Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump, Beyaz Saray’da kendisi olsaydı Güney Kore’nin ABD askerlerine ev sahipliği yapmak için her yıl milyarlarca dolar daha fazla ödeyeceğini söyledi ve uzun süredir ABD müttefiki olan ülkeyi “para makinesi” olarak nitelendirdi.
Bloomberg Genel Yayın Yönetmeni John Micklethwait’e salı günü Chicago Ekonomi Kulübünde verdiği bir röportajda Trump, “Şu anda orada olsaydım, bize yılda 10 milyar dolar öderlerdi ve biliyor musunuz, bunu yapmaktan mutlu olurlardı. Güney Kore bir para makinesi,” dedi.
Bu sözler, ABD ve Güney Kore’nin bölünmüş yarımadada Amerikan güçlerine ev sahipliği yapmak için beş yıllık yeni bir maliyet paylaşımı anlaşmasına varmasından iki haftadan kısa bir süre sonra geldi. Anlaşma uyarınca Güney Kore, 2026 yılında maliyetteki payını bu yıla kıyasla %8,3 artırarak 1,52 trilyon wona (1,13 milyar dolar) çıkaracak.
Güney Kore’de konuşlu ABD askerleriyle ilgili maliyet paylaşımı Trump’ın görevde olduğu dönemde tartışma konusu olmuştu. O dönemde Trump, Güney Kore’den yaklaşık 28.000 Amerikan askeri personelini bölgede tutmak için yaklaşık 5 milyar dolar katkıda bulunmasını istemişti ki bu miktar bir önceki anlaşmada Seul’ün ödemeyi kabul ettiği yıllık yaklaşık 1 milyar doların çok üzerindeydi.
Güney Kore Dışişleri Bakanlığına göre yeni anlaşma uyarınca 2026’dan sonraki dört yıl için ödenecek miktar enflasyondaki artışı yansıtacak ve yıllık artış %5 ile sınırlandırılacak.
Güney Kore, Trump yönetiminden önce 2014 yılında yapılan çok yıllı bir anlaşma kapsamında 2018 yılında yaklaşık 960 milyar won ödüyordu.
Trump defalarca ABD müttefiklerini savunma düzenlemelerine yeterince harcama yapmadıkları için eleştirdi.
“Kuzey Kore çok ciddi bir güç, muazzam bir nükleer güce sahipler. Güney Kore’ye bunun bedelini ödemeniz gerektiğini söyledim,” diyen Trump, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti lideri Kim Jong Un ile “çok iyi bir ilişkisi” olduğunu da sözlerine ekledi.
Ukrayna, Suudi Arabistan’da Rusya ile olası barış görüşmelerinde Washington’a ‘kırmızı çizgilerini’ iletti. Kiev, NATO üyeliğinden vazgeçmeyeceğini, ordusunun büyüklüğüne sınırlama getirilmesini ve uluslararası kuruluşlara katılımının engellenmesini kabul etmeyeceğini belirtti. Ukraynalı bir diplomat, toprak tavizi konusunun gündeme gelmediğini ve ABD’nin askeri yardımının görüşmelerden hemen sonra yeniden başladığını aktardı.
European Pravda‘nın müzakere sürecine dahil bir kaynağa dayandırdığı haberine göre Ukrayna, Suudi Arabistan’da yapılan görüşmelerde, Rusya ile askeri çatışmanın barışçıl yollarla çözümü konusunda Washington’a “kırmızı çizgilerini” açıkladı.
Haberde, Ukrayna’nın NATO üyeliğinden vazgeçme niyetinde olmadığına dair net bir mesaj verdiği vurgulandı.
Kaynak, “Bu konuyu görüştük ve Ukrayna için hâlâ gündemde olduğunu açıkça belirttik,” dedi.
Görüşmelerde, Kiev açısından “tartışılması kabul edilemez olan” diğer kilit hususlar da ele alındı. Ukrayna, ordusunun büyüklüğüne herhangi bir sınırlama getirilmesinde ısrar ediyor ve Avrupa Birliği (AB) ve NATO dahil olmak üzere uluslararası kuruluşlara katılımına yönelik her türlü yasağı kesinlikle reddediyor.
