Bizi Takip Edin

Diplomasi

ABD ve Britanya, HTŞ’yi “terör” listesinden çıkarmayı planlıyor

Yayınlanma

Suriye’de Beşar Esad yönetiminin çekilmesi ile birlikte başkent Şam’ın kontrolünü ele geçiren Heyet Tahrir eş-Şam’ı (HTŞ) “normalleştirme” hamlesi devam ediyor.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) üyelerinin yanı sıra Kanada ve Türkiye gibi ülkeler tarafından da “terör örgütü” kabul edilen HTŞ, bir süredir “ılımlı” mesajlar veriyordu.

2021 yılında PBS’e verdiği mülakatta örgütün lideri Ebu Muhammed el-Colani ABD’ye seslenerek, “Onlara mesajımız kısa. Biz burada sizin için herhangi bir tehdit oluşturmuyoruz, bu nedenle insanları terörist olarak sınıflandırmanıza ve onları öldürmek için ödüller ilan etmenize gerek yok,” demişti.

Colani, ABD ile “ortak nokta” bulabileceklerini, “bölgede devam eden insani krize ve acılara son vermek” ve “Türkiye’ye ya da Avrupa’ya kaçan ve Avrupa’nın her yerinde yerlerinden edilen Suriye halkı ya da Avrupalıların kendileri için büyük sorunlar yaratan mülteci kitlelerine” son verebileceklerini söylemişti.

Şimdi, Şam yönetimi devrildikten sonra Esad karşıtı güçlerin en büyük dış destekçilerinden ABD ve Britanya, HTŞ’yi “terör” listesinden çıkarmaya hazırlanıyor.

Washington Post’ta (WP) Michael Birnbaum imzalı ve “Biden yönetimi HTŞ’yi terör listesinden çıkarmayı göz ardı etmeyecek” başlıklı haberde görüşlerine yer verilen üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisi, ABD’nin Suriye lideri Beşar Esad’ı deviren “isyancı grupla” daha derin bir ilişki kurmak için bu grubu “terör listesinden” çıkarma ihtimaline işaret etti.

Üst düzey yönetim yetkilisi HTŞ için, “Bu geniş bir grup çeşitliliği [barındırıyor]. Bence akıllı olmalıyız… ve aynı zamanda sahadaki gerçekler konusunda çok dikkatli ve pragmatik olmalıyız,” dedi.

Adının gizli kalması kaydıyla gazetecilere bilgi veren yetkili, Biden yönetiminin grubu terör listesinden çıkarıp çıkarmayacağı sorusu üzerine bunu ihtimal dışı bırakmayı reddetti.

Yetkili, “HTŞ yine doğru şeyler söylüyor. Şimdiye kadar doğru olanı yaptılar ama tek grup onlar değil. Güneyden Şam’a ulaşan bir dizi muhalif grup var ve bunlar çok farklı,” ifadelerini kullandı.

Yetkili, Suriye içindeki kimyasal silahların izlenmesinin Biden yönetimi için “birincil odak noktası” olduğunu, fakat uzmanların durumun kontrol altında olduğundan “oldukça emin” olduğunu söyledi.

Yetkili, ülkenin kuzeydoğusunda Türk ordusu ve Suriye Milli Ordusu (SMO) ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında yaşanan bazı çatışmalara rağmen ABD hükümetinin Suriye içinde daha fazla çatışma çıkmasını önlemek için çalıştığını söyledi.

ABD’li, “Bunun için herkesin muazzam bir çaba göstermesi gerekecek. Gelecekte daha iyi bir Suriye inşa etmek isteyenlerin odak noktasının bu olması gerektiğini düşünüyoruz. Ek cephelerin açılması kimsenin çıkarına değil,” dedi.

Birleşik Krallık da benzer bir adımı atmaya hazırlanıyor. Kabine Ofisini yöneten Hükümetlerarası İlişkiler Bakanı Pat McFadden, Londra’nın HTŞ üzerindeki yasağı gözden geçireceğini söyledi.

