Bizi Takip Edin

Diplomasi

Çin gümrük vergilerini yüzde 125’e çıkararak ABD’ye karşılık verdi

Yayınlanma

ABD’ye yanıt veren Çin gümrük vergilerini yüzde 84’ten yüzde 125’e çıkaracağını duyurdu ve burada duracağını söyledi. Pekin, Amerikan ihracatının mevcut seviyede artık ticarete uygun olmadığını söylüyor.

ABD hisse senedi endeks vadeli işlemleri Çin’in açıklamasının ardından düşüşe geçti.

Çin, dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki ticaret savaşının en son tırmanışında, ABD mallarına uygulanan gümrük vergilerini yüzde 125’e çıkaracağını açıkladı. Ancak ABD Başkanı Donald Trump’ın daha fazla zam yapmasına “artık yanıt vermeyeceğini” söyledi.

Devlet Konseyi Gümrük Tarife Komisyonu web sitesinde yaptığı açıklamada “ABD’nin Çin’e ihracatının mevcut tarife seviyeleri koşullarında artık ticari olarak işlevli olmadığı göz önüne alındığında, ABD’nin Çin’in ABD’ye ihracatına yönelik tarifeleri artırmaya devam etmesi halinde, Çin’in artık yanıt vermeyeceğini” söyledi.

Bu hamle, Trump’ın ocak ayında göreve gelmesinden bu yana Çin’e uyguladığı gümrük vergilerinin toplamda %145’e ulaştığını açıklamasından saatler sonra geldi.

Çin Maliye Bakanlığı, mevcut yüzde 84’lük ek seviyelerden yapılacak artışın 12 Nisan’dan itibaren yürürlüğe gireceğini söyledi.

Ticaret savaşı piyasaları karıştırırken hisse senetleri ve dolar yeniden sarsıldı.

Trump’ın 2 Nisan’da Çin’e yönelik %34’lük “karşılıklı” gümrük vergisini açıklamasından bu yana ticaret savaşı hızla tırmanarak küresel borsalarda şok dalgaları yarattı. Trump yönetimi, yüksek gümrük vergilerine maruz kalan çok sayıda ülkeyi misilleme yapmamaları konusunda uyardı. Ancak Çin’in karşılık vermesinin ardından, ABD oranları ticaret için yasaklayıcı olarak görülen seviyelere yükseltti ve ikili arasındaki rekabet bir kısasa kısas döngüsüne kilitlendi.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian, daha önce yaptığı açıklamada, “Hiç kimsenin Çin halkının meşru kalkınma hakkını elinden almasına izin vermeyeceğiz. Çin’in egemenliğine, güvenliğine ve kalkınma çıkarlarına zarar verecek hiçbir girişime müsamaha göstermeyeceğiz” ifadelerini kullanmıştı. Sözcü Lin, “ABD, tarifeleri kullanarak Çin üzerinde baskı kurmaya çalışıyor. Çin, bu zorba davranışa asla boyun eğmeyecek” demişti. Lin, Çin’in haklarını ve çıkarlarını korumak üzere kararlı ve güçlü karşı tedbirler alacaklarını belirterek “Kimsenin Çin halkının meşru kalkınma hakkını elinden almasına izin vermeyeceğiz” vurgusunu yapmıştı. Çin, ABD’nin gümrük vergilerine karşılık veren tek ülke oldu.

Trump, tarife darbesini 90 günlüğüne erteledi

Avrupa

İtalya ve Yunanistan, ‘göçle mücadele’ konusunda işbirliğini artırıyor

Yayınlanma

İtalya ve Yunanistan pazartesi günü hükümetler arası “göçle mücadele’ toplantısı için bir araya geldi.

Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis, ortak basın toplantısında bu zirveyi “rutin” bir diplomatik toplantıdan ziyade “önemli ve belirleyici” olarak nitelendirdi.

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni de, Akdeniz’de benzer “jeostratejik bakış açısına” sahip olan iki ülkenin, özellikle savunma ve göç gibi önemli konularda yakın işbirliği içinde olduğunu söyledi.

