Bizi Takip Edin

Asya

Güney Kore’de Yoon, ayaklanma suçlamasıyla açılan ceza davasının ilk duruşmasına katıldı

Yayınlanma

Güney Kore’de görevden alınan Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, ayaklanmaya liderlik etmek suçlamasıyla perşembe günü ceza davasının ilk ön duruşmasına çıktı ve böylece ülkenin ceza davasında yargılanan ilk devlet başkanı oldu.

Son aşamasına gelen bir görevden alma davası da bulunan Yoon, geçtiğimiz ay başarısız sıkıyönetim teklifi nedeniyle ayaklanma suçlamasıyla suçlandı. Bu suçlama başkanlık dokunulmazlığını ortadan kaldırıyor ve suçlu bulunması halinde Yoon ömür boyu hapis ya da idam cezasına çarptırılabilir.

Seul’ün güneyindeki Seul Merkez Bölge Mahkemesi’nde sabah saat 10’da başlayan ön duruşma sadece 13 dakika sürdü ve mahkeme 24 Mart’ta bir ön duruşma daha yapılmasına karar verdi.

Davanın temel anlaşmazlıklarını açıklığa kavuşturmayı ve gelecekteki yargılamaları planlamayı amaçlayan ön duruşmada sanığın hazır bulunması gerekmiyor.

Yoon yine de perşembe günkü oturuma katılmayı tercih etti ve mahkemeye koyu mavi bir takım elbise ve kırmızı bir kravatla girdi.

Duruşmada Yoon’un yasal temsilcileri, Yoon’un karşı karşıya kaldığı suçlamalarla ilgili tutumlarını ileriki bir tarihte açıklayacaklarını belirterek, davanın tüm kayıtlarını henüz incelemediklerini kaydetti.

Ayrıca davanın, aralarında eski Savunma Bakanı Kim Yong-hyun’un da bulunduğu, Yoon’un sıkıyönetim uygulamasında rol oynadıkları iddiasıyla suçlanan diğer kişilerle birleştirilip birleştirilmeyeceği konusundaki tutumlarını da netleştirmediler.

Savcılık davaların birleştirilmesine karşı çıkarak davaların ayrı ayrı yürütülmesinin daha verimli olacağını söyledi.

Oturum sona erdikten sonra mahkeme Yoon’un tutukluluğunun kaldırılması ve serbest bırakılması talebini incelemeye başladı.

Yoon, kısa süreli sıkıyönetim uygulamasıyla isyana teşvik suçlamasıyla müfettişler tarafından gözaltına alındıktan sonra ocak ayının ortasından bu yana bir gözaltı merkezinde tutuluyor.

Yoon’un avukatları, 26 Ocak’ta savcılar tarafından suçlandığında gözaltı süresinin çoktan dolmuş olduğunu ileri sürerek Yoon’un gözaltında tutulmasının yasadışı olduğunu iddia ettiler.

Avukatlar ayrıca Yoon’un sıkıyönetim ilanının meşru olduğunu ve isyan anlamına gelmediğini belirterek kaçma riski olmadığını iddia ettiler.

Savcılık ise iddianamenin Yoon’un gözaltı süresi içinde gerçekleştiğini söyleyerek talebin reddedilmesi gerektiğini savundu. Gözaltındaki şüpheliler, gözaltı süreleri içinde suçlanırlarsa tutulmaya devam edebilirler.

Ayrıca Yoon’un serbest bırakılması halinde delillerin karartılmasından endişe duyulduğu belirtildi.

Mahkeme, her iki tarafa da önümüzdeki 10 gün içinde gerekirse başka görüşler sunmalarını emretti. Yoon başlangıçta beklendiği gibi mahkemede bir açıklama yapmadı.

Polisin tahminlerine göre duruşma, görevden alınan başkanın yaklaşık 500 destekçisinin mahkeme yakınlarında Yoon’un serbest bırakılmasını talep eden bir miting düzenlediği sırada gerçekleşti.

Polis kalabalığı kontrol altına almak için mahkeme çevresinde 3,200 kadar personeli seferber etti, bariyerler kurdu ve düzeni sağlamak için polis otobüsleri dizdi.

Asya

Çin Savunma Bakanı Singapur’daki Shangri-La Diyaloğu’na katılmayacak

Yayınlanma

Çin savunma bakanının önümüzdeki hafta Singapur’da düzenlenecek Shangri-La Diyaloğu’na katılmayacağı tahmin ediliyor. Pekin yılladır savunma bakanını Asya savunma toplantısına gönderirdi, o yüzden bu alışılmadık bir durum olacak.

Konuya yakın beş kişinin Financial Times’a aktardığına göre, Çin, Amiral Dong Jun’un düşünce kuruluşu IISS tarafından düzenlenen yıllık savunma forumuna katılmayacağını Singapur’a bildirdi.

IISS Shangri-La Diyaloğu, Asya’nın en önemli savunma toplantısıdır ve özellikle her iki tarafın da on yıldan fazla bir süredir birbirlerinin ülkelerine en üst düzey savunma yetkililerini göndermediği için, ABD ve Çin savunma bakanlarının bir araya geldiği ana forum haline gelmiştir.

