Bizi Takip Edin

Diplomasi

Çin ve ABD, ihracat kontrollerinde anlaşmaya vardı

Yayınlanma

Çin cuma günü, kontrollü ürünlerin ihracat başvurularını gözden geçirip onaylayacağını, ABD’nin de bazı kısıtlamaları kaldıracağını açıkladı. Böylece, Çin ve ABD tarafından ihracat kontrolleri odaklı ticaret müzakerelerinde bir ilerleme kaydedildiği teyit edildi.

Çin Ticaret Bakanlığı cuma öğleden sonra yaptığı açıklamada, Pekin ve Washington’un bu ayın başlarında Londra’da düzenlenen iki günlük ticaret müzakerelerinden bu yana yakın temas halinde olduğunu ve tarafların çerçeve anlaşmasının ayrıntılarını teyit ettiğini duyurdu.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Çin, yasalar ve yönetmeliklere uygun olarak kontrollü ürünlerin ihracat başvurularını inceleyip onaylayacak, ABD tarafı ise buna karşılık Çin’e yönelik bir dizi kısıtlayıcı önlemi kaldıracak” denildi.

“ABD tarafının, 5 Haziran’da iki cumhurbaşkanı arasında yapılan görüşmede ortaya konulan önemli mutabakat ve şartlara uygun olarak Çin ile işbirliği yapmasını umuyoruz” ifadeleri kullanıldı.

ABD Başkanı Donald Trump perşembe günü, ayrıntıları açıklamadan, ABD’nin önceki gün Çin ile bir ticaret anlaşması “imzaladığını” söyledi.

Trump, Beyaz Saray’da bütçe yasasını tanıtan bir etkinlikte, “Dün Çin ile anlaşmayı imzaladık, değil mi? Çin ile anlaşmayı imzaladık” dedi. “Çin anlaşmasıyla, Çin’i açmaya başlıyoruz” diye ekledi.

Ayrıca, muhtemelen Hindistan ile “çok büyük” bir anlaşmanın yakında imzalanacağını da söyledi.

Nadir Toprak Elementleri

Etkinliğin ardından ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick, gazetecilere ABD ve Çin’in önceki ticaret müzakerelerinde kararlaştırılan şartları kodlayan bir anlaşma imzaladığını söyledi.

Bloomberg’e verdiği televizyon röportajında “Bize nadir toprak elementleri teslim edecekler” diyen Lutnick, bu taahhüdün yerine getirilmesi halinde Washington’un “karşı tedbirlerini” kaldıracağını da sözlerine ekledi.

Savunma sanayii de dahil olmak üzere yüksek teknoloji ürünlerinin üretiminde gerekli olan nadir toprak elementleri, Çin’in küresel rafineri kapasitesindeki devasa payı sayesinde bu minerallerin tedarikinde neredeyse tekel konumunda olması nedeniyle ticaret müzakerelerinin en önemli pürüzlerinden biriydi.

Perşembe günü nadir toprak elementleri ihracatı ile ilgili bir soruya yanıt veren bakanlık sözcüsü He Yadong, Çin’in “belirli sayıda” başvuruyu onayladığını ve uygun başvuruların inceleme ve onay sürecini “güçlendirmeye devam edeceğini” söyledi.

Pekin, ihracat kontrolleri konusunda ülkelerle “iletişim ve diyaloğu güçlendirmeye” ve uygun ticareti aktif olarak teşvik etmeye istekli olduğunu da sözlerine ekledi.

Lutnick ayrıca, ABD’nin önümüzdeki haftalarda 10 büyük ticaret ortağıyla anlaşmaya varmayı planladığını söyledi. Daha yüksek gümrük vergileri yeniden yürürlüğe girmeden önce ülkelerin ticaret şartlarını müzakere etmeleri için son tarih, 2 Nisan’da açıklanan ithalat vergisi artışlarının 90 gün süreyle askıya alınmasının ardından 9 Temmuz’du.

İki müzakere ekibi, geçen ay Cenevre’de imzaladıkları tedirgin ateşkes anlaşmasını yeniden rayına oturtmaya çalışırken, her iki tarafın kendi liderlerinin incelemesi için eve götürecekleri bir “çerçeve” üzerinde “ilke olarak” anlaştıklarını açıklayarak Londra görüşmelerini sonlandırdı.

Müzakereler, Xi Jinping ve Trump arasında büyük beklentilerle karşılanan ve görünüşte çözümsüz bir çıkmazı sona erdiren telefon görüşmesinin ardından başladı.

