Bizi Takip Edin

Amerika

Trump’ın “yasadışı göçmen” operasyonlarında ara bilanço – 1: Gözaltı merkezleri kapasitelerini aştı

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump’ın seçim kampanyası sırasında vaat ettiği “yasadışı göçmenleri sınır dışı etme” politikasının nasıl uygulanacağı hâlâ belirsizliğini koruyor.

Beyaz Saray, Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE)  tarafından gerçekleştirilen operasyonlara ilişkin duyuruları yayınlar ve sosyal medyada parlatıyor. 

Örneğin Beyaz Saray’ın sosyal medya hesapları kelepçelenmiş göçmenlerin askeri uçaklara yüklenirken çekilmiş fotoğraflarını paylaşıyor. Baskınlar alışılmadık bir şekilde halka açık şekilde yapılıyor; hatta “Dr. Phil” gibi TV ünlülerinin Chicago’daki bir operasyonu çekmesine bile izin verildi.

Öte yandan POLITICO’nun iddiasına göre, ICE’nin her gün X kanalında duyurduğu günlük tutuklama sayısı, Başkan Barack Obama dönemindeki seviyelerde seyrediyor.

Gözaltına alınanların birçoğunun şiddet içeren bir suç geçmişi yok ve binlercesi de gözaltı kapasitesinin yetersizliği nedeniyle sessizce serbest bırakılıyor.

Bununla birlikte uyuşturucu ve yasadışı göçmenler her gün sınırdan geçmeye devam ediyor.

38 bin yatak kapasiteli şebekede 42 bin gözaltı

CBS’te yer alan bir haberde de, ICE gözaltı merkezlerinde yer kalmaması nedeniyle göçmenlerin serbest bırakıldığı doğrulanıyor.

CBS tarafından elde edilen hükümet içi istatistiklere göre, ICE, Başkan Trump yönetiminde gözaltıların arttığı bir dönemde gözaltı sistemindeki alanın maksimum kapasiteyi aşması nedeniyle, bazı durumlarda günde onlarca olmak üzere bazı göçmen tutukluları serbest bırakıyor.

İç Güvenlik Bakanlığı verilerine göre, salı sabahı ICE gözaltı tesislerindeki kapasite %109’du ve kurum, “kâr amacı gütmeyen” hapishaneler ve ilçe hapishaneleri ağında kağıt üzerinde 38.521 yatak kapasitesine sahip olmasına rağmen 42.000’e yakın göçmeni tutuyordu.

Rakamlar, ICE gözetiminde bulunanların yarısından fazlasının başlangıçta güney sınırı boyunca tutuklandığını gösteriyor. Pazartesi günü ICE’nin yaklaşık 160 göçmeni gözaltından serbest bıraktığını gösteren rakamlar, Demokrat ve Cumhuriyetçi başkanları zorlayan göçmenlik uygulamalarına ilişkin aynı operasyonel ve yasal zorluklarla karşı karşıya kalan Trump yönetiminin bazı göçmenleri serbest bırakmak zorunda kaldığının bir göstergesi olarak görülüyor.

Serbest bırakılanlara ICE tarafından hareketlerini takip etmek üzere elektronik izleme cihazları takılabiliyor. CBS’e yaptığı açıklamada ICE, “geliştirilmiş” operasyonlarının “daha fazla gözaltı kapasitesi gerektiren önemli sayıda suçlu yabancı gözaltısı” ile sonuçlandığını kabul etti.

Serbest bırakılanlara elektronik takip cihazı takılıyor

ICE, “ABD Gümrük ve Sınır Koruma Teşkilatı ve eyalet ve yerel kolluk kuvvetleri ortaklarımızla birlikte çalışmak, Kongreden daha fazla fon talep etmek ve Adalet Bakanlığı göçmenlik hakimlerinden infaz edilebilir nihai sınır dışı kararları olan suçlu yabancıları hızla uzaklaştırmak için dava dosyalarını incelemek de dahil olmak üzere her çözümü araştırıyoruz,” dedi.

ICE ayrıca bazı göçmenlik yasalarının belirli göçmenleri serbest bırakmasını gerektirdiğini belirterek, serbest bırakılanların kurumun gözetimi altında kalmaya devam ettiğini kaydetti.

