Diplomasi
ABD, Çin Uluslararası İthalat Fuarı’na şimdiye kadarki en güçlü delegasyonunu gönderiyor

Pekin ve Washington arasındaki ilişkilerin geliştiği bir ortamda, ABD’nin önümüzdeki hafta düzenlenecek Çin Uluslararası İthalat Fuarı’na (CIIE) şimdiye kadarki en güçlü delegasyonunu göndermesi bekleniyor.
ABD Tarım Bakanlığı’nda (USDA) ticaret ve dış tarım işlerinden sorumlu müsteşar yardımcısı ve tarım sekreterinin ticaret danışmanı olan Jason Hafemeister, pazar günü Şanghay’da başlayacak ve altı gün sürecek olan etkinliğe katılacak federal yetkililer arasında yer alacak. Hafemeister’a USDA’nın Kuzey Asya’dan sorumlu kıdemli danışmanı Wade Sheppard da eşlik edecek.
South China Morning Post’un haberine göre, Pekin’in tüketici pazarını vurgulamak ve Washington’ın ekonomileri ayrıştırma çabalarına karşı mücadele etmek için yaygın olarak kullandığı fuara ilk kez bu kadar üst düzey ABD’li yetkili katılacak. Etkinliğe daha önce bireysel firmalar, ticaret örgütleri ve bölgesel yetkililer katılıyordu.
ABD’li merkezi ve eyalet politikacılarının son dönemde gerçekleştirdiği bir dizi ziyaretin ardından gelen heyet, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile ABD’li mevkidaşı Joe Biden arasında kasım ayı ortasında San Francisco’da yapılacak Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği toplantısı çerçevesinde yüz yüze bir görüşme olasılığını da gündeme getiriyor.
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi geçen hafta Washington’da Biden, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan ile bir araya gelirken Xi de Pekin’de California Valisi Gavin Newsom ile görüşmüştü.
USDA, ABD tarım ürünleri sergisinin açılacağı Şanghay fuarında 17 katılımcıdan oluşan bir gruba liderlik edeceğini doğruladı.
USDA ve Amerikan Ticaret Odası (AmCham) tarafından Şanghay’da ortaklaşa düzenlenen sergide ABD’nin Kaliforniya, Idaho ve Georgia eyaletlerinden tarımsal ürünler ve teknolojiler sergilenecek.
ABD Et İhracat Federasyonu, ABD Kümes Hayvanları ve Yumurta İhracat Konseyi, ABD Pirinç Federasyonu, Kızılcık Pazarlama Komitesi, Kaliforniya Şarap Enstitüsü ve Kaliforniya Badem Kurulu üyeleri de katılacak.
AmCham Shanghai Başkanı Eric Zheng, “CIIE tarihindeki ilk resmi ABD fuar pavyonu olarak … Amerikan ürünlerinin gücünü sergileyecek ve ABD ile Çin arasındaki zengin tarımsal ticareti vurgulayacak” dedi.
Tarım, Trump yönetimi tarafından 2018’de başlatılan ticaret savaşına rağmen ABD-Çin ilişkileri için parlak bir nokta olmaya devam etti.
ABD tarım ürünleri, 2020’nin başında imzalanan ve Çin’in 2017 seviyelerine göre 2020-21 yıllarında 200 milyar ABD doları değerinde ek mal ve hizmet satın alma taahhüdünde bulunduğu birinci aşama ticaret anlaşmasında ağırlıklı olarak yer aldı.
USDA bu yılın başlarında yayınladığı bir raporda Çin’e yapılan tarımsal ihracatın 2022 mali yılında 36,4 milyar ABD dolarına ulaşarak rekor kırdığını ve Çin’in üst üste üçüncü yıl da ABD tarım ürünleri için önde gelen varış noktası olma “yolunda” ilerlediğini belirtti.
Raporda ayrıca, bazı Çinli gıda hizmeti operatörlerinin koronavirüs kontrol önlemlerinin neden olduğu aksaklıklar nedeniyle son birkaç yıl içinde yerli alternatiflere geçmiş olabileceği ve ithal ürünlere geri dönmeyebileceği belirtildi.
