Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD’de ilk kez bir mahkum saf nitrojen kullanılarak idam edildi

Yayınlanma

ABD’nin Alabama eyaleti, nitrojen hipoksisi yoluyla verilen ilk idam cezasını infaz etti. Associated Press (AP) ajansı, 58 yaşındaki Kenneth Eugene Smith’in 25 Ocak günü yerel saatle 20.25’te Alabama’daki bir cezaevinde idam edildiğini bildirdi.

Oksijensiz kalmasını sağlamak için mahkuma saf nitrojen verilen bir maskenin takıldığı bilgisi paylaşılan haberde, infazın 22 dakika sürdüğü belirtildi.

Eyalet Başsavcısı Steve Marshall, nitrojen kullanılarak yapılan infazın ‘etkili ve insani bir yöntem’ olduğunun kanıtlandığını iddia etti.

Geçtiğimiz ağustos ayında Alabama Başsavcılığı, ABD Yüksek Mahkemesi’nden 58 yaşındaki idam mahkûmu Kenneth Eugene Smith için bir infaz tarihi belirlemesini talep etti. Smith’in 1988 yılında bir vaizin karısını öldürmek suçundan 17 Kasım 2022 tarihinde idam edilmesi planlanmıştı, ancak kalp damar hastalıkları nedeniyle infaz memurları eyaletin idam emrinin süresinin dolduğu gece yarısından önce Smith’e zehirli iğne yapamamıştı.

Smith, Yüksek Mahkeme’den eyaletin kendisini ikinci kez zehirli iğneyle infaz etme girişimini iptal etmesini ve bunun yerine nitrojen hipoksisi olarak bilinen yöntemin uygulanmasını talep etmişti.

ABD, 1982 yılında suçluları infaz etmek için elektrikli sandalye kullanımını terk etti ve zehirli iğne kullanmaya başladı. Indianapolisli cerrah Leonidas Koniaris liderliğindeki bir grup bilim insanının Teksas ve Virginia hapishanelerindeki infazların arşiv kayıtlarını incelediği ve mahkumların yüzde 44’ünün öldüklerinde bilinçlerinin yerinde olduğunu ve muhtemelen dayanılmaz bir acı çektiklerini tespit ettiği 2005 yılına kadar bu yöntem daha insancıl kabul ediliyordu.

Ölümcül kokteyl kasları felç eden bir madde içerdiği için çığlık atamıyor ya da kaçamıyorlardı.

Bu nedenle ve enjekte edilebilir ilaç sıkıntısı yaşandığı için, suçluların infazında alternatif yöntemler denenmeye başladı. Bunlardan biri, üç eyalette (Oklahoma, Mississippi ve Alabama) izin verilen ancak daha önce hiç kullanılmamış olan nitrojen hipoksisi olarak öne çıkıyor.

1960’larda yapılan bir araştırma, saf nitrojen soluyan gönüllülerin 17 ila 20. saniyelerde bilinçlerini kaybettiklerini gösterdi. Hayvan deneyleri, bundan sonra bir kişinin sadece üç saniye sonra nefes almayı bıraktığını ortaya koyuyor. Bu yönteme karşı çıkanlar, temel sorunlardan birinin yöntemin mahkumun işbirliğini gerektirmesi olduğunu savunuyor. Eğer nefesini tutarsa ya da sığ nefes alırsa, süreç çok daha uzun sürüyor.

Kenneth Eugene Smith, 1988 yılında bir vaizin karısını para karşılığı öldürmekten hüküm giyen iki kişiden biriydi.

Başsavcı Steve Marshall, yaptığı açıklamada, “Kenneth Smith’in masum bir kadın olan Elizabeth Sennett’i canice öldürmekten suçlu bulunmasının ardından yaklaşık 35 yıl boyunca idam cezasından kurtulmayı başarması son derece saçma,” diye konuştu.

Sennett, 18 Mart 1988’de Alabama eyaletindeki bulunan Colbert County’deki Coon Dog Seminary Road’da eşiyle yaşadığı evde ölü bulunmuştu. Savcılar Smith’in, maktulün eşi tarafından Sennett’i öldürmesi için biner dolar ödenen iki kişiden biri olduğunu bildirmişti.

İdamından önce Kenneth Eugene Smith’in avukatları, devletin mahkumu anayasanın zalimce cezalandırma yasağını ihlal eden bir deney için kobay faresi olarak kullandığını savundu. ABD Yüksek Mahkemesi Yargıcı Sonia Sotomayor da seçilen cezaya karşı çıktı ve söz konusu yöntemin ‘bir kişiyi anayasaya aykırı bir acı çekme riskine maruz bıraktığını’ kaydetti.

