Bizi Takip Edin

Ortadoğu

ABD, Lübnan’ı “İsrail” ile tehdit edip “Hizbullah’ı silahsızlandır” diyor

Yayınlanma

ABD, Lübnan yönetiminden Hizbullah’ı silahsızlandırmasını istiyor aksi taktirde “İsrail’in yeniden topyekûn savaş açacağı” tehdidinde bulunuyor.

İsrail’in geçen hafta iki kez Beyrut’u bombalamasının ardından ABD, Lübnan’a Hizbullah’ın belirli bir süre içinde zorla silahsızlandırılması gerektiği ya da ülkenin yeniden İsrail ile topyekûn bir savaşla karşı karşıya kalacağı yönünde bir ültimatom verdi.

Lübnan merkezli Al-Akhbar gazetesinde yer alan habere göre, ABD’nin bölgedeki özel temsilcisi Morgan Ortagus’un iki gün içinde Lübnan’ı ziyaret etmesi bekleniyor. Ortagus bu ziyarette, ABD’nin Hizbullah’ın silahsızlandırılması konusundaki net mesajını iletecek ve İsrail’in geri çekilmesi ile yeniden inşa çalışmaları dahil diğer tüm sorunlar bu şartın gerçekleşmesine bağlanacak.

Gazeteye konuşan kaynaklar, ABD’den gelen tehdit mesajlarındaki taleplerinin BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararının dışına çıktığını ve Lübnan için “intihar” anlamına geldiğini söylüyor.

Habere göre Lübnanlı yetkililer, ABD ve İsrail’in yoğun baskısı karşısında köşeye sıkışmış durumda. Yetkililere göre ülkenin önünde iki seçenek var: Hizbullah’ın zorla silahsızlandırılması ve bunun getireceği iç savaş riski ya da geniş çaplı yeni bir İsrail saldırısıyla silahsızlandırma.

Kaynaklar İsrail ordusunun Lübnan’a yeniden topyekûn saldırma ihtimali olduğunu belirtiyor: “İsrail belirli bir zaman dilimi içinde bir askeri operasyon başlatacak ve Amerikalılar bunun için yeşil ışık yaktı. Bunun Ortagus’un ziyaretinden sonra mı gerçekleşeceği yoksa Ortagus’un ziyaretini operasyon gerçekleşene kadar erteleyip ertelemeyeceği bilinmiyor.”

Geçen ay ABD, Lübnan ve İsrail arasında dolaylı müzakerelere aracılık ettiğini duyurmuştu. Bu müzakerelerde İsrail hapishanelerindeki Lübnanlı tutuklular, İsrail’in yıllardır boşaltması beklenen 13 sınır noktası ve Kasım 2024’teki ateşkes anlaşmasından sonra İsrail güçlerinin işgal ettiği 5 yeni bölge ele alınıyor. Ancak gazeteye göre, Washington ve Tel Aviv artık bu müzakerelerde Hizbullah’ın belirli bir süre içinde silahsızlandırılmasını şart koşuyor. Aksi takdirde “ABD’nin, Lübnan ordusunu direniş güçlerine karşı kullanarak ülkeyi iç savaşa sürükleyebileceği” öne sürülüyor.

Haberde, Hizbullah’ın ordu eliyle zorla silahsızlandırılmasının ülke genelinde kaosa ve mezhepsel çatışmalara yol açabileceği uyarısı yapılıyor.

İsrail’in geçen hafta ateşkesten sonra ilk kez Beyrut’a düzenlediği iki saldırının, Lübnan’ın güneyinden atılan roketlere misilleme olarak gerçekleştiği belirtiliyor. Ancak Hizbullah, saldırılarla ilgisi olmadığını açıklayarak ateşkese bağlı kalmayı sürdürdüğünü duyurdu. Lübnanlı direniş örgütü, İsrail’in saldırgan tutumunun devam etmesi ve Lübnan devletinin bu ihlalleri diplomatik yollarla durduramaması hâlinde, karşılık vermek zorunda kalacaklarını ilan etti.

Ortadoğu

SOHR: Suriye’de 9 Nisan’da 32 kişi hayatını kaybetti

Yayınlanma

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), 9 Nisan’da Suriye genelinde çeşitli olaylarda 32 kişinin hayatını kaybettiğini belgeledi. Ölümler arasında siviller, işkence kurbanları, mayın patlaması sonucu ölenler ve kimliği belirsiz kişilerce öldürülenler yer alıyor. Olaylar Halep, Tartus, Deyrizor, Haseke, Lazkiye, Humus ve Hama gibi farklı bölgelerde yaşandı.

Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), 9 Nisan Salı günü Suriye genelinde yaşanan çeşitli şiddet olaylarında 32 kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu.

SOHR tarafından belgelenen ölüm vakalarının ayrıntıları arasında silahlı saldırılar, mayın patlamaları, işkence ve suikastlar yer alıyor.

SOHR’a göre, Halep’te iki farklı bölgede “ihlallerde bulunmakla” suçlanan iki kardeş, kimliği belirsiz silahlı kişiler tarafından vurularak öldürüldü.

Yine Halep’in el-Ekremiyye mahallesinde, İran destekli silahlı grubun eski komutanı, kimliği belirsiz kişilerce düzenlenen saldırı sonucu hayatını kaybetti.

Gözlemevi’nin güvenilir kaynakları, öldürülen komutanın Rus güçleriyle doğrudan bağlantısı olduğunu belirtti.

Tartus’ta Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) yönetimine bağlı güçler tarafından 17 sivilin öldürüldüğü bildirildi.

Deyrizor’un el-Bukemal kentinde ise HTŞ güçleri tarafından “büyücülük yaptığı” iddiasıyla alıkonulan kişi, gözaltına alındıktan iki gün sonra yeni yönetime ait hapishanelerde gördüğü ağır işkence sonucu yaşamını yitirdi.

Mayın patlamaları da can kayıplarına yol açtı. Haseke’nin güneyinde, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kontrolündeki el-Kerame köyünde savaş kalıntısı mayının infilak etmesi sonucu şarapnel isabet eden çocuk hayatını kaybederken, kişi de yaralandı.

Deyrizor’un kuzeyindeki yeni hükümet kontrolündeki bölgelerde yer alan el-Hasiniyye köyünde, kağıt fabrikası yakınlarında benzer mayının patlaması sonucu sivil yaşamını yitirdi.

Ayrıca, Deyrizor’a bağlı el-Meriye köyünde mayın temizleme çalışması yürüten istihkam ekibinin üyesi, savaş kalıntısı mayının patlamasıyla öldürüldü.

Lazkiye kırsalındaki Ceble’ye bağlı Ganiri köyünden genç adamın cesedi, kimliği belirsiz kişiler tarafından araçla kaçırıldıktan sonra elleri bağlı hâlde bulundu.

Humus’un Kerem el-Zeytun mahallesinde ise, ev sahibi ile ev eşyalarını taşımak için getirilen üç işçinin de aralarında bulunduğu dört Alevi gencin cansız bedenlerine ulaşıldı.

SOHR’un kaynakları, bu kişilerin askeri üniforma giyen ve “minibüs” kullanan kimliği belirsiz silahlı kişilerce kaçırıldığını ve “saha infazına” uğradığını aktardı.

Humus kentindeki el-Vaer hastanesinde de iki gencin cansız bedeni bulundu. Bu kişilerin, Humus’un batı kırsalındaki el-Hadata köyünde üçüncü gençle birlikte kimliği belirsiz silahlı kişilerce kaçırıldığı öğrenildi.

Hama’nın et-Tatan mahallesinde ise genç, kimliği belirsiz silahlı kişi tarafından vurularak öldürüldü.

BM Göç Direktörü: Suriye’ye büyük ölçekli geri dönüşler ihtimal dışı

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

İsrail’de Gazze savaşına karşı çıkan askerler ordudan ihraç ediliyor

Yayınlanma

970 İsrailli pilot ve yedek asker, Netanyahu’yu Gazze’de rehinelere değil, kişisel çıkarlarına öncelik vermekle suçladığı mektubu ihraç tehditlerine rağmen yayınladı. Mektuba imza atan askerlerin kovulması yönünde karar alındı.

İsrail Hava Kuvvetleri’nde görev yapan yaklaşık 970 pilot ve yedek asker, Gazze Şeridi’ne yönelik askeri operasyonların derhal sona erdirilmesini ve Hamas’ın elinde bulunan İsrailli rehinelerin bir anlaşma yoluyla geri getirilmesini talep eden bir mektuba imza attı. Mektupta, Başbakan Binyamin Netanyahu ve hükümeti, savaşın artık güvenlik hedeflerinden uzaklaşıp siyasi ve kişisel çıkarlara hizmet ettiği gerekçesiyle sert bir şekilde eleştirildi.

