Bizi Takip Edin

Avrupa

Batı’nın Rusya’nın dondurulan varlıklarına el koyması ne kadar mümkün?

Yayınlanma

Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşü, ABD’nin Ukrayna’ya desteğini kesmesiyle sonuçlandı ve Avrupalı ülkeleri Kiev’e askeri yardımı artırmak için yeni seçenekler aramaya yöneltti. Avrupa, bu açığı kapatmak için Rusya’nın bölgede dondurulan varlıklarına el koymayı düşünüyor. Tartışmalar devam ederken, bazı Avrupa ülkeleri bu varlıkların Ukrayna’yı desteklemek için kullanılmasına sıcak bakıyor.

Avrupa, Trump yönetiminin Ukrayna’ya yönelik desteğini çekmesinin ardından, Kiev’e askeri yardımı artırmak için Rusya’nın dondurulan varlıklarına el koyma seçeneğini değerlendiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönmesiyle, Amerika’nın Ukrayna’ya olan desteği tamamen değişti. Bu durum, Avrupalı ülkeleri Kiev’e askeri desteği güçlendirmek için yeni yöntemler aramaya itti.

Avrupa’nın, Amerika’nın desteğindeki açığı kapatmak için kullanabileceği mekanizmalardan biri de Rusya’nın kıtada dondurulan varlıklarına tamamen el koymak.

Rusya’nın varlıkları nerede ve ne kadar?

Rusya Merkez Bankası’nın milyarlarca dolarlık döviz rezervi bulunuyor. Rusya’nın 2022’de Ukrayna’ya askeri müdahalesinin ardından, bu varlıkların yaklaşık 300 milyar avroluk (322 milyar dolar) kısmı Batı’da donduruldu.

Bu dondurulan varlıkların yaklaşık 210 milyar avroluk kısmı Avrupa Birliği’nde bulunuyor. Varlıkların büyük çoğunluğu, 183 milyar avronun bulunduğu Belçika’daki Euroclear bankasında tutuluyor.

Rus devlet varlıklarının büyük bir bölümünün Avrupa topraklarında olması, bu varlıkları dondurma ve el koyma yetkisini Avrupalı ülkelere veriyor.

Bu varlıklar ne için kullanılabilir?

Savaş boyunca bu varlıkların Ukrayna’yı desteklemek için kullanılıp kullanılamayacağı tartışma konusu oldu.

Geçen yılın haziran ayında G7, Rusya’nın dondurulan varlıklarından elde edilen faiz geliriyle desteklenen 50 milyar dolarlık krediyi Ukrayna’ya verme konusunda prensipte anlaştı.

Ancak, Avrupa Birliği üye ülkeleri, hukuki ve iktisadi sonuçlarından endişe duyarak bu varlıklara tamamen el koymaktan kaçındı.

Öte yandan Bloomberg, Brüksel ile Washington arasındaki gerilimin tırmanmasıyla AB’nin daha agresif adımlar atmayı düşündüğünü bildirdi.

Bloomberg‘e konuşan kaynaklar, kurulması planlanan Uluslararası Tazminat Komisyonu’nun Rusya’dan tazminat talep edeceğini, Rusya’nın kabul etmemesi durumunda ise varlıklara tamamen el konulacağını belirtti.

Söz konusu fikri Avrupa’da kim destekliyor, kim karşı?

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ve Ekonomiden Sorumlu Komisyon Üyesi Valdis Dombrovskis dahil olmak üzere pek çok AB yetkilisi, varlıklara tamamen el konulmasını desteklediğini açıkladı.

Kallas, şubat ayı sonunda yapılan AB Dışişleri Konseyi toplantısında, varlıklara el koyma anlaşmasına varılması için çalışmaların “devam ettiğini” belirterek, “Özellikle içinde bulunduğumuz durumda, eninde sonunda hepimiz bunun bedelini vergi mükelleflerimizin ödememesi gerektiği sonucuna varacağız. Bu bedeli, Ukrayna’yı yok eden ülke, yani Rusya ödemeli,” ifadelerini kullandı.

