Bizi Takip Edin

ASYA

ABD kamuoyu: Pelosi’nin kumarı, savaş riskini gerçeğe dönüştürebilir

Yayınlanma

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan ziyaretinin yankıları devam ediyor. Kimi uzmanlara göre Pelosi’nin “kişisel şovu”, kimilerine göre ise “Washington’ın Asya-Pasifik planlarının bir parçası” kabul edilen ziyaret ABD içinde de tartışma yarattı.

Pekin, Pelosi’nin Tayvan ziyaretini “egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün ihlali” olarak gördüğünü belirterek, sert karşı tedbirler alacağı uyarısında bulunmuştu. Biden yönetiminin de ziyaretin olası risklerini Pelosi’nin ofisine ilettiği biliniyor. Buna rağmen planından geri adım atmayan ABD Temsilciler Meclisi Başkanının eylemi Pasifik’te gerginliği daha da tırmandıran sonuçları itibariyle tepki çekti ve uluslararası kamuoyunda “provokasyon” olarak nitelendirildi.

Pekin, Nancy Pelosi’nin Tayvan’ı ziyaretinin ardından, karşı tedbir olarak Washington yönetimiyle bazı ikili diyalog ve iş birliği mekanizmalarını durdurduğunu açıkladı. Pelosi’nin eylemine tek tepki Çin’den gelmedi. ABD Genelkurmay Başkanlığının ve Biden yönetiminin uyarılarına rağmen ziyarette ısrarcı olan Pelosi’nin Tayvan politikası ülke içinde de tartışma yarattı ve Washington’ın Tayvan politikasını tekrar sorgulattı. Washington’ın retorikte Tek Çin politikasını desteklediğini açıklamasına rağmen, eylemde farklı davranması ABD kamuoyunda eleştirilere yol açtı.

“Stratejik belirsizlik politikası”

Washington Post’un isim vermeden iç müzakerelerle ilgili bilgi veren bir Beyaz Saray yetkilisinden aktardığına göre; Biden’ın ulusal güvenlik ekibinin neredeyse tüm üst düzey üyeleri özel olarak gezi ve zamanlaması hakkında derin çekincelerini dile getirmiş. Yetkililer, Pelosi’nin ofisine ziyaretinin olası sonuçlarını özetlemiş ve Genelkurmay Başkanı Mark A. Milley Pelosi’ye bizzat kişisel olarak bilgi vermiş.

Yazıda ayrıca, ziyaret öncesinde Beyaz Saray’ın Pelosi’nin ziyaretinin kendilerinden bağımsız olduğunu Çin-ABD ilişkilerinde hiçbir şeyin değişmediğini savunduğu ifade ediliyor. Ancak, Çinli liderlerin, yabancı devlet adamlarının Tayvan’a yapacağı ziyaretlerin Tayvan’a potansiyel olarak bağımsız bir ülke olarak ek meşruiyet kazandıracağından korktuğu ve Pelosi’nin ziyaretinin diğer ülkelerin liderleri tarafından örnek alınacak bir emsal oluşturmasından endişe ettikleri öne sürülüyor. Diğer yandan Çin Komünist Partisi’nin yaklaşmakta olan kongresine ve Xi Jinping’in üçüncü dönem liderlik planlarına da gönderme yapılıyor. Washington’ın ise, Tayvan söz konusu olduğunda, bağımsızlığını ne destekleyen ne de karşı çıkan bir “stratejik belirsizlik” politikası sürdürdüğü savunuluyor.

Değdi mi?

The Atlantic dergisinde yayımlanan analizde Pelosi’nin ziyareti ‘kumar’ olarak nitelendirilerek, “Tayvan kumarının, ABD-Çin ilişkilerinde her iki ülkeyi de Doğu Asya’da çatışmaya doğru sürükleyen eğilimleri güçlendirdiği” yorumu yapılıyor. Washington’daki politika yapıcıların, ülkenin geleceğini Asya’ya bağlı olarak gördükleri ve Asya’da ABD nüfuzunu sağlamlaştırmak ve Çin’i kontrol altına almak için bölgedeki ittifak sistemini genişletmeye kararlı oldukları belirtiliyor.

Tayvan’ın doğrudan iki rakip güç ve gündemleri arasındaki fay hattında yer aldığı ifade edilirken, bu gündemler şöyle özetleniyor; “ABD için Tayvan yalnızca uzun vadeli bir dost değil, aynı zamanda önemli bir ekonomik ortak ve Pasifik’teki Amerikan gücünü destekleyen demokrasiler ağındaki bir bağlantıdır. Çin için ise, ülkenin süper güç statüsüne yükselişinin vazgeçilmez bir bileşenidir.”

