Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

İspanya, Venezuela’nın muhalefet liderini sürgüne göndermesine yardım etmekle suçlanıyor

Yayınlanma

İspanya, İspanyol diplomatik koruması altında Devlet Başkanı Nicolás Maduro’nun zaferini tanıyan bir belgeyi imzalaması için baskı gören Venezuela’nın ana muhalefet başkan adayının sürgün edilmesini kolaylaştırdığı iddiasıyla ağır eleştirilere maruz kaldı.

Muhalefetin Temmuz seçimlerini kazandığını söylediği eski Venezuelalı diplomat Edmundo González, tutuklanmaktan kurtulmak için haftalarca saklandıktan sonra İspanya’da siyasi sığınma talebinde bulunmak üzere 7 Eylül’de Caracas’tan ayrılmıştı.

Muhalefet, González’in Maduro’yu alt ettiğini kanıtlamak için resmi sayım dökümlerinin yaklaşık yüzde 80’inin kopyalarını yayınladı ve ABD de bu iddiayı destekledi.

Madrid’de muhalefet hükümeti eleştiriyor

75 yaşında ve sağlık sorunları olan González bu hafta yaptığı açıklamada Venezuela’dan ayrılmasına izin verilmesi için Maduro’nun zaferini tanıyan bir mektubu baskı altında imzalamaya zorlandığını ileri sürdü.

Maduro hükümeti daha sonra González’in İspanya’nın Caracas’taki büyükelçilik rezidansında, Maduro’nun üst düzey siyasi yardımcısı Jorge Rodríguez ve başkan yardımcısı olan kız kardeşi Delcy ile bir toplantı sırasında belgeyi imzalarken çekildiğini söylediği fotoğrafları yayınladı. Toplantıda İspanya’nın Venezuela Büyükelçisi Ramón Santos da hazır bulundu.

İspanya’nın muhafazakâr muhalefet lideri Alberto Nuñez Feijóo, İspanyol diplomasisinin “diktatör bir rejimin hizmetinde olamayacağını” söyleyerek İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares ve büyükelçinin istifasını istedi.

FT’ye konuşan Brezilyalı yetkili “baskı” iddiını gündeme getirdi

Financial Times’a (FT) konuşan üst düzey bir Brezilyalı hükümet yetkilisi Rodríguez kardeşlerin González üzerinde baskı kurmak için konutu ziyaret ettiklerini ve buna “asla izin verilmemesi gerektiğini” söyledi.

Yetkili, “Maduro [González’i] gözdağı vererek ülke dışına itti ve … İspanyol devleti de bunun başlıca kolaylaştırıcısı oldu. Ne yaptıklarını açıklamak ve sorumlu tutulmak zorundalar,” diye konuştu.

İspanyol hükümeti González’in ülke dışına çıkmaya zorlanmasında rolü olduğu iddialarını reddediyor ve muhalefet liderinin güvenliğini sağlamaya çalıştığında ve sığınma talebine yanıt verdiğinde ısrar ediyor.

González seçimlerin ardından yaklaşık beş hafta boyunca Hollanda büyükelçiliği rezidansında güven içinde barınmış fakat Rodríguez ikilisi tarafından ancak İspanyol rezidansına taşındıktan sonra ziyaret edilmişti.

Eski İspanya Başbakanı Zapatero aracılık etti

Muhalefete yakın bir kişiye göre González, seçimlerden yaklaşık üç hafta sonra Maduro hükümetinin düşmeyeceğini ve Venezuela’da süresiz olarak diplomatik koruma altında kalması ya da yurtdışına sığınması gerektiğini anladığında “depresyona girdi.”

FT’ye konuşan yetkili, González’in ayrılmasına yol açan anlaşmanın sağlanmasında kilit rol oynayan Maduro hükümetine yakın sosyalist eski İspanya başbakanı José Luis Rodríguez Zapatero ile bu sıralarda görüştüğünü söyledi.

Brezilyalı yetkili, Zapatero’nun González’i İspanya’ya sürme planını Rodríguez çiftiyle görüştüğünü ve “uygulanmasına yardımcı olduğunu” anladığını söyledi.