Yine geçtiğimiz ayın sonlarına doğru, İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy, İngiliz parlamentosunun alt kanadı Avam Kamarası’nda yaptığı konuşmada, “Avrupa hızla harekete geçmeli ve bence varlıkları dondurmaktan el koymaya geçmeliyiz,” dedi.

Estonya ve Polonya da varlıklara el konulmasını desteklediklerini açıkladı.

Estonya Dışişleri Bakanı, ABD’nin askeri yardımı çektiği yönündeki haberlerin ardından geçen hafta yayımladığı açıklamada, Avrupa’yı daha fazla çaba göstermeye çağırdı:

“Rusya’nın dondurulan varlıklarını kullanmanın hkuki bir yolu olmadığı iddiaları asılsızdır. Geçen hafta Avrupalı ortaklarımızla, dondurulan varlıkların kullanılması için net bir çözüm sunan bir taslak paylaştım. Rusya’ya uygulanan yaptırımların uzatılması için haziran ayındaki son tarihten önce, dondurulan varlıkların kullanılması konusunda siyasi bir karar alınmalıdır.”

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nün (IISS) Rusya ve Avrasya uzmanı Nigel Gould-Davies, CNBC‘ye yaptığı açıklamada, “Pek çok Orta Avrupa ülkesi, varlıklara el konulması fikrine sıcak bakıyor, ancak AB düzeyinde ortam bir tutum olmadığı için bunu kamuoyu önünde söylemekten çekiniyorlar,” değerlendirmesini yaptı.

Fakat Gould-Davies, bazı ülkelerin, özellikle de Almanya ve Fransa’nın “direndiğini” belirtti. Financial Times gazetesi ise her iki ülkenin de varlıklara el konulması konusunu tartışmaya açık olduğunu bildirdi.

ECB yetkilileri, Rusya’nın dondurulan varlıklarına el koyma lehinde konuşmaya başladı

Varlıklara nasıl el konulacak?

HEC Paris’te Avrupa hukuku ve ekonomisi profesörü Armin Steinbach, CNBC‘ye verdiği demeçte, teorik açıdan 27 AB üye ülkesinin oybirliğiyle Rusya’nın varlıklarına el koyma kararı alabileceğini ve “Belçika’yı varlıklara el koymakla görevlendirebileceğini” söyledi.

Steinbach, AB yaptırımlarının yenilenmeden sona ermesi durumunda, Belçika’nın ayrı olarak varlıklara el koyma yoluna gidebileceğini, fakat Belçika’nın, avro bölgesine yönelik hukuki ve iktisadi riskler konusunda uyarıda bulunduğu için bunu yapmasının pek mümkün olmadığını belirtti.

Steinbach ayrıca, Avrupa’nın Rusya’nın varlıklarına el koymasının “ahlaki açıdan zorlayıcı ancak hukuki açıdan zor” olacağını, zira Avrupa’nın Rusya’nın uluslararası hukuku ihlallerine karşı “geçici” ve “geri döndürülebilir” olması gereken karşı tedbirler almakla sınırlı olduğunu dile getirdi.

Ancak Profesör Steinbach, “Aynı zamanda, Ukrayna’nın savaşın zararlarını karşılamak için Rusya’dan tazminat talebi var. Soru şu; AB, Rusya’nın varlıklarına el koyarak Ukrayna’nın bu tazminat talebini uygulayabilir mi?” dedi.

Steinbach, Ukrayna’nın “Rusya’ya karşı tazminat talebini G7’ye devrettiği” ve G7’nin de bu talebi Kiev adına Rusya’nın varlıklarına “mahsup ederek” uygulayacağı “yaratıcı bir tekliften” bahsetti.

Steinbach, “böyle bir devrin uluslararası hukukta daha önce hiç yaşanmadığını” ve egemen varlıkların dokunulmazlığının korunması konusunun da devam ettiğini belirtti.

