Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

The Telegraph’tan Milei övgüsü: Arjantin’in batıya dönüşü dünya jeopolitiğinde çok önemli bir an

Yayınlanma

Arjantin’in ‘liberteryen’ Devlet Başkanı Javier Milei, Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) aldığı desteği perçinlerken, İngiliz muhafazakârlarından da övgüler alıyor.

Birleşik Krallık’ın muhafazakâr yayın organlarından The Telegraph’ın dünya ekonomisi editörü Ambrose Evans-Pritchard imzalı yazıda, “Arjantin’in BRICS’i reddetmesi küresel diplomaside küçük bir depremden daha fazlasıdır. Batılı liberal düzene karşı giderek genişleyen bir devletler bloğunun büyüsünü bozmuştur,” deniyor.

Buenos Aires’in BRICS’tan ayrılma kararını öven yazar, ülkenin ‘bir firari olarak’, yakın iktisadi çıkarlarını riske atıp ‘amasız ve fakatsız’ liberal demokrasilerin ve ABD askeri ittifakının sadık bir üyesi olarak kendini yeniden konumlandırdığını savunuyor.

Milei BBC’ye konuştu, kemer sıkmayı savundu

Biden bile Trump hayranı Milei’nin tutumundan memnun

Milei’nin, “Batı gerçek bir tehlike altında, işte bu yüzden birbirimize kenetlenmeliyiz,” dediğini aktaran Evans-Pritchard, Biden yönetiminin de, “Latin Amerika’nın entelektüel ve siyasi modasının öncüsü” olan bir ülkenin taraf değiştirmesinden duyduğu memnuniyeti gizleyemediğini, hatta bu nedenle Beyaz Saray’ın, Milei’nin Donald Trump’a yönelik coşkulu övgüleri karşısında “dilini ısırdığını” ve daha büyük stratejik ödüle odaklandığını yazıyor.

Makalede görüşlerine yer verilen Oxford Üniversitesi Çin Merkezi’nden George Magnus, “BRICS ile ilgili onca abartıdan sonra bu Çin için büyük bir darbe. Eğer Milei bunu başarabilir ve Çin’e ihtiyacı olmadığını gösterebilirse, bu Latin Amerika’da özendirici bir etki yaratacaktır,” diyor.

Milei İsrail’de: Ağlama Duvarı’nda gözyaşlarına boğuldu

Milei’nin sessiz destekçisi: Birleşik Krallık

The Telegraph editörü, Javier Milei’nin geçen ay donmuş Patagonya limanı Ushuaia’da, ABD Güney Komutanlığı şefi General Laura Richardson ile yan yana deniz savaş kıyafetleri içinde görünmesi ve Antarktika’da devriye gezmek üzere ortak bir askeri üs ilan etmesini hatırlatarak, bunu neredeyse hiçbir ön uyarı yapmadan ve ABD’li generali “istenmeyen adam” ve “Malvinas’taki İngiliz işgalinin suç ortağı” ilan eden Tierra del Fuego valisinin öfkeli muhalefetine rağmen yaptığını vurguluyor.

Günler sonra Arjantin, eskiyen Mirage jetlerinin yerine Washington’un onayıyla Danimarka’dan 24 adet Amerikan F-16 savaş uçağı satın aldı.

Savunma bakanı bunu “1983’te demokrasiye dönülmesinden bu yana yapılan en önemli alım” olarak nitelendirirken, The Telegraph yazarı, Birleşik Krallık’ın da süreci kolaylaştırmak için itirazlarını sessizce kaldırdığını yazıyor.

IMF Başkanı Georgieva’dan Arjantin lideri Milei’ye övgü

‘Amerikan kültür savaşçılarının’ aksine Ukrayna’yı destekliyor

Aynı hafta Arjantin NATO’ya “küresel ortak” olarak katılmak üzere de resmen başvurmuştu. Evans-Pritchard’a göre, “Peronist sol müesses nizamın siyasi safsataları bir bir devriliyor.” Yazar, Buenos Aires’ten Küba’ya uçuşların bile askıya alındığına işaret ediyor.

