Ortadoğu
Suriye, Humus saldırısında hayatını kaybedenleri uğurladı

Suriye, Humus’un batısındaki bir askeri akademinin mezuniyet törenine düzenlenen insansız hava aracı saldırısında hayatını kaybeden çok sayıda kurban için ilk cenaze törenini düzenledi.
Hayatını kaybedenlerin akrabaları ve Suriye Savunma Bakanı Ali Mahmud Abbas’ın da bulunduğu devlet yetkilileri cuma günü Humus’ta bir araya gelerek aralarında asker ve sivillerin de bulunduğu kurbanları son yolculuklarına uğurladı.
Saldırıda en az 100 kişi hayatını kaybederken, 200’ü aşkın kişinin de yaralandığı açıklandı.
Saldırıyı henüz hiçbir grup üstlenmedi ancak Suriye ordusu perşembe günü yaptığı açıklamada “patlayıcı yüklü insansız hava araçları” tarafından gerçekleştirilen saldırıdan dış destekli “terörist grupları” sorumlu tuttu ve “tam güçle karşılık verme” sözü verdi.
Suriye hükümeti cuma gününden itibaren üç günlük yas ilan etti.
Suriye Dışişleri: ABD destekli terörist grupların saldırısı
Suriye Dışişleri Bakanlığı, terör saldırısını kınayan bir mesaj yayınladı.
Suriye Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığından yapılan açıklamada, “İşgalci ABD destekli terörist grupların Suriye’deki durumu istikrarsızlaştırmak için gerçekleştirdiği acımasız saldırıların bir parçası olarak, terör örgütleri 5 Ekim Perşembe günü Humus’ta Askeri Akademi öğrencilerinin mezuniyet törenini insansız hava araçlarıyla hedef alarak onlarca sivil ve askerin hayatını kaybetmesine ve yaralanmasına neden oldu” denildi.
Bakanlık, “Suriye Arap Cumhuriyeti, faillerinin Suriye halkının uzun yıllardır acı çektiği kanlı yöntemlerinde çok daha ileri gittiklerini gösteren bu iğrenç suçu en güçlü ifadelerle kınamaktadır” ifadelerini kullandı.
Ayrıca, Suriye Arap Cumhuriyeti hükümetinin BM ve Güvenlik Konseyi’ni “bu alçakça saldırıyı kınamaya ve başta 1267, 1989, 2170, 2178, 2195 ve 2253 sayılı kararlar olmak üzere ilgili uluslararası kararları uygulamaya” çağırdığı belirtildi.
Liderlerden destek mesajları
Suriye’ye teröre karşı destek ve başsağlığı mesajları geldi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı arayarak başsağlığı diledi, saldırıyı kınadı.
İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri, Suriye Savunma Bakanı Ali Mahmud Abbas ve Suriye Ordusu ve Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Abdülkerim Mahmud İbrahim’e gönderdiği mektupta saldırıyı kınadı.
Ayrıca İran silahlı kuvvetlerinin terörle mücadelede Şam ile işbirliğini derinleştirmeye hazır olduğunu ifade etti.
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan da perşembe günü Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad ile yaptığı telefon görüşmesinde saldırıyı kınadı.
Görüşme sırasında İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin de teröristleri destekleyen ve onlara vahşetlerini gerçekleştirmeleri için gelişmiş askeri teçhizat sağlayan rejimleri kınadığını vurguladı.
Birleşik Arap Emirlikleri de terör saldırısını şiddetle kınayarak ülkenin “güvenlik ve istikrarını bozmayı amaçlayan her türlü şiddet ve terörizme” karşı olduğunu ifade etti.
Mısır saldırıyı kınayarak uluslararası toplumu terörün kökünü kazımaya ve terörün finansman kaynaklarını kurutmaya yönelik çabalarını yoğunlaştırmaya çağırdı.
Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri taziye mesajı yolladı. “Bunu, İsrail’in Suriye’yi ve milleti hedef alan saldırgan planlarıyla uyumlu her türlü terörizme karşı meşru mücadelesinde Suriye liderliğine, ordusuna ve halkına desteğimizi yenilemek için bir fırsat olarak değerlendiriyoruz” dedi.
Lübnan Hizbullahı “iğrenç suçun” Suriye’de dış destekli terörist gruplara karşı “on yıldan fazla bir süredir devam eden savaşın doğasını” doğruladığını söyledi.
Hizbullah, saldırının Suriye’de hayatın neredeyse normale döndüğü bir dönemde gerçekleştiğine dikkat çekerek terörle mücadelesinde Şam’a verdiği desteği yineledi.
