Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

TBMM, İsveç’in NATO’ya katılımına “evet” dedi: Gözler F-16 satışında

Yayınlanma

20 ay süren gecikmelerin ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) dün gece, İsveç’in NATO’ya katılımını onaylayarak Rusya-Ukrayna savaşıyla harekete geçen askeri ittifakın genişlemesinin önündeki son engellerden birini de kaldırmış oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kanunu imzalamasının ardından Resmî Gazete yayınlanarak yürürlüğe girmesi bekleniyor. Sürecin tamamlanmasıyla Macaristan İsveç’in NATO üyeliği yolundaki tek engel olacak.

İsveç’in, Kuzey Atlantik Antlaşması’na (NATO) Katılımına İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi. Genel Kurul’daki oylamada 287 kabul, 55 ret oyunun yanı sıra 4 de çekimser oy kullanıldı. Ak Parti, MHP, CHP ve DEVA Partisi İsveç’in NATO üyeliğine ‘evet’ derken, İYİ Parti, DEM Parti, Saadet Partisi ve Hüda-Par ve TİP’ten oylamaya katılan vekiller ret oyu kullandı.

“Uzun bir yolculuktu”

İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billström, ülkesinin NATO’ya katılımına ilişkin kanun teklifinin TBMM Genel Kurulunda kabul edilmesine yönelik, “Bundan sonra da terörizme karşı mücadelemiz Türkiye ile yakın işbirliği halinde sürecek” dedi. Billström, “TBMM’ye teşekkür ediyorum. Bundan sonra da Türkiye ile NATO’da yakın işbirliği yapacağız. Uzun bir yolculuktu” diye konuştu.

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ise X hesabından “Bugün NATO’ya tam üye olmaya bir adım daha yaklaştık” ifadelerini kullandı.

Macaristan’ın onayı gerekiyor

Türkiye’nin ardından Macaristan’ın da İsveç’in üyeliğine onay vermesi gerekiyor. Macaristan Parlamentosu şu anda kış arasında. Meclisin şubat ortası toplanması bekleniyor. Macaristan Başbakanı Viktor Orban, İsveç’in NATO üyeliğini görüşmek üzere İsveçli mevkidaşı Ulf Kristersson’a davet mektubu gönderdiğini söylemişti. Reuters’ın aktardığına göre 18 Ocak’ta konuşan Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın özel kalem müdürü Gergely Gulyas “İsveç onlara güvenimizi artırmak; kendilerini müttefikimiz ve dostumuz olarak görmemiz için hiçbir adım atmıyor. Sanki NATO üyeliği öncelikleri değil gibi. İsveç Başbakanı veya Dışişleri Bakanı bizi arayıp Macaristan Parlamentosu’nun çekincelerinin neler olduğunu sormalı” demişti.

Diğer NATO üyelerine kıyasla Rusya ile daha iyi ilişkilere sahip Macaristan, Finlandiya’nın üyeliğine de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Finlandiya NATO’ya üye olabilir” açıklamasından 10 gün sonra onay vermişti.

Macaristan’ın da onaylaması halinde ittifak 32. üyesini resmen kabul etmiş olacak ve bu yıl 75. Kuruluş yıldönümünden önce NATO anlaşmayı tamamlamış olacak.

Washington Post, ilgili haberinde “İsveç’in NATO’ya katılımı, uzun süredir askeri bağlantısızlık politikasını sürdüren bir ülke için tarihi bir değişim anlamına gelecek. NATO’nun hava ve deniz yeteneklerini güçlendirecek, ittifakın Baltık Denizi ve Kuzey Kutbu’ndaki konumunu iyileştirecek” ifadelerini kullandı.

Ayrıca Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in hoşuna giden türden Batı ittifakındaki çatlak iddialarını da ortadan kaldıracağını iddia eden haberde “Putin’in Ukrayna’ya tanklar göndererek Avrupalıların güvenlik duygusunu sarsmasının ardından İsveç ve komşu Finlandiya’daki iktidar partileri, Rusya’yı daha da kızdırsa bile ittifak içinde daha güvende olacakları sonucuna vararak NATO’nun bir parçası olmayı desteklediler” ifadeleri kullanıldı.

Yılan hikayesine dönen F-16 satışı

Türkiye hem İsveç’in hem de Finlandiya’nın NATO’ya katılım sürecine bazı engeller çıkardı. Görünürde, bu iki ülkenin PKK başta olmak üzere Türkiye’ye karşı savaşan terör örgütlerine destek verdiklerini veya bu örgütlerle mücadele etmediklerini söyledi. Yapılan bir dizi toplantı ve iki ülkenin de aldığı bazı önlemlerden sonra Türkiye Finlandiya’nın katılımını onayladı. Birçok analiste göre Türkiye, İsveç’in üyeliğini ABD’den bazı tavizler koparmak için geciktirdi.

