Bizi Takip Edin

AVRUPA

Brandenburg’da SPD, küçük bir farkla AfD’yi geçti

Yayınlanma

Almanya’nın doğusunda yer alan Brandenburg eyalet seçimlerini, bölgeyi 34 yıldır yöneten Sosyal Demokratlar (SPD) kazandı.

Yüzde 74 katılım oranı ile yeni bir rekorun kırıldığı seçimlerde, Eyalet Seçim Komiseri tarafından açıklanan geçici resmi sonuçlara göre, SPD yüzde 30,9 civarında oy alırken, Almanya için Alternatif (AfD) yüzde 29,2 ile ikinci sırada yer aldı.

Eyalette ilk seçimlerine katılan Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) yüzde 12 ile üçüncü olurken, federal düzeyde ana muhalefette yer alan Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) yüzde 11,9 ile dördüncü sırada yer aldı.

SPD 88 sandalyenin 32’sini kazanırken onu 30 sandalye ile AfD takip ediyor. BSW 14 sandalye kazanırken, CDU on iki sandalye ile dördüncü sırada yer alıyor.

Federal hükümet ortağı Yeşiller ise bir ara yüzde 5 ile kendini parlamentoya atar görünüyordu, ama son sonuçlara bakılırsa parti eyalet meclisine giremiyor.

dpa’ya konuşan eyalet Yeşiller baş adayı Benjamin Raschke, “Elbette hayal kırıklığı var ama aynı zamanda kararlılık da var. Eyalet Parlamentosu’nda gerçekten de korktuğumuz başımıza geldi. Sosyal adalet, çevre ve iklimin korunmasını savunan ilerici bir güç yok,” dedi.

Başka hiçbir parti yüzde 5’lik barajı geçemedi.

SPD, artık Yeşiller’i yanına alamayacak

CDU, Brandenburg’da SPD ve Yeşiller ile koalisyonun küçük ortağı konumundaydı.

Yeni sonuçlarla birlikte aynı koalisyonun devam edip edemeyeceği belirsiz. Hiçbir parti AfD ile koalisyona girmeyeceğini söylediği için, BSW koalisyon görüşmelerinde çok kritik bir yer tutacak.

Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna katılmak için New York’ta bulunan Scholz, “SPD ve hepimiz için harika bir sonuç, çok harika,” dedi.

Bununla birlikte, görevdeki SPD’li Brandenburg eyaleti başbakanı Dietmar Woidke’nin kampanya sırasında kendisini Scholz’dan uzaklaştırdığı ve federal hükümetin politikalarını eleştirdiği göz önüne alındığında, bu zaferin kendisine veya partisine büyük bir destek vermesi pek olası değil.

SPD Genel Sekreteri Kevin Kühnert, “Dietmar Woidke ve Brandenburg SPD’si son haftalarda müthiş bir geri dönüş yaptı. Federal SPD’de bizim için bu akşam, işler yolunda giderse, önümüzdeki sorunlar daha da büyümeyecek. Fakat daha da küçülmemiş olacaklar,” diyerek bu duruma işaret etti.

AfD, eyalet meclisini bloke etme gücüne sahip

Kamu yayıncısı ARD tarafından yayınlanan sandık çıkış anketine göre, SPD’ye oy verenlerin dörtte üçü bunu inançlarından dolayı değil, AfD’yi savuşturmak için yaptı.

AfD Eş Başkanı Tino Chrupalla ise, AfD’nin genç seçmenler arasında güçlü kazanımlar elde ettiğini ve bunun haziran ayındaki AP seçimlerinde Avrupa genelindeki sağ partiler için de geçerli bir eğilim olduğunu belirtti.

AfD’nin Federal Meclis’teki parlamento grubunun eş lideri Alice Weidel de kendinden emin bir şekilde konuşarak, “Ben bu bariyerlerin değişeceğini ve bu akşamın kazananının biz olduğunu söylüyorum,” dedi.

AfD’nin Brandenburg adayı Hans-Christian Berndt de bu düşünceyi yineledi ve partinin artan etkisinin altını çizdi.