IISS’den Gould-Davies de, uluslararası hukukçular tarafından yapılan kapsamlı çalışmaların, el koyma konusunda “güvenli bir hukuki yol” olduğunu ve ekonomik sonuçlara ilişkin korkuların abartılı olduğunu gösterdiğini iddia etti.

Gould-Davies, “Varlıklara ilk dondurulduğunda -Rusya’nın bunlara erişimini kaybettiği an- Avrupa’nın iktisadi veya mali istikrarı üzerinde herhangi bir olumsuz etki olmadı. Rusya, bu varlıkları kalıcı ve resmi olarak kaybederse, piyasaların veya tek tek alacaklı devletlerin harekete geçeceğini düşünmek için hiçbir neden yok,” diye ekledi.

İngiltere Başsavcısı’ndan Rusya’nın dondurulan varlıklarına el konulmasına karşı uyarı

Şimdi ne olacak?

Savaşı sona erdirme görüşmeleri devam ederken ve olası sonuç hakkında netlik yokken, Avrupa, Ukrayna’ya yardım için Rusya’nın varlıklarına el konulmasının ek silah alımına izin verip vermeyeceğini veya bu fonların ülkenin yeniden inşasına yardımcı olup olmayacağını değerlendiriyor.

Quantum Strategy’de kıdemli bir yatırımcı ve stratejist olan David Roche, Rusya’nın ABD ile yaptığı görüşmelerin bir parçası olarak, ekonomisini canlandırmak için varlıkların serbest bırakılmasını ve iade edilmesini talep edeceğini dile getirdi.

Roche, 26 Şubat’ta CNBC‘ye verdiği demeçte, “(Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin’in (varlıkları) geri isteyeceğine şüphe yok,” diyerek, Moskova’nın, Avrupa topraklarında tutulan varlıkları geri alması için Avrupa’ya baskı yapabilecek Trump ile bir anlaşma yapmaya çalışacağını da sözlerine ekledi.

Rusya da daha önce varlıklarına el konulması halinde misillemede bulunacağını açıklamıştı.

ABD’nin desteğini çekmesi ve Avrupa’nın acilen savunma harcamalarını artırma ihtiyacının, “Rusya’nın varlıklarına el konulmasını daha da mantıklı ve acil hale getirdiğini” söyleyen Gould-Davies, “Saldırgandan neden bedava para alınmasın?” diye sordu.

AB, Rusya’nın dondurulan varlıklarına el koymanın yolunu arıyor

Avrupa

AB, İsrail vatandaşlarına vizesiz seyahati askıya alabilir

Yayınlanma

Avrupa Birliği, Gazze Şeridi’ndeki eylemleri nedeniyle İsrail vatandaşları için vizesiz seyahat rejimini askıya almayı değerlendiriyor. Vize muafiyetinin askıya alınması teklifinin, BM şartı, insan hakları ve uluslararası hukuk normlarının ihlali gibi gerekçelere dayandırıldığı belirtildi.

Avrupa Birliği’nin (AB), Gazze Şeridi’ndeki eylemleri nedeniyle İsrail vatandaşlarının Schengen bölgesine yönelik kısa süreli vizesiz seyahat hakkını askıya alabileceği bildirildi.

Euronews‘in Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) kaynaklara dayandırdığı habere göre, söz konusu adımın atılması için parlamentodaki siyasi gruplar tarafından teklif sunuldu.

Gerekçe uluslararası hukukun ihlali

Habere göre, vizesiz giriş rejiminin askıya alınması; Birleşmiş Milletler (BM) şartının, insan haklarının ve uluslararası insani hukuk normlarının ihlal edilmesinin yanı sıra uluslararası mahkemelerin kararlarına uyulmamasına dayandırılacak.

Teklifi sunan AP’deki “birkaç siyasi grup”, İsrail’in eylemlerine ve Gazze’deki savaş suçlarına odaklandı.

