Bizi Takip Edin

Diplomasi

İklim Zirvesinin başarı kriteri: Kayıp ve hasar

Yayınlanma

Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı (COP27), 6 Kasım’da Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentinde başladı.

Ukrayna savaşının gölgesinde başlayan zirve, dünya çapında iklim aktivistlerinin protestoları ile karşılanırken, zirveye ev sahipliği yapan Mısır’da ise protestocular gözaltına alındı.

İklim krizine karşı ortaya konulan planların güçlendirilmesi ve bu planların somut adımlar atılarak hayata geçirilmesine ilişkin müzakerelerin yapılması beklenen Konferans, 18 Kasım’da sona erecek.

Zirveye yaklaşık 190 ülkeden 40 binin üzerinde katılımcı, 100’den fazla devlet lideri ve politika yapıcı katılıyor. Çin, Rusya, Hindistan ve Avustralya liderleri ise katılmayacak.

İklim aktivisti Greta Thunberg de “işe yaramadığı” gerekçesiyle bu yılki konferansa katılmayacağını açıkladı.

COP26’nın başkanlığını üstlenen Alok Sharma, açılış konuşmasının ardından başkanlığı Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri’ye devretti.

Konuşmasında dünya liderlerine seslenen Sharma, “Kömürü ve emisyonu azaltma taahhüdünde bulundunuz. Gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere daha fazla mali destekte bulunma sözü verildi. Bunu yapmak zorundayız. Tüm bunlar, sürecin güvenilirliği ile ilgili. Ve tüm bu çok taraflı süreç, sözlerin yerine getirilmesiyle devam edecek” dedi.

Açılış konuşmasında, “taahhüt çağından uygulama çağına geçme” çağrısı öne çıktı.

Coca-Cola sponsorluğunda

Şu ana kadar sönük geçen konferans, dünya liderlerinin özel jetleriyle seyahat etmesi sebebiyle alay konusu olurken, aynı zamanda fosil yakıt kullanan sponsorlarıyla büyük tepki de çekti.

Her yıl yaklaşık 120 milyar atık plastik şişe üreten ve bunu yaparken de fosil yakıt kullanan Coca-Cola’nın COP27’ye sponsor olması sosyal medyada gündem oldu.

Hayırseverlik değil, iklim adaleti

Zirvenin en önemli gündemini şu üç başlığın oluşturması bekleniyor; Emisyonları azaltmak, ülkelerin iklim krizine hazırlanmalarına yardımcı olmak, gelişmekte olan ülkelerin iklim kriziyle mücadelelerine destek ve finansman sağlamak.

İklim çöküşünden en çok etkilenen ülkelerin, karbon salan daha zengin ülkelerden yardım talebi en çok tartışılacak gündemlerden biri olacak gibi görünüyor. Zira, gelişmekte olan ülkeler kayıp ve hasar finansmanının gündem maddesi olmasını ve ödeme takvimi çıkarılmasını talep ederken, zenginler bu konuyu ağırdan almaya ve ayak diremeye devam ediyor.

Küresel ısınma krizi en çok, en az suçlanacak ülkeler tarafından hissediliyor, bu nedenle tazminatlar iklim adaleti taleplerinin merkezinde yer alıyor.

Gezegeni ısıtan sera gazlarına en az katkıda bulunan ülkelerin ve toplulukların en çok acıyı çektiği, ölüm ve yıkımla başa çıkmak için en az donanıma sahip olduğu gerçeği bu zirvede bir kez daha gündeme geldi. Zirvenin başarı kriterlerinden en önemlisini bu konuda alınması beklenen kararlar oluşturuyor.

COP27’de sunulan raporda, yoksul ve gelişmekte olan ülkelerin fosil yakıtlardan uzaklaşabilmeleri, yenilenebilir enerji ve diğer düşük karbonlu teknolojilere yatırım yapabilmeleri, aşırı hava koşullarının etkileriyle başa çıkabilmeleri için 2030’a kadar her yıl yaklaşık 2 trilyon dolara ihtiyaç duyduğu belirtiliyor.

Konuyla ilgili konuşan Pakistan elçisi Nabeel Munir’in iklim adaleti çağrısı çarpıcıydı: “Kayıp ve hasar finansmanı hayırseverlik değil, iklim adaletidir!”

Barbados Başbakanı Mia Mottley de konuşmasında, ‘kayıp ve hasar’ gündeminin önemini vurguladı.