AfD, Brandenburg seçimlerinde sandalyelerin üçte birinden fazlasını kazanarak eyalet parlamentosunda bloke edici bir azınlık elde etti. 

Geçici resmi sonuçlara göre sağcı parti 88 sandalyeden 30’una sahip. Bu da AfD’nin anayasa yargıçlarının seçimi gibi üçte iki çoğunluk gerektiren karar ve seçimleri bloke edebileceği anlamına geliyor. 

Anayasa değişiklikleri de ancak böyle bir nitelikli çoğunluk ile mümkün.

BSW, SPD-CDU görüşmelerini bekleyecek

BSW’nin kurucusu ve lideri Sahra Wagenknecht ise hastalığı nedeniyle pazar sabahı Brandenburg’daki tüm toplantılarını iptal etti ve BSW Eş Başkanı Amira Mohamed Ali, akşamki seçim partisi de dahil olmak üzere temsil görevini üstlendi.

BSW’nin liste başı adayı Robert Crumbach, eyaletteki ittifak görüşmeleri söz konusu olduğunda öncelikle SPD ve CDU arasındaki görüşmeleri beklemek istiyor.

Crumbach Deutschlandfunk radyosuna verdiği demeçte, “Bırakın bunu onlar yapsın,” dedi.

BSW’den Amerikan füzelerine karşı çıkma şartı

Öte yandan BSW, eyalet hükümetine katılımı ABD’nin orta menzilli füzelerinin yerleştirilmesine “hayır” demeye bağlı hale getiriyor.

BSW’li Fabio de Masi Bayerischer Rundfunk’a verdiği mülakatta federal hükümetin bu kararının “felaket” olduğunu söyledi.

De Masi’ye göre, konuşlandırma konusu federal eyaletlerin meselesi değil fakat Federal Konsey konuşlandırmaya karşı net bir sinyal göndermeli.

Bu kararın Almanya’yı “potansiyel bir savaş hedefi” haline getireceğini savunan De Masi, bu nedenle “eyalet hükümetinin net bir mesaj göndermesini” istiyor.

BSW için diğer öncelikler eğitim ve sağlık hizmetlerine yatırım olacak.

Yeşillerden SPD’ye “Ukrayna’ya yardım” uyarısı

Brandenburg eyalet seçimlerinin ardından Yeşiller, SPD’ye hükümeti kurarken Ukrayna’ya yardımdan ödün vermemesi çağrısında bulundu.

Yeşiller Eş Başkanı Omid Nouripour Berlin’de gazetecilere yaptığı açıklamada bu yardımın “Avrupa’nın güvenliği ve Ukrayna’nın Rusya’ya karşı savunması için merkezi önemde olduğunu” söyledi.

Fakat SPD’nin eyalet merkezi Potsdam’da muhtemelen koalisyon kurmak zorunda kalacağı BSW, Ukrayna’ya silah sevkiyatı ve mali destek içeren yardımlara karşı çıkıyor.

Nouripour, “SPD’ye bunu yapmaması için gerçekten çağrıda bulunabilirim. Bu gerçekten de sosyal demokrasinin güvenilirliği açısından kilit bir mesele,” diye konuştu.

Federal eyaletler aslında dış politikadan sorumlu değil. Fakat BSW, hükümete katıldığı eyaletlerin barış müzakerelerinden yana ve silah sevkiyatına karşı olmasını sağlamak istiyor.

AVRUPA

Almanya’nın savunma harcamaları Avrupa’yı nasıl etkileyecek?

Yayınlanma

The Economist dergisinde yayımlanan makaleye göre, Almanya’nın savunma harcamalarındaki artış ve Avrupa’nın yaşlanan nüfusu, kıtanın ekonomik büyüme modelini değiştirecek. Almanya’nın bu yeni politikası, Avrupa’nın iç talebe daha fazla ağırlık vermesine ve dış dünyaya olan bağımlılığının azalmasına yol açabilir. Ancak, bu durum bazı ülkeler için sorunlar yaratabilir ve ihracatçıları zor durumda bırakabilir.

