Bizi Takip Edin

AVRUPA

Vilnius’ta gündem: NATO’nun birliği, savunma harcamaları ve sanayide eşgüdüm

Yayınlanma

Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta başlayan NATO Zirvesi, Rusya-Ukrayna Savaşında yeni bir aşamaya girmişken, ittifakın iç bütünlüğünün de test edildiği bir döneme denk geldi.

Kuzey Atlantik İttifakı’nı zirvede zorlayacak en önemli unsurun Ukrayna’nın bloğa üyeliği olduğuna değinmiştik. Ukrayna tarafının tüm ‘boykot’ tehditlerine rağmen, ABD Başkanı Joe Biden ile Ukraynalı mevkidaşı Volodimir Zelenski’nin Vilnius’ta bir araya gelmesi bekleniyor. Ukrayna’ya, dört büyük gücün (ABD, Almanya, Britanya ve Fransa) güvenlik garantisi verdiği bir ‘özel ilişki’ teklif edilmesine kesin gözüyle bakılıyor. Doğu ve Orta Avrupa’daki NATO ülkeleri, Ukrayna’nın ittifaka katılımını savunurken, başını ABD ve Almanya’nın çektiği ülkeler Kiev’in NATO’ya dahil edilmesinin Rusya ile sıcak bir savaşa yol açmasından çekiniyor.

Öte yandan NATO’nun iç bütünlüğüne yönelik soru işaretlerinin kaynağı yalnızca Ukrayna meselesi değil. Savunma harcamalarının ittifakın belirlediği yüzde 2’lik dilime çekilmesi, NATO’nun yeni Avrupa savunma planı gibi meseleler de ittifak için bir test olacak. Zirve öncesi ‘karın ağrısı’ olarak görülen İsveç’in ittifaka kabulü meselesi ise Türkiye’nin onayıyla birlikte çözüldü.

GSYİH’nin yüzde 2’si sınırına hâlâ ulaşılamadı

NATO, zirvede yeni bir savunma harcaması taahhüdü belirlemeyi planlarken, bazı üyeler mevcut hedefleri tutturmakta zorlanıyor, bazıları ise bu hedefin nasıl hesaplandığını ve artırılıp artırılmayacağını sorguluyor.

2014 yılında Galler Zirvesi’nde NATO üyeleri gayri safi yurtiçi hasılalarının (GSYİH) %2’sini savunmaya ve tüm savunma harcamalarının %20’sini askeri teçhizata harcamayı taahhüt etmişlerdi. Bununla birlikte, 2022 yılında NATO üyelerinin çoğunluğu bu taahhüdün altında kaldı ve savunmaya yapılan yatırımların artmasına rağmen sadece yedi üye bu taahhüdü yerine getirdi ya da aştı.

Ukrayna savaşı ile birlikte, birçok ülke savunma harcamalarını artırmayı taahhüt etti. Örneğin Alman Şansölyesi Olaf Scholz, ülkesinin savunmaya 100 milyar avro yatırım yapacağını açıkladı.

Fakat özellikle Doğu kanadındaki bazı üyeler %2’lik GSYİH harcama hedefinin çok düşük olduğunu ve savunma harcamalarının artırılması gerektiğini düşünüyor.

ABD hâlâ başı çekiyor

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg zirve öncesinde yaptığı açıklamada ‘daha güçlü bir taahhüdün’ ‘daha güçlü bir dil’ anlamına geldiğini söyledi ve “GSYH’nin %2’sini savunma için bir tavan olarak değil, asgari bir taban olarak kabul edeceğiz,” dedi. Stoltenberg ayrıca ‘%2 kuralını karşılamayan NATO müttefiklerinin savunma harcamalarını artırmaya devam etmelerini beklediğini’ söyledi.

Bazı NATO diplomatları daha iddialı bir taahhüdü kabul etmenin, Ukrayna savaşının hızlı bir şekilde savunma teçhizatı satın alma ihtiyacını ortaya çıkarması nedeniyle ‘genel bir güvenilirlik meselesi’ olduğunu söylüyorlar.

