Bizi Takip Edin

Diplomasi

Rusya ile Batı arasındaki mahkûm takasının ardından Ukrayna temkinli

Yayınlanma

Washington Post gazetesi, Ukrayna’nın Rusya ile Batılı ülkeler arasında gerçekleşen mahkum takasının ‘tarafların anlaşabileceğini’ gösterdiği ve bunun Moskova ile uzlaşma yönünde baskıyı beraberinde getirmesinden endişe duyduğunu yazdı.

Gazeteye yer alan makaleye göre Ukrayna, dokuz ülkenin katıldığı mahkum takası sürecine doğrudan dahil olmadı.

Makalede, Ukraynalıların, ülkelerinin yurt dışından gelen silah ve parayla ayakta durduğunun ve bu yardımın kesilmesi halinde ülkenin ‘başının büyük belaya gireceğinin’ farkında olduğuna işaret edildi.

Makalede, “Dolayısıyla, Moskova ile Washington arasında aylarca süren özenli ve karmaşık diplomatik müzakerelerin sonucu olan mahkum anlaşması haberi bazı Ukraynalıları temkinli hale getirdi,” ifadelerine yer verildi.

Kiev yönetiminin uzlaşmaya zorlanmaktan endişe etmek için iyi gerekçeleri olduğuna işaret eden gazete daha önce Fransa ve Almanya liderleri Francois Hollande ve Angela Merkel’in Ukrayna’yı imzalamaya ‘zorladığı’ ‘elverişsiz’ Minsk anlaşmalarını anımsattı.

Aynı zamanda gazeteye konuşan ismi belirtilmeyen yetkililerden biri, takasa dahil olan Batılıların Ukrayna’ya destek konusunda herhangi bir taviz vermesinden duyulan korkuya dikkat çekti.

Yetkili, “Müzakereler her zaman olur, en kötü anlarda bile. Ve Tanrı’ya şükür gerçekleşiyorlar. Eğer bu gerçekleşmeseydi ve hükümetler sadece nükleer silah kullanmaya geçseydi daha kötü olurdu,” değerlendirmesini yaptı.

Geçen hafta Rusya, ABD Almanya ve Belarus arasında Sovyetler Birliği döneminden bu yana en büyük mahkum takası Ankara’da gerçekleşti.

Rusya, beş Alman vatandaşı, yedi Rus, üç ABD vatandaşı ve bir yeşil kart sahibi olmak üzere 16 kişiyi serbest bıraktı. Takasın bir parçası olarak sekiz vatandaş Rusya’ya iade edildi.

Diplomasi

UAEA: İran’ın nükleer tesislerinde radyasyon seviyesinde artış yok

Yayınlanma

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), ABD’nin İran’daki üç nükleer tesise yönelik saldırısının ardından bölgede radyasyon seviyelerinde herhangi bir artış tespit edilmediğini duyurdu. İranlı yetkililer de tesislerin altyapısının güvende olduğunu ve radyasyon sızıntısı olmadığını açıkladı.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), bugün yaptığı açıklamada, ABD’nin İran’daki üç nükleer tesise yönelik saldırılarının ardından radyasyon seviyelerinde herhangi bir artış gözlemlenmediğini bildirdi.

İranlı yetkililer de tesislerde sızıntı olmadığını ve altyapının güvende olduğunu belirtti.

ABD uçakları, pazar günü şafak vaktinde İran’ın Fordo, Natanz ve İsfahan’daki nükleer tesislerini hedef alan bir saldırı gerçekleştirmişti.

UAEA, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı paylaşımda, “İran’daki Fordo dahil üç nükleer tesise yönelik saldırıların ardından, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, şu ana kadar tesis dışında radyasyon seviyelerinde herhangi bir artış bildirilmediğini teyit etmektedir,” ifadelerini kullandı.

Ajans, daha fazla bilgi elde edildiğinde İran’daki duruma ilişkin ek değerlendirmeler sunacağını da ekledi.

İran: Tesisler güvende, sızıntı yok

ABD saldırılarına ilk resmi tepki İranlı yetkililerden geldi. Sabah saatlerinde yapılan açıklamada, saldırıdan etkilenen tesislerde herhangi bir radyasyon sızıntısı veya çevredeki halk için bir tehdit kaydedilmediği vurgulandı.

Açıklamada ayrıca, nükleer tesislerin altyapısının güvende olduğu ifade edildi.

İran Atom Enerjisi Kurumu da derhal gerekli incelemelerin yapıldığını ve “ABD’nin nükleer tesislere yönelik saldırıları sonucunda herhangi bir kirliliğe dair bir belirti olmadığını” duyurdu.

