Bizi Takip Edin

Diplomasi

ABD Hint-Pasifik’te ilk kez orta menzilli füze sistemi konuşlandırıyor, Çin tepkili

Yayınlanma

ABD ordusu, yeni Typhon orta menzilli karadan karaya füze fırlatma rampasını, Çin’i tedirgin etmesi muhtemel bir hamleyle, Filipinler’in kuzeyindeki ortak askeri tatbikat için ilk kez Hint-Pasifik bölgesine konuşlandırdı.

ABD ordusu pazartesi günü yaptığı açıklamada Tomahawk seyir füzeleri ve SM-6 füzelerini ateşleme kapasitesine sahip fırlatıcıyı Salaknib 2024 ortak askeri tatbikatı için Filipinler’in Kuzey Luzon bölgesine gönderdiğini duyurdu.

Açıklamada, “Tarihi bir ilke imza atan 1. Çok Alanlı Görev Gücü, Orta Menzilli Yetenek (MRC) füze sistemini Salaknib 24 Tatbikatı kapsamında 11 Nisan 2024 tarihinde Filipinler’in Kuzey Luzon bölgesine başarıyla konuşlandırdı” denildi. “Bu önemli konuşlandırma, Filipinler Silahlı Kuvvetleri ile koordinasyon içinde birlikte çalışabilirliği, hazır olma durumunu ve savunma kabiliyetlerini geliştirirken yeni kabiliyet için önemli bir kilometre taşına işaret etmektedir” ifadeleri kullanıldı.

Tayvan’a bir taş atımı uzaklıkta…

Ordu, fırlatıcının tatbikat için konuşlandırıldığı yeri tam olarak belirtmese de, ABD ordusunun şu anda Filipin takımadalarının en büyük ve en kalabalık adası olan Luzon adasında beş farklı bölgeye erişimi var.

Filipinler’in en kuzey noktası olan ada Tayvan’ın yaklaşık 100 km (62 mil) açığında yer alıyor. Daha önce Filipin Senatosu Dışişleri Komitesi Başkanı ve aynı zamanda Devlet Başkanı Ferdinand Marcos’un kız kardeşi olan Senatör Maria Imelda Marcos, savunma yetkilileriyle yaptığı bir görüşmede, “Beyler, Tayvan ile olan mücadelemiz nedir? Tayvan ile savaşımız nedir? Anlamıyorum, neden tüm askeri tatbikatları Tayvan’dan bir taş atımı uzaklıkta… Luzon’da yapıyoruz?” diye sormuştu.

Tomahawk füzelerinin 1.600 kilometreden fazla menzile sahip olduğu düşünüldüğünde, buraya yapılacak herhangi bir konuşlandırma sadece Luzon Boğazı’nın tamamını kapsamakla kalmayacak, aynı zamanda Çin kıyılarının bazı bölümlerini ve tartışmalı Güney Çin Denizi ve çevresindeki çeşitli Halk Kurtuluş Ordusu üslerini de hedef alabilecek.

ABD ordusunun Pasifik’teki komutanı Orgeneral Charles Flynn, aralık ayında yaptığı ve ABD’nin bölgeye orta menzilli bir füze rampası konuşlandıracağı yönündeki yorumlarını geçtiğimiz günlerde yinelemişti.

Flynn 3 Nisan’da yaptığı açıklamada “Hangi sistem olduğunu tartışmayacağım, nerede ve ne zaman olacağını da söylemeyeceğim. Sadece bölgeye uzun menzilli hassas atış kabiliyeti geleceğini söylüyorum” ifadelerini kullanmıştı.

Çin, Hint-Pasifik bölgesine uzun menzilli füzelerin resmi olarak konuşlandırılmasının “tehlikeli bir eğilim” olacağını ve Pekin’in güçlü bir yanıt vermesine yol açacağını söyledi.

Çin Savunma Bakanlığı sözcüsü Wu Qian cuma günü düzenlediği basın toplantısında “Çin buna kesinlikle karşıdır ve kararlı karşı önlemler alacaktır. ABD’yi diğer ülkelerin güvenlik kaygılarına gerçekten saygı göstermeye ve bölgesel barış ve istikrarı baltalamaktan vazgeçmeye çağırıyoruz” dedi.