Trump’ın göreve başlamasından bu yana ICE ülke genelinde tutuklama operasyonlarını artırdı ve eski Başkan Joe Biden’ın görevdeki son yılında günlük ortalama 312 olan gözaltı sayısına kıyasla bazı günlerde 1.000’e kadar çıkan gözaltılar kaydetti.

Trump yönetimi, Biden döneminde ICE tutuklamalarına getirilen bazı kısıtlamaları iptal ederek teşkilata, sabıka kaydı olmayan izinsiz göçmenler de dahil olmak üzere ABD’de yasadışı olarak bulunanların çoğunun peşine düşmesi için geniş bir yetki verdi. 

Fakat ICE tarafından gözaltına alınanlar, kurumun onları sınır dışı etmek için gerekli tüm evrak ve yasal süreci tamamlamasından önce genellikle günlerce, haftalarca ve bazı durumlarda aylarca gözaltında tutulmak zorunda kalıyor.

Bazen bu göçmenler, kendi ülkeleri onları kabul etmediği için sınır dışı edilemiyor ve Yüce Mahkeme bu gibi durumlarda gözaltı süresini sınırlandırıyor. Diğer durumlarda ise hakimler sınır dışı edilmemelerine karar veriyor.

Göçmenler için yeni gözaltı merkezleri: Guantanamo tekrar devrede

Mevcut tesislerdeki sınırlı alan nedeniyle, ICE, Trump’ın ABD tarihindeki en büyük toplu sınır dışı etme kampanyası olacağına söz verdiği şeyi yerine getirmeye çalışırken gözaltı kapasitesini önemli ölçüde genişletmeyi planlıyor.

Teşkilat bir yandan da kendi gözaltı merkezleri ağını genişletmeye çalışıyor. Geçen ay hükümet tarafından yayınlanan bir iç yazışmada ICE’nin her biri 1.000 kadar tutukluyu barındırabilecek 14 yeni gözaltı merkezinin yanı sıra her biri 10.000 yatak kapasiteli dört büyük tesis planladığı belirtiliyordu.

Bununla birlikte ICE gözaltı kapasitesini arttırmak için başka kurumlara da başvuruyor. Savunma Bakanlığı, ICE’ye Colorado’daki bir Uzay Kuvvetleri üssünde göçmenleri gözaltına alma yetkisi verdi ve Guantanamo Körfezi Deniz Üssü, Trump’ın yetkililere oradaki tesisleri büyük bir göçmen gözaltı merkezine dönüştürme talimatı vermesinin ardından salı günü ilk göçmen tutuklu grubunu aldı.

Reuters’in haberine göre, hafta sonu Trump yönetiminin “sınır çarı” Tom Homan, ilçe şeriflerinden federal göçmenlik memurlarının izinsiz göçmenleri yakalamasına ve gözaltına almasına yardımcı olmalarını istedi.

Operasyonel zorluklar belirmeye başladı

Teklifi bilen iki yetkilinin CBS’e verdiği bilgiye göre, Trump yönetimi ayrıca ICE tutuklularını, göçmen aileleri ve çocukları geçici olarak barındırmak ve işlemek için güney sınırı boyunca Sınır Devriyesi tarafından kurulan ve “yumuşak kenarlı” tesisler olarak bilinen büyük çadır alanlarında tutmayı da düşünüyor.

Bu planın uygulanıp uygulanmayacağı belli değil. Yumuşak kenarlı tesisler kısa süreli işlemler için tasarlandığından ve ICE gözaltı merkezleri kadar güvenli olmadığından, önemli operasyonel ve güvenlik zorluklarıyla karşılaşabilir.

Fakat ICE’nin aksine, Sınır Devriyesi’nin gözaltı alanı kapasitesinin oldukça altında. İç Güvenlik Bakanlığının dahili verilerine göre, salı sabahı Gümrük ve Sınır Korumanın gözetiminde 2.000’den az göçmen vardı ve 21.000 kişilik gözaltı kapasitesinin yaklaşık %9’unu kullanıyordu.

Bunun başlıca nedeni, yasadışı geçişlerin son beş yılın en düşük seviyesine yaklaştığı ABD-Meksika sınırındaki göreceli sakinlik. Ocak ayında Sınır Devriyesi, güney sınırını yasadışı yollardan geçen yaklaşık 30.000 göçmeni işlemden geçirdi; bu rakam, hükümet içi rakamlara göre Mayıs 2020’den bu yana görülen en düşük seviye.