Nitekim Türkiye’nin ABD’den F-16 savaş uçakları satın almak ve mevcut filosunu yenilemek için başvuru yaptığı biliniyor. Temmuz ayında Erdoğan’ın İsveç’in NATO üyeliğine karşı olduğunu kamuoyuna açıklamasının ardından Biden yönetimi F-16’ların Türkiye’ye transferine devam etme niyetinde olduğunu söyledi.

Washington Post’a göre “(F-16 satışı için) Anlaşma Kongre’nin kıdemli üyelerinin direnişiyle karşılaştı; ancak en sert muhaliflerden biri olan Senatör Bob Menendez artık güçlü Senato Dış İlişkiler Komitesi’nin başkanı değil. Yerine geçen Senatör Ben Cardin, satış konusunda görüş bildirmedi. Bazı üst düzey milletvekilleri İsveç’teki oylamanın F-16’ların önünü açacağını söylerken, diğerleri Türkiye ile insan hakları ihlalleri ve Suriye’de ABD’nin Kürt müttefiklerine yönelik devam eden Türk saldırıları gibi daha geniş kapsamlı sorunlar olduğu konusunda ısrar ediyor.”

Nitekim ABD yönetimi, İsveç’in NATO üyeliğinin TBMM’de onaylanmasından memnuniyet duyduğunu ve Türkiye’ye F-16 satışının ABD’nin, Türkiye’nin ve NATO müttefiklerinin ulusal güvenlik çıkarlarına uygun olduğunu belirtti.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi yetkilisi, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Joe Biden’ın başından itibaren Türkiye’nin F-16 filosunun modernizasyonuna destek verdiğini kaydetti. Yetkili, “Bu (F-16 satışı) NATO içinde birlikte çalışabilirliği artıracaktır ve ABD’nin ulusal çıkarına uygundur. Yabancı ülkelere silah satışında Kongre önemli bir role sahiptir ve bu konu üzerinde Kongre ile çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden biri de AA’ya, TBMM’nin İsveç’in NATO’ya üyeliğini onaylamasının ABD tarafından memnuniyetle karşılandığı ve İsveç’in NATO’ya güç katacağını belirtti. Sözcü, “Başkan Biden uzun zamandır Türkiye’nin F-16 filosunun modernizasyonuna verdiği destek konusunda açık. Bu muhtemel satış ABD’nin, Türkiye’nin ve tüm NATO müttefiklerinin ulusal güvenlik çıkarlarını destekleyecektir” ifadelerini kullandı.

Kongrenin dış ülkelere silah satışında anahtar bir role sahip olduğunu aktaran sözcü, bazı Kongre üyelerinin açık şekilde “İsveç’in üyeliğinin onaylanmasının Ankara’ya F-16 satışı öncesinde kilit bir değerlendirme” olacağını dile getirdiklerini vurgulandı.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da X hesabından yaptığı paylaşımda, “ABD, Türk Parlamentosunun İsveç’in NATO’ya üyelik protokollerini onaylayan kararını takdirle karşılamaktadır. İsveç’in üyeliği, ittifakı daha güçlü ve her zamankinden daha birleşmiş hale getirecektir” değerlendirmesinde bulundu.

DİPLOMASİ

Bulgaristan Gazprom’dan 400 milyon avro talep ediyor

Yayınlanma

Bulgaristan devlet doğalgaz şirketi Bulgargas, Rus doğalgaz tekeli Gazprom Export-Import’tan Nisan 2022 sonunda doğalgaz tedarikinin durdurulması nedeniyle 400 milyon avrodan fazla tazminat talep ediyor.

Gazprom, Ukrayna’da savaşın başlamasının ardından ülkenin Rus gazı için ruble cinsinden ödeme yapmayı reddetmesinin ardından Bulgaristan’a tedariki durdurmuştu. Bulgaristan şimdi doğrudan Gazprom’dan tazminat talep ediyor.

“Rus şirketinin tazminat talebini gönüllü olarak çözmesi için bir aylık bir süresi olacak. Anlaşma sağlanamazsa Paris’te tahkim davası açılacak,” diyen Enerji Bakanı Vladimir Malinov, 400 milyon avroluk zararın uluslararası hukuk firmaları tarafından hazırlanan hukuki ve mali analizler sonucunda hesaplandığını kaydetti.

Bakan, önceki Bulgar hükümetlerinin Gazprom’a karşı talepte bulunma konusunda “kabul edilemez” iki yıllık bir gecikmeye izin verdiklerini de sözlerine ekledi.