Şu anda Washington’un savunma harcamaları, hiçbir üyenin yükün yarısından fazlasını taşımaması yönündeki anlaşmaya rağmen, NATO’nun toplam harcamalarının %50’sinden fazlasını oluşturuyor.

Bazı NATO müttefikleri, özellikle de %2’lik orana ulaşamayanlar, Savunma Yatırım Taahhüdünü (DIP) eleştiriyor ve bunun savunmaya daha fazla harcama yapma taahhütlerinin gerçekliğini yansıtmadığını ileri sürüyor.

NATO konseptinde yüzde 2’lik oran, ‘savunma harcamalarının üzerinde mutabık kalınan bir tanımına’ veya ‘isimlendirmesine’ göre hesaplanıyor. Ulusal savunma bakanlıkları bir ulusal hükümet tarafından kendi silahlı kuvvetlerinin, Müttefiklerin veya İttifakın silahlı kuvvetlerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere mali yıl içinde fiilen yapılan veya yapılacak olan ödemeleri rapor ediyor. Silahlı kuvvetler, konvansiyonel kuvvetlerin yanı sıra idare ve komuta, Özel Harekat Kuvvetleri, tıbbi hizmet, lojistik, uzay, siber ve jandarma, jandarma, sahil güvenlik gibi ulusal içişleri bakanlıklarına bağlı diğer birlikler ve bunların teçhizatı gibi ortak oluşumları da içeriyor. Operasyonlar, silah, teçhizat ve mühimmat imhası ve emekli maaşları ile araştırma ve geliştirme (AR-GE) maliyetlerine yapılan katkılar da bu kapsamda değerlendiriliyor.

EURACTIV’e konuşan bir NATO yetkilisi, “Bu mükemmel bir kıstas değil ama elimizdeki tek kıstas,” diyor.

Üyeler, taahhütün kriterleri konusunda anlaşamıyor

Yükümlülük konusuyla birlikte %2’lik hedefi tutturamayanlara karşı ‘yaptırım’ sorunu da gündeme geliyor. EURACTIV’e konuşan iki NATO diplomatına göre NATO üyeleri arasında ‘isim ver ve utandır’ seçeneği mümkün olan tek seçenek.

Birçok NATO üyesi ise bu taahhütnameye karşı çıkarak bir ülkenin NATO’nun savunmasına etkin bir şekilde katkıda bulunup bulunmadığına karar vermek için bunun doğru bir ölçü olup olmadığını sorguluyor. Örneğin Almanya, yeni bir taahhüdün kabiliyet, nakit para ve bağlılığı dikkate alması gerektiğini savunuyor.

Berlin, paranın nasıl harcandığına ve verimli ve faydalı ekipmanlara harcanıp harcanmadığına odaklanmak isterken, İngiltere harcama kalitesine daha fazla vurgu yapılmasını savunuyor.

İtalya gibi daha küçük GSYİH’ye sahip NATO üyeleri de harcamalarını kültür, emeklilik ve eğitim gibi diğer alanlara odaklamayı tercih ettiklerinden %2’lik hedefin çok yüksek olduğuna inanıyor. %2 taahhütü personel ve emekli maaşlarını da içerdiğinden, daha gelişmiş silahlı kuvvetlere sahip NATO üyeleri yüksek maaşlar sunuyor ve otomatik olarak daha yüksek savunma harcamalarına sahip oluyor.

Savunma sanayisinde kapasite sorunu

NATO’nun başını ağrıtan bir başka mesele de bloğun savunma sanayilerinin eşgüdümü.

NATO, yatırım hedeflerinin belirlenmesi ve talebin bir araya getirilmesi için yeni bir Savunma Üretimi Eylem Planı oluşturmayı ve ittifak üyelerinin sektöre yönelik transatlantik ölçekte standartlaştırılmış teçhizatlarını belirlemeyi değerlendiriyor. Ukrayna’ya askeri desteği sürdürmenin ve stoklarını yenilemenin yolları aranırken, NATO da üyelerin yatırım ve siparişlerinde uzun vadeli bir perspektif oluşturarak sektörü yönlendirmeye çalışıyor. Bu kapsamda 15 Haziran’da NATO savunma bakanları toplantısının yanı sıra, Avrupa ve ABD’den 25 savunma sanayii şirketi ile görüşmelerde bulunulmuştu.

