Bizi Takip Edin

Diplomasi

COP28 ‘fosil yakıtlardan uzaklaşma’ çağrısı ile sona erdi

Yayınlanma

Dubai’de düzenlenen Birleşmiş Milletler iklim konferansı COP28’e katılan 190’dan fazla hükümet çarşamba günü, dünyanın fosil yakıtlardan uzaklaşması çağrısında bulunan bir anlaşmayı onayladı. İklim müzakerelerinin yaklaşık 30 yıllık tarihinde ilk kez ortak metinde “fosil yakıtlara” referans verildi.

Tüm gece süren görüşmeler sonucunda varılan anlaşma, “enerji sistemlerinde fosil yakıtlardan adil, düzenli ve eşitlikçi bir şekilde uzaklaşılması” çağrısında bulunuyor. Küresel ekonomi için temiz enerjiye geçişin, 2050 yılına kadar net sıfır sera gazı emisyonu hedefiyle bu on yılda hızlandırılması gerektiği belirtiliyor. Bilim insanları bunun, hükümetlerin küresel ısınmayı sanayi öncesi sıcaklıkların 1.5 santigrat derece üzerinde sınırlandırmaya çalışmasını öngören Paris iklim anlaşmasının yerine getirilmesi için çok önemli olduğunu söylüyor.

COP28’i yöneten Birleşik Arap Emirlikleri’nin  ulusal petrol şirketinin CEO’su Sultan el-Cabir, “Tarihi başarımızla gurur duymalıyız, 1.5’i ulaşılabilir kılmak için sağlam bir eylem planı sunduk” dedi.

Bu zirvede uzlaşılan bildiri, ilk kez bir BM iklim anlaşmasının hükümetleri tüm fosil yakıtları azaltmaya çağırması anlamına geliyor. Öte yandan asıl tartışma fosil yakıtların aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasına yönelik oldu. Zirveden bu yönde bir çağrı ve karar çıkmadı.

‘Zayıf bir sonuç’

Müzakereleri takip eden uzmanlar fosil yakıtlardan uzaklaşma çağrısının zayıf bir sonuç olduğu ve küresel ısınmayı sınırlandırmak için emisyonları keskin şekilde düşürmenin sağlanamayacağını ifade ediyor.

Özellikle ABD, Kanada, Norveç, bazı Avrupa Birliği ülkeleri gibi fosil yakıt çıkarımına daha az bağımlı olan zengin ülkeler, metnin daha da ileri giderek fosil yakıtların sadece tüketim ve üretimini azaltmak yerine aşamalı olarak ortadan kaldırılmasına yönelik bir anlaşmaya imza atmasını talep ediyordu. Ancak Suudi Arabistan’ın başını çektiği petrol ve doğal gaz üreticisi ülkeler ve Çin ve Hindistan gibi hızla büyüyen gelişmekte olan ülkeler, fosil yakıtların aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasına yönelik baskıları geri çevirdi.

Gelişmekte olan ülkelerin fosil yakıtlardan temiz enerjiye geçişi nasıl sağlayacağı ve finansmanı nasıl yaratacağı konusu soru işareti kalmaya devam ediyor.

Diğer yandan taraflar küresel yenilenebilir enerji kapasitesinin 2030 itibarıyla üç katına ve enerji verimliliğindeki ilerleme hızının iki katına çıkarılması hedeflerini kabul ederken, Kayıp Zarar Fonu’nun operasyonel hale gelmesi de final metninde yer aldı.

Final metninde, gelişmekte olan ülkelerin iklim finansmanına ihtiyaç duyduğu ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum için gereken finansmana atıfta bulunulsa da, uyum finansmanının nasıl ölçeklendirileceği ve takvimine ilişkin her zamanki boşluklar devam ediyor. Bu boşlukların devam etmesi ve somut eylem planı çıkarılmaması da, iklim adaleti çağrısı yapan ülkeler ve aktivistler için önemli bir eleştiri konusu oldu.

‘Büyük boşluklar var’

Brezilya merkezli İklim Gözlemevi Yönetici Sekreteri Marcio Astrini, COP28 sonucunun “sinyaller açısından güçlü ancak içerik bakımından zayıf” olduğunu dile getirerek, “Gerçek anlamda harekete geçilmediği takdirde Dubai’den çıkan sonuç, dünyanın dört bir yanında aşırı iklim olaylarından zarar gören topluluklar arasında kutlanmayacak bir sonuç” ifadesini kullandı.