Javier Milei’nin ABD’ye duyduğu hayranlığın tamamen gerçek ve ‘zaman zaman neredeyse mistik göründüğüne’ işaret eden yazar, başkanın ‘filo-semitizmi’nin (Yahudi hayranlığı/sevgisi) de ‘aynı derecede gerçek ve aynı derecede mistik’ olduğunu vurguluyor. Mile, “Tevrat’ın ikinci kitabında Musa’yı okuduğumda hürriyetin Taliban’ı oldum. Hiç şüphesiz Musa tüm zamanların en büyük özgürlük kahramanıdır,” diyor.

Evans-Pritchard, “Amerikan sağındaki kültür savaşçılarının” aksine, Milei’nin “Putin’in propagandasının bir ajanı olmaktan ziyade” Ukrayna’yı savunduğuna işaret ediyor. Editöre göre bu da onu batı sahnesinde İtalyan Giorgia Meloni ile birlikte “alışılmadık ve daha ilgi çekici bir figür” haline getiriyor.

Milei Davos’ta ‘batılı değerler’ için konuştu, JPMorgan’dan övgü aldı

Çin ile devletten devlete ilişkiler azaltılacak

‘Peronistlerin’ Çin ile ilişkilerin bozulmasının iktisadi büyümede yavaşlamaya ve işsizliğin artmasına neden olacağı iddiasına karşı Milei, Çinli ve Arjantinli özel şirketlerin diledikleri yasal ticareti yapmakta özgür olduklarını, fakat devletin Çin ile asgari protokolün ötesinde bir ilişkisinin olmayacağını vurguluyor.

Bununla birlikte The Telegraph yazarı, “gerçekler şimdiden araya girmeye başladığını” söylüyor. Ona göre Pekin, ülkeye kimse elini bile sürmezken döviz rezervlerini karşılamak için 18 milyar dolarlık acil durum swap anlaşması sağladı. Bunun 4,9 milyar dolarlık son diliminin vadesi haziran ayında doluyor.

Arjantin Merkez Bankası’nın o zamana kadar bu meblağı karşılayacak kadar döviz biriktirip biriktirmeyeceği belirsiz ve bunun yapılmaması devletin temerrüde düşmesi anlamına gelecek.

Arjantin Dışişleri Bakanı ve Merkez Bankası Başkanı son günlerde Pekin’e giderek sürenin uzatılması için ricada bulundu faka Evans-Pritchard’a göre “Çin sert oynuyor.”

Örneğin Patagonya’da 5 milyar dolar değerindeki iki dev hidroelektrik projesi, ‘misilleme’ olarak görülen bir hareketle askıya alındı. Gezhouba Group 1.800 işçiyi işten çıkardı ve mühendislerini ülkelerine geri gönderdi.

Fakat yazara göre günün sonunda Çin, ekonomik varlığını sürdürebilmek için ithal gıda ve birincil ürünlere bağımlı. Soya fasulyesinin %93’ünü, sorgum ve arpanın ise neredeyse %100’ünü Arjantin’den satın alıyor.

Küresel iş dünyası seçkinlerinin Milei sevdası

BRICS’in sonu mu geldi?

The Telegraph editörü, önümüzdeki yılın, Kuşak ve Yol Girişimi’nden çekilen ve Çin’e meydan okuyan bir yükselen piyasa ekonomisine ne olacağının test edileceği bir yıl olacağını savunuyor.

“Bilinçli ekonomik görüş”ün artık Çin’in yüzyılın ortalarında ABD’yi geçerek dünyanın en büyük ekonomisi olacağına inanmadığını ileri süren yazar, BRICS içindeki gerilimlere dikkat çekiyor.

Hindistan’ın Asya’da Quad ve ABD liderliğindeki güvenlik mimarisine yönelmesinin “BRICS projesinin siyasi tutarsızlığını ortaya koyduğunu” savunan yazar, Brezilya’nın bile Çin’in aşırı sanayi kapasitesini dünyanın geri kalanına sevk etme stratejisine karşı “sabrını yitirmeye başladığını” düşünüyor.

Evans-Pritchard, makalesinin sonunda, “Dünyanın öbür ucundaki geçici bir anomali olmaktan çok uzak olan Milei, iş dünyasına ve leviathan devlete karşı serbest piyasa karşı devriminin öncüsü olabilir. Batı’nın işi henüz bitmedi,” diye yazıyor.