ABD’nin İran saldırısına Kongre’den ortak tepki: ‘Anayasaya aykırı’

Okumaya Devam Et

Diplomasi

ABD’nin İran saldırısı sonra ülkelerden ‘diplomasi’ çağrıları geldi

Yayınlanma

ABD’nin İran saldırısı, İsrail’in Tahran ile savaşının daha geniş bir bölgesel çatışmaya dönüşebileceği korkularını körükledi ve diğer ülkeler pazar günü diplomasi çağrıları ve uyarıcı açıklamalarla tepki göstermeye başladı.

ABD Başkanı Donald Trump perşembe günü, İran’a müdahale edip etmeyeceğine iki hafta içinde karar vereceğini söylemişti. Washington, pazar günü erken saatlerdeki saldırısıyla İsrail’in kampanyasına dahil oldu.

Saldırının ne kadar hasara yol açtığı henüz belli değil, ancak İranlı yetkililer “önemli bir hasar” olmadığını söyledi. Tahran daha önce ABD’nin İsrail’in saldırısına katılması halinde misilleme yapacağına söz vermişti.

İran ABD saldırısının ardından İsrail’e füze gönderdi. 10 füzenin isabet ettiği ve ciddi hasara yol açtığı kaydedildi.

İşte dünya çapında ABD’nin İran saldırısı sonrası hükümetlerin ve yetkililerin ilk tepkileri.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, ABD’nin güç kullanmasından “ciddi şekilde endişe duyduğunu” söyledi.

“Bugün Amerika Birleşik Devletleri’nin İran’a karşı güç kullanmasından derin endişe duyuyorum. Bu, zaten gergin bir bölgede tehlikeli bir tırmanış ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan bir tehdittir. Bu çatışmanın hızla kontrolden çıkma riski artmaktadır ve bu da siviller, bölge ve dünya için felaketle sonuçlanabilir. Üye devletlere, gerilimi azaltma ve BM Şartı ve diğer uluslararası hukuk kuralları kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirme çağrısında bulunuyorum. Bu tehlikeli saatlerde, kaos sarmalının önlenmesi hayati önem taşımaktadır. Askeri bir çözüm yoktur. İlerlememizin tek yolu diplomasi. Tek umudumuz barış.”

MEKSİKA

Meksika Dışişleri Bakanlığı X hesabı:

“Bakanlık, Orta Doğu çatışmasına taraf olanlar arasında barış için diplomatik diyalog çağrısında bulunuyor. Dış politika anayasal ilkelerimiz ve ülkemizin barışçıl inancı doğrultusunda, bölgedeki gerginliğin azaltılması çağrımızı yineliyoruz. Bölge ülkeleri arasında barış içinde bir arada yaşamanın yeniden tesis edilmesi en yüksek önceliktir.”

VENEZUELA

Venezuela Dışişleri Bakanı Yvan Gil Pinto, Telegram’da:

“Venezuela, ABD’nin İran’a yönelik askeri saldırısını kınamakta ve düşmanlıkların derhal durdurulmasını talep etmektedir. Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti, İsrail Devleti’nin talebi üzerine ABD ordusu tarafından İran İslam Cumhuriyeti’nin Fordo, Natanz ve İsfahan kompleksleri dahil olmak üzere nükleer tesislerine yönelik gerçekleştirilen bombardımanı kesin ve kategorik olarak kınamaktadır.”

KÜBA

Küba Cumhurbaşkanı Miguel Diaz-Canel, X’te:

“ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine yönelik bombardımanını, Orta Doğu’daki çatışmanın tehlikeli bir şekilde tırmanmasına yol açan bir eylem olarak şiddetle kınıyoruz. Bu saldırı, BM Şartı ve uluslararası hukuku ciddi şekilde ihlal etmekte ve insanlığı geri dönüşü olmayan bir krize sürüklemektedir.”

YENİ ZELANDA

Yeni Zelanda Dışişleri Bakanı Winston Peters, “tüm tarafları müzakerelere dönmeye” çağırdı.

Peters, pazar günü gazetecilere Yeni Zelanda’nın Başkan Trump’ın eylemlerini destekleyip desteklemediğini söylemedi ve olayların henüz yeni olduğunu belirtti.

Üç kez dışişleri bakanlığı görevini yürüten Peters, krizin “şimdiye kadar karşılaştığı en ciddi kriz” olduğunu ve “daha fazla tırmanmanın önlenmesinin kritik önem taşıdığını” söyledi.

