Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

BRICS Zirvesi Putin’in vereceği akşam yemeğiyle başlıyor

Yayınlanma

16. BRICS zirvesi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ev sahipliğinde Kazan kentinde bugün başlıyor.

Kremlin’e göre Rusya’ya bağlı yarı özerk Tataristan Cumhuriyeti’nde düzenlenecek olan etkinliğe 24’ü devlet lideri olmak üzere 32 ülkeden temsilcilerin katılması bekleniyor.

Zirve resmi olarak akşam saatlerinde, gelen tüm liderlerin katılacağı “dostane bir akşam yemeği” ile başlayacak. Ancak bundan önce Putin, hem yemekten sonra hem de önümüzdeki günlerde devam edecek olan bir dizi ikili görüşmeye başlayacak.

Rusya Devlet Başkanı bugün Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdel Fattah El-Sisi ile görüşecek. Liderlerin çok çeşitli konuları ele alması bekleniyor.

Putin ayrıca Yeni Kalkınma Bankası Başkanı, Brezilya eski Cumhurbaşkanı Dilma Rouseff ile de görüşecek. Bu görüşme Putin’in Yeni Kalkınma Bankası’ndaki görevine başlamasının ardından Rouseff ile üçüncü görüşmesi olacak.

Genişleme gündemi

Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS kısa bir süre önce Mısır, Etiyopya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni de içine alacak şekilde genişledi.

BRICS grubu şu anda satın alma gücü paritesine göre dünya nüfusunun %45’ini ve ekonomisinin %35’ini oluşturuyor.

Putin, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 34 ülkenin bloğa katılmak istediklerini ifade ettiklerini söyledi.

Uzmanlar zirvenin BRICS’in genişlemesine odaklanacağını tahmin ederken Rus yetkililer de BRICS’in uyum kabiliyetine ve uzun süredir devam eden büyüme gündemine dikkat çekiyor.

BRICS Batı merkezleri kurumlara alternatif olarak görülürken, Putin, BRICS ülkelerinden gazetecilere yaptığı açıklamada “BRICS’in kendisini kimsenin karşısına koymadığını” ve küresel büyümenin itici güçlerindeki değişimin sadece bir gerçek olduğunu söyledi.

“Bu, ortak değerler, ortak bir kalkınma vizyonu ve en önemlisi birbirlerinin çıkarlarını dikkate alma ilkesi temelinde birlikte çalışan devletlerden oluşan bir birliktir” dedi.

BRICS zirvesi açılışını yaparken, küresel finans şefleri de IMF toplantısı için Washington’da bir araya geldi.

Xi ve Modi zirveye katılıyor, Lula ‘hastalığı’ sebebiyle yok

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Çin Komünist Partisi üst düzey üyesi Cai Qi ve Dışişleri Bakanı Wang Yi ile birlikte zirveye katılmak üzere bugün erken saatlerde Rusya’ya uçtu.

Xi’nin zirve kapsamında finansman, teknoloji, gıda ticareti ve bloğun üyeliğinin genişletilmesi gibi kilit konulara odaklanacak ikili görüşmeler yapması bekleniyor.

Hindistan Başbakanı Narendra Modi de toplantıya katılacak, ancak Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, evinde geçirdiği ve küçük bir beyin kanamasına neden olan kafa travmasının ardından uzun mesafeli uçuşlardan geçici olarak kaçınması yönündeki tıbbi tavsiye üzerine seyahatini iptal etti.

Hindistan Başbakanı, Rusya’ya hareketinden önce yaptığı açıklamada, Hindistan’ın küresel gündem konularının diyalog ve tartışılması için önemli bir platform haline gelen BRICS içindeki yakın işbirliğine değer verdiğini söyledi.

India Today’de yer alan habere göre Modi, “Hindistan, küresel kalkınma gündemi, reformdan geçirilmiş çok taraflılık, iklim değişikliği, ekonomik işbirliği, dayanıklı tedarik zincirleri oluşturma, kültürel ve insandan insana bağlantıyı teşvik etme gibi konularda diyalog ve tartışma için önemli bir platform haline gelen BRICS içindeki yakın işbirliğine değer veriyor” dedi.

