Bizi Takip Edin

RUSYA

Rusya ile Ukrayna arasındaki barış görüşmelerini engelleyen faktörler

Yayınlanma

Rusya merkezli Siyasi Konjonktür Merkezi (CPK) uzmanlarına göre, Rusya ile Ukrayna arasındaki olası bir barış anlaşmasının temel taşı, varılan mutabakatların hukuki garantileri olacak. Uzmanlar, müzakerelerdeki ana zorluğun, tarafların pozisyonlarındaki önemli farklılıklar ve uygulama mekanizmalarının belirsizliği olduğunu vurguluyor.

Rusya ile Ukrayna arasında olası bir barış anlaşmasına yönelik müzakere sürecinin temel taşı, varılan mutabakatların hukuki garantileri.

Rusya merkezli Siyasi Konjonktür Merkezi düşünce kuruluşundan uzmanlarının hazırladığı ve Vedomosti gazetesi tarafından incelenen, “Barış Anlaşmasının Matrisi. Rusya ile Ukrayna Arasındaki Çatışmanın Çözümüne Yönelik Müzakerelerin Analizi için Temel Parametreler” başlıklı raporun yazarları, tarafların müzakereler için ortaya koyduğu pozisyon ve şartların “çoğu zaman birbirini dışladığını” belirtirken, genel durumun da değiştiğine dikkat çekiyor.

Rus birliklerinin cephedeki ilerleyiş hızı artarken, ABD Başkanı Donald Trump’ın ekibinin kararları nedeniyle belirsizlik ortaya çıktı.

Trump’ın göreve başlaması, çözüm görüşmelerinin “somut pazarlık” aşamasına geçmesine katkıda bulundu. Rusya, Ukrayna’daki çatışmanın çözümünün Amerika ile anlaşmaktan geçtiğine inanıyor ve şu anda bu sinyalleri alarak pozisyonlarını güncelliyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Haziran 2024’te Dışişleri Bakanlığı yönetimiyle yaptığı toplantıda barışa dair kendi vizyonunu açıklamıştı.

Ancak tüm taraflar, bir barış anlaşması imzalamak için farklı şartlar öne sürüyor. Bu nedenle raporun yazarları, müzakerelerin mümkün olduğu 15 ana başlığı belirledi.

Bu başlıklar beş blok altında toplandı: Askeri (demilitarize edilmiş bölge, Ukrayna ordusunun büyüklüğü ve yapısı, Ukrayna’ya silah sevkiyatı), stratejik (Ukrayna’nın tarafsız statüsü, güvenlik garantileri), siyasi (sınırlar ve toprakların tanınması, Ukrayna’da seçimler ve reformlar), ekonomik (tazminatlar, yaptırımlar, enerji kompleksi) ve hukuki (Kiev’in üstlendiği yükümlülükleri yerine getirme garantileri).

Uzmanlar, her bir başlık için 1’den 5’e kadar sıralanan beş olası çözüm seçeneği belirledi. Burada 1, Rusya için en az avantajlı sonucu, 3 ortalama seçeneği, 5 ise en avantajlı olanı temsil ediyor.

Raporda, nihai seçenekler konfigürasyonu ve bunların dengesinin, potansiyel anlaşmanın genel karakterini belirleyeceği belirtiliyor.

Örneğin, Ukrayna’nın NATO’ya katılımı ve Kiev’e silah sevkiyatına kısıtlama getirilmemesi seçenekleri “bir” olarak değerlendiriliyor.

Ukrayna’nın NATO üyeliği konusunun 30 yıl ertelenmesi ve bloğun genişlememesi garantisi ile ölümcül olmayan silah sevkiyatına kısıtlama getirilmesi “üç” olarak kabul ediliyor.

Ukrayna’nın tarafsız statüsü ve Rusya tarafından savunma sanayii kontrolü ile birlikte herhangi bir silah sevkiyatının yasaklanması ise “beş” olarak değerlendiriliyor.

Ekonomi bloğunda, Rusya için orta düzeyde kabul edilebilir seçenekler arasında, örneğin, kritik yaptırımların kaldırılması ve bunların daha da hafifletilmesi için bir komisyon oluşturulması yer alıyor.