González, 5 Eylül’de İspanya’ya sığınma hakkı alacağı ve son ayrıntıların büyükelçi ile halledileceği düşüncesiyle İspanya büyükelçiliği konutuna nakledildi. İki gün süren müzakereler sonucunda Rodríguez çifti González’in imzalaması için bir belgeyle bizzat geldi.

İspanyol bakan “hasar kontrolüne” başladı

Albares perşembe günü Brüksel’de gazetecilere yaptığı açıklamada hükümetinin González’i büyükelçilik konutunda ziyaret etmesi için kimseyi davet etmediğini ve “herhangi bir belgenin müzakeresinde yer almadığını” söyledi.

Büyükelçinin görüşmeler sırasında hazır bulunduğunu ve konutta sadece bir kabul odası olduğu için fotoğraflarda göründüğünü de sözlerine ekledi.

González geçen perşembe günü yaptığı ve fırtınayı dindirmeyi amaçlayan bir açıklamada İspanya’ya desteği için teşekkür etti ve “Ne İspanya hükümeti ne de İspanya’nın Venezuela Büyükelçisi Ramón Santos tarafından zorlandım,” iddiasında bulundu.

González ile temas halinde olan Venezuelalı bir muhalif kaynak, González’in açıklamayı “Albares’in acil talebi üzerine” yaptığını savundu.

Caracas’a göre “viskiyle yumuşatılmış keyifli bir atmosfer” vardı

FT’ye göre Venezuela hükümeti ise González’in sürgününü bir “propaganda darbesi” olarak kullanmaya çalıştı ve onu “zayıf ve korkak olarak” resmetti.

Jorge Rodríguez perşembe günü düzenlediği basın toplantısında González belgesinin bir kopyasını sallayarak bunu “teslimiyetten başka bir şey değil” şeklinde tanımladı.

González’in baskı altında imzaladığı iddiasıyla alay eden Rodríguez, “viskiyle yumuşatılmış tartışmalarla keyifli bir atmosferi” gösterdiğini söylediği bir ses kaydından bölümler dinletti.

González ise toplantının kendisinin izni olmadan fotoğraflandığını ve kaydedildiğini söyledi. González, “Ülkeden ayrılmama izin vermek için imzalamam gereken bir belgeyle geldiler. Başka bir deyişle ya imzalayacaktım ya da sonuçlarına katlanacaktım. Zorlama, şantaj ve baskıyla geçen çok gergin saatler oldu,” dedi.

DİPLOMASİ

Trump: Zelenskiy tarihin gördüğü en büyük pazarlamacı

Yayınlanma

Yazar

ABD’de Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump Ukrayna politikasına “farklı” yaklaşacağını söyledi ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’in güvenlik yardımı taleplerini “hayretle karşıladığını” duyurdu.

Trump, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu öncesinde Pennsylvania’da düzenlenen bir mitingde yaptığı konuşmada, “Zelenskiy’in burada olduğunu görüyorum. Bence Zelenskiy tarihteki en büyük pazarlamacı; ülkeye her gelişinde 60 milyar dolarla gidiyor,” dedi.

Trump, Ukrayna liderinin Demokrat rakibi Kamala Harris’in seçimi kazanmasını “çok istediğine” inandığını da sözlerine ekledi ve seçimi kazanması halinde Ukrayna ve Rusya’yı müzakere masasına oturtmaya çalışacağını söyledi.

Indiana’daki etkinlikte konuşan Trump, “Eğer bu seçimi kazanırsam yapacağım ilk şey Zelenskiy’i ve Başkan Putin’i arayıp ‘Bir anlaşma yapmalısınız, bu çılgınlık’ demek olacak,” dedi.

Trump’ın yorumları Zelenskiy’in perşembe günü Harris ve Başkan Joe Biden ile bir araya gelerek savaşı sona erdirmeye yönelik “zafer planını” sunacağı sırada geldi.