Christian Aid Kıdemli İklim Danışmanı Joab Okanda ise “COP28’de tabuta çiviyi çakmamış olabiliriz ama iklime zarar veren enerjinin sonu yaklaşıyor. Ancak gelişmekte olan ülkelerde fosil yakıtlardan temiz enerjiye geçişi fiilen finanse etmek için iklim finansmanı konusunda büyük bir boşluk var. Bu olmadan, küresel değişimin çok daha yavaş olması riskiyle karşı karşıyayız” değerlendirmesinde bulundu.

Diplomasi

Beyaz Saray, Pentagon’a Ukrayna için Patriot talimatı verdi

Yayınlanma

ABD Başkanı Trump’ın, Rusya’nın hava saldırılarına karşı Kiev’in savunmasını güçlendirmek amacıyla Ukrayna’ya bir Patriot hava savunma sistemi daha göndermeyi değerlendirdiği bildirildi. Wall Street Journal’ın haberine göre, Beyaz Saray bu konuda Pentagon’a talimat verirken, Washington yönetimi diğer ülkelerin de Ukrayna’ya Amerikan yapımı sistemler tedarik etme olasılığını araştırıyor.

Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin konuya vakıf kaynaklara dayandırdığı haberine göre, ABD Başkanı Donald Trump, Rusya’nın hava saldırıları karşısında Kiev’in savunmasını güçlendirmek amacıyla Ukrayna‘ya ek bir Patriot füze savunma sistemi göndermeyi değerlendiriyor.

Kaynaklardan biri, Beyaz Saray’ın Pentagon’a Kiev’e bir Patriot sistemi ve ek silahların tedariki konusunu incelemesi için şimdiden talimat verdiğini belirtti.

Haberde ayrıca, Washington’un diğer ülkelerin Ukrayna’ya Amerikan yapımı hava savunma sistemleri sağlayıp sağlayamayacağını da araştırdığı ifade edildi.

Mevcut sistemler bakım sorunları yaşıyor

WSJ‘ye konuşan eski bir Pentagon yetkilisi, bugüne kadar ABD’nin Kiev’e üç, Almanya’nın üç ve bir Avrupa ülkeleri konsorsiyumunun da bir Patriot sistemi gönderdiğini söyledi.

Her bir sistemin iki ila üç fırlatma rampası, bir radar ve bir kontrol ünitesinden oluştuğu biliniyor.

Fakat aynı kaynak, Ukrayna’daki Patriot sistemlerinin tamamının bakım sorunları nedeniyle eş zamanlı olarak çalışmadığını aktardı. Hava hedeflerini imha etmek için kullanılan önleyici füzelerin sayısı konusunda da belirsizlikler bulunuyor.

ABD’nin Ukrayna’ya silah sevkiyatı yeniden başlayabilir

Trump’tan füze sözü, Merz’den ödeme teklifi

Politico‘nun kaynaklarına göre, Pentagon haziran ayı sonunda silah stoklarında bir denetim başlatmış ve Ukrayna’ya askeri yardımı belirsiz bir süre için askıya almıştı.

Bu süreçte Patriot sistemleri için 30 adet önleyici füzenin teslimatı da “dondurulmuştu”. Ancak Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından Kiev’e derhal 10 füze gönderme ve ek tedariklerin bulunmasına yardımcı olma sözü verdi.

Öte yandan Axios‘un haberine göre, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Trump’a Ukrayna için ek Patriot bataryalarının maliyetini karşılama teklifinde bulundu.

Kaynaklar, tarafların henüz somut bir anlaşmaya varmadığını ancak konunun görüşülmeye devam ettiğini kaydetti.

Uzman: Hava savunması Kiev’in kendi mühimmatını üretmesi için kritik

Dış Politika Araştırma Enstitüsü’nden Rob Lee, Rusya’nın giderek vurulması zorlaşan çok sayıda insansız hava aracı ürettiğini belirterek, Ukrayna’nın hava savunmasını güçlendirmenin şu anda en önemli öncelik olduğunu vurguluyor.