Avrupa Birliği’nden kınama mesajı

Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği (AB) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, ilgili infaz kararı nedeniyle ABD’yi kınadı.

Türk, yaptığı açıklamada “Avrupa Birliği, Kenneth Eugene Smith’in dün Alabama eyaletinde infaz edilmesini derin bir esefle karşılamıştır. AB her zaman ve her koşulda ölüm cezasına şiddetle karşıdır. Bu, yaşam hakkının ihlali ve insan onurunun nihai inkârıdır,” ifadelerini kullandı.

AB’nin idam cezasının evrensel olarak kaldırılması çağrısını sürdürdüğünü vurgulayan Türk, “Bununla birlikte, ABD’deki infaz sayısının geçen yıl artmasından endişe duyuyoruz. ABD’de 2020’den bu yana idam cezasının kullanımında genel olarak istikrarlı bir düşüş yaşanmasına rağmen beş eyalette 24 kişi idam edildi,” dedi.

AMERİKA

Microsoft, Trump’ı Rusya ve Çin “hacklerine” karşı önlem almaya çağırdı

Yayınlanma

Microsoft Başkanı Brad Smith, ABD hükümet yetkililerini ve seçim kampanyalarını hedef aldığı öne sürülen “devlet destekli hack” dalgasının ortasında Donald Trump’a Rusya, Çin ve İran’dan gelen siber saldırılara karşı daha fazla önlem alması çağrısında bulundu.

Aynı zamanda şirketin başkan yardımcısı ve en üst düzey hukuk sorumlusu olan Brad Smith, Financial Times’a (FT) verdiği demeçte siber güvenliğin “uluslararası ilişkilerde daha önemli bir konu olmayı hak ettiğini” söyledi ve ABD’nin seçilmiş başkanına “güçlü bir mesaj” göndermesi çağrısında bulundu.

Smith, “Trump yönetiminin özellikle Rusya, Çin ve İran’dan gelen ulus-devlet siber saldırılarına karşı daha fazla bastıracağını umuyorum. Bugün gördüğümüz düzeydeki saldırılara müsamaha göstermemeliyiz,” dedi.

ABD’li işletmelere yönelik fidye yazılımı saldırıları son yıllarda artış gösterdi ve bu saldırılar genellikle Smith’in Rus hükümeti tarafından “hoş görüldüğünü … ve hatta bazı durumlarda kolaylaştırıldığını” iddia ettiği suç örgütleri tarafından gerçekleştirildi.

Geçtiğimiz hafta ABD kolluk kuvvetleri Çin’i, seçimler öncesinde birçok Amerikan telekom ağına girerek yaygın bir siber casusluk kampanyası yürütmekle suçladı.

Microsoft’a göre müşterileri her gün 600 milyondan fazla siber saldırıya maruz kalıyor

Smith, Joe Biden yönetiminin “siber güvenlik korumalarını güçlendirmede muazzam bir ilerleme” kaydettiğini söyledi fakat “Özellikle diğer ülkeleri bu siber saldırıları gerçekleştirmekten caydırmak ve caydırmak için atılması gereken daha fazla adım var,” diye ekledi.

Yakın zamanda yapılan bir Microsoft araştırması, müşterilerinin her gün 600 milyondan fazla siber saldırıyla karşı karşıya kaldığını ve suç çeteleri ile “ulus-devlet gruplarının” giderek daha fazla bir araya gelerek araçları paylaştığını ve hatta ortak operasyonlar yürüttüğünü ileri sürüyor.

Smith, eylül ayında ABD Senatosu önünde verdiği ifadede Rusya, Çin ve İran’ın bu yıl ABD de dahil olmak üzere küresel seçimlere müdahale etmek için dijital çabalarını artırdıklarını söylemişti.

Microsoft’a güvenlik eleştirileri

Bununla birlikte Microsoft’un kendi güvenlik standartları geçtiğimiz aylarda eleştirilere maruz kaldı.

Mart ayında ABD Siber Güvenlik İnceleme Kurulu tarafından hazırlanan bir raporda, güvenlik kültürünün “yetersiz” olduğu belirtilerek, geçen yıl Çinli bilgisayar korsanlarının Microsoft’un bulut sistemlerinde barındırılan ve ABD hükümetinin üst düzey güvenlik yetkililerine ait olanlar da dahil olmak üzere yüzlerce e-posta hesabına erişmesine izin veren “kaçınılabilir hatalar dizisine” işaret edildi.

Microsoft İcra Kurulu Başkanı Satya Nadella buna cevaben şirketin, personel ücretlerini güvenlikle ilişkilendirmek de dahil olmak üzere “her şeyden önce” güvenliğe öncelik vereceğini söyledi.

