Bizi Takip Edin

AMERİKA

Columbia Rektörü Shafik istifa etti

Yayınlanma

ABD’de Filistin yanlısı gösterilerin merkezi konumunda bulunan Columbia Üniversitesi’nin rektörü Minouche Shafik istifasını sundu.

Özellikle İsrail yanlısı lobiler ve Cumhuriyetçiler tarafından hedef tahtasına konan Shafik, “Hamas yanlısı” olduğu iddia edilen göstericilere müsamaha göstermekle suçlanıyordu.

Kampüsteki çatışma ve “antisemitizm” suçlamalarıyla bağlantılı çalkantılar nedeniyle görevden ayrılan üçüncü Ivy League okulu rektörü olan Shafik, çarşamba günü geç saatlerde yaptığı açıklamada, göreve başladıktan bir yıldan biraz fazla bir süre geçmesine rağmen, “derhal istifa edeceğini” söyledi.

Mısır doğumlu iktisatçı ve London School of Economics’in eski başkanı Shafik yaptığı açıklamada, “Toplumumuzdaki farklı görüşlerin üstesinden gelmenin zor olduğu bir kargaşa dönemi oldu. Yaz boyunca düşünme fırsatı buldum ve bu noktada görevime devam etmemin Columbia’nın önündeki zorlukları aşması için en iyisi olacağına karar verdim,” dedi.

Mütevelli heyeti eş başkanları ayrı bir açıklama yaparak Shafik’in yerine geçici olarak Columbia Üniversitesi Irving Tıp Merkezi İcra Kurulu Başkanı Katrina Armstrong’un atanacağını belirtti.

Armstrong, çarşamba günü gönderdiği mektupta, zorlu zamanların toplum genelinde “ciddi bir liderliğin ortaya çıkması için hem fırsat hem de sorumluluk sunduğunu” söyledi.

Armstrong, “Bu göreve adım atarken, Üniversitenin geçtiğimiz yıl karşılaştığı zorlukların son derece farkındayım. Ne bunların önemini küçümsemeli ne de kim olduğumuzu ve ne olacağımızı tanımlamalarına izin vermeliyiz,” dedi.

Yeni geçici rektör, “antisemitizmle mücadele”yi başa yazmıştı

Armstrong, 2 Kasım 2023 tarihinde tıp fakültesine yeni gelen öğrencilere yaptığı konuşmada, Hamas’ın bir “terör örgütü” olduğunu söylemiş, fakat “tüm Filistinlilerin Hamas olmadığını” ileri sürmüştü.

Yeni rektör, “Yahudi meslektaşlarımıza 7 Ekim’de yaşananları ve bu terörist saldırının korkunç psikolojik etkisini başkalarının da anladığını bilmenin verdiği rahatlığı sağlamak için Hamas’ı kendisini tanımladığı gibi, yani İsrail’i yok etmeye ve Yahudi halkına saldırmaya açıkça kararlı bir oluşum olarak tanımlamalıyız,” demişti.

Konuşmasını tıp fakültesinin web sitesinde yayınlayan Armstrong, “antisemitizm her DEI [Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık] zirvesi için öncelikli bir konu olmakla birlikte, artık aciliyet kazanmıştır ve Üniversite genelinde derin bir kararlılık gerektirmektedir,” diye konuşmuş ve ayrıca “Gazze’deki insani krize” de atıfta bulunmuştu.

Kampüslerde yeni bir protesto dalgası başlayabilir

Derslerin başlamasına üç haftadan az bir süre kala gerçekleşen bu ani ayrılık, ABD’deki üniversite öğrencilerinin kampüslerine geri dönmesiyle birlikte kargaşanın yeniden başlayabileceğine işaret ediyor.

Columbia’da tırmanan gerilim ilkbaharda Filistin yanlısı protestocuların New York’taki okulda kamp kurmasıyla dünya gündemine oturmuş ve Shafik’in polis çağırarak protestocuları kampüsten çıkarmasına neden olmuştu.

Daha önce Harvard Üniversitesi Rektörü Claudine Gay ve Pennsylvania Üniversitesi Rektörü Liz Magill, kampüs protestoları nedeniyle görevlerinden istifa etmişlerdi.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English