Raporda ayrıca ABD’li şirketlerin, ekonomik gerilemenin ortasında ticaret ortaklarıyla yaşanan siyasi gerilimler nedeniyle Çin’deki ithalatçı güveninin zayıflamasına karşı alarmda olduğu belirtildi.
“Çin, 2022 yılında 1,2 milyar ABD dolarını aşan ABD tavuk ihracatı ile değer açısından ABD tavuk ihracatının en büyük pazarı haline gelmiştir. Bu yılın ilk dokuz ayında Çin, ABD’den 650 milyon ABD Doları tutarında 200.000 ton tavuk ürünü ithal etti,” diyen ABD Kümes Hayvanları ve Yumurta İhracat Konseyi Çin Direktörü Edward Xie sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çin-ABD tarımsal işbirliği birbirlerinin avantajlarını tamamlıyor. Çin ithalat fuarına ilk kez katılmamız sayesinde daha fazla Çinli tüketicinin ABD kümes hayvanlarının güvenli ve sağlıklı olduğunu öğreneceğini ve Çin-ABD kümes hayvanları ticaretinin gelişmesini ve genişlemesini teşvik edeceğini umuyoruz.”
Organizatörler, toplam 360.000 metrekarelik (3,9 milyon sq ft) sergi alanına sahip Çin Uluslararası İthalat Fuarı’nın altıncı edisyonunda 100 ülke ve bölgeden 2.000’den fazla katılımcının yer almasını bekliyor.
Diplomasi
Paşinyan ve Aliyev, Abu Dabi’de barış için masaya oturdu

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Abu Dabi’de barış anlaşması müzakerelerine başladı. Ermenistan Başbakanlık Sözcüsü Nazeli Bagdasaryan görüşmeyi doğrularken, Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov ise Moskova’nın sürece ‘her türlü desteği verdiğini’ belirtti. Tarafların, yıl sonuna kadar bir barış anlaşması imzalamayı hedeflediği bildiriliyor.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) başkenti Abu Dabi’de barış anlaşması müzakereleri için bir araya geldi.
İkilinin görüşmesi, Ermenistan Başbakanlık Sözcüsü Nazeli Bagdasaryan tarafından doğrulandı.
TASS haber ajansına konuşan bir kaynak, Paşinyan ve Aliyev arasındaki görüşmenin ana gündem maddesinin, yıl sonuna kadar imzalanması hedeflenen barış anlaşması metnindeki anlaşmazlıkların çözülmesi olduğunu belirtti.
Kremlin’den müzakerelere tam destek
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya‘nın Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki doğrudan görüşmeleri memnuniyetle karşıladığını açıkladı.
Peskov, Bakü ve Erivan arasında bir barış anlaşması imzalanmasının bölgedeki durumun istikrara kavuşması için önemli bir adım olacağını ve Moskova’nın “bu sürece her türlü desteği sağladığını” ifade etti.
Paşinyan’ın BAE ziyareti
Ermenistan Başbakanı Paşinyan, 9 Temmuz’da BAE’ye bir çalışma ziyareti gerçekleştirmişti.
Paşinyan, bu ziyaret kapsamında BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayid en-Nahyan ile Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki barış sürecini, Ermenistan hükümetinin “Barış Kavşağı” projesini ve ikili ilişkileri ele almıştı.
İki lider arasındaki bir önceki görüşme, mayıs ayında Arnavutluk’un başkentinde düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu zirvesi marjında yapılmıştı.
ABD’den barış sinyali
Görüşmeler öncesinde, ABD’den de konuya ilişkin açıklamalar gelmişti. 30 Haziran’da Carnegie Endowment düşünce kuruluşu tarafından yayımlanan makalede, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Azerbaycan’ı Ermenistan toprakları üzerinden Nahçıvan’a bağlayacak güzergâh konusundaki önerisine değinilmişti.
8 Temmuz’da ise ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Erivan ile Bakü arasında yakında bir barış anlaşmasına varılacağını söylemişti.
