Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Çin-ABD ekonomik çalışma grubu toplandı: Pragmatik ve yapıcı

Yayınlanma

Çin-ABD ekonomik çalışma grubu Pekin’de bir toplantı düzenledi. Pazartesiden salıya kadar süren toplantı, geçen yıl eylül ayında kurulmasından bu yana çalışma grubunun üçüncü toplantısı ve bu yılki ilk toplantısı oldu. İki taraf arasındaki görüşmelerin içeriğinde ağırlıklı olarak iki ülkenin makroekonomik durumu ve politikaları, G20 mali işbirliği, gelişmekte olan ülkelerin borçları, sanayi politikaları vb. konular yer aldı. Toplantıdan sonra yapılan bilgilendirmelerde, iki taraf arasındaki genel görüş alışverişinin “derinlemesine, samimi, pragmatik ve yapıcı” olduğu kaydedildi. ABD’nin Çin’e yönelik gümrük vergilerini artırması, iki yönlü yatırım kısıtlamaları, Çinli şirketlere yönelik yaptırım ve baskılar gibi Çin-ABD ekonomik ve ticari ilişkilerini sıkıntıya sokan konularla ilgili olarak Pekin, Washington’a endişelerini dile getirdi ve iki taraf iletişimi sürdürme konusunda mutabık kaldı.

Geçen yıl eylül ayında, Çin ve ABD liderlerinin Bali’de yaptıkları toplantıda vardıkları mutabakatı uygulamak amacıyla, iki ülke ekonomik alanda iki çalışma grubu, bir ekonomik çalışma grubu ve bir mali çalışma grubu kurma konusunda anlaştı. O tarihten bu yana Çin ve ABD arasında çeşitli alanlarda birbiri ardına diyaloglar yürütüldü. Ekonomik çalışma grubu iki ülke arasında finans, ekonomik kalkınma ve yapısal uyum gibi başlıca makroekonomik konuları ele alıyor. Son üç diyalog aracılığıyla Çin ve ABD’nin bazı makroekonomik konularda derinlemesine görüşmelerde bulunduğu kaydedildi Açıklamaya göre, “İki taraf belli bir ölçüde güven tesis etti ve bazı önemli konularda fikir birliğine vardı.”

Çin tarafının açıklamasında “samimi” teriminden bahsedildi; ABD medyası da ABD Hazine Bakanlığı yetkililerine atıfta bulunarak “açık sözlü” kelimesini birkaç kez vurguladı.

‘Bir sonraki toplantıda her şey yolunda gitmeyebilir’

Toplantıyı değerlendiren Çin’in Global Times gazetesi şunları yazdı:

“Aralarında Jake Sullivan, Antony Blinken ve Janet Yellen gibi isimlerin de bulunduğu birçok ABD’li üst düzey yetkilinin son dönemde yaptıkları açıklamalarda üç yıl önceki pozisyonlarına kıyasla bazı olumlu değişiklikler gösterdiklerini gözlemledik. Bunlar arasında ABD ve Çin’in ekonomik olarak birbirine bağımlı olduğunun kabul edilmesi ve ikili ilişkilerin istikrara kavuşturulmasının öneminin vurgulanması yer alıyor ki bunların hepsi Çin’in uzun süredir devam eden tutumuyla örtüşüyor.”

“Kuşkusuz, Çin-ABD ekonomik çalışma grubunun ilk üç diyaloğu nispeten sorunsuz geçse de, bu durum gelecekteki diyalogların da sorunsuz ilerleyeceğini garanti etmiyor. Bu toplantıda nispeten daha hafif konular ele alındı. Bir sonraki aşamada hem Çin hem de ABD’nin sınırlı uzlaşma alanına sahip olduğu ve çıkar ve algılarda önemli farklılıkların bulunduğu alanların ele alınması kaçınılmazdır. Öte yandan yılın başından bu yana Çin-ABD diyaloğundaki genel olumlu ivmeye rağmen, 2024 ABD’nin başkanlık seçim yılı ve geçmiş deneyimlere dayanarak söylenebilir ki ABD’deki iç siyasi gündemler genellikle bu dönemde dış ilişkilerde belirli rahatsızlıklar yaratıyor. Bu rahatsızlıkların nasıl giderileceği, Çin-ABD ilişkilerinin genel durumunun nasıl istikrara kavuşturulacağı konusunda dış dünyanın hem şüpheleri hem de beklentileri var.”

