Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Wang Yi, mevcut yönetime sert eleştiriler yönelten eski Avustralya Başbakanı Keating ile buluşacak

Yayınlanma

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin Yeni Zelanda ve Avustralya’ya yedi yıl aradan sonra düzenlediği ziyaret devam ediyor. Wang, yarın Wellington’ın ardından Canberra’ya geçecek.

Ancak Çin’in en üst düzey dışişleri yetkilisi Wang Yi, Avustralyalı mevkidaşı Penny Wong ile yapacağı basın toplantısına katılmayı reddederek Avustralya’yı ‘küçümsemekle’ suçlandı.

News.com.au, Wang Yi’nin Dışişleri Bakanlığı tarafından davet edildiğini ancak basın toplantısına katılmayı reddettiğini yazdı.

Böylece Dışişleri Bakanı Penny Wong, Çin devlet medyası ve Avustralyalı gazetecilerin sorularını tek başına yanıtlamak zorunda kaldı. Senatör Wong bugün yaptığı açıklamada “samimi bir görüş alışverişini” dört gözle beklediğini belirtti. “Avustralya Hükümeti, Çin ile her iki ülkenin de çıkarına olan istikrarlı ve yapıcı bir ilişki sürdürmeye devam etmektedir” dedi.

Wong, “Avustralya’nın yaklaşımı tutarlıdır; Çin ile işbirliği yapabileceğimiz yerlerde işbirliği yapmaya, anlaşmazlığa düşmemiz gereken yerlerde anlaşmazlığa düşmeye ve ulusal çıkarlarımız doğrultusunda hareket etmeye çalışıyoruz. Ortak çıkarlarımız, farklılık noktalarımız ve barışçıl, istikrarlı ve güvenli bir bölgenin korunmasındaki rollerimiz hakkında samimi bir görüş alışverişinde bulunmayı dört gözle bekliyorum” ifadelerini kullandı.

Wang Yi, Yeni Zelanda ve Avustralya turuna başladı

Öte yandan, Avustralya’nın ABD ile yaptığı AUKUS nükleer denizaltı anlaşmasını eleştiren ve Çin’le iyi ilişkileri savunan eski Avustralya Başbakanı Paul Keating, ikili ilişkileri geliştirmek amacıyla bu hafta Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile görüşeceğini söyledi.

Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Wang Yi’nin Avustralya’da eski Başbakan Paul Keating ile bir araya gelmesi ise, ülke basınında Senatör Wong’a yönelik bir ‘hakaret’ olarak nitelendirildi.

ABD ile savunma bağlarını sıkılaştıran ve nükleer denizaltı anlaşmasını imzalayan Avustralya güvenlik şeflerini “haydut gösterisi” yürüten “kaçıklar” olarak nitelendiren Keating, kısa bir süre önce Senatör Wong’a da eleştiriler yöneltmişti.

Sky News’e konuşan Muhalefet Dışişleri Sözcüsü Simon Birmingham daha önce Çin Dışişleri Bakanı’nın Keating ile görüşmesinin nasıl bir izlenim yaratacağı konusunda sorular yöneltmişti.

“Paul Keating’in Penny Wong ve Albanese hükümeti hakkında neler söylediğine bir bakın. Onları çok ama çok eleştirdi,” demişti Birmingham.

Çin Dışişleri Bakanı çarşamba günü Canberra’da Senatör Wong ile bir araya gelecek ve Çin-Avustralya Dış İlişkiler ve Stratejik Diyalog toplantısını birlikte gerçekleştirecekler.

Başbakan Anthony Albanese de Çin Dışişleri Bakanı ile bir görüşme gerçekleştirecek.

Ancak Keating daha sonra Wang ile muhtemelen perşembe günü Sidney’de ‘gayri resmi’ bir toplantı yapacak.

Yeni Zelanda’ya işbirliği mesajı

Wang Yi, Yeni Zelanda ziyaretinde olumlu mesajlar verdi.