Japonya da olasılıklar arasındaydı

ABD Ordusu geçtiğimiz yıl yaptığı açıklamada dört adet römork tabanlı fırlatıcı ve diğer destekleyici ekipmanlara sahip olan sistemin Tomahawk ve SM-6 füzeleriyle bir dizi başarılı test gerçekleştirdiğini duyurmuştu.

Japonya’nın bu sisteme ev sahipliği yapabileceği sık sık dile getirilse de, kamuoyunun anlayışını sağlamadaki güçlükler nedeniyle bu mümkün olmadı. Sistemin ülkede konuşlandırılması, konuşlandırma sahalarını Çin’in kendi güçlü füze cephaneliğinin hedefi haline getireceği düşünülüyor.

Yine de ABD’li yetkililer, eğitim için Japonya’ya geçici transferlerin bir olasılık olduğunu ima ettiler.

Kalıcı ama tehlikeli seçenek Guam

Sistemin bölgeye daha kalıcı bir şekilde konuşlandırılacağı yer ise, geniş bir askeri üsse ev sahipliği yapan ABD toprağı Guam olabilir. Böyle bir hamlenin ise Soğuk Savaş’tan bu yana bir ilk olacağı ve Çin’in Japonya ve Pasifik’teki ABD askeri üslerini vurabilecek güçlü füze stokunu artırmasına yol açacağı söyleniyor.

ABD ile dönemin Sovyetler Birliği arasında 1987 yılında imzalanan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması (INF) uyarınca 500 km ile 5,500 km (310 mil ile 3,400 mil) arasında yol alabilen konvansiyonel ve nükleer tüm kara füzeleri yasaklanmıştı. Ancak ABD, Rusların anlaşmayı ihlal eden füzeleri gizlice test ettiğini ve sahaya sürdüğünü iddia ederek 2019 yılında INF’den çekildi.

Pentagon’un Çin ordusu hakkındaki son yıllık raporuna göre, INF Antlaşması’nın bir parçası olmayan Pekin’in 1.000 km ila 5.500 km menzilli 1.850 füzeye sahip olduğu tahmin ediliyor.

Sistemi savunanlar, Guam’a ya da muhtemelen ABD’nin Asyalı müttefiklerine ya da yakınlarına rotasyonel, daha kısa süreli konuşlandırmanın Çin’e karşı caydırıcılığı güçlendirmeye yardımcı olabileceğini söylediler.

Ancak eleştirmenler böyle bir hamlenin Çin’i zaten güçlü olan füze ve nükleer kuvvetlerini daha da güçlendirmeye zorlayacağı ve Washington ile Pekin’i, her ikisinin de kaçınmaya çalıştıklarını söyledikleri bir çatışmaya daha da yaklaştıracağı uyarısında bulundular.

Diplomasi

Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘Savaş Sonrası Adalet’ Konferansı

Yayınlanma

Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi, “Savaş Sonrası Toplumlarda Adalet ve Yeniden İnşa” temasıyla Uluslararası Hukuk Konferansı’nın (BILC 2025) ikincisini düzenledi.

5-6 Temmuz 2025 tarihli konferans, Princeton Üniversitesi’nden Emeritüs Prof. Richard Falk, Leiden Üniversitesi’nden Prof. Carsten Stahn, King’s College London’dan Prof. Satvinder Juss, Xi’an Jiaotong-Liverpool University’den Prof. Mohsen Al Attar, Peking University’den Dr. Yi Lu ve Omran Center for Strategic Studies’ten Dr. Yaser Tabbara gibi dünyanın önde gelen hukuk akademisyenlerini bir araya getirdi.

Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Naci İnci, Konferansın açılışında yaptığı konuşmada, “Gazze’den Suriye’ye, Ukrayna’dan Myanmar ve Sudan’a kadar birçok coğrafya çatışmalarla sarsılmakta; bu durum fiziksel ve psikolojik yıkımın yanı sıra, toplumsal gelişimde derin yaralar açmaktadır. Adalet ve yeniden yapılanma, günümüzün en kritik küresel meselelerinden biridir” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. İnci,  “İnanıyorum ki bu konferans, umutları artıracak ve adaletin yeniden inşası yolunda anlamlı bir adım olacaktır” dedi.

“Uluslararası hukuk sorumluluk üstlenmeli”

Eski Birleşmiş Milletler Filistin Raportörü Prof. Richard Falk, konuşmasında, “Uluslararası hukukun, sadece çatışmaların çözümünde değil, aynı zamanda bu süreçlerin adil ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesinde de kritik bir rol oynadığını,” vurguladı.

Prof. Satvinder Juss da “Uluslararası hukuk, çatışma sonrası toplumların yeniden inşasında, özellikle mültecilerin güvenli bir şekilde geri dönüşlerini sağlamada daha fazla sorumluluk üstlenmelidir” ifadelerini kullandı.

“Batı’da Filistinlilerin sesi kısılıyor”

Cornell Üniversitesi’nden Prof. Siba N’Zatioula Grovogui ise Batı merkezli yaklaşımları eleştirerek “Uluslararası hukuk evrensel bir mirastır ancak içinde birden fazla gelenek barındırır. Buna rağmen biz yalnızca tek bir geleneği başlangıç, ‘alfa ve omega uluslararası hukuku’ olarak aldık. Bu büyük bir hatadır” diye konuştu.

Grovogui,  “Filistinliler, Birleşmiş Milletler nezdinde meşru müdafaa hakkına sahiptir. İyi insanlar bunu bilirler. Ancak bugün, ABD’deki üniversitelerde Filistinlilerin haklarından dahi söz edemezsiniz” dedi.

“Toplumsal uzlaşı sağlanmalı”

Konferansın düzenleyici komitesinde yer alan Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Hasan Basri Bülbül konferansın amacına ilişkin şunları kaydetti:

“Biz en yakın coğrafyamızdan özellikle Suriye ve Ukrayna’dan yola çıkarak böyle bir konferans gerçekleştirmeyi hedefledik. Hesap verilebilirlik mekanizmalarının kurulabilmesi bunun aynı zamanda toplumsal bir uzlaşı ile gerçekleştirilebilmesi çok önemli. Geçmişte işlenen suçların hesabı sorulurken toplumsal yapıyı bozmadan bu süreçlerin işletilmesi gerekir.”

Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesinde dersler veren Dr. M. Beheşti Aydoğan da yerel unsurların çözüm arayışlarında dışlanmaması gerektiğine vurgu yaptı:

“Bölgesel ya da uluslararası aktörlerin yerel olanla barışık kalması gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla yerel olanın temsil kabiliyetini gözetmeyi ve onun aktör niteliğini dışlamamayı esas kabul etmek gerekir.”

Geri dönüş ve yeniden inşa süreçleri hakkında Suriyeliler üzerinden örnek veren Aydoğan, Suriyelerin bu süreçlere aktif olarak katılımının önemli olduğunu kaydetti.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Rusya ile Azerbaycan arasında tansiyon yükseldi: Neler oldu?

Yayınlanma

Rusya’nın Yekaterinburg kentinde iki Azerbaycan vatandaşının gözaltında hayatını kaybetmesi, Moskova ile Bakü arasında yeni bir krize yol açtı. Azerbaycan, misilleme olarak yaklaşık 10 Rusya vatandaşını gözaltına alırken, yayınlanan görüntülerde bu kişilerin bazılarının ağır şekilde darbedildiği görüldü.

Rusya’nın Yekaterinburg kentinde iki Azerbaycan vatandaşının polis operasyonu sırasında hayatını kaybetmesiyle başlayan gerilim, Azerbaycan’ın yaklaşık 10 Rus vatandaşını gözaltına almasıyla diplomatik bir krize dönüştü.