Nisan 2022’de Gazprom, Polonya ile birlikte Bulgaristan’ın da Rusya gazının bedelini ruble olarak ödemeyi reddetmesi üzerine, o dönemde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in gazın bedelinin ruble olarak ödenmesi gerektiği yönündeki kararını gerekçe göstererek Bulgaristan’a gaz sevkiyatını durdurmuştu. Sofya, sözleşmede ABD dolarına atıfta bulunulduğunu öne sürüyor.

Daha sonra Bulgaristan, Rusya doğalgazına karşı yeni adımlar atmaya karar verdi. Geçen ekim ayında ülke, Gazprom tarafından ödenmek üzere Bulgaristan’dan geçen Rus gazına ek bir enerji vergisi getirmeye karar verdi.

Macaristan ve Sırbistan, Bulgaristan üzerinden Orta Avrupa’ya giren Rus gazının fiyatında önemli bir artışa yol açacağı için buna şiddetle itiraz etti.

Aralık ayında, Bulgaristan’ın Schengen’e hava ve deniz yoluyla katılması için müzakereler devam ederken Bulgar hükümeti bu fikirden vazgeçti. Macaristan ise Bulgaristan’ın üyeliğini veto etmekle tehdit etti.

Mart 2024’te GERB lideri ve eski başbakan Boyko Borissov, gaz vergisinin getirilmesinin, Bulgaristan’ın Schengen bölgesine katılımı üzerindeki vetosunu kaldırması için Avusturya’ya baskı yapmak için bir araç olduğunu söyledi.

1 Ocak 2025’ten itibaren Gazprom’un Ukrayna ile olan sözleşmelerinin sona erecek olması nedeniyle Bulgaristan, Türk Akımı üzerinden Rus gazı ithalatı için tek güzergah olacak.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

UAD’de İsrail’e “yalancı” protestosu

Yayınlanma

İsrail’in avukatları, Uluslararası Adalet Divanı (UAD) duruşmasında Gazze savaşının trajik olduğunu ancak soykırım yapılmadığını iddia ederken protesto edildi.

İsrail’in Refah’ta başlattığı saldırıların Gazzelilerin haklarını geri dönülmez şekilde ihlal ettiği gerekçesiyle Güney Afrika Cumhuriyeti’nin, UAD’nin acil şekilde yeni tedbirlere hükmetmesine ilişkin talepleri Divan’da ele alındı.

Lahey merkezli UAD’de Güney Afrika’nın yeni ihtiyati tedbir talepleriyle ilgili ikinci ve son günü olan duruşmalarda İsrail tarafı savunmasını yaptı.

Duruşmada İsrail adına söz alan Uluslararası Hukuktan sorumlu Başsavcı Yardımcısı Gilad Noam, Divan’dan gelen duruşma kararını 13 Mayıs’ta öğrendiklerini ve kısa süre içerisinde kendilerinin ve avukatlarının yeterince hazırlanacak vakit bulamadıklarını ifade etti.

Noam, Güney Afrika’nın iddialarının yersiz olduğunu savunarak “Bir kez daha belirtmek zorundayım ki trajik bir savaş yaşanıyor ancak ortada bir soykırım yok” iddiasında bulundu.

Konuşmasını, Güney Afrika’nın iddiaları yanıtlamak yerine Hamas’ın saldırılarını anlatarak sürdüren Noam, Hamas’ın elindeki rehinelerin çok kötü şartlarda tutulduğunu öne sürdü.

İsrail’in rehineleri kurtarmak için harekete geçtiğini ileri süren Noam, “Her devlet böyle yapardı” iddiasında bulundu.

Noam, Gazze için İsrail’in farklı planları olduğunu belirterek, “Hamas’ın olmadığı, Filistin ve İsraillilerin barış içinde yaşadığı bir Gazze” istediklerini savundu.

UAD Refah için acil tedbirleri görüşecek

BM’yi yok saydı

Noam, Güney Afrika’nın iddialarını desteklemek için kullandığı BM kurum ve kuruluşlarının belge ve delillerinin “inandırıcı kanıtlar” olmadığı savunmasını yaptı.

Gazze’de öldürüldüğü iddia edilen sivillere ilişkin kimlik bilgilerinin sahte olduğunu ileri süren Noam, “Hiçbir devlet hatasız değildir. Her sivil kayıp bir trajedidir ancak bu tek başına hukuka aykırı hareket edildiğini kanıtlamaz” savunmasında bulundu.

Noam’ın ardından kürsüye çıkan İsrail Dışişleri Bakanlığı baş hukuk müşaviri yardımcısı Tamar Kaplan-Tourgeman, Kerem Şalom kapısının İsrail’in egemenliğindeki topraklarda yer aldığını savunarak, İsrail’in insani yardımların geçişinin artması ve sivillerin zarar görmemesi için gerekli tüm çabaları gösterdiğini iddia etti.