Mitsotakis, Yunanistan hükümetinin yıllardır AB göç politikasında değişiklik yapılması için baskı yaptıktan sonra, bu sorunu “doğru yaklaşımla” ele almak için Meloni hükümetinde “doğru ortağı” bulduğunu savundu.

Meloni, hedeflerinin göç yönetimine yönelik yeni bir AB yaklaşımını sağlamlaştırmak olduğunu vurguladı ve son birkaç yılda odak noktasının “iç yeniden dağıtım”dan “dış sınırların güvenliğinin sağlanması, sınır dışı etme ve menşe ve transit ülkelerle işbirliğine” kaydırıldığını belirtti.

Meloni, İtalya ve Yunanistan’ın “birincil varış ülkeleri olmanın yükünü” taşıdığını, ama her ikisinin de artık sorunun değil çözümün parçası olduğunu savundu.

Mitsotakis, Meloni ile düzenlediği ortak basın toplantısında, İtalya ile elektrik enterkoneksiyonu ve demiryolu altyapısı konusunda da iki önemli anlaşmanın imzalandığını duyurdu.

Mitsotakis, imzalanan anlaşma sayısının Yunanistan-İtalya Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin daha sık toplanması gerektiğini gösterdiğini söyledi.

Yunan lider, iki ülke arasında imzalanan demiryolu anlaşmasını, bu sektördeki ikili işbirliğinin yeniden başlaması olarak nitelendirdi.

Mitsotakis, “Yunanistan demiryolu ağına 400 milyon avrodan fazla yatırım yaparken, İtalya yeni trenler satın almak ve yeni depolar inşa etmek için 360 milyon avro katkıda bulunacak,” dedi.

Mitsotakis hükümeti, Tempe’deki tren kazası faciası nedeniyle toplumsal öfkenin odağı haline gelmişti.

Enerji konusunda Mitsotakis, iki ülke arasındaki elektrik bağlantı kapasitesini üç katına çıkarma hedefini vurguladı ve Yunanistan’ın elektrik ihracatçısı bir ülke olduğunu söyledi.

İtalyan elektrik şebeke operatörü Terna ve Yunan eşleniği IPTO’ya, 1,9 milyar avroya mal olması beklenen projeyi ilerletmeleri talimatı verildiğini ekledi ve “Terna ve IPTO’ya verdiğimiz talimat, projeyi mümkün olan en kısa sürede ilerletmeleri yönünde,” dedi.

İki şirket daha sonra İtalya ve Yunanistan arasında yeni bir denizaltı elektrik bağlantısı için yaklaşık 2 milyar avro değerinde bir anlaşma imzaladı.

Mitsotakis, Ukrayna’daki savaşla ilgili olarak, Atina ve Roma’nın tüm Avrupa ülkelerinin desteğiyle mümkün olan en kısa sürede koşulsuz 30 günlük ateşkesin sağlanması yönündeki kararlılıklarında tamamen aynı çizgide olduklarını belirtti.

Meloni, anlaşmayı ikili işbirliğine “stratejik bir destek” olarak nitelendirdi ve iki ülke arasında savunma ve göç konusunda güçlü bir uyum olduğunu kaydetti.

Meloni, “İlişkilerimiz mükemmel. İki ülke olmasaydı, Avrupa bugün bu durumda olmazdı. Her ikimiz de AB ve NATO üyesiyiz ve Avrupa Konseyi’nde yan yana oturuyoruz. Gelecek yıl, AB Başkanlığı görevini birbirimizden devralacağız,” dedi.

Meloni, savunma işbirliği ve düzensiz göçle mücadelenin öncelikli konular olacağını söyledi ve “Bu alanlarda Yunanistan Başbakanı ile güçlü bir ortak zemin var,” dedi:

“Avrupa’nın genel yaklaşımını yeniden şekillendirmek için Kyriakos ile çalışmaya devam etmeyi hedefliyoruz. Odak noktamızı dış sınırların korunması, insan kaçakçılarının hedef alınması ve transit ülkelerle işbirliğinin güçlendirilmesine kaydırmayı başardık.”

“Ukrayna’da adil ve kalıcı barış”a desteğini yineleyen Meloni, Rusya’nın koşulsuz ateşkes ve Zelenskiy ile Putin arasında bir görüşme çağrısına olumlu yanıt vereceğini umduğunu belirtti.

