Avrupa
Fransa, Ukrayna’ya asker gönderme senaryosunu gizlice tatbik etti

Fransa, Belarus üzerinden olası bir Rus ilerlemesine karşı Ukrayna’ya asker gönderme senaryosunu 10 gün süren gizli bir tatbikatla test etti.
Fransa, Belarus üzerinden olası bir Rus ilerlemesine karşı Ukrayna’ya asker gönderme senaryosunu gizlice test etti. Intelligence Online‘ın haberine göre, “Perseus” kod adlı tatbikat sonbaharda gerçekleştirildi ve 10 gün sürdü.
Tatbikata, Kara Kuvvetleri Özel Harekat Birimleri (CAST) katıldı. 3200 Fransız asker, Kiev’in kuzeyindeki Dinyeper Nehri’nin bir kıvrımını andıran bir bölgede eğitim gördü.
Fransızların taktikleri, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin Şubat 2022’de Rusya’nın ilerlemesini durdurma deneyimlerine dayanıyordu.
Tatbikatta, insansız hava araçlarının kullanımı, elektronik savaş ve keşif faaliyetleri ile yüksek yoğunluklu çatışma koşullarında birliklerin koordinasyonu üzerinde duruldu.
Ancak, tatbikata katılan bazı askerler, FPV drone’ların eksikliğinden memnuniyetsizliklerini dile getirdi ve Fransız üreticilerin bu alanda geride kaldığına dair endişelerini paylaştı.
Macron’un Ukrayna’ya asker gönderme isteği
13 Ocak’ta Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Ukrayna’ya NATO askerlerinin konuşlandırılması fikrini görüştüğünü açıkladı.
Zelenskiy, “Bu fikrin uygulanmasına yönelik pratik adımları, olası genişlemeyi ve diğer ülkelerin sürece dahil olmasını ele aldık,” dedi.
Ukrayna lideri, birkaç gün önce yaptığı açıklamada, böyle bir adımın Rusya’yı barışa zorlamak için “en iyi araçlardan biri” olacağını söylemişti.
Macron ve hükümet yetkilileri, Ukrayna’ya asker gönderme ihtimaline dair pek çok kez imada bulundu. Örneğin, Macron, Fransız birliklerinin Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’ni eğitebileceğini veya ateşkes anlaşması sağlandığında barışı koruma görevlisi olarak hizmet verebileceğini belirtti.
Ayrıca, Rusya’nın cepheyi yarıp geçmesi ve Kiev’in yardım talep etmesi durumunda asker gönderme olasılığını da gündeme getirdi. Askeri analistler, Fransız birliklerinin Belarus ve Transdinyester sınırlarında Ukraynalı askerlerin yerini alabileceğini, böylece serbest kalan Ukrayna birliklerinin aktif çatışmaların yaşandığı bölgelere kaydırılabileceğini öne sürdü.
Rusya’nın sert tepkisi
Macron’un Ukrayna’ya batılı asker gönderme önerisi, Rusya’da sert tepkilere neden oldu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “olası müdahil güçlerin” nükleer silahların “kendi topraklarında hedefleri vurabileceğini anlaması gerektiği” uyarısında bulundu.
Kremlin Sözcüsü Dmitr,y Peskov ise, Ukraynalı askerleri eğiten hiçbir eğitmenin “dokunulmazlığa” sahip olmadığını ve “Fransız olsun ya da olmasın, fark etmeyeceğini” söyledi.
Macron, Batı’nın Rusya’ya karşı “stratejik belirsizlik” pozisyonu alması gerektiğini vurgulayarak, “tüm askeri seçenekleri masada tutma” çağrısı yaptı. NATO içinde, özellikle Rusya’ya sınırı olan doğu kanadı ülkeleri, bu öneriye belirli bir destek verdi. Ancak, ABD ve Almanya gibi kilit aktörler, bu fikre karşı çıktı.
ABD ve AB’nin tutumu
Aralık ayında, savaşı sona erdirmeyi vaat eden ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump, Avrupa ülkelerine Ukrayna’ya asker gönderme ve ateşkesi denetleme önerisinde bulundu.