Lee’ye göre, Rusya ordusunun saldırıları Ukrayna’nın savunma sanayisini hedef alıyor ve zaman zaman fabrikaları yok ediyor. Lee, bu nedenle daha fazla hava savunma sistemi sağlanmasının, Kiev’in kendi mühimmatını üretmesine ve mücadeleyi sürdürmesine yardımcı olacağı sonucuna vardı.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Netanyahu, Beyaz Saray’dan sessizce ayrıldı: Ateşkes müzakereleri tıkandı

Yayınlanma

İsrail Başbakanı Netanyahu’nun ABD Başkanı Trump ile art arda yaptığı iki görüşmeden de somut bir sonuç çıkmadı. Gazze’de ateşkes müzakereleri tıkanırken, ABD’nin özel temsilcisi Doha ziyaretini erteledi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, üst üste iki gün ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşmelerin ardından Beyaz Saray’dan herhangi bir açıklama yapılmadan ayrıldı. Görüşmenin ana gündem maddesi olan Gazze’de ateşkes müzakereleri ve esir takası konusunda bir ilerleme sağlandığına dair herhangi bir bilgilendirme yapılmadı.

Toplantının Netanyahu’nun programına son dakika eklenmesi, ateşkes müzakereleri konusunda olası anlaşma ihtimalini güçlendirmişti. Trump, Gazze konusunu ele alacaklarını açıklarken, ABD’nin Özel Temsilcisi Steve Witkoff da bu hafta içinde bir anlaşmaya varılabileceğine dair umutlu açıklamalarda bulunmuştu.

Ancak Times of Israel’e konuşan kaynaklara göre, Netanyahu’nun Trump ve ABD Başkan Yardımcısı JD Vance ile Oval Ofis’te yaptığı bir saatten uzun süren görüşmenin ardından Witkoff, Katar’ın başkenti Doha’ya yapacağı ziyareti erteledi. Witkoff’un, İsrail ile Hamas arasında süren dolaylı ateşkes müzakereleri için salı günü Doha’ya gitmesi bekleniyordu. Ancak yeni uçuş tarihi henüz belirlenmedi. Bu erteleme, anlaşmaya varmak için hâlâ önemli ilerlemelere ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor.

‘İsrail heyetinin yetkisi yok’

Suudi merkezli Asharq News ise, adı açıklanmayan kaynaklara dayandırdığı haberinde, Katar’daki beşinci tur müzakerelerin salı gecesi kayda değer bir gelişme olmadan sona erdiğini yazdı. Filistinli bir yetkili, görüşmelerin “çıkmaza girdiğini”, İsrail müzakere heyetinin sadece dinleyip tüm kararları Netanyahu ve Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer ile istişare ederek aldığını iddia etti.

Aynı yetkili, İsrail heyetinin karar alma yetkisi olmadığını ve Netanyahu’nun “her türlü anlaşmayı engellemeye yönelik oyalama politikasını sürdürdüğünü” belirtti.

Netanyahu, salı günü Trump’la görüşmesinin ardından yayımladığı videolu açıklamada, “Görüşmelerimizin odak noktası rehinelerimizi kurtarma çabalarıydı” dedi.

Netanyahu, “Askerlerimizin uyguladığı askeri baskı sayesinde bu çabalar devam ediyor” diyerek İsrail’in Gazze’deki hedeflerini yineledi:

-Tüm rehinelerin – hayatta olanların ve hayatını kaybedenlerin – serbest bırakılması,

-Hamas’ın askeri ve yönetsel kapasitesinin yok edilmesi,

-Gazze’nin artık İsrail için bir tehdit oluşturmaması.

Netanyahu ayrıca Trump ve Vance ile İran’a karşı düzenlenen ortak operasyonun sonuçlarını da değerlendirdiklerini söyledi ve “İbrahim Anlaşmaları’nın genişletilmesi için fırsatların doğduğunu” ifade etti.

Anlaşmadaki pürüzler

Görüşmelerle ilgili bilgi sahibi dört kaynağın Times of Israel’e verdiği bilgiye göre, ABD, bu hafta içinde bir anlaşmaya varılması konusunda Mısır ve Katar’a göre daha iyimser.

Witkoff, üç önemli pürüzün son üç günde çözülmüş olabileceğini belirtti. Bu başlıklar:

-Hamas’ın 60 günlük ateşkes süresi sonunda kalıcı ateşkes görüşmeleri tamamlanmamış olsa bile geçici ateşkesin devam etmesini garanti altına alma talebi,

-Gazze’ye BM destekli mekanizmalar aracılığıyla insani yardım akışının hızlandırılması,

-Esir takasının şartları.

Ancak görüşmelerde henüz değişim yapılacak kişilerin kimliklerinin ele alınmadığı, Hamas’ın önce diğer konuların çözümünü istediği bildirildi.