Şeriflerle Beyaz Saray arasında sürtüşme yaşanıyor

Trump ve Homan’ın şeriflere, federal yetkililere yardım çağrısı yapmasının ardından şeriflerin ne tepki vereceği de belirsiz.

Bazı şerifler ICE ajanlarına yardımcı olurken, özellikle Demokrat eyaletlerden birçok şerif işbirliği yapmayı reddediyor.

Örneğin Trump’ın kişisel hukuk ekibinin eski bir üyesi olan ve geçen hafta başsavcı vekili olarak atanan Emil Bove III, New York Kuzey Bölgesi ABD savcısının Demokrat Tompkins İlçesi Şerifi Derek Osborne’un “başarısızlığını” araştırdığını söyledi.

Bove 30 Ocak Perşembe günü yaptığı açıklamada “Dün, arama emrine rağmen, yasal statüsü olmayan ve şiddet geçmişi olan bir sanık toplum içine salındı. Federal ajanlar güvenliklerini riske atarak sanığı güvenli olmayan koşullarda takip ettiler,” dedi.

Bove, “ABD Savcılığının potansiyel kovuşturma için bu koşulları soruşturma taahhüdüne” dikkat çekerek, federal kurumlar ile Tompkins County’nin merkezi olan Ithaca şehri tarafından benimsenen yerel sığınak politikaları arasındaki ülke çapındaki savaşa ışık tuttu.

Fox News‘e açıklama yapan Tompkins County Şerif Ofisi, Bove’un açıklamasını “yanlış ve saldırgan” olarak nitelendirdi. Departman, Osborne’un yerel ve eyalet politikasıyla “tutarlı bir şekilde hareket ettiğini” belirtti.

Şerifin ofisi, “Federal göçmenlik uygulama çabalarına herhangi bir müdahale olmamıştır. Adalet Bakanlığı’nın Tompkins İlçe Şerifinin federal kolluk kuvvetlerini tehlikeye atacak herhangi bir şey yaptığı iddiası yanlış ve saldırgandır. Tüm kolluk kuvvetlerinin güvenliği bizim en önemli önceliğimizdir. Aksine, Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) söz konusu kişinin ne zaman serbest bırakılacağı konusunda bilgilendirilmiş ve herhangi bir takip ya da başka bir olaya gerek kalmadan söz konusu kişiyi almak üzere hapishaneye gelmek için her türlü fırsata sahip olmuştur,” dedi.

Benzer şekilde, bazı göçmenleri hapseden ilçeler, bu masrafların bir kısmını federal yönetimden almak kaldıyla göçmenlerin kişisel bilgilerini federal hükümete veren bir programa dahildi. Ama Wisconsin’deki Dane İlçe Şerifliği, Trump’ın iktidara gelmesiyle bu programdan ayrılacağını ilan etti.

Ya da New York’un Onondaga ilçesi şerifi göçmenleri ICE için gözaltına almayacağını ilan ederek, “İnsanların haklarını korumak için yemin ettim,” dedi.

“Sığınak şehirlerde” gerilim artıyor

Öte yandan Trump’ın “yasadışı göç” ile mücadelesi, ICE yetkililerinin geçtiğimiz hafta Philadelphia, Boston, Denver ve Washington, D.C. dahil olmak üzere “sığınak” şehirlerde çok sayıda tutuklaması yapmasıyla gerilimi yükseltti.

ICE ajanları Philadelphia’daki bir oto yıkamacıda altısı Meksikalı ve biri Dominik Cumhuriyeti’nden olmak üzere yedi “yasadışı göçmenin” gözaltına alınmasına yol açan bir işyeri uygulama operasyonu gerçekleştirdi.

Operasyon 28 Ocak’ta Kuzey Philadelphia’daki Complete Autowash’ta gerçekleşti. Operasyon, oto yıkamada çalışanların “emek sömürüsüne maruz kaldıkları” yönündeki ihbarlar üzerine başlatıldı.

Gözaltıların ardından Philadelphia ICE Uygulama ve Geri Gönderme Operasyonları saha ofisi direktör vekili Brian McShane, “Bu işyeri uygulama operasyonunun başarıyla yürütülmesi, ulusal güvenlik ve kamu güvenliği konusundaki kararlılığımızın altını çizmektedir,” dedi.