Trump, Amerikan ordusunun bu misyona katılmayacağını, zira asıl rolün Avrupa’ya ait olması gerektiğini belirtti. AB ülkeleri, savaş durdurulduğunda Ukrayna’ya bir barış gücü gönderme olasılığını tartışmaya başladı. Ancak, bu gücün NATO bayrağı altında hareket etmeyeceği, Rusya’yı kışkırtmamak için vurgulandı.
Reuters kaynakları, misyona 40 bin ila 100 bin arasında askerin katılabileceğini ve temel gücün Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya ve Polonya gibi beş ila sekiz ülkeden oluşabileceğini bildirdi.
Avrupa
Avusturya, Rusya’dan doğalgaz tedarikinin yeniden başlamasını istiyor

Avusturya, Ukrayna’daki çatışmanın sona ermesinin ardından Rus gazı ithalatının yeniden başlaması ihtimaline karşı Avrupa Birliği’ne hazırlık yapma çağrısında bulundu. AB Enerji Komiseri ise Ukrayna’da barış sağlansa bile Rusya’dan gaz alımına yönelik yasağın devam etmesi gerektiğini savundu.
Avusturya, Ukrayna’daki çatışmanın sona ermesinin ardından Rusya’dan doğalgaz ithalatının yeniden başlaması ihtimaline karşı Avrupa Birliği’ne (AB) hazırlıklı olma çağrısında bulundu.
Financial Times gazetesine konuşan Avusturya Enerji Bakanlığı’ndan bir yetkili, Brüksel’in mevcut pozisyonunu askeri faaliyetler bittikten sonra gözden geçirme seçeneğini koruması gerektiğini belirtti.
Habere göre, Avusturya Enerji Bakanlığı Devlet Sekreteri Elisabeth Zechetner, bu konuyu 16 Haziran’da Lüksemburg’da AB’li mevkidaşlarıyla yaptığı toplantıda gündeme getirdi.
Bu çıkışla Avusturya, Macaristan ve Slovakya dışında, özel askeri operasyonun tamamlanmasının ardından Rus gazı alımına geri dönme gerekliliğini açıkça dile getiren ilk AB ülkelerinden biri oldu.
AB Komisyonu’ndan Viyana’ya ret
Avusturya’nın bu çağrısına karşılık, AB Enerji Komiseri Dan Jørgensen tam tersi bir görüş bildirdi. Jørgensen, 16 Haziran’da düzenlediği basın toplantısında, Rusya’dan gaz ithalatı yasağının Ukrayna krizinin çözümünden sonra bile devam etmesi gerektiğini vurguladı.
Jørgensen, “Ukrayna’da barış sağlansa bile bu durum, AB’nin yeniden Rusya’dan gaz almaya başlamasına yol açmamalıdır,” ifadelerini kullandı.
Komiser ayrıca, Avrupa Komisyonu’nun Rus gazından vazgeçme konusunda henüz nihai kararını vermemiş ülkelere yönelik herhangi bir zarar tazminatı planlamadığını da sözlerine ekledi.
Jørgensen’e göre, Moskova ile işbirliğini çoktan sonlandırmış olan diğer ülkeler, yeni koşullara uyum sağlarken önemli mali kayıplara uğradı ve ciddi zorluklarla karşılaştı.
AB, Rusya ile doğalgaz sözleşmelerini bedel ödemeden feshetmenin yollarını arıyor
Avrupa
Avrupa’da doğalgaz fiyatları yükseliyor

Tüccarlar, İsrail-İran çatışmasının tırmanma olasılığı ve küresel enerji arzına yönelik risklere hazırlık yaparken, Avrupa doğalgaz fiyatları yükseldi.
Bloomberg’in haberine göre önceki seansta dalgalı bir seyir izleyen benchmark vadeli işlemler %1,8’e kadar yükseldi. ABD Başkanı Donald Trump, Tahran’ın tahliyesini istedi ve daha sonra Kanada’daki G7 zirvesinden erken ayrılmasının İsrail ile İran arasında ateşkes çalışmalarıyla “hiçbir ilgisi olmadığını” söyledi.
Avrupa şimdilik arz açısından iyi durumda görünse de, sıvılaştırılmış doğalgazın (LNG) küresel akışına olan yoğun bağımlılığı, jeopolitik gelişmelerin uluslararası enerji ticaretine risk oluşturması durumunda fiyatların keskin hareketlere maruz kalmasına neden oluyor.