Diplomasi
Trump’tan Brezilya’ya ‘Bolsonaro davası’ tehdidi

ABD Başkanı Donald Trump, eski Brezilya Başkanı Jair Bolsonaro hakkındaki davayı gerekçe göstererek bu ülkeye yönelik %50’lik bir gümrük vergisi getirme tehdidinde bulundu.
Trump, sosyal medya hesabında yayınladığı bir gönderide, 2022 seçimlerinde yenilgisinin ardından darbe girişimi suçlamasıyla yargılanan eski sağcı başkan ve Lula’nın rakibi Jair Bolsonaro’ya atıfta bulundu.
Trump, bu değişikliği “kısmen Brezilya’nın özgür seçimlere ve Amerikalıların temel ifade özgürlüğü haklarına yönelik sinsi saldırıları nedeniyle” yaptığını belirterek, siyasi bir bağlantı kurdu.
Başkanlığı sırasında Trump’ın siyasi tarzını taklit eden Bolsonaro’ya yöneltilen suçlamalar, Brezilya’nın başkentinde seçim sonrası çıkan ve 6 Ocak 2021’de Washington’da yaşanan ayaklanma girişimiyle karşılaştırılan olaylara ilişkin soruşturmadan kaynaklanıyor.
Bolsonaro, yasal sorunları artarken defalarca Trump’tan yardım istedi.
Trump’ın açıklamasının ardından Brezilya reali ABD doları karşısında yaklaşık %3 değer kaybetti, ABD’de işlem gören ve ülkenin hisse senetlerini izleyen en büyük borsa yatırım fonu olan iShares MSCI Brazil ETF ise piyasa kapanışında yaklaşık %2 değer kaybetti.
Brezilya, Trump’ın nisan ayında açıkladığı “karşılıklı” gümrük vergileri kapsamında en az %10’luk bir vergiye tabi olacaktı.
Trump’ın son günlerde yayınladığı 20’den fazla mektubun sonuncusu olan bu mektup, daha önce açıklanan oranlarda yapılan ilk önemli artış oldu.
Duyurunun ardından kısa bir süre sonra Lula, durumdan haberdar iki kişiye göre, Maliye Bakanı Fernando Haddad, Dışişleri Bakanı Mauro Vieira ve Brezilya Sanayi ve Ticaret Bakanlığının da başkanı olan Başkan Yardımcısı Geraldo Alckmin’in de aralarında bulunduğu üst düzey kabine üyelerini başkanlık sarayında bir toplantıya çağırdı.
Çarşamba günü geç saatlerde sosyal medyada yayınlanan bir gönderide Lula, Brezilya’ya kimse tarafından “ders verilemeyeceğini” belirterek, darbe planlayanlara karşı açılan davanın yalnızca ülkenin adalet sisteminin meselesi olduğunu ve “müdahale veya tehdide tabi olmadığını” ekledi.
Lula, “Herhangi bir tek taraflı tarife artışı, Brezilya’nın iktisadi karşılıklılık yasası ile karşılık görecektir. Brezilya halkının egemenliği, saygısı ve çıkarlarının kararlılıkla savunulması, dünyayla ilişkilerimizi yönlendiren ilkelerdir,” dedi.
ABD, Brezilya’nın Çin’den sonra en büyük ikinci ticaret ortağı ve bu kadar yüksek bir gümrük vergisi, Güney Amerika ülkesinin bazı sektörlerine önemli zarar verebilir.
Bloomberg’e konuşan Morada Capital CEO’su Felipe Arslan, “Çelik ürünleri, ulaşım ekipmanları (özellikle uçak ve uçak parçaları), özel makineler (inşaat ekipmanları gibi) ve metalik olmayan mineraller, Brezilya’nın ABD’ye ihracatının önemli bir bölümünü oluşturuyor,” dedi.
İktisadi etkilerin ötesinde, analistler gümrük vergilerinin siyasi sonuçları hakkında endişelerini dile getirdi.
ABD ve Brezilya, ideolojik farklılıklara sahip başkanlar tarafından yönetilse bile uzun süredir güçlü ilişkiler içinde olan tarihi ortaklar ve Trump’ın dinamik açıklaması bu ilişkileri tehlikeye atma riski taşıyor.