Analizde Pelosi’nin Tayvan ziyaretinin, Tayvan Boğazı’nın ve hatta Doğu Asya’nın çok ötesinde yankı uyandırabileceği ve Pekin’i “ABD destekli küresel düzeni baltalama çabalarını yoğunlaştırmaya” ve Xi Jinping’in Vladimir Putin ile Amerikan karşıtı ortaklığını pekiştirmeye sevk edebileceği endişesi dile getiriliyor. Tüm bunların Doğu Asya’da daha büyük bir düzensizliğe neden olacağı, neticede Çin’in Ada etrafında yoğunlaşan tatbikatlarının çatışmaya yol açabileceği ve hali hazırda sıkıntıda olan tedarik zincirinin daha da bozulabileceği ifade ediliyor. Pekin’in Tayvan üzerindeki baskıyı artırıp, hatta belki de savaşı göze alacağından, ABD ve müttefiklerinin ise bölgesel bir çatışmaya sürüklenme ihtimalinden bahsedilen yazıda, Pelosi’nin ziyareti, “Tayvan üzerindeki bir savaşı uzak bir ihtimalden, dünyayı endişelendirmesi gereken gerçek bir riske dönüştürme sürecinde bir adım” olarak nitelendiriliyor.

Savaşı yakın hale getiren bu ihtimaller bağlamında Pelosi’nin ziyaretinin “değip değmeyeceği” üzerinden ülke kamuoyunda keskin bir tartışma yürütüldüğü kaydediliyor. “Soğuk mantıkla” bakan realistlerin “değmeyeceği” konusunda hemfikir olduğu not edilirken, The Atlantic ise “Pelosi’nin kararlılığının Çinlilere ve dünyaya ABD’nin korkmadığını göstermek için gerekli” olduğunu savunuyor.

Salam dilimleme…

Alman Marshall Fonu’nun Asya programı direktörü Bonnie Glaser, ABD’nin dış politikasına yön veren kurumlardan Dış İlişkiler Konseyi’nin (Council on Foreign Relations-CFR) podcast programında, krizin sebeplerden biri olarak Biden yönetiminin Tayvan politikasındaki tutarsızlığa işaret ediyor. ABD’nin Tayvan konusundaki açıklamalarında açıklık, tutarlılık ve hatta disiplin eksikliği olduğunu dile getiren Glaser, Washington’ın tek Çin politikasını takip ettiğini ve Tayvan’ın bağımsızlığını desteklemediğini söylemesine rağmen bu söylemden farklı hareket ettiğini belirtiyor. Glaser bu politikayı ‘salam dilimleme taktiği’ne benzetiyor ve Çin’in bu taktiğin farkında olduğunu ve bu yüzden Pelosi’nin ziyaretine büyük tepki verdiğini söylüyor.

Tek kazanan Pelosi

Washington merkezli düşünce kuruluşu Atlantic Council’de Çin uzmanlarından Shirley Martey Hargis, Tayvan ziyaretinin ABD-Çin ilişkilerinde ve Doğu Asya’nın güvenlik ortamında bir bozulmaya yol açacağı gerekçesiyle stratejik olarak sağlam bir karar olmadığını savunuyor. Shirley’e göre burada uzun vadeli tek bir kazanan var: Pelosi. Ziyaretin, Çin ile gerilimi gereksiz yere tırmandırdığını söyleyen Shirley, aynı zamanda ABD’yi Ukrayna ve Tayvan gibi iki cepheli bir savaşta konumlandırdığı yorumunu yapıyor. Shirley, Tayvan’ın ise “ABD-Çin oyununda pasif bir oyuncu olarak kaldığını” ifade ediyor.

Provokatif eylem

The New Yorker dergisi, Pelosi’nin ziyaretini “provokatif politika” ifadeleriyle nitelendirdi. Pelosi’nin amacının başlangıçta “küçük bir amigoluk” olduğu öne sürülen yazıda, nihayetinde ABD ve Çin iç siyasetinin devreye girdiği ve Tayvan’ın “ortada kalan bir piyon” konumuna düştüğü vurgulanıyor.

Bu eylemin Tayvan’a fayda sağlamadığı, muhtemelen Tayvan’ın güvenliğine zarar verdiği ve “zaten oldukça kötü olan ABD-Çin ilişkilerinin eskisinden daha kötü olmasını sağladığı” belirtilen analizde, “iyileşmek üç hafta önce düşündüğümüzden çok daha zor olabilir” yorumu yapılıyor.