Mottley, gezegeni en çok ısıtan gazları yayan zengin ülkelerin, kendi yaratmadıkları iklim felaketlerinden muzdarip fakir ülkelere ödeme yapmaları gerektiği fikrinin Cop27’nin gündemine eklenmesini takdir etti.

‘Afrika kaybederse kimse kazanamaz’

Afrika ülkelerinin liderleri de destek çağrısında bulundu. Gana Devlet Başkanı Nana Akufo-Addo, kıtanın iklim değişikliğine uyum sağlamak için paraya ihtiyacı olduğunu söyledi, “Afrika kaybederse kimse kazanamaz” dedi.

Namibya Devlet Başkanı Hage Geingob da, sera gazlarının en büyük tarihsel yayıcıları olarak rolleri nedeniyle gelişmiş ülkeleri “suçlu” olarak nitelendirdi.

Guterres konuşmaları karıştırdı

Kalabalığa dramatik bir konuşma yapmaya çalışan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, cümlenin ortasında duraklayıp notlarını karıştırırken yanlış konuşmadan okuduğunu fark etti ve “bu küçük kafa karışıklığı” için özür diledi.

Guterres konuşmasında, küresel ısınma konusunda dünyanın ya “dayanışma”yı ya da “toplu intiharı” seçeceğini söyledi.

Küresel ısınma ve artan etkileri karşısında insanlığın işbirliği yapması gerektiğinin altını çizen BM Genel Sekreteri, bunun yapılmaması durumunda insanlığın “yok olacağı” uyarısında bulundu.

“İklim cehennemine giden otoyoldayız ve ayağımız hala gaz pedalında” benzetmesini yapan Guterres, “Hayatımızın mücadelesini kaybediyoruz” ifadesini kullandı.

Anlaşma önerisi

Guterres, dünyanın en zengin ve en yoksul ülkeleri arasında fosil yakıtlardan geçişi hızlandırmak ve yoksul ülkelerin emisyonları azaltabilmelerini ve halihazırda meydana gelen ısınmanın kaçınılmaz etkileriyle başa çıkabilmelerini sağlamak ve gereken finansmanın hazırlanmasını hızlandırmak için bir anlaşma yapılması çağrısında bulundu.

“En büyük iki ekonomi olan Amerika Birleşik Devletleri ve Çin’in bu anlaşmayı gerçeğe dönüştürme çabalarına katılma konusunda özel bir sorumluluğu var” diyen Guterres, ülkelerden karbon yoğunluğu en yüksek yakıtlardan kömürün kullanımını 2040’a kadar durdurmayı kabul etmelerini ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı üyelerinin de 2030’a kadar bu hedefe ulaşmalarını istedi.

COP Zirveleri

BM iklim zirvelerinde, küresel sıcaklık artışını sınırlamak için dünya liderleri her yıl Conference of the Parties (COP), yani Taraflar Konferansı adı altında bir araya geliyor.

Zirvelere 1992 yılında ilk BM iklim anlaşmasına imza atan ülkeler katılıyor.

197 ülkenin taraf olduğu sözleşmenin imzacıları bu yıl 27. kez toplandı.

2015 Paris iklim anlaşmasını imzalayan taraflar, küresel sıcaklıkların sanayi öncesi seviyelerin 1.5 dereceden daha fazla yükselmesini engellemeye yönelik uzun vadeli bir hedefe ulaşma sözü vermişti.

Bilim insanları bu hedefi, felaket boyutundaki iklim değişikliğinin önlenmesi için bir tavan olarak belirlemişti.

Zirveler bu hedefe ulaşmak için çalışma taahhüdüyle toplansa da, somut kararlar alınmadan dağıldığı için eleştiri konusu oluyor.

En çok tartışılan konulardan biri de finans. 2009’da gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere emisyonları azaltmalarına ve iklim değişikliğine hazırlanmalarına yardımcı olmak için 2020 yılına kadar yılda 100 milyar dolar vermeyi taahhüt etmişti.

Ancak bu hedef gerçekleştirilmedi ve 2023’e ertelendi.

Diplomasi

Trump’tan Brezilya’ya ‘Bolsonaro davası’ tehdidi

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, eski Brezilya Başkanı Jair Bolsonaro hakkındaki davayı gerekçe göstererek bu ülkeye yönelik %50’lik bir gümrük vergisi getirme tehdidinde bulundu.

