Bizi Takip Edin

AVRUPA

Yanis Varoufakis Alman devlet görevlilerini dava ediyor

Yayınlanma

Alman makamları, nisan ayında Berlin’de düzenlenmek istenen Filistin konferansında konuşma yapması planlanan eski Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varoufakis’in ülkeye girişini ve her türlü siyasi faaliyette bulunmasını yasaklamış, konferansı da polis zoruyla dağıtmıştı.

Yunanistan’da faaliyet gösteren MERA25 isimli siyasi partinin de lideri olan Varoufakis, Alman devlet görevlilerini dava etmeye karar verdi.

MERA25’in de dahil olduğu 2025 Avrupa’da Demokrasi Hareketi’nin (DiEM25) internet sitesinde yer alan habere göre, Varoufakis’in avukatına, yasağın gerekçeleri üzerine yazılı olarak cevap vereceklerine dair söz verdikten sonra, Alman makamları nihayet “ulusal güvenliği” gerekçe göstererek ve herhangi bir yazılı cevabın “Federal Polisin ve davaya dahil olan diğer güvenlik servislerinin görevlerini düzgün bir şekilde yerine getirmesine” zarar vereceği için aslında cevap vermeyeceklerini söylediler. 

Yanis Varoufakis: Almanya’da neden yasaklı ilan edildim?

DiEM25 açıklamasında, “Alman ve Avrupa hukukunun bu açık ihlali karşısında ve MERA25 Almanya ve hukuk ekibiyle yaptığı istişarelerin ardından Varoufakis, Alman makamlarını temel haklarının ihlali ve hakaret suçlamasıyla mahkemeye veriyor ve gerekirse Avrupa mahkemelerine başvurma niyetini belirtiyor,” denildi.

Alman mahkemelerine sunulan belgelerde, Varoufakis’in 12 Nisan’da Ortadoğu’da Adil Barış için Yahudi Sesi, MERA25 ve diğer kuruluşlar tarafından düzenlenen ve Ürdün Nehri ile Akdeniz arasındaki herkese eşit siyasi haklar sağlanması için yapılması gerekenlerin tartışılacağı bir forum olan Filistin Kongresi’nde konuşma yapacağı hatırlatılıyor. 

Açıklama şöyle sona eriyor:

“Totalitarizme kayışlarını meşrulaştırmak için ‘ulusal güvenlik’ kavramına başvuran ve İsrail’in Filistin halkına karşı eleştiri ve protestolara aldırmadan savaş suçları işleme ‘hakkını’ sonuna kadar desteklemek isteyen Alman makamları, özünde hem Alman Hukuk Devleti’ni hem de AB’nin en önemli ilkesi olan vatandaşların dolaşım özgürlüğünü ve AB’nin her köşesinde siyasi faaliyette bulunma hakkını ortadan kaldırmışlardır. 

DiEM25 olarak Avrupalı ya da Avrupalı olmayan her vatandaşı, Avrupa halklarının yüzyıllar boyunca kurmak için mücadele ettiği temel siyasi hakların ‘ulusal güvenlik’ adı altında keyfi, totaliter ve acımasız bir şekilde ortadan kaldırılmasına karşı durmaya çağırıyoruz. Sonuçta, bugünün Almanya’sında ve Avrupa’nın geri kalanında, hiçbir şey yurttaşların güvenliğini temel haklarımızın kaybından daha fazla tehdit edemez.”

Almanya’da İsrail adına ‘cadı avı’ sürüyor

AVRUPA

Slovakya İçişleri Bakanı: Fico’ya düzenlenen suikast muhtemelen ‘yalnız kurt’ saldırısı değil

Yayınlanma

Slovakya İçişleri Bakanı Matúš Šutaj Eštok, geçtiğimiz hafta Slovakya Başbakanı Robert Fico’ya suikast girişiminde bulunan 71 yaşındaki kişinin “yalnız kurt” olarak hareket etmemiş olabileceğini belirterek, saldırgan olduğu iddia edilen kişinin Facebook geçmişini saldırıdan saatler sonra silen kişinin kendisi olmadığını söyledi.