Zelenskiy, ABD’den NATO ittifakına katılmak için yeni bir girişimi desteklemesini ve gelişmiş silahların sürekli tedarikini taahhüt etmesini istemeyi planlıyor.

Pazar günü Pennsylvania’daki bir mühimmat fabrikasını gezen Zelenskiy, verdiği bir röportajda Trump’ın çatışmanın karmaşıklığını anlamadığını ve Harris’le yaptığı münazara sırasında “siyasi açıklamalar” yaptığını öne sürdü.

Zelenskiy New Yorker’a verdiği demeçte, “Benim hissiyatım Trump’ın savaşı nasıl durduracağını bildiğini düşünse bile bunu gerçekten bilmediği yönünde. Bu savaşta çoğu zaman ne kadar derine bakarsanız o kadar az şey anlarsınız,” dedi.

Ukraynalı lider ayrıca Trump’ın aday adayı JD Vance’i “fazla radikal” olarak nitelendirdi ve Ohiolu ABD senatörünü Ukrayna ile Rusya arasında askerden arındırılmış bir bölgeyi savunduğu için eleştirdi.

Zelenskiy, “Dünyanın bu savaşı Ukrayna’nın zararına bitirmesi gerektiği fikri kabul edilemez fakat ben onun bu konseptini resmi anlamda bir plan olarak görmüyorum. Eğer bir kişi bunu gerçekten uygulayacak olsaydı, Ukrayna’nın topraklarından vazgeçerek savaşı durdurmanın maliyetini üstlenmesini sağlamak korkunç bir fikir olurdu,” dedi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Pekin, Güney Çin Denizi komutanını 2 yılı aşkın bir süredir ilk kez ABD’ye gönderdi

Yayınlanma

Çin Halk Kurtuluş Ordusu (PLA), Güney Çin Denizi’nden sorumlu komutanını, Pekin’in iki yıldan uzun bir süre önce askeri ilişkilerini kesmesinden bu yana ilk kez ABD’ye gönderdi.

Çin Savunma Bakanlığı pazartesi günü yaptığı açıklamada PLA Güney Cephe Komutanlığı’nın başında bulunan General Wu Yanan’ın geçtiğimiz hafta Hawaii’de düzenlenen Hint-Pasifik Savunma Şefleri Konferansı sırasında ABD Hint-Pasifik Komutanı Amiral Samuel Paparo ile bir görüşme yaptığını doğruladı.

Daha önce tüm iletişim kanalları kesilen iki ordu, bu ayın başlarında komutanlar arasında yapılan video görüşmesinin ardından yeniden bir araya gelmeye başladı.

Çin bakanlığı pazartesi günü yaptığı açıklamada, geçen haftaki toplantıda “her iki tarafın da iki devlet başkanı tarafından varılan mutabakatın uygulanmasına odaklanarak ortak endişe konuları üzerinde samimi ve derinlemesine görüş alışverişinde bulunduğunu” söyledi.

ABD Hint-Pasifik Komutanlığı, Paparo’nun “yanlış algılama veya yanlış hesaplama riskini azaltmak için ABD ordusu ile PLA arasında sürekli iletişim hatlarının öneminin altını çizdiğini” söyledi.

Hint-Pasifik savunma şeflerinin yıllık toplantısı geçen hafta çarşambadan cumaya kadar sürdü. Wu, Hawaii’ye giden Çin heyetine liderlik ederek Tayland, Singapur, Filipinler, Birleşik Krallık ve Fransa’nın da aralarında bulunduğu diğer ülkelerin temsilcileriyle ikili görüşmeler ve fikir alışverişinde bulundu.

Geçen yıl Fiji’de düzenlenen konferansta Çin’i Merkezi Askeri Komisyon Müşterek Kurmay Dairesi Başkan Yardımcısı General Xu Qiling temsil etmişti.

Emekli bir PLA kıdemli albayı ve Tsinghua Üniversitesi Uluslararası Güvenlik ve Strateji Merkezi’nde kıdemli araştırmacı olan Zhou Bo, iki ordunun ilişkilerini yeniden başlattığı ve iki komutan arasındaki ilk görüşmenin ardından Wu’nun çok taraflı bir konferansa katılmak üzere ABD’ye gitmesinin doğal olduğunu söyledi.