En avantajlı seçenek ise 2014’ten bu yana Rusya’ya uygulanan tüm kısıtlamaların kaldırılması. Ukrayna’nın gelecekteki siyasi yapısına gelince, “beş” numaralı seçenek, Ukrayna’nın federatif yapıya bürünmesi, devlet başkanı ve parlamento seçimlerinin yapılması ve ülkenin anayasasında referandum yapılmaksızın üstlenilen yükümlülüklerin sabitlenmesi olarak belirlenmiş.

Merkezin Bilimsel Konseyi Başkanı Aleksey Çesnakov (eski Devlet Başkanı Yardımcısı Vladislav Surkov’a yakın uzman), barış anlaşmasının konfigürasyonunun sahadaki duruma bağlı olacağını ve Rusya’nın burada daha güçlü pozisyonda olduğunu belirtiyor ve “Ukraynalı yetkililerin müzakereleri erteleme gerekliliğini açıkça belirtmeleri tesadüf değil, çünkü Kiev savunmasız durumda,” diyor.

Çesnakov, Trump’ın göreve başlamasından sonra düzenli olarak ortaya çıkmaya başlayan çatışmanın sona erme tarihlerinin spekülasyon ve enformasyonel mücadele aracı olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyor.

Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi (RIAC) Genel Müdürü İvan Timofeev ise, tarafların pozisyonları çok farklı olduğu için olası müzakereler hakkında konuşmanın şu anda oldukça zor olduğunu söylüyor ve “Batı’da ABD liderliğinde bir katılımcılar grubu var. Moskova, olası müzakerelerde asıl rolü Washington ile görüşmenin oynayacağını düşünüyor. Trump çatışmanın sona ermesini istediğini söyledi, Moskova da buna hazır olduğunu dile getirdi. Ancak mesele, uzlaşmaya varmak çok zor olacağı için bunun nasıl gerçekleşeceği,” değerlendirmesini yapıyor.

Anlaşmaya varmaktan ziyade, onu uygulamanın daha karmaşık olduğunu kaydeden Timofeev, şöyle devam ediyor: “Batı tarafından fiilen sabote edilen Minsk anlaşmaları zaten vardı. Ve şu soru ortaya çıkacak: Evet, bir anlaşmaya varıldı, ancak ihlal edilmesi durumunda ne yapılacak?”

Timofeev örnek vererek, “Örneğin, Ukrayna’daki silahlanma sınırları konusunda bir anlaşma olacak, ancak ihlal edilirse, Ukrayna’yı bunu uygulamaya kim zorlayacak? Yani, bir anlaşmaya varmak zor olacak, ancak onları uygulamak ve garanti etmek daha da zor olacak,” diyerek sözlerini tamamlıyor.

RUSYA

Rus milletvekil Vasserman: Kendi kendimize yetmeyi öğrendik, yaptırımlar kaldırılmasın

Yayınlanma

Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma milletvekili Anatoliy Vasserman, News.ru‘ya yaptığı açıklamada, Rusya’ya yönelik yaptırımların kaldırılmasına karşı olduğunu belirterek, yaptırımlar sayesinde ülkenin daha bağımsız hale geldiğini savundu. Vasserman, ABD Başkanı Trump’ın olası bir yaptırım hafifletme kararının Rusya’ya fayda sağlamayacağını söyledi.

Rusya’da “yaptırımlar bize yaradı” tezi yeniden tartışılmaya başlandı. Devlet Duması milletvekili Anatoliy Vasserman, News.ru‘ya yaptığı açıklamada, yaptırımların hafifletilmesine veya kaldırılmasına karşı olduğunu belirtti.

Vasserman, “Uluslararası yaptırımlar döneminde Rusya’nın daha bağımsız hale geldiğini unutmamalıyız. Bu nedenle, ABD Başkanı Donald Trump’ın olası bir yaptırım kaldırma kararının Rusya Federasyonu’na faydası olmayacaktır,” ifadesini kullandı.

