Bizi Takip Edin

AVRUPA

Almanya’da seçim öncesi münazarası: AfD, CDU, SPD ve Yeşiller kozlarını paylaştı

Yayınlanma

Almanya’da erken federal seçimlerden bir hafta önce AfD, CDU/CSU, AfD, SPD ve Yeşiller’in şansölye adayları ilk kez dörtlü bir TV tartışmasında tartışmalı konuları ele aldı.

RTL’nin “Quadrell” programında, ekonomi ve sosyal politika, Ukrayna’daki savaş ve yeni ABD yönetimi gibi konularda karşıt görüşler netleşti.

Programın ardından yapılan Forsa anketine göre “Quadrell”in galibi Friedrich Merz oldu. Araştırma grubu tarafından RTL adına yapılan bir ankete katılanların yüzde 32’si CDU/CSU adayının performansıyla kendilerini etkilediğini söyledi.

Buna karşılık sadece yüzde 25’lik bir kesim Olaf Scholz’u destekliyor. Robert Habeck ve Alice Weidel izleyici anketinde yüzde 18 ile berabere kaldılar.

Ukrayna’da Trump inisiyatifi ana gündem

AfD’nin şansölye adayı Alice Weidel, ABD Başkanı Donald Trump ve yardımcısı JD Vance’in Ukrayna’da nihayet bir ateşkesin müzakere edilmesi ve barışın sağlanması gerektiğini açıkça ifade ettiklerini söyledi. AfD’nin neredeyse üç yıldır defalarca bu yönde çağrıda bulunduğuna işaret eden Weidel, “Bunun için çok fazla hakarete maruz kaldık,” dedi.

AfD lideri, Donald Trump’ı Ukrayna’daki savaşı sona erdirecek “doğru adam” olarak övdü ve ülkesini “tarafsız bir arabulucu” olarak kalmaya çağırdı.

CDU lideri ve şansölye adayı Friedrich Merz ise Weidel’i, Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı herhangi bir gerekçe olmaksızın başlattığını söylemekten kaçınmakla suçladı.

AfD liderinin, Almanya’nın çatışmada taraf tutmaması gerektiği yönündeki önerilerine yanıt olarak ise, “Hayır, biz tarafsız değiliz, arada da değiliz. Biz Ukrayna’nın tarafındayız ve Ukrayna ile birlikte burada sahip olduğumuz siyasi düzeni savunuyoruz,” dedi.

Merz’e göre Rusya Devlet Başkanı “Büyük Rusya”yı yeniden kurma hayalleri kuruyor ve “NATO topraklarını gözüne kestirmiş” durumda.

SPD’li mevcut Şansölye Olaf Scholz ise kimsenin Ukraynalıların ülkesinin kaderini “kafasına göre belirleyemeyeceğini” savundu.

Yeşiller’in şansölye adayı ve mevcut şansölye yardımcısı Robert Habeck’e göre Trump ve hükümeti “Batının değerler topluluğuna cepheden bir saldırı” başlattı.

Trump’ın “kurallara dayalı düzeni ve liberal demokrasiyi sorguladığını” savunan Habeck, bu yüzden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile “anlaşma yapmakta” bir sakınca görmediklerini söyledi ve  Avrupalıların “şimdi birlikte durması gerektiğini” ileri sürdü.

Göç tartışması

Şansölye adayları göç konusunda da hemfikir değil.

Örneğin Şansölye Scholz düzensiz göçü sınırlandırmak için elinden gelen her şeyi yapmaya devam etmek istediğini söyledi ve “Bunu yapmaya devam edeceğiz ve etmeliyiz de,” dedi.

Merz ise sınır dışı edilenlerin sayısının çok düşük, yeni gelen sığınmacıların sayısının ise çok yüksek olduğunu söyledi. Ayrıca Afganistan’dan gelen “özellikle hassas durumdaki” kişilere yönelik federal kabul programını da eleştirdi.

Yeşil Habeck ise Afganistan’ı yöneten Taliban’ın bir “terör rejimi” olduğunu ileri sürdü.

AfD’li Weidel ise ülkede bir “kontrol kaybından” söz etti. 

AfD’ye “nazizm” hatırlatmaları

Münazaranın bir noktasında Şansölye Scholz, Almanya’nın Nasyonal Sosyalist geçmişine atıfta bulunarak AfD’nin onursal başkanı Alexander Gauland’ın Haziran 2018’de söylediği, “Hitler ve Naziler 1000 yılı aşkın başarılı Alman tarihinde sadece bir kuş pisliğidir,” sözlerini hatırlattı.

Gauland daha sonra açıklamasını “yanlış yorumlanabilir ve bu nedenle siyasi olarak akılsızca” olarak nitelendirmişti.