Suikastı soruşturmak üzere kurulan yeni ekipten gelen yeni bilgilere göre, 15 Mayıs’ta Fico’yu vurduğu iddia edilen ve o zamandan beri tutuklu bulunan 71 yaşındaki Slovak vatandaşının Facebook ve iletişim geçmişi olaydan iki saat sonra silindi.

Šutaj Eštok, pazar günü öğleden sonra ülkedeki güvenlik durumuna odaklanan ve bazı hükümet temsilcilerinin de katıldığı bir basın toplantısında, hesabın fail ya da görünüşe göre eşi tarafından da silinmediğini söyledi.

Eštok, “Bu operasyonel bilgilere dayanarak, saldırının arkasında bir grup insanın olduğu ihtimali üzerinde de çalışıyoruz,” diye ekledi.

Savunma Bakanı Robert Kaliňák, saldırganın suikast girişimi hakkında çevresindeki biriyle iletişim kurmuş olmasının mümkün olduğunu ve bunun da “tek başına hareket etmediğini” daha akla yatkın hale getirdiğini söyledi.

Fico suikasti: Neler biliyoruz?

Başbakan hayati tehlikeyi atlattı

Slovak Enformasyon Servisi’nden (SIS) sorumlu müdür yardımcısı Pavol Gašpar, Slovakya’daki güvenlik durumunun ciddi olduğu ve “yabancı medyanın burada olmasının ve Slovakya’nın şu anda ilgi odağı olmasının durumu kolaylaştırmadığı” uyarısında bulundu.

Gašpar, “Yurtdışından gelen istihbarat servislerinin faaliyetleri için bir üreme alanı olduğumuz göz ardı edilemez,” dedi.

Smer milletvekili ve parlamentonun savunma ve güvenlik komitesi başkanı Tibor Gašpar ise güvenlik durumunu ele almak üzere önümüzdeki hafta bir toplantı düzenleyeceklerini söyledi.

Gašpar, “Sadece bir savaşın ya da büyük bir terör saldırısının bundan daha ciddi bir durumu temsil edeceğini hayal edebiliyorum,” dedi.

Pazar akşamı itibariyle Fico hala Banská Bystrica’daki hastanede yatıyor, fakat hastanenin müdür yardımcısı Milan Urbani’nin belirttiğine göre, durumu ciddiyetini korusa da hayatı artık tehlikede değil.

Politik gerilim artıyor

Aynı zamanda ülkede durum nispeten gergin olmaya devam ediyor.

Olayla ilgili olarak sosyal medyada yayılan çok sayıda dezenformasyonun ve nefret dolu yorumların yanı sıra, önde gelen muhalefet partisi İlerici Slovakya’nın (PS) başkanı Michal Šimečka, cuma günü kendisine ve ailesine yönelik ölüm tehditleri nedeniyle suç duyurusunda bulunmak zorunda kaldığını bildirdi.

Bazı hükümet politikacıları da saldırıdan dolaylı olarak sorumlu oldukları gerekçesiyle medyayı ve muhalefeti suçlamaya başladı.

Örneğin İçişleri Bakanı Šutaj Eštok sosyal medyada, “Slovak toplumundaki nefret ve gerilimin nedeni Özel Savcılık, Ceza Kanunu ya da ulusal yayın kuruluşu RTVS’deki değişiklikler değil, birçok siyasetçinin ve siz medyanın bu değişikliklerden çıkardığı sonuçlardır,” dedi.

Söz konusu yasa tasarıları geçtiğimiz aralık ayından bu yana kitlesel protestolara ve imza kampanyalarına yol açarken, Slovak ana akım medyası ve muhalefet partilerinin çoğu bu iddiaları reddetti.

