Bizi Takip Edin

AVRUPA

Avrupa sağı Floransa’da buluştu: Birlik sağlanamadı

Yayınlanma

2024 yılında yapılacak Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri için yarış şimdiden başlarken, AP’deki altıncı büyük grup olan sağcı Kimlik ve Demokrasi (ID) Floransa’da İtalyan Lega’nın ev sahipliğinde ‘İstihdam, Güvenlik, Sağduyu’ sloganıyla bir araya geldi.

Giorgia Meloni liderliğindeki sağ koalisyonda Başbakan Yardımcılığı görevini üstlenen Lega lideri Matteo Salvini, yaptığı konuşmada ID’nin 2024 hedefinin AP’deki üçüncü grup haline gelmek olduğunu söyledi.

Salvini, AP’deki en büyük grup olan ‘merkez sağ’ Avrupa Halk Partisine (EPP) işbirliği yapma ve ‘Brüksel’i yasadışı olarak işgal edenlerden kurtarma’ çağrısında bulundu.

EPP’yi ‘sol ve yeşil partilere’ karşı İtalyan koalisyon örneğini takip etmeye çağıran Salvini, “İtalyan hükümeti sorgulanmıyor ve beş yıl boyunca yönetecek, İtalyanlar bize oy verdi. Giorgia [Meloni] ve Antonio [Tajani, Forza Italia] ile çok iyi çalışıyorum […] Fakat merkez sağın dostlarına şunu söylüyorum: İtalya’yı yeniden büyümeye döndürmek için elinden tuttuğumuz gibi, Avrupa’da merkez sağı bölmek ölümcül bir hata olur,” dedi.

“Avrupalılar bir seçim yapacaklar: bir tarafta özgürlük, diğer tarafta korku; bir tarafta haklar ve iş, diğer tarafta aşırıcılık,” iddiasında bulunan Salvini, ‘Avrupa’nın birinci düşmanı’nın, ‘Masonik bürokratik gerçeklik’ olduğunu ileri sürdü. ‘Birleşik ve kararlı bir merkez sağ’ın ilk kez kazanabileceğini söyleyen Lega lideri, bu sayede ‘Brüksel’in, AB’yi kendi çıkarları için yasadışı olarak işgal edenlerden kurtarılabileceğini’ belirtti.

Giorgia Meloni’nin İtalya’nın Kardeşleri partisi AP’de Avrupa Muhafazakârları ve Reformcuları (ECR) grubuna üyeyken, diğer koalisyon ortağı Forza Italia EPP’nin bir parçası. EPP, ECR ile itifaka açıkken Alman AfD ve Fransız Ulusal Birlik’in de üye olduğu ID ile koalisyona kapıları kapatmıştı.

Le Pen katılmadı, AfD eş başkanı konuştu

Floransa’daki toplantıya, yakın zamanda Hollanda seçimlerinden büyük bir zaferle ayrılan PVV lideri Geert Wilders ve Fransız Ulusal Birlik (RN) lideri Marine Le Pen katılmadı. POLITICO’nun iddiasına göre bazı yorumcular bunu ‘Salvini’nin reddedilmesi’ olarak değerlendirdi.

Le Pen toplantıya gönderdiği video mesajında, ‘yasadışı göç’ü halkların kimliklerinin yok edilmesi için ‘yakıt’ olarak tanımladı ve ‘halklarımıza ve özgürlüklerimize karşı hareket eden’ bir Avrupa Komisyonu olduğundan söz etti.

Le Pen, “Bizler bürokratik bir egemen yapı karşısında, keyfi bir iktidar karşısında demokratik ve yurtsever direniş hareketleriyiz,” iddiasında bulundu.