Kaynak, Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Başkanı Andriy Yermak’ın, Rusya’nın Kiev’in ittifaka üyeliği konusunda veto hakkı olmaması gerektiğini özellikle vurguladığını belirtti.
European Pravda‘ya konuşan kaynak, toplantının kapsamlı bir anlaşma konusunda ortak bir pozisyon oluşturmayı amaçlamadığını, ancak Ukrayna tarafının Amerikalı ortaklarına temel tutumunu iletmeyi gerekli gördüğünü ifade etti.
Diğer yandan BBC kanalının Rusça servisinin isimsiz bir Ukraynalı diplomata dayandırdığı bilgilere göre, Cidde’deki görüşmelerde Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve Rusya’nın kontrolündeki toprakların statüsü ele alındı, ancak Kiev’in toprak tavizleri olasılığı değerlendirilmedi.
Diplomat, Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun açıklamasında, ateşkes durumunda Rusya’nın kontrol ettiği toprakları elinde tutmaya devam edeceğinin belirtildiğini, ancak bunların Rusya’ya devredilmesinden bahsedilmediğini açıkladı ve şöyle devam etti:
“Bu bir terminoloji meselesi: Ukrayna bu aşamada bu toprakları askeri yollarla geri alamıyor, ancak Rus toprağı olarak tanımıyor ve diplomatik yollarla geri alınmasını sağlamaya çalışacak.”
Ayrıca, Rusya’nın bu bölgeleri anayasasına resmen dahil etmesine rağmen, Ukrayna ordusunun Donetsk, Lugansk, Zaporojye ve Herson oblastlarının Kiev kontrolündeki kısımlarından çekilmesi konusunun gündeme gelmediğini de sözlerine ekledi.
Diplomat, Cidde’deki görüşmelerin sona ermesinden sadece bir saat sonra Amerikan askeri yardımının ve istihbarat paylaşımının yeniden başladığını belirterek, bu kararın Washington tarafından alındığını vurguladı.
Kaynak, “Ukrayna 30 günlük bir ateşkesi kabul etti ve hemen ardından Amerikan tarafı silah sevkiyatına ve istihbarat paylaşımına yeniden başladı,” ifadelerini kullandı.
Görüşmelerde ele alınan bir diğer önemli konu ise esir takası oldu. Aynı diplomatın BBC‘ye verdiği bilgiye göre, Kiev bu maddenin sonuç bildirisinde yer almasında ısrar etti.
Ukrayna, Rusya’nın 30 günlük bir ateşkesi kabul etmesi hâlinde esir takasının hızlandırılmasını bekliyor.
Kaynak, Ukrayna birliklerinin Kursk oblastındaki durumu konusuna ayrı bir önem verildiğini, bu konunun farklı bağlamlarda ele alındığını, fakat Ukrayna ordusunun bu pozisyonlardan çekilmesi yönünde herhangi bir talepte bulunulmadığını belirtti.
Cidde’de varılan anlaşmaların Ukrayna için uzlaşmacı bir çözüm olduğunu vurgulayan diplomat, ancak Kiev’in öncelikle çatışmanın barışçıl yollarla çözülmesine olan bağlılığını göstermeye çalıştığını ifade etti.
Diplomat, “ABD, 30 gün sürecek tam bir ateşkes önerdi ve Ukrayna tarafı bu adımı bir uzlaşma olarak kabul etti. Ateşkes, insansız hava araçlarıyla yapılan saldırıların durdurulmasını da içeriyor. Ateşkes rejiminin ihlali olarak neyin kabul edileceği henüz görüşülmedi. Şu anda masada sadece ateşkes önerisi var. Ukrayna, uyumunun izlenmesi için teknik ekipler ayırmaya hazır,” diye konuştu.
Aynı zamanda, ABD’nin ateşkes rejiminin nasıl kontrol edilebileceğine dair belirli bir vizyonu olduğu da belirtildi.
ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’da ateşkes için açıklığa kavuşması gereken hususlar olduğunu belirtmesinin ardından, Washington’ın Rusya üzerinde baskı araçlarına sahip olduğunu söyledi. Trump, Rusya’nın ateşkesi kabul etmesinin çatışmanın sona ermesi için kritik bir adım olacağını vurgularken, Fox News ABD’nin Rus bankalarına yönelik yaptırımlarını sıkılaştırdığını açıkladı.
ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’da ateşkes konusunda açıklığa kavuşması gereken hususların tartışılması gerektiğini belirtmesinin ardından, Washington’ın Rusya üzerinde “baskı araçları” olduğunu söyledi.
Trump, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile yaptığı görüşmede, “Baskı araçlarımız var ama müzakereler sürdüğü ve bugünkü açıklamalara göre süreç olumlu yönde ilerlediği için detayları açıklamak istemiyorum,” dedi.
Başkan Trump, Rusya’nın ateşkesi kabul etmesinin çatışmanın sona ermesi için belirleyici bir adım olacağını vurguladı. Özel temsilcisi Steve Witkoff’un Rusya’da “ciddi müzakereler” yürüttüğünü ve yakında Putin ile görüşmesini beklediğini belirten Trump, “Umarım Moskova doğru kararı verir,” diyerek Rusya’dan somut adımlar görmek istediğini ifade etti.
Gelecekteki ateşkes anlaşmasının pek çok detayının hâlihazırda görüşüldüğünü belirten Trump, “Şimdi geriye Rusya’nın bunlara katılıp katılmayacağını görmek kalıyor. Katılmazsa, bu tüm dünya için bir hayal kırıklığı olacaktır,” diye konuştu.
Trump, Washington’ın Kiev ile olası toprak tavizlerini görüştüğünü de doğruladı ve “Körlemesine hareket etmiyoruz. Ukrayna ile hangi toprakların korunacağını, hangilerinin kaybedileceğini ve Zaporojye Nükleer Enerji Santrali de dahil olmak üzere nihai anlaşmanın tüm kilit unsurlarını görüşüyoruz. Bu karmaşık bir süreç, ancak ilk adım ateşkes,” ifadelerini kullandı.
ABD Başkanı, Putin’in ateşkes konusundaki açıklamasını “umut verici, ancak eksik” olarak nitelendirdi ve “Anlamı olmayacak bir ateşkesle zaman kaybetmek istemiyoruz. Bu yüzden diyoruz ki: ‘Bakın, şunu alabilirsiniz, şunu alamazsınız’,” diye ekledi.
13 Mart Perşembe günü Vladimir Putin, Rusya’nın prensipte ABD’nin Ukrayna’da 30 günlük ateşkes önerisini desteklediğini, ancak öncelikle bir dizi önemli konunun görüşülmesi gerektiğini söyledi. Putin, “Katılıyoruz, ancak nüanslar var,” dedi.
11 Mart’ta Washington ile yapılan görüşmelerin ardından Ukrayna, Rusya’nın da benzer bir adım atması koşuluyla derhal 30 günlük bir ateşkesi kabul etti.
Buna karşılık ABD, Kiev’e silah sevkiyatını ve istihbarat paylaşımını yeniden başlattı. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, ateşkesin tüm cephe hattını kapsaması ve Karadeniz’de füze saldırıları, insansız hava aracı saldırıları ve bombardımanları dışlaması gerektiğini savundu.
Trump bu karara destek verdi ve ateşkesin detaylarını Putin ile “bir hafta içinde” görüşmeyi planladığını söyledi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Moskova’nın tepkisinin Kremlin’in gerçek niyetlerini göstereceğini belirtti. ABD Hazine Bakanı Scott Bessent ise Washington’ın çatışmaya barışçıl bir çözüm bulmak için gerekirse Rusya’ya karşı mümkün olan en sert yaptırımları uygulamaya hazır olduğu uyarısında bulundu.
Washington yönetimi, Rus bankalarına yaptırımları sıkılaştırdı
Öte yandna Fox News‘e konuşan Donald Trump yönetiminden üst düzey bir yetkiliye göre Putin’in acil ateşkesi reddetmesinin ardından ABD, Rus bankalarına ve petrole yönelik yaptırımları sıkılaştırdı.
Kaynak, bu adımın Trump’ın Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek için kullandığı müzakere taktiklerinin bir parçası olduğunu söyledi.