Savunma sanayi üretim kapasitesini arttırma ve silah stoklarını yenileme ihtiyacının artmasıyla birlikte NATO üyeleri bu yılın başlarında yeni bir savunma sanayi yatırım taahhüdü belirlemeyi düşünmeye başladılar. Fakat üreticilerin üretim kapasitesi yatırımlarının %2’lik taahhütte nasıl hesaba katılacağı belirsizliğini koruyor.

Savunma sanayii şirketleri üretimi artırma baskısı altında fakat uzun vadeli devlet satış garantisi istiyorlar. Örneğin Bloomberg’e konuşan BAE Systems Hägglunds AB Başkanı Tommy Gustafsson-Rask, “Eskiden zamanımız vardı ama paramız yoktu. Bugün ise paramız var ama zamanımız yok,” diyor.

Avrupa’nın üretim kapasitesinin artırılması bekleniyor

Ukrayna’ya gönderilmek istenen silah ve mühimmat üretiminin yanı sıra, NATO, yüksek hazırlıklı kuvvetler olarak adlandırılan ve müttefiklerin 30 günden kısa bir süre içinde konuşlanmaya hazır birliklerinden oluşan havuzun büyüklüğünü yedi kat artırarak 300.000’e çıkarmak istiyor. Bu kuvvetlerin hepsi, kullanıma hazır yüksek kaliteli silahlara ihtiyaç duyacak.

ABD Başkanı Joe Biden Avrupa’yı kendi savunması için daha fazla sorumluluk almaya çağırırken, Almanya, Fransa ve İtalya gibi büyük ülkeler ABD askeri tedarik zincirlerine olan bağımlılıklarını azaltmak ve kendi ulusal tekellerini oluşturmak istiyorlar.

NATO liderlerinin Vilnius zirvesainde çok uluslu ortak tedarik çağrısında bulunan bir Avrupa savunma sanayi planını desteklemeleri bekleniyor. Plan ayrıca ülkeleri, aynı mühimmatın farklı ülkelerin silah sistemleriyle çalışmasını sağlamak için kolaylaştırılmış standartları benimsemeye çağırıyor.

Savaş sanayisi ‘garanti’ istiyor

Fakat Avrupa savunma bakanlıkları ile şirketler arasındaki gerilim sürüyor. Mesele, bu iddialı plana kimin liderlik etmesi gerektiği etrafında düğümleniyor. Bloomberg’e göre sektörün korkusu siparişler yığılmaya başlasa bile, üretimi arttırıp üç ya da beş yıl sonra yeni tesisler açıldığında talep olmadığını görmek. Hükümetler daha önce de planlarından geri adım atmış ve birçok Avrupa başkenti NATO’nun stoklama hedeflerini ya da GSYİH’nin %2’sini savunmaya harcama taahhüdünü yerine getirmekte defalarca başarısız olmuştu. Bu konuda ‘umut veren’ ülkeler Doğu-Orta Avrupa ile Birleşik Krallık.

Avrupalı savaş şirketleri, uzun vadeli sözleşmelerin yanı sıra, hükümetlerin genişletilmiş üretim için doğrudan ödemeye yardımcı olmasını veya enerjiye öncelikli erişim sağlamasını talep ediyorlar.

Litvanya Savunma Bakan Yardımcısı Greta Monika Tučkutė, savunma şirketleri için, “İş dünyası açısından bakıldığında, talep düştüğünde hayatta kalmak için riskleri azaltmaya çalışıyorlar. Ama bence iş dünyasının da risk alması gerekiyor,” diyor.

Tučkutė, bu şirketlerin ‘şu anda kazandıklarına’ dikkat çekiyor ve bu nedenle endüstriyi geliştirmek için ‘yatırım riskini’ de almaları gerektiğini düşünüyor.