RN Başkanı Jordan Bardella ise ‘her şeyi değiştirmek için içeriden güç almak’ gerektiğini vurguladı. RN, bir süredir AB’nin dağıtılması retoriğinden geri adım atarak, Avrupa’yı ‘içeriden değiştirmekten’ söz ediyor. Bardella, ‘Avrupa’nın Afrika için 5 yıldız otel haline gelemeyeceğinnden’ de söz ederek göç karşıtı söylemi tekrarladı.

Belçika’dan ID üyesi Vlaams Belang’ın (VB) liderlerinden Belçikalı Gerolf Annemans da “Biz Avrupa’ya karşı değil, Avrupa için varız. Avrupa rüyası yeşil ve solcu bir siyasi sınıf tarafından tecavüze uğramıştır. Bu AB’ye karşı eleştirel olan herkes işbirliği yapmalıdır,” dedi.

Almanya için Alternatif’in (AfD) eş başkanı Tino Chrupalla da bir konuşma yaparak, Salvini’nin 2035’e kadar karbon emisyonunu sıfırlamaya yönelik AB kararını eleştirmesine destek çıktı ve ‘otomobillere karşı sürdürülen savaşa son verilmesi’ çağrısında bulundu.

Floransa’daki mitinge video bağlantısı aracılığıyla seslenen Wilders, ‘Hollanda ve Avrupa’da siyasi bir deprem’ olarak nitelendirdiği başarısının, kendisi gibi düşünen müttefikleri için ‘ulusal seçim kazanma dalgasının başlangıcı’ olmasını umduğunu söyledi. Wilders, “Uluslarımızı ilgilendiren kararların onu en iyi tanıyan ve seven insanlar tarafından alınmasını garanti altına almalıyız,” dedi.

Macaristan Başbakanı Viktor Orban da bir tweet atarak, “Bugün #Floransa’da bir araya gelen @matteosalvinimi ve tüm dostlarımıza selamlarımı ve en iyi dileklerimi iletiyorum. Değişim rüzgarları burada!” dedi.

Fay hatları belirginleşiyor: İlk sırada Rusya var

Toplantıda, Ukrayna savaşına ilişkin tutumların farklılaştığı görüldü.

En belirgin farklılık, Almanya ve Avusturya’dan katılan partilere aitti. Chrupalla, konuşmasında Rusya’ya yönelik iktisadi yaptırımları eleştirdi ve “Ukrayna bu savaşı kazanamaz, bunu durdurmalılar,” dedi. Chrupalla, AB’nin Rusya’ya uyguladığı yaptırımların Alman ekonomisini çökerttiğini söyledi ve Kuzey Akım boru hattı üzerinden Rus gazı ithalatının yeniden başlatılması çağrısında bulundu.

Chrupalla’nın görüşleri, Avusturya Özgürlük Partisinin (FPÖ) tutumu ile de uyuşuyor. FPÖ’den Harald Vilimsky, “Bize göre Ukrayna’daki savaşa verdiğimiz destek yanlıştır ve İsrail’in (Filistinlilere) karşı savaşını desteklemek de aynı derecede yanlıştır,” dedi.

Bununla birlikte, Lega da dahil olmak üzere diğer ID üyesi partiler aynı fikirde değil. POLITICO’ya konuşan AfD milletvekili ve ID Başkan Yardımcısı Gunnar Beck, Rusya’ya yönelik farklı yaklaşımların ‘ECR ile ilişkilerde ve bir ölçüde ID içinde bir engel teşkil ettiğini’ kabul etti.

Salvini gazetecilere yaptığı açıklamada partisinin ‘Ukrayna’yı savunmak için yapılan her müdahaleyi gerçeklerle, oylarla ve parayla açıkça desteklediğini’ söyledi.

Floransa’daki ID mitingine katılan az sayıdaki yabancı arasında, Rumenlerin Birliği İttifakının (AUR) İtalya’da yaşayan destekçileri de vardı. Fakat AUR lideri George Simion, mitingden bir gün önce İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin liderliğindeki ECR’ye katılacağını açıklayarak ID delegelerini şoke etti.