“Savaş rehinelere, askerlere ve sivillere zarar veriyor”

Mektupta askerler, Gazze’ye yönelik saldırıların İsrailli rehinelerin hayatını tehlikeye attığını, askerlerin ve sivillerin ölüm riskini artırdığını, ayrıca İsrail ordusunun yedek gücünü de zayıflattığını ifade etti. “Geçmişte de kanıtlandığı gibi, rehinelerin güvenli şekilde geri getirilmesinin tek yolu askeri baskı değil, bir anlaşmadır” denilen metinde, tüm İsraillilere bu süreçte “harekete geçme ve barışı talep etme” çağrısı yapıldı.

İmzacı askerler arasında üst düzey pilotlar, emekli subaylar ve şu anda aktif görevde olmayan yedek askerler yer alıyor. Mektup, İsrail Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Tomer Bar’ın doğrudan baskısı ve görevden ihraç tehdidine rağmen 970 kişi tarafından imzalandı.

İhraç tehdidine rağmen geri adım atılmadı

Haaretz ve Yedioth Ahronoth gazetelerinin aktardığına göre, Tomer Bar ve diğer üst düzey komutanlar, imzacı askerleri tek tek telefonla arayarak mektuptan çekilmeleri yönünde baskı yaptı. Ancak bu tehditlere rağmen sadece 25 kişinin imzasını geri çektiği, buna karşılık sekiz yeni askerin de mektubu protesto amacıyla sonradan imzaladığı bildirildi. Bazı yedek askerler ise, Bar’ı “ifade özgürlüğünü ihlal etmekle” ve “yasal/ahlaki kırmızı çizgileri aşmakla” suçladı.

Bar’ın ayrıca, yedek askerlerle yaptığı toplantılarda, yakın zamanda bir ateşkes ve rehine takası anlaşması ihtimalinin bulunduğunu dile getirerek, onları ikna etmeye çalıştığı öne sürüldü. Toplantılardan birine Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in de katıldığı ifade edildi.

İsrail Hava Kuvvetleri komutanlarının onlarca muvazzaf askerin mektubu imzalamasından endişelendiğini belirtildi.

İsrail ordusunun, mektubu imzalayan askerlerin kimliklerini araştırmaya başladığı ve bu kişileri ileride göreve çağırmama seçeneğini değerlendirdiği iddia edildi.

İsrail Eğitim Bakanı Yoav Kisch, imzacı pilot ve askerlerin derhal ordudan atılması gerektiğini söyledi.

Ordudan ihraç kararı

Bu gelişmelerin ardından Hava Kuvvetleri Komutanı Bar’ın, mektubu imzalayan personelin orduda görev yapmaya devam etmemesi yönündeki kararını, Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in onayladığı bildirildi.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz da yaptığı açıklamada, Bar ve Zamir’e mektup hakkında işlem yapıma yetkisi verdiğini belirtti.

Mektubu imzalayanlardan aktif görevde olanların tespit edilip ilişiğinin kesilmesine yönelik çalışmaların devam ettiği kaydedildi.

Mektubu imzalayan askerlerden, emekli Tümgeneral Sheffer, Yedioth Ahronoth gazetesine verdiği röportajda, “Savaşı sona erdirmek etik ve ahlaki olarak yapılması gereken şeydir ve bunu yapmalıyız. Hükümet güç kullanarak esirlerin geri döneceği konusunda bizi yanıltıyor” ifadelerini kullandı.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

İsrail’in Refah’ı işgal planı

Yayınlanma

Refah göç

İsrail ordusu, Gazze’nin güneyindeki “tampon bölgeyi” genişletme bahanesiyle Mısır sınırındaki Refah kentini işgal etmeyi planlıyor.

Haaretz’in haberine göre, İsrail ordusu, Gazze’nin güneyindeki Refah ve Han Yunus kentlerini birbirinden ayıran Morag Koridoru ile Mısır sınırındaki Philadelphi Koridoru arasında 75 kilometrekarelik bir alanda “tampon bölge” kurmayı planlıyor. İsrail ordusunun kurmayı planladığı “tampon bölgeyle” Refah kentinin tamamı İsrail işgali altında kalmış oluyor.

Söz konusu “tampon bölgeyle” yüz ölçümü ortalama 360 kilometrekare olan Gazze Şeridi’nin 5’te biri ve daha önce yardımların ulaştırıldığı Mısır sınırının Gazze tarafı İsrail ordusunun kontrolüne girmiş oluyor.