Sky News’e konuşan McFadden, hükümetin yasağı tekrar gözden geçirip geçirmeyeceği sorusuna verdiği cevapta, “Evet, bunu düşüneceğiz ve bence bu kısmen o grubun şu anda nasıl davrandığına bağlı olacak. Ama bence dünyanın dört bir yanında bu [grubu] yasaklayan ülkeler, sadece Birleşik Krallık değil, ABD ve Avrupa ülkeleri de, bence muhtemelen şimdi buna bakacak ve gelecekte ne olacağını görecek,” dedi.

İngiliz yetkili bir karar almanın ne kadar süreceği sorulduğunda ise bunun uzun sürmeyeceğini, bunu “oldukça hızlı bir şekilde yapmalarının gerekeceğini” savundu.

Pazar günü MI6 eski şefi John Sawers, Britanya’nın yasağı yeniden gözden geçirmesi gerektiğini söylemiş ve HTŞ’nin bir “terör örgütü değil, kurtuluş hareketi gibi davrandığını” öne sürmüştü.

Yasaklı gruplar listesinden sorumlu olan İçişleri Bakanlığı, bir değişiklik olabileceğine dair bir ipucu olarak, HTŞ’nin 2017’de yasaklanmasından bu yana El Kaide ile ilişkisinin değiştiğini ileri sürdü.

Bakanlık, “HTŞ’nin El Kaide ile ilişkisi değişti ve iki örgüt arasında bir ayrışma yaşandı,” dedi.

Diplomasi

Japonya Trump ile ‘zorlu’ ticaret müzakerelerine başladı

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump çarşamba günü Beyaz Saray’da Japonya’nın ticaret elçisiyle yaptığı görüşmenin ardından memnuniyetini dile getirerek görüşmelerde ilerleme kaydedildiğini belirtti. Ancak Japonya tarafı, Japon şirketlerinin ABD’ye yatırım yapma çabalarını olumsuz etkileyeceğini belirterek Başkan’ın gümrük vergilerinin gözden geçirilmesini talep etti.

Trump, Ekonomi ve Maliye Politikası Bakanı Ryosei Akazawa ile ticaret görüşmelerinde bulunduktan sonra Truth Social platformuna, “Ticaret konusunda Japon Delegasyonu ile bir araya gelmiş olmaktan büyük onur duyuyorum. Büyük İlerleme!” diye yazdı.

Akazawa daha sonra gazetecilere yaptığı açıklamada Trump ile Oval Ofis’te 50 dakika görüştükten sonra Beyaz Saray’da ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, Ticaret Bakanı Howard Lutnick ve Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer ile 75 dakika süren bir toplantıya katıldığını söyledi.

Akazawa, Trump’ın Japonya ile görüşmelerin Amerika’nın en yüksek önceliği olduğunu ve görüşmelerin bakanlar düzeyinde iyi bir şekilde ilerlemesini umduğunu açıkça belirttiğini söyledi.

Akazawa, kabine düzeyindeki görüşmeler sırasında, “karşılıklı” tarifeler ve otomobil, çelik ve alüminyum üzerindeki sektöre özgü tarifelerin yanı sıra %10’luk temel vergiler de dahil olmak üzere yeni uygulanan tüm tarifelerden duyduğu üzüntüyü dile getirdiğini kaydetti. Ayrıca ABD’yi tedbirleri gözden geçirmeye şiddetle çağırdığını söyledi.

İki taraf, Trump ve Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba tarafından mümkün olan en kısa sürede imzalanabilecek bir anlaşmaya varmak amacıyla bu ay bir tur görüşme daha yapmayı kararlaştırdı.

Akazawa çarşamba günkü görüşmelerin ayrıntıları hakkında bilgi vermekten kaçındı, ancak para birimlerinin tartışılmadığını açıkça belirtti.