Salvini’nin 2019’da getirdiği katı yeni vatandaşlık kuralları nedeniyle İtalyan vatandaşı olma şansları zorlaşan milliyetçi Rumenler, Salvini’nin yeni yasası nedeniyle İtalya’da oy kullanamayacaklarını söyleyerek Meloni’den yana tutum almaya başladılar.

Çin karşıtlığı yükseliyor

Toplantıdan çıkan bir başka sonuç da ‘yeşil dönüşüm’ ve sanayisizleşme tartışmalarının Çin düşmanlığı ekseninde ele alınması oldu.

Brüksel’in 2035 yılından itibaren içten yanmalı motorları yasaklama planına karşı çıkan ID şefleri, yeni kuralların Kıta’nın sanayi bölgelerine zarar vereceğini ve sonuçta Çinli elektrikli araç üreticilerine fayda sağlayacağını savundular.

Salvini, “Bunun [2035 yasağının] Çin’den maaş alan biri tarafından önerilmiş olmasını istemem. Qatargate’i gördük, Chinagate’i görmek istemem,” dedi.

Salvini, “Sosyalistler tarafından yönetilenden farklı, çalışmayı, güvenliği, göçle mücadeleyi, aileyi merkeze koyan, sadece Çin’e yarayan ideolojileri değil, gerçekten yeşil politikaları benimseyen, şu ankinden farklı bir Avrupa fikrine İtalyanların rıza göstermesini ve güvenmesini isteyeceğim,” dedi.

AVRUPA

Operationsplan Deutschland: Almanya’da “planlı ekonomi” tartışması

Yayınlanma

Ukrayna’nın Rusya’ya ilk kez ABD yapımı uzun menzilli füzeler fırlatması ve Rusya lideri Vladimir Putin’in ülkesinin nükleer doktrinini güncellemesi ile birlikte Avrupa ülkeleri kıtada topyekûn bir savaşa hazırlanıyor.

Alman Silahlı Kuvvetlerinin (Bundeswehr) hazırladığı “Operationsplan Deutschland” (Almanya Organizasyon Planı) başlıklı 1.000 sayfalık belgeye göre Almanya’nın NATO ülkelerinden yüz binlerce askere ev sahipliği yapacağı ve cepheye büyük miktarlarda askeri teçhizat, gıda ve ilaç göndermek için lojistik bir merkez olarak hizmet vereceği bildirildi.

Alman ordusu ayrıca Rusya’nın Avrupa genelinde insansız hava araçları uçuşlarını, casusluk operasyonlarını ve sabotaj saldırılarını genişlettiği bir durumu varsayarak şirketlere ve sivillere kilit altyapıyı nasıl koruyacakları ve ulusal savunma için nasıl harekete geçecekleri konusunda talimat veriyor.

İşletmelere acil durumlarda çalışanların sorumluluklarını detaylandıran kriz planları oluşturmaları tavsiye edildi ve enerji bağımsızlığını sağlamak için dizel jeneratör stoklamaları ya da rüzgar türbinleri kurmaları talimatı verildi.

Ekonomiye daha fazla devlet müdahalesi konuşuluyor

Bu kapsamda ekonomiye ve şirketlere yönelik devlet müdahalesi daha yoğun bir şekilde tartışılmaya başladı.

Alman devleti, kriz durumlarında geniş kapsamlı haklara sahip. Enerji krizi, devletin ne kadar hızlı müdahale edebileceğini göstermişti: O dönemde Alman hükümeti gaz depolama tesislerini kanun yoluyla doldurmuş, gaz ithalatçısı Uniper’i kamulaştırmış ve diğer şeylerin yanı sıra yüzer LNG terminalleri tedarik etmişti.

faz’ın Bavyera İşletmeler Birliği Genel Müdürü Bertram Brossardt’ın açıklamalarına dayandırdığı haberine göre, acil bir durumda “planlı ekonomiye geçiş” bile mümkün olabilir.

