Bizi Takip Edin

AVRUPA

Alman Ulaştırma Bakanı Wissing: Çin otomobillerine yönelik gümrük vergileri yanlış yaklaşım

Yayınlanma

Almanya Ulaştırma Bakanı Volker Wissing Euractiv’e verdiği mülakatta, Avrupa sanayisini korumak için Çin elektrikli otomobillerine gümrük vergisi koymanın uluslararası rekabeti teşvik etmek söz konusu olduğunda yanlış bir yaklaşım olacağını söyledi.

Avrupa Komisyonu, Başkan Ursula von der Leyen’in Avrupa pazarlarında “yapay olarak düşük” fiyatlarla satıldığını söylediği Çin’in elektrikli araçlarına karşı bir soruşturma yürütüyor.

Sonuçları kısa süre içinde açıklanacak olan soruşturma, firmaların devletten aşırı miktarda sübvansiyon aldığının tespit edilmesi halinde Çin’den elektrikli otomobil ithalatına yeni vergiler getirilmesine yol açabilir. ABD yönetimi bu ayın başlarında gümrük vergilerini %25’ten %100’e yükseltmişti.

Wissing, “Küresel rekabet, Alman üreticilerin daha iyi ve daha ucuz otomobiller üretmesi için teşvik edici bir unsur. Alman araç endüstrisinin bu rekabetten sağ çıkamayacağından endişe etmiyorum,” dedi.

Bakandan Demokratik Almanya-Federal Almanya kıyaslaması

Wissing, “bazı insanların rekabetin devlet tarafından kısıtlanması çağrısında bulunmasına şaşırdığını” söyledi ve “bunun piyasa ekonomisiyle kesinlikle bir ilgisinin olmadığını” ekledi.

Wissing, “Sonunda kendinize şunu sormanız gerekiyor: Böylesine büyük bir dönüşüm sürecini iktisadi olarak çökmüş Doğu Almanya’nın [Alman Demokratik Cumhuriyeti] planına göre mi yönetmek istiyoruz, yoksa Federal Almanya Cumhuriyeti’nin başarılı modeline mi bağlı kalacağız?” diye sordu.

Özellikle Fransa, Çin’den gelen rekabete karşı daha “şahin” bir yaklaşım benimsiyor ve elektrikli otomobiller için ulusal sübvansiyon programı, “çevreye duyarlılık” gerekçesiyle Çinli üreticileri dışarıda bırakıyor.

Buna karşılık, Alman otomobil üreticileri ve siyasetçiler, ülkenin amiral gemisi sektörünü dünyanın en büyük otomobil pazarından izole edebilecek potansiyel Çin misillemesinden endişe duyuyor.

Wissing, özellikle AB soruşturmasıyla ilgili bir soru üzerine, “Yaklaşımımız her zaman adil rekabeti engellemeye çalışmak yerine adil rekabet yaratmak olmalıdır. Bu yüzden temel yaklaşım yanlıştır. Avrupa Komisyonu’nun rekabetin nerede haksız olduğunu gösteren güvenilir bir çalışma yapmasını bekliyorum. Bu temelde konu ele alınabilir. Fakat sadece bir şüphemiz olduğunu söylemek yeterli değil,” diye ekledi.

İçten yanmalı motor yasağını engelleyen bakan

Wissing, 2023’ün başlarında AB’nin 2035’ten itibaren yeni içten yanmalı motorlu araçlara fiilen yasak getirmesini geçici olarak engellediğinde Avrupa çapında tanınmıştı.

Wissing vetosunu ancak e-yakıtlar olarak bilinen iklim açısından nötr sentetik yakıtlarla çalışan otomobiller için bir muafiyet eklendikten sonra kaldırdı.

Wissing’e göre önümüzdeki beş yıllık dönemde AB’nin “teknolojiye daha açık olması” gerekiyor.

Partisi liberal Hür Demokratlar (FDP), hiçbir teknolojinin göz ardı edilmemesi gerektiğini savunuyor. Buna karşılık birçok çevreci, bataryalı elektrikli otomobil ve kamyonların daha enerji verimli olduğunu ve mümkün olan her yerde e-yakıt veya hidrojen gibi diğer teknolojilere tercih edilmesi gerektiğini vurguluyor.

Wissing, “İklimin korunması konusunda özellikle sesini yükselten ve her şeyi elektrikli hale getirmek isteyen bazı insanlar, aslında ne istedikleri konusunda insanları yanıltıyor,” dedi.

