındaki çocukların ailelerine dönmesi mümkün oldu,” ifadelerini kullandı.

Katar Emiri ise iki ülke arasındaki ilişkilerin karşılıklı saygı ve güven üzerine inşa edildiğini vurguladı.

Katar’ın iletişim rolünü yerine getirmeye devam edeceğinin teminatını veren es-Sani, Rus ve Ukraynalı çocukların ailelerine iadesi konusunda gösterilen güven için de teşekkür etti.

Katar Emiri, ülkesinin Rusya ekonomisine yaptığı yatırımların hacminin yaklaşık 13 milyar dolar olduğunu ve bu rakamı artırmayı hedeflediklerini belirtti.

ŞİÖ zirvesi 3 ve 4 Temmuz tarihlerinde Astana’da gerçekleşiyor. Kazakistan, Temmuz 2023’ten bu yana örgütün dönem başkanlığını yürütüyor.

Zirveye Kazakistan, Hindistan, İran, Çin, Kırgızistan, Pakistan, Rusya, Tacikistan, Özbekistan, Belarus, Moğolistan, Azerbaycan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye ve Türkmenistan liderlerinin yanı sıra ŞİÖ Genel Sekreteri Zhang Ming ve BM Genel Sekreteri António Guterres de katılıyor.

Diplomasi

Trump’ın Ukrayna elçisi Kellogg, Lukaşenko ile bir araya gelecek

Yayınlanma

Trump yönetiminden üst düzey bir yetkili olan Ukrayna Özel Temsilcisi Keith Kellogg’un, önümüzdeki günlerde Belarus’a giderek Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko ile görüşmesi planlanıyor.

Reuters ajansına konuşan konu hakkında bilgi sahibi dört kaynağa göre, Trump yönetiminin Ukrayna Özel Temsilcisi olan Keith Kellogg, önümüzdeki günlerde Belarus’a giderek Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko ile görüşmeyi planlıyor.

Ukrayna ve Rusya arasındaki ateşkes görüşmelerinin durma noktasına geldiği bir dönemde gerçekleşmesi planlanan bu ziyaret, gerçekleşirse, yıllardır Minsk’e yapılan en üst düzey Amerikalı yetkili ziyareti olacak.

Görüşmenin gündemi belirsiz

Görüşmenin kesin gündemi belirsizliğini korurken, isminin gizli kalmasını isteyen iki kaynak, Kellogg’un özel çevresinde bu geziyi, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşı sona erdirmeyi amaçlayan barış görüşmelerini yeniden başlatmaya yardımcı olabilecek bir adım olarak nitelendirdiğini belirtti.

Bu tür gezilerin planlamasının dikkatli müzakereler gerektirdiği ve son anda iptal edilebileceği veya değiştirilebileceği de ifade edildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı ve Belarus’un Washington’daki büyükelçiliği konuyla ilgili yorum yapmadı.

Trump ve Biden yönetimlerinin farklı yaklaşımları

Trump’ın ilk döneminde, 2020 yılında, o zamanki Dışişleri Bakanı Mike Pompeo Belarus’u ziyaret etmişti. Bu ziyaret, 20 yılı aşkın bir süredir ülkeye yapılan en üst düzey ABD ziyaretiydi.

Ziyaret, Minsk ve Moskova arasındaki ilişkilerin en düşük seviyede olduğu bir zamanda, ilk Trump yönetiminin Belarus ile ilişkileri geliştirme hamlesinin bir parçasıydı.

Ancak Trump’ın halefi Demokrat Başkan Joe Biden,2020 Belarus seçimlerinden sonra rotayı değiştirdi. ABD, 2022’de ülkenin Ukrayna’ya askeri müdahalesinde Rusya’yı destekleyeceği iddiasıyla büyükelçiliğindeki faaliyetlerini askıya almıştı.