NATO ‘üretimin örgütlenmesine’ el atıyor

Sonuç olarak NATO’nun, Vilnius zirvesi ile birlikte özellikle Avrupa’da savunma sanayiindeki eşgüdümü sıkılaştırması bekleniyor. ‘Savaş ekonomisi’ sayesinde, birçok Avrupalı silah şirketinin hisselerinde büyük artışlar yaşandı. Leopard 2 savaş tankları ve topçu mühimmatı üreticisi Alman Rheinmetall AG 2022’de %130 artışla Avrupa’da en iyi performans gösteren hisse senedi olurken, Thales SA, Dassault Aviation SA ve Saab AB gibi diğer Avrupalı savunma şirketleri de %60 ila %80 arasında değer kazandı.

Avrupa ve NATO, kıtayı savunma sanayi üretiminde bir merkez olarak yeniden güçlendirmek istiyor. Fakat sektör çok sayıda engelle karşı karşıya. Nitelikli işgücü arzının sınırlı olmasının yanı sıra, yükleniciler bileşen sıkıntısı ve izinleri güvence altına almak için bürokratik engellerle de uğraşıyor. Sektör temsilcileri, yatırımcılar ve NATO yetkilileri, bazı bankaların çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim (ESG) referanslarını zedeleyebileceği endişesiyle sektöre kredi verme konusunda isteksiz olduklarını söylüyor.

NATO savunma bakanları Haziran ayında 155 mm top mermileri de dahil olmak üzere her üye ülkenin elinde bulundurduğu savaş için kritik mühimmatın tavsiye edilen seviyelerini önemli ölçüde yükseltmeyi kabul etti. Hedefler gizli olmakla birlikte, Bloomberg tarafından görülen bir Alman savunma bakanlığı belgesine göre, sadece Almanya stokunu 10 kattan fazla arttırarak bugün 20.000 civarında olan mermi sayısını 2031 yılına kadar 230.000’e çıkarmayı hedefliyor.

Estonya Başbakanı Kaja Kallas, “Avrupa’daki stoklar yeterli değil, daha hızlı ve daha fazla üretim yapmalıyız,” diyor ve uzun vadede Avrupa’nın tüm mühimmat kategorilerindeki stoklarını gerekli seviyeye getirmesinin birkaç trilyon avroya mal olacağı tahmininde bulunuyor.

NATO’nun yeni savunma planı merkezin hakimiyetini artırıyor

NATO’nun soğuk savaştan bu yana ittifakın ilk kapsamlı savunma planlarını Vilnius zirvesinde onaylaması bekleniyor.

‘Bölgesel planlar’ adı verilen coğrafi olarak bölünmüş komutanlıkların yeniden canlandırılması temel bir değişime işaret ediyor. İttifak bu planlarla ülkelere kuvvetlerini ve lojistiklerini nasıl geliştirecekleri konusunda da belirleyici olacak.

Haziran ayında yapılan savunma bakanları toplantısında planın, Türkiye tarafından engellendiği öne sürülmüştü. Ankara, Kıbrıs da dahil olmak üzere coğrafi konumlarla ilgili ifadelerin onaylanmasına itiraz etmişti.

Tartışılan ve kabul edilmesi beklenen bölgesel planların, ittifakın bir Rus saldırısına nasıl karşılık vereceğini detaylandıran binlerce sayfalık gizli askeri planlardan oluştuğu belirtiliyor.

Yeni planın birçok özelliği NATO’nun 1990 öncesi Sovyet karşıtı askeri planlamasına benzese de bazı önemli farklılıklar yer alıyor. Örneğin Soğuk Savaş planlarında Almanya, olası bir NATO-Sovyet savaşının ana merkezi olarak görülürken, şimdi Finlandiya’ya kadar uzanan NATO’nun yeni planda daha ‘esnek’ bir anlayış geliştirdiği belirtiliyor.

Bir başka farklılık da ittifakın artık Moskova’ya karşı geniş çaplı bir nükleer savaşa hazırlanmaması.

Planda internet, insansız hava araçları, hipersonik silahlar ve hızlı bilgi akışının yeni zorluklar ortaya çıkardığı vurgulanıyor.