Yerel kolluk kuvvetlerinin ICE ile işbirliğini sınırlayan güçlü sığınak şehir politikalarının uygulandığı Boston bölgesinde de gözaltılar devam etti.

Pazartesi günü Güney Kaliforniya’da ve eyalet genelinde onlarca işyeri kapandı, okullar daha düşük katılım bildirdi ve aileler “Göçmensiz bir gün” için markete gitmeyi erteledi.

Geçtiğimiz hafta sosyal medyada dolaşmaya başlayan eylem çağrısı, göçmenleri pazartesi günü işe gitmemeye, çocuklarını okuldan almamaya ve alışveriş yapmamaya teşvik etti. ABD’nin dört bir yanındaki işletmeler sosyal medya üzerinden kapanışlarını duyurdu.

Los Angeles Belediye Meclisi de, göçmenleri Başkan Trump’ın planladığı baskılardan korumayı amaçlayan bir dizi öneriyi değerlendirecek. Hugo Soto-Martínez ve diğer Belediye Meclisi üyeleri tarafından salı günü sunulan beş teklif arasında, işletmelerin baskınlar ve denetimler de dahil olmak üzere federal işyeri göçmenlik uygulama eylemlerini şehre bildirmelerini gerektirebilecek bir teklif de yer alıyor.

Tekliflerden biri Los Angeles sakinlerini göçmenlik korumaları hakkında bilgilendirmek için bir “haklarınızı bilin” kampanyası çağrısında bulunurken, üçüncüsü de kâr amacı gütmeyen yasal hizmet sağlayıcılarına, Trump’ın 2017’de uyguladığı ve ikinci döneminde yeniden uygulamaya söz verdiği yasağa benzer şekilde, ağırlıklı olarak Müslüman ülkelerden gelen ziyaretçilere yönelik bir yasağa hazırlanmaları için Los Angeles Havalimanında (LAX) yer sağlanmasını öngörüyor.

Arizona ve New Mexico’da yerliler de gözaltına alındı

Ocak ayının sonuna doğru Navajo Ulusu yetkilileri, Navajo vatandaşlarının ICE tarafından gözaltına alınmasıyla ilgili endişelerini dile getirmek üzere Arizona ve New Mexico valileriyle temasa geçmişti.

Trump’ın ülkede yasadışı olarak bulunan göçmenlerin sınır dışı edilmesini hedefleyen başkanlık emrine cevaben Navajo Ulusu Başsavcı Vekili Kris Beecher, kabile üyelerine diğer kimlik belgeleriyle birlikte Kızılderili Kan Sertifikalarını da yanlarında taşımalarını tavsiye ediyor.

Sosyal medya, Navajo vatandaşlarının ICE ajanları tarafından gözaltına alındığı ve ABD vatandaşlıklarının sorgulandığına dair paylaşımlarla dolu.

24 Ocak’ta Navajo Ulusu komite toplantısında yapılan tartışma neticesinde, Navajo Ulusu idari yetkilileri New Mexico ve Arizona valilikleriyle temasa geçerek endişelerini dile getirdi.

Eyalet Senatörü Theresa Hatathlie, konseyi dokuz saat boyunca gözaltında tutulan bir Navajo vatandaşı hakkında bilgilendirerek acil durum protokollerine duyulan ihtiyacın altını çizdi ve birçok kabile üyesinin dokümantasyon konusunda zorluklarla karşılaştığını vurguladı.

Navajo Ulus Konseyinin haber bültenine göre, Kızılderili Kan Sertifikaları ve devlet tarafından verilen kimliklere sahip olmalarına rağmen, bu belgeleri vatandaşlığın geçerli kanıtı olarak kabul etmeyen ICE ajanları tarafından birkaç kişinin gözaltına alındı veya sorgulandı.

Ne var ki Navajoların çok azının kabile kimlik kartı taşıdığı belirtiliyor. Navajo kimlik kartı, ABD İç Güvenlik Bakanlığı ile işbirliği yapan eski Navajo Ulus Başkanı Ben Shelly’nin liderliğinde başlatıldı. Yaklaşık 400.000 kayıtlı Navajo üyesinden sadece 8.000’ine 2012’deki ilk çıkışından bu yana kabile kimlik kartı verildi.