Kıtanın, bu kış üç yılın en düşük seviyesine gerileyen doğalgaz stoklarını yenilemek için önümüzdeki aylarda daha fazla yakıta ihtiyacı var.
En önemli tehdit, savaşın tırmanması halinde İran’ın Hürmüz Boğazını kapatarak, en büyük LNG ihracatçısı Katar’ın sevkiyatlarını engelleyebilmesinden geliyor.
Boğaz, bölgeden petrol sevkiyatları için de önemli bir güzergâh olduğundan, tüccarlar tanker hareketlerini yakından takip ediyor.
Goldman Sachs analistleri Samantha Dart ve Frederik Witzemann’a göre, çatışmanın uluslararası gaz piyasaları üzerindeki etkisi şu ana kadar sınırlı kaldı.
Çin’in ithalatının mütevazı olması, İsrail’in akışı kesmesinin ardından alternatif tedarikçiler bulmak için acele eden Mısır gibi diğer alıcılar için daha fazla yakıtın mevcut olmasını sağladı.
Ayrıca, tüccarlar, Avrupa Birliği’nin 2027 sonuna kadar Rusya’dan gelen boru hattı gazı ve LNG tedarikine olan bağımlılığını kademeli olarak sona erdirme planlarını takip ediyor. Bu tedarik, şu anda bölgenin ithalatının yaklaşık %13’ünü oluşturuyor. Salı günü, Avrupa Komisyonu akışların yasaklanması ile ilgili ayrıntılı önerilerini açıklayacak.
Avrupa’nın doğalgaz referans fiyatı olan Hollanda ön ay vadeli işlemleri, Amsterdam’da saat 8:52’de megavat-saat başına %0,6 artışla 38,12 avroya yükseldi.
Avrupa
Almanya, bir sonraki AB bütçesinin savunmaya odaklanmasını istiyor

Almanya bir sonraki AB bütçesinde savunma harcamalarına öncelik verirken, ortak bütçeye yapılan ulusal katkıların artırılmasına karşı çıkacak.
Financial Times’ın (FT) gördüğü bir pozisyon belgesinde, en büyük net katkı sağlayan ülke olan Berlin, AB bütçesinin ortak alımları finanse etmesini ve Avrupalı silah üreticilerinin siparişlerini artırmasına yardımcı olmasını istiyor.
Savunma harcamalarına odaklanması, “Rusya’nın Avrupa’ya yönelik tehdidinin devam etmesi” ve ABD Başkanı Donald Trump’ın kıtaya kendi güvenliği için daha fazla çaba gösterme çağrısı doğrultusunda, Berlin’in son dönemde iç askeri harcamalarını artırma ve silah endüstrisine yatırım yapma yönündeki politikasını yansıtıyor.
AB anlaşmaları, ortak bütçenin “askeri veya savunma ile ilgili faaliyetlerden kaynaklanan harcamalar” için kullanılmasını açıkça yasaklarken, blok, Ukrayna’nın Rusya’nın saldırılarını püskürtmesine ve savunma sektörünü büyütmesine yardımcı olmak için ortak borçlanmayı giderek daha fazla kullanıyor ve bazı fonları yeniden tahsis ediyor.
Alman belgesinde, hem sivil hem de askeri uygulamaları olan çift kullanımlı teknolojilerin ve askeri nakliye koridorlarının da AB desteğine hak kazanması gerektiği savunuluyor.
Fakat Berlin, önceliklerin değiştirilmesini finanse etmek için, özellikle idari maliyetlerin azaltılması yoluyla harcama kesintileri öneriyor.
Makalede, “Öngörülebilir gelecekte, üye ülkelerin mali hareket alanı sınırlı kalacak,” deniyor ve şu anda AB’nin GSYİH’sinin yüzde 1’ini oluşturan blok bütçesine ulusal katkıların “artırılması için bir dayanak bulunmadığı” ekleniyor.
Bu belge, Avrupa Komisyonu’nun temmuz ortasında açıklaması beklenen ve bloğun artan harcama ihtiyaçlarını karşılamak için bütçe artışı talep etmesi beklenen çok beklenen önerinin öncesinde yayınlandı.