Amerikalı politikacıların, “çağdaş dünyadaki en önemli diplomatik ilişkiyi bozmak istemiyorlarsa, belirli bir eylemin maliyeti ve faydası konusunda stratejik ve düşünceli olmaları gerektiği” savunulurken, Pelosi’nin tek başına yaptığı bu şovun Tayvan hükümetini de zor durumda bıraktığı vurgulanıyor.

İşleri daha da kötüleştirecek

CNBC kanalı ise ziyareti, “Çin için açık bir yaraya tuz basmak gibi” ifadesiyle tanımladı. Yale Üniversitesi kıdemli araştırmacısı ve eski Federal Rezerv ekonomisti Stephen Roach CNBC’ye verdiği demeçte, Tayvan gezisinin ABD-Çin gerilimini ve ülkeleri daha da uzaklaştırma riskini artırdığını söyledi. “Giderek artan bir çatışma yolundayız ve bu kesinlikle işleri daha da kötüleştirecek” ifadelerini kullanan Roach, ziyareti Biden yönetimi için “baş ağrısı”olarak nitelendirdi.

Gezinin Çin’i savunmaya soktuğunu ve Pekin’i Tayvan’ın anakara ile nihai yeniden birleşmesini sürdürme konusundaki kararlılığını göstermeye zorladığını belirten ekonomist, buna rağmen Pekin’den aleni bir askeri harekat beklemediğini kaydetti.

CNN kanalı da Pelosi’nin Tayvan ziyaretinin ABD ve Çin arasında daha fazla istikrarsızlık yaratma riski taşıdığını kaydetti. Ziyaretin iki ülke arasında sert bir “retorik tepkiye” yol açtığı belirtilen analizde, aynı zamanda Washington’da Pekin’in “Tayvan Boğazı’nda eşi görülmemiş bir tırmanışı inşa etmesine neden olacağı yönündeki korkuları ateşlediği” ifade edildi.

 

ASYA

Güney Kore Devlet Başkanı, muhalefeti devlet karşıtı faaliyetlerle suçlayarak acil sıkıyönetim ilan etti

Yayınlanma

Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol salı günü gece geç saatlerde YTN televizyonunda canlı olarak yayınlanan konuşmasında sıkıyönetim ilan etti. Ülkenin ulusal polis teşkilatı gece yarısı bir toplantı düzenleyerek bütün izinleri iptal ettiğini duyurdu.

Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol salı günü, ülkedeki muhalefeti “parlamentoyu kontrol etmek, Kuzey Kore’ye sempati duymak ve devlet karşıtı faaliyetlerle hükümeti felce uğratmakla” suçlayarak “acil sıkıyönetim” ilan etti. Ülkenin ulusal polis teşkilatı gece yarısı bir toplantı düzenleyerek bütün izinleri iptal ettiğini duyurdu. Polis teşkilatından bir yetkili “gece yarısı toplantı yapıldı ve herkes göreve çağrıldı” dedi. Öte yandan meclis çevresine çok sayıda polis ekipleri sevk edildi.

Yoon açıklamayı televizyonda yayınlanan bir brifing sırasında yaptı ve “Kuzey Kore yanlısı güçleri ortadan kaldırma ve anayasal demokratik düzeni koruma” sözü verdi. Atılan adımların ülkenin yönetimini nasıl etkileyeceği henüz belli değil.

Muhalefetten ve kendi partisinden tepki

Bu gelişme, Güney Kore’de siyasi tansiyonu artırdı. Muhalefetteki Demokratik Parti, Yoon’un açıklamasının ardından acil bir toplantı düzenledi. 2022’deki başkanlık seçimlerinde Yoon’a karşı kıl payı kaybeden muhalefet lideri Lee Jae-myung, Yoon’un açıklamasını “yasadışı ve anayasaya aykırı” olarak nitelendirdi ve “halka karşı” bir hareket olarak kınadı.. Muhalefet liderleri, Devlet Başkanı’nın bu adımını sert bir şekilde eleştirerek, demokrasinin tehlikede olduğunu vurguladılar. Ayrıca, muhalefet milletvekilleri acil toplantılar düzenleyerek kararın derhal geri çekilmesi gerektiğini savundular.

Tek tepki gösteren muhalefet olmadı, kendi Muhafazakar Partisinin lideri Han Dong-hoon da, kararı “yanlış” olarak nitelendirdi ve “halkla birlikte durdurma” sözü verdi.