Devam eden gerginliklerin ortasında sükûnet ve birleşme çağrısı yapan ve tüm parti liderlerini cumhurbaşkanlığı sarayında toplanmaya davet eden seçilmiş cumhurbaşkanı Peter Pellegrini ve Cumhurbaşkanı vekili Zuzana Čaputová’nın çağrısının gerçekleşmesine pek olası gözle bakılmıyor.

Sosyal medyada yayınlanan bir videoda Pellegrini, “Son günler ve basın toplantıları bize gösterdi ki, bazı siyasetçiler böyle bir trajediden sonra bile basit bir öz değerlendirme yapmaktan acizler,” dedi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Fico suikastı sonrası iki Avrupa liderine daha tehdit

Yayınlanma

Slovakya Başbakanı Robert Fico’ya yönelik suikastın ardından Avrupa’da siyasi iklim sertleşiyor.

Dün Sırp yetkililer, Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic’in güvenliğini tehdit eden bir kişinin gözaltına alındığını açıkladı.

Bundan önce Vucic sosyal medyada, bir gün önce saldırıya uğrayan Slovakya Başbakanı Robert Fico’dan sonraki hedefin kendisi olacağı yönünde tehdit edilmişti.

İçişleri Bakanı Dacic’e göre söz konusu kişi Cumhurbaşkanı Vucic’in güvenliğini tehdit ettiği gerekçesiyle 48 saat süreyle gözaltında tutuldu. 

Vucic sosyal paylaşım ağı X üzerinden yaptığı açıklamada Slovakya Başbakanı Robert Fico’ya yapılan saldırı karşısında şoke olduğunu ve “Sırbistan’ın büyük dostunun” sağlığı için dua ettiğini söylemişti. 

“Putin’in dostlarının sonu böyle olur”

Vucic’in ardından bir başka tehdit haberi de Polonya’dan geldi. Fico’ya yönelik saldırıdan bir gün sonra Başbakan Donald Tusk, faili öven ve Tusk’a da suikast çağrısında bulunan anonim sosyal medya paylaşımlarından birinin ekran görüntüsünü X’te paylaştı.

Eski Hukuk ve Adalet (PiS) hükümetinin Varşova’nın 40 kilometre güneybatısında sıfırdan yeni bir havaalanı inşa etme mega projesi olan ve Tusk’ın yeni hükümetinin şüpheyle yaklaştığı Merkezi İletişim Limanı’na (CPK) atıfta bulunulan paylaşımda, “Slovaklar bize Donald Tusk’ın CPK konusunda başarısız olması halinde ne yapacağımızın bir örneğini verdi,” denildi.

Tusk’ın paylaştığı bir başka gönderide de, “Fico bugün vuruldu. Tusk’ın gözlerinde korku var, bir şey mi bekliyor?” denirken, başka bir tweette, “Putin’in dostlarının sonu böyle olur. Tusk şimdi endişeyle bekleyecek,” diye yazdı.

Geçtiğimiz yıl 43 yaşındaki bir kişi Tusk’ı öldürmekle tehdit ettiği için 10 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.

Fico suikastinin faili “öldürmek amacıyla ateş etmemiş”

Slovakya polisi Perşembe günü 71 yaşındaki eski güvenlik görevlisi Juraj Cintula’yı Başbakan Robert Fico’nun vurulmasıyla ilgili olarak cinayete teşebbüsle suçladı.

Zanlı, Slovak hükümetinin çarşamba günü bir toplantı düzenlediği Slovakya’nın merkez kesimindeki Handlová kasabasında Fico’ya saldırmakla suçlanıyor. Başbakanın tedavi gördüğü Banská Bystrica hastanesinin müdürüne göre suikast girişiminin ardından Fico’nun durumu “stabil, ancak çok ciddi.”

Yerel medya, suçlu bulunması halinde Cintula’nın 25 yıla kadar hapis ya da ömür boyu hapis cezasına çarptırılabileceğini bildirdi.