Bu “planlı ekonomi” uygulamalar kapsamında devlet gıda kuponu vermesi, hatta insanları su temini ya da ulaşım şirketleri gibi belirli sektörlerde çalışmaya zorlaması da gündeme getiriliyor.

Dolayısıyla şirketlerin de bugün afet yardımı, Bundesanstalt Technisches Hilfswerk (Almanya’da afet ve acil durum yönetiminden sorumlu bir kuruluş – THW) ya da itfaiye için gönüllü olan çalışanlara sahip olmaları durumunda bundan yarar sağlayabileceği öne sürülüyor.

Hamburg’daki şirket eğitimini veren Yarbay Jörn Plischke, “Bunu desteklemek size yılda birkaç güne mal olur. Fakat bir kriz anında, insanları ve altyapıyı koruyan kişilerle doğrudan bir bağlantınız olur,” diyor.

Hamburg: Sivil-askeri ekonominin kesişimi

Yarbay Plischke’nin katıldığı etkinliğin gerçekleştiği Hamburg, mal ve asker taşımacılığında merkezi bir konumda.

Hansa kentinin belediye başkanı Peter Tschentscher, faz’a verdiği demeçte, “Altyapımız askeri amaçlarla kullanılırsa, siber saldırı ve sabotaj riski önemli ölçüde artar,” uyarısında bulundu.

Hamburg Senatosu bu nedenle sivil savunmayı güçlendirmek için ek kadrolar oluşturdu. Birliklerde savaşmayan fakat koruma ve güvenliği sağlamak için çalışan gönüllülerden oluşan üçüncü bir “yurt savunma birliği” hizmete sokuldu.

Hansa kentinde şu anda Alman Silahlı Kuvvetleri ve sivil güçlerle birlikte tatbikatlar yapılıyor.

Habere göre, “Red Storm Alpha” adı verilen bu tatbikatta liman tesislerinin korunması konusunda eğitim veriliyor.

Bir sonraki tatbikat olan “Red Storm Bravo” ise yakında başlayacak ve daha büyük çaplı olacak.

Bu tür tatbikatlardan elde edilen deneyimler daha sonra “Almanya Organizasyon Planı”na aktarılacak. Bu planın sürekli gelişen ve yeni bilgi ve tehditlere uyum sağlayan “yaşayan bir belge” olması amaçlanıyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Ford Avrupa’da 4.000 kişiyi işten çıkaracak

Yayınlanma

Ford, elektrikli araçlara olan talebin yavaşlaması ve Çinli rakipleriyle girdiği rekabet nedeniyle Avrupa’da yaklaşık 4.000 kişiyi işten çıkarmayı planlıyor.

ABD’li şirket çarşamba günü yaptığı açıklamada, kesintilerin 2027 yılı sonuna kadar uygulanacağını ve Avrupa’daki 28.000 kişilik işgücünün yaklaşık yüzde 14’ünü temsil eden Almanya’daki 2.900 ve Birleşik Krallık’taki 800 işi etkileyeceğini söyledi.

Ford’un Birleşik Krallık’taki iki tesisi Dagenham ve Halewood ile İspanya’nın Valencia kentindeki fabrikası etkilenmeyecek.

Yetkililer kesintilerin idari görevlerin yanı sıra benzinli motor üretimiyle ilgili işleri de kapsayacağını söyledi.

Ford’un Avrupa Başkan Yardımcısı Dave Johnston, iş kayıplarına rağmen şirketin bölgeye bağlılığını sürdürdüğünü söyledi ve “Ford’un Avrupa’da gelecekteki rekabet gücünü sağlamak için zor ama kararlı adımlar atmak kritik önem taşıyor,” dedi.