Weidel ise verdiği yanıtta, “Bu gece burada bana istediğiniz kadar hakaret edebilirsiniz. Milyonlarca seçmene hakaret ediyorsunuz. Bu beni hiç etkilemiyor. Ben sadece bu oyları temsil ediyorum,” dedi.

Weidel, moderatörlerin sorularına rağmen Gauland’ın açıklamaları hakkında yorum yapmak istemedi.

Weidel, rakiplerinden gelen yorumları “çirkin” olarak nitelendirerek reddetti ve AfD’yi “liberal muhafazakâr bir parti” olarak nitelendirdi.

ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in, Münih Güvenlik Konferansında AfD’ye karşı oluşturulan “güvenlik kordonu” siyasetine itiraz ettiğini de hatırlatan Weidel, “Vance, milyonlarca seçmeni en başından dışlamak için güvenlik duvarları inşa edemeyeceğinizi itiraf etti. Birbirimizle konuşmamız gerektiğini açıkça ifade etti,” dedi.

Merz ise AfD’yi “radikal sağcı, büyük ölçüde aşırı sağcı bir parti” olarak nitelendirdi ve Weidel’i, AfD’nin etno-milliyetçi kanadının lideri Björn Höcke’ye “eleştirel olmayan bir bakış açısı” ile yaklaşmakla suçladı.

Weidel, Bild gazetesine verdiği bir röportajda “Björn Höcke ve ben çok iyi anlaşıyoruz,” demiş ve daha önce Höcke’yi AfD’den ihraç etme girişimini bir hata olarak nitelendirmişti.

Weidel, Höcke’yi bakanlık pozisyonu için uygun görüp görmediği sorusuna ise “Evet” yanıtını verdi.

CDU, seçim sonrası koalisyonunda SPD ve Yeşiller’e işaret etti

CDU lideri Merz, 23 Şubat’yaki Federal Meclis seçimlerinden sonra olası koalisyon ortakları olarak SPD ya da Yeşiller’in adını verdi; AfD ile çalışmayı reddetti. 

FDP hakkında şüpheleri olduğunu kaydeden Merz, seçimlerden sonra “mantıklı görüşmelerin mümkün olacağından” oldukça emin olduğunu da sözlerine ekledi.

Scholz, Habeck, Merz ve Weidel geçtiğimiz perşembe günü de ZDF’de yayınlanan “Klartext” programına konuk olmuşlardı. Dörtlü bu akşam da ARD’nin “Wahlarena” programında tekrar bir araya gelecekler ve burada sorular vatandaşlardan gelecek.

AVRUPA

İngiltere: Putin’in yeni oyun alanı Batı Balkanlar

Yayınlanma

Batı Balkanlar, Birleşik Krallık hükümetinin üst kademelerindeki isimler tarafından “yeni sıcak nokta” olarak tanımlanıyor ve Londra, “Rus etkisini” önlemek için bölgedeki altı devletin de AB’ye katılması için bastırıyor.

Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı David Lammy geçen hafta bölgeye yaptığı bir ziyaret sırasında POLITICO’ya verdiği demeçte, “Avrupa’da savaşın yaşandığı ve Rusya’nın bölgeye uzun süredir müdahale ettiğini gördüğümüz bu dönemde, gözünüzü hâlâ aşılması gereken eski sorunların bulunduğu Batı Balkanlar’dan ayırırsanız aptallık etmiş olursunuz,” dedi.

Putin’in buradaki çıkarının “bölgeyi istikrarsız tutmak” olduğunu öne süren İngiliz bakan, Rusya’nın Batı Balkanları oluşturan ülkeleri “diken üstünde tutmak, istikrarsızlaştırılmış bir nüfusa sahip olmak ve siber ve hibrit bir savaş yürütmek” gibi hedefler güttüğünü öne sürdü.

Bölgedeki altı Balkan ülkesi de AB’ye üye olmaya çalışıyor; fakat hem Bosna-Hersek, hem de Sırbistan çeşitli nedenle istikrarlı olmaktan uzak.

Kamuoyu önünde yorum yapma yetkisi bulunmayan ve isminin açıklanmasını istemeyen bir Birleşik Krallık yetkilisi, “[Batı Balkan ülkeleri] Şu anda ilerlemek zorundalar yoksa Rusya’nın oyun alanı olmaya devam edecekler,” iddiasında bulundu.

Yetkililer, Brüksel Ukrayna’nın üyeliğiyle meşgul olmadan önce Balkan ülkelerinin “arada kalmayı bırakmaları” için “oldukça dar bir pencere” olduğunu söylüyorlar.