Pekin, Nancy Pelosi’nin ABD Temsilciler Meclisi Başkanı olduğu Ağustos 2022 ‘de Tayvan’a yaptığı ziyareti protesto etmek amacıyla ordular arası bazı önemli iletişim kanallarını durdurmuştu.

Zhou, Wu’nun ABD’ye ikili bir ziyaret gerçekleştirmemiş olmasına rağmen konferansa katılmasının “her iki tarafın da anlayışı derinleştirmesi açısından yararlı” olduğunu söyledi.

Dünyanın en büyük iki ordusu, Çin ve ABD başkanlarının kasım ayında San Francisco ‘da ilişkilerde gerilimi azaltmaya yönelik diğer anlaşmaların yanı sıra PLA ve Pentagon arasındaki iletişimi yeniden başlatma konusunda mutabık kalmalarının ardından yeniden temas kurmaya başladı.

Bunu Çin ordusunun ocak ayında Pentagon’ a yaptığı ve ÇKP Uluslararası Askeri İşbirliği Ofisi Müdür Yardımcısı Song Yanchao’nun ABD’nin Çin işlerinden sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı Michael Chase ile bir araya geldiği ziyaret izledi.

Bu ayın başlarında Chase Pekin’deki Xiangshan savunma forumuna bir heyet gönderdi ve ardından ÇKP Merkezi Askeri Komisyon ofisinden Çinli mevkidaşlarıyla bir toplantı yaptı.

ABD Savunma Bakanlığı’na göre, ABD bu görüşmeler sırasında “Çin’in Rusya’nın savunma sanayi üssüne verdiği destek ve bu desteğin Avrupa ve transatlantik güvenlik üzerindeki etkisi” ve Çin’in “Güney Çin Denizi’nde Filipin gemilerine karşı devam eden müdahaleleri” konusundaki endişelerini dile getirdi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Batı ve Asyalı müttefikleri Çin’in kritik madenlerdeki hakimiyetini kırmak için harekete geçti

Yayınlanma

ABD öncülüğünde 14 ülke ve Avrupa Birliği’nden oluşan bir grup olan Mineral Güvenlik Ortaklığı (MSP), Çin’in kritik minerallerin tedariki üzerindeki hakimiyetini kırma çabalarının bir parçası olarak pazartesi günü New York’ta düzenlenen bir etkinlikte bir “finans ağı” başlattı.

Mineral Güvenlik Ortaklığı Finans Ağı, Çin dışında lityum, nikel ve nadir topraklar gibi önemli stratejik malzemelerin tedarik zincirlerinin geliştirilmesini engelleyen yatırım eksikliklerinin üstesinden gelmeyi amaçlıyor. Bu madenler modern üretimde yaygın olarak kullanılmakta olup elektrikli araçlar ve rüzgar türbinleri gibi teknolojilerde kullanılmaları nedeniyle enerji dönüşümü için de önem taşıyor.

Dünyanın en büyük madencileri, yatırımcıları ve ekipman üreticilerinden bazılarının temsilcilerinin katıldığı toplantı, cumartesi günü yapılan Dörtlü QUAD toplantısının ardından gerçekleşti.

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Kurt Campbell, dört ülkenin – Avustralya, Japonya, ABD ve Hindistan – liderlerinin alternatif tedarik zincirleri oluşturma çabalarını sürdürmenin yollarını tartıştıklarını söyledi. Campbell, Endonezya’daki Çin destekli üreticilerin piyasayı köşeye sıkıştırmasına bağlanan düşük fiyatlar nedeniyle BHP’nin Nickel West operasyonu da dahil olmak üzere birçok nikel madeninin faaliyetlerini askıya aldığı Avustralya’daki maden kapanmalarına işaret etti.