Bir Japon Dışişleri Bakanlığı yetkilisi gazetecilere yaptığı açıklamada tarafların öğrendiklerini geri alacaklarını, birbirlerinin pozisyonlarını analiz edeceklerini ve bu ay içinde tekrar bir araya geleceklerini söyledi. İkinci toplantının yüz yüze mi yoksa sanal ortamda mı yapılacağı henüz belirlenmedi.

Günün erken saatlerinde Trump, Japonya’ya uygulanan ve şu anda %24 olarak belirlenen karşılıklı gümrük vergilerinin düşürülmesine yönelik görüşmelerin, Tokyo’nun ülkedeki ABD askeri üslerinin bakımıyla ilgili yükü daha fazla paylaşmaya istekli olmasına bağlı olacağının sinyalini verdi.

“Japonya bugün gümrük tarifeleri, askeri desteğin maliyeti ve ‘TİCARET ADALETİ’ konularını görüşmek üzere geliyor.” Toplantıya Hazine ve Ticaret Bakanları ile birlikte ben de katılacağım. Umarım Japonya ve ABD için iyi (BÜYÜK!) olan bir şey üzerinde çalışılabilir!” diye yazdı Truth Social’da.

Ticaret müzakerelerinde Japonya, Ishiba’nın yakın müttefiki olan Akazawa tarafından temsil edildi. Kendisine maliye, ekonomi ticaret ve sanayi ve dışişleri bakanlıklarından üst düzey yetkililer eşlik etti.

Trump’ın basın sekreteri Karoline Leavitt cuma günü gazetecilere yaptığı açıklamada Trump’ın ticaret ekibine görüşmelere “derinlemesine dahil olacağını” açıkça belirttiğini söyledi.

Leavitt, “Kendisi tüm bu anlaşmaları bizzat imzalamak istiyor” dedi.

Japon yeni 7 ayın en yüksek seviyesine sıçradı

Süreç zorlu olacak

Tokyo’da gazetecilere Japonya ve ABD arasında hala bir “uçurum” olduğunu söyleyen Başbakan Shigeru Ishiba, Akazawa’nın görüşmesinin yapıcı olduğunu söyledi. “Müzakereler kolay olmayacak” diyen Başbakan, “ancak Başkan Trump Japonya’ya öncelik vereceğini söyledi. Bence sonraki adımlara yol açacak bir görüşme oldu” diye ekledi.

Eski bir ulaştırma bürokratı olan Akazawa’nın önünde uzun bir görev var. Japonya %24’lük “karşılıklı” gümrük vergisinin düşürülmesini ve yabancı otomobillere uygulanan %25’lik gümrük vergisinden muaf tutulmayı istiyor. Ancak Trump yönetimi, otomobil tarifelerinin ulusal güvenlik kaygılarına dayanan “Bölüm 232” tarifeleri olduğunu ve müzakere edilemeyeceğinin sinyalini verdi.

Japon tarafının olası tavizleri arasında Alaska’dan uzun vadeli olarak sıvılaştırılmış doğal gaz satın alma garantisi, daha fazla pirinç ithalatı ve daha fazla Amerikan arabası satın alma taahhüdü yer alıyor.

En çekişmeli konulardan biri, ABD tarafının para birimi cephesinde harekete geçilmesini talep etmesi olacaktır – örneğin daha yüksek bir yen ve daha düşük bir dolara yol açacak önlemler.

Tarım konusunda verilecek tavizler, iktidardaki Liberal Demokrat Parti’nin tarım oylarını kaybetmeyi göze alamayacağı Japonya’da yaz aylarında yapılacak üst meclis seçimleri öncesinde hassas bir konu olacaktır.

Geçtiğimiz hafta Trump bir kabine toplantısında Japonya ile güvenlik ittifakının adil olduğuna inanmadığını söyledi.

Trump gazetecilere verdiği demeçte “Biz onları savunuyoruz ama onlar bizi savunmak zorunda değil. Bu kulağa pek hoş gelmiyor” dedi.

