Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Aralarında Sally Rooney ve Arundhati Roy’un da bulunduğu yazarlardan İsrail kültür kurumlarını boykot çağrısı

Yayınlanma

Aralarında Sally Rooney, Arundhati Roy ve Rachel Kushner gibi isimlerin de bulunduğu 1.000’den fazla yazar ve yayıncılık çalışanı, “Filistinlilere yönelik ezici baskının suç ortağı olan veya sessiz gözlemcileri olarak kalan” İsrailli kültür kurumlarını boykot etme sözü verdi.

Bildiriyi imzalayanlar, “ayrımcı politikalar ve uygulamalar” ya da “İsrail’in işgalini, apartheid’ını ya da soykırımını aklama ve meşrulaştırma” dahil olmak üzere “Filistinlilerin haklarını ihlal etmede suç ortağı olan” İsrailli yayıncılar, festivaller, edebiyat ajansları ve yayınlarla çalışmayacaklarını söylüyorlar.

İmzacılara göre, “Filistin halkının uluslararası hukukta yer alan devredilemez haklarını” hiçbir zaman kamuoyu önünde tanımayan kurumlar da boykot edilecek.

Kampanya, Filistin’in dört bir yanındaki şehirlerde halka açık ücretsiz etkinliklerle her yıl bir festival düzenleyen Filistin Edebiyat Festivali (PalFest olarak da bilinir) tarafından organize edildi.

“Bizler yazarlar, yayıncılar, edebiyat festivali çalışanları ve diğer kitap emekçileri olarak bu mektubu 21. yüzyılın en derin ahlaki, siyasi ve kültürel kriziyle karşı karşıya olduğumuz bir dönemde yayınlıyoruz,” diye başlayan açıklamada İsrail’in geçtiğimiz ekim ayından bu yana Gazze’de en az 43,362 Filistinliyi öldürdüğü ve bunun “75 yıllık yerinden edilme, etnik temizlik ve apartheid”ın ardından geldiği belirtiliyor.

Kültürün “bu adaletsizliklerin normalleştirilmesinde ayrılmaz bir rol oynadığını” belirten imzacılar, “Çoğu zaman doğrudan devletle birlikte çalışan İsrailli kültür kurumları, on yıllardır milyonlarca Filistinlinin mülksüzleştirilmesi ve baskı altına alınmasını gizleme, gizleme ve sanatla aklama konusunda çok önemli bir rol oynamıştır,” diyor.

Taahhütnamede, sektör çalışanlarının “oynayacakları bir rol” olduğu belirtiliyor. “Apartheid ve yerinden edilme ile ilişkilerini sorgulamadan İsrail kurumları ile vicdanen ilişki kuramayız,” denilen mektupta, sayısız yazarın Güney Afrika’daki apartheid’a karşı da aynı pozisyonu aldığı vurgulanıyor.

Mektup, imzacıların meslektaşlarına taahhüde katılma çağrısıyla sona eriyor.

Mektuba cevaben, İsrail’i destekleyen avukatlardan oluşan UK Lawyers for Israel (UKLFI) derneği, Society of Authors, Publishers Association ve Independent Publishers Guild’e kendi mektubunu gönderdi.

“Bu boykot İsraillilere karşı açıkça ayrımcıdır. Yazarlar, yayıncılara, festivallere, edebiyat ajanslarına ya da diğer uluslardan yayınlara benzer koşullar dayatmamaktadır,” iddiasında bulunan UKLFI, üyelerinin boykota katılmanın yasal riskleri olduğuna inandıklarını da sözlerine ekledi.

PalFest’in kurucularından ve şu anki festival direktörü Omar Robert Hamilton, UKLFI’nin mektubunun “sadece ahlaki iflası açısından dikkate değer olduğunu ve İsrail’in savunucularının söyleyecek hiçbir şeyleri olmadığını kanıtladığını” düşündüğünü söyledi.

Normal People ve son olarak Intermezzo kitaplarının yazarı Rooney, uzun zamandır Filistinlilerin haklarının açık sözlü bir savunucusu ve 2021 yılında üçüncü romanı Beautiful World, Where Are You’nun [Güzel Dünya, Neredesin] İbranice çeviri haklarını İsrailli bir yayıncıya satmayı reddetmişti.

Roy ve Kushner de İsrail’i şiddetle eleştiren isimler. Bu ayın başlarında PEN Pinter ödülünü kabul eden Roy, konuşmasında Gazze’den bahsetmiş ve ödül parasını Filistinli Çocuklara Yardım Fonuna bağışlayacağını söylemişti.

