Bizi Takip Edin

Rusya

McDonald’s’tan Visa’ya: Rusya’ya hangi Batılı şirketlerin dönmesi mümkün?

Yayınlanma

Amerikan giyim markaları, Rusya’daki alışveriş merkezlerine geri dönmek için nabız yoklamaya başladı. Ardından, McDonald’s, Visa ve Mastercard, Batılı otomobil üreticileri ve teknoloji üreticileri de dahil olmak üzere diğer tüm markaların geri dönüşü başlayacak. Rusya’ya ilk kimler gelecek ve kimlerin geri dönüşü zor olacak?

Rusya, başta mevcut ABD Başkanı Donald Trump’a sadık olanlar olmak üzere Batılı marka ve şirketlerin geri dönüşüne hazırlanıyor.

Rusya Alışveriş Merkezleri Birliği, 2022’de Rusya’yı terk eden Inditex (Zara, Zara Home, Massimo Dutti, Bershka, Oysho, Pull & Bear, Stradivarius markalarının sahibi) ile Rusya’ya dönüş konusunda özel görüşmeler yürüttüklerini belirtti.

Bu, Batılı marka ve şirketlerin yakında Rusya’ya dönebileceğine dair ilk haber oldu. Peki, Rusya’da ilk sıralarda kimler yer alabilir ve kimlerin geri dönüşü zor olacak?

Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma’nın Finansal Piyasalar Komisyonu Başkanı Anatoliy Aksakov, uluslararası ödeme sistemleri Visa ve Mastercard’ın bu yıl içinde faaliyetlerine yeniden başlayabileceğini düşünüyor.

Ayrıca, McDonald’s restoran zincirinin yıl sonuna kadar Rusya’da yeniden açılabileceği yönünde görüşler ortaya çıktı.

İletişim Yönetimi Enstitüsü Genel Müdürü Vadim Siprov, Vzglyad gazetesine yaptığı açıklamada, PepsiCo, Coca-Cola, Apple, Cisco, Microsoft, Johnson & Johnson, Nike, Ford ve diğerleri gibi şirketlerin Rusya’ya ilk dönenler arasında olacağını söyledi.

Rusya’daki demiryolu mühendisliği alanında bir dizi büyük projede yer alan ve ülkeden ayrılmaları nedeniyle 5 milyar avrodan fazla kayıp yaşayan Alman Siemens ve Fransız Alstom şirketleri de Rusya’ya dönebilir.

Rusya Ulusal Taşımacılık ve Altyapı Araştırma Merkezi Başkanı Pavel İvankin, Rusya pazarının onlar için cazip olmaya devam ettiğini düşünüyor.

Vadim Siprov, Alman ev aletleri, Adidas, Hugo Boss ve Puma giyim markalarının raflarımıza hızla dönebileceğini ve önde gelen otomobil üreticilerinin temsilciliklerinin yeniden açılabileceğini kaydetti.

Siprov, “Elbette, Almanya’daki Donald Trump’a yönelik güçler üstün gelirse ve Londra ile Brüksel’in baskısına karşı koyabilirlerse,” diye ekledi.

Ancak Siprov, Japonya ve Güney Kore’nin muhtemelen Almanya’yı geride bırakacağını ve Rusya’da büyük Asyalı elektronik, ev aletleri ve otomobil üreticilerinin tekrar görülebileceğini de sözlerine ekledi.

Güney Kore’de, Moskova ile Washington arasında başlayan diyalog nedeniyle Samsung, LG ve Hyundai gibi yerli işletmelerin Rusya’ya dönmeyi düşündükleri bildiriliyor.

Siprov ayrıca, pek çok büyük havayolu şirketinin de Ukrayna ihtilafı sona erdikten sonra Moskova ile ilişkilerini mümkün olan en kısa sürede yeniden kurmaya çalışacağı görüşünde.

Bununla birlikte, Rusya makamları Batılı şirketlerin geri dönüşüne şimdilik oldukça sakin yaklaşıyor.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, “Yabancı markaların geri dönüşünü herhangi bir şekilde teşvik etmek veya özendirmek gibi bir görev henüz yok,” açıklamasında bulundu.