Gazze konusunda Meloni, acil insani yardım çağrısında bulunarak, daha geniş bir güvenlik çerçevesi oluşturmak için Arap ülkeleri öncülüğündeki çabaları destekledi. Ayrıca, her iki ülkenin Batı Balkanların AB üyeliği yolunda ilerlemesini desteklediğini de teyit etti.

İktisadi işbirliği konusunda, fiber optik alanındaki ortak çabaların yanı sıra, iki ülke arasındaki enerji bağlantısını iki katından fazla artırmayı amaçlayan Blue Med ve Green Med girişimlerinin önemini vurguladı.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Witkoff: Ukrayna’da barışın anahtarı Putin’in onayı  

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in onayı olmadan Ukrayna’da barış anlaşmasının mümkün olmadığını belirtti. Witkoff, Moskova ve Kiev’in doğrudan müzakerelere başlaması gerektiğini, aksi takdirde ABD’nin çatışmadan uzak durabileceğini söyledi.  

ABD Başkanı Donald Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff, Breitbart News‘e verdiği mülakatta, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in onayı olmadan Ukrayna ve Rusya arasında barış anlaşmasına varılmasının mümkün olmadığını söyledi.

Witkoff, “Devlet Başkanı Putin’in onayı olmadan hiçbir anlaşma olmayacak,” diyerek, “bu çatışmadaki tüm ilgili taraflarla” konuşulması gerektiğini de ekledi.

Witkoff, sadece Rusya ve Ukrayna makamlarıyla değil, aynı zamanda İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya’dan ulusal güvenlikten sorumlu yetkililerle de temas hâlinde olduğunu belirtti.

Trump’ın özel temsilcisi, Moskova ve Kiev’in bir an önce doğrudan müzakerelere başlaması gerektiğini vurguladı. Witkoff’a göre, ABD başkanı her iki tarafın barışçıl çözümde ilerleme kaydetmek için görüşmeler yapması gerektiği yönünde bir “ültimatom verdiğini”; aksi takdirde ABD’nin “bu çatışmadan, bunun ne anlama geldiğine bakılmaksızın uzak durması ve sadece müdahale etmemesi gerektiğini” söyledi.

Witkoff, ateşkesin gerekliliğine işaret ederek, “Bu bizim savaşımız değil. Savaşı biz başlatmadık ama bitmesine yardımcı olmak istiyoruz,” diye konuştu.

Witkoff’a göre, müzakerelerde ele alınması gereken temel konular Kırım, Donetsk Halk Cumhuriyeti (DHC), Lugansk Halk Cumhuriyeti (LHC), Herson ve Zaporijya oblastlarının kaderi, Zaporijya Nükleer Santrali, Ukrayna’nın Dinyeper nehrine erişimi ve Karadeniz’e çıkışıç

Witkoff, “Tarafları müzakere masasına oturtursak çözülmesi zor olmayacağını düşündüğüm şeyler var. Birbirleriyle konuşacaklar, aralarındaki sorunları daraltacağız ve ardından her sorunu çözmek için uzlaşmalar ve yaratıcı çözümler üreteceğiz,” değerlendirmesinde bulundu.

Beyaz Saray daha önce Trump’ın Ukrayna’daki nükleer santrallerin yönetimi konusunda yardım teklif ettiğini bildirmişti.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Kiev’in Washington ile Rusya’nın kontrolündeki Zaporijya Nükleer Santrali’nin geleceğini görüştüğünü söylemişti. Rusya Dışişleri Bakanlığı ise daha önce yaptığı açıklamada, santralin kontrolünün değiştirilmesini ve Ukrayna’ya toprak tavizleri verilmesini kabul etmeyeceklerini belirtmişti.

ABD başkanının bir diğer özel elçisi Keith Kellogg’a göre, Kiev, işgal altındaki topraklar üzerinde Rusya’nın fiili kontrolünü kabul etmeye hazır, ancak bunları yasal olarak tanımayacak ve uzun vadede buna rıza göstermeyecek.