Lammy, Sırbistan’ın 2009 yılında başlattığı AB’ye katılma sürecini “gerçekten istediğine” inanıyor. Bakan, Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da verdiği bir mülakatta, “Fakat oraya nasıl, ne kadar hızlı ve ne kadar ciddi bir şekilde ulaşılacağı konusunda farklı bakış açıları var. Alternatif bir vizyon var ve bu daha karanlık bir vizyon. Oligarşiye, yolsuzluğa, ağır devlet kontrolüne, çok daha fazla polis devletine işaret eden bir pozisyon. Böyle bir vizyon da var ve bunlar dünyanın bu bölgesinde tartışılıyor,” dedi.

Lammy POLITICO’ya verdiği demeçte, Aleksandar Vučić ile çarşamba günü başkanlık sarayında yaptığı görüşmede protestoları ve sonik silah kullanımı iddialarını gündeme getirmeden önce “Halkın yanındayız” dedi.

Dışişleri Bakanı, “yasadışı göçle mücadele” ve Sırbistan’ı Batı’ya yakınlaştırma ikili amacını güden bir dizi anlaşmayı imzalamak için Balkan ülkesine gitti.

Öte yandan Sırbistan lideri medyaya verdiği demeçte, “Büyük Britanya’daki protesto ve gösteriler hakkında yorum yapmak aklıma bile gelmiyor çünkü Büyük Britanya’nın egemenliğine saygı duyuyorum,” diyerek Lammy’ye cevap verdi.

Vučić ayrıca protestoculara karşı güç ya da sonik silah kullanıldığını reddetti ve Lammy’nin basına yaptıkları açıklamalar sırasında “anayasaya aykırı” eylemlerini gündeme getirmesi üzerine Bosna’daki Sırp Cumhuriyeti’nin lideri Milorad Dodik’i savundu. Dodik, ABD ve Britanya’nın yaptırım listesinde.

POLITICO’ya konuşan Kosova Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani ise, “çılgın hegemonyacı komşu” olarak tanımladığı Sırbistan ile ilişkilerde her şeyin yolunda gitmediğini söyledi.

POLITICO, NATO Barış Gücü (KFOR) kapsamında bölgede bulunan İngiliz askerlerinin Lammy’ye, Kosova’daki Sırp faaliyetlerini istihbarat operasyonları da dahil olmak üzere Rusya’nın desteklediğine inandıklarını söylediğini aktardı. Askerler ayrıca siyasi mitingler ve seçimlerin yanı sıra kritik altyapıyı da gözetliyor.

Kosovalı yetkililer bir süredir Sırbistan’la yeni bir savaş ihtimalinin çok da uzak olmadığı uyarısında bulunuyorlar.

Lammy ile görüşmesinde Osmani, iki ülkenin silah alımını ve birliklerinin daha fazla ortak operasyon yapmasını içeren bir ekonomi ve güvenlik anlaşması imzalanması konusunda kendisine baskı yaptı.

Ayrıca POLITICO’ya ülkesinin İngiltere ve Fransa’nın Ukrayna için organize etmeye çalıştığı barış gücüne katılma isteğini “resmen ifade ettiğini” söyledi fakat bunu Londra’nın istediği anlaşmayı imzalaması şartına bağladı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Polonya’da cumhurbaşkanı adayları Ukrayna kartını oynuyor

Yayınlanma

Polonya’da Ukraynalılara yönelik olumsuz kamuoyu görüşü son üç yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Araştırma merkezi Res Futura’nın verilerine göre, artan suç oranları, sosyal yardımların kötüye kullanıldığı iddiaları ve çiftçilerin yaşadığı haksız rekabet bu durumun temel nedenleri arasında yer alıyor.

Polonyalı internet kullanıcıları, son üç yılda Ukraynalılara karşı rekor düzeyde olumsuz bir tavır sergiledi.

Kamuoyu araştırma merkezi Res Futura’ya göre, mart ayında Ukraynalı mülteciler ve Kiev yönetimi hakkındaki eleştirel yayınların sayısı 325 milyona ulaştı.

Mesajlardaki baskın temanın Ukrayna ordusuna yapılan askeri yardımın durdurulması çağrısı olması dikkat çekti; bu çağrıların oranı yüzde 32 olarak kaydedildi.

Ayrıca, Polonyalılar ülkede yaşayan Ukraynalıları suç oranlarının artmasından ve sosyal yardımları kötüye kullanmaktan yaygın olarak sorumlu tutuyor.

Olumsuz içerikli paylaşımların altındaki yorumlarda Volin Katliamı sıkça tartışıldı. Bu konu, muhalif yayınların yüzde 46’sında gündeme geldi.

Ukraynalılara yönelik tutum, Polonyalı sosyologların sıkça incelediği bir konu hâline geldi.

Nitekim, şubat ayında Radio ZET, vatandaşların yaklaşık yüzde 57’sinin Kiev’in Moskova ile barış anlaşması yapması gerektiğine inandığını gösteren verileri paylaştı.