Yoon, Güney Kore’nin resmi adını kullanarak televizyonda yaptığı konuşmada, “Bu sıkıyönetim sayesinde, ulusal yıkımın derinliklerine düşmekte olan özgür Kore Cumhuriyeti’ni yeniden inşa edecek ve koruyacağım” dedi.

“Devlet karşıtı güçleri mümkün olduğunca çabuk ortadan kaldıracağım ve ülkeyi normalleştireceğim” diyen Yoon, halktan kendisine inanmalarını ve ‘bazı rahatsızlıklara’ tahammül etmelerini istedi.

Yoon Suk Yeol’ün sıkıyönetim ilanının ardından, öğrenci grupları ve sivil toplum örgütlerinin de bu karara karşı tepkilerini dile getirmesi bekleniyor.

Karar bütçe anlaşmazlığının ardından geldi

Son aylarda onay notu düşen Yoon, 2022’de göreve geldiğinden bu yana muhalefet kontrolündeki parlamentoya karşı gündemini kabul ettirmekte zorlanıyor.

Yoon’un muhafazakâr Halkın Gücü Partisi, gelecek yılın bütçe tasarısı konusunda liberal muhalefetteki Demokrat Parti ile çıkmaza girmişti. Eşinin ve üst düzey yetkililerin karıştığı yolsuzluk ve rüşvet skandallarıyla ilgili bağımsız soruşturma çağrılarını da reddeden Yoon, siyasi rakiplerinden hızlı ve sert tepkiler alıyor.

Ayrıca Öğrenciler ve sivil toplum örgütleri uzun süredir Yoon hükümetini istifaya çağıran protestolar düzenliyordu. Özellikle Kore Üniversitesi Öğrenci İlerleme Birliği (Dae-jin-yeon) üyeleri, Yoon’un politikalarını eleştirerek, demokrasinin korunması gerektiğini vurguladılar. Daha önce de First Lady Kim Keon-hee’nin yolsuzluk iddialarını protesto eden bu grup, “Yoon gidene kadar direneceğiz” sloganıyla biliniyor. Hükümet bu protestoları polis gücüyle bastırmayı tercih etti.

Savunma Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı teyakkuza geçti

Yoon’un acil sıkıyönetim ilan etmesinin ardından bakanlıktan salı günü yapılan açıklamada, savunma bakanının önemli komutanlara bir toplantı emri verdiği ve daha sıkı teyakkuz çağrısında bulunduğu belirtildi.

Bakan ayrıca orduya acil durum nöbeti tutma emri verdiğini de ekledi.

Bu adım, Yoon’un “Kuzey Kore yanlısı güçleri ortadan kaldırma ve anayasal düzeni koruma” ihtiyacını gerekçe göstererek sıkıyönetim ilan etmesinin ardından geldi.

Ayrıca Maliye Bakanı Choi Sang-mok da, ekonomiyle ilgili kilit yetkililerle acil bir toplantı düzenleyeceğini bildirdi.

Toplantıda Kore Merkez Bankası, Mali Hizmetler Komisyonu ve Mali Denetim Servisi başkanlarının yer alacağını belirten Maliye Bakanlığı, toplantının ardından üst düzey maliye bakanlığı yetkilileriyle ayrı bir oturum yapılacağını da sözlerine ekledi.

Beyaz Saray, Güney Kore hükümetiyle temas halinde olduğunu ve sıkıyönetim ilanının ardından durumu ‘yakından izlediğini’ açıkladı.

Ülkede tüm siyasi faaliyetler yasaklandı

Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol tarafından sıkıyönetim ilan edilmesiyle birlikte kurulan askeri komutanlık, protesto gösterileri ve siyasi partilerin faaliyetleri de dahil olmak üzere tüm siyasi faaliyetleri yasaklayan bir kararname yayınladı.

Komutanlığın başına getirilen dört yıldızlı bir general olan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Park An-su tarafından yayınlanan kararname salı günü ülke saatiyle saat 23:00 itibariyle yürürlüğe girdi.

Park, “Ulusal Meclis, bölgesel meclisler, siyasi partiler, siyasi örgütlerin kurulması, mitingler ve protestolarla ilgili olanlar da dahil olmak üzere tüm siyasi faaliyetler yasaklanmıştır” dedi.

Park, kararnamenin “özgür demokrasiyi savunmak ve ülkeyi devirmekle tehdit eden devlet karşıtı güçlere karşı halkın güvenliğini sağlamak amacıyla” ülke çapında ilan edildiğini söyledi.