The Economist dergisinin 13 Mart tarihli analizine göre, Almanya’nın bütçe açığı vererek savunma harcamalarını artırma kararı, Avrupa için yeni bir büyüme modelinin başlangıcı olabilir.

Dergi, 5 Mart’ta Alman uzun vadeli tahvil faizlerinin yaklaşık 30 yılın en büyük günlük artışını göstererek 0,3 puan yükseldiğini ve avronun değer kazandığını belirtiyor.

Ayrıca dergi, Avrupa’nın GSYİH’sinin yaklaşık yüzde 3’üne denk gelen cari fazla açığının, özellikle Almanya ve İskandinav ülkeleri kaynaklı olduğunu vurguluyor.

Bu ülkelerin fazla vermesinin sadece ihracat başarılarından değil, aynı zamanda tasarruf ve yatırım düzeyleri arasındaki farktan kaynaklandığına dikkat çekiliyor.

The Economist, Avrupa’nın küresel şoklardan korunmak, ekonomisini daha çevreci hâle getirmek ve Rusya’ya karşı hızla silahlanmak istemesi nedeniyle, tasarruf ve yatırımın yeniden dengelenmesi gerekeceğini belirtiyor.

Savunma harcamaları ve yaşlanan nüfusun etkisi

Savunma uzmanlarına göre, Rusya’yı caydırmak için Avrupa’nın silahlı kuvvetlerine yılda GSYİH’sinin yüzde 3,5’i kadar harcama yapması gerekebilir.

Kiel Enstitüsü’nden Johannes Marzian ve Christoph Trebesch’in değerlendirmesine göre, askeri yığınakların neredeyse tamamı borç ve yüksek vergilerle finanse ediliyor.

Kuzey ve Orta Avrupa ülkelerindeki düşük borç yükü göz önüne alındığında, bu sefer bütçe açığı finansmanının tercih edilen seçenek olacağı neredeyse kesin.

Dergi, Avrupa’nın yaşlanan bir toplumdan yaşlı bir topluma dönüşmesinin de bu değişimi destekleyeceğini öngörüyor.

Yaşlanan toplumlar emeklilik için tasarruf yaparken, yaşlı toplumlar harcama yapmak için varlıklarını satıyor. Avrupa Birliği’nin ortanca yaşı 45 ve göçmenlere getirilen kısıtlamalar bu süreci hızlandıracak.

The Economist, Avrupa’da hane halkı tasarruf oranının yüzde 14 olduğunu, bu oranın daha da yaşlı olan Japonya’nın 1990’lardaki seviyesine benzediğini belirtiyor.

Fakat, Japonya’nın bu oranının 2015’e gelindiğinde sıfıra düştüğüne dikkat çekiliyor.

Avro krizinden bu yana iş yatırımlarının arttığına dikkat çeken The Economist, savunma ve havacılık şirketlerinin büyüyeceğini ve AB’nin 2050’ye kadar sera gazı emisyonunu sıfıra indirme hedefinin de ek harcamalara yol açacağını belirtiyor.

Bu hedefe ulaşmak için 2030’a kadar yılda 500 milyar avro ek yatırım yapılması gerekecek.

Riskler

The Economist, mali genişlemenin bazı büyük ülkelerdeki yüksek borç seviyeleri ve açıklarla sınırlı olacağını vurguluyor.

İtalya ve Fransa gibi ülkelerdeki bu durumun, Almanya’nın harcamalarının etkisini azaltabileceğine dikkat çekiliyor.

New York Üniversitesi’nden Thomas Cooley’nin tahminlerine göre, yaşlanma, 2030’ların sonuna kadar yıllık büyüme oranlarını Fransa’da yüzde 0,4, İtalya’da ise yüzde 1,1 azaltacak.

Almanya’nın harcamaları kısa vadede ülkenin GSYİH’sini artırsa da başka yerlerde sorunlara neden olabilir.

Dergi, para birliği içindeki en büyük üyenin büyük harcamalar yapması durumunda, enflasyonu önlemek için faiz oranlarının yükselmesi gerektiğini ifade ediyor.

Yüksek faiz oranları avroyu güçlendirecek ve ihracatı daha az rekabetçi hâle getirecek.