Sektöre dönük çok sayıda yaptırım göz önüne alındığında, durumun daha karmaşık olmasına rağmen, Batılı havayolu şirketlerinin Rusya’ya geri dönüşü hakkında konuşulmaya başlandı.

Bu arada, giyim markalarının alışveriş merkezlerine dönmesi zor olmayacak, burada önemli olan alışveriş merkezlerinde yer bulmak.

Fakat pek çok şirket için bu süreç kolay olmayacak. Dahası, eski koşullarla geri dönmek çoğu zaman mümkün olmayacak.

Freedom Finance Global Baş Analisti Natalya Milçakova, Vzglyad’a verdiği demeçte “Rusya’da daha önce üretimi olmayan, yalnızca ürünlerini ihraç eden Batılı ülkelerden şarap ve sert alkollü içki üreticileri gibi şirketler veya Rusya’dan ayrılmayan, yalnızca adını değiştiren ve hızlı bir şekilde ‘tersine yeniden markalaşma’ yapabilecek şirketler Rusya’ya kolayca geri dönebilir,” dedi.

Mind Money Broker CEO’su Yuliya Handoşko ise “Tüm altyapıyla geri dönmek başka bir konu. Önemli faktörlerden biri ticari alanların mevcudiyeti, diğeri ise insan kaynağı. Örneğin, IKEA yıllarca personel yönetim sistemini kurdu ve bunu kısa sürede yeniden oluşturmak mümkün değil. Dahası, şirkette çalışan kişilerin geri dönmek isteyeceği kesin değil, zira üç yılda çok şey değişti,” diye konuştu.

Öte yandan, IKEA’nın ticari alanları çoğu zaman talep görmeden kaldı. Fakat McDonald’s Rusya’ya aynı koşullarda geri dönmeyecek.

Milçakova, “McDonald’s artık Rusya’da doğrudan çalışmayacak, yalnızca dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi franchise yoluyla çalışacak. Rusya’da bu franchise’ı satın almak isteyenler mutlaka bulunacaktır. Ancak, geçen yüzyılın 90’lı yıllarının başında olduğu gibi, Rusya’da McDonald’s restoranlarının heyecanlı bir şekilde açılması artık olmayacak, zaman değişti,” değerlendirmesini yaptı.

Bununla birlikte, aslında hiçbir yere gitmeyen şirketler var: Sahipleri vergi kayıtlarını değiştirmediler, iş yapısı aynı kaldı, sadece marka değişti. Handoşko, Coca-Cola açısından durumun böyle olduğunu belirtiyor.

Bazı şirketler, varlıkları daha sonra geri alma hakkıyla Rusya’dan ayrıldı. Örneğin, Hyundai ve Renault fabrikaları bu koşulla satıldı.

Bu nedenle, varlıklarını geri alma hakkı olmadan satanlara kıyasla, yasal açıdan geri dönüşleri daha kolay olabilir.

Milçakova, “Rusya’da kendi fabrikaları veya perakende zincirleri olan, kendi mağazalarını inşa eden veya depo ve ticari alan kiralayan şirketler için zor olacak, zira pazardaki en avantajlı yerler zaten Rus halefleri veya dost ülkelerden şirketler tarafından işgal edilmiş durumda. Rusya makamları, elbette, yeni yatırımcılara yatırımlarının dokunulmazlığını garanti edecek ve hiçbir şeyi eski sahiplerine öylece geri vermeyecek,” ifadesini kullandı.

Elbette, Handoşko’nun da kabul ettiği gibi, hem yasal hem de fiili olarak sahiplerini değiştirerek Rusya’daki işlerinden tamamen çıkan şirketler için geri dönmek en zor olanı olacak. Bu nedenle, 2025’te büyük şirketlerin Rusya’ya toplu olarak geri dönmesini beklemiyor.