Çin’in Yeni Zelanda ile güncellenen serbest ticaret anlaşmasıyla iki ekonominin birbirini tamamlayan potansiyel avantajlarını daha iyi değerlendirmeyi hedeflediğine işaret eden Wang, Wellington ile altyapı imarı, dijital ekonomi, teknolojik inovasyon ve yeşil dönüşüm alanlarında işbirliğini geliştirerek yeni büyüme motorlarını harekete geçirmeyi, iklim değişikliğine ortak yanıt aramayı istediklerini belirtti.

Wang, hizmetler ticaretinde negatif listeyi kısaltmak üzere müzakerelere en erken zamanda başlamaya hazır olduklarını kaydetti.

Yeni Zelanda basınında yer alan haberlere göre, aynı zamanda Başbakan Yardımcısı olan Dışişleri Bakanı Peters görüşmede, iki ülke arasında işbirliği alanları dışında “insan haklarına” ve Sincan, Hong Kong ve Tibet’teki duruma bakış açısındaki farkların anlaşılması gerektiğine dikkati çekti.

Güney Çin Denizi ve Tayvan Boğazı’ndaki artan gerilimlerden duydukları endişeyi dile getiren Peters, “Yeni Zelanda, Pasifik’teki gelişmeleri yakın izliyor. Güvenlik sorunları başta olmak meseleleri mevcut bölgesel kurumlar ve düzenlemeler aracılığıyla ele almanın önemine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

Çin, Yeni Zelanda’nın AUKUS’a yaklaşmasından endişeli

Çin ise, Yeni Zelanda’nın Pasifik’te kendisini askeri olarak çevrelemeye yönelik bir girişim olarak gördüğü AUKUS ittifakına yaklaşmasından endişe duyuyor.

Pekin yönetimi, AUKUS’un siber savaş, yapay zeka ve hipersonik silahları kapsayan ve “2. Ayak” olarak adlandırılan yeni savunma işbirliği üzerine Avustralya ile Yeni Zelanda arasında yürütülen görüşmelerin ardından Wellington’ı ittifaka taraf olmaması konusunda uyarma ihtiyacı hissetmişti.

Yeni Zelanda Savunma Bakanlığı da yaptığı karşı açıklamada, Avustralya ile yapılan toplantının AUKUS’un 2. Ayağı’na katılımla ilgili olmadığını, pakt dışındaki ülkelerin yeni işbirliğine dahil edilmesi konusunda henüz bir takvimin belirlenmediğini ifade etmişti.

AUKUS anlaşması ve Çin’in tepkisi

ABD ve İngiltere’nin teknoloji transferiyle Avustralya’nın nükleer enerjiyle çalışan denizaltı filosu oluşturmasını hedefleyen AUKUS anlaşması, 16 Eylül 2021’de imzalanmıştı.

Anlaşmada Çin’in adı anılmasa da 3 ülkenin “artan bölgesel güvenlik endişelerine” yaptıkları vurgu, işbirliğinin Pekin’in bölgedeki etkisine karşı bir pakt olduğu yorumlarına yol açmıştı.

Çin, anlaşmaya tepki göstermiş, ittifakın bölgesel barış ve istikrara olduğu kadar nükleer silahların yayılmasına yönelik uluslararası çabalara zarar vereceğini vurgulamıştı.

Pekin yönetimi, anlaşmayla nükleer silahlara sahip olmayan Avustralya’ya nükleer teknoloji ve materyaller transfer edileceğine dikkati çekerek, nükleer silahların yayılması rejimi kapsamında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) tarafından denetlenmesini talep etmişti.

DİPLOMASİ

Çin bankalarının Rusya’ya yönelik ödeme kontrolleri sertleşiyor

Yayınlanma

Çin bankaları, Rusya ile ticarette yeni kontroller uygulayarak Hindistan, BAE ve Hong Kong üzerinden yapılan ödemelerde ‘Rusya bağlantısı’ tespit etmeye odaklanıyor.