Japonya’nın aldığı koruma için ödeme yapmamasından duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi: “Onları savunmak için yüz milyarlarca dolar ödüyoruz… Bütün parayı biz ödüyoruz, onlar hiçbir şey ödemiyor. Ama eğer bir saldırıya uğrarsak, bizi korumak için hiçbir şey yapmak zorunda değiller.”

Kongre Araştırma Servisi’ne göre Japonya, ABD askeri personelinin Japonya’da konuşlandırılmasının maliyetini karşılamak için yılda yaklaşık 2 milyar dolar ödüyor. Buna ek olarak Japonya, ABD askerlerine ev sahipliği yapan yerel yönetimlere tazminat, üsler için kira ve yeni tesislerin masraflarını da ödüyor.

Çin hisselerini Amerikan borsalarından çıkarmak masada

Çin’i izole etme planı

Çin’in görüşmelerde nasıl bir rol oynayacağı belli değil.

Wall Street Journal’ın salı günkü haberine göre Bessent, ticaret ortaklarından karşılıklı gümrük vergilerinde taviz karşılığında Çin’in ekonomilerine müdahalesini sınırlamalarını istiyor. Gazetenin haberine göre plan Çin’i izole etmek.

Gazeteye göre bu önlemler arasında Çin’in kendi ülkeleri üzerinden mal sevkiyatı yapmasına izin vermemek, Çinli şirketlerin ABD gümrük vergilerinden kaçınmak için kendi bölgelerine yerleşmelerini engellemek ve Çin’in ucuz sanayi mallarını kendi ekonomilerine dahil etmemek yer alıyor.

Rapora göre, Çin’i gümrük vergileriyle ABD ekonomisinden koparmak ve hatta potansiyel olarak Çin hisse senetlerini ABD borsalarından çıkarmak da değerlendiriliyor.

Bu arada Ishiba, sadece Japonya için bir düzenleme yapmak yerine, Trump’ın gümrük vergileriyle başa çıkmak için diğer ülkelerle birlikte çalışmak istediğini ima etti.

Ishiba pazartesi günü bir parlamento komitesine verdiği demeçte, Güneydoğu Asya ülkeleri ve şu anda gümrük vergisi tehditleriyle karşı karşıya olan İngiltere gibi ABD müttefikleriyle çalışmak istediğini söyledi.

Şu an itibariyle Trump’ın karşılıklı gümrük vergileri, ticaret müzakerelerine yer açmak için 90 günlük bir duraklama altında. ABD’ye otomobil, otomobil parçaları, çelik ve alüminyum ihracatında %10’luk temel tarife ve %25’lik tarife yürürlükte kalmaya devam ediyor.

Japonya Başbakanı uyardı: ABD’nin tarifeleri küresel ekonomik düzeni bozma potansiyeline sahip

Okumaya Devam Et

Diplomasi

ABD, 70 ülkeyi Çin’i izole etmeye zorlayabilir mi?

Yayınlanma

The Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin 16 Nisan’da müzakerelere aşina kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Beyaz Saray, 70 ülkeyle misilleme amaçlı gümrük vergilerini düşürmek üzere başlayacak görüşmelerde, bu ülkelere Çin ile ekonomik işbirliğini sınırlama şartı getirebilir.

Haberde, bu fikrin ABD Başkanı Donald Trump yönetiminde tartışıldığı belirtildi.

Gazeteye göre, Beyaz Saray ile anlaşma yapmak isteyen ülkelere yönelik somut talepler arasında, Çin’in bu ülkeler üzerinden ABD’ye mal göndermesinin yasaklanması, Çinli firmaların bu ülkelerde üslenmesine izin verilmemesi ve “Çin menşeli ucuz sanayi ürünlerinin absorbe edilmemesi” gibi maddeler bulunuyor.

