Bizi Takip Edin

AVRUPA

Belçika Başbakanından ‘ekonomik regülasyon’u azaltma çağrısı

Yayınlanma

Belçika Başbakanı Alexander De Croo, çevresel nedenlerle ekonominin büyümesini istemeyenleri eleştirerek, şirketlere aşırı yük getirilmemesi için çevre ve sağlıkla ilgili düzenlemelerin durdurulması çağrısında bulundu.

De Croo, Alman Hıristiyan Demokratları (CDU) ile yakın bağları olan iş grubu Wirtschaftsrat der CDU’nun ev sahipliğinde düzenlenen bir konferansta, AB endüstrisi net sıfır emisyona doğru dönüşürken, ek düzenlemelerle yük altına sokulmaması gerektiğini söyledi.

“Her şeyi aynı anda yapmaya çalışmayalım. En önemli olana odaklanalım,” diyen De Croo, sera gazı emisyonlarının azaltılmasına odaklanılması çağrısında bulundu.

De Croo örnek olarak, otomobil ve kamyonlar için yeni ‘Euro 7’ normlarını göstererek, 2025’ten itibaren içten yanmalı araçlardan kaynaklanan hava kirliliğini azaltmayı hedeflerken, otomobil üreticilerinin bunun yerine elektrikli araçların üretimini artırmaya odaklanacağını belirtti.

De Croo ayrıca AB’nin kimyasal güvenlik yönetmeliği REACH’in yaklaşan revizyonundan ve planlanan AB doğa restorasyon yasasından da bahsetti. De Croo, “En önemli unsurun enerji dönüşümü olduğunu bilerek, tüm bu mevzuatları bir araya getirmek için bugün doğru zaman mı? diye sordu.

Belçikalı lider, “İnsanları kurallar ve düzenlemelerle aşırı yük altında bırakırsak, yeşil gündem için kamuoyu desteğini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırız,” uyarısında bulundu.

De Croo ayrıca ‘küçülme’ olarak da bilinen, çevresel hedeflere ulaşmak için ekonomik faaliyetlerin azaltılması fikrini de eleştirdi.

“Daha az büyüme, daha az yatırım, daha az tüketim ve muhtemelen daha az istihdam yaratmadır,” diyen De Croo, bunun işe yaramayacağını, ‘daha az strateji’nin ‘insan doğasına tamamen aykırı’ olduğunu savundu.

Belçika Başbakanı, Avrupa Yeşil Mutabakatını güçlendirmek için bir ‘Avrupa Endüstriyel Mutabakatını’ savundu ve Amerikan Enflasyonu Düşürme Yasasını (IRA) örnek göstererek temiz eğitim yatırımlarını desteklemek için ‘sopa’ yerine daha fazla endüstriyel teşvik ya da ‘havuç’ çağrısında bulundu.

Ayrıca, De Croo, daha fazla enerjiye ihtiyaç duyduklarını, fakat bu enerjinin ‘ucuz ve yeşil’ olması gerektiğini kaydetti. Belçikalı lider, nükleer enerjinin de ‘güvenilir ve karbonsuz’ bir araç olarak kullanılabilmesi gerektiğini söyledi.

AVRUPA

İtalya, Alman ve Fransız iktisadi sorunlarının yayılmasından endişe ediyor

Yayınlanma

İtalya Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Antonio Tajani çarşamba günü yaptığı açıklamada, Almanya ve Fransa’nın iktisadi sıkıntılarının İtalya’yı olumsuz etkileyebileceğini belirterek, İtalyan sanayisinin güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Milano’da düzenlenen Ulusal İhracat Konferansında konuşan Tajani, İtalya’nın bu ülkelerle olan “olağanüstü iktisadi ilişkilerine” atıfta bulunarak, “Bu iki ülkenin yaşadığı zorluklara sevinemeyiz,” dedi.

“Orada işler kötü giderse, İtalya’da da iyi gitmeyecektir,” diye ekleyen Tajani, her iki ekonominin de aşağı yönlü sarmalını sürdürmesi halinde İtalya üzerindeki kaçınılmaz yayılma etkisine işaret etti.

Tajani, bu riskleri azaltmak için İtalya’da “sanayi sistemini güçlendirecek” tedbirlerin önemini vurguladı.