BRICS VS G7

BRIC kısaltması 2001 yılında dönemin Goldman Sachs baş ekonomisti Jim O’Neill tarafından Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in bu yüzyıldaki muazzam büyüme potansiyelinin altını çizen bir araştırma makalesinde ortaya atıldı.

Rusya, Hindistan ve Çin daha resmi bir şekilde bir araya gelmeye başladı ve sonunda Brezilya, ardından Güney Afrika, Mısır, Etiyopya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri eklendi. Suudi Arabistan henüz resmi olarak katılmadı.

Uluslararası Para Fonu’nun verilerine göre BRICS’in küresel GSYH’deki payının bu on yılın sonunda %37’ye yükseleceği, 7 büyük Batı ekonomisinden oluşan G7’nin payının ise bu yıl %30’dan yaklaşık %28’e gerileyeceği tahmin ediliyor.

Yaptırımlara karşı alternatif ödeme sistemleri

Rusya, BRICS ülkelerini uluslararası ödemeler için Batı yaptırımlarına karşı bağışıklığı olan alternatif bir platform oluşturmaya çağırıyor.

Bu zirvede alternatif ödeme yöntemlerinin yeniden gündeme gelmesi bekleniyor.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, Sırp Politika gazetesine verdiği ve Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde yayınlanan mülakatta, Kazan’daki zirvenin ardından BRICS ülkelerindeki karşılıklı ödeme mekanizmalarıyla ilgili önemli gelişmelerin beklenebileceğini söyledi.

“Kazan’daki zirve sonucunda herkesin bu alanda önemli gelişmeler göreceğine inanıyorum. Çinli dostlarımızın dediği gibi, ‘bin millik bir yolculuk tek bir küçük adımla başlar’. Çok küçük olmayan bir ilk adım atacağımızı düşünüyorum” dedi.

Ancak Ryabkov, “ileriye doğru büyük bir sıçrama” beklenmemesi gerektiğini belirtti. Bunun muhtemelen evrimsel bir süreç olacağını çünkü BRICS’in uzlaşı temelinde çalıştığını sözlerine ekledi.

Diplomat, “Ulusal para birimleriyle yapılan ödemelerden tek bir BRICS para biriminin oluşturulmasına kademeli geçiş için önümüzde uzun bir yol var” dedi

DİPLOMASİ

Norveçli üst düzey diplomat: Avrupa ve Çin daha yakın işbirliği yapmalı

Yayınlanma

Norveçli üst düzey diplomata göre, ABD’nin Başkan Donald Trump yönetiminde çok taraflı dünya düzeninden çekilmesiyle birlikte Avrupa ve Çin’in küresel sorunlarla mücadelede daha yakın işbirliği yapması gerekecek.

Norveç Dışişleri Bakan Yardımcısı Andreas Kravik bu ayın başlarında South China Morning Post’a verdiği bir mülakatta, transatlantik belirsizliklerin ortasında Çin’in hem Oslo hem de Avrupa için stratejik öneminin altını çizerken, Avrupa’nın Pekin ya da Washington’a bağımlı olmaktan kaçınması gerektiğini vurguladı.

İnsan hakları ve Güney Çin Denizi gibi bazı konulardaki farklılıklara rağmen, ekonomik ortaklığın geliştirilmesi ve çok taraflılığın sürdürülmesi konusunda Çin ile işbirliği yapmanın Oslo’nun çıkarına olduğunu belirten Kravik, Pekin’i gücünü daha sorumlu bir şekilde kullanmaya ve Rusya’nın dizginlenmesine yardımcı olmaya çağırdı.

Bu ayın başlarında ilk Çin ziyaretini tamamlayan Kravik, “Bizim bakış açımıza göre, Çin’in büyüklüğü, gelişmişliği ve jeopolitik ayak izi göz önüne alındığında, Çin ile işbirliği yapmadan küresel nitelikteki herhangi bir sorunu ele almak imkansızdır” dedi.

Kravik’in Pekin ve Hong Kong gezisi, Trump’ın politikalarının transatlantik ilişkileri zorladığı ve Çin’in Avrupa’ya yönelik “cazibe atağını” hızlandırdığı bir döneme denk geldi.