Tourgeman, hem Filistinlilerin hem de İsraillilerin çektiği acılardan Hamas’ı sorumlu tutarak “Bu savaşın trajik olduğuna ve her iki tarafa da büyük acılara mal olduğuna şüphe yok, ancak bunu Hamas yaptı” dedi.

Hamas’ın hastaneleri kullandığını iddia eden Tourgeman, İsrail askerlerinin hastanelerdeki operasyonlarında hiçbir sağlık çalışanının etkilenmediğini veya zarar görmediğini ileri sürdü.

Tourgeman, Güney Afrika’ın ek tedbir taleplerinin dayanaktan yoksun olduğunu gerekçesiyle tamamının reddedilmesini istedi.

“Yalancılar!”

Tourgeman sözlerini sonlandırmak üzereyken Divan’da üst katta bulunan izleyicilerden birisi İsrail hukuk heyetine “Yalancılar, yalancılar!” diye bağırdı. Bunun üzerine mahkemenin canlı yayınına ara verildi. Protestocu Divan’dan çıkarıldıktan sonra yayın tekrar açıldı.

Duruşma sonlanmadan önce Divan’ın Alman Yargıcı Georg Nolte, İsrail tarafının özellikle Refah’ta sıkışan sivillere yönelik insani yardımı nasıl ulaştırdıklarını daha detaylı anlatmasını talep etti. Divan Başkanı Lübnanlı Yargıç Nawaf Salam, İsrail’in yarın akşam yerel saatle 18.00’e kadar Yargıç Nolte’nin sorusuna ilişkin beyanlarını yazılı olarak Divan’a sunmasını istedi.

Divan hakimleri tedbir talebine ilişkin müzakerelere başladı. Kararın birkaç hafta içerisinde açıklanması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Firari Rus sermayedar Hodorkovskiy: Batı savaşı kaybediyor

Yayınlanma

Rusya’da vergi kaçakçılığı ve dolandırıcılıktan hüküm giyen eski Yukos enerji şirketinin patronu Mihail Hodorkovskiy, X (eski adıyla Twitter) hesabından yaptığı paylaşımda Batı’nın Ukrayna’daki savaşı kaybettiğini söyledi.

Katıldığı bir etkinlikte yaptığı konuşmayı paylaşan Hodorkovskiy, “Mevcut çabalar Ukrayna’nın kilit bölgelerinin önümüzdeki 2 yıl içinde (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin’in eline geçmesini engellemeye yetmiyor. Putin, savaş için yılda yaklaşık 120 milyar dolar, Rusya’nın 2,2 trilyon dolarlık GSYİH’sinin yüzde 5,4’ünü harcıyor,” dedi.

Avrupa Birliği’nin (AB) Ukrayna’ya iki yıl boyunca yaptığı yardımın 88 milyar dolar tutarında, yani birliğin GSYİH’sinin yaklaşık yüzde 0,25’i olduğunu kaydeden Hodorkovkiy, şöyle devam etti:

“Bu da, ABD’nin katkısını da dahil edersek, Putin’in Batı’yı en az 2,5’e 1 oranında geride bıraktığı anlamına geliyor. Bu yıl ABD desteği olmadan bu oran 4’e 1’e yükseliyor. Savaş başladığında Rusya’nın 142 milyonluk nüfusuna karşılık Ukrayna’nın 40 milyonluk nüfusu vardı, bu yaklaşık 3,5’a 1’lik bir oran. Şimdi, iki yıl sonra, bu oran 7’ye 1. Yine de Ukrayna’nın savaşmaya devam etmesini talep ediyoruz. Peki neyle savaşacaklar? Bu gidişle Harkov bu yıl içinde, Odessa ise gelecek yıl düşecek. Ukrayna 2026 yılına kadar sadece küçük çaplı bir partizan direnişini sürdürebilecek durumda olacak, ki bu en iyi senaryo.”

Polonya birliklerinin NATO’nun bir parçası olarak Ukrayna’ya girmesi halinde Lviv’in korunacağını, Ukrayna ordusunun tüm zorluklara rağmen savaşı sürdürmesinin daha iyimser bir senaryo olduğunu belirten Hodorkovskiy, şu ifadeleri kullandı:

“Müttefiklerinin desteği olmadan Ukrayna’nın işgali sonsuza kadar püskürtmesi beklenemez. Putin kesinlikle kendi müttefiklerinin desteğine sahip. Xi Jinping, Çin-Rus işbirliğinin sınırı olmadığını söyledi. Putin’in toprağa ihtiyacı olmadığını akılda tutmak önemli. Putin’in iç hedefleri için bir savaşa ihtiyacı var. Ve zayıf bir Batı onun için harika bir hedef.”

Ukrayna’da kamuoyu yoklaması: Rusya ile müzakereleri destekleyenlerin oranı yüzde 72’ye yükseldi

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English