“[Avustralya’nın] kapasitesinin büyük bir kısmının iflasa sürüklenmesi ya da en azından bir süreliğine askıya alınması bizi derinden zorluyor” diyen BHP, ülkelerin liderleri değiştikçe ve talep arttıkça yatırımları artırmak için kamu ve özel sektör arasındaki ortaklıkların önemli olacağını sözlerine ekledi.

Kritik madenlerin çoğunun üretimine hakim olan Çin’e açık bir göndermede bulunan Bakan, “En iyi ihtimalle düzensiz olan ve çoğu zaman çıkarlarımıza ters düşen şekillerde manipüle edilen bir pazarda karşılaşacağımız bazı uluslararası zorlukların çok farkında olmamız gerekecek” dedi.

MSP, “mevcut küresel kritik minerallerin çıkarılması, rafine edilmesi ve işlenmesinin Çin’de veya Çin’e ait kuruluşlar aracılığıyla yüksek oranda yoğunlaştığını” vurgulayan bir bildiri yayınladı.

ABD’nin ekonomik büyüme, enerji ve çevreden sorumlu müsteşarı Jose Fernandez, MSP Finans Ağı’nın hükümetlerin, ihracat kredi kuruluşlarının, kalkınma finansmanı kurumlarının ve kamu yatırım fonlarının çalışmalarını koordine ederek “projeleri toplu olarak finanse edip riskten arındıracağını ve özel yatırımları bir araya getireceğini” söyledi.

Fernandez, arz fazlası, tedarik zincirlerinin yoğunlaşması ve finansman zorluklarının yeni madenleri devreye sokma çabalarını sekteye uğratması nedeniyle enerji dönüşümünün “risk altında” olduğunu söyledi.

“Birçok analist bize kritik maden endüstrisinin ve ilgili tedarik zincirlerinin trilyon dolarlık bir endüstri olacağını söyledi, bu nedenle herkesin kolları sıvayıp aktif olarak katılmasına, yatırım yapmasına ve tedarik zincirlerimizi ve enerji geçiş hedeflerimizi güvence altına almasına ihtiyacımız var” dedi.

“Eğer bu alanda finans somununu kırabilirsek, çok şey başarmış olacağız” diye ekledi.

Çin’e alternatif tedarik zinciri hedefi

Üyeleri dünya GSYH’sinin %50’sinden fazlasını oluşturan MSP, Çin’e alternatif tedarik zincirlerinin oluşturulmasını sağlamak üzere Haziran 2022’de kuruldu. Üyeleri arasında Avustralya, Kanada, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Hindistan, İtalya, Japonya, Norveç, Güney Kore, İsveç, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği yer alıyor.

Fernandez, MSP’nin yüksek çevresel ve sosyal standartların sağlanmasına odaklanarak bir düzine madencilik projesini “bitiş çizgisine” getirdiğini ve 30’dan fazla projenin de sırada olduğunu söyledi.

Fernandez, “Dünya çapında mükemmel bir şekilde uygulanabilir olan ancak topluluklar karşı çıktığı için ilerlemeyen pek çok madencilik projesi var – yolları kapatıyorlar, projeleri engelliyorlar. Dolayısıyla yapmamız gereken şeylerden biri de toplumları ve ülkeleri sürece dahil etmek ve bu süreci zirveye doğru bir yarış temelinde yürütmektir” dedi.

Bu hafta, Amerikan topraklarında faaliyet gösteren Avustralyalı kritik mineral şirketlerine ABD’den potansiyel finansman sağlanacağına dair birkaç duyuru yapıldı. Avustralyalı American Rare Earths salı günü yaptığı açıklamada Wyoming’deki madeni için ABD İhracat-İthalat Bankası’ndan (EXIM) 456 milyon dolar kredi almak için sırada olduğunu belirtti.

Anson Resources, Utah’taki lityum üretim tesisi için 330 milyon dolar sağlamak üzere bağlayıcı olmayan benzer bir teklif aldı. Bu arada, South32 ve Element 25, sırasıyla Arizona ve Louisiana’daki manganez operasyonları için ABD Enerji Bakanlığı’ndan 166 milyon dolarlık hibe almak üzere sırada bekliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English