Slovenyalı AP üyesi Matjaž Nemec ise yaptığı bir yorumda, bu önlemlerin “herhangi bir ülkeye özel olarak yönelik olmadığını” belirtti.

Böyle bir kararın alınabilmesi için üye devletlerin onayı gerekiyor ve nitelikli çoğunlukla engellenebiliyor.

Yasağın süresinin Avrupa Konseyi ile yapılacak mutabakatla uzatılabileceği de kaydedildi.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Alman ordusu kışla inşaatlarını hızlandırıyor

Yayınlanma

Rusya ile savaşa hazırlık amacıyla Alman Silahlı Kuvvetlerinin (Bundeswehr) yeniden yapılandırılması ve modernizasyonu sürüyor.

German Foreign Policy’de yer alan analize göre bu kapsamda, federal hükümet Bundeswehr kışlalarının inşaat çalışmalarını yoğunlaştırıyor. Federal Savunma Bakanlığı, geçen yıl Bundeswehr mülklerine yaklaşık 1,6 milyar avro yatırım yaptığını açıkladı.

Bu, on yıllık zaman dilimi içinde önemli bir artış anlamına geliyor: 2013 yılında bu rakam 600 milyon avro iken, 2023 yılında 1,3 milyar avroya çıkarak iki katından fazla arttı; 2023’ten 2024’e kadar artış yine yüzde 20’nin üzerinde oldu.

Berlin, kışlalarda yeni barınaklar, eğitim tesisleri ve yeni silah sistemleri için özel binalar inşa ettiriyor.

Federal hükümet, askeri inşaat projelerine yönelik bürokratik engelleri de önemli ölçüde azalttı ve önümüzdeki aylarda daha fazla deregülasyon adımları atmayı planlıyor. Bu, en azından şirketler tarafından standartlaştırılmış inşaatları mümkün kılmayı amaçlıyor.

Berlin, özerk bir (acil durum) elektrik tedarik sistemi kurarak Bundeswehr mülklerini daha dayanıklı hale getirmek istiyor. Nükleer güce sahip Rusya ile bir savaşta, Bundeswehr kışlaları, Mali veya Afganistan’daki savaşlardan farklı olarak potansiyel bir saldırı hedefi olacak.

Bundeswehr’in neredeyse tüm mülklerinde inşaat var

Savunma Bakanı Boris Pistorius’un geçen yıl talep ettiği “2029’a kadar savaşa hazır olma” hedefine ulaşmak için, Savunma Bakanlığına göre “Bundeswehr’in neredeyse tüm mülklerinde inşaat çalışmaları planlanıyor veya yürütülüyor.”

Savaş hazırlığı yanında, Bundeswehr kışlalarına yapılan yatırımlarda “üretimi artırma kabiliyeti” de “öncelikli hedef” olarak belirtiliyor.

Savunma Bakanlığının son raporuna göre, “büyük bir zaman baskısı” var. Geçen yıl 450’den fazla inşaat projesi tamamlandı, bu rakam 2023’e göre yüzde 20 daha fazla. Böylece Bundeswehr, 38.000 metrekare ek ofis alanı ve 48 yeni eğitim tesisi gibi imkanlara kavuştu.

Şu anda askerlerin barınma yerlerinin yüzde 60’ı, ofis alanlarının yüzde 70’i ve eğitim tesislerinin yüzde 70’i iyi ila çok iyi durumda

Bakanlık, Bundeswehr mülklerinde proje ve inşaat hacminin yıllık yüzde 10 ila 20 oranında artmasını planlıyor. Şu anda toplamda yaklaşık 8.000 askeri inşaat projesi olduğu belirtiliyor. Bu, Şubat 2024’te açıklanan sayıdan 1.000 daha fazla.

Berlin, orta vadede 24 milyar avro, uzun vadede ise 67 milyar avro federal ordu arazilerine yatırım yapmayı planlıyor.