İzvestiya gazetesine konuşan iş dünyası temsilcileri, Çin bankalarının Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Hong Kong’dan gelen ödemelerdeki “Rusya bağlantısını” tespit etmeye yönelik kontrolleri sıkılaştırdığını ifade etti.

Impaya Rus şirketinin ticari direktörü Aleksey Razumovskiy, ödeme işlemlerinin giderek zorlaştığını belirtti.

Razumovskiy’e göre, Çin bankaları artık nakliye belgelerini analiz ederek malların kimlere, nerelere ve hangi amaçla gönderildiğini detaylı bir şekilde inceliyor.

Daha önce Türkiye ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri üzerinden yapılan transferlerde uygulanan bu tür gelişmiş kontroller, artık diğer ülkelere de genişletilmiş durumda.

Opora Rusya’nın Çin Temsilcisi İlona Gorşeneva-Dolunts, Çin bankalarının, ödeme yapılan ülkeden gelen malların yine o ülkeye gönderilmesi şartını koştuğunu doğruladı.

Dış ticaret uzmanı ve Atvira Genel Müdürü Yekaterina Kiseviç de bu kontrollerin sıkılaştırılmasının amacının, Çin bankalarının ikincil yaptırımlara maruz kalmaktan kaçınması olduğunu dile getirdi.

First Group CEO’su Aleksey Poroşin, Çin bankalarının ödeme süreçlerini sıkılaştırmasının geçmişe dayandığını hatırlattı.

Poroşin, Donald Trump’ın başkanlığı döneminde başlatılan ticaret savaşı politikalarının hala etkili olduğunu ve Çin bankalarının yeni yaptırım riskleriyle karşılaşmamak için ihtiyatlı davrandığını belirtti. Ayrıca, mevcut durumun 2025 yılına kadar düzelmeyeceğini öngördü.

Alternatif ödeme yöntemleri var mı?

Poroşin’e göre, Çin’e ödeme göndermek için hâlâ bazı alternatifler mevcut. Bölgesel Rus bankalarından Çin bankalarına doğrudan transferler yapılabiliyor.

Bunun yanında, Malezya ve Endonezya üzerinden gerçekleştirilen ödemeler de seçenekler arasında yer alıyor.

Kiseviç, en güvenli ve hızlı yöntemin, Rus bankalarının Çin’deki şubeleri aracılığıyla doğrudan ödeme yapmak olduğunu ifade etti.

Ancak Kiseviç bunun için, Çin’deki karşı tarafların bu bankalarda hesap açması gerektiğini belirtti. Böyle bir durumda, ödemelerin genellikle 2 ila 3 gün içinde tedarikçilere ulaştığını ve bankanın transfer için yüzde 4 oranında sabit komisyon aldığını ekledi.

Çin bankalarının Rus şirketlerine yönelik bu tür sıkı kontroller uygulamaya başlaması, 2022’de Ukrayna’daki savaş nedeniyle devreye alınan yaptırımlarla alakalı.

2023’ün sonlarından itibaren, “dost ülkelerin” bankaları da ABD Başkanı Joe Biden’ın nedeniyle Rusya ile olan işbirliklerine yeni tedbirler getirdi.

Bu yıl ise, ABD’nin yaptırımları daha da genişletilerek, bankalar dahil olmak üzere tüm Rusya bağlantılı kuruluşları savunma sanayii kapsamında değerlendirilmeye başlandı.

Çin-Rusya ödemeler sorunu

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Britanya Başbakanı Starmer yatırım çekmek için Körfez’i ziyaret edecek

Yayınlanma

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer’ın önümüzdeki ay Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne seyahat edeceği bilgisini veren bir kaynak çarşamba günü Reuters’a yaptığı açıklamada, Britanya’nın zengin Körfez ülkeleriyle bağlarını derinleştirmeye çalıştığını söyledi.

