Bizi Takip Edin

Amerika

ABD’de federal mahkeme, Trump’ın gümrük vergilerini iptal etti

Yayınlanma

ABD Uluslararası Ticaret Mahkemesi (CIT), Başkan Trump’ın onlarca ticaret ortağına gümrük vergisi uygulamakla yetkisini aştığına oybirliğiyle karar verdi.

Federal mahkemenin üç yargıçtan oluşan heyetinin oybirliği ile verdiği karar, Donald Trump’ın dünya çapında ticaret anlaşmaları imzalamak için gümrük vergilerini koz olarak kullanmaya çalıştığı bir dönemde, Başkan’ın ekonomi siyasetinin temel unsurlarından birine darbe vurdu.

Trump’ın gümrük vergilerine karşı 11 eyalet başsavcısı ile birlikte davayı açan Oregon Başsavcısı Dan Rayfield, “Bugünkü mahkeme kararı sadece Oregon için değil, çalışan aileler, küçük işletmeler ve sıradan Amerikalılar için de bir zaferdir. Başkan Trump’ın kapsamlı gümrük vergileri yasadışı, pervasız ve ekonomik açıdan yıkıcıydı,” dedi.

Anayasanın hiçbir başkana “ekonomiyi altüst etme konusunda sınırsız yetki” vermediğini savunan Rayfield, “Bu karar, yasalarımızın önemli olduğunu ve ticaret kararlarının başkanın keyfi kararlarıyla alınamayacağını bir kez daha teyit etmektedir,” ifadelerini kullandı.

Mahkemenin kararı, hükümetin halihazırda tahsil ettiği vergileri geri ödemek zorunda kalabileceği anlamına da geliyor. George Mason Üniversitesi hukuk profesörü ve birkaç küçük işletmenin gümrük vergilerine karşı açtığı davada avukatlık yapan Ilya Somin, “Şimdiye kadar gümrük vergisi ödeyen herkes bu vergileri geri alabilecek,” dedi.

Adalet Bakanlığı hızlı bir şekilde temyiz başvurusunda bulunarak, Trump’ın gümrük vergisi yetkilerinin kapsamı konusunda daha fazla hukuki tartışmanın önünü açtı. Sonuçta, dava Yüce Mahkemeye taşınabilir.

Trump, fentanil kaçakçılığı ve süregelen ticaret açığı tehdidi ile ilgili ulusal olağanüstü hal ilanlarına dayanarak düzinelerce ülkeye gümrük vergisi uygulamayı haklı göstermişti. Trump, aynı şekilde karşılık veren ülkelere de misilleme amaçlı gümrük vergileri uyguladı.

Fakat mahkeme, başkana ulusal acil durumlarda gümrük vergileri, ambargo ve yaptırımlar uygulama yetkisi veren federal yasa olan 1977 tarihli Uluslararası Acil Durum Ekonomik Yetkiler Yasasının (IEEPA) “başkanın sınırsız gümrük vergileri uygulama yetkisi vermediğini” tespit etti.

Ticaret kanunlarıyla ilgili davaları gören New York merkezli federal mahkeme, “Dünya çapında ve misilleme amaçlı gümrük vergisi kararları, IEEPA’nın gümrük vergileri yoluyla ithalatı düzenlemek için Başkan’a verdiği yetkiyi aşmaktadır” görüşünü açıkladı.

Mahkeme, uyuşturucu kaçakçılığına ilişkin ulusal acil durum gerekçesiyle Kanada ve Meksika ürünlerine yüzde 25, Çin ürünlerine ise yüzde 20 gümrük vergisi getirilmesini öngören Trump’ın başkanlık kararnamelerini iptal etti.

Ayrıca, ticaret açığını gidermek için tüm ABD ticaret ortaklarına uygulanan yüzde 10’luk gümrük vergisi ile Trump’ın 60’a yakın ticaret ortağına uyguladığı yüzde 20 ila 50 arasında değişen “karşılıklı” gümrük vergileri de iptal edildi.

Bu vergiler, yabancı hükümetler Beyaz Saray ile o tarihe kadar bir anlaşmaya varamazsa 9 Temmuz’da yürürlüğe girecekti.