Kravik, Trump’ın ABD’yi 2015 Paris iklim anlaşmasından ikinci kez çekme kararını yorumlarken şunları söyledi: “ABD ne yaparsa yapsın, çözümleri belirlemek için Çinli muhataplarımızla birlikte çalışmamız gerektiği konusunda kararlıyız ve bu bizim peşinde olduğumuz bir şey.”

Kravik Pekin’de aralarında Komünist Parti’nin diplomatik kolu olan Uluslararası Departman Başkanı Liu Jianchao ve Avrupa işlerinden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Hua Chunying’in de bulunduğu Çinli yetkililerle bir dizi görüşme gerçekleştirdi.

Kravik’e göre gezi “çok faydalı” geçti ve jeopolitik, çevre politikaları, “insan hakları, Ukrayna, Rusya ve güneşin altındaki hemen her şeyi” kapsayan görüşmeler “çok yapıcıydı”.

Çin’in resmi açıklamasına göre Liu, ABD’nin adını anmadan Pekin’in “belirsizlik ve istikrarsızlığın giderek arttığı” bir dünyada “çok taraflılığı ortaklaşa korumak” için Norveç ile ikili ve çok taraflı koordinasyonu güçlendireceği sözünü verdi.

Liu ayrıca, güven inşa etmeye ve “belirli farklılıkların ikili ilişkiyi tanımlamamasını” sağlamaya yardımcı olduğunu söylediği ikili değişimler ve diyalogdan da övgüyle söz etti.

Çin’le resmi olarak ilişki kuran ilk Avrupa ülkelerinden biri olan Norveç ile Çin ilişkileri, 15 yıl önce 2010 Nobel Barış Ödülü’nün Çinli muhalif Liu Xiaobo’ya verilmesiyle dibe vurmuş ve altı yıllık bir diplomatik dondurmayı tetiklemişti.

Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre geçen yıl ilişkilerin 70. yılını anmak üzere Pekin’i ziyaret ettiğinde, her iki taraf da ticari bağları güçlendirmeyi ve iklim değişikliği, biyoçeşitlilik, yeşil gemicilik ve döngüsel ekonomiye odaklanan bir yeşil geçiş diyaloğu başlatmayı taahhüt etti.

Kravik, Çin’in Avrupa Birliği ve ABD’den sonra Norveç’in en büyük üçüncü ticaret ortağı olmasıyla birlikte “çok yönlü” ilişkilerin ilerlemesine olumlu yaklaştı.

Yaklaşık 160 Norveç şirketi Çin anakarasında ve Hong Kong’da, özellikle yeşil gemicilik, su ve atık yönetimi ve geri dönüşüm, güneş ve rüzgar gülleri ve karbon yakalama alanlarında faaliyet gösteriyor.

Kravik, “Çin’in büyüklüğü, jeopolitik üzerindeki etkisi ve iklim krizi, yapay zeka, nükleer silahlar, biyolojik silahlar, sınır ötesi saldırganlık, salgın hastalıklar gibi mücadele etmemiz gereken tüm bu küresel zorlukların ele alınmasında etkili olduğu gerçeği göz önüne alındığında, Çin ile işbirliği yapmak zorundayız. Çin ile işbirliği yapmak istiyoruz” dedi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump’ın Zaporijya nükleer santrali planı Kiev’i hazırlıksız yakaladı

Yayınlanma

The Washington Post‘a konulan eski Ukrayna Enerji Bakan Yardımcısı Aleksey Ryabçin, ABD Başkanı Trump’ın Ukrayna’daki nükleer santrallerin kontrolüne ilişkin önerisinin Kiev’de şaşkınlıkla karşılandığını söyledi. Ryabçin’e göre, nükleer enerji tesisleri, ABD ile Ukrayna arasındaki kaynak anlaşması kapsamında daha önce gündeme gelmemişti.

The Washington Post‘un haberine göre, nükleer enerji tesisleri ABD ile Ukrayna arasındaki kaynak anlaşması bağlamında daha önce hiç görüşülmemişti.

Bu nedenle, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna’daki nükleer santrallerin kontrolüne ilişkin teklifi Kiev’de pek çok kişiyi hazırlıksız yakaladı.