Senatör Hatathlie de, özellikle şehirlerde bulunan yerlilerin önemli bir kısmının sokaklarda kimlik kartı olmadan dolaştığından endişe ettiğini söyledi.

Amerika

ABD’nin borç yükü uzun vadeli tahvillerden kaçışa neden oluyor

Yayınlanma

Yatırımcılar, ABD’nin artan borç yükünün dünyanın en önemli pazarlarından birinin cazibesini gölgelemesi nedeniyle, uzun vadeli ABD tahvil fonlarından kaçıyor.

EPFR verilerine dayanan Financial Times (FT) hesaplamalarına göre, devlet ve şirket borçlarını kapsayan uzun vadeli ABD tahvil fonlarından ikinci çeyrekteki net çıkışlar şu ana kadar yaklaşık 11 milyar dolara ulaştı.

İkinci çeyrekteki bu çıkış, 2020’nin başındaki şiddetli piyasa türbülansından bu yana en ağır çıkış olarak kayıtlara geçecek ve önceki 12 çeyrekteki ortalama 20 milyar dolarlık girişlerin ardından güçlü bir değişim işaret ediyor.

Kurumsal yatırımcılar tarafından yaygın olarak kullanılan uzun vadeli tahvil fonlarından yapılan itfa işlemleri, Amerika’nın borç geleceğine ilişkin endişelerin arttığı bir dönemde gerçekleşiyor. Fon akışları, devasa ABD tahvil piyasasının sadece küçük bir bölümünü yansıtıyor, fakat yatırımcı duyarlılığının bir göstergesi niteliğinde.

Tahvil odaklı yatırım şirketi DoubleLine’dan Bill Campbell, fon akışlarına atıfta bulunarak, “Bu, çok daha büyük bir sorunun belirtisi. Yurt içinde ve yabancı yatırımcı topluluğu arasında, Hazine tahvillerinin uzun vadeli kısmına sahip olma konusunda büyük endişe var,” dedi.

Kongrede görüşülmekte olan Başkan Donald Trump’ın “büyük ve harika” vergi tasarısının, bağımsız analistlere göre önümüzdeki on yıl içinde ABD’nin borç tutarına trilyonlarca dolar ekleyeceği ve bu durumun Hazineyi büyük miktarda tahvil satmaya zorlayacağı tahmin ediliyor.

Beyaz Saray ise gümrük vergileri ve daha yüksek büyümenin borç yükünü azaltacağını savunuyor.

Aynı zamanda, piyasa katılımcıları, tahvil yatırımcıları için en büyük belalardan biri olan enflasyonu körüklemek için yönetimin başlıca ticaret ortaklarına uygulayacağı gümrük vergilerine hazırlık yapıyor.

Goldman Sachs’ın baş kredi stratejisti Lotfi Karoui, bu çıkışın “mali sürdürülebilirliğin uzun vadeli görünümüne ilişkin endişeleri yansıttığını” söyledi.

Varlık yönetimi şirketi PGIM’in küresel tahvil başkanı Robert Tipp, Fed’in %2’lik enflasyon hedefine atıfta bulunarak, “Enflasyonun hâlâ hedefin üzerinde olduğu ve gözle görülür bir şekilde devlet arzının yüksek olduğu, dalgalı bir ortam var. Bu durum, getiri eğrisinin uzun vadeli kısmında tedirginlik ve genel bir huzursuzluk yaratıyor,” dedi.

Uzun vadeli tahviller enflasyona özellikle duyarlıdır, çünkü fiyatlardaki yüksek büyüme, uzun vadede ödenen sabit faiz ödemelerinin değerini eritir.

Bloomberg’in geniş endeksine göre, bu tedirginlik, uzun vadeli ABD tahvillerinin fiyat performansına da yansıdı. Bu tahviller, Trump’ın nisan ayında yaptığı gümrük vergisi açıklamalarının piyasaları sarsmasının ardından, bu çeyrekte yaklaşık %1 değer kaybetti.

Buna karşılık, EPFR rakamlarına göre, yakın vadede vadesi dolacak ABD tahvillerini elinde bulunduran fonlara para akışı devam etti ve bu çeyrekte kısa vadeli stratejilere 39 milyar dolardan fazla para akışı oldu.