Kararname ayrıca tüm medya ve yayıncıları kontrol altına alırken, grevdeki stajyer doktorlara da 48 saat içinde derhal işlerinin başına dönmelerini emrediyor.

Park, “Özgür demokrasiyi inkar etme ya da yıkmaya teşebbüs etme eylemi yasaklanmıştır; yalan haber, kamuoyunu manipüle etme ve yanlış kışkırtma yasaklanmıştır” dedi.

Kararnameye göre sıkıyönetimi ihlal edenler tutuklanabilir ya da arama emri olmaksızın baskın yapılabilir.

Sıkıyönetim ilanıyla birlikte komutan, etkilenen bölgedeki idari ve yasal işleri denetliyor ve gerektiğinde tutuklama, el koyma, medya ve toplu eylem gibi alanlarda özel önlemler alabiliyor.

Yasa gereği komutan savunma bakanı tarafından denetlenir ancak ülke genelinde sıkıyönetim ilan edildiğinde ya da buna ihtiyaç duyulduğunda devlet başkanının denetimi altındadır.

Okumaya Devam Et

ASYA

Çin ve Nepal Kuşak Yol Girişimi kapsamında altyapı anlaşmaları imzaladı

Yayınlanma

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping salı günü Pekin’de Nepal Başbakanı KP Sharma Oli’yi ağırlarken, iki ülke altyapı projeleri ve 300 milyon yuan (41 milyon $) nakit yardımı yoluyla bağlarını güçlendirmeyi hedefliyor.

Devlet haber ajansı Xinhua tarafından yapılan açıklamaya göre Çin, Nepal’i önemli bir komşu olarak görüyor ve Xi stratejik ortaklığı ilerletmek istiyor.

Açıklamada Xi’nin, Pekin’in özellikle Çin’in Kuşak Yol Girişimi kapsamında altyapı inşasına verdiği desteği derinleştireceğini söylediği aktarılıyor. Bu destek Nepal’in “karayla çevrili bir ülkeden karayla bağlantılı bir ülkeye” geçişine yardımcı olacak limanları, elektrik şebekelerini ve iletişim ağlarını da içeriyor. Açıklamada ayrıca iki ülke arasında Himalayalar arası bağlantının giderek gerçeğe dönüşmekte olduğu da vurgulandı.

Nepal Dışişleri Bakanlığı’na göre Oli toplantı öncesinde Başbakan Li Qiang ile bir araya geldi ve dokuz anlaşma imzaladı. Bu anlaşmalar Katmandu ile Çin sınırı arasındaki yolculuğu hızlandıracak bir tünelin inşası için Pekin’in desteğinin yanı sıra Nepal’in başkentindeki Basantapur Durbar olarak da bilinen tarihi Durbar Meydanı’ndaki eski bir sarayın yeniden inşasını kapsıyor. Dokuz katlı saray 2015 yılındaki depremde hasar görmüştü.

Nepal ve Çin ayrıca 300 milyon yuan tutarında bir nakit yardımı anlaşması imzalarken, Pekin’in Nepal’deki Pokhara Havaalanı’nın inşası için verdiği 216 milyon dolarlık krediden feragat edilmesine ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadı.

Oli’nin perşembe gününe kadar sürecek olan dört günlük Çin ziyareti, selefinin güvensizlik oylamasıyla görevden alınmasının ardından temmuz ayında göreve gelmesinden bu yana gerçekleştirdiği ilk ziyaret. Gezi, Oli’nin Nepal’in yeni liderlerinin geleneksel olarak ziyaret ettikleri ilk ülke olan Hindistan’dan davet alamamasının ardından düzenlendi.

Öte yandan analistler, Nepal hükümetinin Kuşak Yol Girişimi (KYG) kapsamında kredi değil sadece hibe kabul etme yönündeki tutumunun iki ülke arasında bazı zorluklar yarattığını değerlendirdi.

Pazartesi günü KYG kapsamındaki inşaat işleriyle ilgili ayrı bir toplantıda Xi, Çinli yetkilileri “mevcut ciddi ve karmaşık uluslararası ortamda” altyapı odaklı girişimi ihtiyatlı bir şekilde ilerletmeye çağırdı.

Devlet medyası People’s Daily’ye göre Xi, “fırsatların zorluklardan daha ağır bastığını” kabul etse de “her türlü risk ve zorluğun uygun şekilde yönetilmesi ve jeopolitik çatışmaların etkisinin etkin bir şekilde ele alınması” için çaba gösterilmesi çağrısında bulundu.

