Bizi Takip Edin

AMERİKA

Cumhuriyetçilerin adayı olması muhtemel DeSantis’in dünyaya bakışı

Yayınlanma

Çevirmenin notu: Aşağıda çevirisini verdiğimiz makale 23 Mart tarihinde Politico’da yayınlandı. 2024’teki Amerikan başkanlık seçimlerinde Donald Trump ile birlikte Cumhuriyetçilerin en önemli başkan adaylarından olacağı anlaşılan Florida Valisi Ron DeSantis’in dış siyasette izleyeceği çizgiye dair bazı ipuçları buluyoruz. DeSantis, Trump’çı ‘izolasyonizm’ ile geleneksel Cumhuriyetçi dış siyaset arasında bir yerde dursa da ibre gitgide birincisine kaymaktadır. Her şey bir yana, görünen o ki, Trump’ın ABD siyasetinde bıraktığı birtakım izler, özellikle dış siyasette sıfırdan ortaya çıkmamıştır, bundan sonra da öyle kolayca ortadan kalkacağa benzememektedir. Bunların başında, Çin’e karşı düşmanlık gelmektedir. Metindeki köşeli parantezler çevirmene aittir.


Dünya Ron DeSantis’e göre nasıl görünüyor?

Florida valisi hem geleneksel Cumhuriyetçi ortodoksluğu hem de MAGA tarzı popülizmi yansıtan dış politika pozisyonlarına sahip.

Alexander Ward
Politico
23 Mart 2023

Ron DeSantis dış politika konusunda geleneksel mi yoksa MAGA tarzı bir Cumhuriyetçi mi? Cevap, giderek artan bir şekilde, ‘evet.’

Kitaplarında, konuşmalarında, röportajlarında ve yazılı açıklamalarında dünyayı nasıl gördüğüne dair ipuçları verdi. Çin, ABD’nin karşı karşıya olduğu esas tehdit. Ukrayna’nın Rusya’ya karşı savunulmasına öncelik vermek dikkatleri iç sorunlardan uzaklaştırıyor. Washington’daki elitler ise seçmen iradesini görmezden gelen bir küreselcilik vaaz ederek dış politika konusunda genellikle felaket tellallığı yapıyor.

Fakat DeSantis bu görüşlerini ifade ederken hem Cumhuriyetçi gelenekten hem de Donald Trump türküsünden apartılmış bir dil kullanıyor. Eski milletvekili ve şimdiki Florida valisinin Oval Ofis’ten ABD dış politikasını nasıl yürüteceğini merak eden gözlemcilerin kafasını karıştırdı.

DeSantis’in ekibi dünya görüşüyle ilgili yorum taleplerine geri dönmedi. Fakat DeSantis’in müttefiklerinden Christina Pushaw, dünyanın en büyük 13. ekonomisi olan Florida’nın lideri olarak, “Dünya liderleri ve politika uzmanlarıyla sürekli görüşüyor. Çok fazla bilgi tüketiyor ve politika konusunda çok aktif,” diye belirtiyor.

DeSantis’in etrafındakiler, Guantanamo Körfezi ve Irak’ta görev yapan eski donanma avukatının ulusal güvenlik konularında okuyabildiği kadar çok şey okuyarak hâlâ bilgi edindiğini söylüyor. DeSantis’in henüz resmi bir dış politika danışmanları grubu yok, ancak bunun başkan adaylığını resmen ilan ettikten sonra gelmesi bekleniyor.

Şu ana kadar çıkarılabilecek sonuç şu: DeSantis dünyadaki ABD gücünü destekliyor, ama ne zaman müdahil olunacağı konusunda sınırlamalar getiriyor ve önceliği kendi ülkesindeki sorunları çözmeye veriyor. Sonuç şu: Büyük oyna ve evde kal.