Trump, sosyal medya hesabında yayınladığı bir gönderide, 2022 seçimlerinde yenilgisinin ardından darbe girişimi suçlamasıyla yargılanan eski sağcı başkan ve Lula’nın rakibi Jair Bolsonaro’ya atıfta bulundu.

Trump, bu değişikliği “kısmen Brezilya’nın özgür seçimlere ve Amerikalıların temel ifade özgürlüğü haklarına yönelik sinsi saldırıları nedeniyle” yaptığını belirterek, siyasi bir bağlantı kurdu.

Başkanlığı sırasında Trump’ın siyasi tarzını taklit eden Bolsonaro’ya yöneltilen suçlamalar, Brezilya’nın başkentinde seçim sonrası çıkan ve 6 Ocak 2021’de Washington’da yaşanan ayaklanma girişimiyle karşılaştırılan olaylara ilişkin soruşturmadan kaynaklanıyor.

Bolsonaro, yasal sorunları artarken defalarca Trump’tan yardım istedi.

Trump’ın açıklamasının ardından Brezilya reali ABD doları karşısında yaklaşık %3 değer kaybetti, ABD’de işlem gören ve ülkenin hisse senetlerini izleyen en büyük borsa yatırım fonu olan iShares MSCI Brazil ETF ise piyasa kapanışında yaklaşık %2 değer kaybetti.

Brezilya, Trump’ın nisan ayında açıkladığı “karşılıklı” gümrük vergileri kapsamında en az %10’luk bir vergiye tabi olacaktı.

Trump’ın son günlerde yayınladığı 20’den fazla mektubun sonuncusu olan bu mektup, daha önce açıklanan oranlarda yapılan ilk önemli artış oldu.

Duyurunun ardından kısa bir süre sonra Lula, durumdan haberdar iki kişiye göre, Maliye Bakanı Fernando Haddad, Dışişleri Bakanı Mauro Vieira ve Brezilya Sanayi ve Ticaret Bakanlığının da başkanı olan Başkan Yardımcısı Geraldo Alckmin’in de aralarında bulunduğu üst düzey kabine üyelerini başkanlık sarayında bir toplantıya çağırdı.

Çarşamba günü geç saatlerde sosyal medyada yayınlanan bir gönderide Lula, Brezilya’ya kimse tarafından “ders verilemeyeceğini” belirterek, darbe planlayanlara karşı açılan davanın yalnızca ülkenin adalet sisteminin meselesi olduğunu ve “müdahale veya tehdide tabi olmadığını” ekledi.

Lula, “Herhangi bir tek taraflı tarife artışı, Brezilya’nın iktisadi karşılıklılık yasası ile karşılık görecektir. Brezilya halkının egemenliği, saygısı ve çıkarlarının kararlılıkla savunulması, dünyayla ilişkilerimizi yönlendiren ilkelerdir,” dedi.

ABD, Brezilya’nın Çin’den sonra en büyük ikinci ticaret ortağı ve bu kadar yüksek bir gümrük vergisi, Güney Amerika ülkesinin bazı sektörlerine önemli zarar verebilir.

Bloomberg’e konuşan Morada Capital CEO’su Felipe Arslan, “Çelik ürünleri, ulaşım ekipmanları (özellikle uçak ve uçak parçaları), özel makineler (inşaat ekipmanları gibi) ve metalik olmayan mineraller, Brezilya’nın ABD’ye ihracatının önemli bir bölümünü oluşturuyor,” dedi.

İktisadi etkilerin ötesinde, analistler gümrük vergilerinin siyasi sonuçları hakkında endişelerini dile getirdi.

ABD ve Brezilya, ideolojik farklılıklara sahip başkanlar tarafından yönetilse bile uzun süredir güçlü ilişkiler içinde olan tarihi ortaklar ve Trump’ın dinamik açıklaması bu ilişkileri tehlikeye atma riski taşıyor.

UBS Global Wealth Management’ın Brezilya makroekonomi başkanı Solange Srour, “Bu sadece ikili ticaret meselesi değil. Bu gümrük vergileri, ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin kurumsal olarak bozulduğunu ve zarar gördüğünü gösteriyor. %50’lik gümrük vergisi, birçok durumda ihracatı imkansız hale getirebilir,” dedi.

Trump’ın açıklaması, BRICS bloğu üyesi gelişmekte olan ülkelere “Amerika karşıtı politikaları” nedeniyle ek gümrük vergileri uygulama tehdidinde bulunmasından sadece birkaç gün sonra geldi.