Belirli gerekliliklerin, ilgili ülkenin Çin ile ekonomik bağlarının derinliğine göre değişeceği ifade ediliyor.

Beyaz Saray’ın mantığına göre, bu tür kısıtlamalar hâlihazırda zorluk yaşayan Çin ekonomisine daha da fazla darbe vuracak ve nihayetinde Pekin’i müzakere masasına oturmaya zorlayacak.

Pekin ise şimdiye kadar sadece mütekabiliyet esasına göre gümrük vergisi oranlarını artırdı ve gözdağı verme taktiklerinden vazgeçilmesini talep etti.

WSJ, Çin’i bir nevi izole etme planının fikir babalarından birinin, Trump’ın misilleme gümrük vergilerini 90 günlüğüne askıya almasının ardından baş müzakereci konumuna yükselen ABD Hazine Bakanı Scott Bessent olduğunu belirtiyor.

Bessent’in 6 Nisan’da Mar-a-Lago’da bu konsepti Trump’a sunduğu ve Amerikan yönetimindeki destekçilerinin sayısının arttığı iddia ediliyor.

Gazete, yönetimin Çin’e yönelik politikasının nihai hedefinin hâlâ belirsiz olduğunu yazıyor. Bessent daha önce yaptığı açıklamada, ABD’nin Çin’e karşı, Çinli şirketlerin Amerikan borsalarından çıkarılması da dâhil olmak üzere “tüm seçenekleri” değerlendirdiğini söylemişti.

WSJ, Çin ile ilgili taleplerin müzakerelerde doğrudan dile getirildiğine dair diğer ülkelerden henüz teyit alamadıklarını ancak sürecin yeni başladığını belirtti.

Birçokları, Trump yönetiminin “er ya da geç” Çin ile ilgili benzer bir konuyu gündeme getirmesini bekliyor.

Başkan Trump’ın 16 Nisan’da ABD’ye gelen Japon heyetiyle yapılacak görüşmelere katılması bekleniyor. Örneğin, Japonya’nın 2023’teki ana ticaret ortağı Çin’di (toplam 301,1 milyar dolar, bunun 126,6 milyar doları Japonya’nın Çin’e ihracatı).

Siyasi müttefiki ABD ise ikinci sırada yer aldı (toplam ticaret hacmi 226,9 milyar dolar, ancak Japonya’dan ABD’ye ihracat 144,4 milyar dolar). 2024’te Tokyo’nun her iki ülkeyle ticaret hacmi bir miktar azaldı: Çin ile 292,6 milyar dolar ve ABD ile 224,7 milyar dolar.

Hazine Bakanı Bessent, şubat ayında yaptığı açıklamada, Meksika’nın o dönemki müzakerelerde Çin mallarına ABD düzeyinde gümrük vergisi getirmeyi teklif ettiğini ancak bunun Beyaz Saray’da o zamanlar ilgi görmediğini belirtmişti.

Fakat Trump, 15 Nisan’da Fox‘a verdiği demeçte, daha kapsamlı yeni bir Çin karşıtı stratejinin ipuçlarını verdi. Panama’nın Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi kapsamındaki anlaşmayı yenilememe kararıyla ilgili soruya yanıt veren Trump, ülkelerin “bir dereceye kadar” ABD ile Çin arasında seçim yapması gerektiğini söyledi.

Bessent, kamuoyuna yaptığı açıklamalarda, Trump tarafından tanınan 90 günlük süre içinde gümrük vergileri konusunda bir anlaşmaya varılmasının düşük bir ihtimal olduğunu belirtti. Bessent ayrıca, Çin hariç ABD’nin en büyük 14 ticaret ortağıyla müzakerelerin sürdüğünü kaydetti.