Geçen hafta CIT önünde yapılan duruşmada, Başsavcı Yardımcısı Brett Shumate, Trump’ın gümrük vergilerini tahsil etmesini yasaklayan bir kararın, Japonya, Hindistan ve Avrupa Birliği gibi önde gelen ticaret ortaklarıyla da dahil olmak üzere, 8 Temmuz’a kadar yeni ticaret anlaşmaları imzalamaya yönelik başkanın çabalarına “diz çöktüreceğini” söyledi.

Shumate, “Başkan, diğer ülkelerle ticaret açığı ve fentanil krizi hakkında dış müzakereler yürütürken, bir ihtiyati tedbir kararı son derece yıkıcı olacaktır,” diye ekledi.

Çarşamba akşamı verilen karar, New York merkezli bir şarap şirketi olan V.O.S. Selections ve birkaç diğer küçük işletme tarafından açılan davayı ve Trump’ın eylemlerinin anayasaya aykırılığını sorgulayan Oregon ve 11 diğer Demokrat liderliğindeki eyalet tarafından açılan ayrı bir davayı kapsıyor.

Karar, Obama tarafından atanan Gary Katzmann, Reagan tarafından atanan Jane Restani ve Trump tarafından atanan Timothy Reif’in yer aldığı üç yargıçlı bir heyet tarafından verildi. Mahkemenin görüşünün yazarı olarak belirli bir yargıç belirtilmedi.

Öte yandan Trump’ın, aynı gümrük vergilerini başka yasalar kapsamında da uygulamaya koymaya çalışabileceğine işaret ediliyor.

Ayrıca karar, Trump’ın 1962 tarihli Ticaret Genişletme Yasasının 232. maddesi uyarınca uyguladığı, başkanın ulusal güvenlik gerekçesiyle yeni vergiler getirmesine olanak tanıyan diğer tarifeleri etkilemiyor.

Trump, Mart ayında bu hükmü kullanarak mevcut çelik ve alüminyum tarifelerini genişletmiş ve yabancı otomobil ithalatına yüzde 25 vergi getirmişti.

Yönetim, yarı iletkenler, ilaçlar ve bir dizi başka ürüne gelecekte gümrük vergileri getirilmesine yol açabilecek birkaç başka 232. Madde soruşturması daha başlattı.

Amerika

ABD’den İran’a ‘teklif’: Uranyum zenginleştirmeden vazgeç, 30 milyar doları al

Yayınlanma

Trump yönetimi, nükleer silah elde etmesini engellemek amacıyla İran’a uranyum zenginleştirmeyi durdurması karşılığında 30 milyar dolarlık bir teklif sunmayı değerlendiriyor. CNN’in haberine göre, barışçıl nükleer program için kullanılacak bu fonun ABD yerine Arap ülkeleri tarafından sağlanması ve Washington’un müzakerelere liderlik etmesi planlanıyor.

ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin, Tahran ile müzakerelere geri dönme çabaları kapsamında, İran’a barışçıl nükleer programını geliştirmesi için 30 milyar dolara kadar finansal erişim sağlama olasılığını tartıştığı bildirildi.

CNN‘in konuya vakıf kaynaklara dayandırdığı haberine göre, bu teklifin karşılığında Tahran’ın uranyum zenginleştirmeyi tamamen durdurması talep ediliyor ve bu maddenin “müzakereye açık olmadığı” vurgulanıyor.

Plana göre, paranın ABD tarafından değil, Arap ülkeleri tarafından sağlanması öngörülüyor. Bir yönetim yetkilisi, “ABD bu müzakerelere liderlik etmeye hazır. Birilerinin nükleer programın uygulanması için ödeme yapması gerekecek, ancak biz böyle bir taahhüt altına girmeyeceğiz,” dedi.

AB, İran’ın ABD saldırılarından önce Fordo’dan uranyum stoklarını çıkardığına inanıyor

Masadaki diğer teklifler

Amerikalı yetkililer, masada başka tekliflerin de olduğunu belirtti. Bu teklifler arasında İran’a yönelik bazı yaptırımların potansiyel olarak kaldırılması ve Tahran’ın yabancı bankalardaki 6 milyar dolarlık dondurulan varlıklarına erişim hakkı tanınması yer alıyor.

Bir diğer fikir ise ABD’nin Basra Körfezi’ndeki müttefiklerinin, ABD saldırılarında hasar gören Fordo nükleer tesisinin yerine, yine uranyum zenginleştirme kabiliyeti olmayacak şekilde yeni bir altyapı inşa etmesinin maliyetini karşılaması.