DİPLOMASİ

NATO şefi Rutte’ye göre Zelenskiy’in Scholz’a yönelik eleştirileri haksız

Yayınlanma

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz’un Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy tarafından zaman zaman sert bir şekilde eleştirilmesini haksız bulduğunu söyledi.

dpa’nın aktardığına göre Rutte 23 Aralık Pazartesi günü verdiği bir mülakatta, “Zelenskiy’e sık sık Olaf Scholz’u eleştirmeyi bırakması gerektiğini söyledim, çünkü bunun haksızlık olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Rutte ayrıca Scholz’un aksine Ukrayna’ya Taurus seyir füzeleri tedarik edeceğini ve bunların kullanımına sınır koymayacağını söyledi.

“Genel olarak, bu tür kabiliyetlerin Ukrayna için çok önemli olduğunu biliyoruz,” diyen Rutte, müttefiklerin ne vermesi gerektiğine karar vermenin kendisine bağlı olmadığını da sözlerine ekledi.

Scholz’un kasım ayında Rusya lideri Vladimir Putin ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından Zelenskiy, bunun “Rus lideri izole etme” ve Ukrayna’daki savaşı “adil bir barışla” sona erdirme çabalarını baltalayan bir “Pandoranın kutusunu” açtığını söylemişti.

Öte yandan Zelenskiy pazar günü Ukraynalı diplomatlara yaptığı bir konuşmada, Ukrayna’nın NATO üyeliğinin “ulaşılabilir” olduğunu ama Kiev’in bunun gerçekleşmesi için müttefiklerini ikna etmek için mücadele etmesi gerektiğini söyledi.

Zelenskiy Kiev’deki toplantıda diplomatlara, “Hepimiz Ukrayna’nın NATO’ya davet edilmesinin ve ittifaka üye olmasının sadece siyasi bir karar olabileceğini anlıyoruz. Ukrayna için ittifak sağlanabilir, fakat bu karar için gerekli tüm düzeylerde mücadele edersek sağlanabilir,” dedi.

Zelenskiy müttefiklerin Ukrayna’nın NATO’ya neler katabileceğini ve ittifaka üyeliğinin küresel ilişkileri nasıl istikrara kavuşturacağını bilmeleri gerektiğini söyledi.

Geçen hafta Zelenskiy Avrupa ülkelerini Rusya ile savaş sona erdikten sonra Ukrayna’yı korumak için garanti vermeye çağırmış ve Ukrayna’nın nihayetinde ittifaka üyelik yoluyla daha fazla korumaya ihtiyaç duyacağını söylemişti.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Petrol fiyatları düşüşte: ABD enflasyon verileri piyasayı rahatlattı

Yayınlanma

ABD’den gelen düşük enflasyon verileri, petrol fiyatlarındaki arz fazlası endişelerini bir nebze dengelerken, güçlü dolar bu etkileri sınırladı. Rusya’nın Drujba boru hattındaki tedarik sorunlarının çözülmesi ve ABD’nin enerji politikaları ise piyasalarda dikkat çeken diğer gelişmeler arasında yer aldı.

Petrol fiyatları, ABD’den gelen beklenenden düşük enflasyon verilerinin, 2025 yılı için arz fazlası endişelerini dengelemesiyle pazartesi günü hafif bir düşüş yaşadı.

Brent petrol vadeli işlemleri, dün saat 15.03 itibarıyla yüzde 0,34 düşüşle varil başına 72,69 dolara gerilerken, WTI petrol fiyatları yüzde 0,33 azalarak varil başına 69,23 dolardan işlem gördü.

IG Markets analisti Tony Sycamore, Reuters ajansına verdiği demeçte, ABD’de cuma günü açıklanan ve enflasyonda bir yavaşlama olduğunu gösteren verilerin, yatırımcıların ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz oranlarını düşürmesi konusundaki endişelerini azalttığını belirtti. Bu durum, seansın erken saatlerinde petrol fiyatlarını destekledi.

Sycamore ayrıca, ABD Senatosunun hafta sonu gerçekleşen kısa süreli hükümet kapanışını sona erdiren yasa tasarısını onaylamasının da piyasalarda olumlu bir hava yarattığını ifade etti.

Ancak UBS analisti Giovanni Staunovo, doların güçlenmesinin bu yükselişi sınırladığını söyledi.

ABD’deki Ticari Emtia Vadeli İşlemler Komisyonu’nun (CFTC) cuma günü yayınladığı verilere göre, spekülatörler, 17 Aralık ile sona eren haftada ABD hafif petrolü WTI ve Brent petrolünde net uzun pozisyonlarını artırdı.

Avrupa’ya petrol tedariki konusundaki endişeler, Rusya’nın Drujba boru hattındaki teknik sorunlar nedeniyle perşembe günü durdurulan sevkiyatın yeniden başlamasıyla hafifledi.