İsviçre’de ilk anlaşmanın imzalanmasından sonraki haftalarda Washington, Çin’in kritik minerallerin ihracatını kısıtladığını iddia ederken, Pekin ise ABD’nin yarı iletkenlere yönelik kısıtlamaları ve Çinli öğrencilere vize engelleri getirme tehditlerine tepki gösterdi.

Diplomasi

ABD’den AB’ye yeni tarım vergisi tehdidi

Yayınlanma

Financial Times’ın haberine göre ABD, Avrupa Birliği ile devam eden ticaret anlaşmazlığı kapsamında tarım ürünlerine yüzde 17’lik yeni bir gümrük vergisi getirme tehdidinde bulundu. Taraflar arasında 9 Temmuz’da bir anlaşmaya varılması hedefleniyor. Brüksel, Washington’un taleplerini reddederken olası bir anlaşmazlığa karşı misilleme adımları hazırlıyor.

ABD’nin, Avrupa Birliği (AB) ile devam eden ticaret anlaşmazlığı kapsamında birlikten ithal edilen tarım ürünlerine yüzde 17’lik yeni bir gümrük vergisi getirme tehdidinde bulunduğu bildirildi.

Financial Times‘ın müzakerelere aşina üç kaynağa dayandırdığı haberine göre, Washington’ın bu adımı, taraflar arasında 9 Temmuz’da bir anlaşmaya varılması hedeflenirken geldi.

AB yetkilileri, bu hamleyi transatlantik anlaşmazlığı tırmandıran bir gelişme olarak nitelendirdi.

ABD Başkanı Donald Trump, daha önce nisan ayında yüzde 20’lik “karşılıklı” bir gümrük vergisi belirlemiş, ancak müzakerelere alan açmak için bu oranı daha sonra yüzde 10’a düşürmüştü.

Brüksel’deki yetkililer, bu koşulların geçerliliğini korumasını bekliyordu.

Financial Times, yüzde 17’lik yeni oranın, Trump tarafından daha önce ilan edilen mevcut vergilere ek olarak mı uygulanacağı yoksa onların yerini mi alacağının henüz net olmadığını belirtti.

Müzakereler çıkmaza girdi

Washington yönetimi, AB’nin Amerikalı şirketlere önemli düzenleyici kolaylıklar sağlamasını ve AB’nin ABD ile olan ticaret fazlasını azaltmasını talep ediyor.

Fakat AB temsilcileri, Washington’un hem bu imtiyazlara hem de gıda ürünlerine yönelik gümrük vergilerine ilişkin son tekliflerini reddetti. Brüksel ise aynı zamanda uçak parçaları ve alkollü içecekler gibi bazı ürünler için tarife rejiminden istisnalar elde etmeye çalışıyor.

İki tarafın da beş sayfalık bir “prensip anlaşması” taslağı üzerinde çalışmaya devam ettiği, ancak kaynaklara göre belgede üzerinde uzlaşılmış ifadelerin neredeyse hiç bulunmadığı ifade edildi.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, tarafların nihai bir anlaşmaya varılana kadar müzakerelerin devam etmesini sağlayacak bir çerçeve anlaşmasına ulaşacaklarını umduğunu dile getirdi.

Habere göre, AB Ticaret Komiseri Maroš Šefčovič’e ABD’nin tarım ürünlerine yüzde 17’lik vergi planı, 3 Temmuz’da Washington’a yaptığı ziyaret sırasında iletildi.

Söz konusu bilgi, ertesi gün olan 4 Temmuz’da 27 AB ülkesinin büyükelçilerine aktarıldı.

Šefčovič, daha önce yaptığı açıklamalarda ABD lehine kuralların değiştirilmesinin AB için “kırmızı çizgi” olduğunu defalarca vurgulamıştı.

Von der Leyen: AB ve ABD arasındaki ticaret anlaşmasının son tarihten önce tamamlanması imkansız

ABD’nin üç senaryosu masada

AB içinde de konuyla ilgili görüş ayrılıkları sürüyor. Bazı ülkeler göreceli bir istikrar dönemi için daha yüksek gümrük vergilerini kabul etmeye hazırken, diğerleri taviz elde etmek amacıyla Washington üzerindeki baskıyı artırmak için misilleme tedbirleri alınmasını savunuyor.

İki Avrupalı diplomata göre, ABD 9 Temmuz’a kadar durumun gelişimine yönelik üç olası senaryo hazırladı.