Şirket ayrıca müşterilerinin CrowdStrike’ın hatalı güvenlik güncellemesinin neden olduğu temmuz ayındaki küresel BT kesintisi gibi olaylardan daha hızlı kurtulmalarına yardımcı olmak için Windows işletim sisteminde değişiklikler yapıyor.

Smith’ten Afrika ve Orta Doğu’ya dijital teknoloji ihracatı çağrısı

Smith, siber güvenliğin ötesinde, ikinci bir Trump yönetiminin teknoloji endüstrisi üzerindeki kesin etkisini belirlemek için “biraz erken” olduğunu söyledi.

Microsoft yöneticisi, ABD’deki birleşme ve satın alma düzenlemelerinde beklenen herhangi bir liberalleşmenin, dünyanın diğer bölgelerindeki anlaşmaların devam eden incelemesine karşı tartılması gerektiğini söyledi.

Smith ayrıca, Biden yönetiminin teknolojinin Çin’e sızabileceği endişesiyle yapay zeka çiplerine ihracat kontrolleri getirmesinin ardından, ABD hükümetinden özellikle Orta Doğu ve Afrika’ya “kilit Amerikan dijital teknolojilerinin ihracatının hızlandırılmasına yardımcı olması” talebini yineledi.

Smith, “Amerikan teknolojisinin dünyanın bu diğer bölgelerine Çin teknolojisi kadar hızlı ulaşabilmesi için süreçleri standartlaştırmaya gerçekten ihtiyacımız var,” dedi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump’ın kabinesinde ilk fire Adalet Bakanı Gaetz oldu

Yayınlanma

ABD’de seçilmiş başkan Donald Trump’ın Adalet Bakanı olarak atadığı Matt Gaetz, görevden çekildiğini açıkladı.

Gaetz X’te açıklamada, “Onaylanmamın Trump/Vance Geçiş Sürecinin kritik çalışmaları açısından haksız bir şekilde dikkat dağıtıcı bir unsur haline geldiği açıktır. Washington’da gereksiz yere uzatılan bir çekişmeyle kaybedecek zamanımız yok, bu nedenle Adalet Bakanı olarak görev yapmak üzere olan ismimi geri çekiyorum,” dedi.

Gaetz’in çekilme nedeninin, Senato Cumhuriyetçileri arasında onaylanmak için yeterli desteğe sahip olmaması olduğu söyleniyor.

Gaetz’in adaylığının çekilmesi, Trump’ın göreve gelmeye hazırlanırken yaptığı ilk önemli hamlelerden birinde sert bir şekilde eleştirilmesi ve en azından bazı durumlarda Senato Cumhuriyetçilerinin seçilmiş başkana sınırlamalar getirebileceğinin erken bir işareti.

Gaetz, Trump’ın göçmenlik gibi sosyal konulardaki gündemini yürütmek için en iyi seçim olarak görülüyordu.

Cumhuriyetçi Kongre üyeleri karardan memnun

Floridalı bir Cumhuriyetçi olan 42 yaşındaki Gaetz, cinsel istismarda bulunduğu iddialarına ilişkin uzun süredir devam eden Temsilciler Meclisi Etik Komitesi soruşturması nedeniyle yoğun bir inceleme altındaydı.

Adalet Bakanlığı da Gaetz hakkında reşit olmayan bir kişiye cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla soruşturma başlatmış fakat geçen yıl avukatlarına soruşturmanın suçlama olmaksızın kapatıldığını bildirmişti.

Senato Cumhuriyetçi Lideri Mitch McConnell Gaetz’in geri çekilmesinin “iyi bir şey” olduğunu söyledi. Alaska’dan Cumhuriyetçi Senatör Lisa Murkowski ise Gaetz’in bir onay mücadelesinden kaçınarak “doğru bir karar” verdiğini söyledi. Bir başka Cumhuriyetçi, Maine Senatörü Susan Collins, senatörlerin Gaetz hakkındaki iddiaları araştırmak zorunda kalmayacakları için rahatladığını ifade etti.

Cumhuriyetçilerin yeni lideri Güney Dakota Senatörü John Thune ise, “Kendisi ve ailesi için en iyi olanı yapmalı ama kararına saygı duyuyorum,” dedi.

Trump, Perşembe günü Truth Social’da yaptığı bir paylaşımda Gaetz’in adaylık için gösterdiği çabaları takdir ettiğini söyledi.

Trump, “Çok iyi gidiyordu ama aynı zamanda çok saygı duyduğu yönetim için dikkat dağıtıcı olmak istemedi. Matt’in harika bir geleceği var ve yapacağı tüm harika şeyleri izlemek için sabırsızlanıyorum!” dedi.