Dış politika diliyle konuşacak olursak, dünyayı Amerika’nın imajına göre yeniden şekillendirmeye çalışan bir ‘Wilsoncu’ değil ama tam anlamıyla popülist bir ‘Jacksoncı’ da değil. Ve bu orta yolda yürüyerek, 2024’te bir kategoriye ya da diğerine daha kesin uyan diğer Cumhuriyetçi adaylara karşı avantaj elde edebilir.

DeSantis, 2017-2019 yılları arasında Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi üyesi olarak, savunma şahinlerini ve gelenekçileri sevindiren eski Cumhuriyetçi pozisyonları takınmıştı. Ukrayna’ya ölümcül yardım gönderilmesini destekledi ve kendisini ‘Rusya’ya karşı sert olan Reagan ekolünün’ bir parçası olarak nitelendirmişti. Trans-Pasifik Ortaklığı ticaret anlaşmasının hızlandırılması için oy kullanmıştı. Trump’ın Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’a yönelik diplomatik yaklaşımını övmüştü. O dönemde Fox Business sunucusu Lou Dobbs’a Barack Obama’nın İran nükleer anlaşması için bastırmasının Sünni Arapları İslam Devleti’ne katılmaya ikna ettiğini söylemişti.

Fakat Temsilciler Meclisinde zaman zaman, ABD’nin çıkarlarını güvence altına alacak net bir plan yapılana kadar Amerika’nın küresel savaş ve barış meselelerine girmekten kaçınması gerektiğine dair bir inancı dile getirdi. Düşünceleri, onları savaşa göndermek isteyen elitlerle değil, askerlerle birliktedir.

“İnsanların sürekli olarak Amerikalıların savaş yorgunu olduğunu söylediklerini duyuyorum ve ben buna katılmıyorum. Bence Amerikalılar halkımızı ve ulusumuzu savunmak için ne gerekiyorsa yapmaya hazırlar,” demişti 2014 yılında ABD’nin İslam Devleti’ni nasıl yenebileceğine ilişkin bir tartışma sırasında. “Tutarlı bir strateji olmadan başlatılan görevlerden bezmiş ve kesin zafer yerine sonuçsuz kalan çatışmalar görmekten bıkmış durumdalar.”

DeSantis bu nedenle [Suriye] Cumhurbaşkanı Beşar Esad’a karşı savaşan Suriyeli isyancıların silahlandırılmasına karşı çıktı. Söz konusu konuşmasında “Çıkarlarımızı koruyacaklarına güvenemeyiz,” diyen DeSantis, “Ulusal savunmamız söz konusu olduğunda kestirme yol yoktur,” diye eklemişti.

Cumhuriyetçi eski muhafızlardan pek çok kişi DeSantis’in siyaset oyununu oynadığını savunuyor. İster bu görüşlere sıkı sıkıya bağlı olsun isterse oy avcılığı yapıyor olsun, yaklaşımı 2024’te kazandırabilir. Washington’daki genel kanı Amerikalıların dış politika konusunda oy kullanmayacağı yönünde olsa da Ukrayna’daki savaşın yakın zamanda sona ermeyecek olması ve Çin’den gelen tehditlerin artması nedeniyle bu dönem seçmenlerin dünya hakkında daha fazla düşündüğü bir dönem olabilir.

Ortalama bir Cumhuriyetçi seçmen, ABD’nin fiziksel savunmasına odaklanan ve ulusu gereksiz ya da verimsiz dış karışıklıklardan kurtaran bir lider istiyor. Başkalarının sorunlarını çözmeye ya da değerlerini yükseltmeye daha az ilgi duyuyorlar. DeSantis’in açıklamaları ve pozisyonu, parti içinde ve partiler üstü savaş karşıtı hareketin bazı kesimlerinde cazibesini artırıyor.