Bakü, vatandaşlarının işkenceyle öldürüldüğünü iddia ederken, gözaltına alınan Ruslardan bazılarının ağır şekilde darbedildiğini gösteren videolar yayınlandı.

Rus makamları, Azerbaycan’da gözaltına alınan vatandaşları hakkında resmi bir açıklama yapmadı. Ancak Rus medyası, gözaltındaki bazı kişilerin isimlerini duyurdu.

Bakü’de gözaltına alınan Ruslar kim?

Agentstvo haber sitesi, videolarda görülen kişilerden birinin, ev hizmetleri sunan çevrim içi servis Airo’nun kurucu ortağı Anton Draçev olduğunu bildirdi. Haberde, Draçev’in annesinin gözaltı olayını doğruladığı ve sınır kapısı kayıtlarına göre Draçev’in 2022’den bu yana defalarca Azerbaycan’a gittiği belirtildi.

Yekaterinburg merkezli E1.ru sitesi ise yakınlarına dayandırdığı haberinde, gözaltına alınan bir diğer kişinin tatil için Azerbaycan’a giden Aleksandr Vaysero olduğunu yazdı.

Baza Telegram kanalı da gözaltındaki bir diğer ismin Çerepovets şehrinden Sergey Sofronov olduğunu iddia etti. Habere göre Sofronov, 2022 sonbaharında ilan edilen seferberliğin ardından Rusya’dan ayrılmıştı.

Azerbaycan resmi haber ajansı APA, önceki hafta salı akşamı Bakü’deki mahkemelerin, İran’dan uyuşturucu kaçakçılığı ve siber dolandırıcılıkla suçlanan sekiz Rusya vatandaşından oluşan bir grubu dört ay süreyle tutukladığını duyurdu.

Azerbaycan’dan ‘işkence’ iddiası ve adli tıp raporu

Azerbaycan Başsavcılığı, iki vatandaşının Rus kolluk kuvvetleri tarafından kasten öldürülmesiyle ilgili ceza davası başlattı.

Azerbaycan tarafının yaptığı otopsi, Ziyaddin ve Hüseyin Seferov kardeşlerin, aldıkları bedensel yaralanmalar sonrası travmatik şoktan öldüğünü ortaya koydu.

Pazartesi akşamı Bakü’ye getirilen Seferov kardeşlerin cenazeleri, salı günü Ağcabedi ilindeki bir köy mezarlığında toprağa verildi.

Azerbaycanlı adli tıp uzmanları, cenazeler üzerinde yaptıkları incelemede ölüm nedeninin travmalar olduğu sonucuna vardı.

Başsavcılığa göre, küçük bir işletme sahibi olan 60 yaşındaki Hüseyin Seferov, Yekaterinburg’daki bir polis merkezinde, taksi şoförlüğü yapan 55 yaşındaki kardeşi Ziyaddin Seferov ise sabah saatlerinde bir polis aracında öldürüldü.

Azerbaycan Sağlık Bakanlığı Adli Tıp Uzmanları Birliği Başkanı Adalet Hasanov, gazetecilere yaptığı açıklamada, Hüseyin Seferov’un göğüs kafesinin deforme ve asimetrik olduğunu, otopside kafa dokularında kanama ve akciğerlerine zarar veren yedi-sekiz kaburga kırığı tespit edildiğini söyledi.

Diaspora liderine çekiçli gözaltı

Yekaterinburg’da ise güvenlik güçleri, yerel Azerbaycan diasporası başkanı ve Azerbaycan-Ural örgütünün lideri Şahin Şıhlinskiy’i sert bir şekilde gözaltına aldı. Şıhlinskiy’in aracı sokakta durduruldu, güvenlik güçleri aracın camlarını çekiçlerle kırarak Şıhlinskiy’i dışarı çıkardı ve kelepçeledi.

Baza Telegram kanalı, diaspora liderinin birkaç gün önce Seferov kardeşlerin öldüğü baskın sırasında sorgulandığını iddia etti. Şıhlinskiy’in oğlu, babasının gözaltına alındıktan sonra Soruşturma Komitesi’ne sorguya götürüldüğünü söyledi.