İlk senaryoya göre, Washington ile prensip anlaşması imzalayan ülkeler, daha fazla gevşeme beklentisiyle yüzde 10’luk gümrük vergilerini koruyacak.

Anlaşmaya varamayanlar için gümrük vergileri nisan ayında belirlenen seviyeye geri dönebilecek. Üçüncü kategoride ise ABD’nin müzakereleri iyi niyetle yürütmediğine inandığı ülkeler, artırılmış gümrük vergileriyle karşı karşıya kalabilecek.

AB misillemeye hazırlanıyor

Avrupa Komisyonu’ndan bir temsilci, AB’nin pozisyonunu teyit ederek, “Pozisyonumuz değişmedi; ABD ile müzakere yoluyla bir çözüm bulunmasından yanayız ve bu bizim önceliğimiz olmaya devam ediyor. Ancak tatmin edici bir anlaşmaya varılamaması senaryosuna da hazırlanıyoruz,” dedi.

Müzakereler devam ederken AB, olası bir misilleme yanıtı hazırlıyor.

Üye ülkeler, 14 Temmuz’dan itibaren yürürlüğe girecek ve yıllık 21 milyar avro değerindeki Amerikan ihracatını etkileyecek misilleme vergilerini şimdiden onayladı.

Ayrıca Avrupa Komisyonu, 95 milyar avroya kadar ABD ürününü kapsayabilecek ek önlemler geliştiriyor.

Financial Times‘a göre bu pakete havacılık ürünleri ve tarım mallarına yönelik vergiler de dahil edilebilir.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Güney Kore, Rusya’ya özel temsilci gönderecek

Yayınlanma

Güney Kore Devlet Başkanı Lee Jae-myung’un, aralarında Rusya’nın da bulunabileceği 10 kilit ülkeye özel temsilci göndermeyi düşündüğü bildirildi. Seul yönetiminin, Moskova’nın Kuzey Kore ile artan askeri yakınlaşması nedeniyle Rusya’ya temsilci gönderme konusunda tereddüt yaşadığı belirtiliyor.

Güney Kore Devlet Başkanı Lee Jae-myung’un, 10 kilit ülkeye özel temsilci göndermeyi değerlendirdiği ve bu listede Rusya’nın da yer alabileceği belirtildi.

Yonhap ajansının devlet başkanlığı kaynaklarına dayandırdığı haberine göre Seul, Moskova’nın Kuzey Kore ile artan askeri yakınlaşması nedeniyle Rusya’ya temsilci gönderme konusunda kararsızlık yaşıyor.

Devlet başkanlığından yapılan açıklamada, “Hükümet, büyük ülkelere özel temsilciler göndermeyi gerçekten hedefliyor,” ifadeleri kullanıldı. Bu adımın, diplomatik ilişkileri güçlendirme çabası olarak görüldüğü kaydedildi.

Özel temsilci gönderilmesi planlanan ülkeler arasında Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin yanı sıra ABD, Kanada, Hindistan, Japonya ve Çin de bulunuyor.

Eski başkan da benzer bir adım atmıştı

Ajans, eski Devlet Başkanı Moon Jae-in’in de ABD, Çin, Japonya, Rusya ve AB’ye özel temsilciler gönderdiğini hatırlattı. Moon Jae-in, 2017’den 2022’ye kadar Güney Kore’de devlet başkanlığı görevini yürütmüştü.

Kuzey Kore ile ‘barışçıl birleşme’ vurgusu

Öte yandan Devlet Başkanı Lee Jae-myung, 3 Temmuz’da yaptığı bir açıklamada, Kuzey Kore’nin Güney Kore tarafından “yutulması” yerine, “yüzlerce yıl sonra” bile olsa “barışçıl birleşme” için çaba gösterilmesi gerektiğini söylemişti.

Lee, ABD ile işbirliği temelinde Kuzey Kore ile ilişkileri geliştirmek için çalışacağını da ifade etmişti.

Lee Jae-myung, Pyongyang ile diyaloğun şu anda zor görünmesine rağmen tamamen kesilmemesi gerektiğini de sözlerine eklemişti.

Güney Kore Devlet Başkanı Lee, Çin ve Rusya ile ilişkilerini ‘hızla’ iyileştireceğini söyledi

Okumaya Devam Et

Diplomasi

İspanyol aktivist: Dünya Gazze ve Afrika’yı görmezden gelerek ahlaken ölüyor

Yayınlanma

İspanya s’Olivar Vakfı Başkanı Juan Carrero, Schiller Enstitüsü tarafından düzenlenen Uluslararası Barış Koalisyonu toplantısında yaptığı konuşmada, onurun nükleer silahlardan daha güçlü olduğunu belirtti. Carrero, dünyanın Gazze, Suriye ve Afrika’daki trajedileri görmezden gelerek ahlaken öldüğünü ve bu durumun imparatorlukların çöküşünün habercisi olduğunu vurguladı.