DeSantis, ABD hükümetinin halkın duygularını hiçe sayan seçilmemiş liberal bir yönetici sınıf tarafından tehlikeli bir şekilde yönetildiğini savunan muhafazakar, Jacksoncu görüşlü bir akademisyen olan Angelo Codevilla’nın çalışmalarına sık sık atıfta bulunuyor. Codevilla, bu yetkililerin Amerika’nın yurtiçi ve yurtdışındaki politikalarını engellediğini savunuyordu ve bürokratlara karşı duyduğu küçümseme DeSantis’te hala canlı ve iyi durumda.

DeSantis ‘Özgür Olma Cesareti’ [The Courage to be Free] adlı kitabında, “Amerika Birleşik Devletleri giderek kibirli, bayat ve başarısız bir yönetici sınıfın esiri haline geldi,” diye yazdı. Elitlerin Çin’e ‘en çok kayrılan ülke’ ticaret statüsü vererek yükselmesine yardımcı olduklarını; ‘net hedefler ya da zafer beklentisi olmaksızın dünya çapında askeri maceracılığı desteklediklerini’ ve ‘Rus gizli anlaşması komplo teorisini üreterek ulusal güvenlik aygıtını silahlandırdıklarını’ söyledi.

Trump’ın ‘derin devlet’ şikayetine benziyor. Ancak Trump’ın, bürokrasinin kendi tasarımlarını engellediğini söylediği yerde –her ne kadar onları sık sık dinlese de– DeSantis bu yönetici sınıfın sıradan Amerikalıların ne istediğini görmezden geldiğini söylüyor. Florida valisi, Irak savaşını savunan, Çin ile ticareti yaygınlaştıran ve kötü sonuçlanan demokrasi teşvik projelerini başlatan profesyonelleri dinlemeyeceğine dair etkili bir şekilde yemin ediyor.

DeSantis’in başkent elitlerine yönelik şüpheciliği Trump ile aynı çizgiye geldiğinde, “Biz size söylemiştik,” havası oluşuyor.

Vali geçen hafta muhafazakâr sunucu Glenn Beck’e Trump’ın ABD’nin İsrail’deki büyükelçiliğini Kudüs’e taşımayı düşündüğü sırada Tel Aviv’e yaptığı bir geziyi anlattı. DeSantis, orada Dışişleri Bakanlığı ve CIA yetkililerine o zamanki başkanın bunu gerçekleştirmesi halinde ne olacağını sorduğunu söyledi. “3. Dünya Savaşı, 3. Dünya Savaşı, 3. Dünya Savaşı,” cevabını almış.

Trump’ın elçiliği taşımasının ardından ölümcül şiddet olayları patlak verdi ama kıyamet tahminleri gerçekleşmedi. DeSantis daha sonra ABD dış politikasını yöneten uzmanlara yönelik derin kuşkularını dile getirdi. Beck’e verdiği demeçte, “Onlar sadece kemikleşmişler ve sabit fikirliler,” dedi.

DeSantis, Kongre üyesi ve vali olarak İsrail’e dört kez seyahat ederek ona verdiği desteği dış politikasının merkezine yerleştirdi. Şirketlerin İsrail’i boykot etmesini engellemek için harekete geçti ve İsrailliler ile Filistinliler arasında bir barış anlaşması üzerinde çalışmanın çabaya değmeyeceğini öne sürdü.

DeSantis bu röportajda Trump’ın İran nükleer anlaşmasından çekilmesine karşı çıkanları da eleştirdi. DeSantis, ABD’nin anlaşmaya katılımı sona ermeden, İsrail ile Arap çoğunluklu devletler arasındaki normalleşme anlaşmaları olan İbrahim Anlaşmalarının asla gerçekleşmeyeceğini söyledi.

Ancak vali, yönettiği eyalet nedeniyle, Latin Amerika politikaları konusunda Trump öncesi bir Cumhuriyetçi gibi konuşuyor. Küba ve Venezuela rejimlerini eleştiriyor, muhaliflerin otokratik sol hükümetlerin zayıflatılması çağrılarını destekliyor. Geçtiğimiz Temmuz ayında Başkan Joe Biden’ı ‘Küba halkına özgürlük mücadelelerinde yardımcı olmamakla’ suçladı.