“Başkan Trump’ın İran’daki nükleer tesislere yönelik ABD saldırılarını duyurması da dahil olmak üzere, son 24 saatte yaşanan gelişmeleri takip ediyoruz. Orta Doğu’da devam eden askeri eylemler son derece endişe vericidir ve daha fazla tırmanmanın önlenmesi hayati önem taşımaktadır. Yeni Zelanda, diplomasiye yönelik çabaları güçlü bir şekilde desteklemektedir. Tüm tarafları müzakerelere dönmeye çağırıyoruz. Diplomasi, askeri eylemlerden daha kalıcı bir çözüm sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.

ÇİN

Çin devlet medyasında yer alan kısa bir yorumda, ABD’nin “Irak’ta yaptığı hatayı İran’da tekrar edip etmediği” soruldu.

Devlet televizyonunun yabancı dil kanalı CGTN’nin çevrimiçi haberinde, ABD’nin saldırılarının tehlikeli bir dönüm noktası olduğu belirtildi.

Haberde, 2003’teki ABD’nin Irak işgaline atıfta bulunularak, “Tarih, Orta Doğu’daki askeri müdahalelerin genellikle uzun süreli çatışmalar ve bölgesel istikrarsızlık gibi istenmeyen sonuçlar doğurduğunu defalarca göstermiştir” denildi.

Haberde, askeri çatışmadan çok diyaloğa öncelik veren ölçülü ve diplomatik bir yaklaşımın Orta Doğu’da istikrar için en iyi umut olduğunu belirtildi.

JAPONYA

Japonya’nın NHK televizyonuna göre, Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba’nın pazar öğleden sonra önemli bakanlarla bir toplantı düzenleyerek ABD saldırısının etkilerini görüşmesi bekleniyor.

Japonya’nın en yüksek tirajlı gazetesi Yomiuri, saldırıyla ilgili Tokyo’da ek baskı dağıtıyor.

GÜNEY KORE

Güney Kore cumhurbaşkanlığı ofisi, ABD saldırılarının güvenlik ve ekonomiye etkileri ile Güney Kore’nin olası tepkilerini görüşmek üzere pazar günü acil toplantı düzenleyeceğini açıkladı.

AVUSTRALYA

Cuma günü Tahran’daki büyükelçiliğini kapatarak personelini tahliye eden Avustralya, çatışmanın diplomatik yolla sona erdirilmesi için baskı yaptı.

Bir hükümet yetkilisi yazılı açıklamasında, “İran’ın nükleer ve balistik füze programının uluslararası barış ve güvenliğe tehdit oluşturduğunu açıkça belirtmiştik. ABD başkanının şimdi barış zamanı olduğu yönündeki açıklamasını not ediyoruz” dedi.

“Bölgedeki güvenlik durumu son derece istikrarsız. Gerginliğin azaltılması, diyalog ve diplomasi çağrımızı sürdürüyoruz.”

SUUDİ ARABİSTAN

Suudi düzenleyici makamlar, ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırılarının ardından Körfez bölgesinde “radyoaktif etki tespit edilmediğini” açıkladı.

Suudi Arabistan Nükleer ve Radyolojik Düzenleme Komisyonu, X’te yayınladığı bir açıklamada, “ABD’nin İran’ın nükleer tesislerini hedef alan askeri saldırıları sonucunda, Krallık ve Arap Körfezi ülkelerinin çevresinde radyoaktif etki tespit edilmedi” dedi.

ABD, İran’daki nükleer tesisleri bombaladı, İran misilleme başlattı, İsrail’de sirenler çalıyor

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Yeni Zelanda Başbakanı Luxon, Çin ziyaretinde Xi Jinping ile ticaret ve güvenlik konularını görüştü

Yayınlanma

Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, cuma günü Pekin’de bir araya geldi. Luxon’un ofisinden yapılan açıklamada, iki liderin, Güney Pasifik’teki zorlukları ve ikili ilişkileri yönetmek için görüştüğü belirtildi.

Luxon, “Devlet Başkanı Xi ile görüşmem, bu önemli ilişkinin derinliğini ve genişliğini değerlendirmek ve ikili bağlarımızı yeniden teyit etmek için değerli bir fırsat oldu” dedi. Başbakan, “uluslararası kurallara dayalı sistem”i vurguladı ve Çin’i “küresel sorunların çözümüne yardımcı olma” konusunda “önemli bir rol” oynamaya çağırdı.

“Güçlü ve yenilikçi ekonomik ilişkilerimizin nasıl geniş bir alana yayıldığını özetledim” dedi. “Ticaret ve ekonomi bağlarımız birbirini tamamlayıcı nitelikte ve her iki ülkenin refahına katkıda bulunuyor. Bu bağlar, Yeni Zelanda’nın ekonomisini büyütme hedefini de doğrudan destekliyor” ifadelerini kullandı.