Filistinli direniş hareketi İslami Cihad, Suriye’nin kararlılığını koruyacağını ve birliğini bozmaya yönelik komploları engellemeyi başaracağını vurguladı.
Yemen’deki Ensarullah hareketi ise direniş eksenini ve Filistin davasını desteklemesi ve İsrail ile normalleşmeye karşı çıkması gibi tutumları nedeniyle Suriye’ye yönelik tüm “kötü niyetli komploların” arkasında ABD ve İsrail’in olduğunu söyledi.
Cezayir, Ürdün, Irak, Ermenistan, Brezilya, Belarus ve Venezuela da saldırıyı kınadı ve yaslı ailelere başsağlığı diledi.
Ortadoğu
Netanyahu’nun oğlu, adını değiştirerek İngiltere’ye gitti

Netanyahu’nun oğlu Avner’in, 2022 yılında eğitim için gittiği İngiltere’de “Netanyahu” soyadını taşımanın kendisi için tehdit oluşturduğunu düşündüğü ve bu nedenle ismini “Avi Segal” olarak değiştirdiği ortaya çıktı. Yerel basına göre Avner, İngiltere’de hem üniversite kaydını hem de bir daire alımını bu isimle yaptı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun oğlu Avner Netanyahu’nun 2022’de eğitimi için İngiltere’ye gitmeden önce korktuğu için adını değiştirdiği ortaya çıktı.
Yerel basındaki haberlere göre, Avner Netanyahu ismini Avi Segal olarak değiştirdi, bu isimle İngiltere’de üniversite kaydını yaptırdı ve bir daire satın aldı.
Netanyahu’nun muhalefette bulunduğu 2022’de eğitimi için İngiltere’ye giden oğlu Avner’in, yoğun Müslüman nüfusun olduğu bölgede “Netanyahu” soyadıyla tanınma korkusuyla ismini değiştirerek Avi Segal’i kullanmaya başladığı ortaya çıktı.
Müslümanların yaşadığı ülkede korkuyormuş
İsrail kimliğindeki ismini babaannesinin soyadını kullanarak Avi Segal şeklinde değiştiren Avner, ismini ehliyet ve pasaportunda da değiştirdiğini belirterek, Müslümanların yaşadığı bir ülkede o isimle dolaşmaktan korktuğunu söyledi.
İngiltere’den Avi Segal adıyla 502 bin sterline daire aldığı ortaya çıkan Avner’in satın alım işlemini nakit olarak yaptığı, daha sonra Oxford Üniversitesinde yüksek lisans eğitimine babasıyla olan bağlantısını gizleyerek başladığı ve okuldaki kayıtlarda da isminin Avi Segal olarak geçtiği ifade edildi.
İsrail yasalarına göre, yurt dışından alınan ve değeri 2 milyon İsrail şekelinin altında olan mülkler için vergi dairesine bildirim yapılmasına gerek olmadığı belirtilen haberde, Avner’in sterlinin şekele karşı en zayıf olduğu dönemde aldığı dairenin fiyatının 1,97 milyon şekele tekabül etmesi nedeniyle bildiriminin yapılmadığı vurgulandı.
Daireyi aldığı kaynak kendisine sorulan Avner’in kaynağın ailesi olduğunu söylediği aktarıldı.
Avner’in, 7 Ekim 2023’ten sonra İngiltere’den İsrail’e döndüğü kaydedildi.
İsrail basını, Netanyahu ailesinin çok sayıda mülkünün bulunduğunu belirterek, Avner’in İngiltere’den aldığı dairenin de bunlardan biri olduğunu yazdı.
Yair Netanyahu ifadeye çağırıldı
Öte yandan Netanyahu’nun diğer oğlu Yair’in hak sahibi olmayan kişilere diplomatik pasaport verilmesiyle ilgili devam eden soruşturma kapsamında İsrail polis teşkilatının yolsuzluk suçlarıyla mücadele birimi “Lahav 433” tarafından ifadeye çağırıldığı bildirildi.
Yair’in hak sahibi olmadığı halde diplomatik pasaport aldığından şüphelenildiği ve İsrail iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet’in (Şabak) bunun gerekli olmadığına inandığı belirtildi.
Ortadoğu
Reuters: İran, Hürmüz Boğazı’nı mayınlamak için hazırlıklar yaptı

İki ABD’li yetkiliye göre, İran ordusu geçen ay Basra Körfezi’ndeki gemilere deniz mayınları yükledi. Bu hamle, İsrail’in İran’ın çeşitli bölgelerindeki saldırılarının ardından Tahran’ın Hürmüz Boğazı’nı ablukaya almaya hazırlandığına dair Washington’daki endişeleri artırdı.