Bu hafta Lula’nın Rio de Janeiro’da ağırladığı BRICS liderleri, resmi bildirilerinde ticareti bozan gümrük vergisi politikaları ve İran’a yönelik askeri saldırıları eleştirmişlerdi. Bu adımlar, ABD’ye doğrudan meydan okumaktan kaçınsalar da Trump ile aralarında anlaşmazlık yaratmıştı.

Görevinin ilk aylarında Brezilya’dan pek bahsetmeyen Trump, pazartesi günü Bolsonaro’nun savunmasına koşarak Güney Amerika ülkesini eski başkanına “siyasi zulüm” yapmakla suçladı.

Mektupta Trump, yetkililere Bolsonaro’ya yönelik darbe girişimi iddialarıyla ilgili suçlamaları düşürme çağrısını yineledi.

Trump, “Bu dava görülmemeli. Bu bir cadı avı ve derhal sona erdirilmeli!” diye yazdı.

Trump ayrıca, ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer’e, Brezilya’nın “Amerikan şirketlerinin dijital ticaret faaliyetlerine yönelik devam eden saldırıları”nı gerekçe göstererek, ülkeye karşı 301. madde soruşturması başlatılması talimatını verdi.

Potansiyel olarak haksız ticaret uygulamalarını soruşturmak için kullanılan bu tür bir soruşturma, ABD’nin Brezilya’ya ek yaptırımlar uygulamasına yol açabilir.

Pazartesi günü, Lula BRICS zirvesinin sonunda Trump’ı sert bir şekilde eleştirerek, kendi işine bakmasını ve “sosyal medyada gümrük vergileriyle tehdit etmekten sorumlu olmadığını” söyledi.

Lula ayrıca dünya liderlerini, uluslararası ticaretin dolara olan bağımlılığını azaltmanın yollarını bulmaya çağırdı.

Bolsonaro’nun yargılanmasını denetleyen Brezilya Yüksek Mahkemesi sözcüsü yorum yapmaktan kaçındı. Çarşamba günü erken saatlerde, Brezilya Dışişleri Bakanlığı, Bolsonaro hakkındaki açıklamaları hakkında bilgi vermek üzere ABD’nin Brezilya’daki en üst düzey temsilcisini toplantıya çağırdı.

Brezilya, Trump’ın en son gümrük vergisi hedefleri arasında sıra dışı bir konumda bulunuyor, çünkü ABD ile ticaretinde açık verirken, diğer ülkelerin neredeyse tamamı büyük fazla veriyor. İstatistiklere göre, 2024 yılında Brezilya yaklaşık 44 milyar dolarlık Amerikan ürünü ithal ederken, ABD’nin Brezilya’dan ithalatı yaklaşık 42 milyar dolar oldu. Brezilya, ABD’nin en büyük 20 ticaret ortağı arasında yer alıyor.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Papa, Kiev ve Moskova için Vatikan’da müzakere teklifini yineledi

Yayınlanma

Papa XIV. Leo, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile yaptığı görüşmede, Kiev ve Moskova arasında olası barış müzakerelerine Vatikan’da ev sahipliği yapma teklifini yineledi. Moskova ise iki Ortodoks ülke arasındaki görüşmelerin Katolik bir devlette yapılmasının ‘şık olmayacağını’ belirterek bu teklifi ‘gerçekçi değil’ diyerek reddetti.

Papa XIV. Leo, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile yaptığı görüşmede, Kiev ve Moskova arasında olası barış müzakerelerine Vatikan’da ev sahipliği yapma teklifini bir kez daha dile getirdi.

Kutsal Makam Basın Dairesinden yapılan açıklamaya göre Papa, savaşın sona erdirilmesi ve adil bir çözüm bulunması çabalarını ele aldığı görüşmede, Vatikan’ın hem Ukrayna hem de Rusya temsilcilerini ağırlamaya hazır olduğunu teyit etti.

Vatican News tarafından aktarılan resmi açıklamada, “Papa [XIV. Leo], olası müzakereler için Vatikan’ın hem Ukrayna hem de Rusya temsilcilerini ağırlamaya hazır olduğunu doğruladı,” ifadeleri kullanıldı.

Papa’dan esirlerin serbest bırakılması çağrısı

Görüşmede Papa XIV. Leo, Ukrayna’daki çatışmalarda hayatını kaybeden çok sayıda kurban nedeniyle duyduğu üzüntüyü dile getirerek Ukrayna halkına dualarını ve daimi desteğini sundu.