Çin, Beyaz Saray’ın olası yeni taktiğine henüz resmi bir tepki vermedi ancak müzakereler için şartlarını açıkladı.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian, 16 Nisan’daki basın toplantısında, “Eğer ABD gerçekten diyalog ve müzakere yoluyla sorunları çözmek istiyorsa, güçlü baskı uygulamayı, tehdit ve şantajı durdurmalı ve Çin ile eşitlik, saygı ve karşılıklı çıkar temelinde diyaloğa başlamalıdır,” dedi.

Pekin daha önce “yersiz baskılardan korkmadığını” belirtmişti. Bloomberg, dün Çinli kaynaklara dayandırdığı haberinde, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in, ABD’nin “Trump kabinesi üyelerinin aşağılayıcı açıklamalarını dizginleyerek daha fazla saygı göstermesi” hâlinde gümrük vergileri konusunda diyaloğa hazır olacağını aktardı.

Vedomosti gazetesine konuşan Finam Makroekonomik Analiz Departmanı Başkanı Olga Belenkaya, WSJ‘de belirtilen olası önlemlerin Çin ekonomisini “boğma” girişimi olduğunu söyledi.

Uzman, ABD’nin bu yolla diğer ülkeleri Amerika ile mi yoksa Çin ile mi ekonomik ilişki kurmak istedikleri konusunda seçim yapmaya zorladığını açıkladı.

Belenkaya’ya göre, bu konuda ABD’ye taviz verecek ülkelerin tek çıkarı Amerikan gümrük vergilerinin düşürülmesi olacak. Amerikan pazarına aşırı bağımlı bazı ülkeler (örneğin Kanada ve Meksika) buna mecbur kalabilir. Ancak Belenkaya, bunun herkesi tatmin etmeyebileceğinden emin olduğunu belirtti.

Yüksek Ekonomi Okulu (VŞE) Kapsamlı Avrupa ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nden genç araştırmacı Aleksandra Yankova ise Çin ve ABD arasındaki ticari çatışmanın ikili gümrük vergisi anlaşmazlıklarının ötesine geçerek sistemsel bir çatışma niteliği kazandığını dile getirdi.

Yankova, ABD’nin 70 ülkeden Çin ile işbirliğini azaltmalarını talep ettiği yönündeki haberlerin, Çin karşıtı bir koalisyonun kurumsallaşması eğilimini doğruladığını söyledi.

Yankova’ya göre, Washington’un bu yaklaşımının etkinliği, sadece Çin ekonomisinin büyüklüğü nedeniyle değil, aynı zamanda küresel Güney ülkelerinin blok politikasından ve jeoekonomik zorlamalardan giderek daha fazla yorulması nedeniyle de ciddi şüpheler doğuruyor.

ABD’nin müttefikleri üzerindeki baskısının Çin’in tamamen tecrit edilmesine yol açamayacağını kaydeden Yankova, bunun yerine ek kutuplaşma yarattığını ve tarafsız devletleri ekonomik boyutta “bağlantısızlık politikasını” etkinleştirmeye ittiğini savundu.

Analist, Pekin’in Trump’ın bu stratejisini “Çin’i çevreleme” politikasının bir parçası olarak algıladığını ve bunun Çin yorumuna göre karşılıklı saygı ilkelerini ihlal ettiğini ve kabul edilemez olduğunu kaydetti.

Yankova, şu anda doğrudan baskı ortamında Çin’in müzakereye hazır olmadığını ve ABD’nin üçüncü ülkeleri Çin’i tecrit etmeye ikna etme girişimlerinin durumu iyileştirmek yerine Pekin’i müzakere masasından daha da uzaklaştırdığını sözlerine ekledi.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Çin, Rusya’nın yeni doğalgaz boru hattı teklifini reddetti

Yayınlanma

Çin, Rusya’nın Sibirya’nın Gücü-2 boru hattına alternatif olarak önerdiği Kazakistan üzerinden doğalgaz taşıma projesini ‘çok pahalı’ bularak geri çevirdi. Rusya’nın Avrupa’daki pazar kaybını telafi etme çabaları, Pekin’in düşük fiyat talebi ve projelerin yüksek maliyeti nedeniyle engellenirken, Gazprom’un Çin’e ihracatı kaybedilen Avrupa pazarının sadece küçük bir kısmını karşılıyor.