DİPLOMASİ

AB ve Ukrayna, Biden’ı 2022’de Kiev’in ‘zaferine’ engel olmakla suçluyor

Yayınlanma

Joe Biden’ın başkanlık süresi sona yaklaşırken, ABD’nin Rusya’ya karşı Ukrayna’ya 90 milyar doları aşan yardım sağlamasına rağmen, Avrupa Birliği (AB) ve Ukrayna, Amerikan başkanını kararsız davranmakla suçluyor.

Bazı Avrupalı liderlere göre bu kararsızlık, Ukrayna’nın 2022 sonbaharında Rusya ordusunu Harkov ve Herson’dan püskürtmesine rağmen savaşı kendi lehine çevirememesine neden oldu.

‘Çok az, çok geç’

Bloomberg‘in haberine göre, Biden yönetimi Ukrayna’ya yoğun bir şekilde askeri yardım sağlama konusunda çaba gösterdi ve hatta Batı menşeli uzun menzilli füzelerle Rusya topraklarına saldırılara izin verdi.

Fakat Ukraynalı yetkililer, savaş boyunca defalarca dile getirdikleri bir şikâyeti yineledi: “Çok az, çok geç.”

Bir yılı aşkın süredir devam eden savaş ve Donald Trump’ın başkanlık yarışında yükselişi, Ukrayna’yı işgal altındaki topraklardan vazgeçme veya NATO üyeliğinden yoksun bir barış anlaşmasını kabullenme gibi ihtimallerle karşı karşıya bıraktı.

Bloomberg’e konuşan Ukraynalı yetkililer, böyle bir sonucun büyük ölçüde Biden’ın aldığı ya da almadığı kararlardan kaynaklanacağını savundu.

Avrupa ne ediyor?

Letonya Dışişleri Bakanı Baiba Brazhe, ABD’nin daha erken ve daha güçlü bir şekilde silah sağlaması durumunda bunun “geniş kapsamlı sonuçları” olabileceğini, ancak “olan oldu” diyerek konuyu değerlendirdi.

2022 sonbaharında Ukrayna ordusu, Harkov ve Herson’da hızlı bir taarruz gerçekleştirerek bazı bölgeleri geri aldı. Fakat Ukrayna lideri Vladimir Zelenskiy, bu zaferlerin sürdürülebilmesi için daha fazla silah talep etti. Biden ise bu konuda tereddütlü davrandı.

Biden’ın bu temkinli yaklaşımı, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından doğrulandı. Sullivan, ABD’nin nükleer bir tırmanış riskini dikkate aldığını belirtti.

Eski İngiltere Savunma Bakanı Grant Shapps, Biden’ın Ukrayna’ya desteği konusunda genelde temkinli ve kararsız bir tutum sergilediğini, bu yüzden gerekli desteğin cephe dengelerini değiştirecek şekilde verilmediğini söyledi.

Diğer bazı Amerikalı yetkililer ise, Avrupa ülkelerinin Ukrayna’yı desteklemek ve yaptırım uygulamak konusunda yavaş davrandığını belirtti.

Örneğin, Almanya ve diğer AB ülkeleri, Ukrayna’nın NATO üyeliği konusundaki Amerikan tavrının yumuşamasına rağmen şiddetle karşı çıkmaya devam etti.

Biden’ın bir Soğuk Savaş gazisi olarak nükleer tırmanma tehdidine takıntılı hale geldiği belirtilirken, Avrupa’daki bazı liderler Biden’ın stratejisinin Ukrayna’nın yenilmesini önlemeye odaklandığını ancak zafer için gerekli yolu sunmadığını savundu.

Bu stratejinin, Ukrayna’yı uzun ve maliyetli bir çatışmanın içine çektiği iddia edildi.

Ukrayna’da kamuoyu yoklamaları: Halk, Rusya ile müzakereler hakkında ne düşünüyor?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump’tan AB’ye gümrük tarifesi tehdidi

Yayınlanma

ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, AB’yi “büyük ölçekli” miktarlarda ABD petrol ve doğalgazını satın almayı taahhüt etmemesi halinde gümrük vergileriyle karşı karşıya kalacağı konusunda uyardı.