Yeni aday Pam Bondi

Donald Trump, eski Florida Başsavcısı Pam Bondi’yi Adalet Bakanı olarak aday göstereceğini açıkladı.

Bondi, 2019’daki ilk azil sürecinde Trump’ı savunmuş ve 2024 kampanyasında da Trump’ın yanında yer almıştı.

Bondi, Trump yanlısı America First Policy Institute’da hukuk ve adalet bölümünün eş başkanlığını yürütüyordu.

Seçimi duyuran sosyal medya paylaşımında Trump, “Çok uzun zamandır partizan Adalet Bakanlığı bana ve diğer Cumhuriyetçilere karşı silah olarak kullanıldı. Artık öyle olmayacak. Pam, Adalet Bakanlığını Suçla Mücadele ve Amerika’yı Yeniden Güvenli Hale Getirme amacına yeniden odaklayacak,” dedi.

Bondi, Trump’ın yeni özel kalem müdürü Susie Wiles tarafından yönetilen ve kurucusu Brian Ballard’ın Trump’a bağış toplayan üst düzey bir isim olduğu lobi şirketi Ballard Partners’ın da ortağı.

Bondi, 2011-2019 yılları arasında Florida’nın başsavcısı olarak görev yaptı ve bu göreve gelen ilk kadın oldu.

Bondi’nin, seçilmiş başkanın gelini ve Cumhuriyetçi Ulusal Konvansiyon Başkanı Lara Trump ile yakın bir ilişkisi var. İkili eyalette köpek yarışlarının yasaklanmasına karşı birlikte kampanya yürütmüştü.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Kuzey Akım-2’ye Amerikalı talip: ‘Avrupa’nın enerji tedarikini kontrol etmek adına eşsiz bir fırsat’

Yayınlanma

Rusya’da 20 yıl iş deneyimi olan Amerikalı yatırımcı Stephen Lynch, iflas sürecindeki Kuzey Akım-2 doğalgaz boru hattını satın almak için ABD Hazine Bakanlığı’ndan izin talep etti.

Rusya’da 20 yıllık iş tecrübesi bulunan Amerikalı sermayedar Stephen Lynch, iflas işlemleri kapsamında açık artırmaya çıkarılması durumunda Kuzey Akım-2 doğalgaz boru hattını satın almaya talip oldu.

The Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin haberine göre Lynch, bu amaçla ABD Hazine Bakanlığı’ndan açık artırmaya katılım izni talep etti.

Lynch, yaptığı açıklamada “Mesele çok net: Bu, Amerika ve Avrupa için fosil yakıt döneminin sonuna kadar Avrupa’nın enerji tedarikini kontrol etmek adına eşsiz bir fırsat,” değerlendirmesinde bulundu ve “kimsenin adını duymadığı en zengin kişi olmak istediğini” de sözlerine ekledi.

Lynch’in avukatlarının ABD Hazine Bakanlığı’na ilettiği talepte, boru hattı işletmecisi Nord Stream 2 AG’nin iflas sürecinde borç yapılandırması ya da tasfiye için kesin bir tarih belirlendiği vurgulandı.

Talepte ayrıca, yeniden yapılandırmanın mümkün görünmediği ve kredi ödemelerindeki en uzun erteleme süresinin 24 ay olduğu belirtildi.

Bunun yanı sıra Lynch, Ukrayna’daki savaşın sona ermesiyle birlikte Rusya’nın ve başta Almanya olmak üzere diğer Avrupa ülkelerindeki eski doğalgaz müşterilerinin, mülkiyeti kimde olursa olsun boru hattını yeniden faaliyete geçirmek isteyebileceklerini öngördüğünü söyledi.

Donald Trump’ın başkanlık kampanyasına önemli destekte bulunan Lynch, 2019 yılına kadar Rusya’da yaşamış ve iş faaliyetlerini sürdürmüştü.

WSJ‘ye göre Lynch “Rus varlıklarını uygun fiyata alarak” başarıya ulaştı. Örneğin, 2007’de Promneftstroy LLC aracılığıyla Yukos varlıklarının alımına katıldı, ancak sonrasında şirket yöneticileri kendisini dolandırıcılıkla suçladı. 2019’da bir İngiliz mahkemesi bu suçlamaları reddetti.

Kuzey Akım-2, İsviçre’de iflas başvurusunda bulunan Gazprom’un yan kuruluşuna ait bulunuyor. Boru hattının kollarından biri Eylül 2022’de gerçekleşen bir sabotaj sonucu hasar görmüştü.

Batı’nın Kuzey Akım sabotajını Ukrayna’ya ihale etme çabaları sürüyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English