Bu yaklaşımın devlet müdahalesi anlamına gelmediğinin, İtalyan şirketlerinin gelişebileceği bir ortamın teşvik edilmesi anlamına geldiğinin de altını çizen İtalyan siyasetçi, “açık düzenlemeler ve inovasyona yönelik teşviklerin” bu yönde atılacak temel adımlar olacağını kaydetti.

İtalya, Almanya ve Fransa birlikte, otomotiv ve elektronik endüstrileri gibi kilit sektörleri kapsayan ticaret ile blok içinde kritik bir ticaret ekseni oluşturuyor.

Almanya’nın değişen siyasi ortamıyla ilgili olarak Tajani, Almanya için Alternatif’in (AfD) “ülkeyi asla yönetemeyeceğine” olan inancını dile getirdi ve “CDU-CSU’nun başarılı olacağına inanıyorum ve Yeşiller ya da Sosyal Demokratlarla bir ittifak kurup kurmayacaklarını göreceğiz. Önemli olan yeniden güçlü bir partiye sahip olmaktır,” dedi.

Tajani ayrıca CDU-CSU’ya olan desteğini yineleyerek partiyi kendi siyasi ailesi olan Avrupa Halk Partisi’nin (EPP) bir parçası olarak tanımladı ve Almanya’nın gelecekteki siyasi ortamında başarılar diledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Polonya yeni iltica kurallarını açıkladı

Yayınlanma

Polonya’da Başbakan Donald Tusk ve hükümeti, sığınma haklarının geçici olarak askıya alınmasını da içeren bir göç ve sığınma yasa tasarısı paketini kabul ederek tartışmalara yol açtı.

Polonya 2021 yılından bu yana artan göç baskısıyla karşı karşıya. Tusk, hükümetinin Avrupa Komisyonu tarafından onaylanan fakat Tusk’ın iktidar koalisyonunun bir kısmı ve insan hakları grupları tarafından sığınma haklarını kısıtladığı için eleştirilen yeni göç stratejisini açıkladı.

Başbakan, AB-Batı Balkanlar zirvesi için Brüksel’e gitmeden önce verdiği demeçte, “Polonya sınırları ve vize verme sistemi üzerindeki kontrolü yeniden ele alıyoruz. Bugün parlamentoya teklif edeceğimiz bir yasa paketini kabul ettik,” dedi.

Hükümete iltica başvurularını askıya alma hakkı

İçişleri Bakanlığı tarafından geçen hafta sunulan yasa teklifi uyarınca hükümet, yoğunlaşan göç baskısı karşısında sınırın belirli kesimlerinde sığınma haklarını 60 güne kadar askıya almasına olanak tanıyacak bir kararname çıkarabilecek.

Bu sürenin ötesindeki uzatmalar için parlamentonun onayı gerekecek.

Refakatsiz çocuklar, hamile kadınlar ve ciddi zarar görme riski altında olanlar gibi hassas durumdaki bireyler için de kısıtlamalara istisnalar getirilecek.

Kişiler sınırı güç kullanarak ya da kaçakçılarla koordinasyon halinde geçmediği sürece her vaka sınır muhafızları tarafından ayrı ayrı değerlendirilecek.

Göçün “araçsallaştırılması” terimine yasal açıklama getiriliyor

Ayrıca yasa, kısıtlamalar yürürlükteyken aile üyelerinin ortak iltica başvurularına geçici bir durdurma getiriyor. Bu, aile birimlerinin bu dönemlerde birlikte başvuru yapamayacağı anlamına geliyor.

Yasa aynı zamanda “araçsallaştırma” kavramına yasal bir tanım getirilmesini öneriyor. Bu terim, “şiddet içeren” sınır geçişleri veya sınır altyapısının tahrip edilmesi gibi taktikler de dâhil olmak üzere, göçü “Polonya’yı istikrarsızlaştırmak için siyasi bir araç olarak kullanan devletlerin veya kuruluşların” eylemlerini tanımlayacak.

Muhalefetteki muhafazakar Hukuk ve Adalet (PiS) ile iktidardaki koalisyonun bir parçası olan Sol’un (Lewica) ilk itirazlarına rağmen parlamentodaki çoğunluğun yasaları geçireceğini umduğunu söyledi.

Tusk, hükümetinin kimseyi sığınma hakkından mahrum bırakma niyetinde olmadığını savunurken, sığınma hakkının Belarus ve Rusya tarafından Polonya ve AB’ye karşı bir “hibrit savaş aracı” olarak kullanıldığını ileri sürdü.