İspanya s’Olivar Vakfı Başkanı Juan Carrero, Schiller Enstitüsü’nün düzenlediği Uluslararası Barış Koalisyonu toplantısında yaptığı konuşmada, dünyanın Gazze, Suriye ve Afrika gibi büyük trajedileri görmezden gelerek “ahlaken ölü” bir duruma geldiğini ve bu ahlaki çöküşün savaş çılgınlığını beslediğini ifade etti.

Carrero, İran gibi direnen ülkelerin nükleer silahlardan çok daha güçlü bir şeye sahip olduğunu belirterek, “Bu da onurdur,” dedi.

Toplantıdaki analizleri “sağduyulu, cesur ve aydınlatıcı” olarak nitelendiren Carrero, Schiller Enstitüsü’nün jeostratejik analizlerinin yanı sıra ahlakın önemine sürekli vurgu yapmasının altını çizdi.

‘Ahlaki ölüm daha kötüdür’

Ahlaki yozlaşmanın her zaman imparatorlukların yıkıcı çöküşünün ve tarihteki tüm savaş çılgınlıklarının temelinde yer aldığını belirten Carrero, “Hayalperest bir yayılmacı projeyi takip edenler, İran’da bir rejim değişikliği gerçekleştirmeyi hedefliyor. Planladıkları yedi rejim değişikliğinin sonuncusu bu. İran’ın nükleer bomba elde etmesinden çok endişe duyduklarını iddia ediyorlar,” şeklinde konuştu.

Carrero, İran’ın ve çökmekte olan Anglo-Batı imparatorluğunun son çılgınlıklarına direnen diğer birçok ülkenin nükleer silahlardan çok daha güçlü bir şeye sahip olduğunu vurgulayarak, “Bu da onurdur,” ifadelerini kullandı. İran’ın, generallerinin veya nükleer bilim insanlarının aileleriyle birlikte evlerinde öldürülmesini bir başarısızlık olarak görmediğini söyleyen Carrero, şöyle devam etti:

“Onlardan her biri, kanı halkına hayat verecek birer şehittir. Bu konuda hem kahraman askeri liderler hem de siyasi aktivistler, şiddetsizlik hareketinin savunucularıyla aynı fikirdedir. Fiziksel ölümden çok daha kötü bir şey vardır, o da ahlaki ölümdür.”

‘Dünya ahlaki olarak ölü’

Carrero, nükleer bir felaketi doğrudan tetiklemediği düşünüldüğü için Gazze, Suriye veya Afrika’daki trajedileri görmezden gelen bir dünyanın “değersiz ve ahlaken ölü” bir dünya olduğunu belirtti.

Carrero, “Afrika’daki çatışmaların kitle imha silahlarıyla veya Anglo-Batı yaşam tarzımızı yok edebilecek silahlarla yürütülmemesi nedeniyle Afrika’yı umursamayan dünya da böyledir,” değerlendirmesinde bulundu.

Konuşmasında tahammül edilmemesi gereken bir dizi “çılgınlığa” dikkat çeken Carrero, bunlar arasında “Büyük İsrail projesini”, “Rusya’nın çöküşünü arzulama” ve “soykırımcı Paul Kagame’nin Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin geniş doğu topraklarını ilhak etme” arayışını saydı.

Kongo’daki duruma özel olarak değinen Carrero, ülkede 7 milyon mülteci, milyonlarca kurban, yüz binlerce tecavüz vakası yaşandığını ve bu çılgınlığı sona erdirebilecek Victor Ingabir gibi kahraman liderlerin sistematik olarak öldürüldüğünü veya hapsedildiğini belirtti.

Carrero, “Afrika İnsan ve Halkların Hakları Mahkemesi lehine karar vermesine rağmen, Paul Kagame onu bir kez daha kaçırdı ve kimse ona ulaşamıyor,” dedi.

Carrero, konuşmasını 1980 Nobel Barış Ödülü sahibi Adolfo Perez Esquivel’in “silahlanmış vicdanları silahsızlandırma, savaşları ve yalanları durdurma” çağrısını içeren bir video mesajını sunarak sonlandırdı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English