Ordu inşaatları için bürokrasi azaltılıyor

Askeri mülklerdeki inşaat çalışmalarını hızlandırmak için Savunma Bakanı Pistorius, geçen yıl eyaletlerle işbirliği içinde bir dizi önlem hazırladı. Amaç, bürokratik engelleri kaldırmak ve bakanlıklar arası işbirliğini daha verimli hale getirmekti.

Savunma Bakanlığı, daha önce bahsedilen raporunda, askeri inşaatlar için çok sayıda yasal düzenlemenin yürürlükten kaldırıldığını duyurdu. Ayrıca, Federal Altyapı, Çevre Koruma ve Hizmetler Ofisinde (BAIUDBw) “hızlı projeler”in uygulanması için yeni bir organizasyon yapısı oluşturuldu.

Bakanlık, önümüzdeki aylarda ve yıllarda askeri federal inşaatların daha da hızlandırılması için ek deregülasyon adımları planlıyor, çünkü 24 milyar avro değerindeki mevcut projeler mevcut gerçekleştirme olanaklarını çok aşıyor.

Planlanan inşaat çalışmalarını yine de hızlandırmak için Berlin, ihale, inşaat ve çevre hukukunda daha fazla “yasa basitleştirmesi” planlıyor. Federal hükümet, diğer şeylerin yanı sıra, ordunun inşaat projelerinin “onaylanması ve ruhsatlandırılması” konusunda “kendi uygulama yetkilerini” genişletmek ve inşaat ihalelerinin parça parça verilme ilkesini tamamen kaldırmak istiyor.

Böylece, “genel yüklenicilerin devreye girmesini” sağlamak ve “Bundeswehr için inşaatın büyük ölçüde standartlaştırılması” hedefine ulaşmak istiyor.

Tüm askeri yeni inşaatlar için ülke çapında tek tip bir temel olarak, gelecekte dört standart tipte bina olacak. Bu, en azından “mümkün olan en yüksek […] endüstriyel […] ön üretim”ü mümkün kılmak için atılan bir adım ve ancak çok sayıda yeni inşaat planlandığında anlamlı.

Alman devleti, Deutsche Bahn ve Lufthansa’yı savaşa hazırlıyor

Daha fazla asker için daha fazla yatak

Raporda, Bundeswehr’in yeni binalarının standardizasyonunun, Federal Gayrimenkul İdaresinin (BfI) 32 Bundeswehr kışlasında “kendi banyosu olan” 7.300 tek kişilik konaklama birimi inşa etmesini öngören Bundeswehr konaklama inşaat programı için “önemli bir temel taşı” olduğu belirtiliyor.

Askerler için özel banyolar sağlayarak Berlin, nükleer güce sahip Rusya ile savaş tehdidi altında olduğu bu dönemde “Bundeswehr’in işveren olarak cazibesini daha da artırmayı” umuyor. 

Fakat askerlerin kışla planlamasına istek ve fikirlerini dahil etme imkanlarının gelecekte “kısıtlanacağı” belirtiliyor. Federal Savunma Bakanlığı, “silahlı kuvvetlerin savaşa hazır hale gelmesi için gerekli olan asker sayısının artırılması” için yeni barınma kapasitesine ihtiyaç duyuyor.

Zorunlu askerlik hizmetinin yeniden getirilmesi de kışlalarda yeterli yatak sayısının bulunmasını gerektiriyor. Barınma tesislerinin yanı sıra, “büyüyebilen silahlı kuvvetler”in, acemi askerleri görev yapabilir hale getirmek için eğitim binalarına da ihtiyacı var.

Geçen yıl Berlin, Puma zırhlı araç mürettebatı için bir eğitim tesisi ve Heron TP keşif uçağı için bir uçuş simülatörü kurdu. 15 eğitim tesisi daha inşa edilecek.