“Şu anda hem Çin hem de ABD, iki ülke arasındaki ilişkileri istikrara kavuşturmak istemektedir. ABD açısından istikrar, sadece bazı sınırlı ölçekli diyaloglar ve belirli ifadelerde ayarlamalar yaparak ve bazı yapısal sorunları çözmek için ikili ilişkilerin iyileşmesinin sağladığı eğilimlerden ve fırsatlardan yararlanmayarak temelde garanti altına alınamaz. Çin-ABD ekonomik çalışma grubu arasındaki diyaloğun sonucu, iki ülkenin makro ve mikro düzeylerde genel olarak gelişmesinin önünü açmalıdır. Daha derin önemi de budur.”

DİPLOMASİ

AB ve Ukrayna, Biden’ı 2022’de Kiev’in ‘zaferine’ engel olmakla suçluyor

Yayınlanma

Joe Biden’ın başkanlık süresi sona yaklaşırken, ABD’nin Rusya’ya karşı Ukrayna’ya 90 milyar doları aşan yardım sağlamasına rağmen, Avrupa Birliği (AB) ve Ukrayna, Amerikan başkanını kararsız davranmakla suçluyor.

Bazı Avrupalı liderlere göre bu kararsızlık, Ukrayna’nın 2022 sonbaharında Rusya ordusunu Harkov ve Herson’dan püskürtmesine rağmen savaşı kendi lehine çevirememesine neden oldu.

‘Çok az, çok geç’

Bloomberg‘in haberine göre, Biden yönetimi Ukrayna’ya yoğun bir şekilde askeri yardım sağlama konusunda çaba gösterdi ve hatta Batı menşeli uzun menzilli füzelerle Rusya topraklarına saldırılara izin verdi.

Fakat Ukraynalı yetkililer, savaş boyunca defalarca dile getirdikleri bir şikâyeti yineledi: “Çok az, çok geç.”

Bir yılı aşkın süredir devam eden savaş ve Donald Trump’ın başkanlık yarışında yükselişi, Ukrayna’yı işgal altındaki topraklardan vazgeçme veya NATO üyeliğinden yoksun bir barış anlaşmasını kabullenme gibi ihtimallerle karşı karşıya bıraktı.

Bloomberg’e konuşan Ukraynalı yetkililer, böyle bir sonucun büyük ölçüde Biden’ın aldığı ya da almadığı kararlardan kaynaklanacağını savundu.

Avrupa ne ediyor?

Letonya Dışişleri Bakanı Baiba Brazhe, ABD’nin daha erken ve daha güçlü bir şekilde silah sağlaması durumunda bunun “geniş kapsamlı sonuçları” olabileceğini, ancak “olan oldu” diyerek konuyu değerlendirdi.

2022 sonbaharında Ukrayna ordusu, Harkov ve Herson’da hızlı bir taarruz gerçekleştirerek bazı bölgeleri geri aldı. Fakat Ukrayna lideri Vladimir Zelenskiy, bu zaferlerin sürdürülebilmesi için daha fazla silah talep etti. Biden ise bu konuda tereddütlü davrandı.

Biden’ın bu temkinli yaklaşımı, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından doğrulandı. Sullivan, ABD’nin nükleer bir tırmanış riskini dikkate aldığını belirtti.

Eski İngiltere Savunma Bakanı Grant Shapps, Biden’ın Ukrayna’ya desteği konusunda genelde temkinli ve kararsız bir tutum sergilediğini, bu yüzden gerekli desteğin cephe dengelerini değiştirecek şekilde verilmediğini söyledi.

Diğer bazı Amerikalı yetkililer ise, Avrupa ülkelerinin Ukrayna’yı desteklemek ve yaptırım uygulamak konusunda yavaş davrandığını belirtti.

Örneğin, Almanya ve diğer AB ülkeleri, Ukrayna’nın NATO üyeliği konusundaki Amerikan tavrının yumuşamasına rağmen şiddetle karşı çıkmaya devam etti.

Biden’ın bir Soğuk Savaş gazisi olarak nükleer tırmanma tehdidine takıntılı hale geldiği belirtilirken, Avrupa’daki bazı liderler Biden’ın stratejisinin Ukrayna’nın yenilmesini önlemeye odaklandığını ancak zafer için gerekli yolu sunmadığını savundu.

Bu stratejinin, Ukrayna’yı uzun ve maliyetli bir çatışmanın içine çektiği iddia edildi.

Ukrayna’da kamuoyu yoklamaları: Halk, Rusya ile müzakereler hakkında ne düşünüyor?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump’tan AB’ye gümrük tarifesi tehdidi

Yayınlanma

ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, AB’yi “büyük ölçekli” miktarlarda ABD petrol ve doğalgazını satın almayı taahhüt etmemesi halinde gümrük vergileriyle karşı karşıya kalacağı konusunda uyardı.