Papa ayrıca, esirlerin serbest bırakılması ve Rusya’ya götürülen Ukraynalı çocukların geri gönderilmesi için çaba gösterilmesi gerektiğini vurguladı.

Vatikan’da müzakere yapılması fikri ilk olarak mayıs ayında ABD Başkanı Donald Trump tarafından kamuoyuna duyurulmuş, kısa bir süre sonra Papa da bu girişime destek vermişti.

The Washington Post gazetesinin haberine göre İtalya, olası istişarelere katılacak Rus heyetinin geçişini sağlamaya hazır olduğunu Moskova’ya bildirmişti.

Moskova’dan ret

Ancak Moskova, bu senaryoyu neredeyse anında reddetti. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Vatikan’da yapılacak müzakereleri “gerçekçi değil” olarak nitelendirerek böyle bir seçeneği tartışmanın bile “zihinsel kabiliyetlerin boşa harcanması” olduğunu söyledi.

Lavrov, iki Ortodoks ülke arasındaki görüşmelerin Katolik bir devletin topraklarında yapılmasının “şık olmayacağını” savundu.

Bakan ayrıca, çatışmanın “nedenlerinden biri” olarak Kiev’in “Ukrayna Ortodoks Kilisesi’ni yok etme” politikası izlediği iddiasını öne sürdü.

Rus Ortodoks Kilisesi de şüpheci

Vatikan’ın barış girişimlerine şüpheyle yaklaşan bir diğer kurum ise Rus Ortodoks Kilisesi oldu. Bloomberg‘in haberine göre, Rus Ortodoks Kilisesi, Kutsal Makam’ı Ukrayna topraklarında “tarihsel bir rakip” olarak görüyor.

Kilise, Moskova Patrikhanesi’ne bağlı Ukrayna Ortodoks Kilisesi’ne ait mabetlerin kapatılmasına “tepki göstermemesi” nedeniyle Vatikan’ı eleştiriyor.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Trump, Ukrayna’ya silah sevkiyatını yeniden başlattı

Yayınlanma

Trump yönetimi, bir haftalık aranın ardından Ukrayna’ya 155 mm’lik top mermileri ve yüksek hassasiyetli güdümlü füzelerin sevkiyatını yeniden başlattı. Pentagon’un sevkiyatı durdurma kararının kendisinden habersiz alındığını belirten Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile yaptığı görüşmenin ardından Kiev’e yeni bir Patriot sistemi de dahil olmak üzere daha fazla silah sözü verdi. Diğer yandan ABD ordusunun, artan talebi karşılamak amacıyla Patriot füzesi alımlarını dört katına çıkarmayı planladığı bildirildi.

ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, bir haftalık aranın ardından Ukrayna’ya bazı silah türlerinin sevkiyatını yeniden başlattı.

Reuters ve Associated Press (AP) ajanslarının konuya aşina kaynaklara dayandırdığı haberlere göre, Kiev yeniden 155 mm’lik top mermileri ve yüksek hassasiyetli güdümlü füzeler (GMLRS) almaya başladı.

Silahların sevkiyatının tam olarak ne zaman başladığı ve ne kadar mühimmat gönderildiği ise bilinmiyor.

Daha önce ABD, 8 bin 400 adet 155 mm’lik top mermisi, 142 Hellfire füzesi, HIMARS çok namlulu roketatar sistemleri için 252 füze ve Patriot hava savunma sistemleri için 30 adet önleyici füzenin transferini dondurmuştu.

Pentagon’un kararı Trump’ı gafil avladı

Pentagon, Ukrayna’ya askeri yardımı temmuz ayı başında askıya almıştı. CNN televizyonuna konuşan kaynaklara göre Trump, Savunma Bakanı Pete Hegseth’e silah stoklarının denetlenmesi talimatı vermiş, Hegseth ise Beyaz Saray’a haber vermeden denetim süresince Ukrayna’ya tüm silah sevkiyatını durdurmuştu.

Hegseth’in bu kararı Trump’ı gafil avladı. Beyaz Saray, Kiev’e askeri yardımın durdurulması yönünde bir emir vermediğini açıkladı.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından Trump, Kiev’e daha fazla silah sağlama sözü verdi ve Pentagon’a ek bir Patriot hava savunma sistemi göndermeyi değerlendirme talimatı verdi.

