Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

ABD, Demokrasi Zirvesi’ni Seul’e taşıdı, Çin kamuoyu ‘palyaço gösterisi’ dedi

Yayınlanma

Güney Kore, ABD Başkanı Joe Biden’ın bir girişimi olan Demokrasi Zirvesi konferansının üçüncüsüne ev sahipliği yapıyor. Etkinliğin sağlam bir ABD müttefiki olan Güney Kore’ye taşınması, Çin kamuoyunda Washington’ın ‘çevreleme stratejisinin bir parçası’ olarak değerlendirildi.

Pazartesi günü Çin, Tayvan Dijital Bakanı Audrey Tang’ı bir video konuşması yapmak üzere davet ettiği için Seul’e tepki gösterdi.

Bir sunucu Tang’ın özel bir sıfatla konuşma yaptığını söylese de, katılımı ne Tayvan ne de Washington ile bağlarını güçlendiren Güney Kore tarafından önceden duyurulmadı.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian, “demokrasi ve insan hakları bayrağı altında Tayvan’ın bağımsızlık faaliyetleri için alanı genişletme” çabalarının başarısız olmaya mahkum olduğunu söyledi.

ABD Başkanı Joe Biden’ın bir girişimi olan ve 2021’de kurulan ‘Demokrasi Zirvesi’, Çin kamuoyunda ‘Amerikan istisnacılığını ve çifte standartlarını’ giderek daha fazla yansıtmakla suçlanıyor.

Çinli analistler, sözde Demokrasi Zirvesi’ni dünyanın gözünde “uzun zamandır iflas etmiş bir Amerikan portresi” çizen ve giderek daha belirgin hale gelen bir “palyaço gösterisi” olarak eleştirdi. Etkinliğin kilit Asya müttefiki Güney Kore’ye taşınması da Biden yönetiminin Çin’e karşı stratejik rekabeti güçlendirme hedefi doğrultusunda yorumlandı.

‘Sahte demokrasi’ protestosu

Bu arada CGTN’in haberine göre, Güney Koreli sivil toplum grupları pazartesi sabahı Seul’de bir protesto gösterisi düzenleyerek ABD öncülüğündeki ‘Demokrasi Zirvesi’ni “sahte demokrasi” yaydığı gerekçesiyle kınadı.

Çoğunluğu ülkedeki sivil toplum gruplarının temsilcilerinden oluşan protestocular sırayla konuşmalar yaptı ve ABD’nin hegemonyacılığına karşı pankartlar taşıdı.

Blinken’dan Rusya ve Çin’e suçlamalar

Demokrasiye yönelik dijital tehditler ve teknolojinin demokrasi ve evrensel insan haklarını nasıl destekleyebileceği konuları, ABD ve müttefiki olan 30’dan fazla ülkeden temsilcinin katıldığı Seul’deki üç günlük toplantının ana gündemini oluşturuyor.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken zirvede yaptığı konuşmada, “Otoriter ve baskıcı rejimler demokrasi ve insan haklarını baltalamak için teknolojiyi kullanırken, teknolojinin demokratik değer ve normları sürdürmesini ve desteklemesini sağlamalıyız” dedi.

Blinken daha sonra 2024’ün siber uzaydaki dezenformasyon ve yalan risklerini vurgulamak için “olağanüstü bir seçim yılı” olduğunu söyledi. Ayrıca Washington’un Rusya ve Çin’in bilgiyi manipüle etmeyi amaçlayan küresel kampanyaların arkasında olduğu yönündeki suçlamalarını tekrarladı.

Blinken, Washington’un insan hakları savunucularına yönelik çevrimiçi saldırıların önlenmesine yardımcı olmak üzere teknoloji şirketleri için türünün ilk örneği olan bir kılavuz yayınladığını söyledi.

Buna ek olarak, zirvede Güney Kore ve Japonya’nın da aralarında bulunduğu yarım düzine ülkenin daha, gazetecileri ya da insan hakları savunucularını gözetlemek için ticari casus yazılımların kötüye kullanılmasına yönelik ABD öncülüğündeki baskıya katıldığını söyledi.

Bazı Avrupalı yetkililer de Rusya’yı yapay zekâ kullanarak dezenformasyon kampanyaları yürütmekle suçladı.

Kremlin yanlış ya da yanıltıcı bilgi yayma suçlamalarını defalarca reddetti.

Çin’in Washington’daki büyükelçiliğinden bir sözcü “Çin yanlısı içerik ve raporların ‘dezenformasyon’ olduğunu iddia etmek ve Çin karşıtı olanları ‘doğru bilgi’ olarak adlandırmak tipik bir önyargı ve çifte standarttır” demişti.