Bunun yanı sıra The Economist, Trump belirsizliğinin de şirketleri uzun vadeli yatırımlar konusunda tedirgin ettiğini vurguluyor.

Politikacıların yerel talebi artırarak Avrupa’yı ticaret savaşlarına karşı daha az savunmasız hâle getirmeyi umduğunu belirtiyor.

Bu süreci desteklemek için, sermaye piyasalarının birleştirilmesi gibi düzenlemelerin gevşetilmesi öneriliyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Saakaşvili’nin hapis cezası 12,5 yıla çıkarıldı

Yayınlanma

Tiflis Şehir Mahkemesi, eski Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili’yi yasa dışı sınır geçişi suçundan 4,5 yıl hapis cezasına çarptırdı. Daha önceki mahkumiyetleri de göz önüne alındığında Saakaşvili’nin toplam hapis cezası 12,5 yıla çıktı ve 2034 yılının nisan ayından önce serbest bırakılması beklenmiyor. Saakaşvili, 2021 yılında gizlice ülkesine dönmüş ve seçimler öncesinde siyasi kampanya başlatmaya çalışmıştı.

Tiflis Şehir Mahkemesi, eski Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili’yi sınır ihlali suçundan (Cumhuriyet Ceza Kanunu’nun 344. Maddesi) 4,5 yıl hapis cezasına çarptırdı.

MTavari‘nin haberine göre, daha önceki mahkumiyetleri de hesaba katıldığında, politikacı toplamda 12,5 yıl hapis yatacak ve 2034 yılının nisan ayından önce serbest bırakılması beklenmiyor.

Saakaşvili, sekiz yıl aradan sonra 29 Eylül 2021’de gizlice ülkesine dönmüştü. Bunun için Ukrayna’nın Çernomorsk kentinden Gürcistan’ın Poti limanına giden Vilnius adlı feribotta süt ürünleri taşıyan bir TIR’ın içinde saklanmıştı.

Politikacı, 2 Ekim’deki seçimler öncesinde Gürcü Rüyası’na karşı siyasi bir kampanya başlatmaya ve destekçilerini mitinge çağırmaya çalışmıştı.

Fakat 1 Ekim’de daha önce açılan davalar nedeniyle tutuklandı. Şu anda hakkında beş dava bulunuyor ve dördünde hüküm verildi.

12 Mart’ta 57 yaşındaki Saakaşvili, bütçeden 9 milyon lari (3,2 milyon Amerikan doları) çalmakla suçlanarak dokuz yıl hapis cezası almıştı.

Politikacı, 2021’den beri iki ayrı davadan hüküm giymiş durumda: Milletvekili Valeriy Gelaşvili’nin dövülmesi (6 yıl) ve Gürcistan Birleşik Bankası çalışanı Sandro Girgvliani’nin öldürülmesinden hüküm giyen dört güvenlik görevlisinin affedilmesi (3 yıl).

2007’de Tiflis’te düzenlenen bir gösterinin zorla dağıtılması ve bağımsız medya kuruluşu Imedi‘nin ele geçirilmesiyle ilgili dava hâlen devam ediyor.

Ayrıca Gürcü Rüyası, parlamento içinde Birleşik Ulusal Hareketin iktidarda olduğu dönemde işlenen suçları araştırmak için bir komisyon kurdu.

Saakaşvili, 2004-2013 yılları arasında Gürcistan’ı yönetmişti. Daha sonra birkaç yıl Odessa oblastında vali olarak görev yaptı.

2015 yılında Ukrayna pasaportu aldığı için Gürcistan vatandaşlığından çıkarıldı.

Tutuklanmasının ardından Saakaşvili sekiz kez açlık grevi yaptı. Bu durumun ardından Gürcistan’daki Vivamed kliniğine kaldırıldı.