İsrail’in “tampon bölge” olarak isimlendirdiği alanlara Filistinlilerin girişine izin verilmiyor.

İsrail ordusu söz konusu bölgeyi işgal ederek “Refah’tan zorla göç ettirilen Filistinlilerin kente geri dönüşüne izin vermemeyi ve bölgedeki binaları yıkmayı” planlıyor.

Söz konusu planın “Refah kentinin yok edilmesi anlamına geldiği” belirtiliyor.

Refah kentinin işgal edilerek “tampon bölgeye” dahil edilmesi Gazze’nin Mısır sınırını kaybetmesine ve “sadece İsrail içinde bir yerleşim birimi” haline gelmesine yol açacağı belirtiliyor.

Kentin “tampon bölgeye” dahil edilmesi konusu, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun İsrail’in “Gazze’de geniş alanları kontrol edeceği” yönündeki açıklamasının ardından, siyasi kesimin geçen ay Gazze’ye saldırıları yeniden başlatma kararı alması sonrası ortaya çıktı.

Haaretz’in askeri kaynaklara dayandırdığı haberinde, Refah ve çevresi için hazırlanan planın “Gazze’nin kuzeyinde yapılanların tekrarı” olduğu ifade edildi.

Haberde, “İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nde uzun süreli bir faaliyet için ABD dahil uluslararası destek almasının pek mümkün olmadığını anladı. Hükümet üyelerinin insani yardımları engelleme yönündeki tehditlerinin fiili bir politikaya dönüşmesi pek mümkün görünmüyor. Bu nedenle İsrail ordusu, Hamas’a baskı uygulayacağına inandığı yerlere yönelik operasyonlarını yoğunlaştırmaya hazırlanıyor” ifadeleri kullanıldı.

Netanyahu, Gazze’nin güneyindeki Refah ve Han Yunus kentlerini birbirinden ayıran “Morag” isimli yeni bir koridor inşa edilmeye başlandığını açıklamıştı.

Refah’ı yok etme planı

İsrail ordusunun Refah’ı Han Yunus’tan ayırma hazırlıkları kapsamında “Morag Koridoru’nu genişletmek ve koridor boyunca binaları yıkmak için halihazırda çalıştığı” belirtilen haberde, koridorun bazı bölgelerinin bir kilometreden daha geniş olacağı kaydedildi.

İsrail güvenlik teşkilatından kaynaklara dayandırılan haberde, Refah’ın tamamının diğer tampon bölgeler gibi Filistinlilerin girmesinin engellendiği bir yer mi olacağı yoksa tüm binaların yıkılarak kentin “fiilen ortadan kaldırılmasının” planlandığı bir yer haline mi getirileceğinin henüz kararlaştırılmadığı ileri sürüldü.

İsrail ordusunun bölgede yürüttüğü faaliyetlerin Morag ve Philadelphi koridorları arasında sınırlı kalmadığına işaret edilen haberde, konuya ilişkin fazla ayrıntı verilmedi.

Haberde ayrıca İsrail askerlerinin yakın zamanda Refah çevresinde konuşlanmaya başladığı ve bunun Refah’ı Gazze’den tamamen ayırmaya yönelik “ön adım” olduğu savunuldu.

Ölüm bölgeleri

Gazze’nin Mısır sınırındaki Philadelphi Koridoru’nun yanı sıra İsrail’in, 7 Ekim 2023’te şiddetli saldırılarını başlatmasının ardından Gazze Şeridi içinde İsrail sınırı boyunca tampon bölgeler oluşturduğu belirtildi.

İsrail’in, Filistinlilerin bu bölgelere girmesini engellediği ve bu bölgeleri, İsrail askerlerinin kendilerine yaklaşan herkese ateş ettiği bir “ölüm bölgesi” olarak tanımladığı kaydedildi.

İsrail ordusunun uzunluğu 800 metre ila 1,5 kilometreyi bulan, işgal ettiği bu “tampon bölgelerle” Gazze sınırı yakınında yer alan yerleşimleri korumayı hedeflediği savunuldu.

Gazze Şeridi’nin dünyaya açılan tek kapısı olan ve Mayıs 2024’ten bu yana İsrail işgali altında bulunan Refah Sınır Kapısı da bu kentte yer alıyor.

Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi’ne insani ve tıbbi yardımlar, ticari ürünler getiriliyordu ve yaralıların tahliyesi de bu kapı üzerinden yapılıyordu.

İsrail ordusu 2 Mart’tan bu yana Gazze’ye insani yardımların girişini engelliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English