Kuzey Kore füzeleri ve Rusya seçimleri

Zirvenin başlamasından saatler önce Kuzey Kore denize birkaç kısa menzilli balistik füze ateşledi.

Konferans ayrıca Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Sovyet sonrası rekor bir oy farkıyla başkanlık seçimlerinin galibi ilan edilmesinin hemen ardından başladı.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü seçimleri eleştirerek “Sayın Putin’in siyasi muhaliflerini hapse atması ve diğerlerinin kendisine karşı aday olmalarını engellemesi göz önüne alındığında seçimlerin özgür ve adil olmadığı açıktır” dedi.

Putin gazetecilere yaptığı açıklamada Rusya’daki seçimleri demokratik bulduğunu ve geçtiğimiz ay Kuzey Kutbu’ndaki bir hapishanede hayatını kaybeden muhalefet lideri Alexei Navalny’nin destekçileri tarafından kendisine karşı düzenlenen protestoların seçimin sonucunu etkilemediğini söyledi.

DİPLOMASİ

AB ve Ukrayna, Biden’ı 2022’de Kiev’in ‘zaferine’ engel olmakla suçluyor

Yayınlanma

Joe Biden’ın başkanlık süresi sona yaklaşırken, ABD’nin Rusya’ya karşı Ukrayna’ya 90 milyar doları aşan yardım sağlamasına rağmen, Avrupa Birliği (AB) ve Ukrayna, Amerikan başkanını kararsız davranmakla suçluyor.

Bazı Avrupalı liderlere göre bu kararsızlık, Ukrayna’nın 2022 sonbaharında Rusya ordusunu Harkov ve Herson’dan püskürtmesine rağmen savaşı kendi lehine çevirememesine neden oldu.

‘Çok az, çok geç’

Bloomberg‘in haberine göre, Biden yönetimi Ukrayna’ya yoğun bir şekilde askeri yardım sağlama konusunda çaba gösterdi ve hatta Batı menşeli uzun menzilli füzelerle Rusya topraklarına saldırılara izin verdi.

Fakat Ukraynalı yetkililer, savaş boyunca defalarca dile getirdikleri bir şikâyeti yineledi: “Çok az, çok geç.”

Bir yılı aşkın süredir devam eden savaş ve Donald Trump’ın başkanlık yarışında yükselişi, Ukrayna’yı işgal altındaki topraklardan vazgeçme veya NATO üyeliğinden yoksun bir barış anlaşmasını kabullenme gibi ihtimallerle karşı karşıya bıraktı.

Bloomberg’e konuşan Ukraynalı yetkililer, böyle bir sonucun büyük ölçüde Biden’ın aldığı ya da almadığı kararlardan kaynaklanacağını savundu.

Avrupa ne ediyor?

Letonya Dışişleri Bakanı Baiba Brazhe, ABD’nin daha erken ve daha güçlü bir şekilde silah sağlaması durumunda bunun “geniş kapsamlı sonuçları” olabileceğini, ancak “olan oldu” diyerek konuyu değerlendirdi.

2022 sonbaharında Ukrayna ordusu, Harkov ve Herson’da hızlı bir taarruz gerçekleştirerek bazı bölgeleri geri aldı. Fakat Ukrayna lideri Vladimir Zelenskiy, bu zaferlerin sürdürülebilmesi için daha fazla silah talep etti. Biden ise bu konuda tereddütlü davrandı.

Biden’ın bu temkinli yaklaşımı, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından doğrulandı. Sullivan, ABD’nin nükleer bir tırmanış riskini dikkate aldığını belirtti.

Eski İngiltere Savunma Bakanı Grant Shapps, Biden’ın Ukrayna’ya desteği konusunda genelde temkinli ve kararsız bir tutum sergilediğini, bu yüzden gerekli desteğin cephe dengelerini değiştirecek şekilde verilmediğini söyledi.

Diğer bazı Amerikalı yetkililer ise, Avrupa ülkelerinin Ukrayna’yı desteklemek ve yaptırım uygulamak konusunda yavaş davrandığını belirtti.

Örneğin, Almanya ve diğer AB ülkeleri, Ukrayna’nın NATO üyeliği konusundaki Amerikan tavrının yumuşamasına rağmen şiddetle karşı çıkmaya devam etti.

Biden’ın bir Soğuk Savaş gazisi olarak nükleer tırmanma tehdidine takıntılı hale geldiği belirtilirken, Avrupa’daki bazı liderler Biden’ın stratejisinin Ukrayna’nın yenilmesini önlemeye odaklandığını ancak zafer için gerekli yolu sunmadığını savundu.

Bu stratejinin, Ukrayna’yı uzun ve maliyetli bir çatışmanın içine çektiği iddia edildi.