Yeni planın merkezinde üçlü bir bölgesel plan yer alıyor: Kuzey için Atlantik ve Avrupa Arktik bölgesini kapsayan bir plan; Baltık ve Orta Avrupa’dan Alplere kadar olan bölgeyi kapsayan bir plan; ve Akdeniz ve Karadeniz için bir güney planı. Uzay, siber operasyonlar ve özel kuvvetler için de alt planlar bulunuyor.

Kuzey ve Atlantik’i kapsayan bölge, ABD’de Norfolk’taki Müşterek Kuvvet Komutanlığı; Baltık ve Alp bölgesi Hollanda’daki Brunsum’daki komutanlık; güney-doğu ve Akdeniz-Karadeniz bölgesi ise İtalya’nın Napoli kentindeki bir komutanlık tarafından idare edilecek.

Türkiye’nin engeli aşıldı

Öte yandan Reuters’a konuşan NATO kaynakları, müttefiklerin Pazartesi günü, ittifakın bir Rus saldırısına nasıl karşılık vereceğini detaylandıran bölgesel planlar üzerinde anlaşmaya vararak Türkiye’nin engelini aştığını bildirdi.

Bir diplomat, Türkiye’nin ‘uzlaşmak zorunda kaldığını’ söyledi.

AVRUPA

Almanya borç frenini gevşetmeye hazırlanıyor

Yayınlanma

Alman milletvekilleri, askeri harcamaları finanse etmek için ülkenin katı borçlanma kurallarını gevşetip gevşetmeyeceğini oylayacak.

Ülke savunma harcamalarını artırma konusunda artan bir baskıyla karşı karşıya ve Avrupa’nın güvenliği ve Başkan Donald Trump yönetimindeki ABD desteğinin geleceği konusunda gerilimler artıyor.

Geçtiğimiz ay Almanya’da yapılan seçimleri kazanan ve görevden ayrılan Şansölye Olaf Scholz’un Sosyal Demokratları ile koalisyon kurmaya çalışan muhafazakâr CDU’nun lideri Friedrich Merz acil eylem çağrısında bulundu.

Bu hafta parlamentoda yaptığı konuşmada Merz, milletvekillerini bazı savunma harcamalarını, yeni borçlanmayı yıllık GSYİH’nin sadece yüzde 0,35’i ile sınırlayan ülkenin katı “borç freninden” muaf tutmaya çağırdı.

Merz milletvekillerine, “Savunma kabiliyetimizi önemli ölçüde artırmak için şimdi bir şeyler yapmalıyız ve bunu hızlı bir şekilde ve dış ve güvenlik politikasında büyük bir birlik içinde yapmalıyız,” dedi.

Önerilen plan, önümüzdeki on yıl içinde hem savunma hem de altyapıya yatırım yapmak için borçlanma yoluyla finanse edilen 500 milyar avroluk bir fon içeriyor.

Ekonomistler, onaylanması halinde bu önlemin aynı dönemde bir trilyon avroya kadar yeni harcamanın önünü açabileceğini tahmin ediyor.

Fakat borç freninde yapılacak değişiklikler için anayasada belirtildiği üzere parlamentoda üçte iki çoğunluk gerekiyor. Merz ve Scholz’un partileri, yeni parlamento 25 Mart’ta toplanmadan önce tedbiri geçirmek için harekete geçti.

Aralarında sağcı Almanya için Alternatif’in (AfD) de bulunduğu muhalefet partileri ise seçmen iradesini daha iyi yansıtmak için tartışmanın yeni parlamentonun toplanmasından sonraya ertelenmesi gerektiğini savunuyor.

Seçimleri ikinci sırada tamamlayan AfD’nin yeni parlamentoda mevcut parlamentodan daha fazla sandalyeye sahip olması bekleniyor.

AfD eş başkanı Alice Weidel, Merz’i borç freni konusundaki tutumunu tersine çevirmekle suçladı. Weidel, “Başka hiçbir şansölye adayı sizin kadar kısa sürede bu kadar çok seçim vaadini yerine getirmedi, Sayın Merz. Tarihe borç freninin mezar kazıcısı olarak geçeceksiniz,” dedi.