Çin, 150’den fazla ülke ve 30’dan fazla uluslararası enstitü ile KYG işbirliği belgeleri imzaladı.

Okumaya Devam Et

ASYA

Pakistan hükümeti eski Başbakan İmran Han’ın partisi üzerindeki baskıyı artırıyor

Yayınlanma

Pakistan hükümeti, hapisteki eski Başbakan İmran Han’a verilen desteği bastırmak için uğraşıyor.

Geçen hafta İslamabad yakınlarında Han’ın Pakistan Tehreek-e-Insaf partisinin (PTI) öncülük ettiği kitlesel protestoları bastıran yetkililer, şimdi de kale konumundaki Khyber Pakhtunkhwa eyaletinde partiyi görevden uzaklaştırmak için harekete geçti.

Hükümet ayrıca geçen yıl yolsuzluk ve şiddeti kışkırtmak gibi bir dizi suçlamayla hapse atılan eski başbakana büyük bir darbe vurabilecek bir hareket olarak PTI’nın ulusal düzeyde yasaklanması için bastırıyor.

PTI’ya operasyon hazırlığı

Han’ın azılı rakibi Başbakan Şahbaz Şerif’in kabinesi cuma günü, federal hükümetin güvenlik kaygıları ya da idari başarısızlıklar nedeniyle yönetilemez bulduğu herhangi bir eyalette iktidarı ele almasına olanak tanıyan anayasal bir kuralı devreye sokmak üzere oylama yaptı.

Oylama, kuzeybatı eyaletinde düzenlenen hükümet karşıtı protestolara liderlik eden PTI’ya sadık Hayber Pakhtunkhwa Başbakanı Ali Amin Gandapur’un görevden alınmasının yolunu açtı. “Valinin kuralı” olarak adlandırılan yöntemin uygulanması Gandapur’un kabinesini feshedecek ve Han’ın kurduğu partiyi yönettiği tek vilayette iktidardan uzaklaştıracak. Ancak uzmanlara göre bu büyük bir hata ve eyaleti şiddet sarmalına sürükleyebilir.

Wilson Center Güney Asya Enstitüsü Direktörü Michael Kugelman Nikkei Asia’ya verdiği demeçte, “bu uygulamayı dayatmak büyük bir hata olacaktır… çünkü eyaleti daha fazla istikrarsızlığa ve şiddete itecektir ki federal hükümet bunu göze alamaz” dedi.

Pakistan’ın ulusal hükümeti, 1947’deki bağımsızlıktan bu yana 10 kez bir eyalet hükümetini görevden almak için bu yasayı kullandı. Sonuncusu on yıldan uzun bir süre önce, ayrılıkçı bir isyanla boğuşan, kaynak zengini bir eyalet olan Belucistan’da yaşandı.

Bu yılın başlarında İslamabad, Pakistan’ın bir sonraki başyargıcını kendisinin seçmesine izin vermek için anayasayı değiştirerek benzeri görülmemiş bir adım attı. Uzmanlar bunun, Han dostu bir yargıcın en üst görevi üstlenmesini ve muhtemelen siyasi amaçlı olduğunu söylediği suçlamalarla hapisten çıkmasını engellemeyi amaçladığını söyledi.

Şerif hükümeti ayrıca PTI’ya il düzeyinde ulusal bir yasak getirmek için de zemin hazırlıyor. Belucistan’da geçen haftaki olaylar üzerine bir yasaklama önergesi oylandı ve Pencap eyaletinde de benzer bir önergenin oylanması bekleniyor.

Han’ın popülaritesi hala yüksek

Han’ın partisi geçen hafta bir düzine destekçisinin güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğünü ve 1,000’den fazla kişinin tutuklandığını söyledi. Hükümet ise hiçbir protestocunun öldürülmediğini bildirdi ve bunun yerine dört güvenlik personelinin ölümünden PTI’yı sorumlu tuttu.

Gösteriler 72 yaşındaki Han’ın hapisten çıkması için yaptığı “son çağrı” ile tetiklendi. Han, ülkenin güçlü ordusuyla ters düştükten sonra 2022 yılında güvensizlik önergesiyle iktidardan düşürüldü ve ertesi yıl hapse atıldı, ancak hala yaygın bir popülariteye sahip.

Şubat ayında yapılan seçimlerin ardından ordu ve siyasi müttefikleri, en çok sandalyeyi kazanmasına rağmen PTI’nın iktidara gelmesini engelledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English