Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD, Huawei’ye çip tedariki için verilen lisansları iptal etti

Yayınlanma

ABD’de Biden yönetimi, Intel ve Qualcomm’un Huawei’ye yarı iletken tedarik etmesine olanak tanıyan ihracat lisanslarını iptal etti.

Financial Times’ın (FT) konu hakkında bilgi sahibi kişilerden aktardığına göre, ABD Ticaret Bakanlığı’nın bu hamlesi Huawei’nin dizüstü bilgisayarları ve cep telefonları için çip tedarikini etkiliyor.

Ticaret Bakanlığı FT’ye yaptığı açıklamada Huawei’ye ihracat için belirli lisansları iptal ettiğini doğruladı fakat hangi ABD şirketlerinin etkileneceğini belirtmedi.

Bakanlık sözcüsü, “Sürekli değişen tehdit ortamını ve teknolojik manzarayı göz önünde bulundurarak, kontrollerimizin ulusal güvenliğimizi ve dış politika çıkarlarımızı en iyi şekilde nasıl koruyabileceğini sürekli olarak değerlendiriyoruz. Bu sürecin bir parçası olarak, geçmişte de yaptığımız gibi, bazen ihracat lisanslarını iptal ediyoruz,” dedi.

Konu hakkında bilgi sahibi olan bir kişi, Ticaret Bakanlığı’nın etkilenecek şirketleri bilgilendirdiğini söyledi ama ayrıntı vermedi.

Beacon Global Strategies adlı danışmanlık şirketinde ihracat kontrol uzmanı olan Meghan Harris, “Bu, ABD hükümetinin Çin teknolojisinden kaynaklanan ulusal güvenlik tehditlerine ne kadar ciddi yaklaştığını ve geri adım atmadığını gösteren önemli bir eylem. Sektör ve yabancı ortaklar, yönetimin duruşunu yumuşatıp yumuşatmayacağını görmek için izliyorlardı, bu, yumuşatmayacağının açık bir göstergesidir ve sonraki herhangi bir yönetimin bu yolda devam etmesini beklemeliyiz,” dedi.

Bu hamle, 2022 yılında uygulamaya konulan kapsamlı ihracat kontrollerine rağmen Huawei’nin gelişmiş çipler geliştirebilmesinden ABD’nin endişe duyduğu bir dönemde geldi. ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo geçen yıl Çin’i ziyaret ettiğinde Huawei, uzmanları şaşırtan gelişmiş bir çipe sahip olan Mate 60 Pro akıllı telefonunu piyasaya sürmüştü.

Cumhuriyetçiler daha fazla yasak için bastırıyor

Washington halihazırda ABD’nin Huawei’ye teknoloji satışına sert kısıtlamalar getirmiş durumda fakat Cumhuriyetçi Kongre üyeleri Başkan Joe Biden’ı Huawei’ye karşı daha da sert önlemler almaya çağırıyor.

Senato istihbarat komitesinin Cumhuriyetçi başkan yardımcısı Marco Rubio ve Temsilciler Meclisi’nden Cumhuriyetçi Elise Stefanik, geçtiğimiz ay Raimondo’ya, Shenzhen merkezli grubun Intel’in çiplerini kullanarak dizüstü bilgisayarlar ürettiğinin ortaya çıkmasının ardından Huawei lisanslarını iptal etmesi çağrısında bulunmuştu.

Kongre üyeleri mektuplarında, “Bu eğilimlerden, sadece birkaç yıl önce kara listeye alınmış bir şirket olan Huawei’nin geri dönüş yaptığı açıkça görülüyor,” diye yazmışlardı.

Mektubun yayınlanmasının ardından Intel, iş yaptığı ülkelerdeki tüm yasa ve yönetmeliklere sıkı sıkıya uyduğunu açıklamıştı.

Huawei’nin geçtiğimiz ay piyasaya sürülen MateBook X Pro dizüstü bilgisayarı Intel’in Core Ultra 9 çipini kullanıyor.

Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nin Cumhuriyetçi başkanı Michael McCaul, Ticaret Bakanlığı Sanayi ve Güvenlik Bürosunu Huawei konusunda daha sert bir tutum sergilemeye defalarca çağırdı. Geçen yıl yazdığı bir mektupta Çinli grubun “hâlâ önemli miktarda ABD teknolojisi satın alabileceği” yönündeki endişelerini dile getirmişti.

Rubio ise FT’ye verdiği demeçte, “Bu doğru bir karar fakat lisans en başta asla verilmemeliydi. Biden yönetiminin Çinli şirketlerin kritik teknolojilerini reddetme konusunda proaktif olması gerekiyor, tehdidi ciddiye alan milletvekilleri tarafından uyarıldıklarında, sadece tepkisel olarak değil,” diye konuştu.

Çin’den tepki: Ekonomik zorbalık

Çin’in Washington Büyükelçiliği bu adımı “açık bir ekonomik zorbalık” olarak değerlendirdi.

Büyükelçilik sözcüsü Liu Pengyu, “Siyasi bir gündeme hizmet etmek için keyfi olarak sınırlamalar koymak ya da zorla [ekonomileri] ayrıştırmaya çalışmak, piyasa ekonomisi ve adil rekabet ilkelerini ihlal eder, uluslararası ekonomik ve ticari düzenin altını oyar, küresel sanayi ve tedarik zincirlerini bozar ve istikrarsızlaştırır ve nihayetinde tüm dünyanın çıkarlarına zarar verir,” dedi.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English