Tusk, insan kaçakçılarından oluşan organize bir şebekenin, Belarus gizli servislerinin, Rus servislerinin de katılımıyla, “Polonya sınırında fiilen hibrit ama giderek daha sıcak bir savaş ilan ettiğini” kaydetti.

Polonya sert tedbirleri uygulamaya devam edecek

Bu ayın başlarında Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola ile ortak bir konferansta konuşan Tusk, hükümetinin göç politikasından “herkesin etkilenmediğini” kabul ederek “Bunun bazı insanların duygularını harekete geçirdiğini biliyorum,” demişti.

Fakat Tusk, Polonya’nın yaklaşımını tersine çevirmeye niyeti olmadığını açıkça belirtmiş ve bunun yerine ikna olmayanları ikna edebileceği umudunu dile getirmişti.

Tusk, Avrupa’daki herkesi, “Belarus ve Rusya gibi rejimler tarafından araçsal olarak kullanılan sınırın yasadışı göçe karşı etkili bir şekilde korunmasının” ortak bir şey olduğu ve “bu konuda tartışmamıza gerek olmadığı” konusunda ikna etmek için çok sayıda argüman bulacağını savunmuştu.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İngiliz The Times, Kirillov suikasti için “meşru savunma eylemi” dedi

Yayınlanma

17 Aralık sabahı Rus Korgeneral İgor Kirillov Moskova’da patlayıcı bir düzenekle öldürüldü. Bombanın bir elektrikli scooter’a bağlı olduğu anlaşıldı ve Kirillov’un yardımcılarından biri de öldü. Birkaç saat sonra Ukrayna iç istihbarat servisi saldırının sorumluluğunu üstlendi.

Yüksek rütbeli bir subay olan 54 yaşındaki Kirillov, Rus ordusunun nükleer, biyolojik ve kimyasal savunma güçlerinin başındaydı.

Kirillov Batılı ülkelerin de hedefindeydi. Britanya hükümeti ekim ayında, “Kirillov Rusya’nın utanç verici ve tehlikeli davranışlarını örtbas etmek için yalanlar yayıyor,” demiş ve kendisine karşı yaptırımlar uygulamıştı.

Londra, Kirillov’un “Ukrayna’da insanlık dışı kimyasal silahların iğrenç kullanımına” karıştığını ileri sürüyordu.

Kirillov suikasti, olası sonuçlar  

Medvedev’den gazeteye sert tepki: Meşru askeri hedefler

İngiliz The Times gazetesi Kirillov’un öldürülmesiyle ilgili bir başyazı yayınlayarak suikaste destek çıktı. Başyazıda, Kirillov suikasti Ukrayna’nın “meşru savunma eylemi” olarak tanımlandı.

Başyazı Moskova’da pek hoş karşılanmadı. Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev, Telegram kanalında “Rusya’ya karşı suç işleyenlerin her zaman suç ortakları olduğunu” söyledi ve “Onlar da artık meşru askeri hedeflerdir,” dedi.

Eski Rusya Devlet Başkanı, The Times’ın “sefil çakallarının” da bu kategoriye girebileceğini ve buna gazetenin tüm yönetim kademesinin dahil olduğunu sözlerine ekledi. Medvedev, The Times’ın gazetecilerini “dikkatli olmaya” çağırdı ve “Londra’da her şeyin olabileceğini” söyleyerek üstü kapalı bir imada bulundu.

Rus korgeneral Kirillov patlamada hayatını kaybetti

İngiliz siyasetinden açıklamalar

Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı David Lammy, Medvedev’in X’teki paylaşımına tepki gösterdi.

Lammy, “‘Times’ gazetecilerine yönelik gangster tehdidi çaresizlik kokuyor,” diye yazdı. Lammy, gazetelerin “İngiliz değerlerinin en iyilerini temsil ettiğini” savundu ve bu değerlerin “özgürlük, demokrasi ve bağımsız düşünce” olduğunu ileri sürdü.

Lammy ayrıca The Times okurken çekilmiş bir fotoğrafını da yayınladı.

The Guardian ise, Britanya Başbakanı Keir Starmer’ın sözcüsünün Medvedev’in yorumlarının “Putin hükümetinden gelen bir dizi umutsuz söylemin sonuncusu” olduğunu ve Rusya’nın “tüm tehditleri çok ciddiye alındığını” söylediğini aktardı.

‘Ukrayna istihbaratı, Mossad’ı örnek alıyor’

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English