Öte yandan DeSantis geçen yıl Venezuelalı sığınmacıları Teksas’tan Martha’s Vineyard’a göndererek, Teksas Valisi Gregg Abbott ile birlikte göçün yükünü Demokrat eyaletlere yıkmaya çalışmış ve bu eleştirmenler tarafından siyasi bir oyun olarak değerlendirilmişti.

En çok dikkat çeken dış politika pozisyonu ise valinin Rusya’nın Ukrayna’yı işgali konusunda ne düşündüğü. İlk bakışta Trump’ın yanında yer alıyormuş gibi görünse de farklı bir yaklaşım sergiliyor; Kiev’in içinde bulunduğu kötü duruma destek verirken ABD’nin çatışmaya bağlılığının ülke içinde ve küresel güvenlik üzerinde yaratabileceği olumsuz etkileri de göz önünde bulunduruyor.

DeSantis Fox News’ten Tucker Carlson’a yaptığı açıklamada, “şüphesiz ki hedef barış olmalıdır,” dedi. Bu, tehlikenin Ukrayna ve Rusya arasındaki ‘toprak anlaşmazlığını’ daha da derinleştirdiğine dair bir argümandı. F-16 savaş uçakları ve uzun menzilli füzeler göndermek, “ABD’yi açıkça çatışmanın içine çekme ve bizi dünyanın en büyük iki nükleer gücü arasında sıcak bir savaşa yaklaştırma riski taşıyacaktır. Bu risk kabul edilemez.”

Ama DeSantis bir hafta sonra Piers Morgan’a verdiği bir mülakatta cevabını genişleterek daha geleneksel Cumhuriyetçi notlar düştü: “Ukrayna’nın o topraklarda hakkı var… Eğer parmaklarımı şıklatabilseydim, orayı yüzde 100 Ukrayna’ya geri verirdim.” Putin “bir savaş suçlusudur” ve “sorumlu tutulmalıdır” diye devam etti.

DeSantis daha geçen yıl Kongre’deyken ‘Ukrayna’nın kendini savunabilmesi için çok sayıda silahın’ finanse edilmesine yardımcı olmakla övünüyordu.

Ama DeSantis’in düşünceleri kesinlikle daha popülist bir yöne kayıyor.

Claremont Enstitüsünde çalışan ve DeSantis ile ulusal güvenlik konularında gayrı resmi olarak görüşen David Reaboi, “Sağda dış politikanın yönü yavaş yavaş değişiyor,” diyor. “Temel kaygımız olması gereken şeyden uzaklaştık: Amerikan halkının acil güvenliği ve ihtiyaçları.”

Muhtemelen gelecekteki rakipleri bunun göstermelik olduğunu savunuyor. Başkanlık yarışına resmen giren eski ABD Büyükelçisi Nikki Haley, DeSantis’in Ukrayna açıklamasının ardından yaptığı açıklamada, “Başkan Trump, Vali DeSantis’in önce üslubunda, sonra yetki reformunda ve şimdi de Ukrayna konusunda kendisini kopyaladığını söylerken haklı,” dedi.

Müttefikleri DeSantis’in diğer önde gelen Cumhuriyetçilerle aynı konulara odaklandığını belirtiyor: Çin’in askeri, ekonomik ve teknolojik alanlardaki saldırganlığını engellemek, ABD-Meksika sınırını güvence altına almak ve fentanil belasını sona erdirmek.

Kendisini diğer bazı 2024 adaylarından ayıran nokta ise, dünyaya polislik yapmak ya da diğer uluslarda küçük d harfiyle yazılan demokratların gelişmesi için siyasi alan açmak yerine, ülkenin kaynaklarını bu zorlukların üstesinden gelmekle sınırlamayı tercih etmesi, çünkü bunlar sıradan Amerikalıların ihtiyaçlarını dosdoğru yansıtmaktadır.

