Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Avrupa Parlamentosu, Rusya’nın Romanya’ya altınları iade etmesini istedi

Yayınlanma

Avrupa Parlamentosu (AP) üyeleri, Romanya’nın 1916-1917 yıllarında Rusya’ya gönderilen altınları ve tarih arşivlerinin iadesine ilişkin taleplerini destekleyen kararı kabul etti.

Politico‘da yer alan habere göre kararda, bu konudaki diyaloğun ‘bölgesel durum elverdiğinde’ yeniden başlatılması planlandığı kaydedildi.

Oylama Strazburg’daki AP genel kurul oturumu çerçevesinde gerçekleşti.

Kararda, “Avrupa Parlamentosu, Rusya Federasyonu’na, Romanya’nın 1916 ve 1917 yıllarında muhafaza edilmek üzere ülkeye gönderilen milli mirasının kalan kısmını Romanya’ya tamamen iade etmesi çağrısında bulunmaktadır. Komisyon ve Avrupa Dış Eylem Servisi’ne, bölgesel durum taraflar arasında siyasi diyaloğun yeniden başlamasına imkân verir vermez, Romanya’nın ulusal mirasının iadesini AB-Rusya ilişkilerini düzenleyen ikili diplomatik öncelikler arasına dâhil etmeleri çağrısında bulunmaktadır,” denildi.

Kararda ayrıca, ulusal hazineye ait bazı kültürel, dini ve arşivsel hazinelerin 1935 ve 1956 yıllarında Romanya’ya iade edildiği edildi.

Aynı zamanda metinde, ‘Romanya Merkez Bankası rezervlerine ait 91,5 ton saf altının, hazinenin Rusya’ya devri sırasında imzalanan protokollere rağmen bugüne kadar iade edilmediği’ belirtildi.

Ayrıca, konuyla ilgili ortak bir Romanya-Rusya uzman komisyonu kurulmasına rağmen, Moskova’nın Rus İmparatorluğu’na teslim edilen değerli eşyaları iade etmeyi reddettiği iddia edildi.

Birinci Dünya Savaşı (1914-1918) sırasında, Alman işgali tehdidi altındaki Romanya kraliyet yetkilileri, ülkenin başlıca değerli eşyalarını korumak için Rusya İmparatorluğu’na taşımaya karar vermişti.

Devrim ve iç savaş sırasında Kremlin’deki hazinelerin bir kısmı, Romanya hazineleri de dahil olmak üzere, Moskova dışına çıkarılmıştı. Tarih literatüründe bunların akıbeti hakkında çeşitli hipotezler dile getirilmiş, ancak hiçbiri kesin olarak doğrulanmamıştı.

Romanya tarafı altın rezervinin iadesi konusunu defalarca gündeme getirmiş ve değerli eşyaların bir kısmı 1935 ve 1956 yıllarında Sovyet makamları tarafından Bükreş’e iade edilmişti.

Moskova ile Bükreş arasında 2003 yılında imzalanan dostane ilişkiler ve işbirliği antlaşmasında, Romanya altınları konusu da dahil olmak üzere ikili ilişkilerin bütününe ilişkin meseleleri incelemek üzere tarihçilerden oluşan bir Ortak Kamu Komisyonu kurulmuştu.

Medvedev’den küfürlü yanıt

Bununla beraber Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev, AP’nin ilgili kararına küfürle yanıt verdi.

VK hesabından paylaşım yapan Medvedev, “Görünüşe göre hiçbir şey bizi şaşırtamaz. Avrupalı liderler ahmak, zayıf ve serseridir. Ama hayır, bize yine bir bahane sundular. Altınlarının Romanya’ya iadesini istiyorlar. Sovyet hükümeti 1918’de bunları kötü tutumları nedeniyle millileştirmişti. Ve çöken imparatorluğun borçlarını ödemeyi reddetmişti. Romanya bunu kabul etti ve ardından İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi döneminin sonuçları için bizden tazminat almayı reddetti. Şimdi Avrupa Parlamentosu’ndaki çeşitli moronların iştahı yeniden kabardı,” dedi.

Medvedev, “Bu küstahlık karşısında ne diyeceğimi bilemiyorum. AB, Rusya’dan 300 milyar dolar değerinde varlık çaldı ve Romanya’dan altınları kendilerine iade etmesini istiyor. ‘S… gidin’ demekten başka söylenecek bir şey yok,” ifadelerini kullandı.