Belarus, Rusya ile ortak ‘Batı-2025’ tatbikatını sınırdan iç bölgelere kaydırıyor

Washington’ın Minsk’i yanına çekme çabası

Trump’ın ikinci döneminde ise yönetimin, Belarus ile işleyen bir ilişki kurma çabalarını yenilediği görülüyor.

Bir Amerikalı yetkili, Reuters‘a yaptığı açıklamada, Trump yönetiminin, marjinal de olsa Minsk’i Moskova’nın etki alanından çıkarıp Washington’ın yörüngesine çekmenin yollarını kendi içinde tartıştığını söyledi.

Şubat ayında New York Times tarafından, Dışişleri Bakan Yardımcısı Christopher Smith ve diğer iki Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin üç siyasi mahkumu almak için Belarus’a gittiği o dönemde bildirilmişti.

Habere göre Smith, bu geziyi özel olarak, ABD yaptırımlarının hafifletilmesi karşılığında çok sayıda siyasi mahkumun serbest bırakılmasını sağlayacak olası bir anlaşmanın ilk adımı olarak tanımlamıştı.

Ayrı bir üst düzey ABD’li yetkili ise Belarus’un 30 Nisan’da ABD vatandaşı olan 47 yaşındaki Youras Ziankovich’i serbest bırakmasını, Lukaşenko’nun Washington ile ilişkileri geliştirmek istediğinin bir işareti olarak göstermişti.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

ABD, Ankara ile Atina’yı müzakereye hazırlıyor

Yayınlanma

Yunanistan ve Türkiye’yi müzakere masasına oturtmayı amaçlayan bir ABD girişimi kapalı kapılar ardında tartışılıyor.

Kathimerini’nin elde ettiği özel bilgilere göre, önerilen plan henüz ön aşamada.

Planın uygulanmasına, ABD’nin yeni Yunanistan Büyükelçisi Kimberly Guilfoyle’un atanmasının onaylanmasının ve Atina’ya varmasının ardından başlanması bekleniyor.

Girişimin temel unsurları, ABD Başkanı Donald Trump’ın özel görevler için gönderdiği temsilci Richard Grenell tarafından Washington’daki muhataplara ana hatlarıyla aktarıldı, fakat Grenell planın uygulanmasına ilişkin ayrıntılara girmedi.

Kathimerini’nin kaynaklarına göre, Grenell planı ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Tom Barrack ve Guilfoyle ile de görüştü.

Barrack ve Guilfoyle’un, gerilimin nispeten azaldığı mevcut ortamı Atina ile Ankara arasında “daha yapılandırılmış” bir diyalog olasılığını keşfetmek için bir fırsat olarak değerlendirerek, fikre prensipte olumlu yanıt verdikleri belirtiliyor.

Aynı kaynaklara göre, her iki diplomat da, böyle bir gelişmenin nihayetinde gerçekleşmesi halinde somut sonuçlar doğurabileceğini ve iki ülke arasındaki gerilimin azalmasıyla daha istikrarlı bir ortama katkıda bulunabileceğini düşünüyor.

Potansiyel görüşmelerin tam kapsamı henüz belirlenmemiş olsa da, ilk düşüncelerin deniz bölgeleri konusunda uluslararası tahkime yol açabilecek bir sürecin başlatılmasını içerdiği bildiriliyor.

Ankara’nın plan hakkında resmi olarak bilgilendirilip bilgilendirilmediği ve bilgilendirildiyse ne ölçüde bilgilendirildiği şu anda net değil. Fakat Büyükelçi Barrack’ın plan hakkında bilgi sahibi olduğu bildirildiğinden, Türk tarafının da bilgilendirilmiş olduğunu varsaymak makul.

Kathimerini’ye göre ayrıca, Büyükelçi Barrack’ın göreve geldiğinden bu yana, özellikle Türkiye’nin çıkarlarını ilerletme konusunda gösterdiği diplomatik faaliyetler göz önüne alındığında, bu tür bir girişime dahil olması, Ankara’nın lehine dengeleri değiştirebilir ve bu da Yunanistan’ın pozisyonu için oldukça sorunlu bir durum yaratabilir.

