Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Blinken: Bu yıl daha fazla ABD-Çin angajmanı bekliyoruz

Yayınlanma

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, ilişkilerindeki karmaşıklığa rağmen Washington ve Pekin arasında önümüzdeki yıl daha fazla angajman olacağını söyledi.

Çarşamba günü Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’nda Amerikalı gazeteci Thomas Friedman ile bir söyleşi yapan Blinken, Washington ve Pekin’in ilişkilerindeki pek çok “farklılığa” rağmen ortak çıkar alanlarında işbirliği yapmaya kararlı olduklarını söyledi.

Ayrıca ABD’nin Tayvan’daki “statükonun değişmemesini sağlamaya” kararlı olduğunu vurguladı ve “güç kullanımı” gibi “yıkıcı” hareketlere karşı uyardı.

“Bizim temel çıkarımız – dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin temel çıkarı – Tayvan Boğazı’nda barış ve istikrarın korunmasını ve Pekin ile Tayvan arasındaki her türlü farklılığın barışçıl bir şekilde çözülmesini sağlamaktır” dedi ve ekledi: “Diplomatik ilişkilerin kurulmasından bu yana Amerika Birleşik Devletleri ile Çin arasındaki ilişkinin başarısının en önemli özelliklerinden biri de Tayvan meselesinin yönetimi olmuştur.”

İkili ilişkilerde Tayvan gündemi

Washington ve Pekin arasındaki ilişkiler son yıllarda, özellikle de iktidardaki Demokratik İlerleme Partisi’nin bağımsızlık yanlısı başkan adayı William Lai Ching-te’nin hafta sonu adanın bir sonraki lideri olarak seçildiği Tayvan konusunda büyük ölçüde kötüleşti.

Pekin, DPP’nin cumartesi günkü zaferinin ardından herhangi bir ayrılıkçı hareketin “sert bir şekilde cezalandırılacağı” uyarısında bulundu.

Pekin, Tayvan’ı gerekirse güç kullanılarak yeniden birleştirilecek Çin’in bir parçası olarak görüyor. ABD de dahil olmak üzere BM üyesi ülkeler Tayvan’ı bağımsız bir devlet olarak tanımıyor ancak Washington kendi kendini yöneten adayı bölgede bir üs olarak görüyor ve adayı güç kullanarak ele geçirmeye yönelik her türlü girişime karşı çıkarak Tayvan’a silah sağlamaya devam ediyor.

Blinken, seçim sonrası Lai’yi zaferinden dolayı kutladı ve bunun Tayvan’ın “sağlam demokratik sisteminin” gücünü gösterdiğini söyledi.

ABD Başkanı Joe Biden, cumartesi günü adadaki seçimlerle ilgili yorumu sorulduğunda Washington’un Tayvan’ın bağımsızlığını desteklemediğini söyledi.

Biden ve Xi kasım ayında San Francisco’da bir araya gelmişti ve ABD-Çin ilişkilerindeki gerilimleri yönetme konusunda mutabık kalmışlardı. Liderler zirvesinde, eski ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin tartışmalı Tayvan gezisinin ardından Pekin’in askıya aldığı askerler arası iletişimin yeniden tesis edilmesi gibi bazı başarılar elde edilmişti. Çin ayrıca ABD’nin fentanil kriziyle mücadelesine yardımcı olmayı taahhüt etmişti.

Ancak Tayvan, Güney Çin Denizi ve ABD’nin Çin’e yönelik teknoloji kısıtlamaları gibi en tartışmalı konularda herhangi bir ilerleme kaydedilemedi.

Farklılıkları yönetmek ve işbirliği alanlarını keşfetmek

Blinken, önümüzdeki yıl iki ülke arasında – liderleri arasında da – daha fazla angajman olacağını söyledi.

“Önümüzdeki yıl bunu daha fazla göreceksiniz. Ancak sadece ilişkileri istikrara kavuşturmak için değil, iki şey daha yapmak için” dedi.

Birincisi, “farklılıklarımızı çok doğrudan, çok net bir şekilde ele aldığımızdan emin olmak, böylece nereden geldiğimiz konusunda yanlış anlaşılma olmamasını sağlamak” dedi.

“İkincisi, bu farklılıklara rağmen, yoğun rekabete rağmen, daha fazla işbirliği yapmanın karşılıklı çıkarımıza olduğu yerler olup olmadığını görmek.”