Trump cuma günü Truth Social platformunda yayınladığı mesajda, “Avrupa Birliği’ne, ABD ile aralarındaki muazzam açığı petrol ve doğalgazımızı büyük ölçekte satın alarak kapatmaları gerektiğini söyledim. Aksi takdirde, her şekilde TARİFELER!!!” diye yazdı.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen kasım ayında yaptığı açıklamada AB’nin ABD’den daha fazla sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) almayı değerlendirebileceğini söylemişti.

Leyen gazetecilere verdiği demeçte, “Rusya’dan hâlâ çok miktarda LNG alıyoruz ve neden bunu bizim için daha ucuz olan ve enerji fiyatlarımızı düşüren Amerikan LNG’si ile değiştirmeyelim?” diye sormuştu.

Financial Times’a (FT) konuşan bir AB yetkilisi, “Leyen’in tam da bunu yapma olasılığını ima ettiği göz önüne alındığında, bu bir ‘tehdit’ olarak tuhaf görünüyor,” dedi.

ABD halihazırda Avrupa’nın en büyük LNG tedarikçisi konumunda, fakat Rusya’dan yapılan ithalat ikinci sıradaki yerini koruyor.

Trump, Çin menşeli olmayan tüm ithalata yüzde 20’ye varan genel bir gümrük vergisi uygulama tehdidinde bulunuyor.

Geçtiğimiz ay Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, Avrupa’nın siyasi liderlerini gümrük vergileri konusunda Trump ile işbirliği yapmaya ve ABD’de üretilen daha fazla ürünü satın almaya çağırmıştı.

Trump’ın ilk başkanlığı sırasında, dönemin Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, ticaret savaşı tehditlerini engellemek için daha fazla ABD gazı satın almayı teklif etmişti.

Uluslararası petrol göstergesi Brent ham petrol fiyatları cuma günü yüzde 0,4 düşüşle varil başına 72,61 dolar oldu. West Texas Intermediate vadeli işlemleri de yüzde 0,4 düşüşle varil başına 69,14 dolardan işlem gördü.

ABD dünyanın en büyük ham petrol üreticisi ve en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatçısı. Aralarında AB ve Vietnam’ın da bulunduğu LNG alıcıları, kısmen gümrük vergisi tehdidini caydırmak için ABD’den daha fazla yakıt satın almayı şimdiden konuşmaya başladılar.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD’den Türkiye Gazprombank yaptırımlarında özel muafiyet

Yayınlanma

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank yaptırımlarında Türkiye’ye muafiyet tanıdığını belirterek, doğalgaz ödemelerinin sorunsuz devam edeceğini duyurdu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank’a uyguladığı yaptırımlar konusunda Türkiye’ye özel bir muafiyet tanıdığını duyurdu.

Bakan Bayraktar, bu sayede Türkiye’nin doğalgaz borcu ödemelerini Gazprombank üzerinden yapmaya devam edebileceğini belirtti.

Bloomberg’e yaptığı açıklamada Bayraktar, bu kararın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı’nın ABD’li yetkililerle yürüttüğü yoğun görüşmelerin ardından alındığını ifade etti.

Türkiye’nin uzun süredir talep ettiği muafiyetin, Rusya ile doğal gaz ticaretinde önemli bir rol oynayacağını vurguladı.

Gazprombank’ın ABD tarafından yaptırım listesine alınması, Türkiye açısından ciddi endişelere yol açmıştı.

Bakan Bayraktar, yaptırımların Türkiye’yi de hedef alması durumunda bunun ekonomik ve stratejik sonuçlarının büyük olabileceğine dikkat çekmişti.

Türkiye’nin geçmişte İran yaptırımları sürecinde de benzer bir muafiyet elde ettiğini hatırlatan Bayraktar, bu kararın iki ülke arasındaki iş birliğini destekleyeceğini söyledi.

Muafiyetin sağlanmasına rağmen Türkiye, Rusya ile alternatif ödeme yöntemleri üzerinde de görüşmeler gerçekleştirdi.

Geçen ay Ankara’da yapılan toplantılarda, her iki tarafın bürokratları olası senaryoları masaya yatırdı. Ancak Bayraktar, alternatif çözümlerle ilgili detaylı bir değerlendirme yapmaktan kaçındı.

Türkiye, Gazprombank yaptırımında ABD’den muafiyet istiyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English