Starmer’ın BAE seyahat planları hakkında bilgi veren bir başka kaynak da BAE ziyaretini doğruladı.

Kaynak, Londra’nın BAE’nin enerji projeleri de dahil olmak üzere Körfez ülkelerinden yatırım çekmeyi umduğunu söyledi. Starmer’ın Gazze, İsrail ve Lübnan’daki çatışmalar da dahil olmak üzere bölgesel konuları da ele alması bekleniyor.

Gezi, İşçi Partisi’nin temmuz ayında iktidara gelmesinden bu yana Starmer’ın Körfez’e yaptığı ilk ziyaret olacak.

Starmer hükümeti, BAE ile önceki Muhafazakâr hükümet döneminde, kısmen bazı Muhafazakâr parlamenterlerin BAE bağlantılı Telegraph gazetesini satın alma teklifi gibi İngiltere’deki BAE yatırımlarına karşı çıkması nedeniyle gerilen ilişkileri onarmaya çalışıyor.

Starmer’ın ziyareti ilk olarak çarşamba günü Financial Times tarafından, planları hakkında bilgi sahibi olan kişilere dayandırılarak duyuruldu.

Gazete Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın önümüzdeki yıl Londra’yı ziyaret edebileceğini fakat seyahat planlarının henüz kesinleşmediğini belirtti.

Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Es-Sani 3-4 Aralık tarihleri arasında Britanya’yı ziyaret edecek ve Buckingham Sarayında Kral Charles ve Kraliçe Camilla tarafından ağırlanacak.

Birleşik Krallık’ın bakanları ayrıca Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve BAE’den oluşan Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ile serbest ticaret anlaşmasına yönelik müzakereleri ilerletmek amacıyla eylül ayında Körfez’i ziyaret etmişti.

Birleşik Krallık İş ve Ticaret Bakanlığı, KİK ile yapılacak bir serbest ticaret anlaşmasının Britanya ekonomisine uzun vadede 1,6 milyar pound (2,10 milyar dolar) katkı sağlayacağını tahmin ediyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

UCM’den Netanyahu’ya tutuklama emri

Yayınlanma

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Gazze’de savaş suçu ı̇şledikleri gerekçesiyle İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.

İsrail ve ABD’nin yaptırım ve tehditlerine rağmen Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.  Mahkeme, İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla ilgili ezici deliller doğrultusunda harekete geçerek bu kararı aldı. Netanyahu ve Gallant’a yöneltilen suçların arasında açlığı silah olarak kullanmaktan suçlu bulunduklarını da belirtildi. Mahkeme bu suçlamaların, “makul temellere” dayandığını söyledi.

“İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı almaması UCM’nin sonunu getirebilir”

İsrail, mahkemenin kendisiyle ilgili soruşturmaları engellemek amacıyla istihbarat teşkikatı Mossad’ı gözetlemek, hacklemek, baskı yapmak, karalamak ve iddiaya göre üst düzey UCM personelini tehdit etmek için devreye sokmuştu. Uluslararası basına da yansıyan UCM yetkililerinin de bir kısmını kamuoyuna duyurduğu bu baskılar sonuç vermedi.

UCM, İsrail’in kararı ya da mahkemeyi tanımasının bir önemi olmadığını belirtti.

Mahkeme, bunun yanında Hamas lideri Muhammed Diab İbrahim Al-Masr için de bir tutuklama emri çıkardı.

İsrail, UCM savcısı Khan’ı da tehdit etmiş

Bu kararın İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarını engellemesi veya ABD’nin bu saldırılara verdiği desteği azaltması beklenmiyor. Ancak karar sonrası Avrupa ülkelerinin İsrail’e verdikleri destek konusunda daha fazla iç bölünme yaşamaları muhtemel.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English