Wissing’e göre bu insanlar hem yolcu hem de yük taşımacılığının büyük bir bölümünün tamamen durmasını istiyorlar ve bunun ekonominin küçülmesine neden olacağını çok iyi biliyorlar.

Bakan, Alman muhalefet partileri CDU/CSU’nun eleştirilerini de reddetti. CDU ve CSU’nun “yanlış bir oyun oynadıklarını” söyleyen Wissing, “Avrupa’da içten yanmalı motorların aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasına neden oldular,” dedi

FDP, “bırakın piyasa halletsin” diyor

CDU/CSU ve FDP iklim hedeflerine öncelikle, sabit miktarda emisyon sertifikası içeren bir piyasa kurarak karbon emisyonlarına bir fiyat koyan emisyon ticareti yoluyla ulaşmak istiyor.

Fakat Wissing, karbon fiyatının da “kimseye aşırı yük getirmemesi” gerektiğini söyledi.

AB, 2027’den itibaren karayolu taşımacılığı ve binalar için bir emisyon ticareti planı uygulamaya koyacak ve bazı uzmanlar bunun 200-300 avroya varan karbon fiyatlarına yol açabileceğini, bunun da benzin ve dizel fiyatlarında litre başına yaklaşık 50 ila 80 sentlik bir artış anlamına geleceğini düşünüyor.

Wissing “insanları tedirgin ettiği için bu tür spekülasyonlara katılmayı” reddetti ve “hiç kimsenin enerji fiyatlarının nasıl gelişeceğini tahmin edemeyeceğini” sözlerine ekledi.

Wissing, “Fiyatın nasıl gelişeceğine dair spekülasyonlar temel sorudan uzaklaştırıyor: CO2’nin ilk olarak nerede tasarruf edilmesi gerektiğini devlet mi dikte etmeli, yoksa bu birçok kişinin yaratıcılığına mı bırakılmalı? Eğer bir şeyi bilmiyorsanız, düzenleme konusunda geri durmak ve piyasanın kendi seyrini izlemesine izin vermek daha iyidir,” dedi.

AVRUPA

Pistorius, SPD’deki şansölyelik yarışında havlu attı

Yayınlanma

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, önümüzdeki seçimlerde partisinin liste başı adayı olmaktan çekilerek, Şansölye Olaf Scholz’un yerine geçebileceğine dair haftalardır süren spekülasyonlara son verdi.

Sosyal Demokrat Parti (SPD) tarafından perşembe akşamı yayınlanan bir video mesajında Pistorius, kamuoyundaki tartışmaların partiye zarar verdiğini ve bunun sonucunda parti yönetimine bu görev için uygun olmadığını bildirdiğini söyledi.

“Olaf Scholz güçlü bir şansölye ve şansölyelik için doğru aday,” diyen Pistorius, parti liderinin ‘akıl ve sağduyuyu’ temsil ettiğini de sözlerine ekledi.

Alman bakan, “Şimdi bu tartışmayı sona erdirmek için ortak bir sorumluluğumuz var. Çünkü tehlikede olan çok şey var,” dedi.

Scholz iki hafta önce erken seçimleri tetiklediğinde, görevdeki şansölye olarak otomatik olarak partinin adayı olması bekleniyordu. Fakat birçok anketin geçen yılın başından bu yana savunma bakanı olarak görev yapan Pistorius’un ülkenin en popüler siyasetçisi olduğunu göstermesinin ardından fiili bir yarış başladı.

Scholz’un popülaritesi yerlerde

Pistorius’a karşılık Scholz, en kötü destek oranlarından birine sahipti ve seçmenler, bu ayın başlarında çökene kadar üçlü trafik lambası koalisyonunu felç eden aylarca süren çekişmelerden dolayı onu suçluyordu.

Fakat partinin merkez yönetimi Scholz’un arkasında durdu ve Pistorius spekülasyonları bastıramadığı için SPD’deki bazı isimler tarafından giderek artan eleştirilere maruz kaldı.

Savunma Bakanı video mesajında, kendisinin başlatmadığını vurguladığı tartışmanın partide “artan belirsizliğe” ve seçmenler arasında “kızgınlığa” neden olduğunu söyledi.

Bakan, yarışta yer almayacağını açıklamanın kendi kararı olduğunda ısrar etti ve SPD’nin “olağanüstü” şansölyesi için ikinci bir dönem için kampanya yürüteceğini söyledi.