UBS Global Wealth Management’ın Brezilya makroekonomi başkanı Solange Srour, “Bu sadece ikili ticaret meselesi değil. Bu gümrük vergileri, ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin kurumsal olarak bozulduğunu ve zarar gördüğünü gösteriyor. %50’lik gümrük vergisi, birçok durumda ihracatı imkansız hale getirebilir,” dedi.
Trump’ın açıklaması, BRICS bloğu üyesi gelişmekte olan ülkelere “Amerika karşıtı politikaları” nedeniyle ek gümrük vergileri uygulama tehdidinde bulunmasından sadece birkaç gün sonra geldi.
Bu hafta Lula’nın Rio de Janeiro’da ağırladığı BRICS liderleri, resmi bildirilerinde ticareti bozan gümrük vergisi politikaları ve İran’a yönelik askeri saldırıları eleştirmişlerdi. Bu adımlar, ABD’ye doğrudan meydan okumaktan kaçınsalar da Trump ile aralarında anlaşmazlık yaratmıştı.
Görevinin ilk aylarında Brezilya’dan pek bahsetmeyen Trump, pazartesi günü Bolsonaro’nun savunmasına koşarak Güney Amerika ülkesini eski başkanına “siyasi zulüm” yapmakla suçladı.
Mektupta Trump, yetkililere Bolsonaro’ya yönelik darbe girişimi iddialarıyla ilgili suçlamaları düşürme çağrısını yineledi.
Trump, “Bu dava görülmemeli. Bu bir cadı avı ve derhal sona erdirilmeli!” diye yazdı.
Trump ayrıca, ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer’e, Brezilya’nın “Amerikan şirketlerinin dijital ticaret faaliyetlerine yönelik devam eden saldırıları”nı gerekçe göstererek, ülkeye karşı 301. madde soruşturması başlatılması talimatını verdi.
Potansiyel olarak haksız ticaret uygulamalarını soruşturmak için kullanılan bu tür bir soruşturma, ABD’nin Brezilya’ya ek yaptırımlar uygulamasına yol açabilir.
Pazartesi günü, Lula BRICS zirvesinin sonunda Trump’ı sert bir şekilde eleştirerek, kendi işine bakmasını ve “sosyal medyada gümrük vergileriyle tehdit etmekten sorumlu olmadığını” söyledi.
Lula ayrıca dünya liderlerini, uluslararası ticaretin dolara olan bağımlılığını azaltmanın yollarını bulmaya çağırdı.
Bolsonaro’nun yargılanmasını denetleyen Brezilya Yüksek Mahkemesi sözcüsü yorum yapmaktan kaçındı. Çarşamba günü erken saatlerde, Brezilya Dışişleri Bakanlığı, Bolsonaro hakkındaki açıklamaları hakkında bilgi vermek üzere ABD’nin Brezilya’daki en üst düzey temsilcisini toplantıya çağırdı.
Brezilya, Trump’ın en son gümrük vergisi hedefleri arasında sıra dışı bir konumda bulunuyor, çünkü ABD ile ticaretinde açık verirken, diğer ülkelerin neredeyse tamamı büyük fazla veriyor. İstatistiklere göre, 2024 yılında Brezilya yaklaşık 44 milyar dolarlık Amerikan ürünü ithal ederken, ABD’nin Brezilya’dan ithalatı yaklaşık 42 milyar dolar oldu. Brezilya, ABD’nin en büyük 20 ticaret ortağı arasında yer alıyor.
Diplomasi
Papa, Kiev ve Moskova için Vatikan’da müzakere teklifini yineledi

Papa XIV. Leo, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile yaptığı görüşmede, Kiev ve Moskova arasında olası barış müzakerelerine Vatikan’da ev sahipliği yapma teklifini yineledi. Moskova ise iki Ortodoks ülke arasındaki görüşmelerin Katolik bir devlette yapılmasının ‘şık olmayacağını’ belirterek bu teklifi ‘gerçekçi değil’ diyerek reddetti.