İnsani yardım konusundaki önerilere göre, İsrail ordusunun çekildiği bölgelerde yalnızca BM ve tarafsız uluslararası kuruluşların yardım dağıtmasına izin verilecek. Gazze İnsani Yardım Vakfı’nın (GHF) bu bölgelerde faaliyet göstermesi yasaklanacak.

İsrail’den Refah’ta ‘toplama kampı’ planı: İnsanlığa karşı suç

Toplama kampı planı tepki çekti

ABD’li ve Filistinli kaynaklara göre, anlaşmanın önündeki en büyük engel, 60 günlük ateşkes süresince İsrail ordusunun Gazze’den kısmen çekilmesiyle ilgili. İsrail, Gazze’nin güneyinde kurmayı planladığı ve “insani şehir” olarak adlandırdığı bölgede kalmakta ısrar ediyor. Bu şehir, İsrail’in planına göre, Gazze halkının toplanacağı ve güvenlik taramasından sonra dışarı çıkamayacağı, tam anlamıyla bir “toplama kampı” olacak.

İsrail Savunma Bakanı İsrael Katz iki gün önce bu planı kamuoyuyla paylaştı. Ancak uluslararası kamuoyunda, 2 milyon insanın küçük bir bölgeye hapsedilmesi ve hareket özgürlüğünün kısıtlanması fikri büyük tepki topladı. Katz, planı nüfusu korumak için bir mekanizma olarak nitelendirerek, bölgeye insani yardım dağıtılacağını söyledi. Ancak Gazze sakinleri, mayıs ayından bu yana GHF tarafından işletilen yardım dağıtım merkezlerine ulaşmaya çalışırken neredeyse her gün İsrail ordusunun saldırısına maruz kalmaya başladığından, uluslararası toplumun İsrail’in insani yardım girişimlerine güveni düşük.

Filistinli kaynaklar, Kan kamu yayın kuruluşuna verdikleri demeçte, Katz’ın açıklamalarının Doha’daki rehine görüşmelerini baltaladığını ve Hamas’ın İsrail güçlerinin çekilmesine ilişkin esnekliğini azalttığını söylediler.

Hamas sözlü değil yazılı güvence istiyor

İki Arap diplomat, ABD’nin iyimserliğine karşın, Mısır ve Katar’ın mevcut boşlukların hâlâ büyük olduğunu düşündüğünü söyledi. ABD, salı günü Hamas’a, Trump’ın geçici ateşkesin süreceği konusunda kişisel güvence verdiğini iletti. Ancak Hamas, bu güvencelerin yazılı olması gerektiğini savunuyor.

Daha önce, Edan Alexander isimli rehine serbest bırakılırken verilen benzer sözlerin tutulmadığını belirten Filistinli bir yetkili, Hamas’ın sözlü güvencelere artık itibar etmediğini söyledi.

İsrail’in savaşı bitirme planı

Netanyahu, salı günü ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson ile yaptığı görüşmede, Hamas tamamen yok edilene kadar savaşın süreceğini belirtti. Netanyahu, “Bazı adımlar İsrail için, bazıları Hamas için acı verici olacak” dedi ve ekledi: “Hamas’ın artık hareket edemeyeceği, yönetimi ve askeri kapasitesi olmayacağı ve Gazze’nin İsrail için bir tehdit oluşturmayacağı koşuluyla savaşı sona erdirmeye de hazırız. Bunu nasıl yapacağımıza dair çok net bir plan var. Bu konuda ABD ile aynı görüşteyiz.”

Netanyahu, İsrail’in şartlarına göre “mümkün olan en kısa sürede” bir anlaşma sağlanmasını umduğunu belirterek, bunun 10 rehineye evlerine kavuşması anlamına geleceğini kaydetti.

Netanyahu, aynı gün beş İsrail askerinin Gazze’de yol kenarına yerleştirilen bir bombayla hayatını kaybetmesinin ardından gelen eleştirilere rağmen, savaşın devam etmesi gerektiğini savundu. Ancak isimsiz bir İsrailli yetkili, Hamas’ın 4 Temmuz’daki yanıtının müzakereleri geri götürdüğünü ve bir anlaşmaya varmanın birkaç günden uzun sürebileceğini belirtti.

Netanyahu’nun Oval Ofis’teki görüşmesi sonrasında kamuoyuna bir bildiri yapılmazken, Beyaz Saray sadece Netanyahu’nun Trump’a “Trump her konuda haklıydı” yazılı kırmızı bir şapka hediye ettiğini gösteren bir fotoğraf paylaştı.