Ancak uzmanlar, Visa ve Mastercard’ın her durumda Rusya’ya döneceğinden emin. Handoşko, “Bu neredeyse kaçınılmaz, çünkü Rusya henüz yabancı ödeme sistemleriyle çalışan tam teşekküllü Batılı kartlar yapmayı öğrenemedi ve bunlara olan talep yüksek olmaya devam ediyor. Ayrıca, Visa ve Mastercard’ın kritik öneme sahip olduğu Apple Pay ve benzeri ödeme sistemleriyle ilgili sorun çözülmedi,” diye ekledi.

Bunun yanı sıra Milçakova, “Visa ve Mastercard, Rusya’ya ancak Ulusal Kartlı Ödeme Sistemine, yani yabancı ödeme sistemlerinin Rusya içinde çalışamayacağı Mir ödeme sistemine yönelik yaptırımlar kaldırıldıktan sonra dönebilecek. Ayrıca, Rus bankalarına yönelik yaptırımların da kaldırılması gerekiyor, aksi takdirde Rusya’da kim onların kartlarını çıkaracak? En kötü ihtimalle, yalnızca Rusya’da hâlâ varlığını sürdüren bazı yabancı bankaların şubeleriyle ortaklaşa çalışabilecekler,” yorumunu yaptı.

Bununla birlikte, yaptırımlar kaldırıldığında Rusların Mir kartlarını değiştirmek için koşacağını beklemiyor, tam tersine, Visa ve Mastercard’ın burada sıfırdan başlaması ve en azından kısmen kaybettikleri pazar paylarını geri kazanması gerekecek.

Batılı havayolu şirketlerinin uçuşlarının geri dönüşü de aynı hikaye. Özellikle Avrupalı havayolu şirketleri, Sibirya üzerinden Asya’ya uçma imkanını geri kazanmak istiyor. Bu, seyahat süresini kısaltıyor ve işletmeler için büyük tasarruf sağlıyor.

Şu anda Asyalı havayolu şirketleri, Sibirya üzerinden uçmaya devam ettikleri ve büyük bir daire çizmek zorunda kalmadıkları için Asya’ya uçuş pazarını Batılı rakiplerinden kazanıyorlar.

Fakat Rusya, bu kozu ancak havacılık sektöründeki tüm yaptırımların kaldırılması gibi önemli bir şey karşılığında kullanacak, böylece Rus havayolu şirketleri sadece istedikleri yere uçmakla kalmayıp, aynı zamanda yabancı uçak ve Batılı uçaklar için yedek parça satın alabilecekler.

Plehanov Rusya Ekonomi Üniversitesi Uluslararası İşletme Bölümü Doçenti Anastasya Prikladova, “Devlet, sanayinin gelişimine dönük sektörel programlar uyguluyor, bu nedenle yabancı şirketlerin geri dönüşü kritik görünmüyor. Örneğin, Rolls-Royce’un geri dönüşü nedeniyle sivil uçaklar için uçak motoru üretimi çalışmalarının durması beklenmemeli. Aynı zamanda, gıda ve hafif sanayi işletmeleri, yabancı şirketlerin rekabetinin arttığını hissedebilir. Genel olarak, devlet destek programları, bu desteği yalnızca Rus sermayeli şirketlerin alabileceği şekilde yeniden gözden geçirilebilir,” dedi.

Diğer yandan Rusya’nın güçlü olmadığı ve Batılı şirketlerin sahip olduğu teknoloji ve mallara açıkça ilgi duyduğu sektörler mevcut.

Milçakova, “Bize göre, henüz yeterli ithal ikamesi olmayan veya ithalatı ikame etmenin çok zor olduğu alanlarda Batılı şirketlerin gelmesi gerekiyor. Bunlar, özellikle yüksek teknoloji sektörü için bileşen ve yedek parça üretimi, akıllı telefon üretimi, elektrikli ve geleneksel orta ve lüks sınıf otomobil üretimi. Özellikle onkoloji ve ağır hastalıkların tedavisi için dünyaca ünlü ilaç ve tıbbi preparat üreticilerinin, ayrıca sporcu beslenmesi ve hayvan yemleri üreticilerinin geri dönüşü de büyük önem taşıyor. Pek çok Rus, ödeme sistemlerinin, özellikle Google Pay, PayPal, favori şarap ve sert alkollü içkilerin vb. geri dönüşünü bekliyor. Fakat gıda sanayii ve fast food konusunda neyden vazgeçilebileceğini düşünmek gerekiyor,” diye ekledi.