Washington’dan ‘kapsamlı barış’ hamlesi

Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, CNBC‘ye yaptığı açıklamada ABD’nin “kapsamlı bir barış anlaşması” yapmayı hedeflediğini söyledi.

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, tüm tekliflerin İran’ın nükleer silah elde etmesini engellemeye yönelik olduğu vurgulandı.

Beyaz Saray, son iki haftada yaşanan olayların, yani İsrail ile karşılıklı saldırılar ve ABD’nin İran’ın nükleer merkezlerine yönelik saldırısının ardından Tahran’ın Washington’un şartlarını kabul edeceğini umuyor.

Uzmanlar şüpheli: Teklif ters tepebilir

CNN‘in aktardığına göre, İran uzmanları ise tam tersine, yaşananların ülke yönetimini nükleer silaha sahip olmaları gerektiği konusunda daha da ikna edeceğini düşünüyor.

Bu hafta başında İran parlamentosu, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile işbirliğinin askıya alınmasını onaylamıştı. İran yönetimi, 22 Haziran gecesi gerçekleşen ABD saldırısından önce de ajans yetkililerinin tesislerine erişimini önemli ölçüde kısıtlamıştı.

UAEA’nın mayıs ortası verilerine göre, İran’ın elinde yaklaşık 409 kilogram yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyum bulunuyordu.

Bloomberg, bu miktarın teorik olarak on adet nükleer savaş başlığı üretmek için yeterli olduğunu yazmıştı. Ajansın Genel Direktörü Rafael Grossi, bu maddenin yerinin bilinmediğini bildirdi.

Tahran, saldırıya uğrayan tesislerdeki uranyum stoklarını önceden taşıdığını iddia ederken, UAEA ise stokların önemli bir kısmının saldırıdan kurtulmuş olabileceğini değerlendiriyor.

Okumaya Devam Et

Amerika

ABD’nin borç yükü uzun vadeli tahvillerden kaçışa neden oluyor

Yayınlanma

Yatırımcılar, ABD’nin artan borç yükünün dünyanın en önemli pazarlarından birinin cazibesini gölgelemesi nedeniyle, uzun vadeli ABD tahvil fonlarından kaçıyor.

EPFR verilerine dayanan Financial Times (FT) hesaplamalarına göre, devlet ve şirket borçlarını kapsayan uzun vadeli ABD tahvil fonlarından ikinci çeyrekteki net çıkışlar şu ana kadar yaklaşık 11 milyar dolara ulaştı.

İkinci çeyrekteki bu çıkış, 2020’nin başındaki şiddetli piyasa türbülansından bu yana en ağır çıkış olarak kayıtlara geçecek ve önceki 12 çeyrekteki ortalama 20 milyar dolarlık girişlerin ardından güçlü bir değişim işaret ediyor.

Kurumsal yatırımcılar tarafından yaygın olarak kullanılan uzun vadeli tahvil fonlarından yapılan itfa işlemleri, Amerika’nın borç geleceğine ilişkin endişelerin arttığı bir dönemde gerçekleşiyor. Fon akışları, devasa ABD tahvil piyasasının sadece küçük bir bölümünü yansıtıyor, fakat yatırımcı duyarlılığının bir göstergesi niteliğinde.

Tahvil odaklı yatırım şirketi DoubleLine’dan Bill Campbell, fon akışlarına atıfta bulunarak, “Bu, çok daha büyük bir sorunun belirtisi. Yurt içinde ve yabancı yatırımcı topluluğu arasında, Hazine tahvillerinin uzun vadeli kısmına sahip olma konusunda büyük endişe var,” dedi.

Kongrede görüşülmekte olan Başkan Donald Trump’ın “büyük ve harika” vergi tasarısının, bağımsız analistlere göre önümüzdeki on yıl içinde ABD’nin borç tutarına trilyonlarca dolar ekleyeceği ve bu durumun Hazineyi büyük miktarda tahvil satmaya zorlayacağı tahmin ediliyor.

Beyaz Saray ise gümrük vergileri ve daha yüksek büyümenin borç yükünü azaltacağını savunuyor.

Aynı zamanda, piyasa katılımcıları, tahvil yatırımcıları için en büyük belalardan biri olan enflasyonu körüklemek için yönetimin başlıca ticaret ortaklarına uygulayacağı gümrük vergilerine hazırlık yapıyor.