Trump’ın ilk döneminde ulusal istihbarat direktörü vekili ve ABD’nin Almanya büyükelçisi olarak görev yapan Grenell’in, nihayetinde Marco Rubio’ya verilen dışişleri bakanlığı görevine talip olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Grenell’in, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile güçlü kişisel ilişkileri olduğu biliniyor. Kathimerini’ye göre Grenell-Fidan-Barrack üçgeni, şüphesiz güçlü bir “etki ekseni” oluşturuyor.

Kathimerini’ye konuşan kaynaklara göre, önerilen girişim, Başkan Trump’a yakın yetkililer tarafından, uzun süredir devam eden anlaşmazlıkların çözümünde ABD’nin daha aktif bir rol oynamasını ve daha çok kişisel ilişkilere ve perde arkası diplomasiye dayanan yeni bir Amerikan arabuluculuk modelini ilerletmeyi amaçlayan daha geniş çaplı bir çabanın parçası.

Bilgiye göre, girişim Kongrenin dikkatine sunulmadı ve Barrack veya Guilfoyle’un onay süreçleri sırasında ne kamuoyuna ne de kapalı kapılar ardında gündeme getirildi.

Dahası, Atina’ya da herhangi bir brifing verilmedi; bu durumun nedeni ise şu anda Yunanistan’da ABD büyükelçisinin bulunmaması olarak gösteriliyor.

Kathimerini’ye göre, Başkanın görüşünün belirleyici ve tek önemli olduğu, dış politikanın giderek kişisel bağlantılarla şekillendiği bugünün Washington’unda, Guilfoyle’un henüz görevine başlamamış olması Yunanistan için hiç de iyi bir haber değil.

Kaynaklara göre, Senato’daki duruşmasının takvimini belirlemek için gerekli bürokratik işlemler henüz tamamlanmadığı için Guilfoyle’un sonbahardan önce göreve başlaması olası görünmüyor.

Bu işlemler, adayın dürüstlüğünü, etik standartlarını ve genel uygunluğunu değerlendirmek için sabıka kaydı, mali beyanlar ve kredi geçmişinin incelenmesini içeren kapsamlı bir güvenlik soruşturmasını da içeriyor. Bu süreç, istisnasız tüm adaylar için geçerli.

Guilfoyle’dan önce, şu anda Avrupa işlerinden sorumlu müsteşar yardımcısı olan Joshua Huck’ın haziran ayı sonunda Yunanistan’a giderek misyon başkan yardımcısı görevini üstlenmesi ve böylece ABD Büyükelçiliğinin ikinci sıradaki yetkilisi olması bekleniyor.

Huck, Yunanistan ve genel olarak daha geniş bölge hakkında güçlü bir anlayışa ve derin bilgiye sahip, son derece deneyimli bir diplomat.

Huck’ın gelişi Yunanistan için son derece olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmekle birlikte, Dışişleri Bakanlığında önemli bir pozisyon boş kalacak.

Kathimerini’ye göre Avrupa işlerinden sorumlu müsteşar yardımcısının da yokluğu ile birleştiğinde, bu durum şimdilik Yunanistan ile ilgili konuların tutarlı ve ayrıntılı bir şekilde izlenmesi ve tanıtılması konusunda önemli bir boşluk yaratıyor.

Dışişleri Bakanlığındaki bu geçiş dönemi göz önüne alındığında, Yunanistan ve Türkiye’ye yönelik girişimin ön görüşmeleri bile, girişimin sağlam ve faydalı bir şekilde uygulanması bir yana, kapsamlı ve etkili bir şekilde değerlendirilmesini engelleyecek koşullar yaratıyor.