Gazeteye konuşan Ukrayna’nın eski Enerji Bakan Yardımcısı Aleksey Ryabçin, Zaporijya nükleer santralinin geleceğine ilişkin konunun müzakerelerde kilit öneme sahip olacağını belirtti.

Ryabçinı, bunun sadece Ukrayna için değil, Avrupa Birliği için de önemli olduğunu vurguladı.

Ryabçin, Ukrayna’nın geçmişte Avrupa Birliği’ne büyük miktarda elektrik enerjisi sattığını da sözlerine ekledi.

Dİğer yandan gazete, ABD’nin Zaporijya nükleer santrali üzerindeki kontrolünün teoride Ukrayna’ya fayda sağlayabileceğini, zira bunun ülkedeki bazı enerji sorunlarını hafifletebileceğini belirtiyor.

The New York Times, 20 Mart’ta Ukraynalı nükleer enerji uzmanlarının, Trump’ın Zaporijya nükleer santralinin kontrolünü geçici olarak ABD’ye devretme planına şüpheyle yaklaştığını yazmıştı.

Uzmanlar, Ukrayna yasalarına göre santrallerin özelleştirilemeyeceğini iddia etmişlerdi.

19 Mart’ta Trump ile Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy arasında bir telefon görüşmesi gerçekleşti.

İki lider, elektrik tedariki ve nükleer santrallerle ilgili konuları ele aldı. Ukrayna Devlet Başkanı, ABD’den ilave hava savunma sistemleri talep etti.

Trump, ABD’nin Ukrayna’daki nükleer santrallere sahip olması durumunda, altyapıyı daha iyi koruyabileceğini belirtti.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Küresel borç 100 trilyon doları aştı

Yayınlanma

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) yıllık raporuna göre, 2024 yılında dünya genelindeki devlet ve şirket tahvillerinden kaynaklanan toplam borç 100 trilyon doları aştı. Raporda, 2025 yılında borçlanma ve ödenmemiş borç miktarının artmaya devam edeceği öngörülüyor. OECD ülkelerinde devlet tahvili ihracının 17 trilyon dolara ulaşması ve toplam devlet borcunun 59 trilyon dolara yükselmesi bekleniyor.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) yıllık raporuna göre, dünya genelindeki devlet ve şirket tahvillerinin toplam değeri 2024 yılında 100 trilyon doları aştı.

Geçtiğimiz yıl, devletler ve şirketler borç piyasalarından yaklaşık 25 trilyon dolar borçlandı. Bu rakam, pandemi öncesi döneme kıyasla 10 trilyon dolar, 2007 yılındaki borçlanma hacmine kıyasla ise üç kat daha fazla.

OECD’nin 38 üye ülkesindeki borçlanmanın yüzde 85’inden fazlası, en büyük beş borçlu ülke olan ABD, Japonya, Fransa, İtalya ve İngiltere tarafından gerçekleştirildi.

Toplam borcun üçte ikisinden fazlası ise yalnızca ABD’ye ait.

Raporda yer alan tahminler, 2025 yılında hem borçlanma miktarının hem de ödenmemiş borçların artmaya devam edeceğini gösteriyor.

OECD ülkelerinde devlet tahvili ihracının rekor bir seviye olan 17 trilyon dolara ulaşması, bu ülkelerin toplam devlet borcunun ise yaklaşık 59 trilyon dolara yükselmesi bekleniyor.

Raporda, pandemi döneminde alınan borçların önemli bir kısmının önümüzdeki iki yıl içinde daha yüksek faiz oranlarıyla yeniden finanse edilmesi gerekeceği ve bununla ilgili endişeler olduğu belirtiliyor.

Uluslararası Para Fonu (IMF), Ekim 2024’te küresel devlet borcunun 100 trilyon doları aşacağını öngörmüştü.

2030 yılına kadar küresel devlet borcunun GSYİH’nin yüzde 100’üne ulaşması bekleniyor.

Özellikle Brezilya, Fransa, İtalya, Güney Afrika, İngiltere ve ABD’de borçluluk oranının artacağı tahmin ediliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English