Rusya

Rusya: Sırbistan’ın silah ihracatını durdurma sözüne güveniyoruz

Yayınlanma

Rusya Dış İstihbarat Servisi (SVR) Direktörü Sergey Narışkin, Sırbistan’ın silah ihracatını durdurma yönündeki açıklamalarına güvendiklerini ancak bu kararın fiili olarak uygulanıp uygulanmadığını denetleyeceklerini bildirdi. SVR daha önce, Sırbistan’da üretilen mühimmatın NATO ülkeleri üzerinden Ukrayna’ya ulaştırıldığını bildirmişti.

Rusya Dış İstihbarat Servisi (SVR) Direktörü Sergey Narışkin, Sırbistan’ın silah ihracatını durdurma yönündeki açıklamalarına güvendiklerini ancak bu kararın fiili olarak uygulanıp uygulanmadığını denetleyeceklerini belirtti.

Narışkin, TASS haber ajansına yaptığı açıklamada, Moskova’nın Belgrad’ın sözlerini yakından takip edeceğini vurguladı.

Narışkin, SVR’nin Sırbistan’ın Ukrayna’ya askeri ürünler tedarik ettiğine dair bilgileri sonrasında Belgrad’dan beklenen tepkiye ilişkin soruya yanıt verdi.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandr Vučić’in “Sırbistan’ın silah ihracatını durdurmuyorsa bile askıya aldığı” yönündeki açıklamasını hatırlatan Narışkin, “Kontrol edeceğiz,” ifadelerini kullandı.

Rusya’dan ‘dolaylı sevkiyat’ iddiası

Rusya Dış İstihbarat Servisi, 23 Haziran’da yaptığı bir açıklamada, Sırbistan’ın Ukrayna’nın çıkarları doğrultusunda askeri ürün ihraç etmek için dolaylı yollar kullandığını iddia etmişti.

SVR’ye göre, Sırp savunma sanayii işletmelerinde üretilen mühimmat, montaj için parça setleri halinde NATO ülkelerine gönderiliyordu.

Açıklamada, Sırbistan’daki üreticilerin ürünlerinin nihai alıcısının kim olduğunu bildikleri de öne sürülmüştü.

Bu iddiaların ardından aynı gün Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Sırbistan’dan Kiev’e olası silah sevkiyatı hakkında net bir açıklama talep etmişti.

Rusya: Sırbistan, kâr hırsı için asırlık dostluğu hiçe sayıyor

Vučić’ten ‘üçüncü ülkeler’ vurgusu

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandr Vučić ise 13 Haziran’da yaptığı bir açıklamada, yerel yasalara göre Belgrad’ın Ukrayna’ya doğrudan silah ihraç etme hakkına sahip olmadığını belirtmişti.

Ancak Vučić, Sırp silahlarının üçüncü ülkeler aracılığıyla Ukrayna topraklarına ulaşabileceğini ifade etmişti.

Okumaya Devam Et

Rusya

Kremlin, ABD’nin İran’a saldırısının sonuçlarını değerlendirdi

Yayınlanma

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, ABD’nin İran’daki nükleer tesislere yönelik saldırılarının sonuçlarını anlamak için henüz erken olduğunu belirtti. Peskov ayrıca, Putin ve Arakçi görüşmesinde Rusya’nın arabuluculuğunun gündeme gelmediğini ve Moskova’nın ateşkesten memnuniyet duyduğunu açıkladı.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırılarının ardından durumun ilgili kanallar aracılığıyla takip edildiğini ancak hasarın boyutunu anlamak için henüz çok erken olduğunu söyledi.

Moskova’nın İran ile İsrail arasında sağlanan ateşkesten memnuniyet duyduğunu belirten Peskov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi arasındaki görüşmede arabuluculuk konusunun gündeme gelmediğini açıkladı.