Slovak televizyonuna göre Cintula polise saldırıyı birkaç gün önce planladığını fakat Fico’yu öldürme niyetinde olmadığını söyledi.

Suikast girişiminin nedeni belirsiz olsa da Slovak İçişleri Bakanı Matúš Šutaj Eštok saldırının “siyasi amaçlı” olduğunu ve “failin kararının cumhurbaşkanlığı seçimlerinden hemen sonra alındığını” söyledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Moldova AB üyeliği için referanduma gidiyor

Yayınlanma

Moldova Parlamentosu 16 Mayıs Perşembe günü yaptığı oylamada, Cumhurbaşkanı Maia Sandu’nun politikalarının temel taşı olan Avrupa Birliği üyeliğinin ekim ayında referanduma sunulmasını ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılmasını kararlaştırdı.

Referandum için önerilen 20 Ekim tarihi, Sandu’nun Eylem ve Dayanışma Partisi’nin (PAS) çoğunluğa sahip olduğu 101 sandalyeli mecliste toplam 56 üye tarafından desteklendi. Üyeler daha sonra Sandu’nun yeniden seçilmek istediği cumhurbaşkanlığı seçimi için de aynı tarihi hızla onayladı.

Muhalefet partilerinden yirmi dört meclis üyesi oylamaya katılmadı. Bir üye bir süre meclis kürsüsünü engellemeye çalıştı.

Muhalefet partileri Sandu’nun Avrupa ile bütünleşme yolunda hızla ilerlemesine karşı çıkıyor ve cumhurbaşkanının bu referandumu başkanlık seçimini kazanma şansını artırmak için yaptığını söylüyor.

Rusya ile ilişkilerin geliştirilmesi çağrısında bulunan muhalifler, halk oylamasının üyelik görüşmeleri başlayana kadar beklemesi gerektiğini söylüyorlar. AB geçen yıl hem Moldova hem de Ukrayna ile görüşmelere başlama kararı almıştı. Moldova resmi olarak AB üyeliği için aday ülke konumunda.

PAS’nin önde gelen üyelerinden Lilian Carp, muhalefet milletvekillerine ironik bir şekilde seslenerek, referandumda “feshedilmiş Sovyetler Birliği ile entegrasyon önerilseydi” hiçbir itirazda bulunmayacaklarını ileri sürdü.

Carp mecliste yaptığı konuşmada, “Moldova vatandaşları referandumda söz sahibi olacaklar. AB ile bütünleşme barış ve istikrar demektir,” dedi.

Moldova Anayasa Mahkemesi daha önce iki oylamanın aynı anda yapılmasına onay vermişti.

Referandumda Moldovalılara 27 üyeli AB’ye katılmak amacıyla Avrupa entegrasyonundan yana mı yoksa karşı mı oldukları sorulacak.

Oylamanın geçmesi ve katılımın %33’ü aşması halinde, anayasaya yapılacak bir eklemeyle AB entegrasyonu “Moldova Cumhuriyeti’nin stratejik hedefi” olarak ilan edilecek ve sürece ilişkin ayrı bir bölüm eklenecek.

Muhalefet partileri Sosyalistler, Komünistler ve 2014 yılında Moldova bankalarından 1 milyar doların kaybolmasıyla bağlantılı olarak gıyabında 15 yıl hapis cezasına çarptırılan kaçak işadamı Ilan Şor’a bağlı Şans (“Șansă”) partisinden oluşuyor.

Şor, İsrail’de geçirdiği zamanın ardından şimdi Moskova’da yaşıyor ve perşembe günü kendisine Rus vatandaşlığı verildiğini açıkladı. Şans ve bir grup küçük parti geçtiğimiz ay Moskova’da ekim ayında yapılacak seçimlerde yarışmak üzere “Zafer” seçim bloğunu kurduklarını duyurmuştu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English