İşçi Konseyi Başkanı: Personel kesintisi sürdürülebilir bir iş stratejisi değil

Söz konusu hamleler sendikalar ve hükümetlerle yapılacak görüşmeleri bekliyor. Ford’un işçi konseyi başkanı Benjamin Gruschka, “Bu büyük istihdam kesintisini reddediyoruz. Daha fazla personel kesintisi sürdürülebilir bir iş stratejisi değildir,” dedi.

Birleşik Krallık hükümeti de Ford’u planlanan kesintilerin tüm ayrıntılarını paylaşmaya çağırdı. Bir sözcü, “Ford ile uzun süredir devam eden bir ortaklığımız var ve Birleşik Krallık’taki üretim gelecekleri konusunda onlarla yakın bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz,” dedi.

Küresel otomotiv endüstrisi, elektrikli araç satışlarındaki büyümenin yavaşlaması ve Çinli rakiplerle yaşanan sert fiyat rekabeti nedeniyle Avrupa’da ve başka yerlerde fabrikaların kapatılması ve personel sayısının azaltılması yönünde yoğun bir baskı altına girdi.

Şirket geçen yıl da 3.800 kişiyi işten çıkaracağını duyurmuştu

Ford, yıllardır zarar açıkladığı ve işten çıkardığı Avrupa’da zor günler geçiriyor. Şirket, yavaşlayan talebi karşılamak için, rekabet gücü yüksek pazarın daha kârlı alanlarına odaklanmak amacıyla ürün gamındaki araç sayısını azalttı.

Ford’un Avrupa’daki insan kaynakları başkanı Peter Godsell, daha fazla yeniden yapılandırma adımını göz ardı edemeyeceğini söyledi ve “benzeri görülmemiş” regülasyonları ve iktisadi rüzgarları suçladı. Godsell, “İleriye dönük olarak uygulanabilir ve kârlı bir işle burada var olmanın bir yolunu bulmamız gerekiyor,” diye ekledi.

Ford geçen yılın başlarında 1.300’ü İngiltere’de olmak üzere Avrupa’da 3.800 kişiyi işten çıkaracağını açıklamıştı.

İcra Kurulu Başkanı Jim Farley, geçmişte elektrikli otomobillerin üretiminde içten yanmalı motorlarla çalışan araçlara kıyasla “yüzde 40 daha az işçiye” ihtiyaç duyulacağı konusunda uyarıda bulunmuştu.

Ford’dan Alman hükümetine uyarı

Ford ayrıca Almanya’da geliştirilen ve üretilen elektrikli spor aracı yeni Explorer ve elektrikli Capri’nin üretimini azaltacağını ve bunun Köln fabrikasındaki çalışma saatlerinin daha da kısalmasına neden olacağını söyledi. Şirket fabrikayı elektrikli araç üretecek şekilde dönüştürmek için 2 milyar dolar yatırım yaptı.

Ford’un finans müdürü John Lawler kısa bir süre önce Alman hükümetine bir bildiri yazarak piyasa koşullarını iyileştirmek ve emisyon hedeflerini karşılamak için esneklik sağlamak üzere daha fazlasını yapması çağrısında bulundu.

Lawler mektubunda, “Avrupa ve Almanya’da eksik olan şey, e-mobiliteyi ilerletmek için açık ve net bir politika gündemidir,” dedi.

Volkswagen’den patronlara taviz önerisi

Çarşamba günü erken saatlerde Volkswagen çalışanları, Alman şirket yöneticilerinin ikramiyeleri düşürmeyi, temettüleri azaltmayı ve fabrikaları kapatma planlarını iptal etmeyi kabul etmeleri halinde gelecekteki maaş artışlarından 1,5 milyar avroyu kaybetmeye hazır olduklarını söyledi.

IG Metall’in baş müzakerecisi Thorsten Gröger ve VW iş konseyi başkanı Daniela Cavallo düzenledikleri ortak basın toplantısında, daha önce talep edilen yüzde 7’lik ücret artışının, kısa süreli saat azaltma dönemlerinde ücretleri desteklemek üzere bir “dayanışma fonuna” aktarılmasını önerdiler. 