Peskov, düzenlediği basın toplantısında, “Henüz çok az zaman geçti, sahadaki durumu analiz ederek ne kadar ciddi bir zarar verildiğini anlamak gerekiyor. Şu anda kimsenin net bir anlayışa sahip olması pek mümkün değil,” ifadelerini kullandı.

‘Putin-Arakçi görüşmesinde arabuluculuk gündeme gelmedi’

Gazetecilerin, Putin ve Arakçi görüşmesinde Rusya’nın ABD ile İran arasındaki çatışmada arabuluculuk yapmasının ele alınıp alınmadığı yönündeki sorusuna Peskov, “Hayır, bu konu gündeme gelmedi,” yanıtını verdi.

Arakçi’nin Amerikan tarafına iletilmek üzere bir talepte bulunup bulunmadığı veya çatışmanın çözümüne yönelik bir teklif gelip gelmediği sorularını da yanıtlayan Peskov, bu yönde bir gelişme olmadığını belirtti.

Peskov ayrıca, İran Dışişleri Bakanı’nın Putin’e, İran’ın dini lideri Ali Hamaney’den yazılı bir mesaj getirmediğini, ancak “İran yönetiminden belirli mesajların” iletildiğini doğruladı.

23 Haziran’da gerçekleşen görüşmede Putin, ABD’nin İran’a yönelik saldırılarını “hiçbir gerekçesi olmayan, kışkırtılmamış bir saldırganlık” olarak nitelendirmişti.

Arakçi ise Rusya’ya “İsrail ve ABD’nin eylemlerini kararlılıkla kınadığı için” teşekkür etmişti.

İran, Rusya’dan ne istedi?

‘Ateşkesi memnuniyetle karşılıyoruz’

Peskov, İran ve İsrail arasında 24 Haziran sabahı yürürlüğe giren ateşkese ilişkin, “Eğer gerçekten bir ateşkes sağlanabildiyse, bu ancak memnuniyetle karşılanabilir. Bu, Rusya Federasyonu’nun çatışmanın en başından beri çağrıda bulunduğu bir şeydi. Bunun sürdürülebilir bir ateşkes olmasını umuyoruz,” yorumunu yaptı.

Ancak ateşkesin yürürlüğe girmesinden kısa bir süre sonra İsrail, İran topraklarından yeni füzeler atıldığını ve bunların hava savunma sistemlerince engellendiğini duyurdu.

İsrail Savunma Bakanı İsrael Katz, Tahran’daki hedeflere “güçlü misilleme saldırıları” yapılması talimatı verdi. Tahran ise saldırı iddialarını yalanlayarak ateşkes rejiminin devam ettiğini bildirdi.

Trump ateşkes ilan etti, İran ateşkes öncesi İsrail’e füze saldırısı düzenledi

İran-İsrail gerilimi, 13 Haziran’da İsrail’in İran’ın nükleer tesislerine saldırması ve üst düzey askeri yetkilileri öldürmesiyle tırmanmıştı. 22 Haziran’da çatışmaya dahil olan ABD, İran’ın Fordo, İsfahan ve Natanz’daki üç büyük nükleer kompleksini vurdu.

İran ise 23 Haziran’da Katar ve Irak’taki Amerikan askeri üslerine saldırarak karşılık verdi.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi, ABD saldırısı sonucunda Natanz’daki nükleer tesiste uranyum zenginleştirme ünitesinin hasar gördüğünü bildirdi.

Ajans ayrıca, Fordo’daki tesiste delici mühimmatların açtığı kraterler tespit ederken, İsfahan’da nükleer materyallerin işlendiği binaların zarar gördüğünü açıkladı.

‘Medvedev’in görüşü bizim için tüm görüşlerden daha önemli’

Peskov, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın, Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev’in açıklamalarına verdiği tepki üzerine sorulan bir soruya da yanıt verdi. Peskov, “Dmitriy Anatolyeviç, görüşlerini sağlam ve tutarlı bir şekilde ifade ediyor. Elbette onun görüşü bizim için diğer tüm görüşlerden daha önemlidir,” dedi.