Moskova’nın, üzerinde henüz anlaşmaya varılamayan Sibirya’nın Gücü-2 boru hattına alternatif olarak Çin’e sunduğu bir diğer doğalgaz projesi de Pekin’den onay alamadı.

Çin’in Moskova Büyükelçisi Çan Hanhuey, Moskova’nın geçen sonbaharda duyurduğu ve yıllık 45 milyar metreküp doğalgaz sevk etme vaadinde bulunduğu Kazakistan üzerinden gaz tedarik projesinin hayata geçirilemeyeceğini bildirdi.

Büyükelçi Çan, Rusya’nın bu hatla aynı zamanda Kazakistan’ın kuzeydoğu bölgelerine de gaz sağlamayı vadettiği boru hattının ‘çok pahalı’ olduğunu belirtti.

İnterfaks haber ajansının aktardığına göre Büyükelçi Çan, “Rusya’dan Kazakistan üzerinden gaz tedariki mümkün görünmüyor, zira orada tek bir boru hattı var ve o da dolu. Rus gazını bu güzergâhtan taşımak için yeni bir boru hattı inşa etmemiz gerekecek. Bu oldukça pahalı. Rus tarafı bu seçeneği inceliyor ancak bu gerçekçi değil,” dedi.

Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak, Kazakistan üzerinden Çin’e doğalgaz sevk etme teklifini, Sibirya’nın Gücü-2 projesi müzakerelerinin tamamen tıkanmasının hemen ardından Kasım 2023’te sunmuştu.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise 2022 yılında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’e Rus gazı alımını yıllık 100 milyar metreküpe çıkarma teklifinde bulunmuştu.

Ancak Şi, inşaata onay vermedi. Financial Times‘ın haberine göre, anlaşmazlığın temel nedeni doğalgaz fiyatı oldu: Çin, fiyatın Rusya içi seviyelere, yani bin metreküp başına yaklaşık 60 dolara düşürülmesini talep etti.

Bu rakam, Rus gazının şu anda Sibirya’nın Gücü-1 boru hattı üzerinden Çin’e mal olduğu bin metreküp başına 260 dolarlık fiyatın dörtte biri anlamına geliyor.

Rusya makamları, 2023 sonunda yıllık 50 milyar metreküp kapasiteli Sibirya’nın Gücü-2 projesinin büyük ölçüde hazır olduğunu ve proje dokümantasyonunun 2024’ün ilk çeyreğinde onaylanacağını bildirmişti.

The South China Morning Post‘un haberine göre de 2 bin 500 kilometre uzunluğundaki boru hattının geçmesi planlanan Moğolistan, Gazprom’un projesini 2028’e kadar olan ulusal kalkınma planına dahil etmedi.

Moğolistan Güvenlik Konseyi eski üyesi Munhnara Bayarlhavga, gazeteye yaptığı açıklamada Moskova’nın Pekin ile anlaşmaya varamadığını belirtti.

Gazprom, geçen yıl Çin’e 31 milyar metreküp gaz pompaladı ve bu yıl sevkiyatı Sibirya’nın Gücü-1 hattının kapasite sınırı olan yıllık 38 milyar metreküpe çıkaracak.

Fakat bu miktar, zirve döneminde yıllık 200 milyar metreküpe ulaşan Avrupa Birliği’ne yönelik eski ihracatının yalnızca yüzde 15’ini telafi ediyor.

Ukrayna savaşının başlamasının ardından Avrupa’ya ihracat 1970’lerin ikinci yarısından bu yana en düşük seviyelere geriledi: 2023’te 28 milyar metreküp ve 2024’te 32 milyar metreküp olarak gerçekleşti.

Avrupalı şirketler Rus gazına kısmi dönüşü değerlendiriyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English