İnşaat projelerinde odak noktası ‘yurt ve NATO’ savunması

Uzun ve kısa vadeli asker artışının yanı sıra, inşaat çalışmaları, Rusya ile bir savaşa hazırlık amacıyla Bundeswehr’in yapısal uyumuna da hizmet ediyor. Raporda, “inşaat projelerinin odak noktasının ülke ve ittifak savunması” olduğu belirtiliyor.

Ayrıca inşaat çalışmalarıyla “yurt içindeki gayrimenkul işletmesi de değişen güvenlik politikası koşullarına” uyarlanacak. Federal hükümet, 2014 yılında silahlı kuvvetleri yeniden yapılandırmaya başlamıştı: Asya ve Afrika’da müdahale savaşları yürüten bir ordudan, Doğu Avrupa’da Rusya’ya karşı pozisyon alan bir orduya dönüştürülmesi hedefleniyordu.

Avrupa’da büyük bir savaşın tehdidi karşısında, federal hükümet şimdi Bundeswehr kışlaları için de “ilk acil direnç önlemleri”ni başlattı – örneğin acil durum jeneratörlerinin satın alınması.

Bundeswehr’in savaş hazırlıkları kapsamında yeniden yapılandırılmasıyla bağlantılı olarak satın alınan silah sistemleri de inşaat önlemlerini gerektiriyor. Örneğin Büchel’deki F-35A savaş uçağı, ağır nakliye helikopteri CH-47 Chinook, yeni deniz keşif uçağı P-8A Poseidon ve Arrow füze savunma sistemi, kışlalarda konuşlandırılabilmeleri için özel binalara ihtiyaç duyuyor.

Berlin, 2014 yılında başlattığı ordusunu Rusya’ya karşı bir savaşa hazırlama politikasını, Federal Savunma Kuvvetlerinin bina yapılarında da somutlaştırmaya devam ediyor.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Wagenknecht’ten Merz’e İsrail tepkisi: Çifte standart var

Yayınlanma

BSW lideri Sahra Wagenknecht, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’i İsrail’in İran’a yönelik saldırısı konusundaki tutumu nedeniyle çifte standart uygulamakla suçladı. Wagenknecht, Merz’in İsrail’in Batı’nın ‘pis işlerini yaptığı’ yönündeki yorumunu uluslararası hukuka aykırı ve ikiyüzlü bulduğunu belirtti.

Almanya’da muhalefetteki Akıl ve Adalet İçin Sahra Wagenknecht Birliği (BSW) lideri Sahra Wagenknecht, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’i İsrail’in İran’a yönelik saldırısıyla ilgili tutumu nedeniyle çifte standart uygulamakla suçladı.

Wagenknecht, Merz’in İsrail’in eylemlerini “hepimiz için kirli bir iş” olarak nitelendirmesinin uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirtti.

Wagenknecht, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, “Ne duyulmamış bir çifte standart ve ikiyüzlülük: Şansölye için İsrail’in uluslararası hukuka aykırı saldırganlık savaşı, bakanlıkların ve sivillerin bombalanması da dahil olmak üzere tüm bölgede yangına yol açabilecek bir durum, hepimiz için ‘kirli bir iş’in yapılmasıdır,” ifadelerini kullandı.

Wagenknecht’e göre Batı, uluslararası hukuku “her zaman sadece başkalarına” uyguluyor, ancak kendine değil.

Wagenknecht, “Bu kadar açık bir şekilde çifte standart uygulayan biri, dünyanın birçok yerinde kendisine karşı artan hoşnutsuzluğa şaşırmamalıdır,” şeklinde ekledi.

Merz, dün ZDF televizyon kanalında İran’a karşı yürütülen operasyon hakkında konuşurken, “Bu, İsrail’in hepimiz için yaptığı kirli bir iş,” demişti.

Şansölye, İran ile olan çatışmadaki eylemlerinden dolayı İsrail ordusuna ve İsrail liderliğine saygı duyduğunu da dile getirmişti.

İsrail’e adanmış bir devlet: Almanya

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English