Ne var ki Berlin, ortak bütçenin gelirlerinin çoğunu oluşturan ve gayri safi milli gelire dayanan ulusal katkıların artırılmasına karşı çıkacağını açıkça belirtti.
Geri kalan kısım gümrük vergileri ve KDV gelirlerinden karşılanıyor. Blokun en büyük ekonomisi olan Almanya, tüm fonların neredeyse dörtte birini sağlıyor.
Alman hükümeti “adil yük paylaşımı” çağrısında bulunuyor ve üye ülkelerin katkı paylarındaki “sürekli orantısız net yüklerin” ele alınması gerektiğini vurguluyor.
Almanya, yedi yıllık bütçede kaynakları, özellikle Avrupa katma değeri olan alanlarda “gelecek, inovasyon ve dönüşüm odaklı harcamalara” yönlendirmek istiyor.
Bunlar arasında, AB’nin rekabet gücünü artırmak için gerekli görülen sınır ötesi altyapı, dijitalleşme, enerji güvenliği ve stratejik teknolojiler yer alıyor.
Para kaynağı yaratmak için Almanya, AB bütçesinin yapısının büyük ölçüde basitleştirilmesini istiyor. Program sayısının azaltılması, daha yalın idari çerçevelerin oluşturulması ve komisyonun ihtiyaçlara göre politika alanları arasında fonları aktarabilmesi için daha fazla esneklik sağlanmasını öneriyor.
Almanya, bütçenin mevcut harcamaların yarısından fazlasını oluşturan temel programları, yani tarım sübvansiyonlarını içeren Ortak Tarım Politikası (CAP) ve daha yoksul bölgelere fon aktaran blokun uyum politikasını desteklemeye devam etmesi gerektiği konusunda ısrarcı.
Komisyon daha önce bu iki politikayı hükümetler tarafından tahsis edilen ulusal fonlarda birleştirmeyi önermişti. Fakat Berlin, gıda güvenliğinin ve iklim değişikliğiyle mücadelede doğanın önemini vurgulayarak, CAP’nin “bağımsız bir politika alanı olarak kalması” gerektiğini söylüyor.
Alman hükümetine göre, uyum fonları korunmalı, ama reformları teşvik eden ve hedefli harcamaları iyileştiren performansa dayalı mekanizmalar aracılığıyla yeniden odaklanmalı. AB fonlarının hukukun üstünlüğüne saygı ile bağlantılandırılması hakkında ise “tutarlı bir şekilde uygulanmalı, daha da geliştirilmeli ve genişletilmelidir” diye ekledi.
Brüksel, bu koşulları ihlal ettiği için Macaristan’a milyarlarca avroyu şu anda ödemiyor ve geçmişte de Polonya hükümetine aynı uygulamayı yapmıştı.
Almanya, Covid-19 salgınına yanıt olarak başlatılan ortak borçlanma programının uzatılmasını da reddediyor. 800 milyar avroluk fonun geri ödemelerinin de planlandığı gibi 2028’de başlaması gerektiğini söylüyor. Belgede, “Uzatma yasal olarak mümkün değildir,” deniyor.
Komisyon, bu fonların geri ödemelerinin yıllık 30 milyar avroya, yani bütçenin beşte birine mal olacağını tahmin ediyor.
Yine de Berlin, borç geri ödemelerinin AB bütçesi üzerindeki etkisini en aza indirmek için yeni “kendi kaynakları” (asgari kurumlar vergisi ve karbon sınır vergisi gibi yeni AB düzeyinde gelirler) konusunda müzakereye açık olduğunu işaret etti.
Ne var ki AB liderleri, Brüksel’e gelir artırma yetkisi vermekten çekinerek AB vergileri konusunda ilerlemeyi durdurdu.
-
Asya1 hafta önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Dünya Basını1 hafta önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Görüş1 hafta önce
Avrupa’nın savunma özerkliği ve Almanya’nın askerî rolü dönüm noktasında
-
Dünya Basını1 hafta önce
Mevcut jeopolitik değişiklikleri anlamak: Sergey Karaganov ile mülakat
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 3
-
Amerika1 hafta önce
ABD’de göçmen isyanı büyüyor: Deniz piyadeleri Los Angeles’ta
-
Dünya Basını2 hafta önce
İkinci Trump yönetiminde sermaye hizipleri
-
Görüş1 gün önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?