ABD Başkanı, “Çok sert vuruluyorlar, çok sert. Bu yüzden bu konuyu değerlendireceğiz,” diye konuştu.

The Wall Street Journal‘ın belirttiğine göre, eğer ABD Kiev’e yeni bir hava savunma sistemi gönderirse, bu Trump’ın Ukrayna’ya yeni bir ağır silah sevkiyatını onayladığı ilk durum olacak. Zira Washington şimdiye kadar sadece eski Başkan Joe Biden döneminde onaylanan sevkiyatları sürdürüyordu.

ABD, Patriot alımlarını dört katına çıkarıyor

Diğer yandan Bloomberg‘in haberine göre, ABD ordusu 1 Ekim’de başlayacak yeni mali yılda Patriot hava savunma sistemleri için füze alımına 1,3 milyar dolardan fazla kaynak ayırmayı planlıyor.

Haberde, Pentagon’un “sessiz sedasız” bir şekilde bu hava savunma füzelerinin toplam planlanan tedarik hacmini dört katına çıkardığı belirtildi.

Habere göre, nisan ayında savunma ihtiyaçlarını belirlemekten sorumlu üst düzey askeri yetkililerden oluşan bir grup, alım parametrelerini revize ederek planlanan önleyici füze sayısını 3 bin 376’dan 13 bin 773’e yükseltti.

Bloomberg, alım hacmindeki bu keskin artışın, ABD ordusunun özellikle PAC-3 MSE füzelerine artan bağımlılığını gösterdiğini vurguladı.

Bu durum, ABD ve müttefiklerinin hava ve füze savunma sistemlerini güçlendirme çabalarıyla da örtüşüyor.

Örneğin Ukrayna, şehirlerine yönelik Rusya’nın yoğun saldırılarını püskürtmek için büyük ölçüde Patriot bataryalarına ve bu sistemlere sağlanan füzelere güveniyor.

Bütçe kayıtlarına göre, ABD 2024 mali yılı başlangıcına kadar bu füzelerden 2 bin 47 adet satın aldı. 2024’te 230, 2025’te ise 214 adet daha alındı.

2026 yılı için 224 yeni önleyici füze alımı amacıyla 945,9 milyon dolar talep edildi. Bu miktarın 549,6 milyon doları temel bütçeden, 396,3 milyon doları ise NATO’nun Avrupa’daki savunmasını güçlendirmeyi hedefleyen “Atlantik Kararlılığı” programı kapsamında karşılanacak.

Kremlin: Askeri yardım savaşı bitirmez

Kremlin, Ukrayna’ya askeri yardımın devam etmesinin savaşın sona ermesine katkı sağlamayacağını açıkladı.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, “ABD’den Ukrayna’ya tam olarak hangi sevkiyatların, ne miktarda gelmeye devam ettiğini nihai olarak netleştirmek zaman alacaktır,” dedi.

Bununla birlikte, The New York Times‘a konuşan Kremlin’e yakın kaynaklara göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna savunmasının önümüzdeki aylarda çökebileceğine inanıyor ve Kiev’den büyük tavizler almadan çatışmaları durdurmayı reddediyor.

Axios haber sitesi ise Trump’ın Zelenskiy ile yaptığı telefon görüşmesinde Kiev’e acil olarak Patriot sistemleri için on adet önleyici füze gönderme sözü verdiğini yazdı.

Bu görüşmeden önce Trump, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz ile bir araya gelmişti. Merz, füze sevkiyatlarının yeniden başlatılması çağrısında bulunmuş ve Ukrayna’ya devretmek üzere ABD’den ek Patriot bataryaları satın almaya hazır olduğunu ifade etmişti.

Kaynaklara göre, somut bir anlaşmaya varılmasa da konunun görüşülmeye devam ettiği belirtildi.

Trump, Beyaz Saray’da basın mensuplarına yaptığı açıklamada da Kiev’e silah sevkiyatını artırma niyetini teyit ederek, “Kendilerini savunabilmeliler. Şu anda çok ağır darbeler alıyorlar,” ifadelerini kullandı.

Pentagon da Trump’ın talimatıyla, Ukrayna’nın kalıcı bir barışa ulaşılana kadar pozisyonlarını koruyabilmesi için ek “savunma silahları” gönderileceğini doğruladı.

Beyaz Saray, Pentagon’a Ukrayna için Patriot talimatı verdi

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English