DeSantis’in kitabında belirttiği gibi: “Amerikan özgürlüğünün yaşamaya devam etmesi, özgürlüğün Cibuti’de başarılı olup olmamasına mı bağlı?”

AMERİKA

JPMorgan: Trump’ın dönüşü ile birlikte büyük şirket hisselerinin yükselmesini bekliyoruz

Yayınlanma

JPMorgan analistleri, Donald Trump’ın seçim zaferinin ardından ABD’nin en büyük kurumlar vergisi mükelleflerinin hisselerinin önümüzdeki haftalarda yükselmesini bekliyor.

Amerika’nın en büyük bankasının analistleri çarşamba günü müşterilerine gönderdikleri bir notta, Trump’ın kurumlar vergisi oranını yüzde 21’den yüzde 15’e düşürme önerisinin özellikle kablosuz iletişim operatörleri Verizon ve AT&T, ödeme ağları Visa ve Mastercard ile medya grupları Fox ve Warner Bros için destekleyici olacağını söyledi.

Analistler, “Muhteşem Yedili” olarak adlandırılan büyük teknoloji hisselerinin de fayda sağlayacak “en büyük mutlak ABD vergi mükellefleri” olduğunu söyledi.

ABD’li bankacılık devi Citigroup ile yatırım bankalarından JPMorgan ve Goldman Sachs da dahil olmak üzere ABD bankalarının hisseleri, yatırımcıların Donald Trump’ın sektör için vergileri düşürme ve düzenlemeleri azaltma vaatlerini yerine getireceğine dair beklentileriyle oynamasıyla piyasa öncesi işlemlerde yükseldi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Kuduz şüphesiyle öldürülen yetim sincap Peanut, nasıl Trump kampanyasının maskotu oldu?

Yayınlanma

Amerikan Wired internet sitesi, Elon Musk’ın sosyal medyada büyük ilgi gören sincap Peanut hikayesini ABD seçimlerinde Donald Trump lehine nasıl kullandığını anlatan bir habere yer verdi.

Dünyanın en zengin adamı Elon Musk, eski başkan Donald Trump’ın kampanyasını desteklemek için 118 milyon dolar harcadı. Musk, X platformundaki (eski adıyla Twitter) son yorumlarında “Pnut’a oy verin! Özgürlük için! Özgürlük için!” ifadelerine yer vererek Trump destekçilerini motive etmeye çalıştı.

Musk, uzun süredir Trump’ın önemli destekçilerinden biri. Temmuz ayından bu yana Trump’ı açıkça destekleyen Musk, Trump’ın ABD siyasi eylem komitesine yüz milyon doları aşkın bağış yaptı.

Ayrıca, “salıncak eyalet” Pennsylvania’’ya gitti, Pennsylvania ve New York’ta Trump mitinglerinde konuştu, Trump’ı X platformunda röportaj için ağırladı ve platformun tüm gücünü Trump’ın başkanlık kampanyasının arkasına koydu.

Ancak, sandıkların açılmasına yalnızca birkaç gün kala, Musk’ın X paylaşımlarının çoğu bir sincap olan Peanut ile ilgiliydi. Peanut, New York eyaletinde yaşayan bir kişi tarafından evlat edinilmişti ve bu sincabın videoları TikTok ve Instagram’da yüz binlerce kez izlendi.

Aynı kişi, bir rakunu da evlat edinmişti. Ancak Associated Press’e göre, 30 Ekim’de yerel hükümet yetkilileri, hayvanlarla ilgili isimsiz şikayetlere yanıt verdi ve Çevre Koruma Departmanı, sincabı ve rakunu bu ABD vatandaşının evinden aldı. Hayvanlar daha sonra ötenaziye tabi tutuldu.