Pistorius’un destekçileri hayal kırıklığına uğradı

Pistorius’un destekçileri “havlu atma” haberine hayal kırıklığı ile tepki gösterdi. SPD Federal Meclis üyesi Joe Weingarten, Der Spiegel haber dergisine verdiği demeçte, “Bu gelişmeden üzüntü duyuyorum. Şimdi hedef, SPD için mümkün olan en iyi seçim sonucunu elde etmek üzere birlikte ve tek vücut olarak çalışmak olmalıdır,” dedi.

Bir başka milletvekili Johannes Arlt ise, “Farklı bir kararı tercih ederdim ama artık bir kararımız var. Bu parti ve ülke için iyi bir şey. Şimdi Federal Meclis seçim kampanyasına birlik içinde giriyoruz,” ifadelerini kullandı.

Pistorius’un çekilmesi ile birlikte şansölyelik yarışının Scholz ile anketlerde önde giden muhalefetteki Hıristiyan Demokratların (CDU) lideri Friedrich Merz arasında geçmesi bekleniyor.

Scholz’un destekçileri, 2022’den bu yana CDU’yu yöneten milyoner eski avukat ve BlackRock Almanya’nın başkanı Merz’i yakalayabileceği konusunda ısrar ediyor. 

Bakan, Almanya’nın yeniden askerileşmesi için çalışıyor

64 yaşındaki Pistorius, askerlere karşı rahat tavırları, Rusya’ya yönelik sert tutumu ve Almanya’nın yeniden silahlanmasına istekli olmasıyla dikkat çekiyordu.

2023’te savunma bakanı olarak atanmasının ardından, SPD’deki bazı isimlerin Moskova’ya karşı sert bir duruş sergileme konusundaki çekingenliğini paylaşmadığını açıkça ortaya koydu.

Putin’i “Kremlin’deki despot” olarak tanımlayan Pistorius, Alman kamuoyunu, ülkenin savunmaya daha fazla harcama yapması ve kendisini “savaşa hazır” hale getirmesi gerektiği konusunda uyardı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Keir Starmer, BlackRock patronu Larry Fink ile görüştü

Yayınlanma

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, iş dünyası liderleriyle ilişkileri yeniden inşa etmeye çalışırken, BlackRock CEO’su Larry Fink ile Başbakanlıkta görüşmelerde bulundu.

Aralarında sigorta devi Aviva’nın eski patronu Mark Wilson ve teknoloji grubu Cisco’nun CEO’su Chuck Robbins’in de bulunduğu dünyanın en büyük varlık yöneticisinin yönetim kurulundan birkaç yönetici perşembe günü Başbakan Rachel Reeves ve Yatırım Bakanı Poppy Gustaffsson ile birlikte toplantıya katıldı.

Toplantıda bulunanların Financial Times’a (FT) aktardığına göre Starmer ve Reeves büyümeyi artıracak öneriler istedi. Görüşme hakkında bilgi sahibi olan kişilere göre BlackRock yöneticileri, işletmeler için düzenleyici gecikmelerle ilgili endişelerini dile getirdi ve hükümeti küresel şirketlerin Birleşik Krallık’ta rekabet etmesini kolaylaştırmaya çağırdı.

Bu kişiler, başbakanın İngiliz düzenleyicileri elden geçirme, düzenleyici onay süreçlerini kolaylaştırma ve düzenleyici çerçeveyi daha tutarlı hale getirme planını özetleyerek yanıt verdiğini ekledi.

Toplantıya katılan yetkililere göre, Başbakan yöneticilere bu çalışmaları hükümet genelinde koordine etmek üzere Birleşik Krallık Hazinesinde yeni bir birim kurulacağını söyledi.

Birleşik Krallık hükümeti, 40 milyar sterlinlik vergi artışı ve işverenlerin ulusal sigorta katkı paylarında 25 milyar sterlinlik artış da dahil olmak üzere işletmelere daha fazla maliyet yükleyen bir bütçenin ardından iş dünyasının desteğini geri kazanmaya çalışıyor.

İşçi Partisi liderliği daha fazla istikrar ve önceki Muhafazakar yönetime kıyasla daha iş dünyası yanlısı bir yaklaşım vaat etmişti.

Fakat İşçi Partisi’nin şirketler dünyasıyla uyum içinde çalışma vaadi, bütçedeki vergi artışları, şirketlere 5 milyar sterline mal olan işçi hakları reformları paketi ve asgari ücretteki artışla test ediliyor.