Merz’in partisi CDU daha önce borçlanma limitinin değiştirilmesine karşı çıkmıştı, fakat o zamandan beri Avrupa’da artan belirsizlik ortamında daha güçlü savunma harcamalarına duyulan ihtiyacı gerekçe göstererek müzakere etmeye istekli olduğunun sinyalini verdi.

Yeşiller Partisi eş lideri Katharina Droge da Merz’i daha önce iktisadi ve iklimle ilgili yatırımlar için borç freninde reform önerilerini reddettiği için eleştirdi.

Tepkilere rağmen Merz, Almanya’nın ordusunu güçlendirmek ve NATO taahhütlerini yerine getirmek için hızla harekete geçmesi gerektiğini savundu.

Merz, “Almanya kendini savunabilecek hale gelmeli ve Avrupa’da, NATO’da ve dünyada yetenekli bir ortak olarak uluslararası sahneye geri dönmeli,” dedi.

Tartışma 18 Mart Salı günü parlamentoda devam edecek ve çıkacak sonuç muhtemelen Almanya’nın önümüzdeki yıllardaki mali ve savunma politikalarını şekillendirecek.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

AB, Rusya’ya yönelik LNG yaptırımlarını erteledi

Yayınlanma

AB, Rusya’dan sıvılaştırılmış doğalgaz alımına yönelik yaptırımları şimdilik askıya aldı. Politico‘nun ulaştığı kaynaklara göre, AB bu kararı, Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltma ve ABD ile daha kapsamlı bir enerji işbirliği kurma stratejisinin bir parçası olarak aldı.

Avrupa Birliği’nin (AB), Rusya’dan sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) alımına yönelik yaptırımları şimdilik askıya almasının ardında, ABD’den LNG tedariki konusunda anlaşmaya varma hedefi yatıyor.

Politico‘nun ulaştığı kaynaklara göre Brüksel, Rusya’nın Ukrayna’daki askeri müdahalesinin başlamasının üçüncü yıl dönümünde 16’ncı yaptırım paketini yürürlüğe koymasına rağmen, bu kararı aldı.

Brüksel, söz konusu paketin “geniş kapsamlı” olduğunu ve “Rusya ekonomisinin hayati sektörlerini” hedef aldığını belirtiyor.

Alüminyum ithalatına yasak getirilmesi ve “gölge filoya” yönelik kısıtlamalar getirilmesi gibi önlemler içerse de Rusya’dan LNG tedarikine herhangi bir sınırlama getirilmedi.

Politico‘ya konuşan kaynaklar, AB’nin yaptırım politikasının ABD ile doğalgaz anlaşması yapma arzusuyla sınırlandırıldığını belirtiyor.

Aynı nedenle, AB henüz Rusya’nın enerji kaynaklarına olan bağımlılığı sona erdirme konusunda bir “yol haritası” sunmadı.

Bu yol haritasının doğalgaz ihracatının yanı sıra petrol ve nükleer teknolojileri de etkilemesi bekleniyor.

Avrupa Komisyonu’ndan isminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir yetkili, Politico‘ya yaptığı açıklamada, “Hâlâ ‘yol haritası’ üzerinde çalışıyoruz, hazırlık aşamasında, ancak son jeopolitik gelişmeler ışığında zaman çizelgesi değişti,” ifadesini kullandı.

Habere göre, ABD yaptırımları ve Amerikan enerji kaynaklarına erişim, uzun yıllardır Rusya’nın gelirlerini kısıtlamaya çalışan AB ülkeleri tarafından destekleniyor.

ABD Başkanı Donald Trump göreve başlamadan önce, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Rusya’dan yapılan tedariki azaltmak için daha fazla Amerikan LNG’si satın alınmasını önermişti.

Trump da Avrupa’ya daha fazla doğalgaz satmak istediğini dile getirmişti. Ocak ayında Davos’taki Dünya Ekonomi Forumu’na video konferans yoluyla katılan Trump, bu konunun en kısa sürede çözülmesini “sağlayacağını” belirtmiş ve “Eğer anlaşırsak, anlaşmayı yaparız, siz de alırsınız,” demişti.