DİPLOMASİ

Xi’nin Avrupa gezisi: Batıya taviz çıkmadı, Macaristan ve Sırbistan ile ilişkiler perçinlendi

Yayınlanma

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ticaret, yatırımlar ve Ukrayna savaşı üzerine görüşmeler yaptığı Fransa, Sırbistan ve Macaristan ziyaretlerinin ardından beş günlük Avrupa turunu tamamladı.

Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Xi’yi lüks konyak şişeleri ve Pirene dağlarında çocukluğu geçirdiği bölgeye bir gezi ile karşılarken, Sırbistan’da Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, “Çin, Çin” sloganları atan ve Sırbistan başkanlık sarayının önünde Çin bayrakları sallayan on binlerce kişiyi bir araya getirerek büyük bir karşılama düzenledi.

Macaristan’da da Cumhurbaşkanı Tamas Sulyok ve Başbakan Viktor Orban Xi için kırmızı halı sererek, kendisini Macaristan Cumhurbaşkanlığı sarayında askeri törenle karşıladı.

Çin lideri ‘hasar kontrolü’ yapıyor

Xi’nin beş yıl aradan sonra Avrupa’ya yaptığı ilk gezi olan tur, Çin’in üç ülke ile ilişkileri açısından da sembolik bir döneme denk geldi. Bu yıl Çin ile Fransa arasındaki diplomatik ilişkilerin 60’ıncı, Macaristan ile olan ilişkilerin ise 75’inci yıldönümü.

Ziyaret ayrıca Kosova savaşı sırasında NATO’nun Belgrad’daki Çin Büyükelçiliğini bombalamasının 25. yıldönümüne de denk geldi.

Al Jazeera’nin aktardığına göre analistler, Xi’nin bu ziyaretteki ana amacının, ABD’nin ‘daha az baskın’ olduğu bir dünya için çabaları artırmak olduğuna inanıyor.

Bir diğer amaç ise, Avrupa’nın gümrük vergisi tehdidi ve elektrikli araçlara yönelik Çin sübvansiyonlarına ilişkin bir soruşturma nedeniyle ticaret gerilimleri artarken, Çin’in Avrupa Birliği ile olan bağlarındaki ‘hasarı kontrol etmek.’

Macron-Xi görüşmesinde ana gündem ticaret

Ticaret ve Rusya konusunda taviz yok

Xi’nin iki günlük Fransa ziyareti boyunca Macron, Çin liderine Pekin’in AB ile olan ticari dengesizliklerini ele alması ve Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin üzerindeki etkisini kullanması için baskı yaptı.

Macron, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’i Xi ile görüşmelerine katılmaya, Çin pazarına daha fazla erişim çağrıları konusunda Avrupa’nın birliğinin altını çizmeye ve bloğun elektrikli araçlar ve yeşil teknoloji alanındaki kapasite fazlalığına ilişkin şikayetlerini ele almaya davet etti.

İkili ayrıca Xi’yi Rusya’ya hem sivil hem de askeri amaçlarla kullanılabilecek (çift kullanımlı ürünler) ürün ve teknolojilerin satışını kontrol etmeye zorladı.

Buna rağmen Çinli liderin çok az taviz verdiği anlaşılıyor. Xi, Çin’in bir “kapasite fazlası sorunu” olduğunu reddetti ve Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşı sona erdirmek için müzakere çağrılarını yineledi. Xi, tüm tarafları temas ve diyaloğu yeniden başlatmaya çağırdığını söyledi.

Xi, Avrupa ve NATO ile artan gerilim karşısında Macaristan ve Sırbistan’a güveniyor

Sırbistan ve Macaristan’da Çin yatırımları büyüyor

Xi’nin Fransızların isteklerini karşılamaması bir yana, AB aday ülkesi Sırbistan ve AB üyesi Macaristan’a yaptığı ziyaretlere siyasi bağları derinleştirme ve Doğu ve Orta Avrupa’daki yatırımları genişletme vaatleri damgasını vurdu.

Her iki ülke de Kuşak ve Yol Girişimi’ne (KYG) dahil.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic, Belgrad’da Xi’nin “ortak geleceğin küresel topluluğu” vizyonunu onayladı ve iki lider “sağlam bir ortaklığı” selamlarken, geçen yıl iki ülke arasında imzalanan serbest ticaret anlaşmasının 1 Temmuz’da yürürlüğe gireceğini duyurdu.

Diğer ekonomik vaatler arasında iki ülke arasında yeni hava bağlantılarının kurulması ve Sırbistan’ın tarım ürünleri ithalatına izin verilmesi de yer aldı.