Çevre Koruma Departmanı’ndan yapılan açıklamada, “30 Ekim’de bir ABD vatandaşının evinden bir rakun ve sincap alındı ve bu operasyon, insanların kuduza maruz kalma ihtimalini ortadan kaldırmayı amaçladı. Ayrıca, soruşturmaya dahil olan bir kişi sincap tarafından ısırılmıştı,” denildi. Her iki hayvana da ötenazi uygulandığı bildirildi.

Olayı sosyal medyada paylaşan ABD vatandaşı, kısa sürede büyük bir destek topladı. Elon Musk da bu hikayeyi kullanarak geçen cumartesi ve pazar günü en az 20 kez bu durumu X hesabında yeniden paylaştı.

Musk, hükümetin, özellikle de Demokrat Parti tarafından yönetilen hükümetlerin, vatandaşın özel yaşamına aşırı müdahale ettiğini öne sürdü.

23,7 milyon görüntülenme alan bir paylaşımında Musk, “Hükümetin evinize girip evcil hayvanınızı öldürmesine izin verilmemelidir! Bu bir anarşidir,” dedi.

Başka bir paylaşımda, “Evcil bir sincap yetiştirmek yasa dışı bile olsa (ki olmamalı), neden Pnut’u doğaya salmak yerine öldürüyorsunuz?” diyerek eleştirilerini sürdürdü. Bu paylaşım da 35 milyondan fazla görüntülendi. Musk ayrıca, “Demokrat Parti neden bu kadar acımasız?” sorusunu sorarak olayı siyasete mal etti.

Trump yanlısı diğer zengin isimler de Musk’ın bu yaklaşımını destekledi. Sequoia Capital’in ortaklarından Sean Maguire, TMZ’ye verdiği röportajda, “Mavi eyaletler, suçluları ve uyuşturucu satıcılarını yakalamaktansa sincapları öldürmeye daha fazla önem veriyor gibi görünüyor,” diyerek hükümeti eleştirdi.

Risk fonu yöneticisi Bill Ackman ise, Trump’la birlikte yürüyen AK-47’lerle silahlanmış bir dizi sincabın yapay zekâ tarafından oluşturulmuş görüntüsünü gösteren bir fotoğrafı paylaşarak Peanut’a destek verdi. Hatta Temsilciler Meclisi Yargı Komitesi’nin Cumhuriyetçi üyeleri bile X hesaplarından “Pneaut için Adalet” çağrısı yaparak kampanyaya katıldı.

Musk’ın liderliğindeki Trump yanlısı bir siyasi eylem komitesi, “Hayvanları öldürmek için evleri basmak yerine Amerikalıların haklarını savunmaya odaklanmış bir hükümet istemek çok mu fazla?” açıklamasını yaptı.

Trump, zaferini ilan etti

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Kanada, 900 kişilik nazi savaş suçluları listesini yayınlamayacak

Yayınlanma

Ottawa, İkinci Dünya Savaşından sonra Kanada’ya yerleşen yaklaşık 900 nazi savaş suçlusunun isimlerini içeren gizli bir raporu yayınlama çağrılarını reddetti.

Globe and Mail, emekli Quebec Yüksek Mahkemesi yargıcı Jules Deschênes başkanlığındaki 1986 tarihli Kanada’daki Savaş Suçlularını Araştırma Komisyonu’nun 2. Bölümünün yayınlanması için bilgi edinme başvurusunda bulunan üç kuruluştan biriydi. Raporun savaş suçlusu olduğu iddia edilen kişilerin isimlerini içeren ikinci yarısı gizli tutuldu.

İsimleri yayınlayıp yayınlamama konusunda birkaç ay boyunca paydaşlara danışan Kanada Kütüphane ve Arşivleri, pazartesi günü The Globe’a verdiği yanıtta, “Talep ettiğiniz belgeler tespit edildi, değerlendirildi ve tamamı saklanıyor,” dedi.