Fed’in bu yıl şimdiye kadar kısa vadeli faizleri yüksek seviyelerde tutması nedeniyle, bu fonlar cazip getiriler sağlıyor.

Okumaya Devam Et

Amerika

Dolar 3 yılın en düşük seviyesine geriledi

Yayınlanma

Donald Trump’ın Fed Başkanı Jerome Powell’ın halefini erken açıklamayı düşündüğü haberinin ardından dolar üç yılın en düşük seviyesine geriledi.

ABD Başkanı, Powell ile defalarca çatışmış ve merkez bankası başkanını faiz indiriminde çok yavaş olmakla suçlayarak salı günü yaptığı son açıklamasında onu “çok aptal” olarak nitelendirmişti.

Powell’ın başkanlık görevi önümüzdeki Mayıs 2025’e kadar 11 ay daha sürecek ve geleneksel olarak halefinin adı üç veya dört ay önceden açıklanıyor.

Fakat Wall Street Journal, Trump’ın Powell’ın yerine geçecek kişiyi eylül veya ekim ayında seçip açıklamayı düşündüğünü bildirdi.

Bu haber üzerine dolar, diğer para birimlerinden oluşan sepet karşısında %0,5 değer kaybederek Mart 2022’nin başından bu yana en düşük seviyesine geriledi.

WSJ, Trump’ın Powell ve Fed’e yönelik hayal kırıklığı göz önüne alındığında, halefinin bu yaz erken saatlerde açıklanabileceğini bildirdi. Fed, Trump’ın faiz indirim çağrılarına direniyor.

Fed başkanının erken açıklanması, Trump’ın seçeceği kişinin faiz oranlarının gidişatına ilişkin beklentileri etkilemesine olanak tanıyabilir ve bu da Powell’ın görev süresinin son aylarında zayıflamasına neden olabilir.

Trump, Powell’a defalarca küçümseyle yaklaştı ve geçen hafta merkez bankasının faiz kararını açıklamadan önce onu “aptal” olarak nitelendirdi.

Başkan çarşamba günü Lahey’de düzenlenen NATO zirvesinde düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin Powell’ın halefini seçip seçmediğini sorması üzerine, “Seçeceğim üç veya dört kişi var,” dedi.

Trump’ın eski Fed yöneticisi Kevin Warsh, Ulusal Ekonomi Konseyi direktörü Kevin Hassett ve ABD Hazine Bakanı Scott Bessent’i düşündüğü bildiriliyor.

Trump daha önce Powell hakkında, “Akıllı biri değil, politikacı bir adam, ama ülkeye bir servete mal oluyor,” demişti.

Powell’a yönelik saldırıları ve Fed’in para politikasını gevşetmesi yönündeki çağrıları, merkez bankasının bağımsızlığı konusunda soru işaretleri yarattı.

Okumaya Devam Et

Amerika

ABD istihbaratı: İran’ın nükleer tesisleri yok edildi

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump’ın üst düzey istihbarat yetkililerinden ikisi, yeni istihbarat bilgilerine göre İran’ın nükleer tesislerinin hafta sonu ABD hava saldırılarında “yok edildiğini” ileri sürdü.

CIA Direktörü John Ratcliffe ve Ulusal İstihbarat Direktörü (DNI) Tulsi Gabbard, saldırıların İran’ın nükleer programını önemli ölçüde geriletmediğine dair hükümetin ön değerlendirmesine ilişkin medya haberlerine karşı yönetimin gün boyu süren yoğun çabalarını pekiştiren açıklamalarını birkaç saat arayla yayınladılar.

Gabbard, X’te yaptığı açıklamada, “Yeni istihbarat, @POTUS’un [ABD Başkanı] defalarca belirttiği şeyi doğruluyor: İran’ın nükleer tesisleri yok edildi,” dedi.

Ratcliffe, yaklaşık iki saat sonra sosyal medyada kendi açıklamasının bir görüntüsünü paylaştı. Ratcliffe açıklamasında, “Güvenilir istihbarat kaynakları, İran’ın nükleer programının son saldırılarda ciddi şekilde hasar gördüğünü gösteriyor,” dedi.

Bu bilgilerin, “tarihsel olarak güvenilir ve doğru bir kaynak/yöntemden elde edilen yeni istihbarat bilgilerini” de içerdiğini söyleyen CIA şefi, ellerindeki istihbaratın İran’ın birkaç önemli nükleer tesisinin tahrip edildiğini ve yıllar içinde yeniden inşa edilmesi gerektiğini gösterdiğini savundu.