Macar yetkililere göre Xi Budapeşte’de, başkent merkezini havaalanına bağlayan yüksek hızlı bir demiryolunun inşası ve nükleer sektörde işbirliği de dahil olmak üzere ulaşım ve enerji alanlarında daha fazla yatırım sözü verdi.

Xi ayrıca Macaristan’ın başkentini Sırbistan’ın başkentine bağlayacak 2,1 milyar dolarlık bir projede ilerleme sözü verdi. Büyük ölçüde Çin’den alınan bir krediyle finanse edilen plan, KYG’nin bir parçası.

ABD’den AB’ye ‘Xi-Orbán-Vučić ekseni’ uyarısı

ABD memnun değil

Bu arada ABD’nin, Xi’nin Belgrad ve Budapeşte ile ilişkilerini derinleştirmesinden rahatsız olduğu anlaşılıyor.

ABD’nin Batı Balkanlar temsilcisi Gabriel Escobar çarşamba günü Avrupa medyasına verdiği brifingde, “Seçtiği liderlerin [Orbán ve Vučić] Avrupa-Atlantik topluluğunun birliğine meydan okumaya en açık olanlar olduğunu düşünüyorum. Tüm ortaklarımıza ve muhataplarımıza Çin’in Avrupa’daki gündemine karşı çok dikkatli olmalarını söylüyoruz,” dedi.

Chatham House’da yer alan bir değerlendirmede, Xi’nin Avrupa turunun temel amacının, Washington ile olduğu gibi Avrupa ile de ilişkilerin daha da kötüye gitmesini engelleyerek hasar sınırlaması yapmak olduğu savunuluyor.

Xi’nin ayrıca Ukrayna ve ABD ile ilişkiler konusunda Avrupa içindeki bölünmelerden faydalanarak Çin’in ‘çok kutuplu dünya’ vizyonu için çalıştığı belirtiliyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Biden, Çinli EV’lere ve stratejik sektörlere gümrük vergisi getirmeye hazırlanıyor

Yayınlanma

Bloomberg’in aktardığına göre konuyla ilgili bilgi sahibi kişiler, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin önümüzdeki hafta içinde Çin’e yönelik gümrük vergilerine ilişkin kapsamlı bir karar açıklamaya hazırlandığını, bu kararın kilit stratejik sektörleri hedef almasının ve Donald Trump’ın istediği genel artışları reddetmesinin beklendiğini söyledi.

Karar, ilk olarak 2018’de Trump döneminde uygulamaya konulan 301. Bölüm tarifelerinin gözden geçirilmesinin sonucu. Yeni tarifeler elektrikli araçlar (EV), bataryalar ve güneş pilleri gibi sektörlere odaklanacak ve mevcut vergiler büyük ölçüde korunacak.

Haber üzerine yuan zayıflarken, Çin hisselerinden oluşan CSI 300 Endeksi erken işlemlerde %0,6 kadar düştükten sonra tekrar yükseldi.

Biden, çelik ve alüminyuma da vergi artırımı istemişti

Kaynaklar, salı günü bir duyuru yapılmasının planlandığını söyledi.

Kararın gecikme ihtimali olsa da, yine de ABD’nin Çin ile iktisadi rekabetteki en büyük hamlelerinden biri olacak.

Yeni vergiler, geçen ay Biden’ın Çin çelik ve alüminyumuna uygulanan gümrük vergilerini artırma çağrısı ve Çin’in gemi inşa sektörüne yönelik yeni bir soruşturmanın resmi olarak başlatılması üzerine geliyor.

Bu hamle, Biden’ın geçen ay Amerikan çelik sektörünü desteklemek ve seçim yılında işçilere göz kırpmak için bir dizi adımın parçası olarak Çin çelik ve alüminyumuna yeni %25 gümrük vergisi önermesinin ardından geldi.

Çin şu anda ABD’ye her iki metalden de çok az ihraç ettiği için bu söz büyük ölçüde sembolik olarak görülüyor.

Çin Dışişlerinden tepki ve tarifeleri iptal çağrısı

Çin Dışişleri Bakanlığı, önceki ABD yönetimi tarafından uygulanan gümrük tarifelerinin iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari alışverişi “ciddi şekilde sekteye uğrattığını” söyledi.

Washington’a kısıtlamaları iptal etmesi çağrısında bulunan bakanlık, Çin’in haklarını ve çıkarlarını savunmak için gerekli adımları atacağını da sözlerine ekledi.

Bakanlık sözcüsü Lin Jian cuma günü düzenlenen olağan brifingde, “ABD yanlış uygulamalarını düzeltmek yerine iktisadi ve ticari konuları siyasileştirmeye devam etti. Gümrük vergilerini daha da artırmak zarara bir de hakaret eklemektir,” dedi.