Salı günü Dünya Ekonomik Forumu’nda konuşan Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, ABD’nin Çin ile “çok boyutlu” bir rekabet içinde olduğunu ancak bu rekabeti sorumlu bir şekilde yönetmeye çalıştığını ve yanlış hesaplama riskini azaltmak için diplomasiyi yoğunlaştırdığını söyledi.

Sullivan, askeri diyalogları yeniden başlatmanın yanı sıra iki tarafın yeni iletişimler kurmak için çalıştığını söyledi. “ABD ve Çin birlikte yapay zeka risklerini en aza indirmeyi ve yönetmeyi amaçlayan yeni bir diyalog başlatacak” dedi.

DİPLOMASİ

AB ve Ukrayna, Biden’ı 2022’de Kiev’in ‘zaferine’ engel olmakla suçluyor

Yayınlanma

Joe Biden’ın başkanlık süresi sona yaklaşırken, ABD’nin Rusya’ya karşı Ukrayna’ya 90 milyar doları aşan yardım sağlamasına rağmen, Avrupa Birliği (AB) ve Ukrayna, Amerikan başkanını kararsız davranmakla suçluyor.

Bazı Avrupalı liderlere göre bu kararsızlık, Ukrayna’nın 2022 sonbaharında Rusya ordusunu Harkov ve Herson’dan püskürtmesine rağmen savaşı kendi lehine çevirememesine neden oldu.

‘Çok az, çok geç’

Bloomberg‘in haberine göre, Biden yönetimi Ukrayna’ya yoğun bir şekilde askeri yardım sağlama konusunda çaba gösterdi ve hatta Batı menşeli uzun menzilli füzelerle Rusya topraklarına saldırılara izin verdi.

Fakat Ukraynalı yetkililer, savaş boyunca defalarca dile getirdikleri bir şikâyeti yineledi: “Çok az, çok geç.”

Bir yılı aşkın süredir devam eden savaş ve Donald Trump’ın başkanlık yarışında yükselişi, Ukrayna’yı işgal altındaki topraklardan vazgeçme veya NATO üyeliğinden yoksun bir barış anlaşmasını kabullenme gibi ihtimallerle karşı karşıya bıraktı.

Bloomberg’e konuşan Ukraynalı yetkililer, böyle bir sonucun büyük ölçüde Biden’ın aldığı ya da almadığı kararlardan kaynaklanacağını savundu.

Avrupa ne ediyor?

Letonya Dışişleri Bakanı Baiba Brazhe, ABD’nin daha erken ve daha güçlü bir şekilde silah sağlaması durumunda bunun “geniş kapsamlı sonuçları” olabileceğini, ancak “olan oldu” diyerek konuyu değerlendirdi.

2022 sonbaharında Ukrayna ordusu, Harkov ve Herson’da hızlı bir taarruz gerçekleştirerek bazı bölgeleri geri aldı. Fakat Ukrayna lideri Vladimir Zelenskiy, bu zaferlerin sürdürülebilmesi için daha fazla silah talep etti. Biden ise bu konuda tereddütlü davrandı.

Biden’ın bu temkinli yaklaşımı, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından doğrulandı. Sullivan, ABD’nin nükleer bir tırmanış riskini dikkate aldığını belirtti.

Eski İngiltere Savunma Bakanı Grant Shapps, Biden’ın Ukrayna’ya desteği konusunda genelde temkinli ve kararsız bir tutum sergilediğini, bu yüzden gerekli desteğin cephe dengelerini değiştirecek şekilde verilmediğini söyledi.

Diğer bazı Amerikalı yetkililer ise, Avrupa ülkelerinin Ukrayna’yı desteklemek ve yaptırım uygulamak konusunda yavaş davrandığını belirtti.

Örneğin, Almanya ve diğer AB ülkeleri, Ukrayna’nın NATO üyeliği konusundaki Amerikan tavrının yumuşamasına rağmen şiddetle karşı çıkmaya devam etti.

Biden’ın bir Soğuk Savaş gazisi olarak nükleer tırmanma tehdidine takıntılı hale geldiği belirtilirken, Avrupa’daki bazı liderler Biden’ın stratejisinin Ukrayna’nın yenilmesini önlemeye odaklandığını ancak zafer için gerekli yolu sunmadığını savundu.

Bu stratejinin, Ukrayna’yı uzun ve maliyetli bir çatışmanın içine çektiği iddia edildi.

Ukrayna’da kamuoyu yoklamaları: Halk, Rusya ile müzakereler hakkında ne düşünüyor?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump’tan AB’ye gümrük tarifesi tehdidi

Yayınlanma

ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, AB’yi “büyük ölçekli” miktarlarda ABD petrol ve doğalgazını satın almayı taahhüt etmemesi halinde gümrük vergileriyle karşı karşıya kalacağı konusunda uyardı.