Hassas istihbarat konularını tartışmak için isminin açıklanmamasını isteyen yetkililer, Reuters’a, ABD istihbaratı tarafından tespit edilen ve daha önce bildirilmemiş olan bu hazırlıkların, İsrail’in 13 Haziran’da İran’a ilk füze saldırısını gerçekleştirmesinden bir süre sonra yapıldığını söyledi.
Henüz boğaza yerleştirilmemiş olan mayınların yüklenmesi, Tahran’ın dünyanın en yoğun deniz ticaret yollarından birini kapatma konusunda ciddi olabileceğini gösteriyor. Böyle bir hamlenin küresel ticareti ciddi şekilde sekteye uğratacağından endişe ediliyor.
Küresel petrol ve doğalgaz sevkiyatlarının yaklaşık beşte biri Hürmüz Boğazı’ndan geçiyor ve boğazın kapatılması dünya enerji fiyatlarında ani bir artışa neden olabilir.
Öte yandan, ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırılarından bu yana, küresel referans petrol fiyatları %10’dan fazla düştü. Bu düşüşün nedenlerinden biri, çatışmanın petrol ticaretinde önemli kesintilere yol açmamasıydı.
22 Haziran’da, ABD’nin Tahran’ın nükleer programını durdurmak amacıyla İran’ın üç önemli nükleer tesisini bombalamasından kısa bir süre sonra, İran parlamentosunun boğazı kapatma kararını desteklediği bildirildi.
İran Press TV’nin o sırada verdiği habere göre, bu karar bağlayıcı değildi ve boğazın kapatılmasına ilişkin nihai kararı İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi’ne aitti. İran zaman zaman boğazı kapatmakla tehdit etse de, bunu hiçbir zaman yerine getirmedi.
Reuters, İsrail-İran hava savaşı sırasında Tahran’ın mayınları ne zaman yüklediğini kesin olarak belirleyemedi. Mayınlar kullanılırsa, gemilerin bu önemli geçiş yolundan geçmesini etkili bir şekilde engelleyecekti.
Mayınların o zamandan beri boşaltılıp boşaltılmadığı da belirsiz.
Kaynaklar, ABD’nin mayınların İran gemilerine yerleştirildiğini nasıl belirlediğini açıklamadı, ancak bu tür istihbarat genellikle uydu görüntüleri, gizli insan kaynakları veya her iki yöntemin bir kombinasyonu ile toplanır.
İran’ın hazırlıklarıyla ilgili yorum istenen bir Beyaz Saray yetkilisi, “Başkan’ın Gece Yarısı Çekici Operasyonu’nu ustaca yürütmesi, Husi’lere karşı başarılı kampanya ve maksimum baskı kampanyası sayesinde Hürmüz Boğazı açık kalmaya devam ediyor, seyir özgürlüğü yeniden sağlandı ve İran önemli ölçüde zayıflatıldı” dedi.
Pentagon, yorum talebine hemen yanıt vermedi. İran’ın Birleşmiş Milletler nezdindeki misyonu da yorum taleplerine yanıt vermedi.
İki yetkili, ABD hükümetinin mayınların yüklenmesinin bir hile olabileceği ihtimalini dışlamadığını söyledi. Yetkililer, İranlıların, Tahran’ın boğazı kapatma konusunda ciddi olduğunu Washington’a ikna etmek için mayınları hazırlamış olabileceğini, ancak bunu yapma niyetinde olmadığını belirtti.
Hürmüz Boğazı, Umman ve İran arasında yer alır ve Basra Körfezi’ni güneydeki Umman Körfezi ve ötesindeki Umman Denizi’ne bağlar.
En dar noktasında 21 mil (34 km) genişliğinde olan boğazın her iki yönündeki deniz yolu ise sadece 2 mil genişliğindedir.
OPEC üyeleri Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Irak, ham petrolünün çoğunu bu boğazdan, özellikle Asya’ya ihraç etmektedir. Dünyanın en büyük sıvılaştırılmış doğal gaz ihracatçılarından biri olan Katar, LNG’sinin neredeyse tamamını bu boğazdan göndermektedir.
İran da ham petrolünün çoğunu bu geçitten ihraç etmektedir, bu da teorik olarak Tahran’ın boğazı kapatma isteğini sınırlamaktadır. Ancak Tahran, gerekli gördüğü takdirde bunu yapabilmek için önemli kaynaklar ayırdığını açıklamıştı.
2019 itibariyle İran, küçük, yüksek hızlı teknelerle hızla konuşlandırılabilen 5.000’den fazla deniz mayını bulunduruyor.