Ratcliffe, ajansın konuyla ilgili “güvenilir kaynaklardan elde edilen bilgileri” toplamaya devam ettiğini de ekledi.

Ne Gabbard ne de Ratcliffe istihbarat hakkında daha fazla ayrıntı veya istihbaratın ne zaman elde edildiğine dair ayrıntılar verdi. Fakat DNI sözcüsü Olivia Coleman daha sonra Gabbard’ın bahsettiği istihbaratın ABD kaynaklı olduğunu söyledi.

POLITICO’ya konuşan eski bir CIA analisti, kurumun direktörünün bir basın açıklamasında analitik bir değerlendirme yayınlamasının “son derece olağandışı” olduğunu söyledi. 

Ne var ki hassas istihbarat süreçlerini tartışmak için isminin açıklanmaması koşuluyla konuşan bu kişi, açıklamanın herhangi bir kaynak veya yöntemi ifşa etmiş olma ihtimalinin düşük olduğunu söyledi.

Savunma İstihbarat Ajansının (DIA) daha önceki değerlendirmesi salı günü CNN ve diğer medya kuruluşları tarafından yayınlanmıştı. Değerlendirmede, saldırıların ülkenin nükleer programının temel bileşenlerini yok etmediği ve muhtemelen sadece birkaç ay geciktirdiği belirtilmişti.

DIA çarşamba günü yaptığı açıklamada, bulgularının kesin olmadığını vurguladı.

DIA yaptığı açıklamada, “Bu, kesin bir sonuç değil, ön ve güvenilirliği düşük bir değerlendirmedir. Ek istihbarat elde edildikçe değerlendirme daha da netleşecektir. Bize en iyi göstergeyi sağlayacak olan fiziksel tesisleri henüz inceleyemedik,” dedi.

DIA’in değerlendirmesinin sızdırılması Trump’ı öfkelendirdi. Çarşamba günü, ilk haberi yazan CNN muhabirlerinden birine yönelik öfkeli bir mesaj yayınladı ve İran’ın nükleer tesislerinin “yok edildiği” iddiasını yineledi.

Gabbard da gönderisinde “propaganda medyasını” eleştirdi.

Çarşamba günü Hollanda’da düzenlenen NATO zirvesinde yaklaşık bir saat süren basın toplantısında Trump’ın yanında duran Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Savunma Bakanı Pete Hegseth de sırayla DIA raporunun bulgularını ve medyanın bu konudaki haberlerini öfkeyle reddettiler.

Hegseth bir noktada, “Bombaların yıkıcı olmadığını söyleyenler, sadece başkanı ve başarılı görevi baltalamaya çalışıyor,” diye suçladı. Savunma Bakanı ayrıca gazetecilere, Pentagon ve FBI’ın gizli raporun nasıl sızdırıldığını araştırdığını söyledi.

İsrailli yetkililer de Trump’ı savundu. İsrail Başbakanlığı çarşamba günü İsrail Atom Enerjisi Komisyonunun yaptığı açıklamayı yayınladı. Açıklamada, ABD hava saldırıları ve İsrail’in saldırılarının birleşik etkisinin “İran’ın nükleer silah geliştirme kabiliyetini yıllarca geriye götürdüğü” öne sürüldü.

Biden yönetimi sırasında Orta Doğu’dan sorumlu savunma bakan yardımcısı olarak görev yapan Daniel Shapiro, ilk değerlendirmelere fazla güvenilmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Shapiro, “Bu tesislere çok ciddi zarar vermiş olma ihtimali yüksek, ancak verileri ve gerçek bilgileri beklemeliyiz,” dedi. Shapiro, istihbarat teşkilatının böyle bir saldırının etkisine ilişkin kesin bir sonuca varmasının normalde birkaç hafta süreceğini tahmin etti.

Çarşamba akşamı Truth Social’da yaptığı bir paylaşımda Trump, yönetimin saldırıların yol açtığı hasara ilişkin daha fazla bilgiyi yakında paylaşabileceğini ima etti.

Trump, Pentagon şefi Hegseth’in bugün (26 Haziran) “ilginç ve reddedilemez” bir basın toplantısı düzenleyeceğini söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English