Vasserman, yaptırımların kaldırılmasının Rusya için iyi olmadığını savundu ve şöyle devam etti: “Zira diğer ülkelerle etkileşimimize birçok kısıtlama getirildiğinde, kendi başımıza hareket edebileceğimizi hatırlamak zorunda kaldık. Trump, Ukrayna’ya ve Avrupalı işverenlerine verdiği desteği kestiğinde, bu hem ABD hem de Rusya için faydalı olacaktır.”

Reuters‘ın haberine göre, Trump ekibi, ikili ilişkileri yeniden canlandırma çabaları kapsamında Rusya üzerindeki yaptırım baskısını hafifletmeye yönelik bir plan üzerinde çalışıyor.

Haberde, Beyaz Saray’ın, Dışişleri Bakanlığı ve Hazine Bakanlığı’na, hafifletilebilecek yaptırım kısıtlamalarının bir listesini hazırlama talimatı verdiği belirtildi.

Bu listenin, iki ülke arasındaki diplomatik ve iktisadi bağları iyileştirmeyi amaçlayan görüşmeler kapsamında yakın zamanda Rus tarafıyla ele alınacağı ifade edildi.

Haberde ayrıca, bazı milyarderler de dahil olmak üzere, bir dizi Rus tüzel kişiliğine ve vatandaşına yönelik yaptırımların hafifletilmesinin söz konusu olabileceği bildirildi.

Daha önce Sberbank Başkanı German Gref, Moskova ile Washington arasındaki temasların yeniden başlamasına rağmen, Batılı ülkelerin Rusya’ya yönelik yaptırımları kaldırmasının pek olası olmadığını belirtmişti.

Gref, yatırımcılarla yaptığı bir görüşmede, “Hiçbir yaptırımın kaldırılmayacağı senaryosundan hareket ediyoruz. Dahası, yaptırımların daha da sıkılaştırılacağı bir durumdan yola çıkıyoruz,” dedi.

Okumaya Devam Et

RUSYA

Rusya Merkez Bankası, en çok altın satan banka oldu

Yayınlanma

Dünya Altın Konseyi’nin (WGC) raporuna göre, Rusya Merkez Bankası ocak ayında 3,1 ton altın satarak en büyük satıcı oldu. Özbekistan Merkez Bankası ise 8,1 ton altın alarak en büyük alıcı konumuna yükseldi. Jeopolitik gerilimlerin etkisiyle küresel altın talebi rekor seviyelere ulaşırken, altın fiyatları da tarihi zirveleri gördü.

Dünya Altın Konseyi’nin (WGC) raporuna göre, Rusya Merkez Bankası, Ocak 2025’te 3,1 ton altın satışı yaparak en büyük altın satıcısı oldu.

WGC raporunda, Ürdün ve Kırgızistan merkez bankalarının da sırasıyla 3 ve 2 ton altın satışı yaparak rezervlerini azalttığı belirtildi.

Rusya’nın altın ve döviz rezervleri, bu satışın ardından 2330 tona geriledi ve ülke rezervlerinin yüzde 33,7’sini oluşturdu.

Buna karşın, Özbekistan Merkez Bankası ocak ayında 8,1 ton altın alımı yaparak en büyük alıcı oldu ve rezervlerini 391 tona (rezervlerinin yüzde 82’si) çıkardı.

Çin Halk Bankası da altın rezervlerini artırmaya devam ederek üçüncü ayda da alım yaptı ve 5 ton altın ekleyerek toplam rezervini 2285 tona (rezervlerinin yüzde 6’sı) yükseltti.

Kazakistan Ulusal Bankası ise rezervlerine 3,8 ton altın ekledi.

WGC verilerine göre, dünya genelindeki merkez bankaları ocak ayında toplam 18,5 ton altın alımı gerçekleştirdi ve bu durum, değerli metale olan yüksek talebin devam ettiğini gösteriyor.

WGC uzmanları, bu durumu jeopolitik istikrarsızlıkla ilişkilendirerek, altının finansal rezervler için stratejik bir varlık olma özelliğini koruduğunu vurguluyor.