Trump cuma günü Truth Social platformunda yayınladığı mesajda, “Avrupa Birliği’ne, ABD ile aralarındaki muazzam açığı petrol ve doğalgazımızı büyük ölçekte satın alarak kapatmaları gerektiğini söyledim. Aksi takdirde, her şekilde TARİFELER!!!” diye yazdı.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen kasım ayında yaptığı açıklamada AB’nin ABD’den daha fazla sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) almayı değerlendirebileceğini söylemişti.

Leyen gazetecilere verdiği demeçte, “Rusya’dan hâlâ çok miktarda LNG alıyoruz ve neden bunu bizim için daha ucuz olan ve enerji fiyatlarımızı düşüren Amerikan LNG’si ile değiştirmeyelim?” diye sormuştu.

Financial Times’a (FT) konuşan bir AB yetkilisi, “Leyen’in tam da bunu yapma olasılığını ima ettiği göz önüne alındığında, bu bir ‘tehdit’ olarak tuhaf görünüyor,” dedi.

ABD halihazırda Avrupa’nın en büyük LNG tedarikçisi konumunda, fakat Rusya’dan yapılan ithalat ikinci sıradaki yerini koruyor.

Trump, Çin menşeli olmayan tüm ithalata yüzde 20’ye varan genel bir gümrük vergisi uygulama tehdidinde bulunuyor.

Geçtiğimiz ay Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, Avrupa’nın siyasi liderlerini gümrük vergileri konusunda Trump ile işbirliği yapmaya ve ABD’de üretilen daha fazla ürünü satın almaya çağırmıştı.

Trump’ın ilk başkanlığı sırasında, dönemin Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, ticaret savaşı tehditlerini engellemek için daha fazla ABD gazı satın almayı teklif etmişti.

Uluslararası petrol göstergesi Brent ham petrol fiyatları cuma günü yüzde 0,4 düşüşle varil başına 72,61 dolar oldu. West Texas Intermediate vadeli işlemleri de yüzde 0,4 düşüşle varil başına 69,14 dolardan işlem gördü.

ABD dünyanın en büyük ham petrol üreticisi ve en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatçısı. Aralarında AB ve Vietnam’ın da bulunduğu LNG alıcıları, kısmen gümrük vergisi tehdidini caydırmak için ABD’den daha fazla yakıt satın almayı şimdiden konuşmaya başladılar.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD’den Türkiye Gazprombank yaptırımlarında özel muafiyet

Yayınlanma

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank yaptırımlarında Türkiye’ye muafiyet tanıdığını belirterek, doğalgaz ödemelerinin sorunsuz devam edeceğini duyurdu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank’a uyguladığı yaptırımlar konusunda Türkiye’ye özel bir muafiyet tanıdığını duyurdu.

Bakan Bayraktar, bu sayede Türkiye’nin doğalgaz borcu ödemelerini Gazprombank üzerinden yapmaya devam edebileceğini belirtti.

Bloomberg’e yaptığı açıklamada Bayraktar, bu kararın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı’nın ABD’li yetkililerle yürüttüğü yoğun görüşmelerin ardından alındığını ifade etti.

Türkiye’nin uzun süredir talep ettiği muafiyetin, Rusya ile doğal gaz ticaretinde önemli bir rol oynayacağını vurguladı.

Gazprombank’ın ABD tarafından yaptırım listesine alınması, Türkiye açısından ciddi endişelere yol açmıştı.

Bakan Bayraktar, yaptırımların Türkiye’yi de hedef alması durumunda bunun ekonomik ve stratejik sonuçlarının büyük olabileceğine dikkat çekmişti.

Türkiye’nin geçmişte İran yaptırımları sürecinde de benzer bir muafiyet elde ettiğini hatırlatan Bayraktar, bu kararın iki ülke arasındaki iş birliğini destekleyeceğini söyledi.

Muafiyetin sağlanmasına rağmen Türkiye, Rusya ile alternatif ödeme yöntemleri üzerinde de görüşmeler gerçekleştirdi.

Geçen ay Ankara’da yapılan toplantılarda, her iki tarafın bürokratları olası senaryoları masaya yatırdı. Ancak Bayraktar, alternatif çözümlerle ilgili detaylı bir değerlendirme yapmaktan kaçındı.

Türkiye, Gazprombank yaptırımında ABD’den muafiyet istiyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English