VW çalışanları ile yöneticiler arasında giderek gerginleşen açmazın ilk tavizi olan önerilen paket, yöneticilerin önümüzdeki iki yıl boyunca ikramiyelerinin bir kısmından ve “temettü politikası yoluyla katkıdan” vazgeçmeleri anlamına geliyor.

IG Metall’den Gröger, VW yöneticilerinin Almanya’daki en az üç fabrikayı kapatma planlarından vazgeçmeyi kabul etmemeleri halinde, “ülkenin on yıllardır görmediği bir endüstriyel anlaşmazlığa” hazırlanmaları gerektiğini söyledi.

VW’nin Almanya’daki tesislerinde olası grevler 1 Aralık’tan itibaren mümkün olacak.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Baltık Denizi’nde iletişim kabloları hasar gördü: Sabotaj şüphesi

Yayınlanma

Baltık Denizi’nin altındaki telekomünikasyon kablolarında hasar meydana geldi. Finlandiya-Almanya hattındaki C-Lion1 kablosunda yaşanan kesinti, sabotaj şüphelerini güçlendirdi. Almanya, İsveç ve Litvanya olayla ilgili soruşturma başlatırken, Rusya suçlamaları reddetti.

Finlandiya ile Almanya arasında Baltık Denizi’nin altından geçen C-Lion1 telekomünikasyon kablosunda bir kesinti yaşandı.

Ayrıca Litvanya ile İsveç arasındaki iletişim kabloları da zarar gördü. Alman Savunma Bakanı Boris Pistorius, bu olayların sabotaj ihtimaline işaret edebileceğini belirtti.

Finlandiya devlet telekom altyapı operatörü Cinia, kabloda hasar tespit etti ve onarım için özel bir gemi hazırladı. Onarımın tam tarihinin belirsiz olduğu, ancak önümüzdeki hafta başlamasının planlandığı bildirildi.

Litvanya ile İsveç arasında iletişim sağlayan kablonun kesilmesi, Telia Lietuva tarafından doğrulandı. Olay, ülkede internet erişiminin yüzde 33 oranında azalmasına neden oldu.

Helsingin Sanomat gazetesi, Çin’e ait Yi Peng 3 gemisinin hasar bölgesine yakın olduğunu, bu geminin Danimarka donanması tarafından takip edildiğini öne sürdü.

İsveç, olayın sabotaj olabileceği şüphesiyle soruşturma başlattı.

Litvanya, olayın “terör” kapsamında değerlendirildiğini ve kablonun tamamen mi kesildiği yoksa sadece hasar mı gördüğünün soruşturulduğunu duyurdu.

Finlandiya Merkezi Soruşturma Dairesi, iletişim müdahalesi ve mülke zarar verme suçlarından inceleme yürütüyor.

Almanya ve Finlandiya dışişleri bakanlıkları, olayla ilgili derinlemesine bir soruşturma yürütüleceğini açıklarken, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, sabotaj iddialarının henüz kesinleşmediğini ifade etti.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius ise, kablonun yanlışlıkla zarar görmüş olabileceği ihtimaline şüpheyle yaklaştı.

Rusya, bu tür olaylarda kendisine yöneltilen suçlamaları reddetti. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, iddiaları “saçma ve komik” olarak nitelendirdi.

Baltık Denizi’nin altından geçen C-Lion1, Finlandiya’nın Kuzey Akım doğalgaz boru hatlarının rotasını takip ederek Orta Avrupa’ya doğrudan bağlantı sağlayan tek denizaltı kablosu.

Kablo, 2016’da devreye alındı ve Helsinki ile Rostock (Almanya) arasında veri aktarımı yapıyor.

Finlandiya ve Estonya, Baltık Denizi’nde Rusya donanmasına karşı plan hazırlıyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English