Trump daha önce Ukrayna’ya, Putin’in İstanbul’da doğrudan müzakerelerin yeniden başlatılması yönündeki teklifini derhal kabul etmesi çağrısında bulunmuş ve kendisinin de 15 Mayıs’ta Türkiye’ye gelebileceğini belirtmişti.

Zelenskiy, Rusya devlet başkanı ile doğrudan görüşmelere hazır olduğunu ifade ederek, kendisini bizzat İstanbul’da bekleyeceğini söyledi.

Bununla birlikte Ukrayna, Avrupa ülkeleri ve ABD 30 günlük ateşkes konusunda ısrar ediyor ve Rusya’nın kabul etmemesi durumunda yaptırımların sertleştirilmesi çağrısında bulunuyor.

Kremlin: Rusya, Ukrayna’da uzun vadeli barış konusunda ciddi

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Times: Colani, Trump’a ‘Ukrayna tarzı’ mineral anlaşması önerdi

Yayınlanma

İngiliz gazetesi Times’ta yer alan habere göre Suriye’deki HTŞ yönetiminin lideri Ebu Muhammed el-Colani (Ahmed Şara), ABD Başkanı Donald Trump’a, “Ukrayna tarzı” bir maden anlaşması kapsamında Amerikan şirketlerine doğal kaynakları kullanma izni vermeyi de içeren tavizler sunacak.

Colani, Suudi Arabistan ve Türkiye’deki üst düzey yetkililerin de dahil olduğu aracılar aracılığıyla ABD başkanına yaptığı teklifin bir parçası olarak, başkent Şam’da bir Trump Tower inşa edilme olasılığını bile gündeme getirdi.

Times’a, ABD tarafından “terörist” olarak nitelendirilen Şara ile Trump’ın bu hafta Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaret sırasında bir görüşme ayarlamak için çabalar olduğu bildirildi, fakat Beyaz Saray pazartesi gecesi böyle bir görüşmenin gerçekleşmeyeceğini açıkladı.

Trump’ın danışmanlarının, salı günü Riyad’da başlayacak ve üç gün sürecek yoğun Orta Doğu ziyaretinde doğrudan görüşmelerin akıllıca olup olmadığı konusunda görüş ayrılığı yaşadıkları belirtildi.

Trump’ın, Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ve Lübnan Cumhurbaşkanı Avn’ın da aralarında bulunduğu bir grup bölge lideriyle görüşmesi bekleniyor.

Suudi Arabistan’a gitmeden kısa bir süre önce Beyaz Saray’da konuşan Trump, Suriye’ye “yeni bir başlangıç” sağlamak için Beşar Esad döneminden kalma ve Suriye’nin ticaret ve bankacılık faaliyetlerini engelleyen ABD yaptırımlarını hafifletmeyi düşündüğünü söyledi.

Trump, “Yaptırımlar konusunda bir karar vermemiz gerekecek, bu yaptırımları büyük olasılıkla hafifleteceğiz. Suriye’ye uyguladığımız yaptırımları kaldırmayı düşünüyoruz, çünkü onlara yeni bir başlangıç imkanı vermek istiyoruz. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan da bana bu konuyu sordu. Birçok kişi bana bu konuyu sordu, çünkü yaptığımız yaptırımlar onlara pek bir başlangıç imkanı vermiyor. Bu yüzden onlara yardımcı olup olamayacağımızı görmek istiyoruz, bu kararı vereceğiz,” dedi.

Geçen hafta Colani, Paris’teki görüşmeler için BM seyahat yasağından muafiyet alan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile bir araya gelmiş ve yeni rejimin “kapsayıcılık ve reform” taahhütlerine bağlı kalması şartıyla AB yaptırımlarının kademeli olarak kaldırılmasını önermişti.

Times’ın güvenlik kaynaklarından edindiği bilgiye göre, Colani, Arap ülkeleri ile İsrail arasındaki ilişkileri normalleştirmek için BAE ve Bahreyn tarafından imzalanan İbrahim Anlaşmaları’na katılmak için görüşmelere başlanmasını teklif edebilir.

Habere göre Colani, 1967’de işgal edilen ve Esad’ın düşmesinin ardından Golan Tepeleri etrafında bir tampon bölge oluşturan İsrail’in, güneybatı Suriye’de askerden arındırılmış bir bölge oluşturmasına veya bu bölgede güvenlik varlığını sürdürmesine izin vermeye de istekli görünüyor.