Trump ise salı günü yaptığı kabine toplantısında, “Netanyahu ile neredeyse tamamen Gazze’yi konuşacağız. Bu bir trajedi ve çözülmesi gerekiyor,” dedi. Witkoff da “Başkanın talimatıyla rehine aileleriyle görüşüyoruz. Bu sürecin Gazze’de kalıcı barışı getirmesini umuyoruz,” diye konuştu.

Pazartesi akşamı düzenlenen akşam yemeğinde ise Netanyahu ve Trump, geçen ay İran’a yönelik ortak saldırıları överek birbirlerine övgüler yağdırdı. Netanyahu, Trump’ı Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdiğini duyurarak, İran’a karşı saldırıların bölgesel barışa kapı araladığını savundu.

Soykırım sanığı, soykırım sponsorunu Nobel’e aday gösterdi

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Ermenistan’da tutuklu milyarder Karapetyan’ın şirketinin kamulaştırılmasına onay

Yayınlanma

Ermenistan Cumhurbaşkanı Vaagn Haçaturyan, tutuklu iş insanı Samvel Karapetyan’a ait Ermenistan Elektrik Şebekeleri şirketinin kamulaştırılmasına olanak tanıyan yasaları imzaladı. Yeni düzenleme, hükümete şirkete kayyum atama ve satın almada öncelik hakkı tanıyor. Karapetyan ise hükümeti devirmeye yönelik çağrı suçlamasıyla iki aydır tutuklu.

Ermenistan Cumhurbaşkanı Vaagn Haçaturyan, aynı zamanda Rusya vatandaşı olan tutuklu iş insanı Samvel Karapetyan’a ait olan Ermenistan Elektrik Şebekeleri şirketinin kamulaştırılmasına olanak tanıyan yasaları imzaladı.

Cumhurbaşkanlığının internet sitesinden yapılan açıklamada, yasanın yürürlüğe girdiği duyuruldu.

Söz konusu yasa, bir gün önce Ermenistan parlamentosunda 27’ye karşı 65 oyla kabul edilmiş, bir milletvekili ise çekimser kalmıştı.

Hükümete kayyum atama yetkisi

Yapılan yasal değişikliklere göre, Kamu Hizmetleri Düzenleme Komisyonu, şirketin lisansından gönüllü olarak vazgeçmesi durumunda, tüzel kişiliği faaliyete devam etmeye zorlayabilecek veya yönetimi bir geçici yöneticiye devredebilecek.

Ayrıca, idari sürecin başlamasının ardından komisyon başkanı, yürütme organının tüm yetkilerini devralacak kayyumu doğrudan atama hakkına sahip olacak.

Komisyon başkanı, ihlallerin giderilmesi için bir programı onaylama, şirketin üst yönetim organı toplantılarını düzenleme, tüzükte değişiklik yapma ve yönetim kurulu üyelerini değiştirme gibi geniş yetkilerle donatıldı.

Paşinyan, Ermeni Kilisesi’ni ‘özgürleştireceğini’ ilan etti

Satın almada öncelik hükümetin

Değişiklikler uyarınca, şirketin satılmasına karar verilmesi hâlinde, hükümet satın alma konusunda öncelik hakkına sahip olacak.

Belgede, şirketin satın alma bedelinin, “Değerleme Faaliyetleri Hakkında Kanun” uyarınca belirlenen piyasa değerini aşamayacağı belirtiliyor.

İş insanı ‘hükümeti devirme’ suçlamasıyla tutuklu

Karapetyan’a yönelik ceza davası, iş insanının, hükümet yetkililerinin Ermeni Apostolik Kilisesi’nin üst düzey yöneticilerine yönelik sert eleştirileri karşısında kiliseyi savunmasının ardından başlatıldı.

17 Haziran’da Karapetyan’ın evinde arama yapılmış, ertesi gün ise “hükümeti devirmeye yönelik çağrılarda bulunma” suçlamasıyla iki ay süreyle tutuklanmıştı.

İş insanı suçlamaları reddederken, avukatı Liana Gasparyan mahkeme kararının yasa dışı olduğunu savunuyor.

Karapetyan’dan iktidar partisi vekillerine iftira davası

Öte yandan Karapetyan, 4 Temmuz’da iktidardaki Sivil Sözleşme partisinden milletvekilleri Arsen Torosyan ve Hayk Konjoryan’a karşı dava açtı.

İş insanı, milletvekillerinin iftira niteliğindeki beyanlarını kamuoyu önünde yalanlamalarını ve özür dilemelerini talep etti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English