Trump, 22 Haziran’da sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Medvedev’in “bazı ülkelerin İran’a nükleer silah vermeye hazır olabileceği” yönündeki sözlerine atıfta bulunmuştu.

Medvedev ise daha sonra yaptığı açıklamada, Rusya’nın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’nı (NPT) imzaladığını ve İran’a silah tedarik etme gibi bir planı olmadığını, ancak İsrail’in bu anlaşmaya taraf olmadığını belirtmişti.

Medvedev: Bazı ülkeler İran’a nükleer silah vermeye hazır

‘NATO azgın bir militarizasyon yolunda’

Diğer yandan Kremlin Sözcüsü Peskov, Avrupa ve NATO’nun “azgın bir militarizasyon” yolunda ilerlediğini de söyledi. Peskov, bu ifadeleri, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin, Rusya’nın neden beş yıl içinde bir NATO ülkesine saldırabileceğini düşündüğüne dair net bir yanıt verememesi üzerine kullandı.

Peskov, NATO’nun, 24-25 Haziran’da Lahey’de yapılacak zirvede üye ülkelerin savunma harcamalarını GSYİH’nin yüzde 5’ine çıkarma kararını kabul ettirebilmek için Rusya’yı bir saldırgan olarak göstermeye çalıştığını savundu.

Peskov, “Yüzde 5’lik kararı geçirmek için ne yapmaları gerekiyor? Bunun için bir cehennem zebanisi, bir canavar yaratmaları gerekiyor. NATO’daki bu yetkililerin bakış açısına göre, canavar rolü için en uygun ülke doğal olarak bizim ülkemizdir,” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

Rusya

Lavrov: İran-İsrail ateşkesinin kalıcılığını konuşmak için erken

Yayınlanma

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Batı’nın Ukrayna’ya yönelik yaklaşımlarının sürekli değiştiğini ve bunun ilk planlarının başarısızlığını gösterdiğini söyledi. Lavrov, Moskova’nın ilişkileri yeniden kurmak için Batılı ülkelerden teklif bekleyeceğini belirtirken, İran-İsrail ateşkesinin kalıcılığı konusunda ise temkinli konuştu.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Primakov Okumaları uluslararası forumunda yaptığı konuşmada, Batılı liderlerin Ukrayna konusundaki yaklaşımlarının sürekli değiştiğini ve bunun ilk planlarının başarısızlığını yansıttığını ifade etti.

Lavrov, Moskova’nın ilişkileri düzeltmek için Batı’dan teklif bekleyeceğini belirtirken, İran ile İsrail arasındaki ateşkesin kalıcılığı hakkında kesin yorum yapmak için henüz erken olduğunu vurguladı.

Batı’nın sloganları ‘stratejik yenilgiden’ koşulsuz ateşkese evrildi

Lavrov, askeri müdahalenin başlangıcında Batı’nın “Rusya’ya savaş alanında stratejik bir yenilgi yaşatma” gerekliliği konusunda histerik bir şekilde bağırdığını hatırlattı.

Zamanla bu sloganın değiştiğini ve “Rusya, Ukrayna’da kazanmamalı” şeklinde ifadelere dönüştüğünü belirten Lavrov, gelinen noktayı şu sözlerle özetledi:

“Şimdi ise ön koşulsuz derhal ateşkes talep ediyor, rica ediyor, hatta yalvarıyorlar. Bu, Vladimir Zelenskiy’in birkaç yıl önce savaş alanında stratejik yenilgi sloganı altında yaşarken ve çalışırken kategorik olarak reddettiği şeyin ta kendisi.”

Bakan, Batı’nın strateji ve taktiğinin fiyaskosunun aşikâr olduğunu ancak “Avrupa’nın hâlâ çabalamaya devam ettiğini” kaydetti.

Avrupa müzakere istiyor

Mayıs ayında Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot, Kiev ve müttefikleri tarafından önerilen 30 günlük ateşkesin ardından Avrupalı ülkelerin İstanbul’da yapılması muhtemel Rusya-Ukrayna müzakerelerinde temsil edilmek istediklerini bildirmişti.