E. Koramiral Kadir Sağdıç: ‘Hürmüz’ü kapatmak ABD-İsrail’e yarar’
Ortadoğu
İsrail ordusu Kuneytra’da askeri üs kurdu

İsrail, Suriye ile normalleşme görüşmeleri sürerken Kuneytra’da askeri üs kurarak güneydeki işgalini derinleştiriyor; bölge halkı ilhak ve yerinden edilme korkusu yaşıyor.
İsrail, Suriye’nin güneyinde yer alan Kuneytra vilayetindeki Doğu el Ahmar tepesinde yeni bir askeri üs inşa etti. Al Ahbar gazetesine göre bu tepe, İsrail’in daha önce kurduğu bir üssün hemen yanında yer alıyor ve bölgeyi “önemli bir operasyon merkezi”ne dönüştürme hazırlığı sürüyor.
İsrail’in askeri faaliyetleri, bölgede yaşayan sivillerde ciddi tedirginliğe yol açıyor. 17 Haziran’da El Hamidiye köyünde 16 evin yıkılması sonrası, benzer yıkımların tekrarlanacağı endişesi artmış durumda. BM gözlem gücü UNDOF, yıkım sonrası bölgeye ancak 10 gün sonra ulaşabildi.
Yeni karakollar kuruluyor
İsrail ordusu, Birul-Acem köyü yakınlarında yeni bir karakol daha kuruyor ve Sayda Golan çevresindeki köylerdeki askeri devriyeleri artırıyor. Bölgedeki yolların tahrip edilmesi, İsrail’in fiili sınırlar oluşturmaya çalıştığı yönünde yorumlanıyor. Al Ahbar, bölge halkının “kaçmak ya da işgal altında yaşamak” arasında seçim yapmaya zorlandığını belirtiyor.
Gözaltına alınan Suriyelilerin durumu belirsiz
Öte yandan İsrail’in gözaltına aldığı 22 Suriyelinin nerede tutulduğu ve akıbeti hâlâ bilinmiyor. UNDOF’un yerel yetkililere, bu kişilerin ancak “daha geniş barış görüşmeleri” çerçevesinde serbest bırakılabileceğini söylediği bildiriliyor.
Tel Aviv: İşgalden geri adım yok
İsrail, Suriye ile olası normalleşme görüşmelerine rağmen işgal ettiği bölgelerden çekilmeyeceğini açıkça ilan ediyor. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, 30 Haziran’da yaptığı açıklamada Golan Tepeleri’nin Suriye tarafındaki Şeyh Dağı’ndan çekilmeyeceklerini söyledi.
İsrail-Suriye anlaşması gündemde
İsrail Kanal 12 televizyonuna göre, planlanan güvenlik anlaşmasında şu maddeler öne çıkıyor: 1974 Ayrıştırma Anlaşması’nın güncellenmesi, İran ve Hizbullah’a karşı istihbarat iş birliği, Şeba Çiftlikleri’nin Suriyeli kimliğinin tanınması ve Yermuk Nehri’nin paylaşımı konusunda Ürdün’ü de kapsayan bir düzenleme.
ABD yaptırımları kaldırdı, normalleşme tartışmaları alevlendi
Tüm bu gelişmeler, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ahmed Şara (Ebu Muhammed Colani) liderliğindeki yeni Suriye hükümetinin “olumlu eylemleri”ni gerekçe göstererek Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırmasının ardından yaşanıyor. Yeni yönetimin hayatta kalmak için İsrail’le anlaşmaya ve ülkedeki Filistinli grupların sınır dışı edilmesine razı olabileceği belirtiliyor.
-
Dünya Basını1 hafta önce
Sınıfsız modern para teorisi muhasebedir
-
Görüş1 hafta önce
Büyülü Dağ’da yüzyıllık tartışma devam ediyor: Naphta mı Settembrini mi?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Foreign Policy: Çin İran’ı Destekliyor, İsrail’i Kınıyor
-
Görüş2 hafta önce
İsrail ve İran Çatışmasına Büyük Tarih Perspektifiyle Bakmak
-
Avrupa2 hafta önce
Kitlesel tahliye planları: Baltık Bölgesi’nde savaş ve ‘kendini gerçekleştiren kehanet’
-
Görüş2 hafta önce
Modi’nin Güney Kıbrıs ziyareti ve ‘romantizmden arındırılmış’ Türkiye-Hindistan portresi
-
Görüş2 hafta önce
‘Mükemmel fırtına’nın gözünde korkuyla dalgalanan piyasalar
-
Asya2 hafta önce
Çin Merkez Bankası Başkanı yeni bir küresel para birimi düzeninin ortaya çıkacağını söyledi