Şam’da Trump Tower teklifi

Trump yönetimi, 2019’da Golan Tepeleri’nin İsrail’in egemenliği altında olduğunu tanımıştı.

Şara’nın, Suudi Arabistan veliaht prensi Muhammed bin Selman ile, Trump ile görüşme olasılığı hakkında konuştuğu anlaşılıyor.

Fakat Trump’ın üst düzey danışmanları arasında bu konuda görüş ayrılığı olduğu görülüyor. Trump’ın ulusal istihbarat direktörü Tulsi Gabbard, bu görüşmeye karşı düşmanca olmasa da temkinli yaklaşan ve bunu engellemeye çalışabilecek kişiler arasında yer alıyor.

Gabbard, 2016 yılında Kongre üyesi iken Suriye’ye bir ziyaret gerçekleştirerek Esad ile görüşmüş ve daha fazla diyalog çağrısında bulunarak geri dönmüştü.

Görüşmeye şüphe ile yaklaşan bir diğer isim ise Trump’ın terörle mücadele danışmanı Sebastian Gorka.

Bir başka İsrail yanlısı danışman olan eski ulusal güvenlik danışmanı ve şu anda BM büyükelçisi adayı Mike Waltz’ın, geçen ay görevden alınmadan önce Trump’ın Suriye’nin vermeye hazır olduğu tavizlerden haberdar olmasını engellediği ileri sürülüyor.

Waltz, şubat ayında Washington’da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile gizlice görüştüğü ve Trump’a İran’ı bombalama planlarına uyması için baskı yaptığı öğrenilince görevinden alınmıştı.

Times’a göre Başkanın Orta Doğu özel temsilcisi Steve Witkoff da dahil olmak üzere diğerleri, Trump’ın anlaşma yapmak için protokol ve gelenekleri ne kadar kolay bir kenara attığını ve ABD başkanının savaşmaktan çok para kazanmayı tercih ettiğini bildikleri için Suriye ile ilişkilerin yumuşamasına daha sıcak bakıyor. Witkoff, iç çemberin en güvenilir üyelerinden biri.

Trump, gezisi sırasında milyarlarca dolarlık iş anlaşmalarını açıklayacak ve başka bir kaynak Times’a, bunların ABD’li telekomünikasyon şirketi AT&T’nin Suriye ile yapacağı bir telekomünikasyon sözleşmesini de içerebileceğini söyledi fakat bu bilgi henüz doğrulanmadı.

Trump yönetimi, Suriye’nin altyapı projeleri için Çin’e yönelmesinden endişe duyuyor. Kaynak, “Şara doğuya, Çin’e bakıyor, ama tabii ki biz onun batıya bakmasını istiyoruz,” dedi.

Orta Doğu ile yakın bağları olan bir başka ABD güvenlik kaynağı, Suriye’nin İbrahim Anlaşması’na girme olasılığının Colani hükümetine, BAE’nin aracılığıyla sunulduğunu doğruladı.

Körfez ülkeleri tarafından desteklenen Trump yönetiminin bazı üyeleri, Esad döneminin eski destekçisi İran’ın Suriye üzerindeki etkisini kırmak için bu fırsatı değerlendirmek istiyor.

Kaynak, “Ukrayna’nın maden anlaşmasının yapısına bakarsanız, bu Suriye için bir şablon olabilir. Suriye İbrahim Anlaşması’na katılırsa ve ABD bunu Suriye’yi Batı’ya daha fazla çekmek için bir koz olarak kullanırsa, bu bir olasılık ve bu konu tartışıldı,” dedi.

Kaynak, Körfez ülkelerinin Trump’ın diplomatik hamlesini desteklediğini ve Witkoff’un Ukrayna ve Orta Doğu ile ilgili anlaşmaları birbirine bağlamaya çalıştığını da ekledi.

Kaynak, “Körfez ve Moskova’da onu [Witkoff’u] seviyorlar çünkü politika hakkında konuşmuyor, gayrimenkul hakkında konuşuyor. İş hakkında konuşuyor ve bu da o adamların hoşuna gidiyor,” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English