Starmer, hükümetinin kamu maliyesine istikrar kazandırarak, düzenleyicileri daha büyüme yanlısı bir yaklaşım benimsemeye zorlayarak ve Birleşik Krallık altyapısına yatırımı artırmak için küçük emeklilik planlarını birleştirerek şirketlere yardımcı olacağında ısrar etti.

Toplantı sonrasında Starmer BlackRock’ın, “Birleşik Krallık’ı nasıl en iyi yatırım yeri olarak dünya sahnesine çıkarabileceğimiz” ve büyümeyi nasıl hızlandırabilecekleri konusundaki görüşlerini memnuniyetle karşıladığını söyledi.

BlackRock bu hafta 10 yıl aradan sonra ilk kez Londra’da bir dizi yönetim kurulu toplantısı düzenlemişti. Fink daha önce İşçi Partisi’ne destek vermiş ve Ekim 2023’te Starmer’ın Birleşik Krallık siyasetine bir “umut ölçüsü” getirdiğini ve partiyi merkeze taşımada “büyük bir güç” gösterdiğini söylemişti.

Starmer, toplantının ardından yaptığı açıklamada “BlackRock’ın Birleşik Krallık’taki uzun soluklu varlığından gurur duyduğunu” ifade etti. Şirketin Birleşik Krallık’ta Londra, Edinburgh ve gelecek yıldan itibaren Birmingham’da ofisleri bulunan yaklaşık 4.000 çalışanı var.

Dünya genelinde 11,5 trilyon dolarlık varlığı yöneten şirket, British Airways, Rolls-Royce ve Royal Mail’in emeklilik fonları da dahil olmak üzere Birleşik Krallık’ta 13 milyondan fazla kişinin emeklilik birikimlerini yönetiyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

AB’den Rusya ve Belarus’un tarım ürünlerine vergi hazırlığı

Yayınlanma

AB Komisyonu, Rusya ve Belarus’tan ithal edilen tarım ürünleri ile gübrelere gümrük vergisi getirmeyi planlarken, AB üyesi ülkeler arasında özellikle gübre vergisi konusunda görüş ayrılıkları ortaya çıktı.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Rusya ve Belarus’tan ithal edilen tarım ürünleri ile gübrelere yönelik yeni bir vergilendirme sistemi üzerinde çalışıyor.

Komisyon Başkan Yardımcısı Valdis Dombrovskis, AB Dış Ticaret Konseyi toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında, komisyonun Rusya ve Belarus kaynaklı tarım ürünlerine ve olası gübre ithalatına gümrük vergisi getirmeyi planladığını açıkladı.

Dombrovskis, “Rusya ve Belarus menşeli ürünlere gümrük tarifesi uygulanması konusunu ele aldık. Komisyonumuz yakın zamanda, geçtiğimiz ekim ayında gerçekleşen AB Zirvesi’nde alınan kararlar doğrultusunda, özellikle Rus tarım ürünleri ve gübrelerine yönelik önerilerini sunacak,” dedi.

Komisyon Başkan Yardımcısı, AB üyesi birçok ülkenin mümkün olan en geniş ürün yelpazesinde vergilendirmeyi desteklediğini belirtti.

Öte yandan, AB Konseyi’nin dönem başkanlığını yılsonuna kadar yürütecek olan Macaristan’ın Dışişleri Bakanı Peter Szijjártó, Rus ürünlerine yönelik gümrük vergisi teklifinin 27 AB üyesi ülkeden yalnızca 8’inin desteğini aldığını vurguladı.

Özellikle AB’de arz sıkıntısı yaşanan ve üretiminde doğalgaza bağımlı olan gübre ürünlerine getirilmesi planlanan gümrük vergisi kısıtlamaları en çok tartışılan konular arasında yer alıyor.

Bu durum, söz konusu ithalat vergilerinin AB Konseyi’nden onay almasını zorlaştırabilir.

Szijjártó ayrıca, AB’nin Rusya’ya uyguladığı yaptırımların beklenilen sonuçları vermediğinin altını çizdi.

Buna karşılık Dombrovskis, yaptırımların etkili olduğunu savunarak, AB ülkelerinin bu önlemleri “daha kapsamlı bir şekilde uygulaması” ve kurallara uymayan taraflarla etkin mücadele etmesi gerektiğini belirtti.

ABD’nin ucuz Ukrayna tahılının Avrupa pazarına akmasından çıkarı ne?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English