Ukrayna’da kamuoyu yoklamaları: Halk, Rusya ile müzakereler hakkında ne düşünüyor?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump’tan AB’ye gümrük tarifesi tehdidi

Yayınlanma

ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, AB’yi “büyük ölçekli” miktarlarda ABD petrol ve doğalgazını satın almayı taahhüt etmemesi halinde gümrük vergileriyle karşı karşıya kalacağı konusunda uyardı.

Trump cuma günü Truth Social platformunda yayınladığı mesajda, “Avrupa Birliği’ne, ABD ile aralarındaki muazzam açığı petrol ve doğalgazımızı büyük ölçekte satın alarak kapatmaları gerektiğini söyledim. Aksi takdirde, her şekilde TARİFELER!!!” diye yazdı.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen kasım ayında yaptığı açıklamada AB’nin ABD’den daha fazla sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) almayı değerlendirebileceğini söylemişti.

Leyen gazetecilere verdiği demeçte, “Rusya’dan hâlâ çok miktarda LNG alıyoruz ve neden bunu bizim için daha ucuz olan ve enerji fiyatlarımızı düşüren Amerikan LNG’si ile değiştirmeyelim?” diye sormuştu.

Financial Times’a (FT) konuşan bir AB yetkilisi, “Leyen’in tam da bunu yapma olasılığını ima ettiği göz önüne alındığında, bu bir ‘tehdit’ olarak tuhaf görünüyor,” dedi.

ABD halihazırda Avrupa’nın en büyük LNG tedarikçisi konumunda, fakat Rusya’dan yapılan ithalat ikinci sıradaki yerini koruyor.

Trump, Çin menşeli olmayan tüm ithalata yüzde 20’ye varan genel bir gümrük vergisi uygulama tehdidinde bulunuyor.

Geçtiğimiz ay Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, Avrupa’nın siyasi liderlerini gümrük vergileri konusunda Trump ile işbirliği yapmaya ve ABD’de üretilen daha fazla ürünü satın almaya çağırmıştı.

Trump’ın ilk başkanlığı sırasında, dönemin Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, ticaret savaşı tehditlerini engellemek için daha fazla ABD gazı satın almayı teklif etmişti.

Uluslararası petrol göstergesi Brent ham petrol fiyatları cuma günü yüzde 0,4 düşüşle varil başına 72,61 dolar oldu. West Texas Intermediate vadeli işlemleri de yüzde 0,4 düşüşle varil başına 69,14 dolardan işlem gördü.

ABD dünyanın en büyük ham petrol üreticisi ve en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatçısı. Aralarında AB ve Vietnam’ın da bulunduğu LNG alıcıları, kısmen gümrük vergisi tehdidini caydırmak için ABD’den daha fazla yakıt satın almayı şimdiden konuşmaya başladılar.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD’den Türkiye Gazprombank yaptırımlarında özel muafiyet

Yayınlanma

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank yaptırımlarında Türkiye’ye muafiyet tanıdığını belirterek, doğalgaz ödemelerinin sorunsuz devam edeceğini duyurdu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank’a uyguladığı yaptırımlar konusunda Türkiye’ye özel bir muafiyet tanıdığını duyurdu.

Bakan Bayraktar, bu sayede Türkiye’nin doğalgaz borcu ödemelerini Gazprombank üzerinden yapmaya devam edebileceğini belirtti.

Bloomberg’e yaptığı açıklamada Bayraktar, bu kararın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı’nın ABD’li yetkililerle yürüttüğü yoğun görüşmelerin ardından alındığını ifade etti.

Türkiye’nin uzun süredir talep ettiği muafiyetin, Rusya ile doğal gaz ticaretinde önemli bir rol oynayacağını vurguladı.

Gazprombank’ın ABD tarafından yaptırım listesine alınması, Türkiye açısından ciddi endişelere yol açmıştı.

Bakan Bayraktar, yaptırımların Türkiye’yi de hedef alması durumunda bunun ekonomik ve stratejik sonuçlarının büyük olabileceğine dikkat çekmişti.

Türkiye’nin geçmişte İran yaptırımları sürecinde de benzer bir muafiyet elde ettiğini hatırlatan Bayraktar, bu kararın iki ülke arasındaki iş birliğini destekleyeceğini söyledi.

Muafiyetin sağlanmasına rağmen Türkiye, Rusya ile alternatif ödeme yöntemleri üzerinde de görüşmeler gerçekleştirdi.

Geçen ay Ankara’da yapılan toplantılarda, her iki tarafın bürokratları olası senaryoları masaya yatırdı. Ancak Bayraktar, alternatif çözümlerle ilgili detaylı bir değerlendirme yapmaktan kaçındı.

Türkiye, Gazprombank yaptırımında ABD’den muafiyet istiyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English