Ayrıca, bu girişimi ilerletme çabalarının, Yunan-Amerikan lobisinin güçlü tepkilerine yol açması bekleniyor ve ABD yönetimi, ara seçimler öncesinde bu tepkileri dikkate alacak gibi görünüyor.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Trump, Rusya’ya baskı stratejileri geliştiren ekibi lağvetti

Yayınlanma

ABD Başkanı Trump yönetiminin, Ukrayna’da barış sürecini hızlandırmak amacıyla Rusya’ya yönelik baskı stratejileri geliştirmek için kurulan kurumlar arası bir çalışma grubunu lağvettiği bildirildi. Üst düzey yetkililere göre, Trump’ın Moskova ile gerilimi artırmak istememesi nedeniyle grubun faaliyetleri durduruldu.

ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin, Ukrayna’da barış sürecini hızlandırmak amacıyla Rusya’ya yönelik baskı stratejileri geliştirmek için kurulan kurumlar arası bir çalışma grubunun faaliyetlerini durdurduğu ortaya çıktı.

Reuters ajansına konuşan ve isimlerinin açıklanmasını istemeyen üç Amerikalı yetkili, grubun lağvedilme kararının üç hafta önce alındığını doğruladı.

Yetkililerin aktardığına göre, ilkbaharda oluşturulan grubun faaliyetleri, Trump’ın Moskova ile daha fazla çatışmayı desteklemediğinin anlaşılması üzerine mayıs ayında yavaşlamaya başladı.

Grubun tamamen lağvedilmesi kararı ise Ulusal Güvenlik Konseyi’nde yapılan ve Rusya ile Ukrayna konularında uzman kilit isimlerin görevden alınmasıyla sonuçlanan kapsamlı personel değişikliklerinin ardından geldi.

Kaynaklardan biri durumu, “Başkan tarafından bir ilgi olmadığı için her şey durdu. Aksine, baskıyı artırmak yerine azaltmak istiyordu,” sözleriyle açıkladı.

Avrupalı müttefiklerde ‘endişe’ yaratabilir

Reuters‘ın haberine göre, bu karar, özellikle yaklaşan NATO zirvesi öncesinde ABD’nin Avrupalı müttefikleri arasında endişe yaratabilir.

Trump, daha önce birçok kez Rusya’ya yönelik uzlaşmacı bir ton benimsemiş ve dün yaptığı bir açıklamada Moskova’nın G8’den çıkarılmasını bir “hata” olarak nitelendirmişti.

Lağvedilen grup, Rusya üzerinde etki yaratmak için çeşitli seçenekleri değerlendiriyordu. Bu seçenekler arasında Moskova’nın Doğu Avrupa ve Asya ülkeleriyle ticaretini kısıtlamaya yönelik ekonomik tedbirler ve olası gizli operasyonlar da bulunuyordu.

Tartışılan konulardan birinin de Kazakistan üzerinde baskı kurulması olduğu belirtildi.

ABD’den Rusya’ya: Yaptırım tehditlerini ciddiye alın

Cumhuriyetçilerden yaptırım çağrıları sürüyor

Öte yandan, yönetim içindeki bu gelişmeye rağmen bazı Cumhuriyetçiler Rusya’ya karşı daha sert bir tutum sergilenmesi çağrısında bulunmaya devam ediyor.

Senatör Lindsey Graham, nisan ayında Rusya’nın ortaklarına ikincil yaptırımlar uygulanmasını ve Rus kaynaklarını satın alan ülkelere yüzde 500 gümrük vergisi getirilmesini öngören bir yasa tasarısı sunmuştu.

Ancak The Wall Street Journal‘ın 6 Haziran tarihli haberine göre, Trump yönetimi Senatör Graham’ı bu yasa tasarısını önemli ölçüde yumuşatması için ikna etmeye çalışıyor.

Başkan Trump’ın kendisi de diğer ülkelere yönelik kısıtlayıcı tedbirlerin ABD için ciddi maliyetler doğurduğunu ifade etmişti.

Trump, Rusya yaptırımlarını hafifletmek için senatörlerle pazarlık yapıyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English