Barrot, Moskova’nın ateşi kesmeyi reddetmesi durumunda ABD ve Avrupa Birliği’nin Rusya üzerindeki baskıyı artırmasını ve geniş çaplı yaptırımlar uygulamasını beklediklerini ifade etmişti.

Buna karşılık ABD Başkanı Donald Trump, defalarca yeni Rusya karşıtı yaptırımlardan kaçındığını, bunun sebebinin ise anlaşmaya yakın olduğuna inandığı barış görüşmelerini tehlikeye atmamak olduğunu belirtmişti.

20 Haziran’da Trump, Senatör Lindsey Graham’ın Ukrayna ziyareti sırasında Rusya’dan gelen enerji kaynaklarına yüzde 500’lük ikincil gümrük vergisi getirilmesini öngören bir yasa tasarısını senatoda ilerletme niyetine ilişkin açıklamaları üzerine, ifadelerin daha dikkatli seçilmesi gerektiği konusunda uyarıda bulunmuştu.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov ise 10 Haziran’da yaptığı açıklamada, Avrupa ile gelecekteki anlaşmalar için herhangi bir ortak zemin bulunmadığını söylemişti. Peskov, bunun nedenini Avrupa’nın “şimdilik savaşa odaklanmış olması” ve Rusya ile ortak zemin arama niyetine dair sinyal vermemesi olarak açıklamıştı.

‘Hatalarını anladıklarında tekliflerle gelsinler’

Lavrov, mevcut “uluslararası küstahlık” sona erdiğinde Rusya’nın ilişkileri yeniden kurmak için Batılı ülkelerden teklif beklediğini de dile getirdi.

Birçok ülkenin kendi halklarının zararına olacak şekilde Rusya ile ilişkilerini kestiğini ve devasa mali ve itibari kayıplara uğradığını savunan Lavrov, “Bırakalım onlar, hatalarını anladıklarında bize gelsinler ve tekliflerini söylesinler, biz de kendi çıkarlarımıza göre karar veririz,” diye konuştu.

İran, Rusya’dan ne istedi?

‘İran-İsrail ateşkesi için konuşmak erken’

Konuşmasında Orta Doğu’daki gelişmelere de değinen Lavrov, İran ve İsrail arasında varılan ateşkesin sağlamlığı hakkında nihai sonuçlar çıkarmanın bu aşamada erken olacağını söyledi.

Gelen bilgilere göre ABD’nin İsrail’i ateşkese ikna ettiğini, Katar’ın da Tahran ile müzakerelerde benzer bir rol oynadığını belirten Lavrov, ateşkes ilanından sonra her iki taraftan da roket saldırılarının devam ettiğine dair haberler geldiğini vurguladı.

Lavrov, “Şu anda olan bitenin tam bir resmini oluşturmak çok zor, bilgiler parçalı geliyor. Aceleci değerlendirmeler yapmamak gerek,” ifadelerini kullandı.

Moskova’nın gerilimi düşürmeye yönelik her türlü adımı desteklediğini ve uzun vadeli bir ateşkes umduğunu belirten bakan, “Ama biz barıştan yanayız,” diye ekledi.

24 Haziran’da Türkiye saatiyle 08.08’de ABD Başkanı Donald Trump, İran ve İsrail arasındaki ateşkesin yürürlüğe girdiğini duyurmuştu.

Trump, bu açıklamadan önce tarafların “tam bir ateşkes için tam bir anlaşmaya” vardığını söylemişti. İran medyası da ateşkesin yürürlüğe girdiğini doğrulamıştı.

Ancak İsrail saatiyle 10.58’de Savunma Bakanı İsrail Katz, İran’ın ateşkes anlaşmasını iki balistik füze fırlatarak ihlal ettiğini açıkladı.

Katz, İsrail ordusuna “İran’ın ateşkes ihlaline, Tahran’ın kalbindeki rejim hedeflerine yoğun saldırılarla kararlı bir şekilde yanıt vermesi” talimatını verdiğini duyurdu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English