Konuya yakın kaynaklar, Dong’un neden katılmayacağının belli olmadığını söyledi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 30 Mayıs’ta etkinlikte bir konuşma yapacak.

Bir kişi, Pekin’in fikrini değiştirebileceğini ancak forumdan sadece iki hafta önce bunun çok olası olmadığını söyledi.

Son yıllarda, Shangri-La Diyaloğu’na katılan Çin heyeti, ABD yetkililerinin Tayvan ve Güney Çin Denizi’nin diğer bölgelerinde Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun (PLA) giderek daha iddialı faaliyetlerini eleştirmesiyle karşı karşıya. ABD forumu, Çin’i baskı altına almak için kullanmaya çalışıyor.

Biden yönetimi sırasında Pentagon’un Hint-Pasifik işlerinden sorumlu en üst düzey yetkilisi olan Ely Ratner, “Shangri-La Diyaloğu, Çin Halk Kurtuluş Ordusu için her zaman rahatsız edici bir olaydır, çünkü orada bulunan neredeyse herkes Çin’in bir şekilde iddialı ve zorlayıcı davranışlarına maruz kalmaktadır” dedi.

Bir ABD’li yetkili, Pentagon’a Dong’un katılmayacağına dair bir bilgi verilmediğini söyledi. ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth’in etkinlikte konuşma yapması bekleniyor. Çin’in ABD büyükelçiliği yorum talebine yanıt vermedi.

Dong’un olası yokluğu, Başkan Xi Jinping’in PLA’yı yöneten altı üyeli Merkez Askeri Komisyonu’ndaki üst düzey subayları yolsuzlukla soruşturma kapsamında tasfiye etmeye devam ettiği bir dönemde geliyor.

Financial Times geçen ay, Xi’nin PLA’nın iki numaralı generali General He Weidong’u, başka bir merkezi komisyon üyesi olan Amiral Miao Hua’yı görevden aldıktan altı ay sonra görevden aldığını bildirmişti.

FT geçen yıl Dong’un da soruşturulduğunu, ancak görevinde kaldığını bildirmişti. Dong’un davasına yakın iki kişi, Dong’un ilk soruşturmadan geçtiğini ancak aklanmış gibi göründüğünü söyledi.

Amerikan Girişim Enstitüsü’nün Asya güvenlik uzmanı Zack Cooper, ABD başkanının ticaret savaşından önce bile Çin’in Singapur’daki forumu, kendini Güneydoğu Asya ülkeleri için daha güvenilir bir ortak olarak gösterme amacıyla değerlendirdiği söyledi.

Cooper, “Hegseth’in katılıp katılmayacağına dair sorular dolaşırken, ABD’nin geri çekilme olasılığı bu yılki toplantının ana gündem maddesi olabilirdi. Ancak şimdi Hegseth katılıyor, Dong ise katılmıyor” dedi. “Çin, kendisini bölgedeki daha güvenilir ve angaje büyük güç olarak gösterme fırsatını kaçırmış görünüyor” diye ekledi.

Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun, daha düşük düzeyli bir savunma yetkilisinin başkanlığında bir heyet göndermesi bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Asya

Güvenlik izinleri iptal edilen Türk şirketi Çelebi, Hindistan hükümetine dava açtı

Yayınlanma

Hindistan’ın dokuz havalimanında yer hizmetleri sunan Türk şirketi Çelebi, güvenlik izninin iptal edilmesi nedeniyle hükümeti dava etti. Şirket, kararın “keyfi, mantıksız ve usulüne uygun olmadığını” iddia ediyor.

Çelebi Holding’in mahkemeye sunduğu belgelerde, şirketin güvenlik izninin Kasım 2022’de beş yıl süreyle yenilendiği ve 3 bin 791 çalışanının tek tek güvenlik kontrolünden geçirilerek izin aldığı belirtiliyor. Ancak Hindistan ile Pakistan arasında gerginliğin tırmanması ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İslamabad’a desteğini yinelemesi üzerine Hindistan’da hükümetin tavrı ve halkın duyarlılığı değişti ve Türkiye ile ticari ve turistik ilişkilerin boykot edilmesi çağrısı yapıldı.

Türk şirketinin Hindistan’daki faaliyetlerine karşı Hint medyasında ve sosyal medyada kampanya yürütüldü.

Perşembe günü, Hindistan Sivil Havacılık Güvenliği Bürosu, Çelebi Airport Services India ve Çelebi Delhi Cargo Terminal Management’ın tüm çalışanlarının izinlerini derhal iptal ederek şirketlerin faaliyetlerini durdurdu. Düzenleyici kurum, ulusal güvenlik endişelerini gerekçe gösterdi. Çalışanlar, havaalanı operasyonlarının devamı için diğer yer hizmetleri şirketlerine atandı.