Çin’in Xinhua haber ajansı, Xi’nin ülkesinin ve Yeni Zelanda’nın “birbirlerine saygı duymaları, farklılıkları kabul ederken ortak noktalar aramaları ve iki ülke arasındaki farklılıkları ve anlaşmazlıkları doğru bir şekilde görmeleri ve ele almaları” gerektiğini söylediğini aktardı.

Yeni Zelanda Başbakanı Luxon, Kasım 2023’te liderlik görevini üstlendiğinden bu yana ilk kez Çin’e üç günlük ziyarette bulunuyor. İki gününü Şanghay’da geçiren Luxon, Yeni Zelanda ve Çinli şirketler arasında 871 milyon Yeni Zelanda doları (520 milyon ABD doları) değerinde ticari anlaşmaların imzalanmasını denetledi. Ziyareti sırasında, Yeni Zelanda’yı Çinli turistler ve öğrenciler için bir destinasyon olarak tanıttı.

Luxon’un Çin ziyareti, Yeni Zelanda’nın Güney Pasifik’teki çıkarlarını, Pekin’in bölgede artan iddialı etksiyle tehlikede hissettiği bir bir dönemde gerçekleşti.

Yeni Zelanda Çağdaş Çin Araştırma Merkezi direktörü Jason Young, Wellington ve Pekin arasındaki canlı ticarete dikkat çekerek, mart ayında sona eren mali yılda Yeni Zelanda’nın 21,5 milyar Yeni Zelanda doları değerindeki ihracatının %20’sinin Çin’e yapıldığını belirtti. Nikkei Asia’ya konuşan Young, “Yeni Zelanda’nın çıkarlarına uygun ekonomik işbirliği alanları olduğu açıktır ve Yeni Zelanda hükümeti bunları güçlendirmeye ve olumlu ilişkileri sürdürmeye çalışmaktadır” dedi.

Aynı zamanda, Yeni Zelanda’nın başlıca ortağı olan ve yakın bağları bulunan Pasifik ada ülkesi Cook Adaları ile Çin’in ilişkisinin derinleşmesi Yeni Zelanda’yı tedirgin ediyor. Luxon’un ofisinden cuma günü yapılan açıklamada Cook Adaları veya Çin’in Pasifik’teki faaliyetleri hakkında herhangi bir yorum yer almadı, ancak Luxon, Xi ile “Hint-Pasifik bölgesinde istikrarın ve gerilimin azaltılmasının gerekliliğini” görüştüğünü söyledi.

27.000 kişinin yaşadığı Cook Adaları, Yeni Zelanda ile “serbest birlik” anlaşması imzalamıştır Bu anlaşma kapsamında Yeni Zelanda, küçük Polinezya takımadalarına mali, savunma ve dışişleri desteği sağlamakta. Ayrıca Cook Adaları sakinleri Yeni Zelanda pasaportuna sahip.

Wellington ve Avarua hükümetleri ayrıca savunma ve ulusal güvenlik konularında “işbirliği ve yardımlaşma” ve “her iki tarafı veya birini etkileyebilecek her türlü risk” konusunda birbirlerine danışma yükümlülüğü altındadır.

Şubat ayında Cook Adaları, Wellington’u şaşırtarak Çin ile beş yıllık Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması’nın yanı sıra ekonomik işbirliği ve derin deniz maden arama ile ilgili diğer anlaşmalar imzaladı.

Yeni Zelanda Dışişleri Bakanı Winston Peters şubat ayında, Cook Adaları’nın “Yeni Zelanda’nın çıkarlarıyla önemli ölçüde çelişen” politikalar izlememesinin beklendiğini söyledi.

Perşembe günü Wellington, bu ayın başlarında Cook Adaları’na mali yıl için 18,2 milyon Yeni Zelanda doları tutarındaki kalkınma yardımını askıya aldığını doğruladı.

Peters’ın sözcüsü Nikkei’ye verdiği demeçte, ödemelerin “Cook Adaları ve Çin arasında imzalanan anlaşmalar ve bu anlaşmalar hakkında Yeni Zelanda ile istişare yapılmaması” nedeniyle “güven ve anlamlı katılım”ın yetersizliği nedeniyle askıya alındığını ve ilişkilerin onarılması ve güvenin yeniden tesis edilmesi için somut adımlar atıldığında yeniden başlayacağını söyledi.

ABD geri çekilirken Çin, Pasifik Adaları ülkelerine pazarlarını açma sözü verdi

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English