Yeni tarifeler etkisini hemen göstermeyecek

Bloomberg’e göre tarifelerin Çinli firmalar üzerinde hemen etkisi olmayacak çünkü dünya lideri EV üreticileri tarifeler nedeniyle ABD pazarından uzak duruyor.

Güneş enerjisi şirketleri ise kısıtlamalardan kaçınmak için çoğunlukla üçüncü ülkelerden ABD’ye ihracat yapıyor ve ABD’li şirketler de bu ticarette daha yüksek gümrük vergileri istiyor.

Amerikan seçimlerinde Çin faktörü

Bloomberg’in bildirdiğine göre Biden ve Trump, kasım ayındaki seçim rövanşına doğru ilerlerken Çin’e karşı sert görünmek için yarışıyorlar.

Biden geçtiğimiz ay, video paylaşım platformu TikTok’un Çinli ana şirketi ByteDance’den ayrılması ya da Amerikan pazarından çıkması için geri sayımı başlatan bir yasa tasarısını imzalamıştı.

Trump, yeniden seçilmesi halinde Çin’e uygulanan gümrük vergilerini tümüyle arttırma ve Çin’den ithal edilen tüm mallara %60 oranında vergi koyma sözü veriyor.

Birçok Demokrat, enflasyon nedeniyle zor günler geçiren ABD’li tüketiciler için fiyatları yükselteceği için bu yaklaşımı reddediyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD, Almanya’nın en büyük ticaret ortağı olarak Çin’i geride bıraktı

Yayınlanma

Reuters’ın Alman İstatistik Ofisi’nin resmi verilerine dayanarak yaptığı hesaplamalara göre, ABD bu yılın ilk çeyreğinde Almanya’nın en önemli ticaret ortağı olarak Çin’i geride bıraktı.

Verilere göre Almanya’nın ABD ile ticareti, yani ihracat ve ithalatın toplamı, Ocak-Mart döneminde 63 milyar avro (68 milyar dolar) olarak gerçekleşirken, Çin için bu rakam 60 milyar avronun biraz altında kaldı.

2023 yılında Çin, 253 milyar avroya ulaşan hacmiyle üst üste sekizinci kez Almanya’nın en büyük ticaret ortağı olurken, bu rakam ABD’nin birkaç yüz milyon dolar önündeydi.

Commerzbank ekonomisti Vincent Stamer, “Almanya’nın ABD’ye ihracatı oradaki güçlü ekonomi nedeniyle daha da artarken, Çin’e hem ihracat hem de Çin’den ithalat düştü,” diyerek ilk çeyrekteki değişimi açıkladı.

Yapısal nedenlerin de bir faktör olduğunu söyleyen Stamer, “Çin değer zinciri basamaklarını tırmandı ve eskiden Almanya’dan ithal ettiği daha karmaşık malları giderek daha fazla kendisi üretiyor. Ayrıca Alman şirketleri de Almanya’dan Çin’e mal ihraç etmek yerine giderek daha fazla yerel üretim yapıyor,” açıklamasını yaptı.

Almanya, siyasi farklılıkları gerekçe göstermiş ve Pekin’i “adil olmayan uygulamalarla” suçlayarak Çin ile olan ticaretini azaltmak istediğini söylemişti. Fakat Berlin, bağımlılıkları azaltmaya yönelik politika konusunda henüz büyük adımlar atmış değil.

Alman ekonomi enstitüsü IW’den Juergen Matthes, Almanya’nın Çin’den yaptığı mal ithalatının ilk çeyrekte yıllık bazda neredeyse %12 düştüğünü, Çin’e yapılan mal ihracatının ise %1’in biraz üzerinde gerilediğini söyledi.

Matthes, “ABD ekonomisi beklentileri aşarken Çin ekonomisinin birçok kişinin umduğundan daha kötü performans göstermesi muhtemelen buna katkıda bulunuyor,” dedi.

ABD’ye satışlar şu anda Alman mal ihracatının yaklaşık %10’unu oluşturuyor. Matthes, Çin’in payının ise %6’nın altına düştüğünü söyledi.

Öte yandan BGA ticaret birliği başkanı Dirk Jandura, “Kasım ayındaki ABD seçimlerinden sonra Beyaz Saray yönetimi değişir ve piyasaları kapatma yönünde daha fazla hareket ederse, bu süreç durma noktasına gelebilir,” diyerek Almanya’nın ticaret rotasının Atlantik ötesine kayma eğiliminin durabileceğine da işaret etti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English