Rusya’nın altın rezervlerindeki fiziksel azalmaya rağmen, dolar bazında altın değerinin arttığı belirtiliyor.

Ocak ayında, Rusya’nın altın pozisyonu 195,7 milyar dolardan 206,5 milyar dolara yükseldi.

Şubat başından itibaren altın fiyatları tarihi zirvelere ulaşarak ilk kez troy ons başına 2900 doları aştı. 4 Mart’ta Chicago Borsasında (CME) işlem gören nisan vadeli altın kontratları yüzde 0,66 artışla ons başına 2920,3 dolara ulaştı.

Geçen sene merkez bankalarının büyük alımları ve yatırımcı ilgisinin artmasıyla birlikte küresel altın talebi rekor seviyeye ulaştı.

WGC verilerine göre, tezgah üstü işlemler de dahil olmak üzere toplam talep yüzde 1 artarak 4974 tona yükseldi.

Rapora göre, altının dolar cinsinden değeri 1971’den bu yana yıllık yüzde 8 arttı. Fakat son üç yılda, jeopolitik gerilimlerin merkez bankalarını altın alımına teşvik etmesiyle bu artış daha da hızlandı.

Merkez bankaları, 2021’de 450,1 ton olan altın alımlarını 2024’te 1045 tona çıkardı. Hem 2022 hem de 2023 yıllarında alımlar 1000 tonu aştı.

Altının küresel altın ve döviz rezervlerindeki payı 2021 sonunda yüzde 12,9 iken, 2023 sonunda yüzde 15,3’e, 2024 yılı sonunda ise yüzde 18,4’e yükseldi.

Okumaya Devam Et

RUSYA

Reşetnikov, Rusya ekonomisinde soğuma belirtilerine işaret etti

Yayınlanma

Rusya İktisadi Kalkınma Bakanı Reşetnikov, ülke ekonomisinde soğuma belirtileri olduğunu açıkladı. Reşetnikov, bazı sektörlerdeki büyüme hızının yavaşladığını, iş dünyasındaki sipariş hacminin azaldığını ve kredi koşullarının sıkılaştığını belirtti. Rosstat’a göre, Rusya’nın GSYİH’si geçen yıl yüzde 4,1 arttı. İktisadi Kalkınma Bakanlığı’nın son tahminlerine göre, 2025’te GSYİH’de yüzde 2,5’lik bir büyüme bekleniyor.

Rusya İktisadi Kalkınma Bakanı Maksim Reşetnikov, ülke ekonomisinde soğuma belirtileri olduğunu ifade etti.

Reşetnikov, bu durumu Rusya parlamentosunun alt kanadı olan Devlet Duması’nın ekonomi politikası komitesindeki bir oturumda dile getirdi.

RIA Novosti‘nin aktardığına göre Reşetnikov, “Şunu tespit ediyoruz: Büyüme artık her alanda aynı değil, bazı sektörlerdeki hızımız yavaşladı, iş dünyasındaki sipariş hacmi azalıyor ve para politikası sıkılaşıyor,” dedi.

İktisadi Kalkınma Bakanı, tüm bunların kredi hacminin azalmasına, dolayısıyla talebin kısıtlanmasına ve yatırım faaliyetlerinin etkilenmesine yol açtığını belirtti.

Rusya Federal İstatistik Kurumu (Rosstat) verilerine göre, ülkenin GSYİH’si geçen yıl yüzde 4,1 arttı.

İktisadi Kalkınma Bakanlığı’nın son tahminlerine göre, 2025’te GSYİH’de yüzde 2,5’lik bir büyüme bekleniyor.

Rusya Merkez Bankası ise ekonomik büyüme hızının yüzde 1 ila 2’ye yavaşlayacağını öngörüyor.

İktisadi Kalkınma Bakanlığı, 28 Şubat’ta yaptığı açıklamada, 2025’te ekonomi için temel zorlukların yatırım talebindeki daralma ve işgücü piyasasıyla ilgili olduğunu belirtmişti.

Ayrıca, dış faktörler açısından yaptırım baskısı ve küresel ekonominin durumu belirsizlik yaratıyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English