ABD’de faaliyet gösteren petrol sondaj kulelerinin sayısı, Baker Hughes’un cuma günü yayınladığı verilere göre bir artışla 483’e yükseldi.

ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump, Avrupa Birliği’nin (AB) artan ticaret açığını dengelemek amacıyla ABD’den daha fazla petrol ve doğalgaz alımını artırmaması durumunda, Avrupa’dan yapılan ithalata ek gümrük vergileri uygulanabileceği konusunda uyardı.

Avrupa Komisyonu ise Trump yönetimiyle enerji sektörü dahil olmak üzere ilişkilerin güçlendirilmesine yönelik müzakerelere açık olduğunu duyurdu.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump, Panama’dan sonra Grönland’a göz dikti

Yayınlanma

Donald Trump pazar günü Kopenhag Büyükelçisi olarak İsveç’in eski elçisi Ken Howery’yi seçtiğini açıkladı ve Danimarka’nın yarı özerk bir parçası ve büyük bir ABD Hava Kuvvetleri üssüne ev sahipliği yapan Grönland’ın durumu hakkında yorumda bulundu.

Trump, Truth Social’da yaptığı açıklamada, “Amerika Birleşik Devletleri, Ulusal Güvenlik ve Dünya genelinde Özgürlük amaçları doğrultusunda Grönland’ın mülkiyetinin ve kontrolünün mutlak bir gereklilik olduğunu düşünmektedir,” diye yazdı.

Trump’ın açıklamaları Danimarka ve Grönland’da tepkilere neden oldu. Muhalefetteki Muhafazakâr Parti’den parlamento üyesi Rasmus Jarlov sosyal medya platformu X’te yaptığı açıklamada, Danimarka hükümetinin Grönland üzerindeki kontrolün tartışmaya ya da müzakereye açık olmadığını net bir şekilde ifade etmesi gerektiğini söyledi.

Parlamentonun savunma komitesine başkanlık eden Jarlov, “ABD faaliyetleri Danimarka topraklarının kontrolünü ele geçirmeyi amaçladığı ölçüde, bu yasaklanmalı ve karşı konulmalıdır. O zaman orada hiç bulunamazlar,” dedi.

Grönland Başbakanı Mute Egede de 23 Aralık Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Trump’ın 600 yılı aşkın bir süredir Danimarka’nın bir parçası olan geniş Arktik adasının “mülkiyeti ve kontrolü” ile ilgili yaptığı yorumlara yanıt vererek ülkesinin “satılık olmadığını” söyledi.

Egede, “Grönland bizimdir. Biz satılık değiliz ve asla satılık olmayacağız. Özgürlük için verdiğimiz uzun mücadeleyi kaybetmemeliyiz,” dedi.

Trump’tan Panama’ya ilhak tehdidi

Başkenti Nuuk, New York’a Danimarka’nın başkenti Kopenhag’dan daha yakın olan ada, maden, petrol ve doğal gaz zenginliklerine sahip. Fakat kalkınmanın yavaş olması, ekonomisini balıkçılığa ve Danimarka’dan gelen yıllık sübvansiyonlara bağımlı kılıyor.

Öte yandan Pituffik hava üssü ile Grönland, ABD ordusu ve balistik füze erken uyarı sistemi için stratejik öneme sahip, zira Avrupa’dan Kuzey Amerika’ya giden en kısa yol ada üzerinden geçiyor.

Trump, 2019’da görevde olduğu bir önceki dönemde Grönland’ı satın almakla ilgilendiğini ifade etmiş, fakat bu teklif Danimarka ve adanın kendi yetkilileri tarafından herhangi bir resmi görüşme yapılmadan derhal reddedilmişti.

Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen o dönemde Trump’ın teklifini “saçma” olarak nitelendirmişti. Bunun üzerine Trump, Dan liderin bu fikri reddetmesinin “çirkin” olduğunu savunmuş ve ardından Kopenhag ziyaretini iptal etmesine yol açmıştı. Frederiksen halen Danimarka başbakanı olarak görevine devam ediyor.

Danimarka 1973’ten beri AB üyesi fakat Grönland AB toprağı olarak kabul edilmiyor.

Ada, 2009 yılından bu yana Danimarka’dan bağımsızlığını ilan etme hakkına sahip. Her yıl Kopenhag’dan önemli miktarda bütçe transferine ihtiyaç duyan yaklaşık 56.000 nüfuslu ada şimdiye kadar bunu yapmaktan kaçındı.

Grönland’ın Danimarka Krallığı tarafından kolonizasyonu 15. yüzyıla kadar uzansa da, ada modern biçimine Napolyon Savaşlarından sonra kavuştu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English