Bundan böyle, aralarında VEB, Sberbank, FK Otkritie, VTB, Sovcombank, Alfa-bank, Rosbank, Zenit Bank ve St. Petersburg Bank’ın da bulunduğu 9 Rus bankasına istisnasız tam bloke yaptırımları uygulanmaya başlandı.
Aynı karar, Rusya Merkez Bankası ve Moskova Borsası’ndaki Ulusal Takas Merkezi için de geçerli.
12 Mart’a kadar bu bankaların Rus enerji kaynaklarının ödemesiyle ilgili dolar cinsinden işlem yapmasına izin veriliyordu.
Fox News‘e konuşan kaynak, Trump yönetiminin lisansı uzatmama kararının, Avrupalı ülkelerin yaptırım riski olmadan artık Rusya’dan petrol alamayacağı anlamına geldiğini söyledi.
Azerbaycan ve Ermenistan, tüm maddelerde uzlaşarak barış anlaşması konusunda nihai anlaşmaya vardı. Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov, müzakere sürecinin tamamlandığını duyururken, Ermenistan Dışişleri Bakanlığı da anlaşma taslağının imzaya hazır olduğunu doğruladı. Anlaşmanın son maddeleri arasında tarafların uluslararası alanda karşılıklı iddialarda bulunmaması ve sınırda yabancı gözlemci bulundurmaması yer alıyor. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, anlaşmanın her iki tarafın da çıkarını gözeten bir uzlaşma olduğunu belirtti.
Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov, Azerbaycan ile Ermenistan’ın tüm maddelerde uzlaşarak barış anlaşması konusunda nihai anlaşmaya vardığını ve müzakere sürecini tamamladığını açıkladı.
APA haber ajansının aktardığına göre, üzerinde uzlaşılan son maddeler arasında tarafların uluslararası arenada karşılıklı iddialarda bulunmaması ve sınırda yabancı gözlemci bulundurmaması yer alıyor.
Ermenistan Dışişleri Bakanlığı da müzakerelerin tamamlandığını doğruladı. Bakanlıktan yapılan resmi açıklamada, “Ermenistan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, ‘Ermenistan Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Barışın ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulması Hakkında Anlaşma’ taslağının uzlaşmaya varıldığını teyit eder. Bu nedenle, belge imzalanmaya hazırdır,” ifadelerine yer verildi.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, tarafların imza tarihi ve yeriyle ilgili detayları görüşmeye hazır olduğunu belirtti.
Paşinyan, “Bizim de fikirlerimiz var, Bakü’nün de. Müzakereler sırasında bunları yakınlaştırmaya çalışacağız,” dedi.
Paşinyan’ın açıklamasına göre, varılan anlaşmalar her iki tarafın da çıkarlarını gözeten bir uzlaşma niteliğinde.
Ayrıca Başbakan, anlaşma metninde gizli bir madde bulunmadığını vurgulayarak, “Toplum, temel maddelerine aşina, zira dört yıldır tartışılıyor,” diye konuştu.
Başbakan, anlaşmaya varıldığına göre Azerbaycan’ın bunu kendisi için kârlı, Ermenistan’ın ise kendisi için kabul edilebilir bulduğunu kaydetti.
Paşinyan, “Herhangi bir barış anlaşmasında olması gereken de budur,” diye ekledi.
Paşinyan, Bakü ile Ermenistan Anayasası’nda değişiklik yapılması konusunda müzakere yapılmadığını belirtti.
Ancak Azerbaycan, Ermenistan’ın temel yasasında değişiklik yapılmasında ısrar ediyor, zira yasada Dağlık Karabağ’ı ülkenin bir parçası olarak tanımlayan 1990 Bağımsızlık Bildirgesi’ne atıfta bulunuluyor. Bakü, bunu bir toprak iddiası olarak değerlendiriyor.
Paşinyan daha önce, yeni bir temel yasa için referandum ihtimali de dâhil olmak üzere anayasal reform ihtiyacından bahsetmişti.
Şubat ayının sonunda Paşinyan, tarafların anlaşmanın 17 maddesinden 15’inde uzlaştığını bildirmişti.
O dönemde temel anlaşmazlıklar, sınır boyunca yabancı birliklerin konuşlandırılması ve uluslararası mahkemelerde görülen davalarla ilgiliydi.