Parlamentoda nazi suçluyu ayakta alkışlamışlardı

Gizli raporda yer alan 900 isim arasında Kanada’ya yerleşen Ukraynalı SS Galiçya Tümeni üyeleri de bulunuyor. Geçtiğimiz yıl, nazi liderliğindeki tümenin üyesi Yaroslav Hunka’nın Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’in ziyareti sırasında Avam Kamarası’nda iki kez ayakta alkışlanmasının ardından tepkiler yükselmişti.

Hunka’yı davet eden ve onu bir kahraman olarak öven Anthony Rota daha sonra Avam Kamarası Başkanlığından istifa etmişti.

Kanada’yı raporun gizliliğini kaldırmaya çağıranlar arasında Cambridge Üniversitesi’nde eski Regius tarih profesörü ve Hitler’in İnsanları da dahil olmak üzere 18 kitabın yazarı Sir Richard Evans da bulunuyor.

Ottawa: Nazilerin ismini açıklarsak Putin’in işine gelir

Hükümet tarafından görüşlerine başvurulan bazı grup ve kişiler, Ukrayna’ya karşı savaşta “Rus propagandasının”, daha sonra Kanada’ya gelen yüzlerce nazi savaş suçlusu olduğu iddia edilen kişinin adının verilmesiyle desteklenebileceği iddiasında bulundu.

İlgili kişiler, bu bilgilerin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “Ukrayna’nın işgalinin Nazilerin tasfiyesi anlamına geldiği yönündeki asılsız iddiasını güçlendirebileceğine dair korkularını” dile getirdiler.

Kanada Kütüphane ve Arşivleri , “Bilgiye Erişim Yasası ve Gizlilik Yasası uyarınca -dış paydaşlar ve çeşitli Kanada Hükümeti departmanlarıyla hedeflenen istişareleri de içeren- kapsamlı bir inceleme gerçekleştirdikten sonra, Deschênes Komisyonu’nun 2. Bölüm raporunun tamamının saklanmasına karar verildiğini” açıkladı.

Sözcü Richard Provencher yaptığı açıklamada, “Bu karar, uluslararası ilişkilere ve Kanada’nın çıkarlarına potansiyel zarar verme riskine ilişkin endişelere dayanmaktadır. Bireylerin güvenliğinin yanı sıra kişisel bilgiler ve bir muhbirin ifşa edilmesiyle ilgili konular da dikkate alındı,” dedi.

Yahudi grupları öfkeli: Holokosttan kurtulanların sesinin kısılması önceden planlanmıştı

Fakat Yahudi gruplar, istişarenin çok sınırlı olduğunu söyleyerek kararı eleştirdi.

Bir Yahudi insan hakları örgütü olan Simon Wiesenthal Merkezi Dostları’nın savunuculuk ve politika kıdemli direktörü Jaime Kirzner-Roberts, “Hükümetin bir kez daha ülkemize taşınan ve cezasız kalan nazi savaş suçlularıyla ilgili gerçekleri Kanadalılardan gizleme kararı alması bizi hayal kırıklığına uğrattı ve öfkelendirdi. Tüm bu istişare süreci, bu utanç verici sonucu sağlamak amacıyla Holokost’tan kurtulanların ve kuruluşların sesini kesmek için en başından beri planlanmıştı,” dedi.

Kirzner-Roberts, nazi savaş suçlularının Kanada’ya girmesine asla izin verilmemesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

Bir başka Yahudi kuruluşu olan B’nai Brith, hükümeti raporun yayınlanmamış ikinci yarısını yayınlamaya çağırdı ve ayrıca bir bilgi edinme başvurusunda bulundu; ayrıca raporun gizli tutulması kararını kınadı.

Tüm köyü katledildikten sonra aylarca bir çukurda saklanan Polonyalı bir Holokost mağdurunun oğlu olan Bernie Farber, kararı “Kanada tarihi için utanç verici bir leke” olarak nitelendirdi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English