Eski cumhurbaşkanının avukatı, politikacının ağır metallerle zehirlendiğini iddia etmiş ve Almanya’daki Charité kliniğine nakledilmesini talep etmişti, fakat mahkeme bu talebi reddetti.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, açlık grevleriyle bitkin düşen Saakaşvili’nin gerekli tedavi ve bakım için Kiev’e gönderilmesini talep etmişti.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya borç frenini gevşetmeye hazırlanıyor

Yayınlanma

Alman milletvekilleri, askeri harcamaları finanse etmek için ülkenin katı borçlanma kurallarını gevşetip gevşetmeyeceğini oylayacak.

Ülke savunma harcamalarını artırma konusunda artan bir baskıyla karşı karşıya ve Avrupa’nın güvenliği ve Başkan Donald Trump yönetimindeki ABD desteğinin geleceği konusunda gerilimler artıyor.

Geçtiğimiz ay Almanya’da yapılan seçimleri kazanan ve görevden ayrılan Şansölye Olaf Scholz’un Sosyal Demokratları ile koalisyon kurmaya çalışan muhafazakâr CDU’nun lideri Friedrich Merz acil eylem çağrısında bulundu.

Bu hafta parlamentoda yaptığı konuşmada Merz, milletvekillerini bazı savunma harcamalarını, yeni borçlanmayı yıllık GSYİH’nin sadece yüzde 0,35’i ile sınırlayan ülkenin katı “borç freninden” muaf tutmaya çağırdı.

Merz milletvekillerine, “Savunma kabiliyetimizi önemli ölçüde artırmak için şimdi bir şeyler yapmalıyız ve bunu hızlı bir şekilde ve dış ve güvenlik politikasında büyük bir birlik içinde yapmalıyız,” dedi.

Önerilen plan, önümüzdeki on yıl içinde hem savunma hem de altyapıya yatırım yapmak için borçlanma yoluyla finanse edilen 500 milyar avroluk bir fon içeriyor.

Ekonomistler, onaylanması halinde bu önlemin aynı dönemde bir trilyon avroya kadar yeni harcamanın önünü açabileceğini tahmin ediyor.

Fakat borç freninde yapılacak değişiklikler için anayasada belirtildiği üzere parlamentoda üçte iki çoğunluk gerekiyor. Merz ve Scholz’un partileri, yeni parlamento 25 Mart’ta toplanmadan önce tedbiri geçirmek için harekete geçti.

Aralarında sağcı Almanya için Alternatif’in (AfD) de bulunduğu muhalefet partileri ise seçmen iradesini daha iyi yansıtmak için tartışmanın yeni parlamentonun toplanmasından sonraya ertelenmesi gerektiğini savunuyor.

Seçimleri ikinci sırada tamamlayan AfD’nin yeni parlamentoda mevcut parlamentodan daha fazla sandalyeye sahip olması bekleniyor.

AfD eş başkanı Alice Weidel, Merz’i borç freni konusundaki tutumunu tersine çevirmekle suçladı. Weidel, “Başka hiçbir şansölye adayı sizin kadar kısa sürede bu kadar çok seçim vaadini yerine getirmedi, Sayın Merz. Tarihe borç freninin mezar kazıcısı olarak geçeceksiniz,” dedi.

Merz’in partisi CDU daha önce borçlanma limitinin değiştirilmesine karşı çıkmıştı, fakat o zamandan beri Avrupa’da artan belirsizlik ortamında daha güçlü savunma harcamalarına duyulan ihtiyacı gerekçe göstererek müzakere etmeye istekli olduğunun sinyalini verdi.

Yeşiller Partisi eş lideri Katharina Droge da Merz’i daha önce iktisadi ve iklimle ilgili yatırımlar için borç freninde reform önerilerini reddettiği için eleştirdi.

Tepkilere rağmen Merz, Almanya’nın ordusunu güçlendirmek ve NATO taahhütlerini yerine getirmek için hızla harekete geçmesi gerektiğini savundu.

Merz, “Almanya kendini savunabilecek hale gelmeli ve Avrupa’da, NATO’da ve dünyada yetenekli bir ortak olarak uluslararası sahneye geri dönmeli,” dedi.

Tartışma 18 Mart Salı günü parlamentoda devam edecek ve çıkacak sonuç muhtemelen Almanya’nın önümüzdeki yıllardaki mali ve savunma politikalarını şekillendirecek.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English