Politico, Trump’ın AB ülkelerine LNG tedariki konusundaki kararının “Avrupa’nın enerji rotasını belirlemeye yardımcı olacağını” yazdı.

Fakat, Amerikan LNG’sinin Avrupa’ya tedariki konusundaki görüşmeler yavaş ilerliyor. ABD Başkanı’nın kararlı bir şekilde hareket etmesi, AB’nin “yol haritasının” önünü açabilir ve Rus LNG’sinden aşamalı olarak vazgeçme konusundaki tartışmaları yeniden başlatabilir.

Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü’nün hesaplamalarına göre, ABD yüzde 46’lık payla Avrupa’nın ana LNG tedarikçisi konumunda bulunuyor.

Rusya yüzde 21 ile ikinci, Katar ise yüzde 11 ile üçüncü sırada yer alıyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Ukrayna’nın Samp-T füze stokları tükeniyor

Yayınlanma

Ukrayna’nın Samp-T hava savunma sistemlerinde kullanılan Aster-30 füze stokları tükenmek üzere. Kiev, bu nedenle İtalya ve Fransa’dan acil olarak ek silah talebinde bulundu. İtalya’nın kendi stoklarının kritik seviyede olması nedeniyle nihai bir karar vermekte zorlandığı, Fransa’nın ise henüz olumlu yanıt vermediği belirtiliyor.

Ukrayna’nın hava savunmasında kritik rol oynayan Samp-T sistemlerinde kullanılan Aster-30 füze stokları tükenmek üzere.

Corriere della Sera‘nın haberine göre, bu durum üzerine Kiev, İtalya ve Fransa hükümetlerinden acil olarak ek silah yardımı talebinde bulundu.

Ukrayna tarafının birkaç haftadır en az 50 adet Aster-30 füzesinin tedarikini sağlamaya çalıştığı belirtiliyor.

Ancak İtalya hükümeti, ülkenin kendi stoklarının da kritik seviyelere yaklaşması nedeniyle henüz nihai bir karar vermeye hazır değil.

Fransa’nın daha fazla cephaneye sahip olmasına rağmen, henüz olumlu bir yanıt vermediği aktarıldı.

Corriere della Sera‘nın haberine göre, Ukrayna Savunma Bakanı Rüstem Umerov, 14 Mart’ta Roma’da İtalyan mevkidaşı Guido Crosetto ile bir araya gelerek mühimmat tedarikini görüştü.

Ayrıca, Aster-30 füzelerinin üretimini yapan MBDA Italy, MBDA France ve Thales’i içeren Eurosam konsorsiyumunun yöneticileriyle de temaslarda bulundu.

Wall Street Journal‘ın (WSJ) aktardığına göre, Samp-T sistemi, Amerikan yapımı Patriot kompleksine göre bazı eksikliklere sahip.

Özellikle, yoğun saldırılar altında düşman füzelerini etkili bir şekilde tespit etme konusunda her zaman başarılı olamadığı belirtiliyor.

İtalya, kendi topraklarını korumak için üç adet Samp-T bataryasını ayırırken, Ukrayna’ya iki adet batarya teslim etti.

Corriere della Sera‘ya göre, İtalya’nın geçen yılın kasım ayında sunulan savunma planı, her birinin maliyeti yaklaşık 500 milyon avro olan 10 adet daha kompleksin satın alınmasını öngörüyor.

Ukrayna ordusunun sadece Aster-30 füzelerinde değil, aynı zamanda Rusya topraklarına yönelik saldırılarda kullanılan Amerikan yapımı uzun menzilli ATACMS füzelerinde de sıkıntı yaşadığı belirtildi.

Geçen günlerde Associated Press‘in (AP) Amerikalı bir yetkiliye ve Ukrayna Parlamentosu Savunma Komitesi üyesine dayandırdığı haberine göre, Washington’ın Kiev’e 40’tan az sayıda ATACMS füzesi verdiği ve bu stokların ocak ayı sonunda tamamen tükendiği ifade edildi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English