Çelebi, özel bir şirket olduğu ve Türk hükümeti tarafından kontrol edilmeyen, yüzde 65 hissesi küresel mavi çip yatırımcılara ait bir kuruluş olduğu için, Ankara’nın jeopolitik bağlantılarından bağımsız olarak faaliyetlerine devam etmesine izin verilmesi gerektiğini savunuyor. Şirket ayrıca, hükümet kararının ulusal güvenliğe yaptığı “belirsiz” atıfları ve gerekçesinin yetersiz olduğunu eleştirdi.

Okumaya Devam Et

Asya

Çin lideri Xi Jinping, endüstriyel bağımsızlık çağrılarını yoğunlaştırdı

Yayınlanma

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, ülkenin imalat sektöründe daha fazla “kendi kendine yeterlilik” çağrısını yineledi.

Xi’nin salı günü Mao Zedong döneminden kalma bir rulman fabrikasını ziyaretinde yaptığı açıklamalar, ABD ve Çin’in ticaret savaşında 90 günlük ateşkes anlaşması imzalamasından sadece bir hafta sonra geldi.

İki taraf, dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki ticareti kesintiye uğratma tehdidi oluşturan yüzde 145’e varan gümrük vergilerini düşürme konusunda anlaştı.

Ekonomistler, Çinli politika yapıcıların, ülkeyi büyüme için imalat ve ihracata bağımlı hale getiren zayıf iç talebi canlandırmaya yönelmeleri gerektiğini savunuyor. Ayrıca, Pekin’in tüketim yerine üretime verdiği önemin küresel ekonomik dengesizlikleri artırarak ABD ile ticaret savaşına yol açtığını da öne sürüyorlar.

Ancak Xi Jinping salı günü yaptığı açıklamada, Çin’in sanayi üretimine odaklanmasının doğru bir karar olduğunu söyledi.

Devlet haber ajansı Xinhua’ya göre Xi, “Geçmişte yabancı ateş, sabun ve demir ithalatına bağımlıyken, şimdi dünyanın en büyük imalat ülkesi haline geldik” dedi ve ekledi: “İmalat sektörümüzü geliştirmeye devam etmeliyiz, kendi kendine yeterlilik ve kendini geliştirme konusunda ısrarcı olmalı [ve] temel teknolojilerde ustalaşmalıyız.”

Çin’in kendi kendine yeterliliğe verdiği önem, ABD Başkanı Donald Trump ile mevcut gerginliklerden önceye dayanıyor. Xi, 2015 yılında, sübvansiyonlar ve politika desteği yoluyla stratejik sektörlerdeki iç pazar payını genişletmeyi amaçlayan Made in China 2025 adlı bir hükümet programı başlattı.

Bu girişim, Trump’ın ilk döneminden bu yana hızlandı. ABD Başkanı, ticaret savaşının ilk aşamasını başlatmış ve özellikle yarı iletkenlerle ilgili ileri teknolojilere ihracat kısıtlamaları getirmişti.

Ülkede faaliyet gösteren Batılı ticaret odaları da son yıllarda, Çin’in sanayi ve tedarik politikalarının sistematik olarak yerli üreticileri kayırdığı ve yabancı şirketlerin fırsatlarını azalttığı yönündeki şikayetlerini daha yüksek sesle dile getirmeye başladı.

Xi Jinping, Henan eyaletindeki antik kent Luoyang’ı ziyaretinde, yetkililere inovasyonu teşvik etmek için Çin’in sanayisinin akademik araştırmalarla entegrasyonunu desteklemeleri çağrısında bulundu. Xi, “Çin özelliklerine sahip modernleşme gerçekten gerçekleştirilebilsin” sloganını kullandı.

Geçen yılın sonlarından bu yana Pekin, imalattan iç tüketime öncelik verme yönünde kayma sinyalleri veriyor. Politika yapıcılar ayrıca para politikasını gevşetmek, merkezi hükümetin bütçe açığını artırmak ve borsayı canlandırmak için fonlar serbest bırakmak için önlemler açıkladı.

Ancak ekonomistler, hükümetin ekonomide tüketime doğru yapısal bir dönüşüm sağlamak için büyük ölçekli finansmanla desteklenen kapsamlı reformlar açıklamadığını belirttiler.

Çin, küresel GSYİH’nin yaklaşık %18’ini oluşturuyor, ancak küresel tüketimin sadece %13’ünü gerçekleştiriyor.

Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’ne göre, ülke 2023 yılında küresel imalat katma değerinin yaklaşık %29’unu oluşturdu ve bu oran, onu izleyen en büyük dört üretici olan ABD, Japonya, Almanya ve Hindistan’ın toplamından daha fazla.

Made in China 2025 kapsamında Pekin, ülkenin endüstriyel öz yeterliliğini artırmak için elektrikli araçlar, yüksek hızlı trenler, telekomünikasyon, robotik ve diğer alanlar gibi ileri teknolojiler için belirli pazar payı hedefleri belirledi.

Washington merkezli Rhodium Group, programla ilgili yakın tarihli bir raporunda, “Çinli firmalar birçok üründe önemli başarılar elde etti ve son on yılda iç pazar paylarını bazen iki katından fazla artırdı” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English