Azerbaycan haber ajansı Trend de Azerbaycan Diaspora İşleri Devlet Komitesi’ne dayanarak gözaltı haberini doğruladı. Akşam saatlerinde RBK gazetesi, Şıhlinskiy’in tanık sıfatıyla serbest bırakıldığını oğlu Mutvalı’ya dayandırarak bildirdi.

Rusya iddiaları reddediyor

Rusya Soruşturma Komitesi ise kardeşlerin öldürülmediğini, öldüğünü savundu. Komite Sözcüsü Svetlana Petrenko, “Ön verilere göre, şüphelilerden biri kalp yetmezliği sonucu öldü, ikincisinin ölüm nedeni ise araştırılıyor,” açıklamasını yapmıştı.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Azerbaycan’ın Rus kültürel etkinliklerini ve parlamento heyetinin Moskova ziyaretini iptal etmesini kınadı.

Peskov, “Bu tür kararlardan içtenlikle üzüntü duyuyoruz. Yaşananların kolluk kuvvetlerinin çalışmasıyla ilgili olduğunu ve bu tür bir tepkiye neden olmaması gerektiğini düşünüyoruz,” dedi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Yekaterinburg’daki gözaltılarla ilgili Bakü’ye “gerekli açıklamaların” yapıldığını belirtmişti.

Rusya Dışişleri Bakanlığı, Bakü’den Sputnik Azerbaycan ajansının gözaltındaki çalışanları İgor Kartavıh ve Yevgeniy Belousov’un serbest bırakılmasını talep etti. Bu nedenle Azerbaycan’ın Moskova Büyükelçisi Rahman Mustafayev’e bir protesto notası verildi.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Galuzin de büyükelçiye, “Bakü’nün son hasmane eylemleri ve Azerbaycan tarafının ikili ilişkileri bozmaya yönelik bilinçli adımları” nedeniyle protesto bildirdi.

Bakanlık, Yekaterinburg’daki gözaltılar sırasında Rus makamlarının yetkilerini aşmadığını savundu.

Rusya’nın protesto notasından birkaç saat sonra Bakü’deki bir mahkeme, İgor Kartavıh ve Yevgeniy Belousov’un dört ay süreyle tutuklanmasına karar verdi.

Bu kişilere karşı dolandırıcılık, yasa dışı girişimcilik ve suç gelirlerini aklama suçlamalarıyla dava açıldı.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Rusya ile BAE arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Putin, Birleşik Arap Emirlikleri ile gelir ve sermaye üzerinden alınan vergilerde çifte vergilendirmenin kaldırılmasına yönelik anlaşmayı onaylayan yasayı imzaladı. Anlaşma, her iki ülkenin vatandaşları ve şirketlerinin aynı gelir türü için iki kez vergi ödemesinin önüne geçmeyi ve vergi kaçakçılığını önlemeyi amaçlıyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova ile Abu Dabi arasında gelir ve sermaye üzerinden alınan vergilerde çifte vergilendirmenin kaldırılması ve vergi kaçakçılığının önlenmesine yönelik anlaşmayı onaylayan yasayı imzaladı.

Söz konusu anlaşmaya göre, her iki ülkeden tüzel ve gerçek kişiler, kendi ülkelerinde ve ortak ülkede aynı gelir türü üzerinden iki kez vergi ödemeyecek.

Belge, yeni anlaşmanın uygulanacağı vergilerin, mülklerin ve gelirlerin bir listesini de içeriyor.

Rusya ve BAE arasındaki hükümetlerarası anlaşma, 17 Şubat’ta Rusya Maliye Bakanı Anton Siluanov ve BAE’li mevkidaşı Muhammed bin Hadi el-Hüseyni’nin katıldığı Rusya-BAE mali diyalog toplantısının ilk oturumunda imzalanmıştı.

Belge, 24 Haziran’da parlamentonun alt kanadı Duma tarafından kabul edilmiş, 2 Temmuz’da ise üst kanat Federasyon Konseyi tarafından onaylanmıştı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English