Ankete katılanların sadece yüzde 30’u farklı bir görüş belirtti.

Sosyologların bu konuya ilgisi, Polonya’daki kitlesel mülteci varlığının yol açtığı karmaşık sosyal durumla kolayca açıklanıyor.

TASS‘ın haberine göre, geçen hafta ülkede 34 yaşındaki bir Ukrayna vatandaşı, işverenini kundaklama suçlamasıyla tutuklandı. Polis, mağdurun durumunun ağır olduğunu bildirdi.

Epoznan‘ın haberine göre de şubat ayında trafik kurallarını sürekli ihlal eden ve trafik kamerasına orta parmağını gösteren bir genç Polonya’dan sınır dışı edildi.

Yoldan geçenleri dövdüğü ve kadınları taciz ettiği defalarca tespit edilen başka bir Ukraynalının sınır dışı edilmesi de benzer şekilde kamuoyunda yankı buldu. Söz konusu şahsın dairesinde uyuşturucu madde de ele geçirildi.

Polonyalıların hoşnutsuzluğunun ekonomik nedenleri de bulunuyor.

Ülkede çiftçi protestoları devam ediyor. Tarım sektörü çalışanlarının gösterileri 2024 yılında başlamıştı.

Çiftçiler, Ukrayna’dan gelen gıda ürünleriyle oluşan haksız rekabet koşullarından şikayetçi. Avrupa Birliği (AB) düzeyinde bu sorun henüz çözülemedi.

Bu durum, Ukrayna faktörünün ülkenin iç siyasetinde giderek daha belirgin bir rol oynadığını gösteriyor.

18 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde bu faktörün etkisi de artıyor.

Sivil Platform (PO) adayı Rafal Trzaskowski favori olarak görülürken, onu Hukuk ve Adalet Partisi’nden (PiS) Karol Nawrocki ve Konfederasyon Partisi’nden Sławomir Mentzen takip ediyor.

Ukrayna konusu, adayların seçim kampanyalarında önemli bir yer tutuyor.

Nitekim Nawrocki, Vladimir Zelenskiy konusunda “derin bir hayal kırıklığı” yaşadığını ifade etti.

Nawrocki, Varşova’nın Kiev’e yaptığı yardım karşılığında “hiçbir şey almadığını” ve bunun “ortaklık anlayışıyla bağdaşmadığını” vurguladı.

Mentzen ise Polonyalı askerlerin Ukrayna’da konuşlandırılmasına karşı çıktı. Hatta Lviv Belediye Başkanı Andriy Sadovyi ile polemiğe girdi.

Mentzen, şehri ziyareti sırasında Stepan Bandera anıtının yanında çektiği videoda, Ukraynalı milliyetçiyi “terörist” olarak nitelendirdi ve Kiev’i “suçlulara tapmakla” eleştirdi.

Tusk: Polonya bir cephe ülkesi, Ukrayna’nın savunmasına her şeyini veremez

Okumaya Devam Et

AVRUPA

ABD, Polonya’daki Ukrayna yardım merkezinden askeri personelini çekti

Yayınlanma

ABD Ordusu, Ukrayna’ya askeri destek dağıtımında önemli bir lojistik merkez olan Rzeszów yakınlarındaki Jasionka üssünden Amerikan personelinin ve askeri teçhizatının çekildiğini açıkladı.

Başbakan Donald Tusk, “Amerikalılar bizi önceden bilgilendirdi ve Rzeszów bölgesinden çekilen birliklerin Polonya’da konuşlanmaya devam edeceği konusunda güvence verdi. Bu Polonya’daki ya da Avrupa’daki ABD güçlerinin azaltılması anlamına gelmiyor,” dedi.

Komutanlıktan yapılan açıklamada, birliklerin “ABD askeri operasyonlarını optimize etmeye yönelik daha geniş bir stratejinin parçası olarak, Müttefiklere ve ortaklara verilen destek düzeyini artırırken aynı zamanda verimliliği de artırarak” ülkedeki diğer yerlere taşınacağı belirtildi.

Birliklerin ve teçhizatın yeniden konumlandırılması kararının “Polonyalı ev sahipleri ve NATO müttefikleri ile yakından koordine edilen aylarca süren değerlendirme ve planlamayı yansıttığı” belirtilen açıklamada, Jasionka aracılığıyla Ukrayna’ya askeri yardımın kolaylaştırılmasının artık Polonya ve NATO liderliğinde devam edeceği ifade edildi.

2022’de Ukrayna savaşının başlamasının ardından ABD kuvvetleri Jasionka’da geçici bir varlık tesis etmişti.

Polonya’daki kalıcı bir askeri üssü olarak yer almamasına rağmen, bölge son üç yıldır ABD, NATO ve ortak güçler tarafından kullanılıyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English