Goldman Sachs’ın baş kredi stratejisti Lotfi Karoui, bu çıkışın “mali sürdürülebilirliğin uzun vadeli görünümüne ilişkin endişeleri yansıttığını” söyledi.

Varlık yönetimi şirketi PGIM’in küresel tahvil başkanı Robert Tipp, Fed’in %2’lik enflasyon hedefine atıfta bulunarak, “Enflasyonun hâlâ hedefin üzerinde olduğu ve gözle görülür bir şekilde devlet arzının yüksek olduğu, dalgalı bir ortam var. Bu durum, getiri eğrisinin uzun vadeli kısmında tedirginlik ve genel bir huzursuzluk yaratıyor,” dedi.

Uzun vadeli tahviller enflasyona özellikle duyarlıdır, çünkü fiyatlardaki yüksek büyüme, uzun vadede ödenen sabit faiz ödemelerinin değerini eritir.

Bloomberg’in geniş endeksine göre, bu tedirginlik, uzun vadeli ABD tahvillerinin fiyat performansına da yansıdı. Bu tahviller, Trump’ın nisan ayında yaptığı gümrük vergisi açıklamalarının piyasaları sarsmasının ardından, bu çeyrekte yaklaşık %1 değer kaybetti.

Buna karşılık, EPFR rakamlarına göre, yakın vadede vadesi dolacak ABD tahvillerini elinde bulunduran fonlara para akışı devam etti ve bu çeyrekte kısa vadeli stratejilere 39 milyar dolardan fazla para akışı oldu.

Fed’in bu yıl şimdiye kadar kısa vadeli faizleri yüksek seviyelerde tutması nedeniyle, bu fonlar cazip getiriler sağlıyor.

Okumaya Devam Et

Amerika

Dolar 3 yılın en düşük seviyesine geriledi

Yayınlanma

Donald Trump’ın Fed Başkanı Jerome Powell’ın halefini erken açıklamayı düşündüğü haberinin ardından dolar üç yılın en düşük seviyesine geriledi.

ABD Başkanı, Powell ile defalarca çatışmış ve merkez bankası başkanını faiz indiriminde çok yavaş olmakla suçlayarak salı günü yaptığı son açıklamasında onu “çok aptal” olarak nitelendirmişti.

Powell’ın başkanlık görevi önümüzdeki Mayıs 2025’e kadar 11 ay daha sürecek ve geleneksel olarak halefinin adı üç veya dört ay önceden açıklanıyor.

Fakat Wall Street Journal, Trump’ın Powell’ın yerine geçecek kişiyi eylül veya ekim ayında seçip açıklamayı düşündüğünü bildirdi.

Bu haber üzerine dolar, diğer para birimlerinden oluşan sepet karşısında %0,5 değer kaybederek Mart 2022’nin başından bu yana en düşük seviyesine geriledi.

WSJ, Trump’ın Powell ve Fed’e yönelik hayal kırıklığı göz önüne alındığında, halefinin bu yaz erken saatlerde açıklanabileceğini bildirdi. Fed, Trump’ın faiz indirim çağrılarına direniyor.

Fed başkanının erken açıklanması, Trump’ın seçeceği kişinin faiz oranlarının gidişatına ilişkin beklentileri etkilemesine olanak tanıyabilir ve bu da Powell’ın görev süresinin son aylarında zayıflamasına neden olabilir.

Trump, Powell’a defalarca küçümseyle yaklaştı ve geçen hafta merkez bankasının faiz kararını açıklamadan önce onu “aptal” olarak nitelendirdi.

Başkan çarşamba günü Lahey’de düzenlenen NATO zirvesinde düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin Powell’ın halefini seçip seçmediğini sorması üzerine, “Seçeceğim üç veya dört kişi var,” dedi.

Trump’ın eski Fed yöneticisi Kevin Warsh, Ulusal Ekonomi Konseyi direktörü Kevin Hassett ve ABD Hazine Bakanı Scott Bessent’i düşündüğü bildiriliyor.

Trump daha önce Powell hakkında, “Akıllı biri değil, politikacı bir adam, ama ülkeye bir servete mal oluyor,” demişti.

Powell’a yönelik saldırıları ve Fed’in para politikasını gevşetmesi yönündeki çağrıları, merkez bankasının bağımsızlığı konusunda soru işaretleri yarattı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English