Trump cuma günü Truth Social platformunda yayınladığı mesajda, “Avrupa Birliği’ne, ABD ile aralarındaki muazzam açığı petrol ve doğalgazımızı büyük ölçekte satın alarak kapatmaları gerektiğini söyledim. Aksi takdirde, her şekilde TARİFELER!!!” diye yazdı.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen kasım ayında yaptığı açıklamada AB’nin ABD’den daha fazla sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) almayı değerlendirebileceğini söylemişti.

Leyen gazetecilere verdiği demeçte, “Rusya’dan hâlâ çok miktarda LNG alıyoruz ve neden bunu bizim için daha ucuz olan ve enerji fiyatlarımızı düşüren Amerikan LNG’si ile değiştirmeyelim?” diye sormuştu.

Financial Times’a (FT) konuşan bir AB yetkilisi, “Leyen’in tam da bunu yapma olasılığını ima ettiği göz önüne alındığında, bu bir ‘tehdit’ olarak tuhaf görünüyor,” dedi.

ABD halihazırda Avrupa’nın en büyük LNG tedarikçisi konumunda, fakat Rusya’dan yapılan ithalat ikinci sıradaki yerini koruyor.

Trump, Çin menşeli olmayan tüm ithalata yüzde 20’ye varan genel bir gümrük vergisi uygulama tehdidinde bulunuyor.

Geçtiğimiz ay Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, Avrupa’nın siyasi liderlerini gümrük vergileri konusunda Trump ile işbirliği yapmaya ve ABD’de üretilen daha fazla ürünü satın almaya çağırmıştı.

Trump’ın ilk başkanlığı sırasında, dönemin Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, ticaret savaşı tehditlerini engellemek için daha fazla ABD gazı satın almayı teklif etmişti.

Uluslararası petrol göstergesi Brent ham petrol fiyatları cuma günü yüzde 0,4 düşüşle varil başına 72,61 dolar oldu. West Texas Intermediate vadeli işlemleri de yüzde 0,4 düşüşle varil başına 69,14 dolardan işlem gördü.

ABD dünyanın en büyük ham petrol üreticisi ve en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatçısı. Aralarında AB ve Vietnam’ın da bulunduğu LNG alıcıları, kısmen gümrük vergisi tehdidini caydırmak için ABD’den daha fazla yakıt satın almayı şimdiden konuşmaya başladılar.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD’den Türkiye Gazprombank yaptırımlarında özel muafiyet

Yayınlanma

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank yaptırımlarında Türkiye’ye muafiyet tanıdığını belirterek, doğalgaz ödemelerinin sorunsuz devam edeceğini duyurdu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank’a uyguladığı yaptırımlar konusunda Türkiye’ye özel bir muafiyet tanıdığını duyurdu.

Bakan Bayraktar, bu sayede Türkiye’nin doğalgaz borcu ödemelerini Gazprombank üzerinden yapmaya devam edebileceğini belirtti.

Bloomberg’e yaptığı açıklamada Bayraktar, bu kararın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı’nın ABD’li yetkililerle yürüttüğü yoğun görüşmelerin ardından alındığını ifade etti.

Türkiye’nin uzun süredir talep ettiği muafiyetin, Rusya ile doğal gaz ticaretinde önemli bir rol oynayacağını vurguladı.

Gazprombank’ın ABD tarafından yaptırım listesine alınması, Türkiye açısından ciddi endişelere yol açmıştı.

Bakan Bayraktar, yaptırımların Türkiye’yi de hedef alması durumunda bunun ekonomik ve stratejik sonuçlarının büyük olabileceğine dikkat çekmişti.

Türkiye’nin geçmişte İran yaptırımları sürecinde de benzer bir muafiyet elde ettiğini hatırlatan Bayraktar, bu kararın iki ülke arasındaki iş birliğini destekleyeceğini söyledi.

Muafiyetin sağlanmasına rağmen Türkiye, Rusya ile alternatif ödeme yöntemleri üzerinde de görüşmeler gerçekleştirdi.

Geçen ay Ankara’da yapılan toplantılarda, her iki tarafın bürokratları olası senaryoları masaya yatırdı. Ancak Bayraktar, alternatif çözümlerle ilgili detaylı bir değerlendirme yapmaktan kaçındı.

Türkiye, Gazprombank yaptırımında ABD’den muafiyet istiyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English