Papa XIV. Leo, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile yaptığı görüşmede, Kiev ve Moskova arasında olası barış müzakerelerine Vatikan’da ev sahipliği yapma teklifini bir kez daha dile getirdi.
Kutsal Makam Basın Dairesinden yapılan açıklamaya göre Papa, savaşın sona erdirilmesi ve adil bir çözüm bulunması çabalarını ele aldığı görüşmede, Vatikan’ın hem Ukrayna hem de Rusya temsilcilerini ağırlamaya hazır olduğunu teyit etti.
Vatican News tarafından aktarılan resmi açıklamada, “Papa [XIV. Leo], olası müzakereler için Vatikan’ın hem Ukrayna hem de Rusya temsilcilerini ağırlamaya hazır olduğunu doğruladı,” ifadeleri kullanıldı.
Papa’dan esirlerin serbest bırakılması çağrısı
Görüşmede Papa XIV. Leo, Ukrayna’daki çatışmalarda hayatını kaybeden çok sayıda kurban nedeniyle duyduğu üzüntüyü dile getirerek Ukrayna halkına dualarını ve daimi desteğini sundu.
Papa ayrıca, esirlerin serbest bırakılması ve Rusya’ya götürülen Ukraynalı çocukların geri gönderilmesi için çaba gösterilmesi gerektiğini vurguladı.
Vatikan’da müzakere yapılması fikri ilk olarak mayıs ayında ABD Başkanı Donald Trump tarafından kamuoyuna duyurulmuş, kısa bir süre sonra Papa da bu girişime destek vermişti.
The Washington Post gazetesinin haberine göre İtalya, olası istişarelere katılacak Rus heyetinin geçişini sağlamaya hazır olduğunu Moskova’ya bildirmişti.
Moskova’dan ret
Ancak Moskova, bu senaryoyu neredeyse anında reddetti. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Vatikan’da yapılacak müzakereleri “gerçekçi değil” olarak nitelendirerek böyle bir seçeneği tartışmanın bile “zihinsel kabiliyetlerin boşa harcanması” olduğunu söyledi.
Lavrov, iki Ortodoks ülke arasındaki görüşmelerin Katolik bir devletin topraklarında yapılmasının “şık olmayacağını” savundu.
Bakan ayrıca, çatışmanın “nedenlerinden biri” olarak Kiev’in “Ukrayna Ortodoks Kilisesi’ni yok etme” politikası izlediği iddiasını öne sürdü.
Rus Ortodoks Kilisesi de şüpheci
Vatikan’ın barış girişimlerine şüpheyle yaklaşan bir diğer kurum ise Rus Ortodoks Kilisesi oldu. Bloomberg‘in haberine göre, Rus Ortodoks Kilisesi, Kutsal Makam’ı Ukrayna topraklarında “tarihsel bir rakip” olarak görüyor.
Kilise, Moskova Patrikhanesi’ne bağlı Ukrayna Ortodoks Kilisesi’ne ait mabetlerin kapatılmasına “tepki göstermemesi” nedeniyle Vatikan’ı eleştiriyor.
-
Söyleşi2 hafta önce
İsrail-İran savaşını kim kazandı? E. Tuğamiral Alaettin Sevim Harici’ye anlattı
-
Ortadoğu1 hafta önce
Reuters: Suriye’de Şara’ya bağlı güçler 1.500 Alevi’yi katletti
-
Görüş1 hafta önce
Altı Gün Savaşı’ndan ‘On İki Gün Savaşı’na
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran-İsrail savaşı ve Orta Asya
-
Avrupa2 hafta önce
Yeni MI6 şefinin dedesi, “Kasap” olarak bilinen Nazi casusu çıktı
-
Dünya Basını2 hafta önce
Jerusalem Post: Rusya-Ukrayna savaşının gölgesinde Çin’in Orta Doğu stratejisi
-
Amerika2 hafta önce
Zohran Mamdani: Canavarın ininde bir ‘nepo bebek’
-
Dünya Basını2 hafta önce
Kimler faşist olabilir? Önce Mussolini’nin İtalya’sına, sonra İsrail’e bakalım